ASAYİŞ - 14 Kasım 2024 Perşembe 18:06

VIP araçlı botoks mağduru Hicran Çukur: “Tek hatam diplomalarına bakmamak oldu”

A
A
A

VIP araçta seyyar olarak botoks, yağ aldırma, yüz gençleştirme ve diş beyazlatma işlemleri yaptığı gerekçesiyle gözaltına alınan şahsın adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına, mağdur ettiği Hicran Çukur tepki gösterdi. Çukur, "Tek hatam diplomalarına bakmamak oldu” dedi.

Antalya’nın Manavgat ilçesinde kurduğu internet sitesi ve sosyal medya üzerinden kendisini doktor olarak tanıtarak evinde ve VIP aracında seyyar olarak botoks, yağ aldırma, yüz gençleştirme ve diş beyazlatma işlemleri yaptığı gerekçesiyle gözaltına alınan şüpheli R.G.’nin adliyedeki işlemlerin ardından adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına, 2 yıl önce R.G.’ye yaptırdığı işlemler nedeniyle mağdur olan Hicran Çukur tepki gösterdi. İki yıl önce R.G.’ye işlem yaptıran ve yüzünde kalıcı izler kaldığını belirten Hicran Çukur, tek mağdurun kendisinin olmadığının, yurt dışından insanların da tehdit nedeniyle sessiz kaldığını ileri sürdü.

“Tutuklu yargılanması lazım”

R.G.’nin kendisini dermatolog olarak tanıttığını ve güven verdiğini söyleyen Çukur, “İki yıl önce bir işlem yaptırmıştım, kendisini bana doktor, dermatolog olarak tanıtmıştı. Bende inanmıştım. Güzellik merkezi olarak VIP bir araç kullanıyor. Bunun içinde işlemler yapıyor. Bende işlem yaptırdım ve kalıcı hasarlar oluştu. Tedavi gördüm, ama geçmeyen birkaç lekem kaldı. Ben kendisinden suç duyurunda bulunmuştum. Dün gözaltına alındığını duydum, ama bugün adli kontrol şartı ile serbest bırakıldığını öğrendim. Ben eminim ki adalet yerini bulacak. Bence tutuklu olarak yargılanması lazım” dedi.

Başkalarının da canını yakabilir”

R.G.’nin tutuklu olarak yargılanması gerektiğini dışarda olmasının başka insanlar için risk teşkil ettiğinin söyleyen Çukur, “Böyle bir insanın bu şekilde bir iş yapmasının kesinlikle yasaklanması lazım. Şu anda benim davam sürüyor, avukatıma ve adalete sonuna kadar güveniyorum. Eminim yaptığı cezasız kalmayacak. Aslında tutuklu yargılanması gerekiyor, serbest kaldığı zaman başkalarının da canını yakabilir. Bana plazma pen, dudak dolgusu, botoks, bir de benimi aldı. Bu işlemleri bir güzellik uzmanının yapmayacağını çok iyi biliyorum” ifadelerini kullandı.

“Tek hatam diplomalarına bakmamak oldu”

Seyyar olarak VIP araçta işlem yapan R.G.’nin kendisini dermatolog olarak tanıttığını ve doktor olduğunu söylediğini vurgulayan Hicran Çukur, “Ankara Üniversitesi’nde okuduğunu söyledi. Ama benim tek hatan onun diplomalarına bakmamak oldu. İşlemleri yaptı ve cildim berbat oldu. Ve ben özel bir hastanede tedavi görerek tekrar cildimi yenilemeye çalıştım. Ama yine de kalıcı izler var. Alın bölgemde ve elmacık kemiklerimde izler kaldı” dedi.

