EKONOMİ
Sosyal medyanın ticaret hayatına etkileri ATO’da konuşuldu 21 Kasım 2024 Perşembe - 12:15:24 Ankara Ticaret Odası’nın medya meslek komitesi organizasyonuyla gerçekleştirdiği toplantıda, sosyal medyanın iş dünyasına etkileri konuşuldu. Ankara Ticaret Odası’nın medya meslek komitesi organizasyonuyla gerçekleştirdiği toplantıda, sosyal medyanın iş dünyasına etkileri, dijital platformların ticari faaliyetlerdeki rolü, güvenli içerik üretimi ve paylaşımı, KOBİ’lerin sosyal medya araçlarıyla büyüme imkanları gibi konular ele alındı. Ankara Ticaret Odası’nın 14 No’lu Medya Meslek Komitesi’nin organizasyonuyla gerçekleştirilen “Kamu Politikaları ve Dijital Platformların Ticaret Hayatına Etkileri Sektörel İstişare Toplantısı” ATO’nun Duatepe Salonu’nda yapıldı. “Sosyal medya, günümüzde ticaret platformları haline geldi” 21 Kasım 2024- Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, sosyal medya platformlarının işlerini büyütmek ve geliştirmek isteyen işletmeler için cazibe merkezi haline geldiğini belirterek, “Sosyal medya, günümüzün ticaret platformları haline geldi. Türkiye’de en çok kullanılan sosyal medya araçları arasında yer alan TikTok’taki işletme sayısının 10 bini aştığı ve bu işletmelerin yaklaşık yüzde 96’sını KOBİ’lerin oluşturduğu ifade ediliyor” diye konuştu. ATO Başkanı Gürsel Baran, ByteDance/TikTok Devletlerle İlişkiler ve Kamu Politikaları Türkiye Bölge Başkanı M. Fatih Kafadar, TikTok Türkiye, Orta ve Güney Asya Küresel İş Çözümleri Lideri Barış Aldanmaz, ATO Komite ve Meclis üyeleri ile sektör temsilcilerinin katıldığı toplantıda, sosyal medyanın iş dünyasına etkileri, dijital platformların ticari faaliyetlerdeki rolü, güvenli içerik üretimi ve paylaşımı, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerin (KOBİ) sosyal medya araçlarıyla büyüme imkanları gibi konular ele alındı. ATO Başkanı Gürsel Baran, toplantıda yaptığı konuşmada sosyal medya ve dijitalleşme sürecinin sosyal ve ekonomik gelişmelere zemin hazırladığını belirterek, ticaret, satış ve pazarlama açısından da fırsatları beraberinde getirdiğini söyledi. Baran, “İnsanlar için vakit geçirme ve eğlence kaynağı olan sosyal medya son birkaç yılda, işlerini büyütmek isteyen işletmeler için bir cazibe merkezi. Sosyal medya, günümüzün ticaret platformları haline geldi. Türkiye’de en çok kullanılan sosyal medya araçları arasında yer alan TikTok’taki işletme sayısının 10 bini aştığı ve bu işletmelerin yaklaşık yüzde 96’sını KOBİ’lerin oluşturduğu ifade ediliyor” açıklamasında bulundu. “Dünya nüfusunun yarısından fazlası sosyal medya kullanıyor” Sosyal medya platformlarının artık hayatın önemli bir parçası durumuna geldiğini kaydeden Baran, “8 milyarlık dünya nüfusunun, yaklaşık 5 milyarı, yani yarısından fazlası sosyal medya kullanıyor. Bugün yetkililerini konuk ettiğimiz TikTok ise Facebook, Youtube ve Instagram’dan sonra en çok kullanılan sosyal medya platformu. Ülkemizde TikTok’a duyulan ilgi ve kullanım çok daha fazla. TikTok, Youtube ve Instagram’ın ardından en çok kullanılan üçüncü platform durumunda. Türkiye’de yaklaşık 38 milyon kişinin TikTok kullanıcısı olduğu belirtiliyor. İstatistiklere göre, sosyal medya kullanıcılarının, günlük yaklaşık 2 saat 23 dakikası sosyal medyada geçiyor. Bu veri, bizim ülkemizde biraz daha yüksek” ifadelerini kullandı.
