EKONOMİ
Batman’da arpa stoğunun az olması fiyatları etkiledi 27 Kasım 2024 Çarşamba - 21:49:06 Batman Zahireciler ve Hububatçılar Derneği Başkanı Halil Ay, 2024 yılı arpa hasat dönemiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Ay, bu yıl arpa stoklarının az olduğuna dikkat çekerek, “Çiftçinin, esnafın ve tüccarın elindeki arpa stokları oldukça sınırlı. Doğu ve Güneydoğu’da stoklar, bölgenin yalnızca bir aylık ihtiyacını karşılayacak düzeyde. Batman TMO’nun kendi lisanslı depolarında ve kiraladığı alanlarda bu yıl için ve önümüzdeki yılın ihtiyaçlarını karşılayacak kadar stok mevcut” dedi. Türkiye genelinde arpa stoklarıyla ilgili bilgi veren Ay, özellikle Silvan ve Doğu Anadolu bölgelerinde, yer altında saklanan stokların 3 yıl yetecek kadar olduğunu belirtti. TMO’nun güncel arpa satış fiyatının 8 bin 420 TL + KDV olduğunu ifade eden Ay, “Türkiye’nin her bölgesinde arpa stoku var özellikle Silvan bölgesinde birde Doğu Anadolu bölgesinde 3 yıl yetecek kadar yer altında arpa stoku var. Şu anda Batman TMO satış fiyatı 8 bin 420 artı KDV ile birlikte 8 bin 520 TL’ye tekabül ediyor, şu an için çiftçi, üretici ve sanayici TMO satışlarından faydalanabiliyor. Ayrıca her ayın 1’inden 3’üne kadar TMO ofisinin fiyat güncellemeleri oluyor. Eylül ve Ekim ayında 8 bin 320 TL‘den açıldı yani sadece bir defa 100 TL zam yapıldı, tabi önümüzdeki Aralık ayı içinde de bir artış daha bekliyoruz, yani ton başında 200 TL daha bir artış söz konusu” şeklinde konuştu.
27 Kasım 2024 Çarşamba - 18:17 ATB Başkan Vekili Bülbül: "Fırtına ve sağanaktan etkilenen üreticiye ödenek sunulmalı" Antalya Ticaret Borsası (ATB) Başkan Vekili Halil Bülbül, geçtiğimiz günlerde Antalya’nın 9 ilçesinde meydana gelen fırtına, hortum ve şiddetli yağışlar nedeniyle zarar gören üreticilere, üretimde sürdürülebilirliğinin sağlanabilmesi için faizsiz kredi desteği, mevcut kredi borçları en az iki yıl süreyle ertelenerek acil destek kapsamında da ödenek sunulmaması gerektiğini söyledi. Antalya Ticaret Borsası Kasım ayı Meclis Toplantısı, Meclis Başkanı Erdoğan Ekinci başkanlığında ATB Toplantı Salonu’nda yapıldı. Üyelerin yönetimin bir aylık çalışmasıyla ilgili bilgilendirildiği Meclis’te Erdoğan Ekinci, geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitiren Meclis Üyesi Mustafa Cahit Sönmez’i rahmetle andı. Ekinci, “Meclisimiz adına, ailesine, sevdiklerine ve camiamıza sabır ve başsağlığı diliyorum. Cahit Bey’in ani vefatı hepimiz için tarifsiz bir kayıp oldu. Cahit Bey, güler yüzü ile hepimizin gönlünde özel bir yer edinmiş, değerli bir arkadaşımızdı. Kendisiyle birlikte geçirdiğimiz zamanlar, paylaştığımız hatıralar bizler için kıymetli birer hatıra olarak kalacaktır. Bizler kendisinden razıyız, Allah da ondan razı olsun. Mekanı cennet, ruhu şad olsun” dedi. “Acil destek kapsamında ödenek sunulmalı” Başta Serik, Aksu, Manavgat, Alanya ve Gazipaşa olmak üzere 9 ilçede meydana gelen kuvvetli fırtına, hortum ve şiddetli yağışlar nedeniyle zarar gören çiftçiler ve bölge halkına geçmiş olsun dileklerini ileten ATB Başkan Vekili Halil Bülbül, yaşanan afetlerde can kaybı ve yaralanmaların olmamasının en büyük teselli olduğunu söyledi. Bülbül, özellikle örtü altı tarım alanları ve meyve bahçelerinde ciddi zarar meydana geldiğini kaydederken, hasar tespit çalışmalarının devam ettiğini belirtti. Bülbül, “Üretimde sürdürülebilirliği sağlamak için zarar gören üreticilere yönelik, faizsiz kredi desteği sunulmalı ve mevcut kredi borçları en az iki yıl süreyle ertelenmelidir. Cumhurbaşkanlığınca acil destek kapsamında ödenek sunulmalıdır” dedi. “Tarıma sigorta şart” Son yıllarda artan afetlerin, tarımsal faaliyetlerle ilgili sigortalama sisteminin daha işlevsel olması gerektiğini ortaya koyduğunu söyleyen Bülbül, “Mevcut hasarlar incelendiğinde, tarım alanlarının yarısında sigorta bulunmadığı görülmektedir. Oysa Antalya gibi sık sık afetlerle karşılaşan bölgeler, havza sisteminde çerçevesinde belirlenmelidir. Bu bölgelerdeki tüm tarım alanlarında sigortalılık zorunlu hale getirilmeli ve primlerdeki devlet katkı payı en az yüzde 70’e çıkarılmalıdır. TARSİM mevzuatında, tarımsal üretim yapılan tüm alanları kapsayacak biçimde, niteliğine bakılmaksızın kapsamlı bir düzenleme yapılmalıdır” diye konuştu. “Kamusal altyapı afetlerin etkisini azaltır” Son yedi yılda iklim değişikliğine bağlı olarak hortum ve sel gibi afet olaylarının Antalya’da arttığını ve uzmanların uyarıları doğrultusunda aşırı iklim olaylarının görülme sıklığının da artacağını vurgulayan Halil Bülbül, “Afetlerin şiddetini azaltmanın yolunun kamusal altyapı yatırımlarından geçtiğini vurguluyoruz. Çünkü kamunun altyapıya yapacağı yatırımlar, afetlerin etkisini azaltmada önemli bir rol oynayacaktır. Özellikle örtü altı üretim faaliyetlerinin yoğun olduğu sahil şeridimizde üretimimizi yalnızca kuraklığa göre değil, sel, fırtına ve hortum afetlerini de göz önünde bulundurarak planlamalıyız. Kurak geçen yaz ve sonbahar mevsimlerinden sonra aşırı yağışlı günler yaşamaya başladık. Bu durum maalesef beklenmedik değil, iklim krizinin kaçınılmaz sonuçlarından biri, umarım daha fazla kayıp yaşamamıza neden olmaz” değerlendirmesinde bulundu. "Antalya ekonomisi ülke ortalamasının altında" ATB Başkan Vekili Halil Bülbül, 2024 yılı sonuna gelindiğini