Yerel Haberler
Erzurum
Oltu’da Filistin’e destek yürüyüşü düzenlendi 07 Ekim 2024 Pazartesi - 21:51:21 Erzurum’un Oltu ilçesinde İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana sürdürdüğü saldırılar nedeniyle Filistin’de yaşanan insanlık dramına dikkat çekmek ve Gazze hakkına destek olmak amacıyla “Soykırıma İsyan, Filistin’e Destek Yürüyüşü” düzenlendi. Yürüyüş, Oltu Gençlik Merkezi önünde kalabalık bir topluluğun katılımıyla başladı. Meşale ve pankartlarla gerçekleştirilen sessiz yürüyüş, Erzurum Caddesi boyunca ilerleyerek Kale Meydanı’nda son buldu. Kale Meydanı’nda gençlik merkezi öğrencileri, Gazze ile ilgili resimler çizerek bir sergi açtı. Etkinlik, Aslanpaşa Müezzini tarafından okunan Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Oltu İlçe Müftüsü Veysel Çelebi de programda bir konuşma yaparak dua etti. Ardından gerçekleştirilen sinevizyon gösterimi ile program sona erdi. Programa Oltu Kaymakamı Mustafa Çeklik, Oltu Belediye Başkanı Adem Çelebi, Oltu Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Küçükbekir, Adli Yargı Adalet Komisyonu Başkanı Cünenyt Kazdal, İlçe Emniyet Müdürü Yasin Pala, İlçe Jandarma Vekili Jandarma Başçavuş İbrahim Bilgin, İlçe Milli Eğitim Müdürü İlhami Şahin, İlçe Gençlik ve Spor Müdürü Ömer Bektaş, Oltu Gençlik Merkezi Müdürü Tuncay Yıldırım, İlçe Müftüsü Veysel Çelebi, AK Parti İlçe Başkan Vekili Metin Polat, Belediye Başkan Yardımcısı İsrafil Aslan, okul müdürleri, öğrenciler ve çok sayıda vatandaş katıldı.
07 Ekim 2024 Pazartesi - 21:15 Oltu’da Filistin’e destek yürüyüşü düzenlendi Erzurum’un Oltu ilçesinde, İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana sürdürdüğü saldırılar nedeniyle Filistin’de yaşanan insanlık dramına dikkat çekmek ve Gazze hakkına destek olmak amacıyla “Soykırıma İsyan, Filistin’e Destek Yürüyüşü” düzenlendi. Yürüyüş, Oltu Gençlik Merkezi önünde kalabalık bir topluluğun katılımıyla başladı. Meşale ve pankartlarla gerçekleştirilen sessiz yürüyüş, Erzurum Caddesi boyunca ilerleyerek Kale Meydanı’nda son buldu. Kale Meydanı’nda gençlik merkezi öğrencileri, Gazze ile ilgili resimler çizerek bir sergi açtı. Etkinlik, Aslanpaşa Müezzini tarafından okunan Kuran-ı Kerim tilaveti ile başladı. Oltu İlçe Müftüsü Veysel Çelebi de programda bir konuşma yaparak dua ettirdi. Ardından, sinevizyon gösterimi gerçekleştirildi ve program sona erdi. Programa; Oltu Kaymakamı Mustafa Çeklik ,Oltu Belediye Başkanı Adem Çelebi, Oltu Cumhuriyet Baş Savcısı Mustafa Küçükbekir, Adli Yargı Adalet Komisyon Başkanı Cünenyt Kazdal, Oltu İlçe Emniyet Müdürü Yasin Pala Oltu İlçe Jandarma vekili Jandarma Başçavuş İbrahim Bilgin İlçe Milli Eğitim Müdürü İlhami Şahin, Oltu İlçe Spor Müdür Ömer Bektaş, Oltu Gençlik Merkezi Müdürü Tuncay Yıldırım Oltu İlçe Müftüsü Veysel Çelebi, Oltu Ak Parti Başkan Vekili Metin Polat Oltu Belediye Başkan Yardımcısı İsrafil Aslan, Okul Müdürleri, Öğrenciler ve çok sayıda vatandaş katıldı. (ERZ-NK-Y)
07 Ekim 2024 Pazartesi - 17:37 Polisten gençlere bilgilendirme Erzurum Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı ekipler, Atatürk Üniversitesi Kampüsünde öğrencilere bir çok konuda bilgilendirme yaparak paylaşımlarda bulundu. Erzurum Emniyet Müdürlüğü tarafından konuyla ilgili yapılan paylaşımda, “Atatürk Üniversitesi Kampüsünde Kampüse Hoş geldin Etkinlikleri kapsamında düzenlenen tanıtım ve bilgilendirme standlarında Erzurum Emniyet Müdürlüğü olarak bizde yerimizi aldık. Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü, Asayiş Şube Müdürlüğü, Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü, Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ve Toplum Destekli Polislik Şube Müdürlüğümüzce Üniversite Öğrencilerimize yönelik; KADES Uygulaması, Narkotik Madde Kullanımının Önlenmesi, Sanal Kumar ve Dolandırıcılık, Asayiş Konuları, Terörle Mücadelede Bilgilendirme ve Önleme Faaliyetleri konularında bilgilendirmelerde bulunuldu. Terörle Mücadelede Şube Müdürlüğü Bilgilendirme ve Önleme Faaliyetleri Büro Amirliğince, Erzurum Şehirler Arası Otobüs Terminalinde eğitim görmek üzere ilimize gelen üniversite öğrencilerine ayrıca Erzurum Atatürk Üniversitesi ve Erzurum Teknik Üniversitesi öğrencilerine terör örgütlerinin gençlere yönelik yapılanmalarıyla ilgili bilgilendirme yapılmış toplam 6300 öğrencimize ulaşılmış, broşürler dağıtılarak akabinde çeşitli ikram ve hediyeler verilmiştir ” denildi.
Ali Koç, Erzurum Fenerbahçeliler Derneği’ne akreditasyon belgesini verdi
28 Eylül 2024 Cumartesi - 12:02 Ali Koç, Erzurum Fenerbahçeliler Derneği’ne akreditasyon belgesini verdi Fenerbahçe Faruk Ilgaz Tesisleri’nde Fenerbahçe Yurt içi ve Yurt Dışı Dernekler Toplantısı’nda Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç, düzenlenen törenle Erzurum Fenerbahçeliler Derneğine akreditasyon belgesi verdi. ’Fenerbahçe Yurt içi ve Yurt Dışı Dernekler Toplantısı’na Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç, Yönetim Kurulu Üyeleri, Derneklerden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Rıfat Perahya’nın yanı sıra Dernek Başkanları ile birlikte Erzurum Fenerbahçeliler Derneği (ERFEDER) Başkanı Avukat Türker Özkara, Başkan Yardımcısı Cem Bahadır Çığın katıldı. Akreditasyon belgesini Ali Koç verdi Düzenlenen törenle Erzurum Fenerbahçeliler Dernek Başkanı Av. Türker Özkara’ya Akreditasyon Belgesini veren Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç, ’Dadaşlar Diyarı Erzurum, Kahraman ordumuzu daima minnet ve şükranla anmaktadır. Büyük milletlerin, dışta ve içte, düşmanları daima olagelmiştir. Vatanın, birliği ve dirliği yanında, koşulsuz yer almıştır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Erzurum’da katıldığı ve başkanlık yaptığı Erzurum Kongresi’nde, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini atmıştır. Erzurum Fenerbahçeliler Derneğimizde kulübümüzün fedakar sevgisini taşıyarak derneğimizin Erzurum’da temsil edilmesinde büyük emek ve gayret sarf eden değerli kardeşlerim Türker Özkara’ya, Cem Bahadır Çığın’a, yönetimine daha güzel projelerle kulübümüze katkı sunacakları temennisi ile yürekten tebrik ediyor, üstün başarılar diliyorum’ diyerek Akreditasyon Belgesini takdim etti. ERFEDER Başkanı Özkara’dan Erzurum’a davet Erzurum Fenerbahçeliler Dernek Başkanı Av. Türker Özkara ise, Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç’a sıcak ilgisinden dolayı teşekkür etti. ERFEDER Başkanı Özkara, ’Kulüp Başkanımız Sayın Ali Koç’a Erzurum şehrimiz adına Teşekkür etmek istiyorum. Öncelikle biz ‘büyük bir aileyiz’ diyoruz, dernekler olarak da camia içinde büyük bir aileyiz. Ailemiz her geçen gün de büyüyor. Erzurum Fenerbahçeliler Derneği’ndeki en büyük hedefimiz; derneklerimizin bölgelerine gidip o bölgelerde onların bizden beklentilerini daha iyi anlamak ve bu şekilde o bölgelerde yer alan fedekar taraftarlarımızla kucaklaşmak ve Fenerbahçe sevgisini aşılamak, umarım bundan sonra da daha sık bir araya gelerek camiamıza ve kulübümüze fayda sağlayacak projeler geliştirebiliriz. Derneklerimizin kulübümüze kaynak ve fayda sağlayacak projeler geliştirmesi hem de bir arada olarak kendi aramızdaki iletişimi geliştirmemiz açısından önemli. Kıymetli Başkanımız Sayın Ali Koç’u, değerli, Yönetimimizi Erzurum Fenerbahçeliler Derneğimizde görmekten büyük mutluluk ve onur duyacağız. Büyük camiamızla birlikte Erzurum’da bir arada olmayı sabırsızlıkla bekliyoruz’ diye konuştu.
