EĞİTİM - 22 Ekim 2024 Salı 11:38

121 çocuğun dilenen elleri şimdi kalem tutuyor

A
A
A
121 çocuğun dilenen elleri şimdi kalem tutuyor

Eskişehir Valiliğince 1 yılda sokakta dilendirilen veya çalıştırılan 193 çocuk kurtarıldı. Sakakta çalışmak zorunda kalan o çocuklardan M.A. ve A.A. isimli kardeşler okullarına dönerken ikisinin de hayali polis olmak.


Türkiye’ye 5 yıl önce gelen 4 kardeşten olan 14 yaşındaki M. M. ve 13 yaşındaki A.M. ailelerine destek olmak için çalıştıkları tespit edildi. Çocuklar Eskişehir Valiliği’nin uyguladığı Sokakta Çalıştırılan, Dilendirilen ve Dış Çevrenin Olumsuzluklarına Maruz Kalan Çocukların Korunması Hakkında Genelgesi sayesinde sokaklardan okulları olan Fatih Mahallesi’ndeki Ata Ortaokulu’na geri döndü. Ailelerine yardım etmek için çalışırken tespit edilen kardeşler, Eskişehir Valiliğinin çalışması sonucunda ders başı yaptı. İkisinin de hayali polis olmak isteyen kardeşler, derslerinin yanı sıra ilgilerini çeken masa tenisi ve futbol ile sosyalleşiyorlar. Eskişehir Valiliğince M. M. ve A.M. babasına inşaat işi bulunurken, eşya ve gıda desteği yapıldı.



2 bin 223 uygulamada 121 çocuk okula döndü


Eskişehir Valiliği’nce Sokakta Çalıştırılan, Dilendirilen ve Dış Çevrenin Olumsuzluklarına Maruz Kalan Çocukların Korunması Hakkında Genelgesi kapsamında 1 yılda 2 bin 223 uygulama yapıldı. Konuyla alakalı 112 Acil Çağrı Merkezi’ne 199 ihbar yapılırken, 88’i yabancı uyruklu olmak üzere 193 çocuk tespit edilip, 192 çocuk ilk kabul birimine teslim edildi. 121 çocuk çalışmalar sonucunda eğitime kazandırılırken, 94 çocuk kültür ve spor kurslarına katılım sağlanmasında öncülük edildi.



123 hane ziyareti yapıldı


Ekiplerce 123 hane ziyareti yapılıp, 18 çocuğa tedbir kararı uygulanıp, 42 hane ekonomik yönden desteklendi. Resmi ihtarda bulunularak ailelerine 192 çocuk teslim edilirken, 12 aileye idari para cezası uygulanıp, 12 aile hakkında suç duyurusu yapıldı. 95 çocuğa sağlık taraması yapılırken 91 çocuğun ise aşıları tamamlandı.



“Valimizin desteğiyle şu an yine 8’e başladım”


Okula döndüğü için mutlu olan 14 yaşındaki M.M., “Bizler Valimizin desteğiyle okullara geri döndük. Okulumuza teşekkür ederiz. Ailemizin durumu kötüydü ama şimdi daha fazla düzeldi. O yüzden Valimiz de tekrardan teşekkür ederiz. Arkadaşlarımın yanında durduğum için mutluyum çünkü önceden hiç görüşmüyordum. Şimdi daha iyiyim. Okuldan uzak kaldığım dönemlerde aileme destek çıkıp çalışıyordum ve ailemi geçindiriyordum. Babamla ben hep ailemizi geçindirip hayatımıza devam ediyorduk. Ben 7’nci sınıfım. Aslında 1 yıl okumadım çünkü o sürede aileme destek çıktım. O yüzden 8’e gitmem lazımdı. Valimizin desteğiyle şu an yine 8’e başladım. Hayalim polis olmak çünkü vatanımızı korumamız, destek çıkmamız lazım. Benim aileme destek çıkmam ve geçindirmem gerekiyor” dedi.


M.M.’nin kardeşi 13 yaşındaki A.M. ise hayalinin ağabeyi gibi polis olmak istediğini belirterek, “Benim yaşım 13. Şimdi 7’nci sınıfa gidiyorum ama 1 yıl geç kaldım, o yüzden 8’e gitmem lazım. Çalışıyordum. Şu an mutluyum çünkü yeni arkadaşlarla tanıştım. Biz 3 kardeş okuyoruz ama 1’si küçük, o daha 3 yaşında. Bir polis olmak istiyorum. Ailem ve vatan için destek olmam lazım” ifadelerini kullandı.