ve Antalya’nın ekonomisinin ülke ortalamasından daha kötü bir performans gösterdiğini vurgularken, “2023 yılından daha kötü bir ekonomik performans göstermekteyiz. Bazı özel yıllar hariç, kentimiz ekonomisi genellikle ülkemiz ortalamasının üzerinde bir performans göstermektedir. Bu yıllara daha dikkatli baktığımızda kur-enflasyon ilişkisi, kur aleyhine gerçekleşmiştir. Yani açıklanan enflasyon hızından daha düşük seyreden kur artışı, kentimiz ekonomisini toplam olarak ülkemiz ortalamasından daha kötü etkilemektedir. Çünkü kentimiz, ortalamanın çok üzerinde dış dünyaya açıktır ve ticaretimizle doğrudan ilişkilidir” dedi. Yıl başından bu yana gerek kurulan kapanan şirket, gerek çek/senet istatistiklerinde Antalya’nın hiç olmadığı kadar ülke ortalamasından kötü performans gösterdiğini kaydeden Bülbül, şunları kaydetti: “Nitekim Ekim ayında da bu eğilim devam etmiştir. Kurulan şirket sayısı ülkemizde yıllık yüzde 12.2 azalırken kentimizde yüzde 24.1 azalmıştır. Kapanan şirket sayısı ise ülkemizde yıllık yüzde 21.2 artarken kentimizde yüzde 47.6 artmıştır. Yani ülkemizdekinin yarısı kadar kurulan, iki katı kadar kapanan şirket istatistiklerine sahip durumdayız. Aynı dönemde protestolu senet tutarı ülkemizde yüzde 171 artarken kentimizde yüzde 305 artmıştır. Yine karşılıksız çek tutarı ülkemizde yüzde 222 ve kentimizde yüzde 255 artmıştır. Ticaret hareketliliğinin öncü göstergelerinden olan çek ile işlem hacmi, ülkemizde yıllık yüzde 71 ve kentimizde ise yüzde 56 artmıştır. Ticari kredilerdeki dönemsel artışlar ülkemizde yüzde 29, kentimizde yüzde 33 olmuştur. Tarımsal kredilerde kentimizde yüzde 44, ülkemizde ise yüzde 47 artmıştır. Yani gerek ticari hareketlilik gerek kredi büyümeleri yıllık bazda açıklanan enflasyon kadar artmamıştır. İşletmelerimizin sermaye yetersizlikleri düşünüldüğünde bu eğilimler, sağlıklı ekonomik büyüme için olumsuz göstergelerdir. İşletmelerimizin krediye erişimdeki zorlukları ve maliyetleri, bir an önce makul düzeye getirilmelidir. Ekonomimizin iç işleyişiyle ilgili temel bazı göstergeler bu eğilimdeyken ihracatımız da bu eğilime paralel seyretmektedir. Ekim ayı itibariyle toplam ihracat yıllık düzeyde ülkemizde yüzde 2.6 artarken kentimizde yüzde 1.5 artmıştır. Tarımsal ihracat ise aynı dönemde ülkemizde yüzde 3.8 artarken kentimizde yüzde 0.2 azalmıştır.” 3,6 ton zeytin üretimi Zeytin ve zeytinyağı sektörünü değerlendiren Başkan vekili Halil Bülbül, zeytin ve zeytinyağı sektörünün 2023-2024 sezonunu dökme zeytinyağına getirilen yasak ve kotaların etkisiyle yüzde 18 gelir kaybı ve 765 milyon dolarlık ihracat geliriyle tamamladığına dikkat çekti. Geçen yıl zeytinyağı ihracatının miktar bazında yüzde 52 azaldığını, ortalama ihraç fiyatının 4,64 dolardan 7,16 dolara yükselmesiyle gelirdeki düşüşün yüzde 29 olduğunu kaydeden Bülbül, “2024-2025 sezonu için Zeytin ve Zeytinyağı Rekoltesi Ulusal Resmi Tahmin Heyeti, ülke genelinde 3,6 milyon ton zeytin üretimi öngörüyor. Bunun 750 bin tonu sofralık, 2 milyon 850 bin tonu yağlık olarak işlenecek ve toplamda 475 bin ton zeytinyağı üretileceği tahmin edilmektedir. Geçen sezonun stoklarıyla birlikte toplam zeytinyağı miktarının bu sezonda 600 bin ton seviyesine ulaşması beklenmektedir” dedi. “Fiyat düşmemeli” İspanya ve Tunus’ta bu yıl zeytin veriminde artış olduğunu, bu durumun zeytinyağı fiyatlarının geçen ay litre başına 8,5 dolara düşmesine neden olduğunu kaydeden Bülbül, “İspanyol ve İtalyan sektör lideri firmalar, fiyatların daha da gerileceğine dair değerlendirmelerde bulunuyor. Ancak bu açıklamalara rağmen iç piyasa için fiyatları çok düşürmemeliyiz. İspanya ve İtalya’nın yüksek iç tüketim ve ihracat potansiyeli, Türkiye için pazardaki etkisini artırma fırsatı sunmaktadır. Üyelerimiz, üreticilerin son dönemdeki toptan alım fiyatlarındaki düşüşlerinden rahatsızlık duyduğunu belirtmektedir. Özellikle ihracat yapan ve yüksek hacimli ürün tedarik eden firmaların, maliyetleri göz önünde bulundurarak fiyat politikalarını özenle belirlemeleri büyük önem taşımaktadır. Sektördeki büyümenin sürdürülebilir olması için kamu, zeytin ve zeytinyağını stratejik ürün olarak ele almalı ve ürün bazında destekleri artırmalıdır. Aksi takdirde, sektörde elde edilen mevcut ivmenin kaybedilmesi riski bulunmaktadır” diye konuştu. "Tarımsal kredi limitleri artırılmalı" Konuşmasında, meslek komitelerinde gündeme gelen konuları da değerlendiren Halil Bülbül, komite üyelerinin mevcut piyasa şartları çerçevesinde tarımsal kredi limitlerinin güncellenmesi ve arttırılmasını talep ettiğini kaydetti. Bülbül, “Diğer sektörlere yönelik kredi limitlerinde sık sık güncellemeler yapılırken tarımsal kredilerin bu alanda geri kalması, faaliyetlerinin sürdürülebilirliğini olumsuz yönde etkilediğini paylaşmaktadırlar. Tarımsal işletme ve yatırım kredisi limitlerinin en az iki katına çıkartılması, sektörümüzün ihtiyaçlarına daha etkili bir şekilde yanıt verilmesine katkı sağlayacaktır” dedi. “Gerçek kişiler de döviz dönüşüm desteğinden yararlansın” Halil Bülbül, gerçek kişi işletmelerinin döviz dönüşüm desteğinden yararlanmasını talep ederken, “Merkez Bankası tarafından 15 Ekim 2024 tarihinde yayımlanan ‘Firmaların Yurt Dışı Kaynaklı Dövizlerinin Türk Lirasına Dönüşümünün Desteklenmesi Hakkında Tebliğe İlişkin