EKONOMİ
Konya Sanayi Odası, 50. yılını görkemli bir geceyle taçlandırdı 28 Kasım 2024 Perşembe - 03:51:58 Konya Sanayi Odası (KSO), 50. kuruluş yıl dönümünü görkemli bir Konya Sanayi Gecesi ile kutladı. Konya Sanayi Odası Başkanı Mustafa Büyükeğen’in ev sahipliğinde Selçuklu Kongre Merkezi’nde düzenlenen Konya Sanayi Gecesi’ne Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, sanayiciler, Ankara ve Konya protokolü yoğun ilgi gösterdi. 6 farklı kategoride 78 plaketin takdim edildiği gecede ayrıca Konya sanayisinin gelişimini anlatan "50. yılımızda 50 fotoğrafla geçmişten günümüze Konya sanayisi fotoğraf sergisi"nin açılışı da yapıldı. Bakan Kacır: “Gözbebeğimiz Konya’yı, ihya edecek tüm adımları kararlılıkla atacağız” Konya Sanayi Gecesi’nde konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, ülke sanayisini rekabetçi ve sürdürülebilir bir temelde daha da güçlendirmek için çalıştıklarını, Konyalı sanayicilerin bunun en yakın şahitlerinden olduğunu aktardı. Konya’daki OSB sayısının 12’ye yükseldiğini ve buradaki istihdamın 9 binden 81 bin 290’a ulaştığını dile getiren Bakan Kacır, “Konya’mıza 3 endüstri bölgesini kazandırdık. Sanayimizin dijital dönüşümüne rehberlik eden model fabrikayı şehrimize kurduk. Şehrimizin güçlü üretim altyapısının katma değerli üretimle buluşması için Konya’ya 2 teknopark, 22 Ar-Ge ve 1 tasarım merkezi kazandırdık. Şehrimizde gerçekleşecek yeni ya da ilave yatırımlar için 5 bin 496 teşvik belgesi düzenledik. 405 milyar lira sabit yatırımın ve 88 binden fazla istihdamın önünü açtık. Önümüzdeki dönemde ilan ederek süratle devreye alacağımız Bölgesel Gelişme Ulusal Stratejimiz kapsamında Konya’da gerçekleştireceğimiz vizyon projeleri de belirledik. Konya’nın sanayide, tarımda, ulaşımda, savunma ve havacılık sektörlerinde yüksek teknolojili üretim ve ihracatını artıracak projeleri kısa sürede inşallah gerçekleştireceğiz. Yakın dönemde kamuoyuyla detaylarını paylaşacağımız Yerel Kalkınma Hamlesi Teşvik Programımız kapsamında da Konya’da değer katacak yeni özel sektör yatırımlarını şehrimize kazandıracağız. Biz gözbebeğimiz Konya’yı ihya edecek, zengin potansiyelini harekete geçirecek tüm adımları kararlılıkla atmayı sürdüreceğiz” şeklinde konuştu. Bakan Bolat: “Konya, sanayide devrim yaptı” Ticaret Bakanı Ömer Bolat ise, Konya’nın ülkenin önde gelen, güçlü ekonomisi olan sanayi şehirlerinden biri olmasında şehirdeki birlik ve beraberliğin çok önemli olduğunu söyledi. Konya sanayisinin gelişimini kendi gözlemleriyle anlatan Bakan Bolat, “40 yıl önce 21 yaşındaydım. Konya şehir merkezini ilk defa o zaman gördüm. O zaman Konya’da bir çimento fabrikası, bir şeker fabrikası vardı, un fabrikaları ve makarna fabrikası vardı. Aradan geçen yıllarda KOBİ’lerin öz sermayesiyle Konya’da büyük bir sanayi hamlesi başladı. Daha önce ağır sanayi faaliyetleri vardı, 2002 yılı sonundan bu yana Anadolu’da nasıl bir ekonomi devrimi, sanayi devrimi yaşandıysa Anadolu’nun simgesi olan Konya’da da aynı sanayi devrimi başladı. Bugün Konya’mız sadece gıda sanayi ile anılmıyor, otomotiv yan sanayi, ana sanayi, makine sanayi, savunma sanayi, ayakkabı sanayi ile anılıyor” ifadelerini kullandı. Konya’nın dış ticaret fazlası vererek, ülkemize katma değer kazandırdığına işaret eden Bakan Bolat, “Konya’nın ihracatı 2002’de 130 milyon dolardı, bugün 3.3 milyar dolar. 24 katı bir artış var. İnşallah daha da ileriye gideceğiz ve Konya Anadolu’da gelişmenin kalkınmanın lokomotifliğini yapmaya başladı bu daha da ileri gidecektir” diye konuştu. Konya Sanayi Odası, "Konya’da ne sanayisi var?" diyenlere rağmen kuruldu Konuşmasına, “Bugün hem gururluyuz hem de coşku doluyuz” diyerek başlayan Konya Sanayi Odası Başkanı Mustafa Büyükeğen ise, 1974 yılında dönemin zorlu şartlarında kurulan Konya Sanayi Odası’nın sürekli artan başarılarla 50. yılına ulaştığını söyledi. Konyalı sanayicilerin her zaman zoru başarma gayreti içinde olduklarına, odanın kuruluşunun da bu azmin en güzel örneklerinden biri olduğuna dikkat çeken Başkan Büyükeğen, Konya Sanayi Odası’nın "Konya’da ne sanayisi var?" diyenlere rağmen kurulduğunun altını çizerek, “Konya Sanayi Odamız, 1970’lerin zorlu şartlarında, ülkesine güvenen ve geleceğe umutla bakan öncü bir avuç iş adamı tarafından kuruldu. 1974 yılında, 8 meslek komitesinde kurulan Konya Sanayi Odamız, bugün 24 meslek komitesiyle Konya’daki tüm sanayi sektörlerini temsil eden güçlü bir yapıya kavuştu. Yine yarım asırlık bu süreçte, üye sayımız 15 kat artarak, 165’ten 2 bin 430’a ulaştı. Bugün üyelerimiz, 120 binin üzerinde insanımıza doğrudan istihdam sağlayarak, Konya’mıza iş oluyor, aş oluyor, 194 ülkeye yaptıkları ihracatla Konya markasını dünyada temsil ediyorlar” şeklinde konuştu. Büyükeğen, kuruluşundan bu yana odada görev yapan tüm başkanlara, yönetim kurlu üyelerine, meclis başkanlarına, meclis üyelerine, meslek komitesi üyelerine, sanayicilere ve profesyonel çalışanlara teşekkür etti. KSO, 5 yıldızlı hizmet veriyor, geleceğin Konya’sını şekillendiriyor Konya Sanayi Odası’nın yarım asırlık yolculuğunda A seviyede akredite olarak üyelerine 5 yıldızlı hizmet sunan bir oda haline gelmeyi başardığına işaret eden Başkan