SAĞLIK - 07 Ocak 2025 Salı 09:07

Evde Sağlık Hizmetleri birimince, 2024 yılında 5 bin 700 hastaya hizmet verildi

A
A
A
Evde Sağlık Hizmetleri birimince, 2024 yılında 5 bin 700 hastaya hizmet verildi

Erzincan İl Sağlık Müdürlüğü Evde Sağlık Hizmetleri birimince, 2024 yılında toplamda 14 bin hasta ziyareti gerçekleştirerek, 5 bin 700 hastaya doğrudan sağlık hizmeti sağlandı.


Evde Sağlık Hizmetleri personeli, özellikle yaşlı, engelli veya yatan veya yarı yatalak uzun süreli bakım ihtiyacı duyan bireyler için büyük bir önem taşıyor. Erzincan İl Sağlık Müdürlüğü, bu doğrultuda, ihtiyaç sahibi vatandaşların yaşam kalitesini artırmaya ve sağlık hizmetlerine kolay erişimlerini sağlamaya devam ediyor. Evde Sağlık Hizmetleri birimi, tıbbi destek sağlayan 3 doktor, 10 hemşire, 7 evde sağlık teknikeri, 3 yardımcı personel ve 2 tıbbi sekreterden oluşan bir ekip ile hizmet veriyor. Bu ekip, sağlık hizmetine ihtiyaç duyan vatandaşları evlerinde ziyaret ederek, gerekli tıbbi hizmetleri sağlamakta.


“İhtiyaç doğrultusunda nakil hizmetleri sunuluyor”


Evde Sağlık Hizmetleri, bireylerin hastaneye gitmeye gerek kalmadan, kendi yaşam alanlarında sağlıklarını takip ettirebilmelerini mümkün kılmakta. Birim, hastaların tedavi süreçlerini evlerinde izleyerek, doktor kontrolünde gerekli pansumanlar, ilaç takibi, tetkikler ve çeşitli tıbbi işlemleri yapmakta. Ayrıca, hastaların ihtiyaçları doğrultusunda nakil hizmetleri de sunuluyor. Evde sağlık hizmetleri sunulurken, hava koşulları ve ulaşım gibi zorluklar göz önünde bulundurularak, her hasta için titizlikle planlama yapılmakta ve hizmetin aksaksız şekilde verilmesi sağlanmakta.


“2024 yılı içinde toplam 14 bin hasta ziyareti gerçekleştirildi”


Erzincan Mengücek Gazi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Evde Sağlık Hizmetleri Sorumlu Hekimi Dr. Zeki Dursun yaptığı açıklamada, “Evde sağlık hizmetleri olarak temel amacımız yaşamını sürdürdüğü mekânda sağlık hizmetine ihtiyacı olduğu tespit edilen mobil veya yarı mobil bireylere hizmet standartlarına uygun şekilde mahallinde yapılması mümkün olan tıbbi hizmetleri vermektir. Bu hususta birimimizde aktif olarak 3 doktor 10 hemşire 7 evde sağlık teknikeri 3 yardımcı personel ve 2 tıbbi sekreter ile hizmet vermekteyiz. Evde sağlık hizmetleri bünyesinde 7 ekip bulunmakta bu 7 ekip 2 doktorlu ekip 2 pansuman ekibi 2 nakil ekibi ve 1 de tetkik ekibinden oluşmaktadır. Birimimizde doktor muayenesinden sonra yaşamını sürdürdüğü mekanda mümkün olan tedaviler için doktor tarafından uygun görülen hastalar evde sağlık hizmetleri bünyesinde takip edilmektedirler bu takipler neticesinde kayıtlı aktif bin700 hastaya hizmet vermekteyiz. Aylık olarak gerçekleştirdiğimiz ortalama bin 200 hasta ziyareti olmaktadır. 2024 yılı içinde toplam 14 bin hasta ziyaretimiz gerçekleştirildi ve 3 bin 500 hastaya hizmet verildi. Birimimizde verilen hizmet hava koşullarına ve ulaşım imkanların da oluşan zorluklara rağmen itina ile yapılmaktadır” dedi.