Uygulama Talimatı’nda da önceki talimatlarda olan tanımlara yer verilmiştir. Gerçek kişi işletmeleri için bu destekten yararlanma imkanı yine sağlanmamıştır. Ancak gerçek kişi işletmeleri de tüzel kişiliğe sahip işletmeler gibi ihracat yapmakta ve bankalara aynı döviz taahhütlerini sunmaktadır. Buna rağmen, yurt dışı kaynaklı dövizlerin bankaya satılması durumunda Merkez Bankası’nca ödenen Türk lirasına çevrilen tutarın yüzde 2’si oranındaki döviz dönüşüm desteğinden faydalanamamaktadır. Bu durum, gerçek kişi işletmeleri için ticari rekabet bakımından olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. Gerçek kişi işletmelerinin de döviz dönüşüm desteğinden yararlanabilmeleri için yapmış olduğumuz girişimlerin takipçisi olmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. ATB Başkan Vekili Halil Bülbül, Meclis Üyesi Mustafa Cahit Sönmez’in vefatından duyduğu üzüntüyü dile getirirken, “Camiamız ve Antalya için değerli bir insandı. İsmini her zaman iyi hatırlayacak, hayırla anacağız. Dualarla ebedi yolculuğuna uğurladığımız Mustafa ağabeye Allah’tan rahmet, ailesine, sevenlerine ve camiamıza sabır ve başsağlığı diliyorum. Ruhu şad, mekanı cennet olsun” dedi. Halil Bülbül, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü 86’ncı ölüm yıl dönümünde saygı, minnet ve özlemle anarken, “Ruhu şad olsun” dedi. Meclis’te üyeler sektörleriyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
27 Kasım 2024 Çarşamba - 16:28 Karabük’te lojistik merkez kurulmasına iş dünyasından destek Karabük’te bir lojistik merkez kurulmasına yönelik çalışmalara iş dünyasından da destek geldi. Karabük Valiliği tarafından Eskipazar-İsmetpaşa’da belirlenen 200 dönümlük alana lojistik merkez kurulması için Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’na başvuru yapılırken, iş dünyası da süreci yakından takip ediyor. Yapılan başvuruya imza veren isimlerden biri olan Safranbolu Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Cengiz Ünal, Karabük’ün ihracat ve ithalat potansiyelinin gelişimi ve ticari faaliyetlerin daha ekonomik şartlarda yapılması açısından projenin son derece önemli olduğunu belirtti. Ünal, her türlü girişimde bulunacaklarını ifade etti. Projenin 2013 yılından bu yana Karabük’ün gündeminde olduğuna dikkat çeken Ünal, “Lojistik sektörü, Karabük kentinin, Batı Karadeniz Bölgesi’nin ve ülkemizin ekonomik ve sosyal kalkınmasında önemli yer tutmaktadır. Karabük jeopolitik konumuyla Doğu Avrupa, Türkiye, Karadeniz ülkeleri, Ortadoğu ve Orta Asya ülkelerinde yaşayan yaklaşık 600 milyon insan için de ithalat ve ihracat kapısı olma potansiyelini taşımaktadır. Lojistik merkezinin bir diğer önemi ise, şehrimiz ekonomisinin lokomotifliğini üstlenmiş olan demir çelik sektörü açısından önemidir. Projenin hayata geçmesi durumunda sektörün maliyetlerinde ciddi düşmeler yaşanacak, bu da onların daha rekabet edebilir bir konum kazanmasını sağlayacaktır. İlimizin ihracat kapasitesinin artırılması ve yeni istihdam alanlarının oluşturulması açısından bu proje çok önemlidir” dedi.
‘Yapılmayan kış bakımı, arılarda koloni ve rekolte kaybına neden oluyor’
19 Kasım 2024 Salı - 15:19 ‘Yapılmayan kış bakımı, arılarda koloni ve rekolte kaybına neden oluyor’ Türkiye’de en fazla bal üretiminin yapıldığı Ordu’da arıcılar, koloni ve rekolte kayıplarının önüne geçmek için kışlık bakım çalışmalarına başladı. Ordu’da 3 bin 500 kayıtlı arıcı ve yaklaşık 10 bin aile arıcılık sektöründen geçimini sağlıyor. Ordulu arıcılar tarafından 50’yi aşkın ilde üretimi yapılan ballar Avrupa ülkelerine de ihraç ediliyor, yılda 20 bin ton ile Türkiye’de en fazla bal üretimi Ordu’da yapılıyor. Bahar bakımlarının ardından yaklaşık 5 ay süren bal sezonunu tamamlayan arıcılar, şimdi ise kış mevsimi için bakımlara başladı. İlde bulunan arıcılar, varroa hastalığı başta olmak üzere, koloni ve balda rekolte kayıplarının önüne geçmek adına bu bakımlarını gerçekleştiriyor. “Koloni ve balda rekolte kayıplarına neden olabilir” Ordu Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Akın Çiftçi, bakım yapılmadığı takdirde koloni ve gelecek sezon için rekolte kayıplarının yaşanabileceğini belirterek, “Arılarımız için sonbahar bakımı son derece önemli. Biz arılarımızı kış mevsimine ne kadar sağlıklı sokabilirsek, önümüzdeki sezona arılarımız daha düzenli çıkmış olur. Bununla ilgili zaten arıcılarımız gerekli çalışmaları yapıyorlar. Yaylalardan geldikten sonra arılarımızın bakımlarını yeterince yapmamış olursak, varroa mücadelesini yapmamış olursak, sonbahar bakımında arılarımızı yeniden yavrulatmaz isek gerçekten koloni kayıplarına yol açabilir, bununla birlikte rekolte kaybı da yaşanır” dedi. “Kışlık bakım arılarımız için son derece önemli” Ordu’da yaklaşık 35 yıldır arıcılık yapan Ercan Yıldız ise, “Normalde Nisan ayının 15’i ile Eylül ayının 15’i arasında bal sezonumuz oluyor. Bu tarihten sonra arılarımızın kışlık bakımlarını yapıyoruz. Bu bakımlarda eksik yiyeceklerini tamamlıyoruz, fazlalık çerçeveleri toplayıp, arılarımızı sıkıştırıyoruz. Bunların yanında varroa ilaçlamalarımızı yapıyoruz. Bu bakımları tamamladıktan sonra şubat ayına kadar arı ile ilgili pek bir işimiz kalmıyor, sadece gerekli kontrollerini sağlıyoruz. Kışlık bakımın ardından bahar bakımlarına başlıyoruz” ifadelerine yer verdi.