21 Kasım 2024 Perşembe - 12:13 Sadıkoğlu’ndan mücbir sebep çağrısı Mücbir sebep süresinin sona ermesine 9 gün kaldığını belirten Malatya Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu, “Mücbir sebep hali dolayısıyla borçlar çığ gibi büyüyor. Süre sona erdiğinde ortaya çıkacak vergi borcu binlerce firmayı iflasa sürükleyecek. Mücbir sebep halinin iş yerleri teslim edilinceye kadar uzatılmasını, ardından da biriken vergi borçlarının 1999 Marmara depreminde olduğu gibi silinmesini talep ediyoruz” dedi. Vergi, SGK ve BAĞ-KUR gibi kamu alacaklarının ötelenmesini kapsayan mücbir sebep süresinin sona ermesine 9 gün kaldı. Malatya, Hatay, Adıyaman, Kahramanmaraş illeri ile Gaziantep’in Nurdağı ve İslahiye ilçelerinde uygulanan mücbir sebep halinin uzatılması için siyasilere ve STK’lara seslenen Malatya Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu, “Talebimizi hep bir ağızdan dile getirmezsek esnafımız, tüccarımız ve sanayicimiz büyük mağduriyetler yaşayacak” dedi. “Sürenin uzatılması tüm şehre fayda sağlayacak" Mücbir sebebin, vergi levhası bulunan tüm işletmeleri yakından ilgilendirdiğini kaydeden Başkan Sadıkoğlu, “Mücbir sebep süresinin uzatılması için uzun zamandır resmi girişimlerde bulunuyor ve basın yoluyla ısrarlı çalışmalar yürütüyoruz. Depremin sosyal, fiziki ve ekonomik anlamda yıktığı şehirlerimizdeki işletmelerimizin hiç biri 6 Şubat öncesine dönemedi. Binlerce esnafımız hala 21 metrekare konteynerlerde ayakta kalma mücadelesi veriyor. Nitelikli göç vermiş ve koca bir şantiyeye dönmüş şehrimizde bütün işletmeler iş daralması yaşıyor. Günü siftahsız kapatan yüzlerce esnafımız var. Böyle bir ortamda hiçbir işletmemizin, biriken vergi, SGK ve BAĞ-KUR borçlarını ödeyebilecek ekonomik durumu yok. Mücbir Sebep konusunda şehrimizdeki tüm siyasiler ve STK’lar olarak tek ses halinde bu konuyu dile getirmemiz şart. Sürenin sona ermesine 9 gün kaldı, ancak uzatılacağına dair hiçbir emare yok. Mücbir sebep halinin işyeri ve konutlar teslim edilinceye kadar uzatılması sadece işletmelere değil, tüm şehre fayda sağlayacaktır” diye konuştu. “1999’da silinmişti" 1999 Marmara ve Düzce depremlerinde mal varlıklarının yüzde 10 veya daha fazlasını yitirenlerin vergi borç ve cezalarının yasa ile silindiğini, benzer uygulamanın 6 Şubat asrın felaketinden en çok etkilenen 4 il ve 2 ilçe için de olması gerektiğini belirten Başkan Sadıkoğlu, “Mücbir sebep hali dolayısıyla vergiler, SGK ve BAĞKUR prim ödemeleri erteleniyor, ancak borçlar bir çığ gibi büyüyor. Mücbir sebep sona erdiğinde ortaya çıkacak vergi borcu binlerce firmayı iflasa sürükleyecek. Yüzyılın felaketini yaşamış, yine de pes etmeyerek var olma mücadelesi veren şirketlerimiz için radikal bir destek kararı alınarak, mücbir sebep uygulanan il ve ilçelerdeki depremzede işletmelerin biriken vergi borçlarının bir defaya mahsus silinmesini talep ediyoruz. 1999 yılında meydana gelen Marmara Depremi başta olmak üzere birçok afet sonrası benzer uygulamalar yapan devletimizin 6 Şubat asrın felaketinden en çok etkilenen 4 il ve 2 ilçe içinde benzer bir af yasası çıkarmasını bekliyoruz. Bu konuda hazırladığımız resmi yazımızı Cumhurbaşkanlığı başta olmak üzere ilgili bakanlıklara gönderdik. Takipçisi olacağız” ifadelerine yer verdi.
21 Kasım 2024 Perşembe - 12:05 Bursalı bebe ve çocuk konfeksiyoncuları Suudi Arabistan’da Türkiye’de bebe çocuk hazır giyim üretiminin yüzde 50’den fazlasını tek başına gerçekleştiren Bursa, Suudi Arabistan pazarında büyümek istiyor. Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nın (BTSO) Ticaret Bakanlığı destekleriyle uluslararası pazarlara açılan Bursalı bebe-çocuk konfeksiyoncuları, Suudi Arabistan’ın en büyük ikinci kenti konumundaki Cidde’de ikili iş görüşmeleri gerçekleştirdi. Kalite ve tasarımla öne çıkan ürünler, Suudi iş insanlarından da tam not aldı. BTSO’nun Ticaret Bakanlığı destekleriyle bebe ve çocuk konfeksiyonu sektöründe hayata geçirdiği uluslararası rekabeti geliştirme (UR-GE) projeleri kapsamında yeni durak Cidde oldu. UR-GE üyesi 50 firmanın yer aldığı yurt dışı pazarlama faaliyetine, bebe ve çocuk konfeksiyonu ürünlerinin ticaretini yapan yaklaşık 100 Suudi şirket temsilcisi katıldı. Yüzlerce iş görüşmesinin yapıldığı organizasyona ilişkin değerlendirmede bulunan BTSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İsmail Kuş, bebe ve çocuk konfeksiyonu sektöründe gerçekleştirdikleri UR-GE projeleriyle üretici firmaların küresel pazarlara açılmasını amaçladıklarını söyledi. UR-GE projeleri kapsamında eğitim, danışmanlık, alım heyeti organizasyonlarının yanı sıra yurt dışı pazarlama faaliyetlerine imza attıklarını belirten İsmail Kuş, “Tüm bu çalışmalarımızla ana amacımız, sektördeki firmalarımızın ihracatını artırmak ve sektörümüzün dünya pazarlarındaki varlığını daha güçlü bir şekilde hissettirmektir” dedi. Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki ticaret hacminin 2023 yılında 6,5 milyar dolara ulaştığını, bu yıl ise bu rakamın 8 milyar dolar düzeyinde gerçekleşmesinin beklendiğini ifade eden İsmail Kuş, “Önümüzdeki yıl ise iki ülke arasında 10 milyar dolarlık bir karşılıklı ticaret hedefi var. Bebe - çocuk konfeksiyonu sektörümüzün de bu ticarete en yüksek düzeyde katkı sağlamasını amaçlıyoruz. Bu kapsamda sundukları tüm destekler için Ticaret Bakanlığımıza teşekkür ediyorum.” diye konuştu. BTSO Meclis Üyesi Ömer Yıldız, uzun bir aradan sonra ilk yurt dışı pazarlama faaliyetini Suudi Arabistan’a gerçekleştirdiklerini söyledi. Suudi Arabistan’ın bebe ve çocuk konfeksiyonu sektörü için doğru bir pazar olduğunu belirten Yıldız, “Çok güzel ve verimli bir organizasyon gerçekleştirdik. Ürünlerimize çok ciddi bir ilgi var. Verilen emeklerin karşılığını alacağımıza inanıyorum” dedi. Bebe - Çocuk Konfeksiyonu UR-GE Üye firması sahibi Serkan Çetintaş, çok başarılı bir yurt dışı faaliyeti gerçekleştirdiklerini söyledi. Suudi Arabistan pazarını uzun bir süredir ihmal ettiklerini belirten Çetintaş, “Bunu buraya gelen müşterilerimizden de çok iyi anlıyoruz. Türk ürünlerine karşı ciddi bir özlem var. Çok kaliteli firmalarla görüştük. Zincir mağazalar ve bu pazardaki en önemli toptancılarla görüşmelerimiz oldu. Görüşmelerimizin hepsi çok verimli geçti. Bundan sonraki süreçte bu pazara daha fazla ağırlık vererek, önemli bir boşluğu dolduracağımıza inanıyorum” diye konuştu. Tekstil ve bebe-çocuk konfeksiyonu sektöründe faaliyet gösteren Suudi firmalar Türk ürünlerine büyük ilgi gösterdi. Alessayi Kids firmasının CEO’su Abdullah Baaqıl, Suudi Arabistan’da tekstil ve bebek malzemeleri alanında 13 işletmeye sahip olduklarını söyledi. Bursa ile daha önce de ticaret yaptıklarını belirten Baaqıl, “Bursa’nın bu kadar büyük üreticilere sahip olduğunu bilmiyorduk. sektörde çok çeşitli ürünler var. Bursa, bizi şaşırttı. İlerde ticaretimiz çok daha yüksek olacak” dedi. Suudi Arabistan’da kumaş tüccarlığı yapan İsmail Ali Alalarigi de Bursa’nın yüksek kalitede üretim becerisine sahip olduğunu söyledi. Fiyatların önceki yıllara göre biraz yüksek olduğunu ancak kalite ve tasarım gibi özelliklerin Türk ürünlerini öne çıkardığını belirten Alalarigi, “Bursa’da üretilen bebe ve çocuk kıyafetlerinin burada daha fazla yer almasını bekliyoruz” diye konuştu. İkili iş görüşmeleri organizasyonunu Türkiye’nin Cidde Başkonsolosu Mustafa Ünal, Cidde Ticaret Ataşeleri Oğuz Şahin ve Ahmet Güneş, Cidde Ticaret ve Sanayi Odası Ticaret Sorumlusu Sultan Al-Hamid ile MUSİAD Cidde Şube Başkanı Sait Barutçu da ziyaret etti. Bursa iş dünyası temsilcileri Suudi Arabistan programı kapsamında ayrıca bebe - çocuk konfeksiyonu alanında Cidde’nin en büyük toptan ve perakende satış firması Alesayi firmasını, ardından da tarihi tekstil çarşısı Al Balad’da pazar araştırması da yaptı.
21 Kasım 2024 Perşembe - 12:03 MÜSİAD Malatya şubesi ve MİMDER yönetimi, kentin inşası için bir araya geldi Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Malatya Şube Başkanı Yunus Akçin ve yönetim kurulu üyeleri, Malatya İnşaat Müteahhitleri Derneği (MİMDER) Başkanı Mehmet Bülbüloğlu ile bir araya gelerek, 6 Şubat depremleri sonrası Malatya’nın yeniden inşası ve şehirleşme süreçlerini ele aldı. MÜSİAD Malatya Şube Başkanı Akçin, beraberinde yönetim kurulu üyeleri Enis Aydoğan, Hamit Ilıcak, Cemil Arslan ve Yusuf Özdal ile MİMDER Başkanı Mehmet Bülbüloğlu ve yönetim kurulu üyelerini ziyaret etti. Ziyaretin gündemi, 6 Şubat 2023 tarihinde gerçekleşen büyük depremin ardından Malatya’nın yeniden inşası ve şehirleşme süreci oldu. Özellikle yerinde dönüşüm projeleri, vatandaşların yaşam kalitesini artırmaya yönelik çalışmalar ve bu süreçte karşılaşılan hukuki engeller üzerine detaylı istişarelerin yapıldığı ziyarette daha güçlü ve dayanıklı bir Malatya inşa etme hedefine ortak akılla ulaşılmasının önemine vurgu yapıldı. “Sektörde zaman kaybettik” MİMDER Başkanı Bülbüloğlu, Malatya’daki inşaat sektörünün 6 Şubat depremi sonrasında ciddi zorluklarla karşılaştığını yerinde dönüşüm projelerinin yavaş ilerlediğine dikkati çekerek, “Deprem sonrasında Malatya’da inşaat sektöründe ciddi anlamda sıkıntılar var. Bugün baktığımızda yerinde dönüşümde maalesef sektörde ve bölge genelinde sonuncu sıradayız. Bunun nedeni hem yerel seçim öncesi kaybettiğimiz zaman hem de hibe kredi rakamlarının yetersizliği. Yeterince organize olamamamız, hem kamu kurumları hem de