POLİTİKA - 23 Ağustos 2021 Pazartesi 18:43

Ömer Çelik: 'Türkiye’nin bir tane daha fazla mülteci alacak kapasitesi yoktur'

A
A
A
Ömer Çelik: 'Türkiye’nin bir tane daha fazla mülteci alacak kapasitesi yoktur'

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Türkiye’nin bir tane daha fazla mülteci alacak, bu yükü kaldıracak bir kapasitesi yoktur. Devletler adına konuşan siyasetçiler bilsinler, Türkiye bir toplama kampı değildir, Türkiye bir göçmen kampı değildir. Burası yolgeçen hanı da değildir” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan AK Parti MKYK toplantısı sonrasında kameraların karşısına geçen Parti Sözcüsü Ömer Çelik, toplantı gündemine ilişkin bilgi verdi.

Akdeniz Bölgesi’ndeki yangınlar, Karadeniz Bölgesi’ndeki sel felaketlerine ilişkin toplantıda geniş değerlendirmelerde bulunduklarını belirten Ömer Çelik, devletin tüm kurumları ile afetlere ilk andan itibaren müdahale ettiğini söyledi.

Orman varlığını korumak ve artırmanın en önem verdikleri konu olduğunu söyleyen Çelik, “Anayasa’nın 169. Maddesinde belirtildiği gibi bu alanlar aynen korunacaktır” dedi. Çelik, sel felaketi yaşanan yerlerde bir yılda yağacak yağmurun bir günde yağdığını söyleyerek, dere yataklarına ev yapılması konusunda ciddi tedbirlerin alınmasıyla ilgili önemli bir irade olduğunu kaydetti.

Pandemi sürecinde de Türkiye’nin önemli bir sınav verdiğini açıklayan Çelik, aşılama konusunda gelinen noktaya ilişkin bilgi verdi. Çelik, “Aşılanma gönüllülük esasına göre yürütülüyor. Vatandaşlarımız arzu ettikleri takdirde kolayca aşıya ulaşabiliyorlar. Aşı konusuyla ilgili çeşitli tartışmalar ortaya çıkıyor. Bu siyasetçilerin karar vereceği bir konu değil. Türkiye’de bu sürecin Bilim Kurulu tarafından yürütülmesi baştan itibaren gösterilen hassasiyettir. Birçok ülke aşıya ulaşmaya çalışıyor ulaşamıyor, ülkemizde aşıya ulaşım konusunda bir sorun yok” şeklinde konuştu.

Hayatını kaybedenlerin büyük kısmının aşı olmayanlar olduğunun altını çizen Çelik, aşı konusunda bilim insanlarını dinlemek gerektiğini söyledi.

Çelik, “2021-2022 Eğitim Öğretim Yılı 6 Eylül’de başlayacak. Tüm hazırlıklar yapıldı. Bu sene tüm kademelerde haftada 5 gün ve yüz yüze eğitim yapılacak. Aşılama çalışmalarının bu noktaya gelmiş olması bize bu imkanı sağladı. Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı salgınla ilgili alınması gereken tedbirleri kapsayan bir rehber hazırladı” şeklinde konuştu.

Pansiyonlara 6 bin civarında yeni personel alınacağını kaydeden Çelik, öğretmen ve öğrencilerin maske takarak okullara gelmesi gerektiğini belirti. “Bütün bunları öğrencilerin yüz yüze eğitimi devam ettirmesi için gereken tedbirler olarak görelim” açıklamasında bulunan Çelik, bu kararların Bilim Kurulu ile danışılarak alınan kararlar olduğunu ifade etti.

“Bunlar hep yalan haberlerdir”

Türkiye’nin terörle mücadelesini başka yöne çekmek isteyenlerin kara propagandalar yaptığını söyleyen Ömer Çelik, “TSK’nın 17 Ağustos’ta düzenlediği iddia edilen bir hava saldırısında Sincar’daki bir sağlık merkezinin hedef alınması konusu sivillerin de öldüğü konusunda kara propaganda yapıldı. Türkiye’nin hem Irak’la ilişkilerinin olumlu bir şekilde seyretmesinden rahatsız olan odakların bu haberlerin arkasında olduğunu görüyoruz. Aynı zamanda da terör örgütüne yakın merkezlerin bu propagandaları yaptığını görüyoruz. Bunlar hep yalan haberlerdir” dedi.

Yapılan operasyonların hepsinin ulusal güvenliği korumak için gerçekleştirildiğinin altını çizen Çelik, bu mücadelenin Türkiye’nin haklı ve meşru mücadelesi olduğunu söyledi.