Denizli Saraköy Jeotermal Kaynaklı Sera Organize Tarım Bölgesi’nde 7 sera parselinde üretim başladı
19 Kasım 2024 Salı - 14:56 Denizli Saraköy Jeotermal Kaynaklı Sera Organize Tarım Bölgesi’nde 7 sera parselinde üretim başladı Türkiye’nin önemli sanayi şehirlerinden Denizli’nin Sarayköy ilçesinde Türkiye’nin ilk jeotermal kaynaklı bölgesi olarak planlanan Sera Organize Tarım Bölgesi’nde yatırımlar devam ederken üretim de artıyor. 12 sera parseli ile 2 sanayi parselinin yer aldığı bölgede 7 serada domates üretiliyor. Tarım ve Orman Bakanlığı, yüksek teknolojinin kullanılacağı, kesintisiz üretim ve yüksek verimin hedeflendiği organize tarım bölgeleri kurmayı sürdürüyor. Denizli Sarayköy Jeotermal Isıtmalı Sera Organize Tarım Bölgesi’nde sebze-meyve üretimi artarak devam ediyor. Denizli Sarayköy Jeotermal Isıtmalı Sera Organize Tarım Bölgesi Denizli Valiliği, Ticaret Borsası ve Ticaret Odası ortaklığında kuruldu. Tarım ve Orman Bakanlığının günümüz fiyatlarıyla 200 milyon TL’lik kredi desteğiyle alt yapı inşaatları tamamlanan bölge 729 dekar alan üzerine kuruldu. Toplam 12 sera parseli ve 2 sanayi parseli bulunan Jeotermal Isıtmalı Sera Organize Tarım Bölgesi’nde 7 sera parselinde domates üretimine başlandı. Diğer parsellerin tamamı ise yatırımcılara tahsis edildi. Bu alanlarda sera kurulum çalışmaları sürüyor. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, jeotermal enerji ile yüksek teknolojinin kullanılacağı, kesintisiz üretim ve yüksek verimin hedeflendiği, çevreye uyumlu, yeterli büyüklükte ve güçlü altyapısı olan Denizli Sarayköy Jeotermal Isıtmalı Sera Organize Tarım Bölgesi’nin sıfır atık ilkesine dayalı üretim yapacağını belirtti. OTB’nin aynı zamanda sanayi bölümündeki tesislerde tarım ürünlerine değer kazandırarak ülke tarımına büyük katkı sağlayacağına dikkati çeken Yumaklı, bölgenin kurulduğunda Türkiye’nin ilk jeotermal ısıtmalı OTB’si olduğunu hatırlattı. Yumaklı, yılda 15 bin ton sebze-meyve üretimi yapılması planlanan OTB’de yüzde 75’i kadın olmak üzere bin kişiye istihdam sağlanacağı bilgisini verdi. OTB ‘nin tamamen faaliyete geçtiğinde ülke ekonomisine yılda 1 milyar TL katkı sağlayacağının altını çizen Bakan Yumaklı, şunları kaydetti: “Güncel fiyatlarla 200 milyon TL’lik altyapı desteğiyle faaliyete geçen Denizli Sarayköy Jeotermal Isıtmalı Sera Organize Tarım Bölgesi, modern tarımsal üretim yöntemlerinin uygulandığı ve jeotermal enerjiyle ısıtılan seralarda, yüksek kalite ve verimlilikte yaş meyve sebze üreten bir tarım üssü olarak hizmet veriyor. Bu bölge, hem Denizli’nin hem de çevre illerin yaş meyve ve sebze ihtiyacını karşılamayı hedefleyerek, tarımsal arz güvenliğini güçlendirmekte ve yerel ekonomiye de önemli katkılar sağlamaktadır. Tarım ve Orman Bakanlığı olarak ‘üretimin ve üreticinin yüzyılında’ şehirlerimizin ve ülkemizin kalkınmasında öncü rol oynayacak Organize Tarım Bölgelerine yatırımlar yapmaya devam edeceğiz. Güçlü ülkenin güçlü tarımdan geçtiği bilinciyle üreticilerimizin daima yanlarında olacağız. Bölgemiz başta Denizli olmak üzere tüm ülkemize hayırlı olsun.”
Koçaslanlar, Logitrans Fuarı’nda
19 Kasım 2024 Salı - 14:42 Koçaslanlar, Logitrans Fuarı’nda Koçaslanlar Otomotiv, 20-22 Kasım 2024 tarihleri arasında İstanbul Dr. Kadir Topbaş Gösteri ve Sanat Merkezi’nde düzenlenecek olan Logitrans Fuarı’nda yerini alıyor. Koçaslanlar Otomotiv, temsil ettiği Renault Trucks ve Otokar markalarıyla birlikte, lojistik ve taşımacılık sektörüne yönelik sunduğu yenilikçi ürün ve hizmetlerini fuarda tanıtmaya hazırlanıyor. Fuar katılımına ilişkin görüşlerini aktaran Koçaslanlar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Koçaslan, "Renault Trucks ile çeyrek asırdır devam eden güçlü bir iş birliği içindeyiz. Ayrıca, 2024 yılı itibarıyla Otokar markasının bayilik ve yetkili servis hizmetlerini vermeye başladık. Logitrans Fuarı’nda her iki markamızla birlikte, ürünlerimizdeki yenilikleri ve Koçaslanlar olarak sunduğumuz hizmetleri ziyaretçilerimize tanıtma fırsatı yakalayacağız. Uzun yıllara dayalı lojistik ve taşımacılık sektörü tecrübemizle müşterilerimizin operasyonlarını kesintisiz ve yüksek verimlilikle sürdürebilmesi için var gücümüzle çalışıyoruz. Lojistik ve taşımacılıkta fark oluşturan ürün ve hizmetlerimizi keşfetmek üzere tüm paydaşlarımızı standımıza davet ediyoruz” dedi. Logitrans Fuarı, 65 ülkede tanıtımı yapılmış ve 50’yi aşkın ülkeden ziyaretçi çeken bir etkinlik olmasının yanı sıra, Transport Lojistik Münih, Transport Lojistik Çin, Transport Lojistik Amerika, Transport Lojistik Hindistan ve diğer uluslararası fuarlarla aynı kümede yer alıyor. Fuarın odak noktalarından biri de lojistiğin geleceğini şekillendirecek yeni teknolojiler ve endüstriyel çözümler olacak.
