Yerel Haberler
Erzurum
17 Ekim 2024 Perşembe - 20:37 Aras elektrik şehri aydınlatıyor Aras Elektrik, 7 ilde (Ağrı, Ardahan, Bayburt, Erzincan, Erzurum, Iğdır ve Kars) toplam 70.554 kilometrekarelik faaliyet alanındaki 58 ilçe, 4 bin köy ve mahallede yer alan 359 bin armatürün, her geceyi sorunsuz bir şekilde aydınlatması için çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. İklim değişikliğinin neden olduğu aşırı yağışlar, sel, fırtına ve kar gibi hava koşullarının etkilediği zorlu bir coğrafyada hizmet veren Aras Elektrik, olası kesintileri önlüyor ve uyguladığı projeler sayesinde bölgenin aydınlık geleceğine katkı sağlamaya devam ediyor. Kentteki aydınlatmaların sorunsuz bir şekilde hizmet verdiğini belirten Erzurum İl Koordinatörü Hüseyin Öcal: “Erzurum’daki 107 bin aydınlatmamız ile şehrimizi ışıklandırıyoruz. Ekiplerimiz tarafından kontroller sırasında tespit edilen aydınlatma arızaları da anında giderilerek hizmete tekrar devamı sağlanıyor. Ayrıca yaklaşan kış koşullarında da sürdürülebilir ve kesintisiz enerji sağlanabilmesi amacıyla bakım, yenileme ve yatırım çalışmalarımızı sürdürüyoruz.” dedi. “Şehrimizin dört bir tarafı aydınlık” Kentte devam eden aydınlatma çalışmaları hakkında bilgi veren Öcal: “Sokak ve caddelerin aydınlatılmasından sorumlu ekiplerimiz, merkez ve kırsal bölgelerde yoğun bir tempoda çalışmalarını yürütüyor. Bu çalışmalarımız sayesinde aydınlatma arzında Türkiye’de ilk sıralarda yer alıyoruz. İlimizde yanmayan aydınlatmamız neredeyse yok. Bu konudaki başarımızı da aydınlatma şebekelerimizin periyodik kontrollerini yaparak, ihtiyaç duyulan bölgelerde yeni aydınlatma tesisleri inşa ederek, mevcut aydınlatma şebekelerinin ise bakım ve onarımlarını gerçekleştirerek sağlıyoruz. ” ifadelerini kullandı. Yürütülen aydınlatma çalışmalarıyla merkez ve ilçelerin ışıl ışıl olduğuna değinen Öcal: “Gerçekleştirdiğimiz aydınlatma yatırımıyla hizmet verdiğimiz Erzurum’da önemli güzergahların aydınlatma kalitesini yukarı taşıyor, modern şehir inşası için gece gündüz demeden çalışıyoruz. Bu sayede aydınlatma çalışmalarımızla şehrimiz daha güvenli. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da ilimizdeki şebeke altyapısını güçlendirmek ve müşterilerimizin yaşam kalitesini yükseltmek için yatırımlarımıza hız kesmeden devam edeceğiz. ” dedi. Aydınlatma çalışmalarında ödüllü proje Aydınlatma arzında kesinti yaşanmasına fırsat vermeyen Aras EDAŞ, her türlü çalışmayı sürdürürken bununla ilgili projeler geliştirmeye devam ediyor. 2023 yılında, aydınlatma direklerinin üst kısımlarında yer alan mekanizmaların aşağıya alınmasıyla ilgili "Yol Aydınlatmaları Tip Proje Geliştirilmesi" projesi Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu ve Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği tarafından gerçekleştirilen 2. AR-GE Eğitim ve Yaygınlaştırma Çalıştayı’nda, 21 dağıtım şirketinin hazırladığı 66 proje arasından birinci seçilmişti.
17 Ekim 2024 Perşembe - 20:29 Hurufat Baskı Müzesi, Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Yusuf Tekin’in katılımıyla açıldı Atatürk Üniversitesi, Türkiye’nin en büyük ve kapsamlı baskı müzesi olan Hurufat Atatürk Üniversitesi Baskı Müzesinin kapılarını açtı. Açılış töreni, Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu’nun yanı sıra; Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Yusuf Tekin, Erzurum Valisi Mustafa Çiftçi, Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen ile çok sayıda davetlinin katılımıyla gerçekleştirildi. Tören sırasında konuşan Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Yusuf Tekin, böylesine önemli bir kültürel mirasın hayata geçirilmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek, müzenin eğitim ve bilimsel araştırmalar için büyük bir fırsat sunduğunu vurguladı. Bakan Tekin: "Bu müze, sadece geçmişin bir yansıması değil, aynı zamanda geleceğin eğitim ve bilim dünyasına ışık tutacak bir merkez olacak. Atatürk Üniversitesinin böyle bir projeyi hayata geçirmesi, ülkemizin kültürel mirasına katkıda bulunmak adına çok değerli bir adım" dedi. Rektör Hacımüftüoğlu: "Kültürel Mirası Gelecek Nesillere Taşıyoruz" Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu ise yaptığı konuşmada, üniversitenin kültürel ve bilimsel gelişime verdiği önemin altını çizdi. Böylesine önemli bir müzesinin hazırlanmasında ve hayata geçirilmesinde emeği geçenlere teşekkür eden Rektör Hacımüftüoğlu: "Hurufat Atatürk Üniversitesi Baskı Müzesi, sadece baskı makinelerinin sergilendiği bir alan olmanın ötesinde, akademik araştırmaların ve kültürel çalışmaların merkezi olacak. Bu müze, üniversitemizin “Köklü Üniversite, Güçlü Bilim ve Parlak Gelecek” vizyonuna uygun olarak bilim, sanat ve kültür alanında öncü rol oynamaya devam edeceğinin bir göstergesidir" şeklinde konuştu. Rektör Hacımüftüoğlu ayrıca müzenin; geçmiş ile gelecek arasında köprü kurarak toplumun her kesimine hitap edeceğini belirterek, burada sergilenecek eserlerin, genç nesillerin tarihsel süreci anlamalarına yardımcı olacağını ve bu zengin mirası sahiplenmelerini sağlayacağını söyledi. Türkiye’nin En Büyük ve Kapsamlı Baskı Müzesi 700 m’lik bir alan üzerine kurulan Hurufat Baskı Müzesi, sergi ve matbaa bölümlerinden oluşuyor. Müze, toplamda 32 adet baskı öncesi, baskı ve baskı sonrası makineyi ziyaretçilere sunarken, binlerce metal harf ve baskı malzemesini de bünyesinde barındırıyor. Müze, bu yönüyle hem araştırmacılar hem de akademik çalışmalar için önemli bir kaynak teşkil edecek. Açılışın ardından müze, üniversite bünyesindeki öğrencilerin ve dışarıdan gelen ziyaretçilerin hizmetine sunuldu. Atatürk Üniversitesi, Türkiye’nin kültürel mirasına bir yenisini daha ekleyerek, eğitim ve araştırma faaliyetlerine katkı sunmaya devam ediyor.