Büyükeğen, odanın hayata geçirdiği ulusal ve uluslararası projelerle de sanayinin gelişmesine, şehrin ve ülkenin kalkınmasına öncülük ettiğini vurguladı. KSO’nun geliştirdiği projelerin sadece bugünün ihtiyaçlarını karşılamadığını, geleceğin Konya’sını da şekillendirdiğini aktaran Büyükeğen, şöyle devam etti: “Odamızın öncülüğünde şehrimize kazandırılan Innopark Konya Teknoloji Geliştirme Bölgemiz, bölgemizin yüksek teknoloji üretim kabiliyetinin gelişmesinde öncü rol oynuyor. Innopark’taki firmalarımız, sanal gerçeklik, otonom sistem, yapay zekâ, siber güvenlik, robotik haberleşme, biyoteknoloji gibi alanlarındaki ticarileşmiş üretimleriyle, Konya’mızın sanayi geleceğini yüksek katma değer odaklı yeni bir rotaya soktu. Enerji Verimliliği Etüt Merkezimiz, sanayi işletmelerimiz ve kamu kurumlarımıza ait 104 ayrı lokasyonda yaptığı enerji etüt çalışmaları ile bölgemizde 6 milyon dolardan fazla enerji tasarrufu imkanı sundu. Ahitürk Mesleki Yeterlilik Belgelendirme Merkezimiz, sanayimizin ihtiyaç duyduğu insan kaynağının yetiştirilmesine, ortağı olduğumuz Konya Model Fabrika ise, işletmelerimizin verimlilik ve dijital dönüşümüne katkı vermeye devam ediyor. Sanayicilerimizden gelen talepler doğrultusunda, sadece bu yıl döküm ve savunma sanayi sektörlerimizde 15 milyon Euro’luk UR-GE Projesi’ni hayata geçirdik.” “Konya, sanayicilerimizin başarısı ile ne kadar gurur duysa az” Konuşmasında Konya’yı güçlü bir sanayi şehri haline getiren Konyalı sanayicilere teşekkür eden KSO Başkanı Mustafa Büyükeğen, sanayicilerin özverili çalışmalarıyla Konya Organize Sanayi Bölgesi’nin Türkiye’nin ikinci büyük OSB’si haline geldiğini, şehirde toplam 12 OSB, 128 sanayi sitesi kurulduğunu ve buralarda 204 binden fazla kişinin istihdam edildiğini söyledi. Büyükeğen, “Bugün Konya’mız 3 bin 484 ihracatçı firma ile her yıl yeni bir ihracat rekoru kırıyorsa, 3.3 milyar doları aşan yıllık ihracat rakamı ile Türkiye’nin en fazla ihracat yapan 10 şehri arasındaysak, ihracatının yüzde 95’i sanayi mamullerinden oluşan güçlü bir sanayi şehri ve Türkiye’nin dış ticaret fazlası veren nadir illerinden biriysek bu gurur sanayicilerimizin gururu. Bu şehir sanayicilerimizin başarısı ile ne kadar gurur duysa az” diye konuştu. Vali Akın: “Konya Sanayi Odamız, global pazarlarda Türkiye’yi temsil eden bir merkeze dönüşmüştür” Konya Valisi İbrahim Akın da, Konya sanayisinin dünya standartlarında üretim yapan bir yapıda olduğunu vurguladı. Vali Akın, “50 yıl önce büyük cesaretle atılan adımlar, geleceğe duyulan inancın da bir göstergesidir. Konya Sanayi Odamız, global pazarlarda Türkiye’yi temsil eden bir merkeze dönüşmüştür. Bu dönüşüm, tüm sanayicilerimizin, girişimcilerimizin ve çalışanlarımızın müşterek eseridir. Konya sanayisi, ülkemizin güçlü geleceğini inşa ederken çevresel sürdürülebilirlikten toplumsal faydaya kadar birçok alanda örnek çalışmalar yürütmektedir. Konya sanayisinin başarılarının temelinde, sanayicilerimizin azmi, yenilikçi bakış açısı ve Konya Sanayi Odası’nın liderliğinin yanında devletimizin ve bakanlarımızın ilimizin sanayisine verdikleri güçlü destek yatmaktadır. İnanıyorum ki, tüm bu çabalar, ülkemiz ekonomisinin büyümesine, istihdamın artmasına ve teknolojik gelişimin hızlanmasına doğrudan katkı sağlayacaktır” şeklinde konuştu. Altay: “Sanayicimiz, kendisi için değil, çalışanları için, memleketi için üretiyor” Programda konuşan Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, tarımla başlayan Konya endüstrisinin, bugün Türkiye’nin en güçlü sanayilerinden biri haline geldiğini, kendini sanayi şehri olarak tüm dünyaya kabul ettirdiğini söyledi. İstihdamın önemine dikkat çeken Başkan Altay, “Şehri ne kadar imar edersek edelim eğer insanlara istihdam oluşturamazsak iş bulamazsak insanların bu şehirde yaşaması mümkün değil. Birçok sanayicimiz de artık kendisi için üretmekten çok çalışanlar için, memleketimiz için üretiyor ve gayret ediyor. Biliyorum bu çok zor bir yolculuk ama şundan emin olabilirsiniz ki bu yolculukta yalnız değilsiniz büyükşehir belediyemiz ve ilçe belediyelerimiz olarak her zaman sizlerin yanındayız. İnşallah hep birlikte Konya’mızı çok daha güzel yarınlara hazırlayacağız” ifadelerini kullandı. 1992-1999 yılları arasında Konya Sanayi Odası Başkanlığı görevini yürüten, KSO’nun hayatta olan en eski Başkanı Mehmet Ali İnan da, gecede yaptığı konuşmada, 1992 yılında Oda Başkanlığı görevine seçildiğini, Oda’nın o dönemde bütçesinin ekside, hizmet binasının 7 yıldır tamamlanmamış halde olduğunu ifade ederek, “Konya sanayisi o günlerden bugünlere geldi. Bugün de, böyle güzel bir organizasyonda bir araya gelmemizi sağlıyor. 35 yıl önce ne haldeydik, maaşını ödeyemeyen bir odadan bugün bu hale geldik. Bugün Konya Organize Sanayi Bölgesi’nde 65 binden fazla istihdamımız var. Hepinize teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı. Geceye katılan protokolün katılımı ile Konya Sanayi Odası’nın kurucu yönetim kurulu başkanlarına, geçmiş dönem meclis başkanlarına, geçmiş dönem yönetim kurulu başkanlarına, oda üyeliğinde 50. ve 40. yılını dolduran üyelerle odada en uzun süre görev yapan personellere 6 farklı kategoride 78 plaket verildi.