“Başkalarının da canı yanmasın”

R.G.’nin genelde Almanlara işlem yaptığını söyleyen Çukur, "Türklere yapmıyorum, Türkler sorunlu oluyor’ demişti. Ama ben şunu anladım, benim cildim mahvolduktan sonra Almanlara yapıyor çünkü onlar yurt dışına gidiyor. Bir daha geri dönmüyor, nasıl şikayetçi olacağını bilmiyor. Birkaç Alman bize yazdı, bize yardımcı olun, bize de böyle şeyler yaptı. Ama bizi tehdit ettiği için biz suç duyurusunda bulunamıyoruz. Bizim Türkçemiz yok, bize yardımcı olur musunuz dediler. Bana yaptığı işlem nedeniyle ben kendisinde şikayetçi oldum. Ve eminim ki adalet yerini bulacak. Türk veya Alman fark etmez, başkalarının da canı yanmasın” ifadelerini kullandı.

VIP araçlı botoks mağduru Hicran Çukur: “Tek hatam diplomalarına bakmamak oldu”

"Eşimin psikolojisi bozuldu”

R.G.’nin yaptığı işlemler nedeniyle çok sayıda mağdur olduğunu ve birçoğunu tehdit ettiğini öğrendiklerini iddia eden Serkan Çukur ise, “VIP lüks bir araç yapmış kendisine milleti öyle bir kandırıyor ki, tabii bizi de kandırdı, bizde mağdur olduk. Hatta çok kötü yorumlar aldık. Kendisini dermatolog, doktor olarak tanıttı. Bizde güvendik, yaptırdık. Ama yaptırdıktan sonra eşimde lekeler kaldı. Hamının psikolojisi falan çok bozuldu. Bayağı bir süreç gerekti kendisine gelmesi için. Hala zaman zaman aynanın karşısında psikolojisi bozuluyor” dedi.

“Bize ulaşan çok sayıda mağdur var”

R.G.’nin gözaltına alındığını duyduklarında sevindiklerini söyleyen Serkan Çukur, “Aracı falan aranmış. Sevindik, ama bugün adli kontrol ile serbest bırakıldığını öğrendik. Olmaması gereken bir şey, tutuklu olarak yargılanması gerekiyor. İnsan dahi öldürebilecek şekilde bir insan diye düşünüyorum. Bir doktor uzman olmadan bu tür işlemlere giriliyor. Bu kişinin tutuklu yargılanıyor olması gerekir. Ama adalet yerini bulacak, avukatımıza, hakim ve savcılarımıza güveniyoruz. Umarım bu karar değişir” ifadelerini kullandı.

“Mağdurları tehdit etmiş”

Sosyal medya üzerinde kendisine çok sayıda mağdur Alman vatandaşının ulaştığını belirten Serkan Çukur, “Bana sosyal medyadan da çok fazla mesaj geldi. Alman vatandaşları ulaştı bana, kendileri de mağdur olmuşlar. Tehdit edildiklerini söylüyorlar. Yaptırdıkları işlemleri falan gönderdiler. Bu kişiyi kendisini şikayet ederse veya sosyal medyada paylaşırsa canıyla tehdit etmiş. Benden de yardım istediler. Bunun gibi birkaç kişi bize ulaştı. Korktuklarından artık Türkiye’ye de gelemiyorlar. Umarım, adalet yerini bulur, tutuklanır ve cezasını alır” şeklinde konuştu.