“Onlar okulda ve sosyal hayatın içerisinde olmalılar”


Öğretmen Tufan Özden ise okula dönen öğrenciler ve Sokakta Çalıştırılan, Dilendirilen ve Dış Çevrenin Olumsuzluklarına Maruz Kalan Çocukların Korunması Hakkında Genelgesi hakkında şöyle konuştu;


“Bu okulda Valimizin ve Halk Eğitim’in talimatıyla sokaklarda çalıştırılan öğrencilerimizle ilgili bir çalışma yaptım. Bizler çok vicdanlı bir toplumuz. Işıklarda duruyoruz, peçete ve su satan çocuklarımızı çağırıp hemen para veriyoruz. Çok iyilik yaptığımızı düşünüyoruz, fakat kötülük yapıyoruz. Neden? Çocuklarımız para kazandıkça okula gelmek, sosyal aktivitelere katılmak istemiyor. Bir yerde onlara vicdanen yardım ettiğimizi düşünürken, bir yerde zarar veriyoruz. Bunları da göz önüne almamız gerektiğini düşünüyorum. Sayın Valimiz aslında bu projeyle bir nevi bize şunu göstermiş oldu, çocukların yeri okuldur. Onlar okulda ve sosyal hayatın içerisinde olmalılar. Bazen ailelerimiz bu konuda sıkıntılar yaşıyorlar. Şu an en önemli şey geçim olduğundan zorluklar yaşandı ama onlar da bir anlamda bizlere destek çıktılar, sağ olsunlar. Burada aileler için de yaptığımız programlar var. Güzel bir çalışma oldu. Onlar da sonradan bu işin önemini anlamaya başladılar. Birkaç aileye Valiliğimiz iş buldu veya herhangi yapmak istedikleri işe dair yardımlarda bulundu. Bu anlamda da çocuklarımız sokakta çalışmaktan kurtulmuş oldu. O yüzden Eskişehir Valimize çok teşekkür ediyorum.”



"121 çocuğumuzu eğitime kazandırdık"


1 yıl içerisinde yapılan çalışmalar hakkında Eskişehir Valisi Hüseyin Aksoy şu bilgileri verdi;


"Sokaklar çocuklar için riskli, çocuklar için tehlikeli. Çocukların olması gereken noktalar okulları. Bu amaçla yürüttüğümüz bu çalışmada, bugüne kadar yani son 1 yıl içerisinde toplam 193 çocuğumuza sokakta müdahale edilmiştir ve çocuklarımız sokaktan alındığında Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğümüzün çocuk ilk kabul birimine teslim edilmektedir. Zaman zaman bunları sosyal hizmetlerin ekipleri, zaman zaman emniyetin ekipleri ve farklı birimlerimiz gördüğünde ve tespit ettiğinde alarak çocuğu sosyal hizmetlerin ilk kabul birimine vermektedirler. Bu anlamda son 1 yıl içerisinde yaptığımız faaliyetlerin rakamsal boyutunu da sizlerle paylaşmak istiyorum. Toplam 193 çocuğumuza bu anlamda işlem yapılmış. Bunun önemli bir boyutu da yakalanan çocuklarımız hemen ilk kabul birimine teslim edilmiştir. Bu çocuklarımızın 123 hanesi, ailesi Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğümüz tarafından ziyaret edilmiştir. Tedbir kararı uygulanan 18 çocuğumuz var. Ekonomik yönden yapılan inceleme sonrası desteklenen 42 ailemiz var. Özellikle idari para cezası uyguladığımız yani, ’Çocuğunuzu birden çok kez sokakta görürsek size para cezası uygulayacağız’ dediğimiz aile sayısı 12 ve bu aileler hakkında aynı zamanda da Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduk. En önemli hedeflerimizden birisi de 121 çocuğumuzu eğitime kazandırdık. Bu çocuklarımız sokaklarda çalışırken okullarını ihmal ediyordu. İl Milli Eğitim Müdürlüğümüzün koordinasyonunda bu çocuklarımız eğitime kazandırılmıştır. Sosyal ve kültürel kurslara katılan çocuk sayımız 94. İl Sağlık Müdürlüğümüz tarafından sağlık taraması yapılan çocuk sayımız 95. Aşıları eksik olduğu tespit edilen ve aşıları yapılan çocuk sayımız 91 ve bu yönde çalışmalarımızı ortaya koyduk. Özellikle sokakta çalışırken veya dilenirken yakalanan çocuklarımızın yaş gruplarını da paylaşmak istiyorum. 0-6 yaş grubunda bile çocuğumuzun olduğunu gördük. Toplamda 29 çocuk; 14 kız, 15 erkek olmak üzere 29 çocuk tespit edildi. 7-10 yaş grubunda, yani ilkokul çağında 22 kız, 39 erkek olmak üzere toplam 61 çocuk; 11-14 yaş aralığında, ortaokul seviyesinde olan çocuklarımızda 19 kız, 63 erkek olmak üzere 82 çocuk; 15-18 yaş aralığında, yani lise çağında olduğunu değerlendirdiğimiz 7 kız, 14 erkek olmak üzere 21, toplamda 62 kız, 131 erkek olmak üzere 193 çocuğumuza işlem yapılmıştır."