17 Ekim 2024 Perşembe - 20:17 Atatürk Üniversitesi yeni akademik yıla merhaba dedi Atatürk Üniversitesi’nde yeni Akademik Yılı Açılışı, Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Yusuf Tekin’in katılımıyla gerçekleşti. Kültür Merkezi 15 Temmuz Milli İrade Salonunda, Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu’nun ev sahipliğinde gerçekleşen programa; Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Yusuf Tekin, Erzurum Valisi Mustafa Çiftçi, Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, Erzurum Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bülent Çakmak ile Rektör olarak görev yapan Prof. Dr. Hikmet Koçak ile Prof. Dr. Ömer Çomaklı, şehrin idari ve bürokrasi erkânı ile çok sayıda akademisyen ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Koçak: “Atatürk Üniversitesi, Bölgenin Lokomotifi Konumunda” İstiklal Marşı ve Saygı Duruşunun ardından Öğr. Gör. Dr. Derya Eroğlu ile orkestra ekibinin müzik dinletisi ile başlayan 2024-2025 Akademik Yılı Açılış Töreni, Atatürk Üniversitesi Kuruluş Belgeseli ile devam etti. Üniversitenin 15. Rektörü olarak 2008-2016 yılları arasında görev yapan Prof. Dr. Hikmet Koçak’ın konuşması ile süren programda Prof. Dr. Koçak, Atatürk Üniversitesinin Erzurum için taşıdığı öneme vurgu yaparak, üniversite kuran üniversite misyonunu taşıyan, bölgenin lokomotifi konumunda bir eğitim yuvası olduğuna dikkat çekti. Böylesine güzel bir etkinliğe davet edilmiş olmaktan duyduğu memnuniyeti de dile getiren Prof. Dr. Koçak, yeni akademik yılın hayırlara vesile olmasını diledi. Prof. Dr. Çomaklı: “Üniversitemizi Daha İleriye Taşımanın Gururunu Yaşıyoruz” Üniversitenin 16. Rektörü olarak görev yapan Prof. Dr. Ömer Çomaklı ise ülkemizin köklü ve büyük yükseköğretim kurumlarından birisi olan Atatürk Üniversitesini hep birlikte bulunduğu noktanın çok ilerisine taşımanın haklı gururunu ve mutluluğunu yaşadıklarını ifade etti. Üniversitenin uluslararası alanda önde gelen yükseköğretim kurumları arasında yer alma sürecinin istikrarlı bir şekilde devam edeceğine yürekten inandığını belirten Prof. Dr. Çomaklı, nezaketinden dolayı Rektör Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu’na teşekkür ederek, akademik yılın başarılı geçmesi temennisinde bulundu. Rektör Hacımüftüoğlu: “Dünya Çapında Bir Araştırma Üniversitesi Olma Yolunda Emin Adımlarla İlerliyoruz” Kürsüye çıkan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, 67 yıllık köklü geçmişiyle üniversitenin bugün dünya çapında bir araştırma üniversitesi olma yolunda ilerlediğini vurguladı. Kurumsal hafızayı diri tutmak ve köklerinden güç almak amacıyla böylesine önemli bir etkinliği tertip ettiklerini belirten Rektör Hacımüftüoğlu, üniversitenin 2 fakülte ve 135 öğrenciyle başladığı yolculuğunun, bugün 23 fakülte, 13 yüksekokul, 1 yüksekokul ve 1 konservatuvarı ile 2 bin 750 akademisyen ve 7000 idari personel ile sürdüğünü belirtti. Atatürk Üniversitesinin yarım milyondan fazla öğrencisi ve 750 bini aşkın mezunuyla Türkiye’nin eğitim sistemine ciddi katkılar sunduğunu ifade eden Hacımüftüoğlu, ülkenin pek çok sektöründe üniversitenin mezunlarının hizmet verdiğini söyledi. Geçmişten bugüne görev yapmış tüm akademik ve idari kadrolara minnetlerini sunarken, devlet büyüklerinin üniversiteye verdiği destek için teşekkür eden Prof. Dr. Hacımüftüoğlu, Atatürk Üniversitesini gelecekte daha da ileriye taşımak için uluslararası iş birlikleri, araştırma ve geliştirme çalışmaları, toplumsal katkı ve girişimcilik gibi birçok alanda önemli projeler yürüttüklerini ifade etti. Ayrıca üniversiteye yeni katılan öğrencilere seslenen Hacımüftüoğlu, üniversiteli olmanın bir ayrıcalık olduğunu vurgulayarak, öğrencilerin bu süreçte akademik bilgi ile donatılacağını ve kardeşlik ruhunu pekiştirecek bir eğitim alacaklarını ifade etti. Açılış törenine katılan tüm misafirlere teşekkür eden Hacımüftüoğlu, ilim üretmeyi ve öğrenciye hizmeti şiar edinen Atatürk Üniversitesinin tüm mensuplarına yeni dönemin hayırlı olması temennisinde bulundu. Başkan Sekmen: “Ülke Yükseköğretiminin