Narenciyede ihracat hızlandı
19 Kasım 2024 Salı - 14:08 Narenciyede ihracat hızlandı Türkiye’de kış aylarında hasadı gerçekleştirilen narenciye meyvelerinin ihracat mesaisi başlarken, rekoltesi düşük olsa da kaliteli meyvelere bu yıl talep oldukça fazla. Ege narenciyesi aroması ve lezzetiyle ön plana çıkıyor. Mandalina ve portakalların olgunlaşmasıyla birlikte üretici hasada başladı. Turunçgillerin hasadı ile birlikte Aydın’daki işletmelerde ihracat mesaisi başladı. Özenle toplanan portakal ve mandalinalar, Aydın’daki tesislerde işlenip ihracata hazır hale getiriliyor. Tesis çalışanı Elif Saltık ihracat öncesi hazırlık sürecini anlatarak ilk iş olarak ürünleri yapraklarından ayırdıklarını belirtti. Ürünlerin daha sonrasında çürüklerinin ayıklandığını ve yıkama işlemine geçildiğini kaydeden Saltık, "Yıkama işleminden sonra mumlama işlemi yapılıyor. İşçilerimiz portakal ve mandalinaları paketleme işlemini yapıyor. Her boy ayrı ayrı numaralandırılıyor. Ürünler ihracata hazır hale getiriyoruz” dedi. Aydın’da ihracat artarak devam ediyor Ege Bölgesi’nin önemli turunçgil üretim kenti Aydın’da ihracat artarak devam ediyor. Ege İhracatçılar Birlikleri verilerine göre geçtiğimiz yıl ilk 10 ayda narenciye ihracatından 637 milyon dolar gelir elde edildi. 2024 yılında ise ilk 10 ayda ihraç edilen narenciyeden 676 milyon dolar gelir elde edildi. Bu yıl narenciye ihracatından 1 milyar dolar gelir elde edilmesi hedefleniyor. İhracatçı Rasim Türkay Ekim ayı sonu itibariyle başlayan portakal ve mandalina ihracatının Mart başına kadar devam ettiğini söyledi. Rusya, Polonya ve Ukrayna’ya ihracat yaptıklarını belirten Türkay, “Ayrıyeten iç pazar dediğimiz Türkiye’nin çeşitli yerlerine Karadeniz’e, İstanbul’a kalibre kalibre bir şekilde sınıflandırıp gönderiyoruz. Geçen sene mandalina çok kötü oldu. 2 lira, 3 liraya satılmadı. Bu sene şimdi 15-20 lira arasında mandalina alıyoruz. 10-12 arası da portakal alıyoruz. Ama gecen sene hiçbir talep yoktu çok kötü geçti sezon. Bu yıl talep çok iyi. Üretici de bizlerde güzel bir sezon geçiriyoruz” diye konuştu.
Merkezefendi’de Girişimci Kadınlar ve El Emeği Festivali başvuruları başladı
19 Kasım 2024 Salı - 13:09 Merkezefendi’de Girişimci Kadınlar ve El Emeği Festivali başvuruları başladı Merkezefendi Belediyesi tarafından gerçekleştirilecek olan ’Girişimci Kadınlar ve El Emeği Festivali’ne kadın girişimciler için başvurular başladı. İlçe genelindeki çalışmalarına tüm hızıyla sürdüren Merkezefendi Belediyesi, girişimci kadınlara destek olmaya devam ediyor. Daha önce birçok kez düzenlenen ‘Girişimci Kadınlar ve El Emeği Festivali’ aile bütçelerine katkı sağlamaya devam ediyor. Girişimci kadınlar ile Merkezefendi Kültür Merkezi’nde yapılacak olan kontenjanla sınırlı festivalde yer almak isteyen el emeği üretimi yapan girişimci kadınlar başvurularını 19-20-21 Kasım tarihlerinde Merkezefendi Sanat Merkezi’nden yüz yüze yapabilecek. “Girişimci kadınlarımızın her zaman yanındayız” Girişimci kadınlara yaptığı etkinliklerle her zaman destek olacaklarını belirten Merkezefendi Belediye Başkanı Şeniz Doğan, “El emeğiyle üretim yapan kadınlarımızın mutluluğunu, huzurunu ve sosyal hayata katılımını artırmak için ilçemizde birçok çalışma gerçekleştirdik. Bunlardan en önemlisi de geleneksel hale getirdiğimiz ‘Girişimci Kadınlar ve El Emeği Festivali’ oldu. Kültürden sanata, spordan eğitime kadar birçok alanda düzenlediğimiz etkinliklerle kadınlarımızı desteklemeye devam ediyoruz. Sadece el emeği üretimi yapan girişimci kadınlarımızı bir araya getireceğimiz ‘Girişimci Kadınlar ve El Emeği Festivali’ için başvurular başladı. Festivalimiz, birbirinden keyifli etkinlikler ve sıcak bir dayanışma ortamıyla kadınlarımıza hem destek olmayı hem de sosyalleşmeleri için yeni fırsatlar sunmayı amaçlıyor” diye konuştu.