“Afgan halkı yalnız bırakılmamalıdır, uluslararası toplum üzerine düşeni yerine getirmelidir”

Afganistan’da yaşanan gelişmeler ve göç dalgasına ilişkin konuşan Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu konuda çok yönlü bir diplomasi trafiği yürüttüğünü belirtti.

Ömer Çelik, “İnsan haklarına, kadın haklarına riayet gibi konuların yakın şekilde takibimizde olduğunu, bu konularda duyarlı davranılması gerektiğini bir kere daha tekrarlıyoruz. Afgan halkı yalnız bırakılmamalıdır, uluslararası toplum üzerine düşeni yerine getirmelidir. Buradan çekilenlerin burada daha büyük bir dramın ortaya çıkmaması için uluslararası mükellefiyetlerine yerine getirmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Yaşanan göç dalgasına ilişkin de önemli açıklamalarda bulunan Çelik, ölümden kaçıp Türkiye sığınan insanlara karşı sığınmacı düşmanlığının yapılmaması gerektiğini, bu tavrın tıpkı Avrupa’da Müslümanlara ve yabancılara karşı yapılan ırkçı saldırılardan hiçbir farkı olmayacağını belirtti. Muhalefet yapılabileceğini; fakat Avrupa’daki faşistlerin dilinin Türkiye’deki sığınmacılara karşı kullanılmasının Türkiye’ye yapılacak en büyük kötülük olduğunun altını çizdi. Çelik, “Türkiye’nin bir tane daha fazla mülteci alacak, bu yükü kaldıracak bir kapasitesi yoktur” açıklamasında bulunarak uluslararası topluma şu ifadelerle seslendi:

“Bu devletler adına konuşan siyasetçiler bilsinler, Türkiye bir toplama kampı değildir, Türkiye bir göçmen kampı değildir. Burası yolgeçen hanı da değildir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırlarına hakimdir. Türkiye’ye sormadan yapılan açıklamaların bizim gözümüzde hiçbir değeri yoktur. Türkiye egemen devlet olarak kararanı kendisi verir.”

Türkiye’nin göç dalgasına karşı sınır bölgelerinde aldığı tedbirleri de açıklayan Çelik, 7/24 esasına uygun sınırların korunduğunu belirtti.

Mehmetçiğin güvenliği esas olmak üzere her türlü tedbiri alacak senaryonun çalışıldığını belirten Çelik, “Mehmetçiğimizi riske atacak, güvenliğini tehlikeye sokacak bir uygulama söz konusu değildir. Çalışan arkadaşlarımız, askeri birimler, diplomatik birimler 7/24 esasına göre çalışırken durduğu yerden iki tane tiwit atarak Türkiye’nin büyük stratejisini sabote edeceğini zannedenler var. Kimse bir macera peşinde değil” dedi
“Cumhurbaşkanı Erdoğan, Biden ile anlaştı” denildiğini belirten Çelik, “Yalan olduğunu kendileri de biliyorlar. Ya da ‘Biz iktidara gelirsek bunları konuşarak göndereceğiz’ diyorlar. Bir iddiada bulunulur da iddianın altına üç tane bunu dolduracak cümle konulur. Ortaya çıkan zorunluluklar, ortadaki tablo, Suriye’deki iç savaş, bütün bunları değerlendirmeyeceksin, sonra da ‘bunları göndereceğiz’ diyeceksin. Bunları değerlendirmeden gönderirsen ne olur? Bunu söyleyen CHP Genel Başkanı’nın, CHP’nin geçmişte yaptığı ve acı sonuçlara yol açan Boraltan Köprüsü hadisesini hatırlaması lazım” diye konuştu.