Atatürk Üniversitesinin iki takımı Teknofest 2024’te ilk beşte
28 Eylül 2024 Cumartesi - 11:44 Atatürk Üniversitesinin iki takımı Teknofest 2024’te ilk beşte Teknofest 2024 Dikey İnişli Roket Yarışmasında Atatürk Üniversitesi büyük bir başarıya imza attı. 17 takımın yer aldığı yarışmada, Atatürk Üniversitesi Mühendislik Fakültesi öğrencilerinden oluşan iki takım, ilk beş içerisinde yer alarak gurur kaynağı oldu. Prof. Dr. Köksal Erentürk’ün danışmanlığını yaptığı TTURKS ROCKET Team ikinci olurken, Dr. Öğr. Üyesi Ruhi Yeşildal’ın danışmanlığını yürüttüğü Atauni Rocket Team V dördüncü sırayı elde etti. İlk beşte aynı anda iki takım bulundurabilen tek üniversitenin Atatürk Üniversitesi olması ise dikkat çekti. TTURKS ROCKET Team: Altı Yıldır Süren Başarı Hikâyesi 2018 yılında Atatürk Üniversitesi Mühendislik Fakültesi öğrencileri tarafından kurulan ve Havacılık-Uzay ve Savunma Teknolojileri Kulübü çatısı altında faaliyetlerini sürdüren TTURKS ROCKET Team, milli teknoloji hamlesine katkı sağlama vizyonuyla hareket ediyor. Farklı mühendislik disiplinlerinden gelen üyeleriyle bir araya gelen ekip, takım çalışmasının ve disiplinli yaklaşımın meyvelerini topluyor. Takım, kurulduğu günden bu yana model roketçilik, dikey inişli roket teknolojileri, model uydu, hava savunma sistemleri ve insansız hava araçları gibi birçok alanda özgün projeler geliştirdi. TTURKS ROCKET Team, uluslararası alanda da dikkat çeken bir ekip olmayı başardı. ABD’nin New Mexico eyaletinde düzenlenen Esra Irec Roket Mühendisliği Yarışmasında Boston, Yale, California, Stanford gibi dünyanın önde gelen üniversitelerinden takımlarla yarışarak finalistler arasında yer aldı. Tasarladıkları roket, tam görev başarıyla iniş yaptı. Dikey İnişli Roket Teknolojisinde Öncü TTURKS ROCKET Team’in üzerinde çalıştığı projelerden biri olan dikey inişli roket teknolojisi, soğuk gaz itki sistemi ile güvenli ve kontrollü iniş yapmayı amaçlıyor. Bu teknoloji, Türkiye’nin savunma sanayii ihtiyaçlarına çözüm bulma hedefiyle geliştirildi. Teknofest aracılığıyla dikkat çeken bu projede Muhammet Emir Akdeniz, Arda Gümrükçü, Beyza Korkmaz, Enes Gökay Nuroğlu, Abdussamet Mehlep, Muhammet Veli Sarı, Hüseyin Allale, Metehan Örs, Olkan Saraç, Ufuk Şahin, Yağmur Yurdigül’den oluşan ekip, Türkiye’de TÜBİTAK SAGE tarafından desteklenen yarışmada, inovatif tasarımlarını sergileyerek büyük bir başarı elde etti.
Adalet Bakanı Tunç: "Daha da güçlenerek yolumuza devam ediyoruz"
27 Eylül 2024 Cuma - 23:01 Adalet Bakanı Tunç: "Daha da güçlenerek yolumuza devam ediyoruz" Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Erzurum’daki “Türkiye Buluşmaları” programları çerçevesinde, kadın ve gençlik ve STK, Teşkilat ve Basın Buluşması programlarına katıldı. Bilim Erzurum’da kadın ve gençlerle buluşan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde zor günleri el birliğiyle atlayacaklarını belirterek, “İnşallah 2028’de yeniden AK Parti gelecek. Özellikle daha da kuvvetlendirerek yolumuza devam edeceğiz. Gençlere teşekkür ediyoruz. Türkiye’de ne yapmamız gerekiyorsa tabii ki olarak yapmak gayreti içerisinde olacağız İnşallah kadınlarımız daha da güçlenmesi gerekir. Aileyi daha da güçlendirerek çocuklarımızı koruyarak, geleceği inşallah güven yapan devam edeceğiz" dedi. Türkiye’nin ateş çemberi içinde olmasında rağmen her değerine sahip çıktığını ifade eden Bakan Tunç, STK, Teşkilat ve Basın Buluşması programında yaptığı konuşmada, "Bu ateş çemberinin içerisinde mücadelemizi sürdürürken kardeş Azerbaycan’a da destek verdik. 30 yıllık Ermeni işgalini Karabağ’ı kurtarma noktasında en büyük desteği biz verdik ve kardeşlerimize destek olduk. Ora içinde ne dediler? Orayı da bu ülkenin ana muhalefetinin sözcüleri Karabağ’da ne işimiz var demediler. Dediler. İşte millet bu nedenle bunlar sürekli muhalefete mahkum ediyor. Bir pandemi süreci yaşadık. Ekonomimizi olumsuz etkiledi. Ve yine 6 Şubat’ta dünya tarihinin en büyük deprem felaketiyle karşı karşıya kaldık. 11 vilayetimiz yerle bir oldu. Şehirlerimizi yeniden ayağa kaldırma mücadelesi yaptık. Biz o deprem anından itibaren hemen koştuk. Adıyaman’a koştuğumda Erzurum Büyükşehir Belediyesi’ni gördüm. Araçlarıyla bütün teşkilatıyla oradaydı. Ve oradaki enkazları bir an önce kaldırmak, canlara ulaşmak için canına aşk şekilde mücadele veriyordu. Yine Hatay’a gittiğimizde Konya Büyükşehir Belediye Başkanımızı gördük. Her biri bir seferberlik içerisinde yerel yönetimlerimiz hepsi şehirlerimizi ayağa kaldırmanın gayreti içerisinde şu anda mücadelemizi sürdürüyoruz. Tüm bu gelişmeler ekonomimizi elbette ki olumsuz etkiledi. Şimdi toparlanma zamanı. Bir ekonomi programımız var. Çift haneye çıkan enflasyonu tek haneye rakama düşüreceğiz. 2001-2002’de nasıl düşürmüşsek daha büyük bir enkaz nasıl devralmışsak, nasıl kasayı tekrar milletin parasını milletimize hizmet olarak akıtmışsak aynı şekilde bunu başaracağız. Bundan hiç şüpheniz olmasın. Halkımızın alım gücünü artırmaya devam edeceğiz. Yine istikrarlı bir şekilde yatırımlarımıza devam edeceğiz. Ve Erzurumumuz da bundan en fazla nasibini alan şehirlerimizden birisi olacak inşallah. Ben şimdiden önümüzdeki süreçte dört yıllık seçimsiz. Bir zaman dilimi var. Bu zamanı inşallah teşkilatlarımızla beraber, kabinemizle beraber, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, belediye başkanlarımızla beraber, meclis üyelerimizle beraber topyekûn bir seferberlik içerisinde gerçekleştireceğiz ve milletimiz yine Erzurum’da %74 olduğu gibi Türkiye’nin her yerinde de yüksek bir oranda AK Parti diyecek, Cumhur İttifakı diyecek, Recep Tayyip Erdoğan diyecek inşallah. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın" dedi.
