- 26 Mart 2023 Pazar 13:23

Çankırı’da üniversite öğrencileri genç depremzedelere rehber olacak

A
A
A
Çankırı’da üniversite öğrencileri genç depremzedelere rehber olacak

Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Çankırı’ya göç eden ailelere sosyal destek sağlayan Çankırı Karatekin Üniversitesi, üniversite öğrencilerini genç depremzedelerle bir araya getirerek rehberlik etmelerini sağlayacak.

Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Çankırı’ya göç eden ailelere sosyal destek sağlayan Çankırı Karatekin Üniversitesi, üniversite öğrencilerini genç depremzedelerle bir araya getirerek rehberlik etmelerini sağlayacak.


Kahramanmaraş merkez üslü depremlerden etkilenen 11 ilde yaşayan binlerce vatandaş, farklı şehirlere göç etti. Çankırı’ya da gelen çok sayıda ile Çankırı il merkezindeki yurtlarda ve ilçelerde konaklıyor. Çankırı’ya yerleşen ailelere sosyal destek sağlamak için harekete geçen Çankırı Karatekin Üniversitesi, depremzedeler için projelere imza atmaya devam ediyor. Genç depremzedelere sağlamak için yeni bir projeye imza atan Çankırı Karatekin Üniversitesi, üniversite öğrencilerini depremzede gençlerle bir araya getirerek rehberlik etmesini sağlayacak. Depremin ardından çocukların ve gençlerin sosyalleşmesinin önem arz ettiğini ifade eden Çankırı Karatekin Üniversitesi Kadın ve Aile Uygulamaları ve Araştırma Merkezinde görev yapan Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yonca Odabaş, genç depremzedelerin güçlendirilmesi için çalışmalar yapılması gerektiğine dikkat çekti.



“Afet riskine karşı hazır olmak için öncesinde ve sonrasında aktif hale gelmek zorundayız”


Marmara Depremi’nden sonra afet sosyolojisi üzerine çalışmalar yapmaya başladığını ifade eden Odabaş, afet risklerine karşı bir farkındalığın oluşturulması gerektiğini vurgulayarak, “Marmara Depremi’nden sonra Türkiye 2 büyük deprem deneyimledi. Bunlardan bir tanesi 2011 Van depremi, diğeri de 6 Şubat’ta gelen Kahramanmaraş merkezli, 11 ili etkileyen büyük deprem. Tabii bu yaşanan her deneyim bize afete karşı nasıl hazır olabiliriz sorularını hatırlatıyor. Bu noktada cevaplar bulma arayışı içerisine giriyoruz. Dünyadaki bu tarz tartışmalara baktığımız zaman afet geçmiş zamandaki bir durumu ifade eder, afet riski ise gelecek zamandaki ihtimal riski dile getirir. Gelecek ile ilgili ne yapabiliriz bunu tartışabiliriz ve afet sonrasında sosyal grupların güçlendirilmesi noktasında birkaç görüş bildirmek istiyorum. Biz afet riskine karşı hazır olmak için öncesinde ve sonrasında aktif hale gelmek zorundayız. Toplumun farklı sosyal kesimleri var. Bunların her birinin güçlendirilmesi, farkındalıkların arttırılması gerekmektedir. Bu afet riskinin azaltılmasında başarıya ulaşmayı sağlayacaktır. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar, engelliler kırılgan, zarar ya da zarar görebilecek gruplar olarak ifade edilebiliyor ama kapasiteleri vardır. Çocukların sosyalleşmesi noktasında yetişkinlerle kıyasladığımızda başarılarını görüyoruz. Bir araya gelip, harekete geçip, daha dirençli bir Türkiye oluşturmak için büyük kaynakları ifade etmektedir. Bunları değerlendirmekte fayda görmekteyim” dedi.



