Yerel Haberler
Erzurum
10 Ekim 2024 Perşembe - 15:23 Höyükteki 7 bin yıllık tarih, tez çalışmalarına ilham veriyor Erzurum’un Aziziye ilçesine bağlı Ömertepe Mahallesinde yer alan Pulur Höyük’te dört yıl önce başlatılan kazı çalışmaları, Cumhurbaşkanlığı kararıyla hız kesmeden devam ediyor. Kültür ve Turizm Bakanlığının koordinasyonunda, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Rabia Akarsu’nun başkanlığındaki kazılarda, tarih sahnesine ait önemli buluntular gün yüzüne çıkarılıyor. Yaklaşık 7 bin yıl öncesine ait taş temelli yapılar, sabit ocaklar, tahıl siloları, fırınlar ve seramik atölyeleri gibi mimari izlerin tespit edildiği kazılar, farklı üniversitelerden bilim insanlarının yanı sıra Atatürk Üniversitesinden lisans ve lisansüstü öğrencilerinin de katılımıyla titizlikle yürütülüyor. 15 kişilik kazı ekibi, tarihin izlerini sürerken aynı zamanda bilimsel çalışmalara da önemli katkılar sunuyor. Lisansüstü öğrenciler, bu kazılardan elde ettikleri verilerle tez çalışmalarını destekleyerek, bilim dünyasına yeni ufuklar açıyor. "Kazılar Bilimsel Yayınlarla Dünyaya Duyuruluyor" Kazı başkanı Doç. Dr. Rabia Akarsu, Pulur Höyük’teki kazı çalışmalarının, lisansüstü öğrencilerin tez çalışmalarına büyük katkı sağladığını belirterek, bugüne kadar savunulan beş yüksek lisans tezinde, özellikle bu bölgenin Erken Demir Çağı seramiklerinin incelendiğini ifade etti. Doç. Dr. Akarsu, Karaz kültürüne ait grafit astarlı seramikler ve hayvan biçimli kutsal ocak başlarının bilimsel yayınlarla duyurulduğunu vurgulayarak: “Kazı çalışmalarımızda, bölgede tek örnek olan insan yüzlü seramik parçası açığa çıkarıldı. Pulur Höyük, hâlâ pek çok kültürel zenginliği saklıyor. Ekip olarak hassasiyetle çalışarak bu izleri gün yüzüne çıkarmaya devam ediyoruz” dedi. "Pulur Höyük’ün Ören Yeri Olması Hedefleniyor" Doç. Dr. Akarsu, kazılardan elde edilen yaklaşık 300 envanter ve etüt niteliğindeki eserin Erzurum Müze Müdürlüğüne teslim edildiğini ve bu tarihi alanın gelecekte ören yeri olarak turizme kazandırılması için çalışmaların sürdüğünü belirtti. Kazı evinin ve bir arkeoparkın yapılmasının da planlandığını söyleyen Akarsu, "Pulur Höyük, Erzurum’un en erken tarihini yansıtan bir yer. Turizm rotasına eklenmesi hem yerli hem yabancı turistlerin ilgisini çekecektir" diye ekledi. Rektör Hacımüftüoğlu: “Pulur Höyük, Bilimsel Çalışmalara Yön Veriyor” Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu ise Pulur Höyük’teki kazı çalışmalarının üniversite adına gurur verici olduğunu ifade ederek, şunları söyledi: “Pulur Höyük’te elde edilen bulgular, sadece Erzurum’un değil, Anadolu’nun en eski yerleşim alanlarından birinin ortaya çıkarılmasına ışık tutuyor. Üniversitemizin lisansüstü öğrencileri, bu alanda yaptıkları tez çalışmalarıyla bilimsel literatüre katkı sağlıyor ve tarihsel birikimi gelecek kuşaklara aktarıyorlar. Böylesine köklü bir tarihi gün yüzüne çıkarmak, bilimsel çalışmalarımızın uluslararası arenada daha fazla ses getirmesini sağlayacaktır. Üniversite olarak kazı çalışmalarına tam destek veriyor ve gelecekte bu bölgenin önemli bir turizm ve kültür merkezi haline gelmesini temenni ediyoruz” Hacımüftüoğlu ayrıca kazı ekibinin disiplinli ve özverili çalışmalarını takdir ettiğini belirterek, Pulur Höyük’ün bilim dünyasına sunduğu katkıların giderek artacağını ve Erzurum’un bu kültürel mirasının korunması için her türlü desteği sağlamaya devam edeceklerini sözlerine ekledi.