Minik Emre’yi ezen servis şoförü tutuklandı
27 Eylül 2024 Cuma - 22:24 Minik Emre’yi ezen servis şoförü tutuklandı Erzurum’da okul servisinin altında kalan ve yaşam mücadelesi veren Emre Kara’ya çarparak feci halde yaralanmasına sebep olan araç şoförü yeniden gözaltına alındı ve tutuklandı. Alınan bilgilere göre; okul servis şoförü Bekir Aydın’ın Emre Kara’ya çarptığı kazayla ilgili elde edilen yeni görüntüler, öğrencinin durumuyla ilgili beklenilen tedavi süreci, yeni elde edilen deliller sonucunda, servis şoförü Bekir Aydın çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Güvenlik kamerasında olayın olduğu anla alakalı görüntülerde; minik Emre’nin servisten indikten sonra aracın ön tarafına doğru hareket ederek evinin olduğu siteye gitmeye çalıştığı, bir anda hareket eden servis aracının önce lastiğinin altında ezildiği, daha sonra aracın altında kaldığı, metrelerce sürüklendiği görülüyor. Görüntülerde bir süre araçla hareket eden servis şoförü Bekir Aydın’ın (62) olayı fark ederek aracı durdurduğu, yaralanan Emre Kara’nın yanına gittiği ve çocuğu kucaklayarak site kapısına doğru getirdiği görüldü. Çevredeki vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine gelen sağlık görevlileri, ilk müdahalenin ardından yaralı çocuğu Erzurum Şehir Hastanesi acil servisine götürmüştü. Emre Kara halen aynı hastanenin yoğun bakım servisinde yaşam mücadelesi veriyor. Olay sonrası gözaltına alınan servis şoförü Bekir Aydın adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı. Emre Kara’nın babası başta olmak üzere ailesi bu duruma itiraz ederek, adalet istediklerini dile getirmişti.
Adalet Bakanı Tunç, Erzurum’da akademisyenlerle bir araya geldi
27 Eylül 2024 Cuma - 18:53 Adalet Bakanı Tunç, Erzurum’da akademisyenlerle bir araya geldi Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Türkiye Buluşmaları etkinliği kapsamında geldiği Erzurum’da Atatürk Üniversitesi’nde akademisyenlerle bir araya geldi. Atatürk Üniversitesi Biyo Çeşitlilik Bilim Müzesi’ni gezen Bakan Tunç daha sonra "Akademisyen Gözüyle Erzurum" başlıklı programda Atatürk Üniversitesi ve Erzurum Teknik Üniversitesi akademisyenlerine hitap etti. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Atatürk Üniversitesinin tüm bölümleriyle beraber bölgenin en köklü, en başarılı üniversitelerinden bir tanesi olduğunu ifade ederek, “Üniversitemizin başarısıyla da sürekli gelişmesiyle de gurur duyuyoruz. Katkısı olan başta üniversitemiz yönetimine, akademisyenlerimize ve katkısı olan tüm genç kardeşlerimizi, araştırma görevlilerimize, öğrencilerimize çok teşekkür ediyoruz. Atatürk Üniversitesi inşallah daha yüksek başarıları elde edecektir. Biyoçeşitlilik bilim merkezi burası. Biraz önce de bizim merkezine çeşitli bölümlerini ziyaret etme fırsatı buldum. Ve gerçekten uluslararası anlamda bir bilim merkezi burada oluşturulmuş biyoçeşitlilik, gerek bitki türleri, gerekse hayvan türleriyle ilgili, laboratuvarları ve onları muhafaza edildiği yerleri de gördük. Gerçekten bilim adamlarının gelip görmesi gereken bu alanda araştırma yapan akademisyenlerimizin Erzurum’a mutlaka gelip burada bunları görmeden tecrübelerini oluştururlarsa büyük bir eksiklik olur. O nedenle onlara her zaman Atatürk Üniversitesi biyo çeşitlilik bilim merkezine davet ediyoruz. Dünyanın her yerinden. Gurur duyduk. Bu merkezi oluşturan emeği geçen herkese çok çok teşekkür ediyoruz. İnşallah daha da geliştirerek burada dünyanın her yerinden bilim adamlarının gelip araştırma yapmalarını sağlamasını da gerçekleştirmek gerekiyor” diye konuştu. Erzurum Atatürk Üniversitesi bünyesinde hukuk fakültesi öğrencileriyle yaklaşık yedi sekiz ay önce buluştuklarını hatırlatan Bakan Tunç, “Bu vesileyle Erzurum’a gelmiştim. Ve öğrencilerimizle bir söyleşi yapmıştık. Genç hukukçularımızla ve onların hukuka olan ilgileri, adaletle ilgili düşünceleri gerçekten çok etkilenmiştik. Burada belki tam istediğimiz anlamda akademik kadro inşallah o da gelişmeye devam edecek. Daha da güçlenerek devam edecek. O kısıtlı kadroya rağmen öğrencilerin gayretini görmekten de mutlu ve sınavlarda da hakim sakin sınavlarında da Erzurum Atatürk Üniversitesi’nin hep ön sıralarda olduğunu görüyoruz. Yazışına da mülakatlarda da çok başarılılar. Burada demek ki çok çalışıyorlar genç kardeşlerimiz ve hukuk sistemimize de, yargı sistemimize de buradan Erzurum, hukuktan mezun olan kardeşlerimiz büyük katkı sağlayacaklar. Onlara güveniyoruz. Onlara da her zaman destek olmanın gayreti içerisinde olacağız inşallah” dedi. "Ülkemizin zaman kaybetmemesi, demokratik güçlendirmek, yüksek standartlı bir demokrasi için yaptığımız mücadeleyi daha da ileriye taşımak için Türkiye’nin yeni, demokratik, sivil, katılımcı, temel hak ve özgürlükleri öne alan, devletin görevlerini belirleyen, herkesin kendini içinde bulunduğu, her görüşün, işte bu bizim anayasamız dediği bir anayasayı biz yapmak durumundayız" diyen Bakan Tunç, "Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde milletvekillerimiz, siyasi partilerimiz bu konuda uzlaşırlarsa tarihi bir görevi yerine getirmiş olurlar. Ve milletimize olan borcumuzu yerine getirmiş olduk Sadece darbecilerin yapmış olması bile yargılanmış olması bile bu anayasa için değişmesi için yeter de gerekli bir sebeptir. İnşallah Türkiye güzel diyoruz. Bu yüzyılda Türkiye’yi dünyaya damga vuran bir ülke haline getirelim diyoruz hakkını daha güçlü savunabilen dünyada insan haklarını, adaleti, hakkaniyeti daha güçlü savunabilen bir ülke yapalım istiyorsak o zaman hem yüksek standartlı bir demokrasi, hem daha çok kalkınma, istikrarlı kalkınma bu noktada hep beraber birlik beraberlik içerisinde olmalıyız diyorum. Tabii ki eğitim çok önemli. Bütçede en fazla fark eğitime ayrılıyor. Üniversitelerimize ayrılıyor, orta öğretmen, okul öncesine, ilkokullara, ilköğretime ayrılıyor Ve gençlerimi daha iyi bilsin, çocuklarımız geleceğe daha güvenli yol alsın diye bunlar yapılıyor. O nedenle üniversitelerimizin sayısı da arttırıldı. Gençlerimiz her ilde ilçe görevini görme imkanı bulsun diye bunlar yapıldı. Seksen bir vilayet anında üniversiteler kuruldu. Bu üniversitelerdeki eğitimin kalitesi çok önemli” dedi. Bakan Tunç konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yeni kurulan üniversitelerde de özellikle hızlı bir şekilde eğitim kadrolarında güçlendirerek inşallah gençlerimizin