ASAYİŞ - 30 Eylül 2024 Pazartesi 10:24

Sinan Ateş davasında 22 sanığın yargılandığı davaya devam edildi

A
A
A
Sinan Ateş davasında 22 sanığın yargılandığı davaya devam edildi

Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin 22 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.


Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin 22 sanığın yargılanmasına devam edildi. Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’ndeki salonda görülen duruşmaya sanıklar, taraf avukatları, müşteki Ayşe Ateş ve yakınları katıldı.


Mahkeme başkanı duruşma salonunda mahkeme tarafından kendisine söz verilenler dışında kimsenin konuşmaması konusunda uyarıda bulundu. Mahkeme başkanı, Mustafa Ensar Aykal’ın avukatının duruşmanın kapalı yapılmasına karşı dilekçe verdiğini kaydederek mahkeme heyetinin oy birliğiyle reddettiğini ifade etti.


Mahkeme başkanı bilirkişi raporuna karşı sanıkların beyanlarının alınmasıyla celsenin devam edeceğini bildirdi. Tutuklu sanık Doğukan Çep’in avukatı Emine Tosun, “Ben herkesin huzurunda bu bilirkişiyi tebrik etmek isterim ve kendisi insanüstü bir tutum göstermiştir. Selman Bozkurt dahil bu bilirkişi raporunu okurken kahkaha attığını düşünüyorum çünkü Selman Bozkurt solundan değil sağından vurulmuştur. Ben söz konusu bilirkişi hakkında da suç duyurusunda bulundum ve bu bilirkişi raporunun reddedilmesini talep ediyorum” dedi.


Bilirkişi raporuna karşı beyanda bulunan sanık Çep, “Selman Bozkurt sağ omzundan vurulduğu halde sol omzundan vuruldu yazmış. Yerden seken tozları görüyor, mandıra arabasını görüyor arabanın içindeki görgü tanığını rapora yazmıyor bari bunları da yazsaydı” diye konuştu.


Sanık avukatları da bilirkişi raporuna itiraz etti.


Avukat beyanlarının ardından mahkeme başkanı avukatların tevsii tahkikat taleplerini değerlendirmek üzere duruşmaya 1 saat ara verdi.