10 Ekim 2024 Perşembe - 15:08 ETSO Erzurum’u Yörex’e taşıdı Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası (ETSO), Anadolu’nun yerel değerlerini tanıtmak amacıyla düzenlenen Yöresel Ürünler Fuarı YÖREX’te bu yıl da büyük ilgi gördü. Antalya’da 14. kez düzenlenen fuara Erzurum’dan geniş bir katılım gerçekleşti. Erzurum Büyükşehir Belediyesi, ETSO, Kuzeydoğu Anadolu Kalkınma Ajansı (KUDAKA), Erzurum Ticaret Borsası, Pasinler Ticaret ve Sanayi Odası, Oltu Ticaret ve Sanayi Odası ile Erzurum’un esnafı, şehrin zengin kültürel mirasını ve yöresel ürünlerini ulusal ve uluslararası platformda tanıtmak üzere fuarda yer aldı. ETSO standında coğrafi tescilli ürünlerimiz olan Oltu taşı, civil peynir, kadayıf dolması, bal ve köme gibi Erzurum’a özgü yöresel lezzetler ile el sanatları sergileniyor. Fuara gelen ziyaretçilerin büyük ilgisini çeken bu ürünler, Erzurum’un bu yıl fuara adeta damga vurduğunu gösterdi. Sunulan ürünler ve kültürel değerler büyük beğeni topladı. ETSO Yönetim Kurulu Başkanı Saim Özakalın, YÖREX’in Erzurum’un marka değerini yerel ve uluslararası alanda tanıtma adına önemli bir platform olduğunu vurgulayarak, “Bu fuar, yöresel ürünlerimizin hem tanıtılması hem de ticari anlamda değerlendirilmesi için büyük bir fırsat. Erzurum’un kültürel ve ekonomik potansiyelini ulusal ve uluslararası arenada tanıtmaktan büyük mutluluk duyuyoruz,” dedi. Başkan Özkalın, TOBB Yönetim Kurulu Başkanı ve Dünya Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu ile Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu’na Oltu taşı tespih hediye etti. Fuar, 9-13 Ekim tarihleri arasında Antalya ANFAŞ Fuar Merkezi’nde ziyaretçilere açık olacak.
Erzurum Valisi Çiftçi’den 30 Ağustos mesajı
30 Ağustos 2024 Cuma - 13:25 Erzurum Valisi Çiftçi’den 30 Ağustos mesajı Erzurum Valisi Mustafa Çiftçi, 30 Ağustos Zafer Bayramı dolayısıyla bir kutlama mesajı yayınladı. Vali Çiftçi mesajında şu ifadelere yer verdi; “Zaferin ışığıyla müjdelendiğimiz 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 102. yıl dönümünü iftiharla kutluyoruz. Sahip olduğumuz vatan sevgisi ve bağımsızlık tutkusu, al bayrağımızın dalgalanması için her şartta üstün gayret gösteren Mehmetçiğimizin kahramanlığı ve cesaretinde vücut bulmuştur. Bu aziz topraklar üzerinde özgür ve bağımsız bir millet olarak yaşama irademiz, 102 yıl önce bu zaferle, tarihe altın harflerle yazılmıştır. Kahraman ordumuzun yüce milletimize unutulmaz ve şerefli bir armağan olarak bıraktığı bu zafer, birlik ve beraberliğimizi mühürleyen bir destandır. Milletimiz, 1071 Malazgirt Zaferiyle yurt edindiği topraklar üzerinde yazdığı şanlı tarihinde nice zorluklara azimle karşı koymuş, bağımsızlık uğruna kararlılıkla mücadele göstermiştir. Bundan bir asır evvel de işgalcilerin Anadolu’daki planlarına geçit vermemiş olan ecdadımız, emperyalistlere karşı bir araya gelerek bu toprakların her daim Türk kalacağını bir kez daha tüm dünyaya göstermiştir. İslamiyet ile şereflendiğimiz günden bu yana sahip olduğu toprakları kutsal değerleriyle zenginleştiren milletimiz, 19 Mayıs’ta başlattığı istiklâl mücadelesini de zaferle taçlandırmayı başarmıştır. Bu zafer, Türk milletinin dayanışma ruhuyla; genç, yaşlı, kadın, erkek demeden omuz omuza verdiğinde neleri başarabileceğinin en önemli göstergesi olurken, mazlum ve mağdur milletler için de bir umut niteliği kazanmıştır. Bugün de bize düşen zaferlerle dolu şanlı bir maziye sahip olan milletimizi; birlik ve beraberliğimizi güçlü kılmak suretiyle, âtiye en güçlü şekilde hazırlamaktır. Bizi biz yapan mukaddes değerlerimizi gelecek nesillere aktarmak, en asli görevimizdir. Bu duygu ve düşüncelerle 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 102. yıl dönümünü tebrik ediyor, başta Başkomutan Mustafa Kemal Paşa olmak üzere Kurtuluş Savaşımızın tüm kahramanlarını, devletimizin kuruluşunda emeği olan devlet ve siyaset adamlarını minnet ve şükranla anıyorum. 1071 Malazgirt Savaşı’ndan Dumlupınar’a kadar Anadolu topraklarının muhafızı olan şanlı Türk ordusunun tüm neferini rahmetle yâd ediyorum. 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun.”