27 Kasım 2024 Çarşamba - 21:49 Batman’da arpa stoğunun az olması fiyatları etkiledi Batman Zahireciler ve Hububatçılar Derneği Başkanı Halil Ay, 2024 yılı arpa hasat dönemiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Ay, bu yıl arpa stoklarının az olduğuna dikkat çekerek, “Çiftçinin, esnafın ve tüccarın elindeki arpa stokları oldukça sınırlı. Doğu ve Güneydoğu’da stoklar, bölgenin yalnızca bir aylık ihtiyacını karşılayacak düzeyde. Batman TMO’nun kendi lisanslı depolarında ve kiraladığı alanlarda bu yıl için ve önümüzdeki yılın ihtiyaçlarını karşılayacak kadar stok mevcut” dedi. Türkiye genelinde arpa stoklarıyla ilgili bilgi veren Ay, özellikle Silvan ve Doğu Anadolu bölgelerinde, yer altında saklanan stokların 3 yıl yetecek kadar olduğunu belirtti. TMO’nun güncel arpa satış fiyatının 8 bin 420 TL + KDV olduğunu ifade eden Ay, “Türkiye’nin her bölgesinde arpa stoku var özellikle Silvan bölgesinde birde Doğu Anadolu bölgesinde 3 yıl yetecek kadar yer altında arpa stoku var. Şu anda Batman TMO satış fiyatı 8 bin 420 artı KDV ile birlikte 8 bin 520 TL’ye tekabül ediyor, şu an için çiftçi, üretici ve sanayici TMO satışlarından faydalanabiliyor. Ayrıca her ayın 1’inden 3’üne kadar TMO ofisinin fiyat güncellemeleri oluyor. Eylül ve Ekim ayında 8 bin 320 TL‘den açıldı yani sadece bir defa 100 TL zam yapıldı, tabi önümüzdeki Aralık ayı içinde de bir artış daha bekliyoruz, yani ton başında 200 TL daha bir artış söz konusu” şeklinde konuştu.
27 Kasım 2024 Çarşamba - 18:17 ATB Başkan Vekili Bülbül: "Fırtına ve sağanaktan etkilenen üreticiye ödenek sunulmalı" Antalya Ticaret Borsası (ATB) Başkan Vekili Halil Bülbül, geçtiğimiz günlerde Antalya’nın 9 ilçesinde meydana gelen fırtına, hortum ve şiddetli yağışlar nedeniyle zarar gören üreticilere, üretimde sürdürülebilirliğinin sağlanabilmesi için faizsiz kredi desteği, mevcut kredi borçları en az iki yıl süreyle ertelenerek acil destek kapsamında da ödenek sunulmaması gerektiğini söyledi. Antalya Ticaret Borsası Kasım ayı Meclis Toplantısı, Meclis Başkanı Erdoğan Ekinci başkanlığında ATB Toplantı Salonu’nda yapıldı. Üyelerin yönetimin bir aylık çalışmasıyla ilgili bilgilendirildiği Meclis’te Erdoğan Ekinci, geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitiren Meclis Üyesi Mustafa Cahit Sönmez’i rahmetle andı. Ekinci, “Meclisimiz adına, ailesine, sevdiklerine ve camiamıza sabır ve başsağlığı diliyorum. Cahit Bey’in ani vefatı hepimiz için tarifsiz bir kayıp oldu. Cahit Bey, güler yüzü ile hepimizin gönlünde özel bir yer edinmiş, değerli bir arkadaşımızdı. Kendisiyle birlikte geçirdiğimiz zamanlar, paylaştığımız hatıralar bizler için kıymetli birer hatıra olarak kalacaktır. Bizler kendisinden razıyız, Allah da ondan razı olsun. Mekanı cennet, ruhu şad olsun” dedi. “Acil destek kapsamında ödenek sunulmalı” Başta Serik, Aksu, Manavgat, Alanya ve Gazipaşa olmak üzere 9 ilçede meydana gelen kuvvetli fırtına, hortum ve şiddetli yağışlar nedeniyle zarar gören çiftçiler ve bölge halkına geçmiş olsun dileklerini ileten ATB Başkan Vekili Halil Bülbül, yaşanan afetlerde can kaybı ve yaralanmaların olmamasının en büyük teselli olduğunu söyledi. Bülbül, özellikle örtü altı tarım alanları ve meyve bahçelerinde ciddi zarar meydana geldiğini kaydederken, hasar tespit çalışmalarının devam ettiğini belirtti. Bülbül, “Üretimde sürdürülebilirliği sağlamak için zarar gören üreticilere yönelik, faizsiz kredi desteği sunulmalı ve mevcut kredi borçları en az iki yıl süreyle ertelenmelidir. Cumhurbaşkanlığınca acil destek kapsamında ödenek sunulmalıdır” dedi. “Tarıma sigorta şart” Son yıllarda artan afetlerin, tarımsal faaliyetlerle ilgili sigortalama sisteminin daha işlevsel olması gerektiğini ortaya koyduğunu söyleyen Bülbül, “Mevcut hasarlar incelendiğinde, tarım alanlarının yarısında sigorta bulunmadığı görülmektedir. Oysa Antalya gibi sık sık afetlerle karşılaşan bölgeler, havza sisteminde çerçevesinde belirlenmelidir. Bu bölgelerdeki tüm tarım alanlarında sigortalılık zorunlu hale getirilmeli ve primlerdeki devlet katkı payı en az yüzde 70’e çıkarılmalıdır. TARSİM mevzuatında, tarımsal üretim yapılan tüm alanları kapsayacak biçimde, niteliğine bakılmaksızın kapsamlı bir düzenleme yapılmalıdır” diye konuştu. “Kamusal altyapı afetlerin etkisini azaltır” Son yedi yılda iklim değişikliğine bağlı olarak hortum ve sel gibi afet olaylarının Antalya’da arttığını ve uzmanların uyarıları doğrultusunda aşırı iklim olaylarının görülme sıklığının da artacağını vurgulayan Halil Bülbül, “Afetlerin şiddetini azaltmanın yolunun kamusal altyapı yatırımlarından geçtiğini vurguluyoruz. Çünkü kamunun altyapıya yapacağı yatırımlar, afetlerin etkisini azaltmada önemli bir rol oynayacaktır. Özellikle örtü altı üretim faaliyetlerinin yoğun olduğu sahil şeridimizde üretimimizi yalnızca