STK’ların yeterince iş birliği içerisinde hareket edememesi nedeniyle ciddi anlamda bir zaman kaybettik” ifadelerini kullandı. İnşaat sektöründeki bu olumsuz durumu aşabilmek için daha etkin bir işbirliği ve çözüm odaklı yaklaşım gerektiğini ifade eden Bülbüloğlu, “Malatya’nın özellikle inşaat, konut ve iş yeri anlamında çok ciddi problemleri var. Bu süreçte neler yapmalıyız, nasıl hareket etmeliyiz? Bu konuları MÜSİAD ile istişare ederek hep birlikte aşacağız. Malatya’da hem rezerv alanlarda hem de yerinde dönüşümde neler yapmalıyız, bu süreci nasıl hızlandırmalıyız, kıymetli başkanımıza ve değerli yönetim kurulu üyeleriyle istişare edeceğiz” şeklinde konuştu. “Malatya’nın yapı stoku depreme dayanıklı” MÜSİAD Malatya Şube Başkanı Yunus Akçin de, 6 Şubat depreminde Malatya’nın nispeten daha az etkilendiğini ve bunun yapı stokunun sağlamlığından kaynaklandığını anlatarak, “Malatya’da deprem sonrası fazla gündeme gelmedik. Bunun ana sebeplerinden biri de vefat sayımızın az olmasıydı, bu da bizim için en sevindirici kısım. Bölgeyi gezmiş birisi olarak söyleyebilirim ki Maraş’ı, Hatay’ı, Adıyaman’ı ve Elbistan’ı gezdim. Bu bölgelerdeki yıkımlar çok daha ağırdı. Ancak Malatya’daki yapı stoku en sağlam olanıydı. Binalarımız ağır hasar almış olabilir, ancak yıkılmadı. Depremin ilk gününden beri bu ifadeyi sürekli kullanıyorum çünkü Malatya’nın binaları sağlam” dedi. Akçin, sağlam yapı stokunun Malatya’nın geleceği için büyük bir avantaj oluşturduğuna dikkat çekerek, “Sonuçta bu yüzyılın en büyük afetini yaşadık. En son Elazığ depremi sonrası değerlerle bina yapmaya başladık ve bu süreçte Malatya’daki bina stoklarını yeniden şekillendirdik. Bu nedenle Malatya’nın yapıları sağlam ve daha dayanıklı” ifadelerini kullandı. Akçin, MÜSİAD üyeleri ve Malatyalı iş insanlarıyla iş birliği yaparak, Malatya’nın inşa sürecine katkı sağlayacaklarını belirterek, “Önümüzde çıkmazlar olabilir ancak bunları da istişare içinde aşacağız. Hep birlikte daha güzel, daha iyi bir Malatya’yı inşa edeceğiz. Malatya’daki müteahhitler ve iş insanları olarak bu şehri ayağa kaldırmak için elimizden geleni yapacağız. Hep birlikte, Malatya’mız için daha güçlü ve sağlam bir yapılaşma sürecine gireceğiz” diye konuştu. Ziyaretin sonunda Malatya’nın inşaat sektöründe yaşanan sorunları aşmak ve şehri yeniden ayağa kaldırmak için güçlü iş birliği ve ortaklık mesajı verildi.
Yapı ruhsatı verilen binaların yüzölçümü yüzde 18,9 azaldı
21 Kasım 2024 Perşembe - 10:17 Yapı ruhsatı verilen binaların yüzölçümü yüzde 18,9 azaldı Belediyeler tarafından yapı ruhsatı verilen bina sayısı yüzde 18,8, daire sayısı yüzde 17 ve yüzölçüm yüzde 18,9 azaldı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2024 yılı 3’üncü çeyrek (Temmuz-Eylül) Yapı İzin İstatistikleri’ni açıkladı. Bir önceki yılın aynı çeyreğine göre, 2024 yılı 3’üncü çeyreğinde belediyeler tarafından yapı ruhsatı verilen bina sayısı yüzde 18,8, daire sayısı yüzde 17,0 ve yüzölçüm yüzde 18,9 azaldı. Toplam yüzölçümün yüzde 53,1’i konut alanı olarak gerçekleşti Belediyeler tarafından 2024 yılı 3’üncü çeyreğinde yapı ruhsatı verilen binaların toplam yüzölçümü 32 milyon metrekare iken; bunun 17 milyon metrekaresi konut, 8,2 milyon metrekaresi konut dışı ve 6,8 milyon metrekaresi ise ortak kullanım alanı olarak gerçekleşti. En yüksek yüzölçüm payı yüzde 66,3 ile iki ve daha fazla daireli binaların oldu Belediyeler tarafından 2024 yılı 3’üncü çeyreğinde yapı ruhsatı verilen binaların kullanma amacına göre en yüksek yüzölçüm payına 21,2 milyon metrekare ile iki ve daha fazla daireli ikamet amaçlı binalar sahip oldu. Bunu 2,5 milyon metrekare ile sanayi binaları ve depolar izledi. Yapı kullanma izin belgesi verilen binaların yüzölçümü yüzde 5,3 azaldı Bir önceki yılın aynı çeyreğine göre, 2024 yılı 3’üncü çeyreğinde belediyeler tarafından yapı kullanma izin belgesi verilen bina sayısı yüzde 2,9 artarken, daire sayısı yüzde 3,1 ve yüzölçüm yüzde 5,3 azaldı. Toplam yüzölçümün yüzde 55,1’i konut alanı olarak gerçekleşti Belediyeler tarafından 2024 yılı 3’üncü çeyreğinde yapı kullanma izin belgesi verilen binaların toplam yüzölçümü 22,5 milyon m iken; bunun 12,4 milyon metrekaresi konut, 5,6 milyon metrekaresi konut dışı ve 4,5 milyon metrekaresi ise ortak kullanım alanı olarak gerçekleşti. En yüksek yüzölçüm payı yüzde 68,2 ile iki ve daha fazla daireli binaların oldu Belediyeler tarafından 2024 yılı 3’üncü çeyreğinde yapı kullanma izin belgesi verilen binaların kullanma amacına göre en yüksek yüzölçüm payına 15,3 milyon metrekare ile iki ve daha fazla daireli ikamet amaçlı binalar sahip oldu. Bunu 1,8 milyon metrekare ile sanayi binaları ve depolar izledi.