Kent Konseyi Başkanı Tanfer’den, 30 Ağustos mesajı
30 Ağustos 2024 Cuma - 13:04 Kent Konseyi Başkanı Tanfer’den, 30 Ağustos mesajı Erzurum Kent Konseyi Başkanı Hüseyin Tanfer, 30 Ağustos Zafer Bayramı dolayısıyla bir kutlama mesajı yayımladı. Başkan Tanfer, Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesinin dünya tarihinin görmüş olduğu en büyük meydan muharebelerinden biri olduğunu kaydetti. 30 Ağustos’un zorlu bir savaştan sonra tükenme noktasına gelen milletimizin küllerinden yeniden doğduğu bir zafer olduğunu kaydeden Başkan Tanfer, mesajında şu ifadelere yer verdi; “1071 Malazgirt’le milletimize açılan Anadolu kapısını kapatmak ve Türkleri Anadolu’dan sürmek için var güçleri ile saldıran işgalcilere, 30 Ağustos’ta büyük bir ders verilmiş, ecdadımızın kanları ile yoğrulmuş Anadolu topraklarını kimseye yar etmeyeceğimiz dost-düşman tüm dünyaya duyurulmuştur. Kahraman ordumuz; sarsılmaz imanı, güçlü iradesi ve engin kararlılığı ile şanlı bir zafere daha imza atmıştır. Büyük taarruz sayesinde, vatan toprakları düşmandan arındırılmış ve istiklal mücadelemiz hak ettiği büyük zaferle taçlanmıştır. Ülkemizin düşman işgalinden kurtuluşunu, ulusumuzun bağımsızlığını müjdeleyen 30 Ağustos Zaferi’nin 102.yıldönümünü milletçe birlik ve beraberlik içerisinde büyük bir gurur ve coşkuyla kutluyoruz. ‘Ya istiklal, ya izmihlal’ söylemi ile girdiği kutlu savaştan alnının akı ile çıkan şanlı ecdadımız, bu zaferle boyunduruk altındaki birçok mazlum millete de örnek olmuştur. 30 Ağustos; ırkı, mezhebi, düşüncesi ne olursa olsun vatan savunması için canını ve malını feda edenlerin kazandırdığı kutlu bir zaferdir. Bizler, o günün zor şartlarında inanılmaz bir destan yazan ecdadımızın emaneti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni ilelebet payidar kılmak için var gücümüzle çalışacağız. İşgalcilerin o gün başaramadığını bugün çeşitli terör örgütleri eliyle, 15 Temmuz darbe girişimiyle, ekonomik operasyonlarla başarmaya çalışanlar olduğunu biliyoruz. Milletimiz tek yürek olarak tüm oyunlarını bozacak; ülkemizin 2053 hedefine emin adımlarla ilerleyecektir. ’Girmeden tefrika bir millete düşman giremez.Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.’ Bizler bir oldukça, iri oldukça ve diri oldukça hiçbir güç bizi yıldıramaz. Bu vesileyle milletimizin 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı tebrik ediyor, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere İstiklal Mücadelemizin bütün kahramanlarını, ülkemizin ve milletimizin bölünmez bütünlüğü için canlarını gözünü kırpmadan feda eden tüm aziz şehitlerimizi, kahraman gazilerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyorum.”