kuraklığa göre değil, sel, fırtına ve hortum afetlerini de göz önünde bulundurarak planlamalıyız. Kurak geçen yaz ve sonbahar mevsimlerinden sonra aşırı yağışlı günler yaşamaya başladık. Bu durum maalesef beklenmedik değil, iklim krizinin kaçınılmaz sonuçlarından biri, umarım daha fazla kayıp yaşamamıza neden olmaz” değerlendirmesinde bulundu. "Antalya ekonomisi ülke ortalamasının altında" ATB Başkan Vekili Halil Bülbül, 2024 yılı sonuna gelindiğini ve Antalya’nın ekonomisinin ülke ortalamasından daha kötü bir performans gösterdiğini vurgularken, “2023 yılından daha kötü bir ekonomik performans göstermekteyiz. Bazı özel yıllar hariç, kentimiz ekonomisi genellikle ülkemiz ortalamasının üzerinde bir performans göstermektedir. Bu yıllara daha dikkatli baktığımızda kur-enflasyon ilişkisi, kur aleyhine gerçekleşmiştir. Yani açıklanan enflasyon hızından daha düşük seyreden kur artışı, kentimiz ekonomisini toplam olarak ülkemiz ortalamasından daha kötü etkilemektedir. Çünkü kentimiz, ortalamanın çok üzerinde dış dünyaya açıktır ve ticaretimizle doğrudan ilişkilidir” dedi. Yıl başından bu yana gerek kurulan kapanan şirket, gerek çek/senet istatistiklerinde Antalya’nın hiç olmadığı kadar ülke ortalamasından kötü performans gösterdiğini kaydeden Bülbül, şunları kaydetti: “Nitekim Ekim ayında da bu eğilim devam etmiştir. Kurulan şirket sayısı ülkemizde yıllık yüzde 12.2 azalırken kentimizde yüzde 24.1 azalmıştır. Kapanan şirket sayısı ise ülkemizde yıllık yüzde 21.2 artarken kentimizde yüzde 47.6 artmıştır. Yani ülkemizdekinin yarısı kadar kurulan, iki katı kadar kapanan şirket istatistiklerine sahip durumdayız. Aynı dönemde protestolu senet tutarı ülkemizde yüzde 171 artarken kentimizde yüzde 305 artmıştır. Yine karşılıksız çek tutarı ülkemizde yüzde 222 ve kentimizde yüzde 255 artmıştır. Ticaret hareketliliğinin öncü göstergelerinden olan çek ile işlem hacmi, ülkemizde yıllık yüzde 71 ve kentimizde ise yüzde 56 artmıştır. Ticari kredilerdeki dönemsel artışlar ülkemizde yüzde 29, kentimizde yüzde 33 olmuştur. Tarımsal kredilerde kentimizde yüzde 44, ülkemizde ise yüzde 47 artmıştır. Yani gerek ticari hareketlilik gerek kredi büyümeleri yıllık bazda açıklanan enflasyon kadar artmamıştır. İşletmelerimizin sermaye yetersizlikleri düşünüldüğünde bu eğilimler, sağlıklı ekonomik büyüme için olumsuz göstergelerdir. İşletmelerimizin krediye erişimdeki zorlukları ve maliyetleri, bir an önce makul düzeye getirilmelidir. Ekonomimizin iç işleyişiyle ilgili temel bazı göstergeler bu eğilimdeyken ihracatımız da bu eğilime paralel seyretmektedir. Ekim ayı itibariyle toplam ihracat yıllık düzeyde ülkemizde yüzde 2.6 artarken kentimizde yüzde 1.5 artmıştır. Tarımsal ihracat ise aynı dönemde ülkemizde yüzde 3.8 artarken kentimizde yüzde 0.2 azalmıştır.” 3,6 ton zeytin üretimi Zeytin ve zeytinyağı sektörünü değerlendiren Başkan vekili Halil Bülbül, zeytin ve zeytinyağı sektörünün 2023-2024 sezonunu dökme zeytinyağına getirilen yasak ve kotaların etkisiyle yüzde 18 gelir kaybı ve 765 milyon dolarlık ihracat geliriyle tamamladığına dikkat çekti. Geçen yıl zeytinyağı ihracatının miktar bazında yüzde 52 azaldığını, ortalama ihraç fiyatının 4,64 dolardan 7,16 dolara yükselmesiyle gelirdeki düşüşün yüzde 29 olduğunu kaydeden Bülbül, “2024-2025 sezonu için Zeytin ve Zeytinyağı Rekoltesi Ulusal Resmi Tahmin Heyeti, ülke genelinde 3,6 milyon ton zeytin üretimi öngörüyor. Bunun 750 bin tonu sofralık, 2 milyon 850 bin tonu yağlık olarak işlenecek ve toplamda 475 bin ton zeytinyağı üretileceği tahmin edilmektedir. Geçen sezonun stoklarıyla birlikte toplam zeytinyağı miktarının bu sezonda 600 bin ton seviyesine ulaşması beklenmektedir” dedi. “Fiyat düşmemeli” İspanya ve Tunus’ta bu yıl zeytin veriminde artış olduğunu, bu durumun zeytinyağı fiyatlarının geçen ay litre başına 8,5 dolara düşmesine neden olduğunu kaydeden Bülbül, “İspanyol ve İtalyan sektör lideri firmalar, fiyatların daha da gerileceğine dair değerlendirmelerde bulunuyor. Ancak bu açıklamalara rağmen iç piyasa için fiyatları çok düşürmemeliyiz. İspanya ve İtalya’nın yüksek iç tüketim ve ihracat potansiyeli, Türkiye için pazardaki etkisini artırma fırsatı sunmaktadır. Üyelerimiz, üreticilerin son dönemdeki toptan alım fiyatlarındaki düşüşlerinden rahatsızlık duyduğunu belirtmektedir. Özellikle ihracat yapan ve yüksek hacimli ürün tedarik eden firmaların, maliyetleri göz önünde bulundurarak fiyat politikalarını özenle belirlemeleri büyük önem taşımaktadır. Sektördeki büyümenin sürdürülebilir olması için kamu, zeytin ve zeytinyağını stratejik ürün olarak ele almalı ve ürün bazında destekleri artırmalıdır. Aksi takdirde, sektörde elde edilen mevcut ivmenin kaybedilmesi riski bulunmaktadır” diye konuştu. "Tarımsal kredi limitleri artırılmalı" Konuşmasında, meslek komitelerinde