Gümrüklerde yeni dönem
21 Kasım 2024 Perşembe - 10:13 Gümrüklerde yeni dönem Ticaret Bakanlığı, gümrüklerde ulusal ve ortak transit işlemlerinde 17 Kasım’dan itibaren AB-Entegre NCTS Faz 5 uygulamasına geçildiğini açıkladı. Ticaret Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Türkiye Cumhuriyeti’nin 1 Aralık 2012 tarihinde taraf olduğu ve diğer taraf ülkelerin Avrupa Birliği, Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA) üye ülkeleri, Birleşik Krallık, Kuzey Makedonya, Sırbistan ile Ukrayna olduğu 20 Mayıs 1987 tarihli Ortak Transit Sözleşmesi çerçevesinde taşımalarda Yeni Bilgisayarlı Transit Sistemi’nin (NCTS) kullanıldığı belirtilerek, "Mezkur sözleşme hükümleri çerçevesinde ülkelerce belirli bir takvim dahilinde NCTS sisteminin güncel sürümüne geçiş yapılması zorunlu olup, tüm taraf ülkeler için son geçiş tarihi 01.12.2024 olarak belirlenmişti. Bu çerçevede NCTS Faz 5 uygulamasına 17 Kasım 2024 tarihinde gümrüklerimizde geçilmiştir" denildi. Açıklama şöyle devam etti: "Ülkemiz ihracatında bölgesel olarak en büyük paya sahip olan Avrupa coğrafyasına yönelik olarak eşyanın ortak transit rejimi kapsamında tek bir beyanname ve tek bir teminat ile taşınabilmesine imkân sağlayan, ayrıca ulusal transit işlemlerinde de kullanılmakta olan NCTS sisteminin güncel sürümü olan NCTS Faz 5, halihazırda kullanılan NCTS Faz 4 sisteminin yerini almakta ve çeşitli iyileştirmeler getirmekte olup, ülkemiz gümrüklerinde 17.11.2024 tarihinde uygulamaya alınmıştır. Ülkemizi takiben Fransa ve Kuzey Makedonya da önümüzdeki haftalarda NCTS Faz 5 sürümüne geçiş yapacaktır." NCTS Faz 5 sürümüne geçiş öncesinde tüm paydaşlara yazılı ve görsel materyaller ile gerekli eğitim ve farkındalık faaliyetleri düzenlendiği belirtilen açıklamada, geçiş öncesinde ilgili ülkeler de dahil olmak üzere tüm tarafların konu ile ilgili olarak bilgilendirilmesinin sağlandığı kaydedildi. Açıklamada, "NCTS’nin bir önceki sürümü ile kıyaslandığında elektronik mesaj içeriklerinde ve sistemsel yapıda büyük oranda farklı bir yapıya haiz olan Faz 5 sürümündeki köklü yapısal değişiklikler, Ticaret Bakanlığı’na bağlı gümrük sistemlerinde de bir kesinti yapılmasını gerektirmiş; söz konusu sistemi kullanan tüm taraflar nezdinde bir uyum ihtiyacı doğurmuştur. Bu geçiş sürecinde transit rejimine ilişkin alternatif beyan yöntemlerinin kullanılması sağlanarak işlemlere devam edilebilmesi mümkün kılınmıştır. Halihazırda Ticaret Bakanlığı’nın gümrük sistemleri ülke genelinde aktif bir şekilde çalışmakta olup, bu süreçte Bakanlığımıza intikal ettirilen hususlar titizlikle ele alınmakta; Ticaret Bakanlığı ekiplerince tüm paydaşlar nezdinde gerek teknik gerekse de idari olarak geniş kapsamlı destek sağlanmaktadır" denildi.
Manisa’nın Sultaniye üzümü ihracatta yüz güldürdü
21 Kasım 2024 Perşembe - 10:06 Manisa’nın Sultaniye üzümü ihracatta yüz güldürdü Manisa’nın dünyaca ünlü sultani çekirdeksiz kuru üzümünde 2024 yılı rekoltesinde düşüş yaşanmasına rağmen 2 buçuk aylık süreçte, 47 bin tonluk ihracatla 161 milyon 256 bin dolarlık gelire ulaşıldı. Rekoltenin düştüğünü ancak ihracat gelirinin yükseldiğini belirten Manisa Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Sadık Özkasap, “Fiyatlarımızda bir önceki aynı dönemiyle toplam bir değerde yüzde 33 artış gözüküyor. Birim fiyatına göre geçen seneye göre üzümde yüzde 82 artış var” dedi. Manisa’nın dünyaca ünlü sultani çekirdeksiz kuru üzümünde hasat sezonunun sona ermesiyle başlayan ihracat telaşı devam ediyor. Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere Uzakdoğu ve Güneydoğu Asya ülkelerine üzüm ihracatı gerçekleştirilen Manisa’da geçtiğimiz yıllara göre rekoltenin düşmesine rağmen bu yılki birim fiyat bazındaki artış sebebiyle önemli bir ihracat gelirine ulaşıldı. Düşük rekolteye göre kaliteli üzüm yetiştirilen Manisa’da, sektörde profesyonelleşmiş ihracatçılarla birlikte sultani çekirdeksiz kuru üzümü artık aranan bir ürün haline geldi. Manisa Ticaret Borsası öncülüğünde “Avrupa Birliği Coğrafi İşaret” alınması sürecinde sona gelinen Manisa sultani çekirdeksiz kuru üzümü, hem yeni pazarlara kavuşacak hem de yüksek kar oranlarıyla önemli bir ihracat kalemi olacak. Rekoltede geçtiğimiz yıllara göre düşüşün yaşandığını belirten Manisa Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Sadık Özkasap, “2024 yılı şöyle bir toparlayacak olursak budaklarla başlayan ve ardından da bağlarımızda ciddi bir geçtiğimiz yıllara göre doğuş eksikliğiyle karşı karşıya kaldık. Çiftçilerimizin de bizlere iletmiş oldu Manisa Ticaret Borsasının ziraat mühendislerinden bize gelen bilgiye göre geçtiğimiz yıllara göre doğuşlarda ciddi bir düşüş yaşandı. İlerleyen zamanlarda bazı açıklar kapanmasına rağmen rekoltemiz geçtiğimiz senelere göre düşüş yaşamış bulunuyoruz” ifadelerini kullandı. “Ülkemize 161 milyon 256 bin dolar bir döviz girdisi sağladık” Eylül ayında başlayan ihracat sezonundan bugüne kadar 47 bin tonluk üzüm ihracatı olduğunu söyleyen Başkan Özkasap, “Bizim ihracatımızda 1 Eylül itibariyle yeni sezon oluyor. 31 Ağustos’ta eski yılı kapatıyor 1 Eylül’de üzümün yeni sezonu başlıyor. 