daha iyi yetişmesi noktasında ülkeye çok faydalı olacaklar. Hukuk fakülteleri bakacak olursak bizim özellikle bizi doğrudan ilgilendiren, adaletin tecellisine, yargı hizmetlerine, insan unsurunu yetiştiren hukuk fakültelerimizin eğitim kalitesini çok önemsiyoruz. Başkanımıza, ilçe yönetim kurulu yöneticilerimizle de görüşüyorum hukuk fakültelerine girecek öğrencilerin daha başarılı olması ve onların yüz doksan binden yüz yirmi beş bine kadar yükseltildi kontenjan. Çünkü daha da elli bine göre, altmış bine giren başarılı öğrencilerin iyi bir eğitim aldıktan sonra mezun olmaları ve mezun olduktan sonra da artık ayın 29’unda ilk sınavı yapacağız. Hukuk mesleklerine giriş sınavını uygulamaya başlatıyoruz. Artık bundan sonra hukuk fakültesinden mezun olan kardeşlerimiz avukat olmak istiyorlarsa avukatlık stajına başlayabilmek için hukuk mesleklerine giriş planı kazanması gerekecek. Yine hakim savcı yardımcısı olmak istiyorsa giriş planını kazanması gerekecek. Böyle bir ön elemeden geçiliyoruz. Hakim, safi yardımcılarımız da artık iki yıl süren hakim, savcı adaylık işlemini bıraktık. Bu aydan itibaren 3 yıl süren bir hakim savcı yardımcılığı sistemine geçtik. İlk eğitimini Sayın Cumhurbaşkanımız açtı. 3 yıl sürecek. 1 yıl adalet akademisinde güçlü bir eğitim alacaklar teorik ve uygulamalı. 2 yılda tecrübeli hakim ve savcılarımızın yanında usta çırak ilişkisi içerisinde hem uygulamaya yardımcı olacaklar. Yargının işleyişiyle ilgili konularda onlara destek olacaklar. Yargısal kararlara imza atmayacaklar ama oradaki karar yazımından tutun da diğer konularda sakinlerimize, savcılarımıza yardımcı olacaklar. İşi öğrenecekler ve onlardan aldıkları puanla akademide aldıkları puanla yetmiş puanı geçerken kabul edilebilecek. Geçmezse memuriyete atanmış olacaklar. Dolayısıyla bu ön elemeleri yaptığımızda yargıdaki kürsüdeki genç kardeşlerimizin kalitesi de artmış olacak. Sayılarını arttırıyoruz. Özellikle tıkanıklık olan hücum yargılamalara neden olan mahkemeler ve daireler bunları biliyoruz. Hangi nasıl bir yangın var. Bunu görüyoruz. Ve oralara eşler atıyorlar. Oralarda da aile içerisinde hakim savcı sayışını artırarak oradaki tıkanıklığın önlenmesi için gayret gösteriyoruz. Ve üç yıllık sürenin sonunda Güçlü bir şekilde kürsüye çıkacak olan kardeşlerimiz çok daha isabetli kararlara inşallah imza atacaklar.” Yargıda hatalı kararların en aza indirilmesi noktasındaki hassasiyetlerini korumaya ve sürdürmeye devam edeceklerini anlatan Bakan Tunç, “Üniversitelerimizdeki bu fakültelerimizdeki eğitim kalitesi daha da arttıkça, meslekle birlikte meslek eğitimler daha da güçlenmekte ve teşvik sistemimizi de şu anda güçlendiriyoruz ve vatandaşlarımızın adalet hizmetlerinden, yargı hizmetlerinden memnuniyeti en üst noktaya çıkarmanın gayreti içerisinde çalışmalarımızı çeviriyoruz. Erzurum’a da adalet alanında adliye binamız iki bin yedide yapılmıştı. Şimdi yeni bir binaya ihtiyaç var. Onunla ilgili çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bölge adliye mahkememizin ek bina inşaatı devam ediyor. Ve Buraya özellikle bir personel eğitim merkezi ve hakim evi. Palandöken eteğinin yanında bir yer kapsül yaptı. Büyükşehir başkanımız ve sayın valimiz takip ettiler. Buraya Erzurum memleketimize bu yakışır. İnşallah onun da takipçisi olacağız. Buradaki hakim ve çağrılarımızın örgütlük devletlerine, gerek konutlarla ilgili onlarla ilgili çalışmalarımız var” şeklinde konuştu. Bakanın açılış konuşmasından sonra akademisyenler ile soru cevap şeklinde sohbet bölümüne geçildi.
Atatürk Üniversitesi tıp fakültesi mezunları 40 yıl sonra bir araya geldi
27 Eylül 2024 Cuma - 15:57 Atatürk Üniversitesi tıp fakültesi mezunları 40 yıl sonra bir araya geldi Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi, 1962 yılından bu yana yetiştirdiği binlerce mezunuyla sağlık dünyasına katkı sunmaya devam etmenin yanında, üniversitenin kurumsal hafızasını canlı tutmak adına çeşitli etkinlikler düzenlemeyi de sürdürüyor. Bu kapsamda, 1984 yılı mezunları 40 yıl sonra bir araya gelerek eski günleri yad etme fırsatı buldu. Atatürk Üniversitesi Araştırma Hastanesi Konferans Salonunda düzenlenen buluşmaya; Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Ünüvar, Atatürk Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Yılmaz, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fatih Albayrak, Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Bilgehan Erkut ve 40. yıl mezunları katıldı. "40 Yıl Sonra Yeniden Aynı Çatı Altında Olmanın Gururunu Yaşıyoruz" Tıp Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Leyla Sağlam, 1984 mezunları adına yaptığı konuşmada, 40 yıl sonra eski arkadaşlarıyla aynı mekânda bir araya gelmenin mutluluğunu dile getirdi. Sağlam, mezuniyetlerinin ardından farklı kariyer yolları izlediklerini ancak dostluklarını kaybetmediklerini vurgulayarak, bu buluşmayı organize eden Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fatih Albayrak ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Bilgehan Erkut’a teşekkür etti. Ayrıca, kaybettikleri dört arkadaşlarını da rahmetle anarak duygusal bir mesaj verdi. "Atatürk Üniversitesinin Mezunları Ülkemizin Farklı Alanlarında Görev Alıyor" Atatürk Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Yılmaz ise günün anlam ve önemine dair bir konuşma gerçekleştirdi. Yılmaz, üniversitenin köklü geçmişine değinerek, Atatürk Üniversitesinden mezun olan doktorların ülkemizin önemli görevlerinde bulunduğunu ve üniversitenin görünürlüğünü artırdığını belirtti. Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Ünüvar’a iki üniversite arasındaki iş birliğinin güçlenmesine vesile olması dolayısıyla teşekkürlerini ileten Prof. Dr. Yılmaz, mezun hekimlerin üniversitenin kurumsal kimliğini güçlendirmedeki rollerine dikkat çekerek, böylesine önemli bir etkinliğin gerçekleşmesindeki katkılarından dolayı tüm katılımcılara teşekkürlerini iletti. Program, çeşitli etkinliklerle devam etti Buluşma kapsamında günün anlamına yönelik yapılan konuşmaların ardından, sinevizyon gösterimi ve plaket takdimi gerçekleştirildi. Mezunlar, ayrıca Atatürk Üniversitesi Biyoçeşitlilik Bilim Müzesi ve Ata Buz Müzesini ziyaret ederek programın ilk gününü tamamladı. Programın ikinci gününde ise konuklar, Erzurum’un tarihi ve doğal güzelliklerini ziyaret ederek 40. yıl buluşmalarını sona erdirdi.