Evde Sağlık Hizmetleri birimince, 2024 yılında 5 bin 700 hastaya hizmet verildi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Düzce Doç. Dr. Yıldız “Verem tedavi edilebilir ancak erken tanı hayat kurtarır” DÜZCE(İHA) – Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Pınar Yıldız, “Tedavi edilmediğinde ölümcül olabilen verem hastalığı, dünyada her yıl milyonlarca insanın sağlığını tehdit etmektedir. Sağlıklı bir gelecek için el ele vererek veremi yenebiliriz” dedi. Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Pınar Yıldız, 5-12 Ocak ‘Verem Eğitimi ve Farkındalık Haftası’ dolayısıyla verem (tüberküloz) hastalığın belirtileri, bulaşma yolları ve tedavi süreçleri hakkında bilgilendirmede bulundu. Verem hastalığının küresel ölçekte hala ciddi bir halk sağlığı sorunu olmaya devam ettiğini belirten Doç. Dr. Yıldız, “Ancak, erken tanı, etkili tedavi ve koruyucu önlemlerle veremin yayılması önlenebilir ve hastalık tamamen tedavi edilebilir” dedi. “Dünyada her yıl milyonlarca insanın sağlığını tehdit ediyor” Hastalığa ‘mycobacterium tuberculosis’ adlı bakterinin neden olduğunu ifade eden Doç. Dr. Yıldız, “Başta akciğerleri etkileyen, ancak diğer organlara da yayılabilen bulaşıcı bir hastalıktır. Tedavi edilmediğinde ölümcül olabilen verem, dünyada her yıl milyonlarca insanın sağlığını tehdit etmektedir. Hastalık genellikle hava yoluyla bulaşır. Tedavi edilmemiş aktif tüberküloz hastalarının öksürmesi, hapşırması ya da konuşması sırasında havaya yayılan mikroskobik damlacıkların solunması, bakterinin başka kişilere bulaşmasına neden olur” şeklinde konuştu. Her temasın hastalığa yol açmayacağına dikkat çeken Yıldız, “Kişinin bağışıklık sistemi güçlü olduğu sürece bakteri vücutta uyku halinde kalabilir. Bu durum latent tüberküloz enfeksiyonu olarak adlandırılır ve hastalık bulaşıcı değildir. Ancak, bağışıklık sistemi zayıfladığında verem aktif hale gelebilir” ifadelerine yer verdi. Hastalığın uzun süreli ve kapalı ortamda hasta bir bireyle temas eden kişiler arasında yayıldığını bildiren Yıldız, “Özellikle kalabalık yaşam alanlarında bulunan kişiler risk altındadır. Ailesinde veya çevresinde verem hastası olanlar, bağışıklık sistemi zayıflamış bireyler (HIV/AIDS hastaları, kanser tedavisi görenler, diyabet hastaları), beslenme yetersizliği yaşayanlar, sigara ve alkol kullananlar, yaşlılar ve çocukları risk faktörleri arasında sıralayabiliriz” dedi. “Sinsi ilerleyen bir hastalıktır” Veremin sinsi ilerleyen bir hastalık olduğunu ve belirtilerinin zaman içinde şiddetlenebildiğine işaret eden Doç. Dr. Yıldız, “3 hafta veya daha uzun süren öksürük, veremin en temel belirtisidir. Bu öksürük balgamlı olabilir ve ilerleyen dönemlerde kanlı balgam görülmesi mümkündür. Diğer belirtiler de gece terlemeleri, iştahsızlık ve kilo kaybı, halsizlik ve yorgunluk, göğüs ağrısı ve nefes darlığı, ateş ve titremedir. Bu belirtileri gösteren kişilerin gecikmeden bir sağlık kuruluşuna başvurmaları, hastalığın erken teşhisinde büyük rol oynar” şeklinde konuştu. “Tamamen tedavi edilebilen bir hastalıktır” Veremin tamamen tedavi edilebilen bir hastalık olduğunu vurgulayan Yıldız, “Genellikle en az 6 ay süren ve birden fazla ilacın düzenli olarak kullanıldığı bir süreçtir. Tedaviye erken başlamak ve ilaçları düzenli kullanmak, hastalığın iyileşmesini sağlar ve hastalığın başkalarına bulaşmasını engeller. Ancak, tedavi süreci disiplin gerektirir. İlaçların düzensiz kullanımı veya tedavinin yarım bırakılması, verem bakterisinin ilaçlara karşı direnç geliştirmesine neden olabilir. Bu durumda hastalık daha zor tedavi edilir ve toplum için daha büyük bir tehdit haline gelir” dedi. Yıldız, hastalıktan korunmak için alınması gereken önlemlerle ilgili, “BCG (verem) aşısı, çocukları veremden koruyan en etkili yöntemlerden biridir. Hastalarla yakın temastan kaçınmak, bulaşma riskini azaltır. Yaşam