Geleneksel Erzurumevleri’nde tandırevi
30 Ağustos 2024 Cuma - 11:37 Geleneksel Erzurumevleri’nde tandırevi Yasemin Şimşek, İbrahim Numan ve Mine Topçubaşı tarafından yapılan “Geleneksel Erzurum Evlerinde Yaşam Alanı: Tandırevi” araştırmasında ilginç tespitler yapıldı. Türklerin yayıldıkları coğrafyalarda yaşadıkları evlerin yüzyıllar boyu; yerel yapı malzemeleri ve yapım teknikleri, iklim özellikleri, gelenek görenekler ve hayat anlayışları ile şekillendiği ifade edilen araştırmada, “Fiziksel özellikleri farklılıklar gösterse de karakteristik özellikleri itibarıyla büyük benzerlikler taşımaktadır. Türk evi barınma işlevinin yanında, toplumun yaşama biçimi, alışkanlıkları, kültürel, ekonomik, sosyolojik ve politik yapısının fiziki mekâna dönüşmüş hâlidir. Halk kültürünün ayrılmaz bir parçası bu mekân, kent içerisinde fiziksel, kullanıcı faktörüyle birlikte toplumsal bir olgu olarak değerlendirilebilir.” denildi. “Erzurumevi önemli bir öğe” Bir yandan şehrin özellikleriyle, diğer yandan da halkın kültürüyle şekillenen Türk evi türlerinden birinin de Geleneksel Erzurum evi olduğu belirtilerek, ”Erzurum kenti, İpekyolu üzerinde bulunması nedeniyle tarih boyunca Doğu ile Batı arasında önemli bir köprü görevi üstlenmiştir. Tarihi MÖ 4000’li yıllara dayanan Erzurum, birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, göç yolları üzerinde olması dolayısıyla, kültürel etkileşimlere açık olmuştur. Binlerce yıl süren bu kültürel birikim ve etkileşim neticesinde; Geleneksel Türk evi mefhumu içerisinde kendine has biçimi ve malzeme özellikleri itibarıyla farklı bir yeri olan Geleneksel Erzurum evi meydana gelmiştir. Geleneksel Erzurum evinin en karakteristik öğesi ise ev yaşamının çoğunun geçtiği alan olan tandırevidir.” ifadesi kullanıldı. “Erzurumevleri’nde sofa” Geleneksel Türk evi olarak tanımlanan ev biçiminin, çok geniş bir coğrafyaya yayıldığı vurgulanan araştırmada şu ifadeler kullanıldı, “Bu alan içerisinde farklı iklim koşulları, malzeme imkanları, sosyal yaşam, dini inanç gibi kriterler sebebiyle evlerin kullanım biçimleri farklılık göstermektedir. Türk evinde yaşam alanı çoğunlukla sofadır, bölgelere göre açık/kapalı, iç/dış örnekleri vardır. Bunlardan farklı olarak, Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaşam alanı avludur. Doğu Karadeniz bölgesinde ise evin şekillendirici unsuru aşhane ve önünde bulunan açık ya da kapalı hayattır. Erzurum evlerinde ise sofa iklim koşulları itibariyle genel Türk evi kullanım işlevini yitirmiş odalar arası bir geçiş alanı olarak kullanılmaktadır. Girişte bulunan kapalı avlu ise yazları kullanılmakla birlikte kışları yine sadece bir geçiş alanı olarak işlevlenmiştir.” “Erzurumevi ve tandır” İklim koşulları, malzeme imkânları, dini inanç, sosyokültürel hayat, ev ve ev dışındaki hayat ayrımında, evin hâkimi kadının kullanım tercihleri gibi kriterlerle göre tandırevinin şekillendiği anlatılan araştırmada, “Erzurum evinin yaşam alanı içerisinde yemek pişirilmesi, yemek yenmesi, çamaşır yıkanması, oturulması hatta sekilerde yatılması gibi birçok işlevi barındıran yer tandırevidir. Tandırevi biçimsel olarak olmasa da fiziksel ve imgesel olarak evin merkezi ve aynı zamanda yaşam alanıdır.” denildi.