gündeme gelen konuları da değerlendiren Halil Bülbül, komite üyelerinin mevcut piyasa şartları çerçevesinde tarımsal kredi limitlerinin güncellenmesi ve arttırılmasını talep ettiğini kaydetti. Bülbül, “Diğer sektörlere yönelik kredi limitlerinde sık sık güncellemeler yapılırken tarımsal kredilerin bu alanda geri kalması, faaliyetlerinin sürdürülebilirliğini olumsuz yönde etkilediğini paylaşmaktadırlar. Tarımsal işletme ve yatırım kredisi limitlerinin en az iki katına çıkartılması, sektörümüzün ihtiyaçlarına daha etkili bir şekilde yanıt verilmesine katkı sağlayacaktır” dedi. “Gerçek kişiler de döviz dönüşüm desteğinden yararlansın” Halil Bülbül, gerçek kişi işletmelerinin döviz dönüşüm desteğinden yararlanmasını talep ederken, “Merkez Bankası tarafından 15 Ekim 2024 tarihinde yayımlanan ‘Firmaların Yurt Dışı Kaynaklı Dövizlerinin Türk Lirasına Dönüşümünün Desteklenmesi Hakkında Tebliğe İlişkin Uygulama Talimatı’nda da önceki talimatlarda olan tanımlara yer verilmiştir. Gerçek kişi işletmeleri için bu destekten yararlanma imkanı yine sağlanmamıştır. Ancak gerçek kişi işletmeleri de tüzel kişiliğe sahip işletmeler gibi ihracat yapmakta ve bankalara aynı döviz taahhütlerini sunmaktadır. Buna rağmen, yurt dışı kaynaklı dövizlerin bankaya satılması durumunda Merkez Bankası’nca ödenen Türk lirasına çevrilen tutarın yüzde 2’si oranındaki döviz dönüşüm desteğinden faydalanamamaktadır. Bu durum, gerçek kişi işletmeleri için ticari rekabet bakımından olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. Gerçek kişi işletmelerinin de döviz dönüşüm desteğinden yararlanabilmeleri için yapmış olduğumuz girişimlerin takipçisi olmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. ATB Başkan Vekili Halil Bülbül, Meclis Üyesi Mustafa Cahit Sönmez’in vefatından duyduğu üzüntüyü dile getirirken, “Camiamız ve Antalya için değerli bir insandı. İsmini her zaman iyi hatırlayacak, hayırla anacağız. Dualarla ebedi yolculuğuna uğurladığımız Mustafa ağabeye Allah’tan rahmet, ailesine, sevenlerine ve camiamıza sabır ve başsağlığı diliyorum. Ruhu şad, mekanı cennet olsun” dedi. Halil Bülbül, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü 86’ncı ölüm yıl dönümünde saygı, minnet ve özlemle anarken, “Ruhu şad olsun” dedi. Meclis’te üyeler sektörleriyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Oleolog Kıvrak: “Aşırı sıcaklar bu yıl zeytinyağını acı yaptı”
19 Kasım 2024 Salı - 10:47 Oleolog Kıvrak: “Aşırı sıcaklar bu yıl zeytinyağını acı yaptı” Balıkesir Üniversitesi (BAÜN) Edremit Meslek Yüksekokulu Zeytincilik ve Zeytin İşleme Teknolojisi Programı Öğretim Görevlisi Oleolog Dr. Mücahit Kıvrak, aşırı sıcaklar sebebiyle zeytin ağaçlarının strese girdiğini ve meyvelerinin hem küçüldüğünü hem acılaştığını belirterek, bu meyvelerden üretilen zeytinyağlarının da hem acı olduğunu hem de meyvemsi kokusunun bulunmadığını söyledi. Kıvrak, yaptığı açıklamada son 50 yılın en sıcak yazlarından birinin yaşandığını belirterek, zeytin ağacının gövdesindeki suyu bu sene meyvesine veremediğini hayatta kalmak için etkin ve kısıtlı kullandığını anlattı. Zeytin ağacının su stresi yaşaması sebebiyle zeytinlerin ve ondan üretilen zeytinyağlarının bu yıl daha acı olduğunu vurgulayan Kıvrak, şöyle konuştu; “Aslında stresli bir yıl yaşanmasaydı meyvemsi kokuyu buram buram alırdık. Bünyesindeki su olsaydı ya da normal yağış düşseydi bünyesindeki suyun zeytine aktaracaktı. Acılaşmamış olacaktı. Zeytin normalde acı oluyor. Ancak suyla dengeli bir dağılım olunca acıyı çok hissetmiyorduk. Bu yıl meyvemsi kokuyu bulamıyoruz. Bunun yerine daha acı bir zeytin ve yağıyla karşı karşıyayız. Su az olunca ağaç, hayatını devam ettirme iç güdüsüyle daha fazla meyve verdi ancak küçük oldu. Daha çok çok küçük zeytin ve çekirdek ağırlıklı bir verim gördük. Ağaçlar bu yıl sadece çekirdeğe, tohuma yani genetik koduna çalıştı.” Ağaçların bu stres altında kendi meyvesini korumak adına zeytini dış etkenlerden korumak için özellikle biraz daha acılaştırdığını dile getiren Kıvrak, “Meyvelerini acı yapmak zorunda. Çünkü kuşlar yerse meyvelerinden, tohumlardan yeni ağaçlar çıkmaz. Bu yüzden ağaç öleceğini düşündüğü için bu sene meyve tanelerini acılaştırdı. Bunun adı ağacın yok olmaya karşı kendini koruma içgüdüsü. Acı olunca kimse yemiyor, çekirdek tohum olarak kalıyor” dedi. "Zeytinyağının ağzını açık bırakmayın" Kıvrak, üreticilerin zeytin ve yağının acılığından şikayet ettiğini belirterek, şunları kaydetti; “Üreticiler acısı çıksın diye zeytinyağlarını açık havaya daha fazla maruz bırakıyorlar. Yanlış. Bu yıl zeytinyağını bu şekilde yemeliler. Ağzını açık bırakmamalılar. Çünkü bu bol antioksidan içeriyor. Ağzı açık bırakılırsa acılık gider ancak yağ tüm özelliğini kaybediyor. Sağlıklı, antioksidan etkisi yok oluyor. Sonra yağlı boya tadına dönüşüyor.”