alanlarının düzenli havalandırılması, verem mikrobunun yayılmasını engeller. Beslenmeye dikkat etmek ve bağışıklık sistemini güçlendirmek, hastalığa yakalanma riskini azaltır. Hasta kişilerin tedavi süreçlerine eksiksiz uyum göstermesi, toplum sağlığını korumak açısından kritik önemdedir” dedi. Ülkemizde veremle mücadele Ülkemizde, veremle mücadelede önemli adımlar atıldığına dikkat çeken Doç. Dr. Yıldız, “Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen Verem Savaşı Dairesi Başkanlığı ve verem savaş dispanserleri, veremin erken tanısı, tedavisi ve hastaların takibi konusunda hizmet vermektedir. Türkiye’de verem tedavisi ve ilaçlar devlet tarafından ücretsiz olarak sunulmaktadır. Ayrıca, risk gruplarına yönelik tarama programları ve eğitim çalışmaları düzenlenmektedir” ifadelerine yer verdi. Toplum olarak üstümüze düşen görevler “Veremle mücadelede toplumun her bireyine görev düşmektedir” diyen Doç. Dr. Pınar Yıldız sözlerini şöyle tamamladı: “Bu mücadelede bilinçli olmak, hastalığın belirtilerini tanımak ve sağlık kontrollerini aksatmamak büyük önem taşır. Özellikle yakın çevremizde verem hastası varsa, onların tedavi süreçlerine destek olmak, toplum sağlığının korunmasına katkı sağlar. Bu hafta vesilesiyle, tüm vatandaşlarımızı verem konusunda daha bilinçli olmaya, belirtileri dikkate almaya ve sağlık kontrollerini ihmal etmemeye davet ediyorum. Verem tedavi edilebilir ancak erken tanı hayat kurtarır. Sağlıklı bir gelecek için el ele vererek veremi yenebiliriz.”
Aydın Ziraat Fakültesi’nden “Salep’ atağı Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Ziraat Fakültesi, bölge çiftçisine ve tarım ekonomisine destek için yatırımlarını artırdı. Ziraat Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Mustafa Sürmen ve akademisyenlerinin çalışmalarında son olarak ülke için ekonomik değeri yüksek olan Salep yetiştiriciliği projesinde büyük adım adıldı. Yazın serinleten, kışın ısıtan lezzet: “Salep” Tıbbi ve aromatik bitliklerle ilgili birçok başarılı projeye imza atan ve son olarak Aydın’da doğal yayılış gösteren salep orkidesi popülasyonlarının bazı ekolojik istekleri ve morfolojik özelliklerinin belirlenmesi konusunda başarılı çalışmalar yürüten Ziraat Fakültesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Tıbbi Bitkiler Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr.Olcay Arabacı: “Uzun yıllardan beri uzmanlık alanım olan tıbbi bitkilerle ilgili çalışmaktayım. Daha önce geçmişte salep bitkisi ile ilgili bir proje tamamladım. Salep, bildiğiniz gibi doğadan toplanan bir bitki ve çok değerli bir ürüne dönüşüyor. Yazın yediğimiz Maraş Dondurmasının katılığını veriyor. Kışın severek tükettiğimiz salebin ana maddesini oluşturuyor. Ve tabi salep toplayıcılığı da oldukça yoğun olarak ülkemizde yapılıyor. Bunun sonucunda da birçok tür maalesef neslini kaybetmiş durumda. Bundan uzaklaşmak adına bizler ‘acaba salep yetiştiriciliği yapılabilir mi?’ adına arazi şartlarına, toplama yerine, doğanın bize verdiğinin yerine, biz arazide bunları yetiştirerek hem kalite hem verim açısından nasıl bir sonuca ulaşabiliriz konusunda çalışmalar başlatıldı. Ve geçmişte biz iki farklı türün arazi ve tarla şartlarında yetiştiriciliğini yaptık, başarılı olduk. 2 farklı türdeki yetiştiricilik konusunda bir takım kalite kriterlerini inceledik. Hepsinde de olumlu sonuçlar elde ettik. Bu tür bitkilerde önemli olan verimin yanında kalitenin de ortaya çıkartılmasıydı. Yapılan laboratuvar çalışmaları sonucunda doğadan toplananın kalitesiyle yetiştirdiğimizin aynı kalitede olduğunu gözlemledik. Bu projemizi tamamladıktan sonra da proje sonuçlarımızı birçok kongrede ve dergide yayınladık” dedi. “Salep yetiştiriciliğinde Aydın çiftçisine destek” Salep deneme üretimi yapmaya başladıklarını da ifade eden Prof.Arabacı, “Ziraat Fakültesi Çiftliği’nde salep deneme üretimi