Uzmanlar; “Astım hastaları sigaradan kaçsın”
30 Ağustos 2024 Cuma - 11:12 Uzmanlar; “Astım hastaları sigaradan kaçsın” Astımın, hava yollarının ataklar (krizler) halinde gelen tıkanmaları ile kendini gösteren bir hastalık olduğunu ifade eden Göğüs Hastalıkları Uzmanı Uzman Doktor Eda Çelik, “Hastalar ataklar arasında kendilerini iyi hisseder.” dedi. Astımda hava yollarında mikrobik olmayan bir iltihap olduğunu ve bu nedenle hava yolu duvarının şiş ve ödemli olduğunu anlatan Doktor Eda Çelik, “Bu durum akciğerlerin uyaranlara aşırı duyarlı olmasına neden olur. Toz, duman, koku gibi uyaranlar ile hemen öksürük, nefes darlığı ve göğüste baskı hissi gibi yakınmalar ortaya çıkar. Astım her yaştan bireyi etkileyebilen ve kontrol altına alınamadığında günlük aktiviteleri ciddi olarak sınırlayabilen kronik bir hastalıktır. Astım tüm dünyada yaklaşık 300 milyon kişiyi etkilediği tahmin edilen ciddi bir halk sağlığı sorunudur.” dedi. “Belirtiler mevsimsel değişiklik gösterebilir” Astımın ülkemizde yaklaşık her 100 erişkinden 5-7’sinde ve her 100 çocuktan 13-15’inde görüldüğünü ifade eden Doktor Eda Çelik, “Öksürük nefes darlığı, göğüste baskı hissi ve hırıltılı solunum gibi belirtiler olur. Belirtiler tekrarlayıcı olup nöbetler halinde gelir. Genellikle gece veya sabaha karşı ortaya çıkar. Kendiliğinden veya ilaçlar ile düzelir. Bireye göre değişen bazı nedenler belirtilerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Belirtiler mevsimsel değişiklik gösterebilir. Astım hastalığını ortaya çıkarabilecek bir kan tahlili yoktur. Röntgen bulguları genellikle normaldir. Solunum fonksiyonu cihazları ile nefes ölçümleri (ilaçlı-ilaçsız) yapılarak tanı koyulur.” diye konuştu. “Allerjisi olduğu şeylere maruziyetten kaçınmalıdır” Astım tedavisinin amacının hava yollarındaki mikrobik olmayan iltihabın ilerlemesinin engellenmesi ve iyileştirilmesi olduğunu hatırlatan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Uzman Doktor Eda Çelik, Erzurum İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Bülten’inde kaleme aldığı yazıda, “Bu hedeflere ulaşabilmek için tedavinin bileşenlerini şu şekilde oluşturur. Hasta/hekim iş birliğinin geliştirilmesi. Risk faktörlerine maruziyetin tanımlanması ve azaltılması. Astımın değerlendirilmesi ve tedavisi, eşlik eden hastalıkların ortaya konması ve tedavisi, tıbbi tedavinin izlenmesi. Astım tedavisinde kullanılan ilaçların hemen tümü nefesle alınan ilaçlardır. Bu şekilde ilaç akciğerlere daha hızlı, istenilen dozda ulaşır ve yan etkilerinden kaçınılmış olur. Astım belirtilerini tetikleyen risk faktörleri bireylere özgü olarak tanımlanmalı ve bu faktörlere maruz kalmaktan kaçınarak ya da en azından maruziyeti azaltarak astım belirtileri ve ataklarının gelişmesini engellemeye yönelik önlemler mümkün olduğunca her yerde yaşama geçirilmelidir. Hasta eğer varsa allerjisi olduğu şeylere maruziyetten kaçınmalıdır. Astımlı hasta sigara içmemeli veya pasif etkileniminden de kaçınmalıdır. Her hasta güncel tedavi planı, bu tedaviye uyum ve astım kontrol düzeyinin belirlenmesi açısından düzenli olarak değerlendirilmelidir. Muayene ve değerlendirmelerin sıklığı astımın başlangıçtaki şiddetine göre değişir. Tipik olarak hastalar ilk tedavi başlandıktan sonra 1-3 ay arasında ve daha sonra her 3-4 ayda bir değerlendirilmelidir.”