12 yıllık hayalini GEKA ile gerçekleştirdi
19 Kasım 2024 Salı - 10:33 12 yıllık hayalini GEKA ile gerçekleştirdi Güney Ege Kalkınma Ajansı’nın (GEKA) Yenilikçi Genç Girişimcilik Destek Programı kapsamında aldığı destekle 12 yıldır hayalini kurduğu çikolata firmasının sahibi olan girişimci, sağlıklı mutluluk hormonlu çikolata formülüyle de ‘En Yenilikçi Gıda Üreticisi’ ödülünü kazandı. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü koordinasyonunda faaliyetlerini Aydın Denizli ve Muğla’da yürüten GEKA, Güney Ege’de hayalleri gerçekleştirmeye devam ediyor. GEKA’nın 2022 yılı Yenilikçi Genç Girişimci programına başvuruda bulunan girişimci Hüseyin Doğan Bozkurt, “Sağlıklı Mutluluk Hormonu Üreteceğiz” projesiyle hibe desteği almaya hak kazandı. 12 yıldır hayalini kurduğu çikolata firmasını geçtiğimiz Ocak ayında faaliyete geçiren Bozkurt, vegan, glutensiz, diyabetik, çocuk ve sporcu beslenmesine yönelik çikolata ve çikolatalı ürünler üretimine başladı. Ürettiği çikolatalarına renk ve lezzet katarken tamamen doğal malzemelere dayalı bir üretim gerçekleştiren başarılı girişimci, siyah havuç ve ıspanak gibi doğal bileşenlerden elde ettikleri renklerle çikolatalarına hem estetik hem de besleyici özellik kattı. Ürettiği çikolataları bitki ekstraktları ile birleşen kakao yağı sayesinde farklı tatlar ve renklerle sunan Hüseyin Doğan Bozkurt, 750’den fazla katılımcıyı bir araya getiren 3. Gıda Plus Ödülleri töreninde 35 farklı kategorideki “En Yenilikçi” ürünlerden bir tanesi oldu. GEKA’nın desteğiyle kurulan Denizlili Çikolata Firması Bubon Chocolate, daha bir yılını doldurmadan Gıda, İçecek ve Tarım Politikaları Araştırmaları Merkezi (GIFT) tarafından düzenlenen 3. Gıda İnovasyon Zirvesi ve Gıda Plus Ödül Töreninde 169 firma ile yarışıp 2024 yılının “En Yenilikçi Fonksiyonel Gıda Üreticisi” olarak seçildi. “Güney Ege Kalkınma Ajansı’nın desteğiyle hayalimi gerçekleştirdim” 12 yıldır farklı şehir ve ülkelerde iş deneyimininden sonra çikolata üretimi hayalini Güney Ege Kalkınma Ajansı ile gerçekleştiren Hüseyin Doğan Bozkurt, “Eşimle birlikte gıda mühendisliği olarak farklı sektörlerde ve farklı firmalarda deneyim kazandık. Yaklaşık 12 yıldır farklı şehirler ve ülkelerdeki deneyimimden sonra kendi memleketim olan Denizli’de bu yatırımı yapma kararı aldım. Kendi özel ilgim olmasından kaynaklı ve çikolata sektöründe ilerlemek isteğimden dolayı hayalimi Denizli’de kurdum. 12 sene önce kendi memleketim olan Denizli’den ayrılmıştım ve deneyim kazandıktan sonra hayalimin ilk adımını Denizli’de başlayarak atmak istedim. Bu yolculuğa Güney Ege Kalkınma Ajansı ile başladım” dedi. İşletmesinin başarıya giden öyküsü hakkında da bilgiler veren Bozkurt, 2022 yılında Yenilikçi Genç Girişimci programına başvuruda bulunup, hibeye layık görülünce projenin başlangıcını verdiği belirtti. Aktif olarak toplam 4 kişi çalıştıklarını ve istihdam da sağladığını belirten işletme sahibi Bozkurt, “2022 yılında Yenilikçi Genç Girişimci programına başvurdum. Destek almaya hak kazanan projemize 2023 yılında başladık. 2024 yılının Ocak ayında ise tamamen aktif olarak toplam 4 kişi olarak üretimimizi yapmaktayız. Üretimimizde açık mutfak ve fabrika satış mağazası olarak çalışıyoruz. Açık mutfaktaki amacımız ise tüm şeffaflığıyla üretimi gösterebileceğimiz bir alan olsun. İnsanlar imalatın nasıl gerçekleştiğini görsünler diye düşündük” diye konuştu. “57 çeşit reçetemiz ile bütün herkese hitap ediyoruz” 57 reçeteli ürünleri ile hizmet veren ve vegan, glutensiz, diyabetik, çocuk ve sporcu beslenmesine yönelik çikolata ve çikolatalı ürünler üretimi yaptıklarını kaydeden Bozkurt, “Amacımız değişen dünya trendlerinde sağlıklı beslenme alışkanlıklarımızda da ödün vermeden çikolata sektöründe yeni ürünler kazandırmak. Bu vizyonla ilerlediğimiz noktada bizler yaklaşık 57 çeşit reçetemiz ile Denizli’de ürün satışı yapmaktayız. Kullandığımız ham maddelerde bitki ekstrakları, bal kabağı, anason, lavanta ve bitki çekirdekleri gibi ürünleri kullanıyoruz. Bunları kullanarak çocuk beslenmesinde, sporcu beslenmelerinde, diyabetik ve vegan beslenmede yer etmek istiyoruz. Amacımız çikolata sektöründe farklı bir lezzet ve farklı bir deneyim yaşatmak istiyoruz. Kullandığımız ürünler bitki ekstraklarından aldığımız ekstrak ile kakao yağının birleşmesiyle oluşuyor. Atölyede de bunun üzerine birçok çalışma yapıyoruz. Yaklaşık 10’a yakın rengi doğal olarak kullanıyoruz ve oluşturuyoruz. Bu konuda ön planda olan siyah havuç ve ıspanak diyebilirim. Siyah havuçta mor ve siyahın tonlarını 4 rengi çekebiliyoruz. Ispanakta da yeşilin tonundan renk elde edip bu ekstraklardan ile birlikte kakao yağı ile birlikte çikolata da kullanıyoruz. Bunun ve bu tarz ürünlerin ise çok daha fazla yaygınlaşmasını istiyoruz” şeklinde konuştu.