Ramazan Bozca - İsmet Ersoy

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bakan Tekin: “(Mülakat puanları) Türkiye genelinde 60 bin kişide toplam bin 100 kişinin yeri değişmiş” Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, öğretmen adaylarına yönelik yapılan mülakat sonrasında bazı komisyonların yüksek, bazı komisyonların düşük not verdiğine yönelik eleştirilere ilişkin “Türkiye genelinde 60 bin kişide toplam bin 100 kişinin yeri değişmiş” dedi. AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş başkanlığında toplanan TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda Milli Eğitim Bakanlığının 2025 yılı bütçesinin yanı sıra Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı (YÖK), Yükseköğretim Kalite Kurulu Başkanlığı, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı (ÖSYM) ve üniversitelerin 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifleri ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifleri, 2023 Yılı Sayıştay Raporu görüşüldü. Bütçe görüşmelerinin ardından Bakan Tekin, komisyonda yer alan milletvekilleri tarafından kendisine yöneltilen soruları cevapladı. Bütçe görüşmeleri sırasında muhalefet milletvekillerinin şahsına yönelik kullandıkları ‘kepazelik, ikiyüzlülük, sefalet, otoriter rejim, talimatla hareket eden Bakan’ gibi ifadeleri tek tek not aldığını ifade eden Tekin, “Bizler de burada bu tür ifadelerden etkileniyoruz ve doğal olarak tepki koymuş olabiliriz. O yüzden biz de orantısız cevap verdiğimiz arkadaşlar varsa ben de onlardan özür diliyorum ama bu ifadeler normal ifadeler değil” ifadelerini kullandı. “İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı mülakatları önce CHP’liler değerlendirsin” Tekin, yine bütçe görüşmeleri sırasında mülakatla ilgili eleştiriler geldiğini kaydederek, “Kabul ediyorum, ‘Mülakatla ilgili ben öğretmenliği çok önemsiyorum ve vatandaşlarımızın çocuklarını emanet edecekleri öğretmenleri mülakatla almak istiyorum’ dedim. Kamuoyuna da şu açıklamayı yaptım; bu mülakat komisyonlarında alacağımız tedbirleri sıralıyorum. Kamera kaydından tutanağa kadar bir sürü başlıkta tedbir aldık. CHP’liler itiraz ediyorlar, bir taraftan mülakata karşıyız diyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı mülakatları önce siz bir değerlendirin. Eğer, ‘İtfaiye memurluğu, öğretmenlikten daha önemlidir’ diyorsanız, bir şey demeyeceğim. Benim öğretmenlik mülakatı ile ilgili yaptığım budur” ifadelerini kullandı. CHP’lilerin mülakat konusunda geçmişlerinden dolayı endişeli olduklarını söyleyen Tekin, “Ben 1994 yılı Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunuyum. Mezun olur olmaz girdiğim ilk iş sınavı, Adalet Bakanlığı’nın açtığı Adli Yargı Hakim ve Savcı Adaylığı yazılısıydı. İstanbul’da bir kongrede CHP’nin Adalet Bakanı ‘Bu kadroyu örgütüme vermeyip de milliyetçileri mi verseydim? Yaptığım suçsa suç işlemeye devam edeceğiz’ dedi” şeklinde konuştu. “Türkiye genelinde 60 bin kişide toplam bin 100 kişinin yeri değişmiş” Tekin, öğretmen adaylarına yönelik yapılan mülakat sonrasında bazı komisyonların yüksek, bazı komisyonların düşük not verdiğine yönelik eleştirilere de değinerek, şu cevabı verdi: “Benim elimde bütün komisyonların raporları var. Benim elimdeki rakamlar, 3-5 arkadaşın bir araya getirdiği toplam rakam içerisinde istatistiksel anlamı olmayan veya doğru analiz sağlayacak rakamlar değiller. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenliği ile ilgili konuşuldu. Mesela bir komisyonda 193 kişi mülakata girmiş, 3 kişinin yeri değişmiş. Bir başka ilimizde 682 kişi girmiş, 11 kişinin yeri değişmiş. Türkiye genelinde 60 bin kişide toplam bin 100 kişinin yeri değişmiş.” Bakan Tekin, muhalefet vekillerinden 5 bin kişinin yerinin değişti iddiasının dile getirilmesi üzerine “Yanlış, benim elimde il bazlı rakam” diye karşılık verdi. “KPSS puanı ile bu işi yapacak olsaydım, hiç mülakat yapmazdım” Milli Eğitim Bakanlığının geçen yıl gerçekleştirilen TBMM Plan Bütçe Komisyonu toplantısını hatırlatan Bakan Tekin, “KPSS puanı ile değil mülakatla öğretmen ataması yapacağız. Bunun kavgasını verdik, tartışmasını yaptık. Geçen yıl burada adaletsizlik ve torpilin olmayacağı bir mülakat taahhüt etmiştim. Şimdi size ‘Bu ülkede hiç kimsenin verdiği herhangi bir isimle ilgili mülakatta torpilin olmadığı bir sistem kuruldu’ dedim. Söylediğiniz doğru şeyler var. Bir ildeki öğretmenimiz yüksek not almış, mülakata girmiş. Başka bir öğretmenimiz ‘Ben yüksek aldım ama bir başkası benden daha yüksek aldı. Dolayısıyla, ben sıralamanın dışında kaldım’ diyor ama ben zaten KPSS puanı ile bu işi yapacak olsaydım, hiç mülakat yapmazdım” dedi. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği mülakatlarına değinen Tekin, “Bursa’da 197 kişi, İstanbul’da 688 kişi girmiş. Bursa’da mülakata girip sıralamanın dışında kalan kişi 23 kişi, İstanbul’da ise 51 kişi sıralamanın dışında kalmış” ifadelerini kullandı. “Tüzel kişiliği olmayan cemaat ve tarikatlarla hukuken protokol imzalama şansımız yok” Cemaat ve tarikatlarla protokol yapıldığı eleştirilerine de cevap veren Bakan Tekin, “Hukuki olarak cemaat ya da tarikat diye bir tüzel kişilik var mı? Tüzel kişilik olmayınca bakanlık olarak ya gerçek kişiyle ya da tüzel kişilikle protokol imzalayabilirim. Hukuken başka kimseyle protokol imzalama şansımız yok. Bizim 5 bin civarında bu türden protokolümüz var. Burada isimlerini saymak istemediğim çok farklı sivil toplum örgütleri ile protokolümüz var. Bunların hiçbirisiyle de protokol imzalarken siyasi ya da ideolojik hiçbir şeye bakmıyoruz. Bir tek İçişleri Bakanlığı Dernekler Masası tarafından legal olarak kabul edilmiş bir sivil toplum kuruluşu mudur? Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onaylanmış bir vakıf mıdır, diye bakıyoruz. Onun dışındaki konular beni ilgilendirmez. Herhangi bir sivil toplum örgütüyle, dernek, vakıf ya da meslek örgütü olmak üzere imzaladığımız protokolde tüzel kişiliğe ödenmiş tek bir kuruş kamu kaynağı yoktur” açıklamasında bulundu. “Protokollerin tek taraflı fesih hakkı bakanlıkta” Protokollerin tek taraflı fesih hakkının bakanlıkta olduğunun altını çizen Bakan Tekin, “Protokolde yazılan ilkelere aykırı davranan sivil toplum örgütü varsa protokolümüzü hemen iptal ederiz. Protokol kapsamında protokol yaptığımız kuruluşlar eğer okullarımıza bir eğitim verecekse, bu eğitim kimin vereceği, hangi diplomaya sahip kişilerin vereceği ve hangi içerikte eğitim verecekleri bizim protokolümüzde tanımlanmıştır” dedi. “ABB 2 bin 300 okuldan 13’ünü sadece bir kere temizliyor sonra bütün okulları temizledim diyor, bu olmaz” Türkiye’de 65 bin civarında okul olduğunu ve 55 bin civarında kadrolu temizlik elemanının olduğunu söyleyen Bakan Tekin, “Kadrolu temizlik elemanlarımız, bu