1 Eylül ile 16 Kasım 2024’e baktığımızda 47 bin ton ihracat gerçekleştirdik. Ülkemize 161 milyon 256 bin dolar bir döviz girdisi sağladık. Fiyatlara baktığımız zaman; fiyatlarımızda bir önceki aynı dönemiyle toplam bir değerde yüzde 33 artış gözüküyor. Birim fiyatına göre geçen seneye göre üzümde yüzde 82 artış var. Miktar bazında ise yüzde 27 düşüşteyiz. Örnek vermek gerekirse aynı tarihlerle kasım ayına baktığımız zaman 2023 yılında 64 bin ton ihracata mal gitmiş. Bu sene 16 Kasım 2024’e baktığımız zaman da 46 bin ton ihracata mal gitmiş. Aşağı yukarı yüzde 27 civarında bir düşüş göstermiş. Genel yıl itibariyle baktığımız zaman, üzümlerimizde 2024 yılında geçtiğimiz yıla göre herhangi bir ilaçlama ve ya herhangi bir zirai mücadelede sıkıntılarla karşı karşıya kalmadık. 2022 kapanışla 2023 başlangıcı arasında 207 bin ton ihracatımız oldu. 491 milyon dolar bir ihracat girdisi sağladık. Bu çok büyük bir rakam. Bu sene eğer ki rekoltelerimizde biraz daha geçtiğimiz yılki düşüşler olmasaydı 500 milyon dolarların çok üzerinde bir ihracat rakamı yakalayacaktık” diye konuştu. "Manisa üzümü dünya lideri" Manisa üzümünün dünyada lider bir marka haline geldiğini söyleyen Özkasap, “Manisa üzümü dünya lideri. Manisa’nın sultani üzümü dünyanın her tarafında tanınıyor. Bu üzümü biz ilk etapta coğrafi işareti aldık. Üzüm işletmelerimizle beraber istişareler yapıyoruz. Yine en kısa sürede haber gelecek Avrupa Birliği Coğrafi İşaretini alıyoruz” dedi. Pek çok ülkeye ihracat gerçekleştirildiğini belirten Özkasap, “İhracata baktığımız zaman en fazla İngiltere başta geliyor. Hollanda ve Almanya bunu takip ediyor. Avrupa ülkelerinden sonra en çok ihracatımız Uzakdoğu ve Güneydoğu Asya oluyor. Üzümde de rakibimiz var. Üzümde de tek başımıza değiliz. Güney Amerika, komşumuz İran üzümü var. İran üzümü ambargo nedeniyle kapalı kutu. Ne kadar ihracat yaptığı ancak sezon sonu belli oluyor. Bizdeki gibi olup üzüm ekim alanları fazlalaşıyor” diye konuştu. Türkiye’de üretilen üzümün yüzde 90’ının Manisa’dan yurt dışına gönderildiğini belirten Başkan Özkasap, “Şu an dünyanın en teknolojik yatırımlarını yapan üzüm ihracatçılarımız var bizim. Bu üzüm işletmelerimizin hepsi Manisa’dadır. Türkiye’de üretilen ürünün yüzde 90’ı buradaki ihracatçı işletmeler tarafından yurt dışına gidiyor. Bundan sonra Avrupa’da Manisa sultani çekirdeksiz kuru üzümü olarak lanse olacaktır. Herkes ciddi bir mücadele veriyor. Bir ürün tek başına yetişmiyor. Çiftçilerimiz uykularından fedakarlık yapıyorlar, sabah erken gidiyorlar. Çiftçi işini yapıyor, ihracatçı tüccar işini yapıyor. Hepsi işlerini tam yaptığı zaman kaliteli bir üzüm, dünya markası bir üzüm meydana çıkıyor” dedi.
Denizli’de kadın girişimci adaylarından GEKA’ya yoğun ilgi
21 Kasım 2024 Perşembe - 09:38 Denizli’de kadın girişimci adaylarından GEKA’ya yoğun ilgi Denizli’de girişimci adayı kadınlar, Güney Ege Kalkınma Ajansının (GEKA) 11 Kasım 2024 tarihinde ilan ettiği ‘Yenilikçi Kadın Girişimci Destek Programına yoğun ilgi gösterdi. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü koordinasyonunda faaliyetlerini Aydın, Denizli ve Muğla’da yürüten Güney Ege Kalkınma Ajansı, “Yenilikçi Kadın Girişimci Destek Programı” kapsamında gerçekleştirdiği bilgilendirme toplantılarına Denizli’de Valilik toplantı salonunda başladı. GEKA’nın kadınların yenilik, teknoloji ve yenilikçilik temelli girişimlerini desteklemek için geliştirdiği “Yenilikçi Kadın Girişimci Destek Programı’ kapsamında düzenlediği bilgilendirme toplantısı her yaştan kadının yoğun ilgisiyle karşılaştı. GEKA’nın Program Yönetimi Biriminden uzman İrfan Sezgin’in gerçekleştirdiği bilgilendirme sunumunda kadın girişimcilere öncelikle girişimcilik ve yenilik kavramları anlatıldı. Soru cevap şeklinde interaktif bir şekilde gerçekleşen toplantıda kadın girişimci adayları programa yönelik merak ettikleri soruları sordular. Bilgilendirme sunumunda programın öncelikleri, bütçesi, başvuruda dikkat edilmesi gereken hususlar ve değerlendirme süreci vb. konular detaylı olarak anlatıldı. GEKA Genel Sekreteri Ümit Gülyağı, yaptığı açıklamada; “Kadınların işgücüne katılımını destekleyen ve kadınların bilgi ve becerilerini değerlendirebilecekleri en etkili alanlardan birisi olan girişimciliğe gösterdikleri ilgiden dolayı kadınlarımızla gurur duyduk. Bu ilginin bölgemizde kadın istihdamını artıracak ve kadın girişimciliğine ivme kazandıracak başarılı ve örnek projelerle devam edeceğini söyleyebiliriz. Programımız kapsamında yeni ürünlerin geliştirilmesi veya üretilmesi, yeni üretim yöntemlerinin geliştirilmesi veya kullanılması, yeni hizmet deneyimleri ve çözümleri oluşturulması ile yenilikçi pazarlama yöntemleri kullanılması öncelikli konular olarak belirlendi. Söz konusu nedenle kadınların yenilik, teknoloji ve yenilikçilik temelli uygun projelerine proje başına azami 400 bin TL’ye kadar hibe desteği sağlanacaktır. Güney Egeli kadınlarımızı destek programına yönelik doğru yönlendirebilmek adına Aydın, Denizli ve Muğla’da bilgilendirme toplantıları ve başvuru hazırlama eğitimleri devam edecek. Konuya yönelik detaylı bilgi, başvuru rehberi ve eklerinin tamamı ile düzenlenecek toplantı ve eğitim takvimine Ajansın internet sitesinden (geka.gov.tr) ulaşılabilir. Ayrıca, Güney Ege Kalkınma Ajansının İnstagram, X, Facebook ve Linkedin sosyal medya hesaplarından da duyurular takip edilebilir” dedi.