Rektör Hacımüftüoğlu, üniversitelerarası kurul toplantısına katıldı
27 Eylül 2024 Cuma - 15:01 Rektör Hacımüftüoğlu, üniversitelerarası kurul toplantısına katıldı Ankara’da Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar’ın katılımıyla düzenlenen 260. Üniversitelerarası Kurul (ÜAK) toplantısında, Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu da yer aldı. Toplantıya, YÖK ve ÜAK üyelerinin yanı sıra, üniversite rektörleri ve rektör yardımcıları katılım sağladı. Toplantıda, yükseköğretim kurumlarının mevcut durumları, geleceğe yönelik stratejik planlar ve üniversiteler arası iş birliğinin geliştirilmesi üzerine görüş alışverişinde bulunuldu. YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, üniversitelerin ülkemizin bilimsel ve toplumsal gelişimindeki rollerine dikkat çekerek, eğitimde kaliteyi artırmak adına atılacak adımlar konusunda değerlendirmelerde bulundu. Başkan Özvar, yeni eğitim öğretim yılıyla beraber devlet üniversitelerinde ikinci öğretim programlarının kapatılması, istihdamla ilişkisi zayıflayan programların kontenjanlarının azaltılması ve açık öğretimdeki öğretmenliğe temel teşkil eden beş programa “ikinci üniversite” kapsamında 35 yaş sınırının uygulamaya geçtiğini hatırlatarak: “Aldığımız tüm kararlar hem yükseköğretimde istihdama duyarlılığı hem de program kalitesini artırmayı hedeflemektedir” diye konuştu. 2024 Bologna Süreci Uygulama Raporu Karnesinde Türkiye’nin yükseköğretim alanında başarısına dikkat çeken Özvar, eksik kalınan noktalarda ise bir an önce düzeltilmesi için çalışma başlattıklarını belirterek: “Raporun geneline bakıldığında ülkemizin yükseköğretimin ilgili göstergeleri bakımından son derece başarılı bir performans gösterdiği görülmektedir. Bu durum, yükseköğretim sistemimizin Avrupa Yükseköğretim Alanı içindeki başarılı konumunu göstermesi bakımından memnuniyet vericidir” ifadelerine yer verdi. Rektör Hacımüftüoğlu; toplantı sonrası yaptığı açıklamada, Atatürk Üniversitesinin ülke genelindeki bilimsel çalışmalara katkı sunmaya devam edeceğini ve bu tür toplantıların yükseköğretimin geleceği açısından büyük önem taşıdığını ifade etti. Hacımüftüoğlu ayrıca, toplantıda ele alınan konuların üniversiteler arası iş birliğini güçlendireceğini ve öğrencilere sunulan eğitim imkanlarını daha da ileriye taşıyacağını belirtti. Toplantı, üniversiteler arasındaki karşılıklı görüş alışverişlerinin ardından sona erdi.
Bakan Tunç: "Enflasyonu nasıl 2002 devir aldığımızda çift hanelerden tek hanelere düşürmüşsek yine aynı şekilde düşürerek halkımızın bu anlamda emeklisinden memuruna işçisine varıncaya kadar alım gücünü artıracağız"
27 Eylül 2024 Cuma - 13:21 Bakan Tunç: "Enflasyonu nasıl 2002 devir aldığımızda çift hanelerden tek hanelere düşürmüşsek yine aynı şekilde düşürerek halkımızın bu anlamda emeklisinden memuruna işçisine varıncaya kadar alım gücünü artıracağız" Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Erzurum ziyareti çerçevesinde AK Parti İl Başkanlığı’nda gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.Bakan Tunç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada dünyaya seslendiğini ve insan haklarının nasıl savunulduğunu bütün dünya liderlerine gösterdiğini ifade etti. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, konuşmasında Filistin’deki zulmün 7 Ekim’den bu yana başlamadığını ve aslında bu oradaki zulmün bir asırdan bu yana devam ettiğini vurguladı. Kendisinin de eşinin memleketinden dolayı Erzurum’un Şenkaya ilçesinden olduğunu ifade eden Bakan Tunç, “Bugün memleketimiz Erzurum’da bulunmaktan duyduğum memnuniyeti öncelikle belirtmek istiyorum. Erzurumlu sayılırız. Şenkayalı sayılırız. Bizim kaderimiz de böyleymiş. Ne güzel bir kader. Güzel bir kader değil mi? Bugün hemşerilerimizin arasında bulunmaktan çok mutluyuz” dedi.“Erzurum doğunu lider şehri”Sabah Erzurum Valiliği ve Büyükşehir Belediyesini ziyaret ederek Erzurum’daki yatırımları değerlendirdiklerini anlatan Bakan Tunç, “Erzurum kazanmaya devam ediyor. Tabii Türkiye Buluşmaları programı kapsamında yaklaşık bir aydan bu yana milletvekillerimiz, tüm milletvekillerimiz, teşkilatlarımızla beraber Türkiye’nin bütün illerinde bu programları gerçekleştiriyorlar. Bundan sonra da zaten kongre süreci başlayacak. Önemli bir çalışma oldu. Ben Tekirdağ’da ve Denizli’de Türkiye buluşmaları programını gerçekleştirmiştim. Oralarda gerçekten halkla bütünleşme anlamında çok güzel faaliyetler oldu. Bugün de Erzurum’dayız. Erzurum’da Türkiye buluşmaları kapsamında milletvekillerimiz ilçelere dağılacaklar. Tabii uzak ilçelere buraya gelmeden katılan milletvekillerimiz oldu. MKYK üyelerimiz burada. Ve inşallah bu toplantıdan sonra hemen dağılacağız. Biz şehirde esnaf ziyaretleri gerçekleştireceğiz. Ve adliye ziyaretleri geceye kadar buradayız. Hemşerilerimizle beraber olacağız inşallah. Erzurum Doğu’nun lider şehri, buranın başkenti Erzurum. Erzurum kadim bir şehir. Erzurum, İbrahim Hakkı Hazretleri’nin şehri. Erzurum, Nene Hatunların, kahramanların diyarı. Erzurum, Alvarlı Hazretleri’nin diyarı. Abdurrahman Gazi Hazretleri’nin diyarı. Manevi değeri yüksek bir şehir. Tarihi bir şehir. Kültür şehri. Her yeri tarih kokuyor. Nereye baksanız ecdadımızı görüyoruz. Erzurum Türkiye’nin bir değeri. O nedenle biz Erzurum için ne yapsak azdır. Erzurum en son seçimlerde Cumhurbaşkanımıza yüzde 74 oranında çok büyük bir destek verdi. 2002’den bu yana da destek veriyor. Hiç eksiltmeden bu desteğini sürdürüyor. Hem yerel yönetimlerde hem de merkezi iktidarda gerçekten Erzurum hep milli iradenin yanında olmaya devam etti. Her güçlüğümüzde Erzurum’dan büyük destek gördük. O nedenle biz Erzurum’da hemşerilerimize müteşekkiriz. Onlara teşekkür borçluyuz. Onlar için ne yapsak azdır. 2002’den bu yana hep sahip çıktılar. İnşallah biz de onların o güvenine layık olabilmek için gerek belediye başkanlarımız, gerek teşkilatımız, gerek hükümetimiz, kabinemiz elimizden gelen gayreti göstereceğiz” diye konuştu.“Birleşmiş Milletlerin artık revizyona tabi tutulması lazım”Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmayı hatırlatan Bakan Tunç, “Sayın Cumhurbaşkanımızın dinlediniz. Dünyaya seslendi. İnsan haklarının nasıl savunulduğunu bütün dünya liderlerine gösterdi. Demokrasinin nasıl savunulması gerektiğini, mazlumun hakkının nasıl korunması gerektiğini, çocuk haklarının, kadın haklarının nasıl korunması gerektiğini orada bütün dünyaya adeta büyük bir mesaj verdi. Liderimizle, dünya liderimizle gurur duyuyoruz, onur duyuyoruz. 7 Ekim’den bu yana Filistin’de işlenen insanlık suçunu ve işleyenlerin insanlık huzurunda cezalandırılması gerektiğini ve orada akan kanın durdurulması gerektiğini bütün dünyaya haykırdı. Ve Türkiye olarak da 7 Ekim’den bu yana özellikle oradaki akan kanın durması noktasındaki mücadelemizi hep sürdürdük. Oradaki mazlumlara insani yardımlarımızı yapmanın gayreti içerisinde oldu. Maalesef uluslararası sistem, uluslararası kuruluşlar, uluslararası mahkemeler etkisiz. 