“Öğrenci arkadaşlarımızı, genç depremzede arkadaşlarımızla eşleştirip onlara rehberlik etme noktasında yardımcı olmaya çalışacağız”


Çankırı Karatekin Üniversitesi’nin gençlere yönelik hayata geçireceği proje ile ilgili de bilgiler veren Odabaş, “Çankırı’da depremzede misafirlerimiz var. Kimileri yurtlarda geçici olarak kamaya devam ediyorlar. Bir kısmı da memleketlerine dönmek istiyor. Bir kısmı ise ilçelere yerleşti. İş bulma çabaları içerisindeler. Biz üniversite olarak hem Sosyoloji Bölümü hem de merkez olarak öğrencilerimizle beraber depremden sonra gelen misafirlerimizi daha dirençli hale nasıl getirebiliriz, nasıl güçlendirebiliriz noktasında çalışmalar içerisindeyiz. Özellikle gençlerimize odaklanma gibi bir hedefimiz var. Çankırı’da yerleşik olan öğrenci arkadaşlarımızı, genç depremzede arkadaşlarımızla eşleştirip onlara rehberlik etme noktasında yardımcı olmaya çalışacağız” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul 176 sokak köpeği bekçi köpeği oldu İstanbul Büyükçekmece’de sahipleri tarafından sokağa terk edilen sokak köpekleri artık fabrika, depo ve şantiye gibi işletmeleri koruyor. Büyükçekmece Belediyesi Sahipsiz Hayvanlar Bakım Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi’ndeki bakım ve tedavileri yapılan sahipsiz can dostları gönüllülük esasıyla ilçedeki şantiye, fabrika ve atölyelere sahiplendiriliyor. Büyükçekmece Belediyesi tarafından 12 Eylül 2024 tarihinde başlatılan projeye ilgi çığ gibi büyüyor. Sahiplendirme projesi kapsamında bugüne kadar 176 sokak köpeği sahiplendirildi. 15 günde 176 can dost yeni yuvalarına kavuştu Büyükçekmece Belediyesi, Sahipsiz Hayvanlar Bakım Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi’nde binlerce can dosta bakım ve tedavi hizmeti veriyor. Başlatılan yeni proje çerçevesinde sahipleri tarafından sokaklara terk edilen cins köpeklerin bakım ve tedavileri tamamlandıktan sonra, ilçede faaliyet gösteren fabrika, şantiye, lojistik firması ve atölyelere gönüllük esasıyla sahiplendiriliyor. Büyükçekmece’deki işletmeler belediye web sitesi üzerinden seçtikleri köpekleri talep edebiliyor. Gelen talepler üzerine randevu usulüyle işletmeleri ziyaret eden belediye yetkilileri, şartları uygun işletmelere köpekleri protokolle teslim ediyor. Daha önce sokaklarda yaşam mücadelesi veren 176 cins köpek şimdilerde yeni yuvalarında hem bekçilik yapıyor, hem de sağlıklı bir ortamda yaşamlarını sürdürüyor. “En iyi şekilde ağırlanması da insani görevimizdir” Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr. Hasan Akgün, yeni bir proje başlattıklarını belirterek şunları söyledi: “Sokaktaki köpeklerin sayısının azaltılması, kedi ve köpek sayısının azaltılması tabii ki hedefimizdir. Bunların en iyi şekilde bakılması, sokak arkadaşlarımızın en iyi şekilde ağırlanması da insani görevimizdir. Büyükçekmece’deki sokak hayvanlarımız kedilerimiz, köpeklerimiz bundan sonra yeni ailelerine daha yoğun şekilde kavuşacaklar. Hepsinde cip var. Takipleri yapılacak. Ne kadar atölye, fabrika varsa, çok miktarda var. Büyük çapta fabrikalar var. Her birini bu işe özendirerek, sürekli görüşüyorum arkadaşlarımızla. Karşılıklı protokol yapıyoruz.”