Balıkesir’de zeytini kuraklık vurdu
21 Kasım 2024 Perşembe - 09:38 Balıkesir’de zeytini kuraklık vurdu Türkiye’nin önemli zeytin üretim merkezlerinden Balıkesir’in Edremit Körfezi yöresinde, zeytin hasadı bütün hızıyla devam ederken, kuraklıktan büyüyemeyen zeytin yüz güldürmedi. Kuraklık nedeniyle verim de büyük düşüş yaşanırken, Tariş’in henüz fiyat açıklayamaması ve yörede zeytinyağının 150 liraya kadar düşmesi de üreticiyi üzdü. Balıkesir’in Edremit Körfezi Yöresinde zeytinde var yıllı yaşanırken, kuraklık yüzünden ürün yüz güldürmedi. Mayıs ayından beri yağmur düşmemesi yüzünden bir çok yerde zeytinler büyüyemezken, yağ verimi de düştü. Yörede iki gün önce düşen yağmur da pek fayda sağlamadı. Yörede zeytin yevmiyelerinin bin 500 liraya kadar yükselmesine karşın, Tariş’in bu güne kadar fiyat açıklayamaması ve serbest piyasa da 150 liraya kadar zeytinyağı alınması üreticileri üzdü. Artan maliyetlere karşın zeytinyağı fiyatlarının da yarı yarıya düşmesi çiftçileri zor durumda bıraktı. Zeytincinin zorda olduğunu kaydeden üretici Halil Ergün,” Zeytincinin işi bu sene çok harap. Aynı domates gibi olacak bu sene zeytin. Zeytincide domatesçi gibi olacak Maliyet yüksek. İşçi paralarını çıkarmıyor. Herkes cepten ödüyor tayfa parasını. Parası olmayan zeytini bırakıyor tarlada, toplamıyor” dedi. İsa Uçar da, “Bu sene çok kurak gitti yıl. Kurak gidince zeytin de kurudu. Yağmur yağdı ama yeterli değil. Zeytin kurudu, ama gene de topluyoruz” dedi. Cemalettin Kaya ise, “Çok kurak gitti. Şu an yağmur oldu ama, gene de çok zor. Yağ fiyatları çok düştü. Tayfa yevmiyeleri bin 500 lira, yağın kilosu 150 lira. Karşılamıyor gelen gideni” diye konuştu. Rukiye Köse de, “ ”Bu güne kadar 1-1,5 aydır gidiyoruz biz. Çuval hiç dolmadı. Zeytin çekirdek gibi. Kasaların içinden düşüyor zeytinlerimiz. Tariş de fiyat vermiyor. Biz çok zor durumdayız. Yevmiyeler çok pahalı. Yani kendimize hiç para kalmıyor. Hepsi yevmiyeye gidiyor. Bu sene çok mağdur durumdayız” dedi. Ziraat mühendisi Mustafa Erümit de, “ Zeytinde beklenen yağış sonunda geldi. Ama, biraz geç oldu tabi ki. Ürünler, gördüğünüz gibi gelişemedi. Ama, bu yağmurun illaki faydası olacaktır. Ağaçların önümüzdeki senenin ürünleri için. Fakat bu sene, maalesef mayıs ayından beri yeterli yağmur olmadığı için üretici biraz mutsuz. Yeterli ürün var aslında. Ama, ürünlerimiz gelişemedi. Rekoltemiz normalin üzerindeydi fakat gelişemediği için yine de beklentinin altında kalan bir sezon olacak bizim için. Yağmurların devamı inşallah olacak. Daha güzel bir yıl olması dileğiyle” diye konuştu. (FT-
İlçede 20 çeşit tıbbi bitki kurutulup ihraç ediliyor
21 Kasım 2024 Perşembe - 09:37 İlçede 20 çeşit tıbbi bitki kurutulup ihraç ediliyor Samsun’un 19 Mayıs ilçesinde Ekolojik Üreticiler Derneği tarafından kurulan kurutma ve işleme tesisinde 20 çeşit tıbbi bitki kurutulup işleniyor ve ihraç ediliyor. Kurutma ve işleme tesisinde defne yaprağı, salep, kekik, nane, ada çayı, ekinezya, limon otu ve kantaron başta olmak üzere 20 kalem ürün işleniyor. İşlenen ürünlerin arta kalan kısmı ise yakıt olarak kullanılıyor. Tıptan kimyaya, gıdadan kozmetiğe kadar geniş bir alanda kullanılan ürünler, ihracatçı firmalar tarafından yurt dışına gönderiliyor. Faaliyetleri hakkında bilgi veren 19 Mayıs İlçesi Ekoloji Üreticiler Eğitim ve Yardımlaşma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hakkı Karaman, “2014 yılında kurduğumuz Ekolojik Üreticiler Derneği çatısı altında topladığımız bayan ağırlıklı 47 üyemizle beraber üretime başladık. Üretim aşamasında tüm kurumların desteğiyle, ürün üretimini çoğalttıktan sonra bir tesis kurma zorunluluğu hasıl oldu. Kurutma ve işleme tesisimizi 2019 yılında kurduk. Üreticilerimizden alım garantili ürünleri alarak ilçemizde faaliyet göstermeye başladık. Bu tesiste genelde tıbbı bitki anlamında 20 kalem civarında başta salep, peşi sıra kekik, nane, ada çayı, ekinezya, limon otu, kantaron bunlar sözleşmeli olarak aldığımız ürünler kurutuyoruz. Şu ana