Önde Gelen Bilim Merkezlerinden Birisine Sahibiz” Atatürk Üniversitesinin nitelikli akademik kadrosu ve son teknolojiye sahip alt yapısı ile ülke yükseköğretiminin önde gelen bilim merkezlerinden birisi olduğuna dikkat çeken Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, eskiye göre çok daha geniş imkanlara sahip olunduğunu ifade ederek son yıllarda elde edilen başarıların bunun en önemli göstergesi olduğunu vurguladı. Küllerinden doğan bir toplumun geleceğe umutla baktığını ve bu başarının mimarlarının, donanımlı ve parlak nesiller olduğunu belirten Başkan Sekmen, törende emeği geçen herkese teşekkür ederek, gençlerin bu imkanları en iyi şekilde değerlendirmeleri gerektiğini ifade etti. Atatürk Üniversitesinin eğitimdeki öncü rolüne dikkat çekerek, üniversitenin sadece Erzurum için değil, tüm Türkiye için önemli bir bilim merkezi olduğunun altını çizen Sekmen, üniversite yönetimi ve öğrencilerin bu süreçte elde edecekleri başarıların, ülkenin kalkınmasına büyük katkı sağlayacağını kaydetti. Vali Çiftçi: “Atatürk Üniversitesi, Bölgesi İçin Büyük Bir Önem Taşıyor” Atatürk Üniversitesinin 2024-2025 Akademik Yılı Açılış Töreninde konuşan Erzurum Valisi Mustafa Çiftçi, üniversitelerin, ülkemizin dünya ile rekabet edebilecek düzeye gelmesi ve refaha ulaşması için hayati bir rol üstlendiğini vurguladı. Vali Çiftçi, bu bağlamda Atatürk Üniversitesinin önemli bir sorumluluk üstlendiğini ve gerek bilimsel altyapısı, gerekse yetiştirdiği mezunları ile ülkesine hizmet etmeye devam ettiğini söyledi. Vali Çiftçi, Atatürk Üniversitesinin sadece bölgesi için değil, çevre ülkeler için de vazgeçilmez bir konumda olduğunu belirterek, üniversitenin uluslararası alandaki önemine dikkat çekti. Yeni akademik yılın tüm öğrenci ve akademisyenler için hayırlı olmasını dileyen Çiftçi, Atatürk Üniversitesinin başarılarının artarak devam edeceğine olan inancını katılımcılarla paylaştı. Bakan Tekin: “Atatürk Üniversitesi, Uluslararası Düzeyde Kabul Gören Bir Üniversite” Son olarak kürsüye çıkan Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Yusuf Tekin, Atatürk Üniversitesinin akademik açılış yılı dolayısıyla aralarında bulunmaktan duyduğu mutluluğu dile getirerek, üniversitenin 1957’den bu yana ülkemizin ve dünyanın önemli eğitim kurumlarından biri haline geldiğini vurguladı. Atatürk Üniversitesinin akademik, sosyal ve kültürel alanlarda uluslararası düzeyde kabul gören bir bilim merkezi olduğunu belirten Tekin, üniversitenin mezun ettiği öğrenciler aracılığıyla Türkiye’nin insan kaynağına önemli katkılar sağladığını dile getirdi. Konuşmasında üniversitelerin misyonuna değinen ve bu kurumların akıl ile bilimi merkeze alan kadim medeniyet değerleri üzerine inşa edilmesi gerektiğini söyleyen Bakan Tekin, eğitim sisteminin sürekli değişim ve yenilenmeye ihtiyaç duyduğunu belirterek Türkiye’deki eğitim sisteminin geçmişte daha çok konjonktürel taleplerle değiştirildiğini, ancak günümüzde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan öncülüğünde bu sistemin daha kalıcı ve verimli hale getirildiğini ifade etti. “Yeni Müfredat, Teknoloji ile Milli Değerleri Harmanlayan Bir Modele Sahip” Prof. Dr. Tekin, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli adı verilen yeni müfredatın temel amacının, milli değerlerle harmanlanmış bir eğitim sistemi oluşturmak olduğunu, bu modelin aynı zamanda teknolojiyi merkeze alarak öğrencilerin 21. yüzyıl becerilerini kazanmalarına katkı sağlayacağını belirtti. Son olarak, üniversitelerin bu süreçteki katkılarının büyük önem taşıdığını vurgulayan Tekin, Atatürk Üniversitesinin bu anlamda örnek bir rol üstleneceğine olan inancını dile getirerek yeni akademik yılın, bu program nezdinde tüm ülke yükseköğretimine hayırlı olması temennisinde bulundu. Program; Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu’nun, Rektör olarak görev yapan Prof. Dr. Hikmet Koçak ile Prof. Dr. Ömer Çomaklı’ya hizmetlerinden dolayı, Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Yusuf Tekin’e ise ziyareti dolayısıyla hediye takdimiyle sona erdi.