yapmaya başladık. Ve daha geniş alanlarda yetiştiriciliğini yapmak istiyoruz. Daha önce çalışmasını yaptığımız iki farklı türü üretim kapsamında yetiştirmeyi amaçladık. Öncelikle bu seneki amacımız bunların çoğaltılmasını sağlamak. Çünkü materyali bulmak oldukça zor ve oldukça yüksek fiyatlı. Biz bunları temin ettik ve şu anda önümüzdeki yıllarda daha geniş alanlarda yetiştirilmesi için gerekli olan materyalin çoğaltım aşamasını sürdürüyoruz. Geçtiğimiz Aralık ayı içerisinde 2 farklı tür olarak saleplerimizi diktik. Havanın durumuna bağlı olarak Nisan ayı sonunda veya Mayıs ayı başında hasadımızı gerçekleştireceğiz. Daha sonrada uygun şartlarda saklayarak önümüzdeki yıl yetiştiricilik için materyalimizi hazırlamış olacağız. Bizim buradaki hedefimiz; hem verimi artırmak hem de verime bağlı olarak istenilen kalite düzeyine ulaşmak. Önümüzdeki yıllarda da buna yönelik projeleri geliştirmeyi ve elde ettiğimiz sonuçları yayınlamayı planlıyoruz. Daha sonraki süreçte de bölge çiftçisine yararlı olacak materyal temini ve bilgi birikimini de aktarmış olacağız” dedi.
Aydın Çırak yetişmeyince çareyi randevulu sisteme geçmekte buldu Bir zamanların el işçiliği, sabır ve uzmanlık gerektiren terzilik mesleği günümüzde hızla azalan bir zanaat haline gelince, Aydın’da terzilik yapan ve yetiştirecek çırak bulamayan Kürşat Çay işlerini yetiştirebilmek için randevulu sisteme geçti. Terzilik mesleği, el işçiliği ve ustalık gerektiren yapısıyla uzun yıllar boyunca önemli bir zanaat olarak varlığını sürdürürken günümüzde hızla azalıyor. Hazır giyim sektörünün gelişmesi ile gerileyen terzilik mesleğinde eskisi gibi çırak da yetişmiyor. Aydın’da 38 yıldır terzilik yapan Kürşat Çay, çırak bulamamak, gençlerin masa başı işlere yönelmesi ve terziliğe olan ilgisizliğin sektörü zor durumda bıraktığını dile getirerek mesleğin geleceği konusunda endişelerini dile getirdi. Terzilik mesleğine 1986 yılında başladığını ve işini severek yaptığını ifade eden Kürşat Çay, son yıllarda mesleğe olan ilginin giderek azaldığını ve gençlerin bu alanda çalışmayı tercih etmediklerini belirtti. "Çırak yetiştirmek için belgem var ama maalesef genç nesil pek bu işi yapmak istemiyor. Herkes sabah 8 akşam 5 çalışmayı tercih ediyor. İşler yoğun ama çırak bulamıyoruz" diyen Çay, özellikle zorunlu eğitime geçilmesinin ardından mesleğe yönelik ilginin iyice düştüğünü ve insanların büyük bir kısmının masa başı işlere yöneldiğini söyledi. 38 yıllık terzi Çay’a göre, gelişen teknoloji ile birlikte hazır kalıp giysilerin artması terzilerin iş yükünü artırmış durumda. Hazır kalıp giysilerin insanların üzerlerine oturmadığını ve büyük bir kısmının tamirat gerektirdiğini ifade eden Çay, "Hazır kalıp giysiler standart olarak üretiliyor, fakat herkesin vücut yapısı farklı olduğu için giysiler vücuda uygun olmuyor. Bu yüzden müşterilerimiz sıkça tamirat için geliyor. Hazır giysiler genellikle insanların üzerlerinde emanet gibi duruyor, o yüzden ben de onları vücut ölçülerine göre uyarlıyorum" diye konuştu. Randevu sistemi ile çalışmaya başladı Gençlerin terzilik mesleğine olan ilgisizliği nedeniyle çırak bulamadığı için işlerini yetiştirebilmek adına randevu sistemiyle çalışmaya başladığını belirten Çay, randevulu sistem sayesinde iş yoğunluğunu daha iyi yönetebildiğini kaydetti. Çay, “Çırak bulamamak gerçekten büyük bir sorun, bu yüzden randevu sistemiyle çalışarak işimi daha düzenli hale getirdim. Artık her şeyin bir planı var, böylece işlerimi zamanında yetiştirebiliyorum ve müşterilerime kaliteli hizmet sunabiliyorum. En erken 3 gün içinde müşterilerimin işlerini teslim ediyorum. Bu sistemle hem işlerin yoğunluğunu dengeleyebiliyorum hem de her bir müşteri için en iyi hizmeti sağlayabiliyorum. Artık müşterilerim de işlerini ne zaman alacaklarını önceden biliyor, bu da hem benim hem de onların işlerini kolaylaştırıyor" dedi.