İYİ Parti İl Başkanı Burak Kavuncu’nun uğradığı saldırının sorulması üzerine cevap veren Ömer Çelik, “Artık özür beklemekten vazgeçtik. Böyle bir değerlendirme ve bu iddiaları gündeme getirenlerin böyle bir değerlendirme ve böyle bir ahlaki yüzleşme yapacaklarına dair umudum yoktur. Öncelikle Burak Kavuncu’ya geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Biz her türlü şiddete karşıyız. Sivil siyasetin, ana esası toplumda her türlü meseleyi şiddeti hiçbir şekilde meşrulaştırmadan, şiddeti sürekli olarak dışlayarak çözmektir. Dolayısıyla İYİ Parti İl Başkanı Kavuncu veya bir başkası, herhangi bir saldırıya uğradığı zaman biz bunu tümüyle reddederiz ve geçmiş olsun dileriz. Burada Kılıçdaroğlu ne dedi? Cumhurbaşkanımızın bunları cesaretlendirdiğini söyledi. Bir kere bu çok ayıp bir şeydir. Eski tabirle söyleyecek olursam, ana muhalefet sorumluluğu içerisinde bir yerde oturuyorsunuz ve köklü bir partinin genel başkanlığını yapıyorsunuz. Burada söylenen sözlerin nereye gittiğini iyi düşünmek lazım. Sonuç olarak failler bulunduğu ve faillerin içinde bulunduğu ilişki ağı ortaya koyulduğu zaman aslında mahcup olacakları ve özür dileyecekleri bir tablo ortaya çıkarken her seferde, ‘bundan sonra ne söyleyebiliriz’ diye maalesef yeni bir doğru olmayan yaklaşım içerisine girmiş bulunuyorlar” şeklinde konuştu.

“Dışişleri Bakanlığının A4 kağıdına sığacak açıklamalarını iyi okusunlar”

Öte yandan, bir basın kuruluşunun İngiliz Savunma Bakanı’nın sözlerinin çarpıtılarak bir haber yaptığını, daha sonra da konunun açığa çıktığını anımsatan Çelik, konu üzerine tweet atan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu da eleştirdi. Çelik, “Arkası nedir önü nedir, orijinal metinde ne var hiç ona bile bakmadan, ‘sevgili halkım ben sizi bugün de gelişmelerle ilgili olarak bilgilendireyim’ diyerek tweet atıyor. Yani Cumhuriyet Halk Partisinin hafızasını siyasi bir arızaya dönüştürmüş durumda. Orada halbuki uzun yıllar içerisinde oluşmuş bir hafıza, Türk dış politikasıyla ilgili bir birikim var. Dışişleri Bakanlığı cevap verdiği zaman da diyor ki, ‘biz konuştuktan sonra Dışişleri Bakanlığı cevap verdi’ diyor. E mecburen Dışişleri Bakanlığı sizin yalanınıza cevap veriyor. Ondan sonra da tutuyor diyor ki, ‘Dışişleri Bakanlığı A4 Bakanlığına döndü’ Ben de diyorum ki, ‘Dışişleri Bakanlığının A4 kağıdına sığacak açıklamalarını iyi okusunlar’ O A4’lerin onlara çok faydası olur. Neyin ne olduğunu öğrenirler. O açıklamaların arkasında Türk diplomatların büyük emeği var. Gecesini gündüzüne katarak Türk diplomasisinin, Türkiye Cumhuriyeti’nin hak ve menfaatlerini korumak için yaptığı çalışmalar var” diye konuştu.

“Bir tezkereye ihtiyaç duyulursa bu yüce meclise arz edilecektir”

Milli Savunma Bakanı Akar’ın Afganistan konusundaki açıklamalarının sorulması üzerine cevap veren Çelik, “O konu MKYK'da gündem değildi fakat konuyu takip ettim. Orada Milli Savunma Bakanının açıklamasının bazı yerlerde yanlış bir şekilde yansıtıldığını gördük. Bu NATO’nun çekilmesinden sonra Türk askerinin orada bulunması gibi bir durum söz konusu olursa, ki dediğim gibi Mehmetçiğin güvenliği esas olmak üzere tüm seçenekler değerlendiriliyor. Ancak kapsayıcı bir temas trafiği içerisinde hem askeri hem de diplomatik olarak tamam denildikten sonra verilecek kararlardır bunlar. Tüm kurumlar kararlarını olgunlaştırıyorlar, Cumhurbaşkanlığına arz ediyorlar, tüm kurumların değerlendirmeleri ile birlikte ortak bir karar ortaya çıkacaktır. Bu çerçevede bu çekilme olduktan sonra Türk askeri varlığının orada olması ile ilgili bir prensip olarak bir karar verilirse hukuki ve teknik olarak bir tezkere söz konusu olabilecektir. Devlet geleneklerimiz gereğince Mehmetçiğin herhangi bir yerde bulunması ile ilgili karar alınırken tabi ki yüce meclise arz edilecektir. Ama bunu bazı arkadaşlarımız, sanki bir tezkere hazırlanıyor da meclise gönderilecek gibi algıladılar. Orada prensip olarak nasıl bir çerçeve içerisinde hareket edileceğini söylüyor Milli Savunma Bakanı. Ama tabi ki bir tezkereye ihtiyaç duyulursa bu yüce meclise arz edilecektir” açıklamasında bulundu.