Irak’ın, ’Musul’u ayağa kaldıralım’ çağrısı Türk müteahhitleri sevindirdi
19 Kasım 2024 Salı - 10:15 Irak’ın, ’Musul’u ayağa kaldıralım’ çağrısı Türk müteahhitleri sevindirdi Irak hükümetinin DEAŞ işgalinden büyük zarar gören Musul’un yeniden imarı için Türkiye’ye yaptığı çağrıyı Türk müteahhitler sevinçle karşıladı. Doğu Akdeniz İnşaat Müteahhit Birlikleri Federasyonu Başkanı Mustafa Karslıoğlu, “Irak hükümeti adeta bizim müteahhitlerimize muhtaç. Bizim ciddi bir tecrübemiz var. Türk firmaları biran önce inşaatlara başlamayı hedefliyor" dedi. Irak’ta hükümet, DEAŞ terör örgütünün işgalinden büyük zarar gören Musul’da havalimanı başta olmak üzere kentin yeniden imarı için Türkiye’ye çağrı yaptı. Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB), yaptığı duyuru ile Irak Musul’da yeni yapılanma için ihalelere katılım çağrısı yaptı. Hükümet destekliyor Ayrıca Irak hükümeti, Türk firmaların güvenliğini sağlayarak Musul’da işler yapması için Ticaret Bakanlığı’na da başvuruda bulundu. Ticaret Bakanı Ömer Bolat’ta, bu kapsamda TİM organizasyonuyla oluşturulan Genel Ticaret Heyeti, Türkiye Müteahhitler Birliği tarafından organize edilen Müteahhitlik Heyeti ve beraberindeki firma temsilcileriyle Irak’ın başkenti Bağdat ile Basra’yı ziyaret etti. Öte yandan Musul’un yeniden imarı için Türkiye’ye yapılan çağrı, müteahhitler tarafından sevinçle karşılandı. Konuyla ilgili Doğu Akdeniz İnşaat Müteahhit Birlikleri Federasyonu Başkanı Mustafa Karslıoğlu (DAİMFED) Genel Başkanı Mustafa Karslıoğlu, gazetecilere açıklamalarda bulundu. Karslıoğlu, Türk müteahhitlerin Orta Doğu’yu çok iyi bildiğini belirterek şunları söyledi: “Musul’un davetiyesi çok önemli. Bizim çok ciddi bir tecrübemiz var. Irak bizim kapı komşumuz. Irak hükümeti adeta bizim müteahhitlerimize muhtaç. Bizler Musul’u Türkiye’nin vilayeti gibi görüyoruz. Ancak DEAŞ ve IŞİD’in verdiği tahribat çok büyük. Orada içler acısı bir durum var. Biz bu davetten sonra o şehri ayağa kaldıracağız.” “Ciddi tecrübemiz var” Türkiye’den bin 100 firmanın ihaleye katılacağını aktaran Mustafa Karslıoğlu, “Müteahhitlerimiz faaliyet göstermeye hazır. Biz tanıtıcı dosyalarımızı ve firmalarımızın listesini teslim edeceğiz. Orada dikkat edilmesi gereken husus, mayın temizliği yapıldıktan sonra firmalarımıza izin verebiliriz. Çünkü orada tekrar bir can kaybı yaşamak istemiyoruz. Fakat bu çağrı, sektör temsilcilerini heyecanlandıran bir konu. Bizlerin altyapı, kanalizasyon, içme suyu, köprü, okul, hastane ve toplu konutlarda ciddi bir tecrübemiz var” diye konuştu. Musul’un yeniden inşasının yaklaşık 15 sene süreceğini ve ülkeye ciddi döviz getirisi olacağını vurgulayan DAİMFED Genel Başkanı Mustafa Karslıoğlu, “Bizim tecrübelerimize göre 15 yılda ayağa kaldırılabilecek bir yapıdan bahsediyoruz. Çünkü Musul’da her şey bitik durumda. Türk firmaları biran önce inşaatlara başlamayı hedefliyor. Ülkemize ciddi bir maddi getiri sağlayacağız. Türk şirketlerinin gücünü bir kere daha dünyaya göstereceğiz.”
Net UYP açığı 318,1 milyar dolar oldu
19 Kasım 2024 Salı - 10:14 Net UYP açığı 318,1 milyar dolar oldu Türkiye’nin net UYP’si, 2023 yıl sonunda eksi 318,6 milyar ABD doları iken 2024 Eylül sonunda eksi 318,1 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşti. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Eylül ayı Uluslararası Yatırım Pozisyonu Gelişmeleri’ni açıkladı. Eylül sonu itibarıyla, Uluslararası Yatırım Pozisyonu (UYP) verilerine göre, Türkiye’nin yurt dışı varlıkları, 2023 yıl sonuna göre yüzde 6,7 oranında artışla 354,8 milyar ABD doları, yükümlülükleri ise yüzde 3,3 oranında artışla 672,9 milyar ABD doları olarak gerçekleşti. Türkiye’nin yurt dışı varlıkları ile yurt dışına olan yükümlülüklerinin farkı olarak tanımlanan net UYP, 2023 yıl sonunda eksi 318,6 milyar ABD doları iken 2024 Eylül sonunda eksi 318,1 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşti. Varlıklar alt kalemleri incelendiğinde, rezerv varlıklar kalemi 2023 yıl sonuna göre yüzde 7,9 oranında artışla 152,1 milyar ABD doları, diğer yatırımlar kalemi yüzde 4,5 oranında artışla 129,8 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşmiştir. Diğer yatırımlar alt kalemlerinden bankaların Yabancı Para ve Türk Lirası cinsinden efektif ve mevduatları yüzde 7,4 oranında artışla 50,0 milyar ABD doları oldu. Yükümlülükler alt kalemleri incelendiğinde, doğrudan yatırımlar (sermaye ve diğer sermaye) piyasa değeri ile döviz kurlarındaki değişimlerin de etkisiyle 2023 yıl sonuna göre yüzde 1,8 oranında azalışla 190,9 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşti. Portföy yatırımları 2023 yıl sonuna göre yüzde 23,6 oranında artışla 119,1 milyar ABD doları olmuştur. Yurt dışı yerleşiklerin hisse senedi stoku 2023 yıl sonuna göre yüzde 14,2 oranında artışla 33,7 milyar ABD doları olurken, yurt dışı yerleşiklerin mülkiyetindeki DİBS stoku 15,8 milyar ABD doları, Hazine’nin tahvil stoku (yurt içi yerleşiklerce alınan tahvil stoku düşüldükten sonra) ise yüzde 3,7 artışla 44,1 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşti. Aynı dönemde, diğer yatırımlar 2023 yıl sonuna göre yüzde 0,6 oranında artarak 362,8 milyar ABD doları oldu. Yurt dışı yerleşiklerin yurt içi yerleşik bankalardaki Yabancı Para mevduatı, 2023 yıl sonuna göre yüzde 3,2 oranında azalarak 41,8 milyar ABD doları olurken, TL mevduatı yüzde 27,8 oranında artarak 21,8 milyar ABD doları oldu. Bankaların toplam kredi stoku yüzde 12,6 oranında artarak 70,5 milyar ABD doları olurken, diğer sektörlerin toplam kredi stoku yüzde 1,3 oranında artarak 102,4 milyar ABD doları düzeyinde gerçekleşti.