okullardaki temizlik açısından yeterli olmadığından biz her yıl Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Toplum Yararına Programlar (TYP) diye tanımladığı istihdam türü ile bakanlığımızda temizlik ve güvenlik personeli istihdam ediyorduk. Yaz aylarında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, TYP kapsamındaki istihdam türü ile ilgili dünyada özellikle kovidden sonra gelişen istihdam türleri açısından farklı bir model deneyeceklerini ifade etti. Biz de bu konuda kendisiyle konuştuk ve bize ‘kısmi zamanlı çalışma usulü getireceğiz ve bu çalışmayla da size 120 bin kadro vereceğiz, haftada 3 gün çalışacaklar’ dedi. Biz de kendileriyle uzlaştık. Biz hangi belediye olursa olsun kaç okul temizleyeceğini, kimlerle yapacağını ve hangi tür malzeme kullanacağını öğrenmek ve bilmek zorundayız. Bunun yolu şudur; gidersiniz valiliklere biz böyle bir protokol yapmak istiyoruz dersiniz. Nobran bir tavırla, ‘Ben geldim, okulu temizleyeceğim beni içeri alın’ derse ve benim görevlilerim de alırsa bunun karşılığı olur. Bir büyükşehir belediye başkanı çıkıyor. Yaklaşık 2 bin 300 tane okulumuz var. Bu okullardan 13 tanesini sadece bir gün temizliyor. Sonra çıkıyor ekrana ve ‘Ben Ankara’daki bütün okulları temizledim’ diyor. Bu olmaz, bu iyi niyetli değil” değerlendirmesinde bulundu. “Çocuklar anadillerini öğrensinler ama bizim ülkemizde resmi dil Türkçe” Bazı muhalefet vekillerinin çocukların anadil öğrenmesiyle ilgili beyanlarına katıldığını söyleyen Tekin, şu ifadeleri kullandı: “Çocuklar anadillerini öğrensinler ama bizim ülkemizde resmi dil Türkçe, çocuklarımız Türkçe’nin dışında bir dil öğrenmek istiyorsa bizim devlet olarak üstümüze düşen vazife çocuklara bu alanın sağlanmasıdır. Bu AK Parti iktidarıyla sağlandı. 2003 yılında Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığımızın aldığı bir kararla, özel anlamda kursların açılmasının önü açıldı. Biz MEB olarak üstümüze düşeni yapıyoruz.”
Düzce Düzce’de "yağma ve yaralama" suçlarından adliyeye sevk edilen 5 kişi tutuklandı DÜZCE (İHA) – Düzce’de "nitelikli yağma, kasten yaralama" olayından gözaltına alınan 7 kişiden 5’i tutuklandı, 2 kişi adli kontrol şartıyla serbest kaldı. Edinilen bilgiye göre, Şerefiye Mahallesi’nde bir iş yerine gelen 2 şahıs kendilerini O.T.’nin gönderdiğini ve 100 bin TL para istediğini söylemelerinin ardından iş yeri sahibi parayı vermeyeceğini söyleyerek şahısları gönderdi. Bunun üzerine 26 ayrı suç kaydı bulunan O.T.(39) ile birlikte 7 şüpheli, iş yerine gelerek mekan sahibi A.Ç. ile tartıştı. Yaşanan tartışmada bir kişi pala tabir edilen bıçak ile iş yeri sahibinin arkadaşı Ö.İ.’yi sırtından yaralarken, iş yeri sahibini de darp edildi. Olay üzerine Düzce Cumhuriyet Başsavcılığı geniş çaplı soruşturma başlattı. Soruşturmada Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Polisleri tarafından 7 adrese yönelik operasyon düzenledi. Yapılan operasyonda, 2 adet ruhsatsız tabanca ve 571 şişe muhtelif marka ve miktarlarda bandrolsüz kaçak alkol ele geçirildi. Nitelikli yağma, kasten yaralama, ruhsatsız ateşli silah bulundurmak ve kaçakçılık suçundan 7 kişi emniyette sorgularının ardından adli makamlara sevk edildi. Şüpheli şahıslardan M.B., O.T., B.C.G., A.A. ve F.Y. tutuklanırken, T.Ö. ve N.Ö. hakkında yurtdışı çıkış yasağı ve konutunu terk etmeme şartıyla adli kontrol tedbir kararı verildiği bildirildi.