Derya Yetim - Utku Şimşek
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Batman Batman’da yasa dışı toplantı ve gösterilere 10 günlük yasak getirildi Batman Valiliği, 15 Kasım’dan itibaren geçerli olmak üzere 10 gün süreyle jandarma bölgesi dahil il genelinde açık alanlarda toplanma, yürüyüş ve basın açıklaması gibi eylemlerin yasaklandığını bildirdi. Valilikten yapılan açıklamada, "İlimiz sınırları içinde huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, tasarrufa müteallik emniyetin ve kamu esenliğinin sağlanması, milli birlik ve beraberliğimizi zedeleyici provokatif eylemlerin önüne geçilebilmesi, milli güvenlik, kamu düzeni ve güvenliğinin tesisi, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, olası yasa dışı eylemlerin önlenerek müessif olayların yaşanmaması, Anayasamızda ve kanunlarda öngörülen sınırlandırma ve yasaklama şartlarını doğrudan ve açıkça oluşturduğu değerlendirilen eylemler ile saldırı olaylarının önüne geçmek, terör eylemlerinin ve suç işlenmesinin önlenmesi, başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması, meydana gelebilecek olası provokasyonların ve yaşanması muhtemel toplumsal olayların önlenmesi amacıyla; Valilik ve Kaymakamlık makamlarının uygun göreceği etkinlikler hariç olmak üzere ilimizde yapılmak istenilen açık alanlarda toplanma, yürüyüş, nöbet, basın açıklaması, açlık grevi, oturma eylemi, miting, stant açma, çadır kurma, bildiri ve broşür dağıtma, sticker, afiş ve pankart asma gibi her türlü eylem ile eylem ve etkinliklere destek vermek amacıyla, ilçelerden veya çevre illerden bireysel ya da toplu bir şekilde ilimiz ve ilçelerimize bireysel veya toplu olarak gelebilecek kişi ya da grupların ve araçların ilimiz sınırlarına girişleri ve çıkışları 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 17’nci ve 19’uncu maddeleri ile 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 11/A, B ve C Maddeleri gereğince, Jandarma bölgesi dahil, il ve ilçe mülki sınırlarımız içerisinde 15 Kasım günü saat 00.01’den 24 Kasım 2024 günü saat 23.59’a kadar 10 gün süreyle yasaklanmıştır" denildi.
Antalya VIP araçlı botoks mağduru Hicran Çukur. “Tek hatam diplomalarına bakmamak oldu” VIP araçta seyyar olarak botoks, yağ aldırma, yüz gençleştirme ve diş beyazlatma işlemleri yaptığı gerekçesiyle gözaltına alınan şahsın adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına mağdur ettiği Hicran Çukur tepki gösterdi. Çukur, “Tek hatam diplomalarına bakmamak oldu” dedi. Antalya’nın Manavgat ilçesinde kurduğu internet sitesi ve sosyal medya üzerinden kendisini doktor olarak tanıtarak evinde ve VIP aracında seyyar olarak botoks, yağ aldırma, yüz gençleştirme ve diş beyazlatma işlemleri yaptığı gerekçesiyle gözaltına alınan şüpheli R.G.’nin adliyedeki işlemlerin ardından adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına 2 yıl önce mağduru olan Hicran Çukur tepki gösterdi. İki yıl önce R.G.’ye işlem yaptıran ve yüzünde kalıcı izler kaldığını belirten Hicran Çukur, tek mağdurun kendisinin olmadığının, yurt dışından insanların da tehdit nedeniyle sessiz kaldığını ileri sürdü. “Tutuklu yargılanması lazım” R.G.’nin kendisini dermatolog olarak tanıttığını ve güven verdiğini söyleyen Çukur, “İki yıl önce bir işlem yaptırmıştım, kendisini bana doktor, dermatolog olarak tanıtmıştı. Bende inanmıştım. Güzellik merkezi olarak VIP bir araç kullanıyor. Bunun içinde işlemler yapıyor. Bende işlem yaptırdım ve kalıcı hasarlar oluştu. Tedavi gördüm, ama geçmeyen birkaç lekem kaldı. Ben kendisinden suç duyurunda bulunmuştum. Dün gözaltına alındığını duydum, ama bugün adli kontrol şartı ile serbest