Mersin Sporcular, Mersin’in antik tarihi ve eşsiz doğasında koştu Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen ’Uluslararası Kilikya Ultra Maratonu’na katılan sporcular, Mersin’in antik tarihi ve eşsiz doğasında koştu. Bu yıl 3.’sü gerçekleştirilen maratonda 10 ülkeden 550 sporcu 5 farlı kategoride mücadele etti. Gençlik ve Spor Hizmetleri Dairesi Başkanlığı tarafından ’Doğanın İçinde Tarihe Koş’ sloganıyla düzenlenen ’Uluslararası Kilikya Ultra Maratonu’ gerçekleştirildi. Bu yıl 3.’sü düzenlenen maratona yurt içinden ve yurt dışından amatör ve profesyonel olmak üzere toplam 550 sporcu katıldı. Erdemli’nin antik tarihi ve eşsiz doğası eşliğinde 5 farklı kategoride koşan sporcular; 8 kilometrelik Korykos, 15 kilometrelik Elaiussa Sebaste, 33 kilometrelik Kızkalesi, 33K Kızkalesi Takım ve 56 kilometrelik Kilikya Parkuru’nda birincilik mücadelesi verdi. Dereceye girenlere ödülleri verildi Maratonda; 8K Erkekler Genel Klasman Erkekler kategori birincisi Hasan Hüseyin Yüksel, ikinci Omar Alhaje ve Sinan Şeker ise üçüncü oldu. 8K Kadınlar Genel Klasman kategorisinde birinci İrina Vinogradskaia, Adina Vakhidova ikinci, Alona Benko ise üçüncü oldu. 15K Erkekler Genel Klasman kategorisinde, Mesut Akpınar birinci, Ramazan Çoban ikinci, Deniz Gülbeyaz üçüncü oldu. Aynı kategoride Kadınlar Genel Klasman’da Nursel Karataş birinci, Olga Bondareva ikinci, Songül Berikol üçüncü oldu. 33K Erkekler Genel Klasman Kızkalesi parkurunda, Koray Het birinci, Şahap Dede ikinci, Engin Akkuş üçüncü olurken; Kadınlar kategorisinde de Nazan Elçin birinci, Bahar Ozacar ikinci, Natalia Mamon üçüncü oldu. 33K Kızkalesi takım kategorisinde birinci F.S.M, ikinci Akkuyu Run Aka, üçüncü ise Akkuyu Run takımı oldu. 56K Erkekler Genel Klasman kategorisinde yarışan Mustafa Dağdelen birinci, Halil Esgin ikinci, Veysi Güçkan ise üçüncü oldu. Aynı kategoride koşan Zeynep Sayar üçüncü, Yaren Demirdöğenler ikinci, Özlem Doğan ise birinci oldu. Gün boyu devam eden maratonda birincilere Büyükşehir Belediyesi protokolü tarafından ödülleri takdim edildi. "Tabiri caizse açık hava müzesinde koşu yaptılar" Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Olcay Tok, Uluslararası Kilikya Maratonu’nun geleneksel hale geldiğini belirtti. Sporcuların mücadelelerini Mersin’in en güzel beldesi olan Kızkalesi’nde yaptıklarını ifade eden Tok, "Tabiri caizse açık hava müzesinde koşu yaptılar. Amaç birinci veya sonuncu olmak değildi. Maratona toplam 550 sporcu katıldı. Her sene bu sayı artarak devam ediyor. Geleneksel hale getirdiğimiz maratonumuz devam edecek" diye konuştu. Sporcular güzergahtan memnun kaldı Gaziantep’ten maratona katılan 56K birincisi Mustafa Dağdelen, 2 yıl önce de Kilikya Ultra Maratonu için Mersin’e geldiğini belirterek, "Gerçekten doğanın içerisinde koşarken, etrafta bu kadar yeri görmek ve içinden geçmek çok keyifliydi" dedi. Sıcak hava ve nemin etkisiyle parkurda zorlandığını dile getiren Dağdelen, buna rağmen maratonu bitirdiğini kaydetti. 33K Kadınlar Genel Klasman kategori birincisi Nazan Elçin de maratonda istediği hedefi yakaladığını söyledi. Birinci olmayı çok istediğini dile getiren Elçin, "Gerçekten zor bir parkurdu ama güzeldi. Herkesin deneyimlemesi gereken bir parkur" diye konuştu. Bu tür etkinliklerin Mersin’in tanıtımına katkısına değinen Elçin, "Bu tür spor müsabakaları ile Mersin uluslararası bir şehir haline geliyor" dedi. 15K koşusu Genel Klasman Erkekler birincisi Mesut Akpınar ise maratona 2. defa katıldığını vurgulayarak, parkuru çok beğendiğini dile getirdi. Milli sporcu 8K Genel Klasman Kadınlar birincisi Nurten Karataş, ilk defa böyle bir yarışa katıldığını, bundan sonra maratona her yıl katılmak istediğini kaydetti. Adana’dan maratona katılan 8K Genel Klasman Erkekler birincisi Hasan Hüseyin Yüksel de normal zamanlarda doğa yürüyüşü ve trekking yapılacak bir rotada yarıştıklarını ifade ederek, "Patikalar, antik kent ve mezarlarıyla çok güzel bir parkurdu" diye konuştu.