121 çocuğun dilenen elleri şimdi kalem tutuyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Sema Karaoğlu: “Anayasamızın ilk dört maddesi, Cumhuriyetimizin ve demokrasimizin teminatıdır” Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 101’inci yılı dolayısıyla Kayseri 100. Yıl Cumhuriyet Platformu bir dizi etkinlikler düzenleyecek. Kayseri 100. Yıl Cumhuriyet Platformu üyeleri, Kayseri Gazeteciler Cemiyeti’nde basın toplantısı düzenleyerek, cumhuriyetin 101. yılı dolayısıyla düzenleyecekleri etkinlikler hakkında açıklamalarda bulundu. Platform adına konuşan Sema Karaoğlu, "Bir hafta sonra 29 Ekim’de Cumhuriyetimizin 101. yılını kutlayacağız. Yüreğimizde derin bir sevgi, saygı ve şükran duygusu var. Bu Cumhuriyet, bağımsızlık ve hürriyet mücadelesinin eseridir. Bu Cumhuriyet, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının Türk milletine armağanıdır. Bize miras bırakılan bu Cumhuriyet, sadece bir yönetim biçimi değil, aynı zamanda hürriyet, eşitlik ve adalet üzerine kurulu bir yaşam felsefesidir. Bu Cumhuriyet özgür düşünce, bilim, sanat ve kadın haklarıyla şekillenen bir medeniyet projesidir. Atatürk, Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren kadınların, toplumda hak ettiği yeri almasını savunmuş, eğitim, sağlık ve çalışma hayatında kadınları güçlendirecek adımlar atmıştır. Bu mirası yaşatmak için bizler de bugün, maalesef koruyamadığımız kadınlarımızı, kızlarımızı, çocuklarımızı korumak, kollamak, toplumsal, ekonomik ve kültürel hayatta güçlendirmek zorundayız." ifadelerini kullandı Dr. Sema Karaoğlu, "Bugün, Cumhuriyetimizin değerlerini ve kazanımlarını dönemin şartlarını unutmadan yeniden hatırlamalı, nereden nereye geldiğimizi iyi görmeli ve geleceğimize daha güçlü adımlarla yürüme zorunda olduğumuzun farkında olmalıyız. Bu yolculuğumuzda Anayasamızın ilk dört maddesi, Cumhuriyetimizin ve demokrasimizin teminatıdır. Bu ilkeler, milletimizin birliğinin ve beraberliğinin temel taşlarıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmez bütünlüğü, laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olma niteliği hiçbir zaman değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez. Bizler, bu maddelerle birlikte Cumhuriyetin kuruluş felsefesini her daim korumakla mükellefiz. Kurucu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır; fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır’ sözleri Cumhuriyetimizin ne denli sağlam temeller üzerine inşa edildiğinin en büyük kanıtıdır" dedi. Cumhuriyet’in 101’inci yılı dolayısıyla vatandaşları etkinliğe davet eden Karaoğlu, “Bu yıl 101. yılını kutlayacağımız 29 Ekim’de her zaman ki gibi alanlarda olacağız. Cumhuriyetimizin sonsuza kadar laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti niteliğinde yaşatılacağını haykıracağız. Tüm vatandaşlarımızı ‘Yaşasın Cumhuriyet’ diye haykırmaya davet ediyoruz. 29 Ekim’de saat 14’de Kayseri Form önünden başlayacak olan yürüyüşümüz, Türk bayraklarımızla, Atatürk posterlerimizle ve milli marşlarımızla Cumhuriyet Alanında Atatürk Anıtının önünde son bulacak. Ülkesini, vatanını, Türkiye Cumhuriyetini seven çoluk-çocuk, kadın-erkek, yaşlı-genç demeden tüm halkımızı ‘Yaşasın Cumhuriyet’ haykırışları içinde şanlı cumhuriyet yürüyüşüne davet ediyoruz” şeklinde konuştu.