kadar ilçemize yaklaşık 15-20 milyon lira kazandırdık. Bunun yanı sıra bölgede yetişen doğal bitkiler, ilgili kurumlardan gerekli izinleri alınarak orman köylüsü tarafından toplanıyor. Bu ürünleri de alıp tesisimizde kurutuyoruz. Tesisimizde 5’i sürekli sigortalı, diğerleri mevsimlik işçi olarak 20 kişiye istihdam sağlıyoruz. Hazırladığımız ürünleri ihracatçı firmalara teslim ediyoruz. Onlar da yurt dışına gönderiyor” dedi. “Hedefimiz 1 milyon defne fidanı dağıtmak” Bu sene 1 milyon ücretsiz defne fidanı dağıtmayı hedeflediklerini belirten Karaman, “Bölgemizin çok uygun bir sahası var. Herkesin bunu dikmesini tavsiye diyoruz. Firma olarak biz ürettiğimiz defne fidanlarını ücretsiz olarak özellikle 19 Mayıs ilçesinde yaşayan insanlarımıza veriyoruz. Bunun alımında sınır yok. Alım sözleşmesi de yapıyoruz. Bu yılki hedefimiz 200 ton yaş defne yaprağı almayı hedefliyoruz. Alım sınırı yok. Aldığımız bilgilere göre Avrupa’nın defne yaprağı ihtiyacı Türkiye’den karşılanıyor. Biz de bu işe gönül verdik. Geçen sene 200 bin defne fidanı dağıttık. Bu seneki hedefimiz 1 milyon adet dağıtmak” diye konuştu.
TESK Başkanı Palandöken: “Yasa dışı tütün ticareti toplam tüketimin yüzde 20’sini oluşturuyor”
21 Kasım 2024 Perşembe - 09:21 TESK Başkanı Palandöken: “Yasa dışı tütün ticareti toplam tüketimin yüzde 20’sini oluşturuyor” Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Yasa dışı tütün ticareti, devletimiz için büyük bir vergi kaybı oluştururken, küçük esnafımızın da gelirlerini tehdit eden önemli bir sorun. Her yıl tahmini olarak 100 milyar lira vergi kaybına sebep olan bu mesele, aynı zamanda 150 bin bakkal ve büfeciden oluşan küçük esnafımızın ekmek parasını da tehdit ediyor. Bu nedenle yasa dışı tütün ve mamulleri ticaretiyle mücadele yalnızca devletimizin değil, hepimizin meselesidir” dedi. Türkiye genelindeki tüm bakkallar odalarının katılımıyla gerçekleştirilen 6. TESK Çalıştayı’nda yasa dışı tütün mamulleri ticaretinin esnaf ve devlet üzerindeki olumsuz etkilerine dikkati çeken TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, yasa dışı tütün ticaretinin toplam tüketimin yüzde 20’sine ulaştığını ve bunun büyük bir ekonomik kayba yol açtığını dile getirdi. Palandöken, “Özellikle yurt dışından yasa dışı yollarla ülkemize giren sahte ve kaçak sigaralarda 2024 yılında 2021’e kıyasla belirgin bir artış yaşandı. Bugün sahte ve kaçak sigaralar toplam piyasanın yüzde 6,5’ine tekabül ediyor. Ancak sektördeki en büyük sorun vergisiz ve kontrolsüz bir şekilde piyasada yer alan açık tütün ticareti. Bu tütünlerin makaronlara doldurularak yasa dışı şekilde sigara haline getirilmesi, piyasa düzenini bozan en ciddi problemlerden biri. Yasa dışı açık tütün ve doldurulmuş makaron ticareti, toplam tüketimin yüzde 13’üne karşılık geliyor. Bu hem esnafımızın hem de devletimizin gelirlerini tehdit eden büyük bir sorun. Bu sebeple acilen bu sorunun önüne geçilmesi gerekiyor” şeklinde konuştu. “Caydırıcı cezalar artırılmalı” Yasa dışı tütün ticaretinin yalnızca ekonomik değil, sosyal boyutlarda da zarar verdiğini, bunun için cezaların caydırıcı olması gerektiğini vurgulayan Palandöken, “Devletimiz sahada ve yasal düzenlemeler anlamında ciddi çalışmalar yürütüyor. Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Başkanlığı’nın raporlarına göre kaçakçılık yalnızca ekonomik bir kayıp değil, aynı zamanda terör ve suç örgütlerine finansman sağlayan çok boyutlu bir sorun. Bu nedenle yasa dışı tütün ticaretine karşı verilen mücadele, yalnızca esnafımızın gelirlerini korumakla kalmayacak, aynı zamanda devletimizin vergi gelirlerinin güvence altına alınmasını ve toplumumuzun suç örgütlerinden arındırılmasını da sağlayacaktır. Bu mücadelede caydırıcı cezaların artırılması ve etkin denetim mekanizmalarının devam etmesi elzemdir. Küçük esnafımızın hakkını ve gelirini koruyacak, adil bir piyasa düzeni sağlayacak her adımı destekliyoruz. Birlikte mücadele ederek bu sorunun üstesinden geleceğiz” ifadelerini kullandı.