İstanbul Kalıcı makyaj uygulamalarına dikkat: “Körlüğe kadar gidebilecek durumlar oluşabilir” Makyaj malzemelerinin göz sağlığına etkisi ve kalıcı uygulamalar üzerine konuşan Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Arzu Taşkıran Çömez, “Makyaj kadının günlük hayatında çok önemli bir yer tutuyor ancak ürünlerimizi başkalarıyla paylaşmamalıyız çünkü enfeksiyon riskini oldukça fazla artırıyor. Ürünlerin son kullanma tarihine dikkat etmeli, bir başka önemli şey ise mağazalarda denememiz için verilen ürünlerin tek kullanımlık olduğundan emin olmamız gerekir. Kalıcı makyaj bir dövme işlemi, bu işlemle göz içi inflamasyonu, körlüğe kadar gidebilecek durumlar da oluşabilir” dedi. Makyaj uygulamaları toplumda birçok kadın tarafından sıklıkla tercih edilirken uzmanlar, göz sağlığını korumak için makyaj malzemesi kullanırken dikkat edilmesi gereken noktaları sıklıkla vurguluyor. Kozmetik ürünlerin bilinçsiz kullanımı, hijyene dikkat edilmemesi, kullanılan ürünlerin başkalarıyla paylaşılması gibi nedenlerin göz sağlığı açısından risk oluşturduğunu belirten Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu Şehir Hastanesi Göz Hastalıkları Bölümü Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Arzu Taşkıran Çömez de önemli uyarılarda bulundu. Prof. Dr. Çömez, lens kullanan kişilerde makyaj süreçlerine yönelik bilgi verirken kalıcı makyaj uygulamalarına ilişkin de açıklamalarda bulundu. “Körlüğe kadar gidebilecek durumlar oluşabilir” Kozmetik ürünlerin kadınlar tarafından çok tercih edildiğini ancak kullanırken dikkat edilmesi gereken noktalar olduğunu aktaran Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Arzu Taşkıran Çömez, şöyle konuştu: “Makyaj kadının günlük hayatında çok önemli bir yer tutuyor. Bazı hususlara dikkat ettiğimiz sürece çok da bir sıkıntı yaşamayabiliriz. Bu hususlardan en önemlilerinden bir tanesi makyaj malzemelerinin kişiye özel olduğunu aklımızda tutmamız lazım. Arkadaş ya da aile bireylerimizle kendi ürünlerimizi paylaşmamamız gerekmekte çünkü bu enfeksiyon riskini oldukça fazla artırıyor. Bir başka önemli şey de mağazalarda denememiz için verilen ürünler, bunların sadece bizim için açıldığından ve tek kullanımlık olduğundan emin olmamız gerekir. Kalıcı uygulamalar, bazen kemoterapi ya da çeşitli cilt hastalıkları sonrası kirpiklerini kalıcı olarak kaybetmiş hastalara da uygulandığı için uygun kişiler, uzmanlar tarafından uygun ürünlerle steril ortamlarda yapılıyorsa uygulanabileceğini düşünüyorum. Her gün yapılacak bir takma kirpik