7 Ekim’den bu yana oradaki soykırımı durdurma noktasında çaresiz ve bir çifte standart söz konusu. 7 Ekim’den bu yana 41 binden fazla insan Filistinli orada şehit edildi. Bunun yüzde 80’i çocuklardan ve kadınlardan oluşuyor. Ama maalesef dünya insanlık vicdanı sokaklara taşıyor, gösteriler yapılıyor, protesto yürüyüşleri yapılıyor ama maalesef insanları temsil eden uluslararası kuruluşların etkisiz olduğunu zaten başından beri Sayın Cumhurbaşkanımız “dünya beşten büyüktür” diyerek bunu her defasında her platformda söylüyor. Yine söyledi Birleşmiş Milletlerde. Birleşmiş Milletlerin bir artık revizyona tabi tutulması lazım. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi uluslararası kuruluşlar maalesef insanlığın karşılaştığı sorunlara çare olamıyor. Burada adaletsiz bir yapı var. Bunun artık değişmesi lazım diye uzun yıllardan bu yana tekrar ederken birileri ya bu mümkün mü ki? Bunu sizden başka kim söylüyor ki? Diye eleştirenler oldu. Ama bugün geldiğimiz noktada birçok dünya ülkesi liderinin aynı noktaya geldiğini ve uluslararası kuruluşların ve Birleşmiş Milletlerin yapısının, güvenlik konseyinin yapısının artık bir revizyona tabi, bir reforma tabi tutulması gerektiğini söylemeye başladılar. Dünyada hakkaniyeti, adaleti savunmaya Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde devam edeceğiz. Yedi Ekim’den bu yana başlamadı aslında bu oradaki zulüm. Bir asırdan bu yana devam ediyor. Dört yüz yıl boyunca Osmanlı idaresinde her dinden insanın barış içerisinde yaşadığı Filistin maalesef yüz yıl önce orada işgalle başlayan orada Yahudi devletinin kurulması da Filistin topraklarının kademe kademe işgal edilmesiyle bir süreçte insanlar orada yerinden yurdundan edildi. Bir katliamı maruz kaldı. Tabii bu süreçte Birleşmiş Milletlerin sayısız kararları var. Güvenlik Konseyi’nde kararları var. Uluslararası kuruluşların hiçbir kararına bugüne kadar uymayan bir devlet var. Aslında devlet bile demeye dili varmıyor insanın. Artık şu yedi Ekim’den bu yana kırk bir binden fazla insanı çocuk katliamı yapan bir yapıyı devlet olarak kabul etmek bile artık çok zor bir terör devleti gibi hareket ediyor. Tabii bu cesareti küresel güçlerden alarak bunu yapıyor. Onlara silah yardımı yapanlardan bu cesareti alıyor. Ve bu adaletsizliklerin sona erdirilmesi noktasında da Türkiye Cumhurbaşkanımızın liderliğinde büyük bir gayret içerisinde. Uluslararası Adalet Divanı’na başvurduk. Güney Afrika’nın başlattığı soykırım davası. Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesi’nin bütün unsurları İsrail Devleti tarafından ilan edilmiş durumda. Devlet olarak İsrail şu anda soykırım suçuyla yargılanıyor. Ve ilk duruşmada biz beyanımızı bulunduk. Dışişleri Bakan Yardımcımız Ahmet Bey beyanda bulundu ve bunun bir soykırım olduğunu, İsrail’in cezalandırılması gerektiğini ve mutlaka bu akan kanın durdurulması noktasındaki karar alınması gerektiğini ifade etmiştir. Sonrasında müdahale dilekçemizi verdik. Davaya katılma dilekçemizi verdik. Bütün devirleriyle beraber İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı olarak bu çalışmayı gerçekleştirdik. Yine uluslararası ceza mahkemesinde de başsavcının yürütmüş olduğu soruşturmaya da tüm sivil toplum kuruluşlarımıza destek vererek barolarından diğer kuruluşlara varıncaya kadar delillerin oraya sunulması noktasındaki çabalarımızı da gösterdik. Tabii Uluslararası Ceza Mahkemesi başsavcısıyla Birleşmiş Milletlerde Sayın Cumhurbaşkanımız görüşme yaptı. Başsavcının bir an önce o soruşturmayı tamamlayıp Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin ezdiğinde artık bir ceza davasını açması gerekiyor. Evet, takdir ettiğimiz bir husus yakalama kararı talep etti ve bu yakalama kararı talep edilen o savaş suçlusu, soykırım suçlusu maalesef Amerika Birleşik Devletleri Kongresi’nde ayakta alkışlanabildi. İşte onu ayakta alkışlayanlar onun o soykırım suçuna ortak olanlar ve dünyanın yüz karası olarak tarihe geçen insanlardır onlar. Eninde sonunda bugün o tedbir kararlarına uymayan İsrail Devleti ve o soykırım suçunu işleyen İsrailli yöneticiler, Netanyahu başta olmak üzere mutlaka bir gün uluslararası hukukun önüne çıkıp hesap verecekler ve cezalandırılacaklar. Hem bu dünyada zaten öbür dünyada ilahi adaletten onun için kaçış yok. Orada ki çocukların, oradaki mazlumların o çektiği sıkıntıların kap kap ve fazlasını o soykırımı yapanlar çekecek. Biz bundan hiç şüphemiz yok. Türkiye olarak da hep mazlumun yanında olmaya, insan haklarını savunmaya ve insan onurunu savunmaya, hakkaniyetli olmaya, adaletli olmaya hep devam edeceğiz inşallah” şeklinde konuştu.“AK Parti hep milletle beraber yol aldı”“AK Parti’yi bugünlere getiren hep milletten korkmamasıdır. Milletin sesine kulak vermesidir. Milletin hissiyatına tercüman olmasıdır” diyen Bakan Tunç, konuşmasını şöyle sürdürdü; “İktidarda da hep milletin taleplerini yerine getirmesidir. Yoksa 22 yıldan bu yana millet bizi iktidarda tutmuşsa bunun bir sebebi vardır. Onun sebebi de milletin ta kendisi olmaktır. Milletle beraber düşünmektir. Milletle beraber yol almaktır. AK Parti’nin başarısının en önemli sebebi budur. Yirmi üç yıl oldu AK Parti kurulalı. Yirmi iki yıldan bu yarda iktidardayız. Kurulduğu yılın hemen ertesi yıl yapılan seçimlerle tek başına iktidara geldi AK Parti. O doksanlı yılların çektirdiği sıkıntılardan bunalan milletimiz o vesayetçi anlayıştan demokrasi eksikliğinden, adalet eksikliğinden, ekonomik krizlerden, siyasi krizlerden bir buçuk yılda bir değişen hükümetlerin oluşturduğu o sıkıntılardan, fakirlikten, fukaralıktan, Türkiye’nin kurtuluşunu Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsında buldu. Ve” bir parti kur” dedi “arkandayız” dedi. Daha partinin ismi belli olmadan Erzurum’da hemşehrilerimiz bir araya geldi. Herkes teşkilatlanmaya başladı. Adeta millet Recep Tayyip Erdoğan’a “Haydi kur şu partiyi arkandayız” diyerek AK Parti’nin kurulmasını sağladı. Yani AK Parti değerli arkadaşlar öyle masa başı etrafında üç beş kişinin bir araya gelir. Ey Recep Tayyip Erdoğan bir parti kuralım da millete gidelim, milletten oy isteyelim şeklinde bir siyasi mühendislik neticesinde kurulmuş bir parti değil. AK Parti’yi kuran millettir. Milletin talebiyle kurulmuştur ve milletin talebiyle de tek başına ilk seçimde iktidar yapılmıştır. Yirmi iki yıldan bu yana da iktidardayız. Yirmi iki yıldan bu yana ülkemizin seksen bir vilayetinin her bir köşesine eserler götürdü. İşte Erzurum’da il başkanımız biraz önce saydı. Eski tabii güncellenmemiş rakamlar bunlar. 