Sağlık-Sen Genel Başkanı Doğan: “Sağlık çalışanlarımız hayati bir sorumluluğu omuzlarında taşımaktadır”
19 Kasım 2024 Salı - 13:04 Sağlık-Sen Genel Başkanı Doğan: “Sağlık çalışanlarımız hayati bir sorumluluğu omuzlarında taşımaktadır” Sağlık-Sen Genel Başkanı Mahmut Faruk Doğan, “Sağlık çalışanlarımız hayati bir sorumluluğu omuzlarında taşımaktadır. Sağlık profesyonellerimiz hem ülkemizin hem de sağlık sistemimizin umududur” dedi. Sağlık Bakanlığı 2025 bütçesiyle ilgili açıklama yapan Sağlık-Sen Genel Başkanı Mahmut Faruk Doğan, sağlık çalışanlarının özlük haklarının korunması, nöbet ücretlerinin dünya standartlarına çıkarılması gerektiğini ve sahaya katkı sağlayacak sağlık personeli istihdam edilmesini talep ettiklerini belirtti. “Türkiye sağlık alanında dünyaya örnek olmuştur” Türkiye’nin son yıllarda sağlıkta elde ettiği başarılarının tüm dünyaya örnek olduğunu kaydeden Doğan, bu başarının altında sağlık çalışanlarının da büyük emeği olduğunu anlatarak, “Türkiye, son yıllarda sağlık alanında gerçekleştirdiği reformlar, güçlü sağlık altyapısı ve bütün bireyleri kapsayıcı sağlık hizmetiyle dünyada örnek gösterilen bir konuma ulaşmıştır. Bu başarının arkasında, her şartta büyük bir fedakârlık ve özveriyle çalışan hekimin, hemşirenin, ebenin, sağlık teknisyeninin emeği yatmaktadır” diye konuştu. Sağlık çalışanlarının görevlerini en iyi şekilde yerine getirdiğini belirten Doğan, sağlık personelinin sorunlarına kalıcı çözüm üretilmesi gerektiğini kaydetti. “Bütçe görüşmeleri sağlık hizmetine atfedilen önemi gösterecektir” Sağlık Bakanlığının bütçe görüşmeleri devam ederken, sağlık çalışanlarının sorunlarına dikkat çekmek istediklerini ifade eden Doğan, sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Sağlık Bakanlığı 2025 bütçesi görüşmeleri devam ederken, bizler de sağlık çalışanlarının temel sorunlarına dikkat çekmek ve çözüm bekleyen taleplerimizi bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Ekonomik verilere dair tartışmaların yaşandığı bir süreç içerisindeyiz. Özellikle sabit gelirlilerin kayıplarının büyüdüğü bir dönemi yaşıyoruz. Sunulacak bütçe görüşmeleri, önümüzdeki yıl içerisinde atılacak adımları, sunulacak katkıları ve sağlık hizmetine atfedilen önemi gösterecektir.” “Sağlıkta en önemli kaynak insan kaynağıdır” Tüm dünyaya örnek olan sağlık sisteminin temel yapı taşının sağlık çalışanları olduğunu vurgulayan Doğan, “Sağlıkta en önemli kaynak ise insan kaynağıdır. Bugün tüm dünyaya örnek olan, öncülük eden sağlık sistemimizin temel yapı taşı sağlık profesyonellerimizdir” dedi. Doğan, bu anlayışın önemine dikkati çekerek tüm sağlık branşlarında kamu istihdamı sağlanması gerektiğini bildirdi. Sağlık çalışanlarının nöbet ücretlerinin dünya standartlarının çok altında olduğunu söyleyen Doğan, beklentilerinin tüm dünyayla aynı standartlara çıkmak olduğunu dile getirdi. Tüm sağlık hizmetlerinin 24 saat boyunca kesintisiz devam ettiğini aktaran Doğan, sağlık çalışanlarının beklentileri hakkında şunları söyledi: “Gece çalışmanın insan psikolojisi, metabolizması ve sosyal yaşamına ilişkin olumsuzlukları göz önüne alınarak akşam saat 20.00’den sabah saat 06.00’ya kadar geçen süreler için ücretler yüzde 50 artırımlı ödenmelidir. Taban ödeme oranları yüzde 100 oranında artırılmalıdır. Sağlık profesyonellerinin giydiği forma, 112 Acil sağlık hizmetleri çalışanlarında olduğu gibi özel görev kıyafeti sayılmalıdır. Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ndeki mağduriyet oluşturacak maddeler kaldırılmalı, aile hekimi ve aile sağlığı çalışanlarının sözleşme tavan ücretleri, teşvik ve destek ödemeleri artırılmalıdır.”
Beyaz altında rekolte yüksekliği yüzleri güldürdü
19 Kasım 2024 Salı - 13:03 Beyaz altında rekolte yüksekliği yüzleri güldürdü Çukobirlik Batman Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Kağba, 2024 yılı içerisinde ekilen beyaz altın pamuğu rekoltesinin yüzlerini güldürdüğünü söyledi. Türkiye’de 1 milyon 93 bin ton pamuk üretimi gerçekleştirildiğini ifade eden Çukobirlik Batman Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Kağba, "2024 yılı içerisinde, Batman ilimizde ekmiş olduğumuz beyaz altın pamuğumuz, rekolte açısından dekar başına iyi bir verim elde ettik ve randıman olarak da Türkiye’de birincisiyiz. Ürünün lif değeri ve kalitesi olarak da Türkiye’de birinci sırada, dünyada ise ilk beşteyiz. Yaklaşık 11 bin dekara yakın bir ekimimiz söz konusudur. Dekar başına verimliliğimiz şu an ortalama 600 kilogramın üzerindedir” diye konuştu. “Pamuğun kütlü fiyatı 30 liranın üzerinde olması bekleniyor” 2024-2025 yılına dair yaptıkları görüşmelerde beyaz altın pamuğun emtia borsasında ciddi bir yükselişe geçtiğini ifade eden Kağba, şuan mevcut fiyatın 25 lira bandında olduğunu kaydetti. Kağba, "2024-2025 yılı içerisinde pamuğun kütlü fiyatının 30 liranın üzerinde olması bekleniyor. Balya fiyatı ise 75 lira olarak beklenmektedir. Şu an Türkiye’de 1 milyon 93 bin ton pamuk üretimi gerçekleştirmekteyiz; ancak ihtiyacımız olan 3 milyon tondur. Biz bunun 2 milyonunu dışarıdan ithalat yaparak alıyoruz” ifadelerini kullandı. “Çiftçi mısır yerine pamuğa yönelmeli" Alınan ürünün Türkiye’deki emsalleri ve kalitesinin yüzde 10 daha düşük olduğunu söyleyen Kağba, "Biz, işletmelerimiz, fabrikalarımızın çalışması açısından bu ürünleri ithalattan almak zorunda kalıyoruz. Güneydoğudan, özellikle Batman ilimizde, Diyarbakır’da, Bismil’de, çevre illerde, topraklarımızın yüksek verimi açısından, çiftçilerimiz mısır ekimine son vermesi ve pamuğa yönelmesi ile ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Pamuk hem tekstil sanayisinde hem gıda sanayisinde hem de kozmetik sanayisinde olabildiğince ihtiyaç duyulan bir üründür” şeklinde konuştu.