uygulaması değil zaman zaman gerekli durumlarda uygun olacağını düşünüyorum. Bir takım yan etkileri, önemli komplikasyonları olabilir. Enfeksiyon bunlardan en önemlisi, kalıcı kirpik kaybı, yani kendi kirpiklerinizi kaybedebilirsiniz. Göz kapağının içe ya da dışa dönmesi görülebilir. Ayrıca kalıcı makyaj bir dövme işlemi, mikro pigmentasyon dediğimiz bir işlem, bu işlemle göz içinde üveit dediğimiz göz içi inflamasyonu körlüğe kadar gidebilecek durumlar da oluşabilir” dedi. “Makyaj malzemelerinin son kullanma tarihine dikkat etmeliyiz" Makyaj ürünlerinin son kullanma tarihlerinin göz ardı edilmemesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Çömez, “Makyaj malzemelerinin sıvı içerikli olanlarında belli bir tarihten sonra mikroplar, mantarlar, bakteriler üreyebilir, son kullanma tarihine dikkat etmemiz gerekiyor. Her üründe olduğu gibi makyaj malzemelerinde de bir son kullanma tarihi var, belki birçoğumuz çok dikkat etmiyoruz. 3-6 ay maksimum bu süreler kadar kullanıp sonra atıp kesinlikle yeni ürünlere geçmemiz gerekiyor çünkü onları çıkarttığımızda enfeksiyon riskini artıyoruz, tekrar içeriye sokuyoruz. Havadan bile birtakım bulaşlar olabilir. Kontak lens kullanan hastalarda takmadan önce ellerimizi yıkayıp kurutuyoruz. Sonrasında lensimizi takıyoruz, makyajımızı lensimizi taktıktan sonra yapmamız gerekir. Makyajı çıkartmadan önce kontak lensimizi çıkartacağız ve makyajımızı bir temizleyiciyle çıkarmamız lazım. Su bazlı yumuşak bir temizleyiciyle yatmadan önce muhakkak göz çevremizi ve yüzümüzü temizlememiz lazım. Bunu yumuşak hareketlerle, ovuşturmadan, çekiştirmeden yapmalıyız çünkü göz çevresinde gözümüzün estetik olarak daha sağlıklı, güzel görünmesini sağlayan bağlar var, onları gevşetmememiz gerekiyor. Makyaj malzemelerine bağlı kişiye özel birtakım alerjik durumlar oluşabilir. Size iyi gelen bir makyaj malzemesi bende alerji yapabilir. O yüzden ilk aldığımızda göz çevresine uygulamadan önce bileğimizin iç kısmında ürünü denememiz lazım. Eğer bir alerjik durum oluşmuyorsa göz çevresine uygulamamız gerekiyor. Makyaj yaparken enfeksiyon oluşması durumunda yani gözde çapaklanma, uyanma, batma, ışığa hassasiyet gibi bulgular olduğunda öncelikle makyajı sileceğiz. Makyaj yapmaktan bir süreliğine vazgeçeceğiz. Elimizdeki makyaj malzemelerinin maalesef tamamını atacağız. 2 hafta kadar bir tedavi aldıktan sonra yeni makyaj malzemeleriyle makyajımıza devam edebiliriz ama bu aşamada makyaj malzemelerinin tamamen atılması gerektiğini de söylemek isterim" şeklinde konuştu.