"Parla" Erzurum’da Pasin Ovası’nda başak verdi
29 Temmuz 2024 Pazartesi - 09:34 "Parla" Erzurum’da Pasin Ovası’nda başak verdi Erzurum’da Doğu Anadolu Tarımsal Araştırma Enstitü Müdürlüğünden Dr. Ümran Küçüközdemir’in öncülüğünde 22 yıldır üzerinde sabırla çalışılan yeni bir ekmeklik buğday, Pasin Ovası’nın verimli toprağıyla buluştu, tüm testlerden geçti ve yüksek verim alınarak yarınlar adına umut saçtı. Doğu Anadolu Tarımsal Araştırma Enstitü Müdürlüğü araştırmacıları tarafından ’Palandöken 97’ ve yerel bir buğday çeşidi melezlenip yeni bir ekmeklik buğday çeşidi geliştirildi. Yeni buğdaya ’Parla’ marşının ismi verildi. "Parla" tohumları bu yıl 3 dekarlık alana ekildi ve 3 ton elit tohum alındı. Bölgenin iklim ve coğrafi şartlarına dayanıklı, yüksek verimli buğday çeşitleri geliştirmek amacıyla çalışma yapan Doğu Anadolu Tarımsal Araştırma Enstitüsü Serin İklim Tahılları Bölüm Başkanı Dr. Ümran Küçüközdemir, çalışma grubu ile birlikte yıllardan beridir laboratuvar ve sahada çeşidi geliştirdi. Dr. Ümran Küçüközdemir, 1997 yılında geliştirilen ve ’Palandöken 97’ ismi verilen tohum ile yerel bir buğdayı melezleyip yeni bir buğday çeşidi geliştirmek için çalışmaya başladıkları dile getirdi. "Tohumculuk firmaları da onay verdi" Yapılan çalışmalarda; melezleme yapıldıktan sonra 6 yıl saflaştırma sürecinin ardından bölge şartlarında deneme üretimleri tamamlanan yeni buğday çeşidinin tescil aşamasında büyük alanlarda üretimleri gerçekleştirildi. Islah çalışmaları sürerken, yeni buğday çeşidinin bölge şartlarına uyumlu olup olmadığı, hastalıklara, kışa ve kurağa dayanıklılığı da tespit edildi. Yaklaşık 22 yıl süren çalışmanın ardından diğer buğdaylara göre, verimde 100-150 kilogram fark atan, hastalıklara, kışa ve kuraklığa dayanıklı olduğu gözlenen buğday çeşidin bu yıl içinde tescil işlemi de tamamlandı. Tohumculuk firmalarının yaptığı denemelerden de başarıyla geçen yeni “Parla” tohumu Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yılına ithafen Norm Ender’in yazıp bestelediği ’Parla’ marşının adı verildi. Parla, Erzurum’un Pasinler İlçesi’ndeki Pasin Ovası’nın verimli topraklarında, rüzgarda salınan başaklarıyla şimdiden çiftçilerin gözdesi oldu. Çiftçiler, Pasin Ovası’ndaki ekim alanları gezerek, Parla’nın gururunu ve heyecanını yaşadılar. "Cumhuriyetimiz gibi ömrü uzun olsun" Doğu Anadolu Tarımsal Araştırma Enstitüsü Serin İklim Tahılları Bölüm Başkanı Dr. Ümran Küçüközdemir, 22 yıldan fazla süren ve sabır isteyen çalışma sonunda başarılı sonuçlar aldıklarını belirterek, "Diğer buğday çeşitlerine göre çok daha verimli ve bölge şartlarına dayanıklı olan buğdayımız çok yüksek verimli ve kaliteli. Kontrollü şartlarda yürütülen kışa dayanıklılık testlerde de yüksek performansı belirledik. Bir başakta ortalama 60 buğday danesi saydık. Bu yıl bölgede ciddi bir yağış oldu. Yoğun ve şiddetli yağmur tarım alanlarında önemli zararlara ve olumsuzluklara neden oldu. Ancak bizim çeşidimiz bu olumsuzluklardan ve kötü hava şartlarından hiç bir şekilde etkilenmedi. Pas hastalığı oluşmadı, yatmadı. 3 dekarda ekim yaptığımız ürün elit tohum olarak çiftçimize ulaşacak. Bölgede kuru tarım alanlarında dekarda 600-700 kilogram verim verebilmekte, daha iyi ekolojik şartlarda 1 tona çıkabilecektir. Yeni çeşidin tesciline karar verildiğinde arkadaşlarla birlikte ’Parla’ isminin verilmesini istedik. Cumhuriyetimizin 100’üncü yılı için yazılan ’Parla’ marşının isminin uygun görülmesi bizi mutlu etti. İnşallah çeşidimiz, Cumhuriyetimiz gibi uzun süre yaşayacak, bol ve bereketli bir çeşit olacaktır. Yeni çeşidimizi tohumculuk sektöründeki bazı firmalara da verdik. Onlardan gelen sonuçlar da çok iyi. Biz tarım sektörünün ’Parla’ ile daha da parlayacağına inanıyoruz" diye konuştu.