bırakıldığını öğrendim. Ben eminim ki adalet yerini bulacak. Bence tutuklu olarak yargılanması lazım” dedi. Başkalarının da canını yakabilir” R.G.’nin tutuklu olarak yargılanması gerektiğini dışarda olmasının başka insanlar için risk teşkil ettiğinin söyleyen Çukur, “Böyle bir insanın bu şekilde bir iş yapmasının kesinlikle yasaklanması lazım. Şu anda benim davam sürüyor, avukatıma ve adalete sonuna kadar güveniyorum. Eminim yaptığı cezasız kalmayacak. Aslında tutuklu yargılanması gerekiyor, serbest kaldığı zaman başkalarının da canını yakabilir. Bana plazma pen, dudak dolgusu, botoks, bir de benimi aldı. Bu işlemleri bir güzellik uzmanının yapmayacağını çok iyi biliyorum” ifadelerini kullandı. “Tek hatam diplomalarına bakmamak oldu” Seyyar olarak VIP araçta işlem yapan R.G.’nin kendisini dermatolog olarak tanıttığını ve doktor olduğunu söylediğini vurgulayan Hicran Çukur, “Ankara Üniversitesi’nde okuduğunu söyledi. Ama benim tek hatan onun diplomalarına bakmamak oldu. İşlemleri yaptı ve cildim berbat oldu. Ve ben özel bir hastanede tedavi görerek tekrar cildimi yenilemeye çalıştım. Ama yine de kalıcı izler var. Alın bölgemde ve elmacık kemiklerimde izler kaldı” dedi. “Başkalarının da canı yanmasın” R.G.’nin genelde Almanlara işlem yaptığını söyleyen Çukur, "Türklere yapmıyorum, Türkler sorunlu oluyor’ demişti. Ama ben şunu anladım, benim cildim mahvolduktan sonra Almanlara yapıyor çünkü onlar yurt dışına gidiyor. Bir daha geri dönmüyor, nasıl şikayetçi olacağını bilmiyor. Birkaç Alman bize yazdı, bize yardımcı olun, bize de böyle şeyler yaptı. Ama bizi tehdit ettiği için biz suç duyurusunda bulunamıyoruz. Bizim Türkçemiz yok, bize yardımcı olur musunuz dediler. Bana yaptığı işlem nedeniyle ben kendisinde şikayetçi oldum. Ve eminim ki adalet yerini bulacak. Türk veya Alman fark etmez, başkalarının da canı yanmasın” ifadelerini kullandı. "Eşimin psikolojisi bozuldu” R.G.’nin yaptığı işlemler nedeniyle çok sayıda mağdur olduğunu ve birçoğunu tehdit ettiğini öğrendiklerini iddia eden Serkan Çukur ise, “VIP lüks bir araç yapmış kendisine milleti öyle bir kandırıyor ki, tabii bizi de kandırdı, bizde mağdur olduk. Hatta çok kötü yorumlar aldık. Kendisini dermatolog, doktor olarak tanıttı. Bizde güvendik, yaptırdık. Ama yaptırdıktan sonra eşimde lekeler kaldı. Hamının psikolojisi falan çok bozuldu. Bayağı bir süreç gerekti kendisine gelmesi için. Hala zaman zaman aynanın karşısında psikolojisi bozuluyor” dedi. “Bize ulaşan çok sayıda mağdur var” R.G.’nin gözaltına alındığını duyduklarında sevindiklerini söyleyen Serkan Çukur, “Aracı falan aranmış. Sevindik, ama bugün adli kontrol ile serbest bırakıldığını öğrendik. Olmaması gereken bir şey, tutuklu olarak yargılanması gerekiyor. İnsan dahi öldürebilecek şekilde bir insan diye düşünüyorum. Bir doktor uzman olmadan bu tür işlemlere giriliyor. Bu kişinin tutuklu yargılanıyor olması gerekir. Ama adalet yerini bulacak, avukatımıza, hakim ve savcılarımıza güveniyoruz. Umarım bu karar değişir” ifadelerini kullandı. “Mağdurları tehdit etmiş” Sosyal medya üzerinde kendisine çok sayıda mağdur Alman vatandaşının ulaştığını belirten Serkan Çukur, “Bana sosyal medyadan da çok fazla mesaj geldi. Alman vatandaşları ulaştı bana, kendileri de mağdur olmuşlar. Tehdit edildiklerini söylüyorlar. Yaptırdıkları işlemleri falan gönderdiler. Bu kişiyi kendisini şikayet ederse veya sosyal medyada paylaşırsa canıyla tehdit etmiş. Benden de yardım istediler. Bunun gibi birkaç kişi bize ulaştı. Korktuklarından artık Türkiye’ye de gelemiyorlar. Umarım, adalet yerini bulur, tutuklanır ve cezasını alır” şeklinde konuştu.