Samsun ’Meme kanseri’, tedavisi olan ve iyileşebilir bir hastalık türü Kadınlarda en çok görülen kanser türlerinin başında gelen ’meme kanseri’nde tedavinin mümkün olduğunu belirten Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. İdris Yücel ve Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Dr. Özge Özdemir, hastaların dikkat etmesi gereken hususları ve uyması gereken noktaları açıkladı. Meme kanseri hem Türkiye’de hem de dünyada kadınlarda en sık görülen kanser türlerinden biri olarak dikkat çekiyor. Erkeklerde de görülen meme kanseri ile ilgili olarak ilk evreden son evreye kadar süreçte uyulması gereken hususlar ve tedavi yöntemleri hakkında bilgiler veren Medicana Sağlık Grubu doktorlarından Prof. Dr. İdris Yücel ve Uzm. Dr. Özge Özdemir, önemli açıklamalarda bulundu. “Meme kanseri, tedavi süreci uzun ama iyileştirilebilir bir hastalık türüdür” Sadece bir tedavi yöntemi ile değil birçok tedavi yöntemi ile meme kanserinin değişik evrelerine tedavi uygulayabildiklerinin altını çizen Medicana International Samsun Hastanesi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. İdris Yücel, “Meme kanserinin tedavi süreci biraz karmaşıktır. Uzun bir süreçtir. Hastaların sabırla bu süreci izlemesi ve doktorlarının tavsiyelerini ve takiplerini aksatmamaları gerekiyor. Tedavi süreci biyopsi ile tespitin ardından hastalığın evresi belli ediliyor. Tümör memede midir, koltuk altına gitmiş midir, karaciğer, kemik gibi organlara gitmiş midir? Bunlara bakılır. Eğer başka organlara gitme durumu yoksa olay sadece memedeyse ve küçük bir tümörse doğrudan cerrahiye gönderebiliyoruz. Çoğu kez tümör büyüyor ve başka yerlere sıçrıyor. Böyle olursa önce tedaviyle başlıyoruz. Kemoterapide evre küçülürse hastayı cerrahiye veriyoruz. Cerrahi sonrası patoloji raporundaki özelliklere göre uzun bir süreç olan koruyucu tedaviler uyguluyoruz. Hormona duyarlı hücreler söz konusu ise o zaman hastaya endokrin tedavi veriyoruz. Bu 5-10 yıl gibi bir zamana yayılabiliyor. Meme kanserinin bazı özel tiplerinde immünoterapi yapabiliyoruz. Tümörün ve hastanın genel özelliklerine göre bazı akıllı ilaç tedavileri var. Oldukça komplike, faydası çok fazla ve beli bir kalıpta her hastayı tedavi edemiyorsunuz. Her hatasının tedavisini o hastaya özel olarak planlıyoruz. Meme kanseri tedavisinde cerrahi, onkoloji, radyasyon onkolojisi, hormonoterapi ve immünoterapi gibi bölümlerde tedavi gerçekleştiriliyor. Tedavi süreci uzun ama iyileştirilebilir bir hastalık türüdür meme kanseri” dedi. “Radyoterapi güvenilir bir tedavi yöntemidir” Meme kanserinde radyoterapinin önemine değinen Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Dr. Özge Özdemir ise “Meme kanseri, kadın kanserlerinin 3’te 1’ini oluşturmaktadır. Bu nedenle farkındalık önem arz ediyor. Radyasyon onkologları olarak tedavinin her aşamasında hastaların yanındayız. Hem cerrahi hem kemoterapi hem de radyoterapi bir ekip olarak işbaşındayız. Meme kanserinin radyoterapisini erken evrede meme koruyucu cerrahi yapılmış olgularda daha sonra meme ve lenf bölgesine vaka kontrolü sağlamak yani nüksleri engellemek ve hastanın sağ kalımını sağlamak amacıyla uygulamaktayız. Yine lokal ileri hastalıkta sistemik kemoterapi sonrası uygulanan cerrahinin ardından nüksleri engellemek ya da kemoterapi sonrası cerrahi uygun olmayan vakalarda tümörü küçültmek amaçlı radyoterapi yapıyoruz. Ayrıca beyin metastazlarında, kemik metastazlarında ağrıyı gidermek, yumuşak doku metastazlarında kitlenin ağrısını, kanamasını, kokusunu gidermek amaçlı da palyatif radyoterapi yapmaktayız. Meme kanserinde radyoterapi her aşamada olmazsa olmaz bir yaklaşımdır. Radyoterapi alanındaki bilimsel ve teknolojik gelişmeler sayesinde hedeflediğimiz dozu uygulayacağımı volume uygun, yan etki profili en az olacak şekilde uygulayabilmekteyiz. Bu açıdan radyoterapi güvenilir bir tedavi yöntemidir. Meme kanseri farkındalığı hayatımızda olsun ama meme kanseri hayatımızda olmasın” diye konuştu. Uzmanlar ayrıca meme kanserinin çok önemli bir halk sağlığı sorunu olduğuna dikkat çekerek, her kadının kendi meme muayenesini yapabilecek düzeyde bilgi sahibi olmasının ve düzenli doktor kontrolüne gitmesinin zorunlu olduğunu söylediler.