“Parla” Erzurum’da Pasin Ovası’nda başak verdi
29 Temmuz 2024 Pazartesi - 09:33 “Parla” Erzurum’da Pasin Ovası’nda başak verdi Erzurum’da Doğu Anadolu Tarımsal Araştırma Enstitü Müdürlüğü’nden Dr. Ümran Küçüközdemir’in öncülüğünde 22 yıldır üzerinde sabırla çalışılan yeni bir ekmeklik buğday Pasin Ovası’nın verimli toprağıyla buluştu, tüm testlerden geçti ve yüksek verim alınarak yarınlar adına umut saçtı. Doğu Anadolu Tarımsal Araştırma Enstitü Müdürlüğü araştırmacıları tarafından ’Palandöken 97’ ve yerel bir buğday çeşidi melezlenip yeni bir ekmeklik buğday çeşidi geliştirildi. Yeni buğdaya ’Parla’ marşının ismi verildi. "Parla" tohumları bu yıl 3 dekarlık alana ekildi ve 3 ton elit tohum alındı. Bölgenin iklim ve coğrafi şartlarına dayanıklı, yüksek verimli buğday çeşitleri geliştirmek amacıyla çalışma yapan Doğu Anadolu Tarımsal Araştırma Enstitüsü Serin İklim Tahılları Bölüm Başkanı Dr. Ümran Küçüközdemir, çalışma grubu ile birlikte yıllardan beridir laboratuvar ve sahada çeşidi geliştirdi. Dr. Ümran Küçüközdemir, 1997 yılında geliştirilen ve ’Palandöken 97’ ismi verilen tohum ile yerel bir buğdayı melezleyip yeni bir buğday çeşidi geliştirmek için çalışmaya başladıkları dile getirdi. “Tohumculuk firmaları da onay verdi” Yapılan çalışmalarda; melezleme yapıldıktan sonra 6 yıl saflaştırma sürecinin ardından bölge şartlarında deneme üretimleri tamamlanan yeni buğday çeşidinin tescil aşamasında büyük alanlarda üretimleri gerçekleştirildi. Islah çalışmaları sürerken, yeni buğday çeşidinin bölge şartlarına uyumlu olup olmadığı, hastalıklara, kışa ve kurağa dayanıklılığı da tespit edildi. Yaklaşık 22 yıl süren çalışmanın ardından diğer buğdaylara göre, verimde 100-150 kilogram fark atan, hastalıklara, kışa ve kuraklığa dayanıklı olduğu gözlenen buğday çeşidin bu yıl içinde tescil işlemi de tamamlandı. Tohumculuk firmalarının yaptığı denemelerden de başarıyla geçen yeni “Parla” tohumu Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yılına ithafen Norm Ender’in yazıp bestelediği ’Parla’ marşının adı verildi. Parla, Erzurum’un Pasinler İlçesi’ndeki Pasin Ovası’nın verimli topraklarında, rüzgarda salınan başaklarıyla şimdiden çiftçilerin gözdesi oldu. Çiftçiler, Pasin Ovası’ndaki ekim alanları gezerek, Parla’nın gururunu ve heyecanını yaşadılar. “Cumhuriyetimiz gibi ömrü uzun olsun” Doğu Anadolu Tarımsal Araştırma Enstitüsü Serin İklim Tahılları Bölüm Başkanı Dr. Ümran Küçüközdemir, 22 yıldan fazla süren ve sabır isteyen çalışma sonunda başarılı sonuçlar aldıklarını belirterek, “Diğer buğday çeşitlerine göre çok daha verimli ve bölge şartlarına dayanıklı olan buğdayımız çok yüksek verimli ve kaliteli. Kontrollü şartlarda yürütülen kışa dayanıklılık testlerde de yüksek performansı belirledik. Bir başakta ortalama 60 buğday danesi saydık. Bu yıl bölgede ciddi bir yağış oldu. Yoğun ve şiddetli yağmur tarım alanlarında önemli zararlara ve olumsuzluklara neden oldu. Ancak bizim çeşidimiz bu olumsuzluklardan ve kötü hava şartlarından hiç bir şekilde etkilenmedi. Pas hastalığı oluşmadı, yatmadı. 3 dekarda ekim yaptığımız ürün elit tohum olarak çiftçimize ulaşacak. Bölgede kuru tarım alanlarında dekarda 600-700 kilogram verim verebilmekte, daha iyi ekolojik şartlarda 1 tona çıkabilecektir. Yeni çeşidin tesciline karar verildiğinde arkadaşlarla birlikte ’Parla’ isminin verilmesini istedik. Cumhuriyetimizin 100’üncü yılı için yazılan “Parla” marşının isminin uygun görülmesi bizi mutlu etti. İnşallah çeşidimiz, Cumhuriyetimiz gibi uzun süre yaşayacak, bol ve bereketli bir çeşit olacaktır. Yeni çeşidimizi tohumculuk sektöründeki bazı firmalara da verdik. Onlardan gelen sonuçlar da çok iyi. Biz tarım sektörünün ’Parla’ ile daha da parlayacağına inanıyoruz" diye konuştu.
Valilikten tabya açıklaması
29 Temmuz 2024 Pazartesi - 09:28 Valilikten tabya açıklaması Erzurum Valiliği, "Aziziye Tabyası’nın içerisinde büyükbaş hayvanların otlatıldığı" haberlerine ilişkin bir açıklama yaptı. Valilikten yapılan açıklamada, bazı basın yayın organlarında, internet siteleri ve sosyal medya mecralarında yer alan "Aziziye Tabyası’nın içerisinde büyükbaş hayvanların otlatıldığına" ilişkin haberlere konu olayın 2 Temmuz’da 2024 tarihinde gerçekleştiği ve işletmeci tarafından olaya aynı gün müdahale edildiği vurgulandı. Hayvan sahipleri ve çobanların işletmeciye mukavemet göstermesi sonucu durumun Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) Bölge Müdürlüğüne bildirildiği ve ilgili personelin bölgeye intikal ettirildiği ifade edilen açıklamada, daha sonra şöyle devam edildi: "Hayvan sahipleri ve çobanların DKMP personeline de mukavemet göstermesi sonucu olay yerine polis ekipleri davet edilmiştir. Polis ekiplerinin olaya hızlı ve etkin müdahalesiyle hayvan sahipleri hakkında yasal işlem başlatılmış ve hayvanlar Milli Parklar sınırlarından tamamen tahliye edilmiştir. Sosyal medyada paylaşılan fotoğraf ve videolar güncel olmayıp, söz konusu fotoğraf ve videoların olayın yaşandığı günden önce işletmeci tarafından şikayet ve iddiasını ispatlamak amacıyla çekilen ve polis merkezine intikal ettirilen video ve fotoğraf olduğu tespit edilmiştir. Bahse konu olaya ilişkin adli makamlara gerekli bildirimler yapılmış, işletmeci tarafından savcılığa suç duyurusunda bulunulmuştur." DKMP Bölge Müdürlüğünce sürecin takip edildiği ifade edilen açıklamada, "Ayrıca ifade etmek gerekir ki Nene Hatun Tarihi Milli Parkı sınırları yakınında çok sayıda yerleşim yeri bulunduğu bilinmekte olup, Milli Park sınırını çevreleyen ihataya zarar verilerek boşluklar oluşturulduğu ve hayvanların buradan Milli Park’a sokulduğu tespit edilmiştir. Söz konusu ihatanın tamamlanması ve eksik yerlerin tamamlanması için ihaleye çıkılmış olup, 22 Temmuz’da yer teslimi yapılarak işe başlanılmıştır." denildi.