Metin: “1980’lerde manda sayısı yaklaşık 1 milyondu"
18 Kasım 2024 Pazartesi - 17:47 Metin: “1980’lerde manda sayısı yaklaşık 1 milyondu" Samsun Manda Birliği Başkanı İsmail Metin, 22 bin manda sayısı ile Türkiye’de birinci sırada olduklarını belirterek, “Bu rakamlar geçen yıllara göre kıyaslandığında çok düşük. 1980’lerde bu sayı yaklaşık 1 milyondu. O döneme göre ciddi bir düşüş yaşandı. Manda yetiştiriciliğini geleceğe taşımak için çalışıyoruz” dedi. Türkiye’de en fazla manda yetiştiriciliğinin yapıldığı Samsun’da en çok manda Bafra ilçesinde bulunuyor. Samsun, 22 bin manda sayısı ile Türkiye’de en fazla yetiştiriciliğin yapıldığı il konumunda bulunurken, sadece Bafra ilçesinde yaklaşık 1O bin adet manda mevcut. “Üretim geçen yıllara göre ciddi şekilde azaldı, çalışacak hayvan bakıcısı dahi bulamıyoruz” Samsun Manda Birliği Başkanı İsmail Metin, yaptığı açıklamada, 1980’li yıllarda il genelinde manda sayısının 1 milyona ulaştığını, o günden bu yana ciddi bir düşüş yaşandığını söyledi. Türkiye’de manda yetiştiriciliğinin yeniden canlanmasında, 2008 yılında Samsun’da kurulan Türkiye’nin ilk manda birliğinin ve devlet desteklerinin etkili olduğunu kaydeden Metin, “2009 yılından itibaren Tarım ve Orman Bakanlığı’nın verdiği desteklerle manda sayısında artış yaşandı. Ayrıca Anadolu Islah Projesi gibi çalışmalar da popülasyonun artmasına büyük katkı sağladı. Gençlerimiz, manda yetiştiriciliği gibi zorlu bir işe sıcak bakmıyor. Tarım ve hayvancılık ağır bir iş; sabah-akşam mesaiyle sınırlı değil. Sabahın erken saatlerinden gece yarısına kadar çalışmayı gerektiriyor. Üstelik sosyal hayat da kısıtlanıyor. Bu durum gençlerimizi sektörden uzaklaştırıyor. Kendi çiftliğimde bile çalışacak hayvan bakıcısı bulamıyoruz” diye konuştu. "Genç çiftçilere yönelim teşvikler arttırılmalı" Bu konuda genç çiftçilere verilen teşviklerin arttırılması gerektiğine dikkat çeken Metin, manda ürünlerinin ekonomiye ciddi bir katkısının olduğuna değinerek, “Ürünlerin markalaşması, sektörü kalkındırmak için büyük bir adım. Ancak üretim maliyetleri, yem fiyatları gibi sorunlar nedeniyle bu alanda da sıkıntılar yaşanıyor” ifadelerine yer verdi. Başkan İsmail Metin, sektörün devamlılığı için ellerinden geleni yaptıklarını, bu sektörün gelecek nesillere taşınması gereken bir değer olduğunu da sözlerine ekledi.
AESOB’dan yeni iş birliği protokolü
18 Kasım 2024 Pazartesi - 17:12 AESOB’dan yeni iş birliği protokolü AESOB Başkanı Adlıhan Dere ve Antalya PTT Başmüdürü Sefa İnce Antalya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği’nde bir araya gelerek AESOB ile Antalya PTT Baş Müdürlüğü arasında iş birliği protokolü imzaladı. AESOB Başkanı Adlıhan Dere ve Antalya PTT Başmüdürü Sefa İnce’nin katılımıyla gerçekleştirilen imza töreninde, Antalya’daki esnaf ve sanatkâr odalarına yönelik özel indirimleri kapsayan protokol detayları açıklandı. Bu işbirliği protokolü kapsamında; 18 Kasım 2024 - 17 Mayıs 2025 tarihleri arasında yapılacak olan tüm APS Kurye, Posta Kargosu ve Kargo Hizmetlerinde indirimli yeni fiyat tarifesi uygulanacaktır. Tarifeler bugün itibariyle PTT sistemine tanımlandı. Antalya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği’ne bağlı toplam 75 esnaf odasının birliğe yapacağı gönderiler daha önceki uyguladığı hali ile Birlik hizmet binasında bulunan PTT Gişe İşlemleri Masası’ndan ve tüm PTT şubelerinden yapılması mümkün olacak. Ayrıca PTT Antalya Başmüdürlüğünce esnaf odalarına gerekli tanımlamalar yapılarak odaların farklı adreslere gönderdiği tüm kargo ve posta iletileri protokol kapsamında indirimli tarifeden uygulanacaktır. Antalya Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanı Adlıhan Dere bu iş birliğinin Birliğe bağlı esnaf odalarına büyük avantajlar sunacağını belirterek hayırlı uğurlu olması temennisinde bulundu. Dere, “Böyle güzel bir işbirliğini hayata geçirmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Bu protokol, Birliğimizin ve Esnaf Odalarımızın işlerini daha ekonomik ve verimli bir şekilde yürütmelerine katkı sağlayacak. Bu projenin mimarlarından biri olan PTT Baş Müdürümüz Sayın Sefa İnce’ye şahsım ve Birliğim adına teşekkür ediyorum. Projemiz hayırlı uğurlu olsun. İnşallah bundan sonra da farklı projelerle bir araya gelerek çalışmalarımıza devam edeceğiz” dedi. Antalya PTT Başmüdürü Sefa İnce ise konuşmasında “AESOB Başkanımız Adlıhan Dere ile böyle güzel projelere imza atmaktan onur duyuyoruz. Bu işbirliği esnaf odalarına büyük kolaylık ve tasarruf sağlayacak. PTT olarak her zaman yanınızdayız” ifadelerini kullandı. AESOB ile Antalya PTT Başmüdürlüğü arasında gerçekleştirilen daha önceki işbirliği çalışmaları kapsamında AESOB Hizmet Binasında PTT Gişe İşlemleri Masası kurulmuştu. PTT Gişe İşlemleri Masası AESOB çatısı altında hafta içi her gün esnaf ve sanatkarlara hizmet vermeye devam ediyor. Antalya Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği’nde esnaf ve sanatkarlar PTT şubelerinde sağlanan tüm hizmetlerden aynı şekilde yararlanabiliyor. AESOB Başkanı Adlıhan Dere ve PTT Başmüdürü Sefa İnce esnaf ve sanatkara fayda sağlayan bu tarz işbirliği çalışmalarının devam edeceğinin teminatını verdi.