Bakan Kacır: ’’Kritik teknolojilerin pazarı değil, üreticisi ve geliştiricisi bir Türkiye’yi inşa ediyoruz’’
19 Kasım 2024 Salı - 12:34 Bakan Kacır: ’’Kritik teknolojilerin pazarı değil, üreticisi ve geliştiricisi bir Türkiye’yi inşa ediyoruz’’ Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, ’’Toplumsal bir seferberlik ruhu ile yürüttüğümüz ‘Millî Teknoloji Hamlesi’ vizyonumuz doğrultusunda; kritik teknolojilerin pazarı değil, üreticisi ve geliştiricisi bir Türkiye’yi inşa ediyoruz’’ dedi. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde düzenlenen Uluslararası Ali Kuşçu Sempozyumu’na katıldı. Sempozyumun açılışında konuşan Bakan Kacır, Türkiye’nin Milli Teknoloji Hamlesi’ne değinerek, uzay bilimi ve teknolojilerinde küresel ölçekte varlık gösteren bir Türkiye’ye tanıklık edileceğini vurguladı. ’’Bu coğrafyayı tekrar bilim ve teknolojinin önde gelen merkezlerinden birine dönüştürüyoruz’’ Bakan Kacır, konuşmasının başında, Ali Kuşçu’nun evrensel düzeyde değerinin takdir edilmesinden ve vefatının 550’nci yılı dolayısıyla 2024’ün UNESCO tarafından “Ali Kuşçu Yılı” ilan edilmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Bakan Kacır, konuşmasına şöyle devam etti: ’’Bilimde ve teknolojide çağ atlamış bir Türkiye hedefiyle, tarihimizden ve medeniyetimizden aldığımız bu ilhamla hareket ediyoruz. Bu toprakların mayasına, ruhuna ve bereketine güveniyoruz. İşte bu ruh hâletiyle son 22 yılda yaptığımız atılımlar, uyguladığımız politikalarla bilimin ve teknolojinin her daim destekçisi olduk, olmayı da sürdürüyoruz. Bilim ve teknolojide taşıdığımız bağımsızlık şiarının, Türkiye’nin siyasi bağımsızlığının da güvencesi olduğuna inanıyoruz. Mazimizde olduğu gibi, bu coğrafyayı tekrar bilim ve teknolojinin önde gelen merkezlerinden birine dönüştürüyoruz. Ülkemizin dört bir yanında, yediden yetmişe adeta toplumsal bir seferberlik ruhu ile yürüttüğümüz ‘Millî Teknoloji Hamlesi’ vizyonumuz doğrultusunda; kritik teknolojilerin pazarı değil, üreticisi ve geliştiricisi bir Türkiye’yi inşa ediyoruz. Bilimsel kapasitemizi artırırken, güçlü bir teknoloji geliştirme ve üretme yetkinliğine de sahip oluyoruz. Yurdun dört bir yanındaki 208 üniversitemiz, 104 teknoparkımız, 1600’ü aşan Ar-Ge ve tasarım merkezimiz, 291 bin Ar-Ge personelimiz ile ‘Millî Teknoloji Hamlesi’ hedeflerimize kenetlenmiş şekilde ilerliyoruz. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, yürüttüğümüz istikrarlı politikalarla istiklalimizi ve istikbalimizi güçlü kılacak adımlar atmayı sürdürüyoruz.’’ ’’Türkiye’yi küresel uzay ekosisteminde söz sahibi bir aktör haline getirme yolunda emin adımlarla ilerliyoruz’’ Uzay teknolojisine dikkat çeken Bakan Kacır, ’’Kritik teknolojilerde olduğu gibi uzay teknolojilerinde de değerli ve milli bir anlayışla, Ar-Ge ve inovasyon altyapısını güçlendirerek ve asırlık projeler ortaya koyarak yolumuza hız kesmeden devam ediyoruz. Geçmişten aldığımız mirasla, ülkemizi küresel uzay ekosisteminde söz sahibi bir aktör haline getirme yolunda emin adımlarla ilerliyoruz. Bu yürüyüşün ilk adımlarını; önce BİLSAT uydusuyla, sonra RASAT, GÖKTÜRK uydularıyla attık. Kazandığımız gözlem uydusu üretme yetkinliklerimizi metre altı çözünürlüklü milli görüntüleme uydumuz İMECE ile taçlandırdık. Yerli ve milli haberleşme uydumuz TÜRKSAT 6A ile birlikte kendi haberleşme uydusunu üretebilen 11 ülkeden biriyiz. Tüm bunların yanı sıra uzay teknolojilerinin uydu ile sınırlı olmadığının da bilincindeyiz. Kurguladığımız teknoloji ekosistemiyle; uçsuz bucaksız uzayın sunduğu sınırsız fırsatlardan yararlanmaya fazlasıyla hazır durumdayız. Türkiye Uzay Ajansı ile birlikte uzay teknolojileri sahasında aktif çalışmalarımızı yürütüyoruz. İlan ettiğimiz Milli Uzay Programımız çerçevesinde, uzay hedeflerimiz ile ilgili 10 yıllık vizyonumuz, stratejimiz, hedef ve projelerimiz doğrultusunda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Milli Uzay Programımızın kritik hedeflerinden ‘Türk Astronot ve Bilim Misyonu’ kapsamında astronotumuz Alper Gezeravcı, Uluslararası Uzay İstasyonu’nda bulunduğu süre zarfında 13 bilimsel deneyi başarıyla tamamladı. Diğer astronotumuz Tuva Cihangir Atasever de yedi deney icra ettiği bir yörünge altı uçuşuna imza attı. Türk Astronot ve Bilim Misyonumuzun yanı sıra; önümüzdeki dönemde de Milli Uzay Programımızı başarılı bir şekilde uygulamak adına uzay çalışmalarımızı hız kesmeden sürdüreceğiz. Uzaya bağımsız erişim programımızda kararlıyız. Ay Programımız kapsamında, millî imkânlarla geliştirdiğimiz itki sistemine sahip, kendi mühendislerimizin ve bilim insanlarımızın tasarlayıp ürettiği uzay aracıyla aya erişeceğiz. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında, ’Türkiye Yüzyılı’nda küresel uzay ekonomisinden pay alan, uzayın sunduğu fırsatlarından en üst düzeyde yararlanan, uzay bilimi ve teknolojilerinde varlığını küresel ölçekte ispat eden bir ülke olacağız. “İnanmak başarmanın yarısıdır” derler; biz de önce kendimize inanacağız. Çok çalışacağız, çok emek sarf edeceğiz, çok gayret göstereceğiz. Gençlerimize inanacağız” şeklinde konuştu. ’’Bizim sorumluluğumuz ülkemiz ile sınırlı değil’’ Bakan Kacır, sözlerini şöyle tamamladı: ’’İsrail, dünya tarihinin en kanlı, en vahşi saldırılarından birini, bir soykırımı dünyanın gözü önünde gerçekleştiriyor. Bakın, işte Filistin. Uluslararası kamuoyu ise üç maymunu oynamaya devam ediyor. Biz biliyoruz ki tarihimiz bize her alanda öncü olma, mazlumlara ve mağdurlara el uzatacak güce imkana dirayete sahip olma sorumluluğu yüklüyor. Diğer tüm alanlar gibi bilim alanında ki çalışmalarda da bu anlayışla hareket etmek zorundayız. Bu vesileyle Ali Kuşçu’yu rahmetle anarken, onun ilim aşkının ve bilime olan bağlılığının genç nesillerimize örnek teşkil etmesini temenni ediyorum.’’