200 yüz milyara yakın Erzurum, sadece Erzurum vilayetimize yapılan yatırımlar. Yollarıyla, hastaneleriyle, okullarıyla, kamu binalarıyla, barajıyla, her şeyiyle her tarafta AK Parti’nin eserleri var. Ne yapsak azdır diyoruz. Yüzde yetmiş dört oranında da güçlü bir destek var Erzurum’da. O nedenle Erzurum’a çok daha büyük ehemmiyet göstermeye devam edeceğiz inşallah.”“Adalet ile kalkınma birbirinden ayrılmaz”Türkiye’nin fiziki kalkınmasını sağlarken Türkiye’nin demokratik kalkınmasını da sağladıklarını ifade eden Bakan Tunç, “Demokrasiyle kalkınmanın at başı gitmesi gerektiğini biliyoruz. Adaletle kalkınmanın birbirinden ayrılamayacağını biliyoruz. Zaten partimizin ismi adalet. Her şeyde adalet. Sadece yargısal faaliyet değil. Eğitimde adalet, sağlıkta adalet, gelir dağılımında adalet, vergide adalet. Dolayısıyla adalet bizim şiarımız. Adaletli bir şekilde ülkemizi kalkındırmanın gayreti içerisinde olduk. Bu nedenle de girdiğimiz her seçimde milletimizin desteğini almayı başardık. Türkiye’nin seksen bir vilayetine enerji yatırımları, havayolları, limanlar, üniversiteler, hızlı trenler inşallah Erzurum’a da gelir. Her bir köşesi devasa yatırımlarla doldu. AK Parti’nin ilk dönemi hatırlayalım iki bin ikide iktidara geldiğimizde memleketin içinde bulunduğu durumu çift haneli enflasyon şimdi de öyle ama yine indireceğiz. Bu enflasyonun çift haneli rakama çıkmasının şu anda sebeplerini milletimiz çok iyi biliyor. Kuzeyimizde bir Rusya Ukrayna savaşı en çok ekonomide bizi etkiledi. Hemen güneyimizde bir terör devletinin kurulmaya kalkışılması ve orada yaptığımız harekatlar, mücadeleler elbette ki ekonomimizi etkileyen hususlar. Doğu Akdeniz’in işgal edilmeye kalkışılması Libya’yla ilgili yaptığımız anlaşmalar, oradaki mücadelemiz ve şimdi Filistin meselesi ve 6 Şubat’ta meydana gelen ağır bir deprem, dünya tarihinin en büyük depremiyle karşı karşıya kaldık. On bir vilayetimiz çöktü. Şimdi onu inşa etmenin, yeniden ayağa kaldırmanın mücadelesini gerçekleştiriyoruz. Bir de öncesinde beş yıl önce bir pandemi süreci iki yıl, üç yıl kapalı kaldığımız bir süreç bütün dünya ekonomilerini etkiledi. Böyle bir ortamda elbette ki ekonomimiz olumsuz etkilendi. Şimdi bu olumsuz tabloyu olumluya çevirmenin gayreti içerisindeyiz. Ekonomi yönetimimizin uyguladığı bir program var. Bu program çerçevesi içerisinde inşallah enflasyonu nasıl 2002 devr aldığımızda çift hanelerden tek hanelere düşürmüşsek yine aynı şekilde düşürerek halkımızın bu anlamda emeklisinden memuruna işçisine varıncaya kadar alım gücünü artıracağız. Bundan hiç şüpheniz olmasın. Bunu gerçekleştireceğim. 2002’den itibaren iki bin yediye kadar Cumhurbaşkanlığı seçimlerine varıncaya kadar dört buçuk yıl bir acil eylem planıyla işe koyulmuştur. 2007’de Cumhurbaşkanlığı seçimleri gelip çattığında vesayetçi anlayış düğmeye bastı. Hatırlayalım Cumhuriyet mitingleri adasında bir kaos ortamı oluşturmaya çalıştılar. Sonrasında bir üç yüz altmış yedi krizi icat ettiler. e-muhtıra verdiler ve hükümet o e muhtıraya sert icat verdi. Oturun oturduğunuz yerde. Herkes içine bakacak dedi. Ve Cumhurbaşkanlığı seçimini mecliste yapılan seçimi o günkü vesayetçi anlayışı sahip Anayasa Mahkemesi iptal etti ve halka gittik. Hem seçim yaptık sonrasında hem de Cumhurbaşkanı’nın halk seçsin referandumuyla ülkemizde yeni bir dönem daha başladı. Tabii iki bin sekizde bir kapatma davasıyla karşı karşıya kaldık. Zaten AK Parti daha ilk kurulduğunda kapatma davasıyla karşılaşmıştı. 2001’de kurucu üyeleri arasında başörtülü var diye partimize ihtar çekildi. Böyle durumlardan geldik. Biz böyle bir hukuk düzeninden biz devraldık ülkeyi. Böyle bir demokrasi vardı Türkiye’de. Vesayetçi anlayışın her alanda hakim olduğu bir dönemdi. Başörtüsü kısıtlamalarının giyim, kuşam özgürlüğünün olmadığı bir dönemlerden biz bugünlere geldik. Ve iki bin sekizde kapatma bir oyla nitelikli çoğunluk sağlanamadığı için kapatmaktan kurtulduk. O dönemde ne demişlerdi? AK Parti laikliğe aykırı eylemlerin odağı oldu. Neden? İşte bir ortaokulda öğrencilerden birkaç tanesinin başı kapalıymış. Nasıl böyle bir şey olabilir? Yani bu bir iktidar partisinin kapatmasına sebep mi olabilir? O günlerden biz bugünlere geldik. Hatırlayalım. Mecliste Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin oylaması yapıldı. Üç yüz altmış yedi kişi var dedi meclis başkanı. Muhalefete itiraz etti, yok dedi. Onlar girmediler yoklamaya dedi. Ve hemen o oylamanın arkasından daha Anayasa Mahkemesi karar vermeden bu ülkenin yön başkanı basın toplantısı yapıyor, YÖK başkanı meclisteki oylama yanlıştır diyor. Meclisteki oylama geçersizdir diyor. YÖK başkanı sana ne meclisteki oylamadan? Seni ne ilgilendirir? O bugün köşelerinde ahkam kesen, demokrasi tellallığı yapan, bugün yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığıyla ilgili eleştirilerde bulunan o duayen dediğimiz tırnak içindeki gazetecilerin o eski videolarına bir bakın. Genelkurmay başkanının cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili olarak sordukları sorulara bakın. Utanmaları lazım, sıkılmaları lazım. Tekrar o görüntülerini izleyip milletten özür dilemeleri lazım. soruyorlar ne diyorsunuz Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sizin kriterlerinize uygun mu bu Cumhurbaşkanı diyor. O günkü Cumhurbaşkanı Genelkurmay Başkanı da diyor ki bizim kriterlerimize uymuyor diyor. Biz bu konuda tarafız diyor. Böyle bir demokrasi devraldık. Ve o günlerden geldik.” diye konuştu.“Türkiye’yi uçurumun kenarına getirmek istediler”Türkiye’nin büyük dev yatırımları bir bir hayata geçirdiği, faizlerin yüzde 5’ü düştüğü bir dönemde ülkenin bir kaos ortamına sürüklemeye çalışıldığını anlatan Bakan Tunç, “Gezi olaylarını başlattılar. O ağaçlar bahaneydi. Bütün sokakları ateşe verip bütün ülkeyi adeta bir savaş alanına anarşik bir ortama çekip hükümeti sokak darbesiyle devirebileceklerini zannettiler. Başaramadılar. Sonra acaba bunu masa başında yapabilir miyiz? Emniyet yargı darbesi girişimiyle biz hükümeti istifaya zorlayabilir miyiz diye düşündüler. Sonrasında hatırlayalım terör olaylarını azdırmaya çalıştılar. Kobani olayları, hendek kazmalar, Ankara’nın orta yerinde gar patlaması Kızılay’da, Merasim Sokak’ta bir kaos ortamıyla Türkiye’yi aslında bir uçurumun kenarına doğru getirmeye devam ettiler. Ve bunlarda da başarılı olamayınca son darbeyi acaba bir askeri FETÖ darbesiyle bu işi başarabilir miyiz diye düşündüler. 15 Temmuz gecesi milletin silahlarını millete doğrulttular. O tahtlarla milleti ezmeye kalkıştılar. Millet Cumhurbaşkanımızın o görüntüsünü, o sesini duyduğunda meydanlara indi ve o darbecilere karşı darbeyi gerçekleştirdi. O gece meclis büyük bir kahramanlık gösterdi. Vatandaşlarımız da milletvekilleri orada bombalar artında kahramanlık gösterirken hemşehrilerimiz, vatandaşlarımız tüm illeri meydanlarına eğer cumhurbaşkanımız Marmaris’ten havaalanına o darbeye direnen vatandaşlarımızın içerisine inmeseydi bu derece bir karşı koyma olabilir miydi? İşte lider önce olduğunda on yılda bir darbe, on yılda bir muhtıraya maruz kalan bu ülke işte bir darbeye ilk kez karşı koydu. O gece yargı mensuplarımız büyük bir kahramanlık gösterdi. Bugün yargıyla ilgili eleştirilerde bulunanlar bugün Türk yargısını yıpratmaya çalışanlar kasıtlı bir hareket içerisinde. Biz bunun farkındayız. Onların rahatsız oldukları şeyin ne olduğunun da farkındayız” dedi.