Güzellik salonu ve kuaförlerden Pazar tepkisi
28 Temmuz 2024 Pazar - 15:23 Güzellik salonu ve kuaförlerden Pazar tepkisi Erzurum’da faaliyet yapan güzellik salonları ve kuaför işletmecileri, Pazar günü zorunlu tatili ile alakalı alına karar tepki gösterdi. Ticaret Bakanlığının berber, kuaför ve güzellik salonlarının ülke genelinde haftanın bir günü kapalı olması uygulamasının yürürlüğe girmesiyle birlikte Erzurum’da bulunan kuaför ve güzellik salon işletmecileri bir araya gelerek, bu kararla hem kendilerinin hem de pazar günü evleneceklerin mağdur edildiğini belirttiler. "Müşteriler de mağdur ediliyor" Ellerindeki dövizlerle kararı protesto eden salon işletmecileri kararın geri çekilmesini istediler. Toplu olarak açıklama yapan güzellik salonları ve kuaför işletmecilerinden Turan Demir, İsmail Karabulut, Edip Çelik, Demet Sezer, Naciye Akdemir, İsrafil Palulioğlu, İhsan Açıkgöz, Canan Dukel, Serap Erol ve Sinan Sezer; ‘’Tepkimizin nedeni, sektörümüzün en çok hizmet verdiği günlerden biri olan pazar günlerinin kapanma kararıdır. Bizlerin ve birçok değerli meslektaşımızın fikrine ve onayına sunulmayan bu kararı kabul etmiyoruz. Erzurum ve bağlı ilçelerde yaklaşık 1.000 adet berber, kuaför ve güzellik salonu bulunmaktadır. Pazar günleri açık olan diğer meslek gurupları gibi bizim de iş yerlerimizi açıp çalışmak doğal ve yasal hakkımızdır. Kaldı ki sektörümüz haftanın bir günü zaten tatil yapıyor. Şehrimizde düğün, nişan ve benzeri etkinliklerin cumartesi ve pazar günleri yapıldığı herkes tarafından bilinmesine rağmen en fazla iş yaptığımız pazar gününün bakanlık kararı ile kapatılması hem bizleri hem de düğün ve nişan yapan müşterilerimizi mağdur etmiştir. Konu ile ilgili sayın valimizden randevu talep ettik, en kısa zamanda kendileri ile görüşüp durumuzun vahametini kendilerine aktaracağız” şeklinde konuştular. “Esnaf zor duruma düşer” Şehir merkezindeki kuaför ve güzellik salonları olarak onlarca eleman istihdam ederek ekonomiye katkıda bulunduklarını ifade eden, güzellik salonları ve kuaför işletmeciler,“Aylık cirolarımızın yüzde kırkını cumartesi ve pazar günleri yapmaktayız. Pazar günleri kapalı olmamız ekonomik olarak da bizleri zor durumda bırakacaktır. Bizleri görmezden gelinerek alınan bu karar vatandaşımızı mağdur etmiş, meslek gurubumuzu da büyük ölçüde zarara uğratmıştır. Federasyonun aldığı karar da usulsüzdür. Kuaförlerin görüşü alınmadan alınan bu karar da yok hükmündedir. Berberler ve Kuaförler Federasyonu usulsüz ve dayanaktan yoksun olarak aldığı bu karara bakanlığın onay vermesi sadece esnafımızın müşkül durumlara düşürecektir. Bu konuda Türkiye genelinde idari yargıya açılan davalara paralel olarak bizler de Erzurum’da Pazar tatilini dava açmak suretiyle yargıya taşıyacağız. Erzurum’da faaliyet gösteren meslektaşlarımızın hiçbiri bu durumu kabul etmemekte, diğer bütün meslek gurupları cumartesi ve pazar günleri iş yerlerini açıp çalışırken bizler de yasal hakkımız olan Pazar gününü evde geçirmek yerine çalışmak istiyoruz. ’’ diyerek mağduriyetlerinin bir an önce giderilmesini istediler.
