DÜNYA - 16 Aralık 2024 Pazartesi 08:40 | Son Güncelleme : 16 Aralık 2024 Pazartesi 08:45

İsrail, Gazze’de yerinden edilmiş sivillerin barındığı okulu vurdu: En az 20 ölü, 35 yaralı

A
A
A

İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ndeki Han Yunus şehrinde bulunan yerinden edilmiş sivillerin barındığı bir okula düzenlediği saldırıda en az 20 kişi hayatını kaybetti, 35 kişi de yaralandı.

Uluslararası kamuoyunun tepkisine rağmen Filistin’deki katliamlarına devam eden İsrail, Gazze Şeridi’nde bir kez daha yerinden edilmiş sivilleri hedef aldı. Yerel yetkililerden edinilen bilgilere göre, İsrail ordusu Han Yunus Şehri’nde bulunan Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalışma Ajansı'na (UNRWA) ait bir okula yönelik saldırı gerçekleştirdi. Saldırıda aralarında çocukların da bulunduğu en az 20 kişi hayatını kaybederken, 35 kişi de yaralandı. Yaralıların Gazze Şeridi'ndeki hastanelere kaldırıldığı bildirildi. Saldırı sonrasında yaşanan dehşet anları ise amatör kameralara yansıdı.

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın İzmirli iş insanları ASKON Aydın Şubesi’nde Aydınlı iş insanları ile buluştu Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) Aydın ve İzmir Şubeleri, güçlü iş birliği ve ekonomik kalkınma hedefiyle düzenlenen İş Geliştirme Toplantısı kapsamında bir araya geldi. Toplantıda, bölgesel ticaretin artırılması, ortak projeler geliştirilmesi ve üyeler arasında iş bağlantılarının güçlendirilmesi konuları ele alındı. ASKON Aydın Şubesi’nin ev sahipliğinde gerçekleşen etkinlikte, iş dünyasının farklı sektörlerinden birçok temsilci bir araya geldi. Katılımcılar, iş potansiyellerini artırmaya yönelik fikir alışverişinde bulunarak yeni iş bağlantıları kurma fırsatı buldu. Toplantının açılış konuşmasını yapan ASKON Aydın Şube Başkanı Murat Gün, İzmir ve Aydın’ın ekonomik potansiyelini vurgulayarak, “Birlikte çalışarak daha güçlü projeler geliştirebilir, bölgemizi ulusal ve uluslararası alanda daha etkin bir şekilde temsil edebiliriz.” dedi. ASKON İzmir Şube Başkanı Ahmet Kutay ise konuşmasında, “Bu toplantı, hem İzmir hem de Aydın iş dünyası için önemli bir adım. İş birliğini artırarak üyelerimizin ticari hacimlerini geliştirmeyi hedefliyoruz. ASKON çatısı altında güç birliği yapmak, ülkemizin ekonomik kalkınmasında önemli bir rol oynayacaktır” ifadelerini kullandı. Toplantı, üyeler arasındaki sektör odaklı görüşmeler ve potansiyel iş birliği projelerinin değerlendirilmesiyle sona erdi. Katılımcılar, ilerleyen süreçte daha kapsamlı etkinliklerin düzenlenmesi gerektiğini belirtti. ASKON’un, bölgesel kalkınmayı destekleyen çalışmalarıyla üyelerine katkı sağlamaya ve Türkiye’nin ekonomik gücüne güç katmaya devam edeceği belirtildi.
Ankara Bakan Tunç: “Dil, bir milletin hem aynası hem de hafızasıdır” Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Dil, bir milletin hem aynası hem de hafızasıdır. Kelimelerin içindeki tarih, onların zaman içindeki yolculuğuna şahitlik eden birer belge niteliğindedir” dedi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Atatürk, Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’nda düzenlenen “Türkçe Şurası-2” programına katıldı. “Hukuk dilinin sorunlarına dikkat çekmek amacıyla Türkçe şurasını gerçekleştiriyoruz” Bakan Tunç yaptığı açıklamada, “Bugün bu protokoller kapsamında Türkiye Adalet Akademisi’nde eğitim gören hakim ve savcı yardımcılarının mesleki eğitimlerinin yanı sıra kişisel gelişimlerine katkıda bulunmak. Hukuk dili konusunda bilinç ve farkındalık oluşturmak. Mahkeme kararlarında Türkçenin doğru, açık, anlaşılır ve duru bir şekilde kullanılmasını sağlamak. Kararların güzel bir Türkçeyle yazılmasını teşvik etmek. Mevzuat ile uygulamadaki hukuk dilinin sorunlarına dikkat çekmek ve çözüm önerileri geliştirmek.amacıyla hukuk dili temasını konu alan Türkçe şurasını gerçekleştiriyoruz” ifadelerini kullandı. “Dil bir anlaşma imkanıdır” Bakan Tunç, “Kültür bilgiyle inşa edilir. Bilgi ise dil aracılığıyla varlık kazanır. Bu bağlamda güçlü bir kültür inşasının temel şartı derinlikli bir bilgi birikimine sahip olmaktır. Güçlü bilgiye ulaşmanın yolu sağlam, köklü ve ifade gücü yüksek bir dili muhafaza etmekten geçer. Dil bir milletin zihinsel haritasıdır. Kelimeler bu haritanın yollarını, kavramlarını ve sınırlarını çizen işaret taşlarıdır. Dil, eski ifadesiyle lisan, sadece bir iletişim aracı değil, aynı zamanda bir anlaşma imkanıdır. Bu anlamda dil, uzlaşmayı huzuru, sükunu, birliği ve beraberliği mümkün kılar” diye konuştu. “Dil bir milleti millet yapan en önemli bağdır” Bakan Tunç, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yahya Kemal Beyatlı’nın ifadesiyle ‘dil bir milleti millet yapan en önemli bağdır.’ Dolayısıyla dil bir milletin kültürünün ve düşünce sisteminin temel taşıdır. Türkçe dilimiz kökleri tarihin derinliklerine uzanan, zengin bir kelime hazinesiyle bezenmiş ve geniş bir coğrafyada yankılanmış insanlığın ortak mirasına katkı sunan nadide bir dildir. Türkçe, dünyada asırlara yayılan bir tarihin mirası ve geniş bir coğrafyaya yayılmış kültürel birikimiyle güçlü bir dil olarak öne çıkmaktadır. Kültür ve medeniyetimizin taşıyıcısı olan Türkçemiz bizim için yalnızca bir iletişim aracı değildir. Aynı zamanda bilgi birikimimizi aktaran, düşünce dünyamızı şekillendiren ve kimliğimizi inşa eden kadim bir hazinedir.” “Dil, bir milletin hem aynası hem de hafızasıdır” Bakan Tunç, Türkçenin önemine dikkati çekerek, “Dilimiz gerek edebiyat ve sanat eserleriyle gerek bilimsel üretime yaptığı katkılarla insanlığın ortak birikiminde müstesna bir yer edinmiştir. Dil, bir milletin hem aynası hem de hafızasıdır. Kelimelerin içindeki tarih onların zaman içindeki yolculuğuna şahitlik eden birer belge niteliğindedir. Kelime dağarcığından herhangi bir kavramı söküp almak sadece bir kelimeyi değil, o kelimenin taşıdığı anlamlar zincirini, duygu ve düşünce dünyasındaki iz düşümlerini de de yok etmek anlamına gelir. Nitekim büyük bir tefekkür Cemil Meriç, ‘Kamus bir milletin hafızasıdır. Kamusa uzanan el namusa uzanmıştır’ sözleriyle dilimizin önemini incelikli biçimde vurgulamıştır. Bu nedenle Türkçe gibi köklü bir dile yapılacak her müdahale büyük bir hassasiyet ve sorumluluk gerektirir” şeklinde konuştu.
Aydın Aydın’da düzenlenen Yörük Çalıştayı’nın sonuç raporu yayınlandı Adnan Menderes Üniversitesi tarafından “Yörüğün oturacağı yer bayırla sırt, yiyeceği yoğurtla süt, ardında bırakacağı ise ebedi yurt” anlayışıyla 2 hafta önce gerçekleştirilen “Yörük Çalıştayı” raporu yayımlandı. Dört oturum boyunca eş zamanlı olarak 18 farklı disiplini konu alan ve Konar-Göçer; Çoban, Kıl Çadır, Harar ve Bozlak adlı salonlarda sunumların yapıldığı Yörük Çalıştayı’nın yayımlanan sonuç raporu, Yörük kültürünün geleceği ve korunması konusunda öneriler sunuyor. Oğuzların Anadolu ve Balkanlarda yaylalardan ovalara, sıradağlardan nehir boylarına yürüyüşünü bin yıla uzanan bir zamandan beri temsil eden kitlenin arşiv, tarih, zirai üretim, musiki, besicilik, beslenme, sağlık, edebiyat, folklor, kütüphanecilik, sinema, medya, iletişim, çadır, el sanatları, vatan savunması, yerel yönetimler, Bacıyan-ı Rum, kemik erimesinin önlenmesi, zeybeklik, efelik, devecilik, dil unsurları, dini temeller konularını çalışma alanına alan Yörük Çalıştayı ile Türk Dünyasına, yerelden evrensele akademik ve fikri cephelerden ışık tutma çalışmalarının sürdürülmesinin hedeflendiği açıklandı. Yayınlanan sonuç raporunda en ilgi çeken konulardan bazıları ise Yörüklerin Türk tarihi içerisindeki rolü ve öneminin anlaşılmasında arşiv belgelerinin önemli bir yer tutması gerektiği oldu. Bu arada raporda kültürel mirasımız olan Yörük dokumalarının ve desen sembollerinin anlamları üzerindeki çalışmaların geliştirilmesi gerektiği belirtildi. Yörük musikisinin öneminden de söz edilen raporda Yörük kültürünü yaşayan ve yaşatan kırsaldaki kişilere devlet desteği sağlanması gerektiği ifade edildi. Yörük kültürünü yaşayanlarda kemik erimesi sorunu az görülüyor Bu arada sonuç raporunda ilginç bir detaya daha yer verildi. Yayımlanan raporda Yörük kültürünü yaşayanların doğal gıdaların yanında süt ve süt ürünlerini yeterince tükettiği için kemik erimesi rahatsızlığına daha az yakalandığı bu nedenle Yörük kültürünün Anadolu’da devam etmesine de katkı sağlanması gerektiği kaydedildi.