“Yargı birilerinin arka bahçesi olmaktan çıktı”“Bugün yargının birilerinin arka bahçesi olmaktan çıktığı için onlar rahatsız. Yargımız milletin yargısı olduğu için rahatsız” diyen Bakan Tunç konuşmasını şöyle sürdürdü; “Yargının içerisinde hatalı kararlar olamaz mı? Elbette ki olabilir. Ama onun düzeltilme imkanı zaten yargının içinde var. Hatalı karar istinafta, temizde düzeltilebilecek yolu var bunun. Ama ne yapıyor? Bir örneği alarak bütün yirmi beş bin hakim savcının görev yaptığı yılda on iki milyon kararın verildiği bir noktada o bir karar üzerinden çıkıp bütün yargıyı töhmet altında bırakan bir tavır sergiliyor. Rahatsızlıkları neden? O rahatsızlıkta bulunanlar aslında 27 Mayıs yargısını özleyenler. O başbakanları asan, bakanları asan yargıyı özleyenler. Yine 12 Eylül’de darbecilerin yanında duran onlara destek olan milletin hakkını hukukunu savunmayan darbe mağdurlarını yargılayan yargıyı aslında onlar tasvip ediyor. Yine 28 Şubat sürecinde darbecilere destek olan o darbeciler karşısında hazır oda durup adeta cübbelerini onların önüne seren bir yargı sistemi o yargı sisteminin bugünkünden daha tarafsız olduğunu söyleyebiliyorlar. 15 Temmuz’da yargımız bugünkü yargımız milletiyle beraber insan haklarını savundu. O gece millet meydanlara koşarken bizim Cumhuriyet savcılarımız evlerinde oturmadı. Gitti adliyelere, soruşturmaları başlattı, darbecilere yakalama kararları çıkardı, gözaltı kararları verdi ve onları zindanlarda şu anda. Onlar hesap veriyor. Yargı düzeni vesayetçi yargı anlayışından çıkan bugün ise milletin yargısı haline gelen, milletin hakkını, hukukunu savunan, insan haklarını savunan, milli iradenin yanında duran bir yargı sisteminden maalesef rahatsız olduklarını görüyoruz. Biz yargımızı daha tarafsız, bağımsız bir şekilde görev yapması noktasında özellikle suçla mücadele konusunda ve toplumsal huzur ve barışı bozmaya yeltenenlerle mücadele noktasında hukuk içerisinde, hukukun üstünlüğü çerçevesi içerisinde mücadelemizi sürdürmenin gayreti içerisinde olacağız.”“Milletimizin bizden talep ettiği işi gerçekleştirdik22 yıldan bu yana hep önce insan dediklerini ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ dediklerini ifade eden Bakan Tunç, “Biz bunu gerçeğe dönüştürdük, icraata dönüştürdük. Ve eğitimden sağlığa, sosyal politikalardan, kültüre varıncaya kadar her alanda insan güçlü olacak dedi. Güçlü olacak ki aile güçlü olsun. Aileyi tehdit eden unsurlarla da mücadelemizi inşallah bundan sonraki süreçte hem yasal hem uygulamalar bakımından gerçekleştireceğiz ve aileyi güçlendireceğiz. Çocuklarımızın korunması, onların geleceğe hazırlanması bizim için çok önemli. Ve güçlü aile olacak ki toplum olarak güçlü olalım. İstikrarlı kalkınma hamleleriyle ülkemizin her bir köşesine hizmet götürmeye devam edeceğiz. Enerjiden savunma sanayine varıncaya kadar her alanda güçlü olmamız lazım. Bu noktada daha güçlü olacağız ki dünyada hakkaniyeti ve adaleti daha güçlü bir şekilde sağlamak insan haklarını savunmaya devam edeceğiz. Yüksek standartlı bir demokrasiden hiç taviz vermeyeceğiz. Temel hak ve özgürlükleri alanını genişlettik. Tahkim edilmesi daha da güçlendirilmesi noktasındaki mücadelemizi sürdüreceğiz. Anayasamızda bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz sayısız reform mevzuatımızda gerçekleştirdiğimiz sayısız yenilikler Bunlar hep milletimiz için. Milletimizin bizden talep ettiği işi gerçekleştirdik. Anayasamızda kadın haklarından çocuk haklarına varıncaya kadar. Darbe Anayasası’nda kadın hakları, çocuk hakları bunlar eksik yazılmıştı. Unutulmuş muydu? Yönetim sistemi, yargı birliği bunlar hepsi sonradan bizim en son iki bin on ve iki bin on yedi değişiklikleriyle milletimizin onayladığı sessiz devrim niteliğindeki reformlarla hayata geçti. Hak arama yollarını artırdık, kamu denetçiliği kurumu, özel hayatın korunması, kişisel verilerin korunması, bunlar anayasada olmayan şeylerdi ve sonradan darbe anayasasında olmayan hak arama yollarını geliştirdik. Bilgi edinme hakkı, bireysel başvuru hakkı, tüm bunları vatandaşlarımızın özellikle hukuk çerçevesinde hak arama yollarını artıran temel hak ve özgürlükleri güçlendiren değişikliklerdir. Yine bu ülkede bir daha darbeciler ortaya çıkamasın. Vesayetçi anlayış tarihe karışsın diye mücadele ettik. Yapısal reformlar yaptık. Hakimler Savcılar Kurulu’nun yapısı, Anayasa Mahkemesi’nin yapısı, Yüksek Askeri Şura’nın yapısı, oturma düzenleri bile hatırlayın. Nasıldı? Demokratik bir devlette öyle bir oturma düzeni olabilir miydi? Milli Güvenlik Kurulu’nun yapısı, sıkı yönetim gerektiğinde ilan edilebilir diye madde vardı anayasada. Çıkardık, sizin desteğinizle, sizin evet oylarınızla oldu bunlar. Darbeciler yargılanamaz diye madde vardı anayasadan çıkardık. Anayasamızdaki o değişiklikler anayasadaki vesayetçi ruhu ortadan kaldırmaya yetti mi? Evet azalttı ama tamamen sildi diyebilir miyiz? O maddeler arasındaki yetki saklığın bozulmuş olması nedeniyle yüksek mahkemelerimiz arasında o maddeleri farklı yorumlayan mahkemelerin çıkardığı sonuçları biz göz ardı edebilir miyiz? Edemeyiz. O nedenle vesayetçi anlayıştan tamamen arınmış, demokratik, sivil, katılımcı bir toplum sözleşmesi hürriyetinde herkesin her düşüncenin kendisinin içinde bulduğu demokratik bir anayasayı yapmak zorundayız. Türkiye yüzyılının başındayız. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılının başında artık darbecilerin yazdırdığı bir anayasayla devam etmemeliyiz. Sadece darbeciler tarafından yazılmış olması bile her şeyi bir tarafa bırakalım, değişmesi için yeter sebeptir. İnşallah yirmi sekizinci dönem parlamentosunda bir uzlaşma sağlanır. Demokratik bir anayasa yapılması konusunda mutabık olur siyasi partilerimiz. Kim mutabık olursa kim uzlaşmaya yanaşırsa milletten takdir toplar. Kim ise uzlaşmaz bir tavır içerisine girerse kim darbeci anayasayla devam edilmesi gerektiğini savunursa onlar da milletten ilk seçimde cevap alır. O nedenle biz diyoruz ki burada birlik beraberlik olalım. Mecliste bir uzlaşmaya varalım. Ve temel hakları, özgürlükleri öne çıkaran, devletin görevlerini belirleyen bu ülkede bir daha darbeci anlayışın, vesayetçi anlayışın hiçbir zaman yeşermemesi için bir demokratik anayasaya kavuşalım. Bu millete olan bizim borcumuz inşallah bu borcumuzu yerine getirmek nasip olur.” şeklinde konuştu.