İşletmelere “dara” uyarısı
19 Kasım 2024 Salı - 12:26 İşletmelere “dara” uyarısı Samsun Ticaret İl Müdürlüğü, işletmeleri, ağır idari para cezaları ile karşı karşıya kalmamaları için “dara” düşümlerini yapmaları hususunda uyardı. İl genelinde birçok sektörde yürüttükleri yaygın ve yoğun denetimleri düzenli olarak sürdürdüklerini belirten Samsun Ticaret İl Müdürü Kürşat Turpçu, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Tüketicilerin ekonomik çıkarlarının korunması ve tüketici mağduriyetlerinin önüne geçilmesini sağlamak amacıyla; işletmelerimiz tarafından satışa sunulan gıda ürünlerinin, plastik kap veya karton kutu gibi ambalaj daraları düşülerek ürünün net miktarı üzerinden satışa sunulması gerekmektedir” dedi. Şikâyetler geliyor Daranın düşülmemesi hususunda şikayetler aldıklarını belirten Müdür Turpçu, “Bu kapsamda; Fiyat Etiketi Yönetmeliği’nin ‘Tanımlar’ başlıklı 4/n) maddesinde ‘(Ek:RG-18/2/2022-31754)(2) Net miktar: Ambalajlı malın, ambalaj malzemesi ve mal ile birlikte ambalajlanan diğer malzemeler hariç miktarını’ ifade edeceği hüküm altına alınmıştır. Yine; Türk Gıda Kodeksi Gıda Etiketleme ve Tüketicileri Bilgilendirme Yönetmeliği’nin; ‘Tanımlar’ başlıklı 4/r maddesinde de ‘Net Miktar: Ambalajlı gıdanın, ambalaj malzemesi ve gıda ile birlikte ambalajlanan diğer malzemeler hariç miktarını’ olacağı düzenlemesine yer verilmiştir. 22 Kasım 2021 tarihinde meslek odalarımız aracılığı ile işletmelerimize gerekli bilgilendirme ve uyarılar yapılmasına rağmen konu ile ilgili olarak vatandaşlarımızdan halen İl Müdürlüğümüze şikâyetler gelmektedir" diye konuştu. “Dara düşümleri yapılmalı” Yaptıkları denetimlerde işletmelerimizin sonradan ambalajlayarak doğrudan satışa sunduğu gıda ürünlerini plastik kap veya karton kutu gibi ambalaj daralarını düşmeden satışa sunduklarına dair tespitler yapıldığını belirten Kürşat Turpçu, tüm esnafın sonradan ambalajlayarak doğrudan satışa sunduğu gıda ürünlerinde dara düşümlerini yapma hususunda hassasiyet göstermelerini, aksi takdirde düzenlemeye uymadığı tespit edilen işletmelere Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliği’nin; “Aldatıcı Eylemler” başlıklı 29/2-c maddesi “Bir mal veya hizmetin fiyatı, fiyatının hesaplanma yöntemi, ödeme koşulları ya da belirli bir fiyat avantajı” hükmü ve Fiyat Etiket Yönetmeliği kapsamında idari yaptırım uygulanacağını kaydetti. Samsun Ticaret İl Müdürü Kürşat Turpçu konu ile denetimlerin aralıksız sürdürüleceğini belirterek, işletmeleri daha ağır idari para cezaları ile karşı karşıya kalmamaları için dara düşümlerini yapmaları hususunda uyardı.
100 bin dekar tarım arazisi desteklendi
19 Kasım 2024 Salı - 12:06 100 bin dekar tarım arazisi desteklendi Kocaeli’de yüzde 75 hibeli yem bitkisi tohumlarını teslim alan çiftçiler, tarlalarının yolunu tutarak, tohumları toprakla buluşturuyor. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin tarım ve hayvancılığı geliştirmek amacıyla geçtiğimiz yıllarda hayata geçirdiği "Yem Bitkisi Tohumu Destekleme Projesi" yüzleri güldürüyor. Bu yıl sonbahar döneminde çiftçilere yüzde 75 hibeli tohum desteği sunan projede ürünlerini teslim alan çiftiler, tarlalarının yolunu tutarak, tohumları toprakla buluşturuyor. Kocaeli’nin verimli topraklarında çiftçinin yanında olan Büyükşehir, son 5 yılda yaklaşık 1 milyar TL değerinde 80 destekleme projesini hayata geçirdi. Muhtarlık İşleri Dairesi Başkanlığı Tarımsal Hizmetler Şube Müdürlüğünce il genelinde yürütülen proje kapsamında, talep eden 3 bin 323 çiftçiye yüzde 75 hibeli arpa, süt otu ve yem bezelyesinden oluşan bin 450 ton tohum desteği sağladı. Ürünlerini teslim alan çiftçiler, traktörleriyle tarlalarının yolunu tutarak, tohumları toprakla buluşturdu. Yapılan bu destekleme ile Kocaeli’de 100 bin dekar tarım arazisi desteklenmiş oldu. Uzun yıllar çiftçilik yapan Hikmet Öztürk, Büyükşehir’in arpa ve mısır tohumu desteğinden yararlandığını belirterek, "Daha önce de mazot, gübre, buğday ve mısır tohumu almıştım. Büyükşehir Belediyemizin verdiği tohumlar çok değerli ve yüksek verim alıyoruz. Başkanımızdan Allah razı olsun. Bu sayede çiftçilik yapmaya ve üretmeye devam ediyoruz" dedi. Kartepe ilçesinden Alibey Koyun ise "Arpa ekimi yapıyoruz. Tahir Büyükakın Başkanımız zaten her zaman çiftçinin yanında. Bu desteklerin devamını diliyoruz. Ben 100 dönüm tarla ekiyorum. Gübreler ve tohumlar kaliteli. Yüzde 30 daha yüksek verim alıyoruz. Başkanımıza teşekkür ediyoruz" diye konuştu.