Uçar: “Birlikte mücadele ettik,  birlikte kazandık”
28 Temmuz 2024 Pazar - 12:49 Uçar: “Birlikte mücadele ettik, birlikte kazandık” Demokrat Büro Çalışanları Sendikası (DEB-SEN) Genel Teşkilat Sekreteri Yusuf Uçar, kamu çalışanlarının ekonomik sorunlarının aklından dahi geçirmeyen bazı sendikaların, 3 yıldır sendika barajı ile yatıp kalktıklarını ifade etti. Bu sendikaların, çalışanların ve emeklinin haklarını kendi menfaatleri uğruna görmezden geldiğini vurgulayan DEB-SEN Genel Teşkilat Sekreteri Yusuf Uçar, “Masada dahi anlaşamayan ve şark kurnazlığı yapan sarı sendikaların kendi menfaatleri uğruna ortaklaşa gece yarısı komisyondan geçirerek Gazi Meclisin gündemine getirilen ’’Toplu Sözleşme İkramiyesi” adı altında %1 lik sendika baraj kılıfını Kanunlaştırmanın peşine düşmüşlerdir. DEB-SEN Genel Teşkilat Sekreteri Yusuf UÇAR; Yanlış hesap Bağdat’tan döner deyimiyle sarı sendikalar tarafından dikte edilen %1 baraj uygulaması, önce Danıştay, ardından Anayasa Mahkemesi ve bugün de Gazi Türkiye Büyük Millet Meclisimiz Genel Kurul’unda veto edilmiştir. Ama bu defa Gazi Meclisten geri dönmüştür.” dedi. “Emeği geçenlere teşekkür ediyoruz” Uçar daha sonra sözlerine şöyle devam etti, “Amaçları tekelleşmek olan, kendi çıkarları gözeten üç büyük sendika %1 barajın altında kalan, sendika üyelerine 190?, %1 barajının üstünde kalan sendika üyelerine 642? verilmesi öngörülen ayrımcı uygulama TBMM Genel Kurulu’nda görüşülerek sendika ayrımı yapılmaksızın tüm memurların lehine olacak şekilde güncellenerek kabul edilmiştir. Bu süreçte Demokrat Büro Çalışanları Sendikası (DEB-SEN) in de üye olduğu Kamu Sendikaları Platformunda 85’in üzerinde bağımsız sendika ile birlikte eylem yapan, ILO Ankara temsilciliği önünde hak arayan Milletvekillerimizle görüşen sosyal medyada sesini duyuran tüm Sendika Genel Başkan ve teşkilatlarını yürekten kutluyoruz. Emekçinin emeğini gören inanan desteklerini esirgemeyen tüm Milletvekillerimize teşekkür ediyoruz.”
Arıcılıkta “Ana Arı” en önemli faktör
28 Temmuz 2024 Pazar - 09:49 Arıcılıkta “Ana Arı” en önemli faktör Uzmanlar Erzurum’un gerek geniş çayır mera varlığı gerekse iklim özelikleri bakımından arıcılık açısından büyük potansiyel barındırdığını dile getirdi. Erzurum Tarım ve Orman Müdürlüğü uzmanları, ülkemiz tarımı içerisinde önemi bir yeri olan arıcılığın verimliliğini artırmak, arıcılık işletmelerinin gelir düzeyini yükseltmek, bal dışı arı ürünleri hakkında tüketici ve yetiştirici gruplarında farkındalık oluşturarak ürün desenini genişletmenin önemimden bahsederek, “Arıcılık faaliyetinde verimlilik ve başarı iklim, bitki florası, arı ırkı, bakım besleme, ana arının performansı, kullanılan malzeme ve materyal gibi birçok unsura bağlıdır. Bu unsurlardan en önemlilerden biriside arı kolonisinde bulunan ve kolonin genetik kaynağı ana arıdır. Bir arı ailesinde mevsime göre değişmekle birlikte 80 bin işçi arı 2 bin erkek arı bulunurken tüm bu bireyleri yumurtlayarak koloniye kazandıran ana arı 1 adet bulunmaktadır. Doğal olarak arı kolonisi dendiğinde o kolonin bal toplamasını, hırçınlığını, hastalıklara olan direncini, kışlama yeteneği olarak ifade ettiğimiz kış dönemlerindeki arı kayıplarını belirleyici olan ana arı ırkı ve performansıdır. Tabi bu durumlara bölgedeki flora yapısı iklim özelliği ve arıcının bakım besleme durumu önemlidir. Ancak doğru bir arı ırkı ile ve verimli bir genç ana arı ile çalışmadığımız sürece yapılan diğer tüm işlemler yetersiz olacaktır.” denildi. “Ana arıların her yıl yenilenmesini faydalı” Yapılan açıklamada, arıcılıkta da bazen arıcıların bir yıl boyunca bakmış olduğu arılarının bal döneminde kalabalık bir nüfus ve güzel bir arı uçuşu görmesine rağmen bal hasadında beklediği verimi yakalayamadığı ifade edilerek, ”Kışın yoğun arı kayıpları yaşayabilmektedir. Bunun önemli nedenlerinden biriside ana arının özelliklerinin yetersiz olmasıdır. Kolonide bulunan ana arı normal şartlarda 5-7 yıl yaşarken dışarda çiçeklerin üzerinde gördüğümüz arılar 45 günlük ömürleri vardır. Ancak kolonideki ana arıların mümkünse her yıl en geç 2 yılda bir yenilenmesini gerekmektedir. İşte koloni için bu kadar önem arz eden ana arının doğru tekniklerle ile üretilmesi önemli bir konudur.” “Her yıl yaklaşık 75 bin ana arıya ihtiyaç var” Erzurum ilinde yıllara göre değişmekle birlikte yaklaşık 150 bin koloniye sahip 2 bin üzerinde yerli arıcı 200 binin üzerinde koloniye sahip bin 600 üzerinde il dışından gelen gezginci arıcı ile bal üretimi döneminde arıcılık