Ankara Sinan Ateş davasında 22 sanığın yargılandığı davaya devam edildi Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin 22 sanığın yargılandığı davaya devam edildi. Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin 22 sanığın yargılanmasına devam edildi. Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’ndeki salonda görülen duruşmaya sanıklar, taraf avukatları, müşteki Ayşe Ateş ve yakınları katıldı. Mahkeme başkanı duruşma salonunda mahkeme tarafından kendisine söz verilenler dışında kimsenin konuşmaması konusunda uyarıda bulundu. Mahkeme başkanı, Mustafa Ensar Aykal’ın avukatının duruşmanın kapalı yapılmasına karşı dilekçe verdiğini kaydederek mahkeme heyetinin oy birliğiyle reddettiğini ifade etti. Mahkeme başkanı bilirkişi raporuna karşı sanıkların beyanlarının alınmasıyla celsenin devam edeceğini bildirdi. Tutuklu sanık Doğukan Çep’in avukatı Emine Tosun, “Ben herkesin huzurunda bu bilirkişiyi tebrik etmek isterim ve kendisi insanüstü bir tutum göstermiştir. Selman Bozkurt dahil bu bilirkişi raporunu okurken kahkaha attığını düşünüyorum çünkü Selman Bozkurt solundan değil sağından vurulmuştur. Ben söz konusu bilirkişi hakkında da suç duyurusunda bulundum ve bu bilirkişi raporunun reddedilmesini talep ediyorum” dedi. Bilirkişi raporuna karşı beyanda bulunan sanık Çep, “Selman Bozkurt sağ omzundan vurulduğu halde sol omzundan vuruldu yazmış. Yerden seken tozları görüyor, mandıra arabasını görüyor arabanın içindeki görgü tanığını rapora yazmıyor bari bunları da yazsaydı” diye konuştu. Sanık avukatları da bilirkişi raporuna itiraz etti. Avukat beyanlarının ardından mahkeme başkanı avukatların tevsii tahkikat taleplerini değerlendirmek üzere duruşmaya 1 saat ara verdi. Öte yandan, resmi basın kartı olmayan gazeteciler duruşmaya alınmadı.
İstanbul Kalıcı makyaj uygulamalarına dikkat: “Körlüğe kadar gidebilecek durumlar oluşabilir” Makyaj malzemelerinin göz sağlığına etkisi ve kalıcı uygulamalar üzerine konuşan Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Arzu Taşkıran Çömez, “Makyaj kadının günlük hayatında çok önemli bir yer tutuyor ancak ürünlerimizi başkalarıyla paylaşmamalıyız çünkü enfeksiyon riskini oldukça fazla artırıyor. Ürünlerin son kullanma tarihine dikkat etmeli, bir başka önemli şey ise mağazalarda denememiz için verilen ürünlerin tek kullanımlık olduğundan emin olmamız gerekir. Kalıcı makyaj bir dövme işlemi, bu işlemle göz içi inflamasyonu, körlüğe kadar gidebilecek durumlar da oluşabilir” dedi. Makyaj uygulamaları toplumda birçok kadın tarafından sıklıkla tercih edilirken uzmanlar, göz sağlığını korumak için makyaj malzemesi kullanırken dikkat edilmesi gereken noktaları sıklıkla vurguluyor. Kozmetik ürünlerin bilinçsiz kullanımı, hijyene dikkat edilmemesi, kullanılan ürünlerin başkalarıyla paylaşılması gibi nedenlerin göz sağlığı açısından risk oluşturduğunu belirten Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu Şehir Hastanesi Göz Hastalıkları Bölümü Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Arzu Taşkıran Çömez de önemli uyarılarda bulundu. Prof. Dr. Çömez, lens kullanan kişilerde makyaj süreçlerine yönelik bilgi verirken kalıcı makyaj uygulamalarına ilişkin de açıklamalarda bulundu. “Körlüğe kadar gidebilecek durumlar oluşabilir” Kozmetik ürünlerin kadınlar tarafından çok tercih edildiğini ancak kullanırken dikkat edilmesi gereken noktalar olduğunu aktaran Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Arzu