Bedir’den 30 Ağustos mesajı
29 Ağustos 2024 Perşembe - 17:43 Bedir’den 30 Ağustos mesajı Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Erzurum Şubesi Başkanı Fehmi Bedir, 30 Ağustos Zaferi’nin 102. Yıldönümü nedeni ile bir mesaj yayınladı. ADD Erzurum Şube Başkanı bedir mesajında, “30Ağustos Zaferi Türk Milletinin yabancı işgalcilere karşı bağımsızlık mücadelesinin en önemli zaferlerinden birisidir. Bu mücadele Türk Milletinin ulusal onurunu, bağımsızlığını ve özgürlüğünü koruma iradesinin bir eseridir” dedi. Bedir, mesajında şu ifadeler yer verdi; “Bugün, 30 Ağustos Zaferi’nin 102.Yıldönümü. Bütün Milletimize kutlu olsun. 30 Ağustos Zaferi Türk Milletinin yabancı işgalcilere karşı bağımsızlık mücadelesinin en önemli zaferlerinden birisidir. Bu mücadele Türk Milletinin ulusal onurunu, bağımsızlığını ve özgürlüğünü koruma iradesinin bir eseridir. Yurdumuzun işgal edilme başlangıcı Osmanlı Devleti’nin müttefikleri ile girdiği 1.Dünya Savaşı’nın yenilgisiyle sonuçlanması ve imzalanan Mondros Ateşkesi Antlaşmasıdır. Bu antlaşma ile Türk orduları dağıtılmış, silahlarına el konulmuş, donanma esir alınmış, Boğazlar ve diğer stratejik bölgeler işgal edilmiş, böylece Türk Milletinin eli kolu bağlanmıştır. Bu antlaşmanın hükümleriyle yetinmeyen emperyalist güçler, vatanımızı dört bir taraftan işgale başlamışlardır. Vatanın bütünlüğü, Milletin varlığı ve geleceği büyük tehlike altına girmişti. Bu büyük tehlike karşısında padişah ve İstanbul Hükümeti, milleti başsız bırakmış, işgalcilerin merhametine sığınarak varlıklarını korumaya çalışmışlardır. Böyle bir kara tehlike karşısında Mustafa Kemal Paşa önderliğinde Milletimiz ayağa kalkmış, “Milletin geleceğini yine Milletin azmi ve kararı kurtaracaktır” şiarıyla mücadeleye atılmıştır. Uzun ve kanlı mücadele sonunda Doğuda Ermenilere, Güneyde Fransızlara ve İtalyanlara, Pontus çetelerine ve iç düşmanlara karşı zaferler kazanılmıştır. En son olarak ta emperyalist ülkelerin para ve silahlarla donatıp vatanımızın bağrına bir hançer gibi soktukları Yunan ordusuna karşı Büyük Zafer kazanılmış, 9 Eylülde de Yunan ordusu denize dökülmüştür. Mustafa kemal Atatürk’ün önderliğinde kazanılmış bu eşsiz zafer, dünyada emperyalist işgalcilere karşı kazanılmış ilk zaferdir. Bu zafer aynı zamanda, dünyada emperyalizmin zulmü ve sömürgeciliği altındaki mazlum milletlerine kurtuluş ışığı yakmıştır Bu zaferle yurdumuzun tamamı işgalcilerden temizlenmiş, Türk Milletinin kayıtsız şartsız egemenliğine dayanan bağımsız Türk Devletinin temelleri atılmıştır.”
Başkan Oral’dan 30 Ağustos Zafer Bayramı mesajı
29 Ağustos 2024 Perşembe - 15:54 Başkan Oral’dan 30 Ağustos Zafer Bayramı mesajı Erzurum Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Oral, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 102.’inci yıldönümü münasebetiyle bir mesaj yayımladı. Başkan Oral mesajında, Ağustos ayının Türk tarihi için ‘zaferler ayı’ olarak anıldığını hatırlatarak, “Yaşadığımız bu toprakların Türk yurdu yapıldığı 26 Ağustos 1071 Malazgirt zaferiyle başlayan şanlı tarihimiz, yine bir 26 Ağustos günü başlayan ve 30 Ağustos’ta zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz, milletimizin bu topraklarda ebediyen yaşayacağını tüm dünyaya göstermiştir” dedi. Başkan Oral “Aziz milletimizin, istiklal ve istikbali uğruna verdiği destansı mücadelenin son halkalarından biri olan 30 Ağustos Zaferi; Atatürk, silah arkadaşları ve büyük Türk milletinin kadınıyla, erkeğiyle, canı pahasına kazandığı, kahramanlıklar ve fedakârlıklarla dolu Kurtuluş Savaşı’nın zafer tacıdır. Tarihi şanlı zaferlerle dolu milletimizi bölmek isteyen iç ve dış düşmanlar, her zaman karşısında bu asil milletin dik duruşunu, azmini, kararlılığını bulacak ve milletimiz bu topraklar üzerinde hain emelleri olanlara her zaman gerekli cevabı verecektir. 30 Ağustos Zaferi’nin 102.’inci Yıldönümünde, Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Atatürk’ü, silah arkadaşlarını, Kurtuluş Savaşı’nın tüm kahramanlarını, kanlarıyla, canlarıyla bu toprakları vatan yapan aziz şehitlerimizi, ebediyete irtihal eden gazilerimizi rahmet, saygı ve minnetle anıyorum.” dedi.