faaliyeti yürütüldüğü anlatılarak, “Sadece ilimiz arıcılarının düşündüğümüzde ilimizin her yıl yaklaşık 75 bin ana arıya ihtiyacı vardır. Arıcılık işletmeleri bu ihtiyaçlarını gerek il dışından getirmekte gerekse koloniden çıkan oğul arılar ile kolonilerin analarını yenilemekte veya arı sayılarını artırmaktadır. Bir kısım işletmede değişik yöntemlerle ihtiyaçları olan ana arıları üretmektedir. Ancak tekniğine uygun üretilmemiş arılar verimlilik açısından bir çok riski barındırmaktadır. Örneğin bir çok arıcının oğuldan ürettiği yeni arı kolonileri ana arıların yaşlı larvalardan üretilmesi, genetik olarak oğul eğilimi fazla arılardan arıların çoğaltılmasına neden olmakta bu durumda da arılar da kışlama kayıplarının fazla olması veya bal verimi düşüklüğü görülmektedir. Diğer bölgelerden getirilen arılarda da bölgemize uygun arı ırkının olmama durumu, hastalık ve parazit taşıma risklerini barındırmaktadır.” “Ana arı üretimi çok önemli” Erzurum Tarım ve Orman Müdürlüğü İl Müdürü Alpaslan Kenger, “Erzurum da Bakanlığımız Hayvancılık Genel Müdürlüğünce Oltu İlçesi ve Mahallelerinde Ana Arı Yetiştiriciliği Projesi desteklenmiş olup Projeye altlık oluşturulması için Bakanlığımızdan onaylı Ana Arı Yetiştiriciliği talimatına uygun olarak Ana Arı Yetiştiriciliği kursu açtık. On gün süren bu kursta gerek teorik, gerekse pratik genel arıcılık uygulamaları dışında ana arı üretim teknikleri eğitimi verildi. Kursiyerlerimiz bizzat ana arı üretiminin her aşamasını damızlık seçimi, başlatıcı ve bitirici kolonilerin hazırlanması, ana arı yüksüklerinin hazırlanması, larva transferi, çiftleştirme kolonilerin oluşturulması, ana arı yüksüklerinin çiftleştirme kolonilerine dağıtılması, ana arı üretim koloni kontrolleri gibi tüm aşamaları bizzat uyguladılar. Kurs boyunca teknik personelimizce arılıklar ziyaret edilerek arıcılık arıcılarımız bilinçlendirilirdi. Ayrıca arıcılarımızın yenilikleri tanımaları adına Kafkas Arısı Üretim, Eğitim Ve Gen Merkezi Müdürlüğüne de teknik gezi düzenlenmiştir. Bu kursla amacımız Erzurum ilinde arıcılık işletmelerin genç ve verimli ana arı kullanımını yaygınlaştırmak ve ticari ana arı işletmesi kurulması için altlık oluşturmaktır" dedi.
Erzurum’da ABD kongresine alkışlı protesto
28 Temmuz 2024 Pazar - 09:30 Erzurum’da ABD kongresine alkışlı protesto Erzurum’da, İsrail’in Gazze’ye saldırılarını protesto etmek için sağlıkçılar tarafından 37 haftadır kesintisiz olarak düzenlenen sessiz yürüyüş, bu hafta da devam etti. Erzurum Kalesi meydanında toplanan sağlık çalışanları Türk ve Filistin bayrakları eşliğinde yürüyüş yatıktan sonra basın açıklaması yaptı. Eylemde katılımcılar ABD kongresini de alkışlarla protesto etti. Yürüyüş sonrası yapılan açıklamada, Gazze’yi unutmamak, vicdanları diri tutmak, zulme karşı olduklarını göstermek için Türkiye’deki hekimler ve sağlık çalışanları olarak sessiz yürüyüşlerin sürdürüldüğü belirtildi. Basın açıklamasını Atatürk Üniversitesi Eczacılık Fakültesi öğrencisi Ahmet Talha Yer okudu. Yer, ‘’Bugün işgalci İsrail’in Filistin’de yaptığı zulmün 75’inci yılı ve 295inci günü. Çoğu insanın hiçbir şey yaşanmamış gibi hayatlarına devam ettiğine üzülerek şahit oluyoruz ama vahşet olanca şiddetiyle devam ediyor. Bu sebeple yapabileceklerimizi kendimize ve size hatırlatmak için toplandık. Hangi dine hangi ırka hangi siyasi görüşe sahip olursak olalım insan olmanın gereğini yaparak bu duruşta yerimizi alalım. Yattığımız yerler yatak değil de diken olduğundan beridir buradayız. Bütün kimliklerden öte insan olan kardeşlerimiz için kıyamdayız. Evet bizler vicdanlı sağlık çalışanları olarak 37 haftadır her cumartesi bu eylemimize devam ediyoruz, böylece her cumartesi vicdan nöbeti tutuyoruz ve elimizden gelenin en iyisini yapmak için gönlümüzü hiçbir zaman boşlukta bırakmıyoruz. Mottomuz aylardır aynı: daha fazlasını yapana kadar daha azını yapamayız. Önlüklerimizin zaman geçtikçe sararmasını beklerken, kanla kıpkırmızı olan hekimleriz. Hastalarımızı iyi etmek için gece gündüz demeden çalışırken artık bizler de ölüyoruz. Her bombada, her saldırıda birer birer ölüyoruz. Fakat hekimler olarak farkındayız ki hastalıklı zihinler hala yaşıyor. Çocuk demiyor, yaşlı demiyor sadece ve sadece katlediyor’ dedi. Yürüyüş programında ayrıca 24 Temmuz Çarşamba günü gerçekleştirilen ABD Kongresinde dünyanın en büyük soykırımcısı ve katili olan Netayahu’nun alkışlanmasına karşılık olarak katılımcılar alkışlı protestoda bulundu. Sessiz yürüyüş yapılan duanın ardından sona erdi.