Taşkıran Çömez, şöyle konuştu: “Makyaj kadının günlük hayatında çok önemli bir yer tutuyor. Bazı hususlara dikkat ettiğimiz sürece çok da bir sıkıntı yaşamayabiliriz. Bu hususlardan en önemlilerinden bir tanesi makyaj malzemelerinin kişiye özel olduğunu aklımızda tutmamız lazım. Arkadaş ya da aile bireylerimizle kendi ürünlerimizi paylaşmamamız gerekmekte çünkü bu enfeksiyon riskini oldukça fazla artırıyor. Bir başka önemli şey de mağazalarda denememiz için verilen ürünler, bunların sadece bizim için açıldığından ve tek kullanımlık olduğundan emin olmamız gerekir. Kalıcı uygulamalar, bazen kemoterapi ya da çeşitli cilt hastalıkları sonrası kirpiklerini kalıcı olarak kaybetmiş hastalara da uygulandığı için uygun kişiler, uzmanlar tarafından uygun ürünlerle steril ortamlarda yapılıyorsa uygulanabileceğini düşünüyorum. Her gün yapılacak bir takma kirpik uygulaması değil zaman zaman gerekli durumlarda uygun olacağını düşünüyorum. Bir takım yan etkileri, önemli komplikasyonları olabilir. Enfeksiyon bunlardan en önemlisi, kalıcı kirpik kaybı, yani kendi kirpiklerinizi kaybedebilirsiniz. Göz kapağının içe ya da dışa dönmesi görülebilir. Ayrıca kalıcı makyaj bir dövme işlemi, mikro pigmentasyon dediğimiz bir işlem, bu işlemle göz içinde üveit dediğimiz göz içi inflamasyonu körlüğe kadar gidebilecek durumlar da oluşabilir” dedi. “Makyaj malzemelerinin sok kullanma tarihine dikkat etmeliyiz" Makyaj ürünlerinin son kullanma tarihlerinin göz ardı edilmemesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Çömez, “Makyaj malzemelerinin sıvı içerikli olanlarında belli bir tarihten sonra mikroplar, mantarlar, bakteriler üreyebilir, son kullanma tarihine dikkat etmemiz gerekiyor. Her üründe olduğu gibi makyaj malzemelerinde de bir son kullanma tarihi var, belki birçoğumuz çok dikkat etmiyoruz. 3-6 ay maksimum bu süreler kadar kullanıp sonra atıp kesinlikle yeni ürünlere geçmemiz gerekiyor çünkü onları çıkarttığımızda enfeksiyon riskini artıyoruz, tekrar içeriye sokuyoruz. Havadan bile birtakım bulaşlar olabilir. Kontak lens kullanan hastalarda takmadan önce ellerimizi yıkayıp kurutuyoruz. Sonrasında lensimizi takıyoruz, makyajımızı lensimizi taktıktan sonra yapmamız gerekir. Makyajı çıkartmadan önce kontak lensimizi çıkartacağız ve makyajımızı bir temizleyiciyle çıkarmamız lazım. Su bazlı yumuşak bir temizleyiciyle yatmadan önce muhakkak göz çevremizi ve yüzümüzü temizlememiz lazım. Bunu yumuşak hareketlerle, ovuşturmadan, çekiştirmeden yapmalıyız çünkü göz çevresinde gözümüzün estetik olarak daha sağlıklı, güzel görünmesini sağlayan bağlar var, onları gevşetmememiz gerekiyor. Makyaj malzemelerine bağlı kişiye özel birtakım alerjik durumlar oluşabilir. Size iyi gelen bir makyaj malzemesi bende alerji yapabilir. O yüzden ilk aldığımızda göz çevresine uygulamadan önce bileğimizin iç kısmında ürünü denememiz lazım. Eğer bir alerjik durum oluşmuyorsa göz çevresine uygulamamız gerekiyor. Makyaj yaparken enfeksiyon oluşması durumunda yani gözde çapaklanma, uyanma, batma, ışığa hassasiyet gibi bulgular olduğunda öncelikle makyajı sileceğiz. Makyaj yapmaktan bir süreliğine vazgeçeceğiz. Elimizdeki makyaj malzemelerinin maalesef tamamını atacağız. 2 hafta kadar bir tedavi aldıktan sonra yeni makyaj malzemeleriyle makyajımıza devam edebiliriz ama bu aşamada makyaj malzemelerinin tamamen atılması gerektiğini de söylemek isterim" şeklinde konuştu.