Öte yandan, resmi basın kartı olmayan gazeteciler duruşmaya alınmadı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Jinekolog, kanser için uyardı: "Hastaların rutin kontrollerini aksatmamaları gerekiyor" Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Mehmet Dolanbay, jinekolojik kanserler arasında en çok rahim kanserinin görüldüğüne dikkat çekerek, "Erken tanı konulan hastalarda tedavi daha başarılı sonuçlar verdiği için hastaların rutin kontrollerini aksatmamaları gerekiyor" dedi. Jinekolojik kanserler içerisinde en sık rahim kanserinin görüldüğünü söyleyen Acıbadem Kayseri Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Mehmet Dolanbay, "Jinekolojik kanserler, kadınlarda meme kanseri, akciğer kanseri ve kolon kanserinden sonra en sık gördüğümüz kanserlerdir. Bunlar içerisinde en sık rahim kanserini görüyoruz" dedi. Eylül ayının Jinekolojik Kanserler Farkındalık Ayı olduğuna dikkat çeken Dr. Dolanbay, kadınların her yıl düzenli jinekolojik muayene yaptırmalarının, bu kanserlerin erken teşhisinde çok önemli olduğunu ve hayat kurtardığını söyledi. "Rahim kanseri genellik menopoz sonrası görülüyor" Rahim kanserinin genelde menopoz sonrası yaş grubunda ortaya çıktığını belirten Dr. Dolanbay, "Menopoz sonrası adetten kesilmiş hastalarda tekrar kanama oluyor ise bu bizim için çok önemli bir klinik durumdur. Kanaması olan kadınların mutlaka kadın doğum uzmanına başvurmaları gerekiyor. Rahim kanseri olup olmadığını anlamak için mutlaka kontrol ettirmesi gerekiyor. Çünkü erken tanı alan hastalar tedavilerini çok rahat bir şekilde tamamlama imkanına sahip oluyor" diye konuştu. Rahim kanserinin sadece menopoz yaş grubunda olmadığını, özellikle kilolu hastalarda da erken yaşlarda rastlandığını aktaran Dr. Dolanbay, "Çünkü karşılanmamış östrojen hormonu bu hastalarda çok daha fazla oluyor. Bu nedenle bu hastalarda rahim kanserini görebiliyoruz. Genç yaş grubunda hastaların dirençli yoğun kanamalarında, uzun süren düzensiz kanamalarında yine kadın doğum uzmanlarına başvurmaları gerekiyor ki bu hastalıkla alakalı tanı alabilsinler" dedi. "Yumurtalık kanserinin belirgin bir bulgusu yok" Yumurtalık kanserinin sinsi bir kanseri türü olduğuna dikkat çeken Dr. Dolanbay, "Rahim kanserinin ardından yumurtalık kanserini daha sık görüyoruz. Yumurtalık kanseri biraz sinsi bir kanser. Çok rahat tanı alamıyor. Çünkü çok belirgin bir bulgusu yok. Bir tarama yöntemi yok. Yemek yedikten sonra hazımsızlık, şişkinlik, karın ağrısı ve bulantı gibi herkeste olabilecek belirtileri var. O yüzden bu hastalar bize biraz geç geliyorlar" ifadelerini kullandı. Burada en önemli noktanın hastaların rutin muayeneleri olduğunu vurgulayan Dr. Dolanbay, "Biz genellikle toplumumuzda hiçbir şey olmadan hastaneye gitmiyoruz. Yumurtalık kanseri de çok ciddi belirtiler vermediği için bu hastaların tanısı ileri evrelerde konabiliyor. Bu nedenle hiçbir sıkıntıları olmasa bile kadınların mutlaka rutin muayenelerini yaptırmalarını öneriyoruz. Çünkü erken tanı koyarak bu hastalığı belirleyebilirsek, tedavilerini çok rahatlıkla yapabiliyoruz" dedi. "Rahim ağzı kanserinin en önemli sebebi HPV" Rahim ağzı kanserinin sebebi belli olan bir kanser türü olduğunu aktaran Dr. Dolanbay, bu kanser tipine Human Papilloma Virüs (HPV) isimli virüsün yol açtığını söyledi. Yaygın görüldüğü için de sıklığının gün geçtikçe arttığına işaret eden Dr. Dolanbay HPV aşısı yapıldığında bağışıklık sistemini aktif ederek, yüzde 99 oranında bir koruyuculuk sağlanabildiğinin altını çizdi. Bu virüs olmayınca rahim ağzı kanserinin çok nadiren ortaya çıktığına değinen Dr. Dolanbay “Tüm dünyada ve ülkemizde de aslında tarama programları var. HPV ve smear tarama programları yapılıyor. Her kadının her yıl smear ya da 5 yılda bir HPV tarama testlerini yaptırmalarını öneriyoruz. Burada eğer HPV negatif, smear testimiz normal ise 5 yıl sonra yeniden bakarak, hastalığın taramasını yapabiliyoruz. Bu hastalıkları biz erken yakaladığımız zaman hastalığın bir adım önüne geçiyoruz. O yüzden mutlaka hastaların rutin kontrollerini aksatmamaları gerekiyor" dedi.
Samsun Kışı hastalıksız geçirmenin formülü: ’Aşılar’ İç Hastalıkları (Dahiliye) Uzmanı Doç. Dr. Düriye Sıla Karagöz Özen, kış gelmeden yaptırılacak grip ve zatürre aşıları sayesinde soğuk havaların ’hastalıksız’ ya da ’hafif hastalık’ ile geçirilebileceğini söyledi. Kış mevsiminde ve soğuk havalarda en çok rastlanılan hastalıklar grip ve zatürre olarak dikkat çekiyor. Medicana Sağlık Grubu doktorlarından Doç. Dr. Düriye Sıla Karagöz Özen, 18 yaş üstü erişkin ve kronik hastalıkları olan bireylerin hastalanmadan kışı geçirmeleri için grip ve zatürre aşılarını olmaları gerektiğini ifade ederek, aşıların önemine değindi. Grip aşısını 18 yaş üstü tüm erişkinlere önerdiklerini dile getiren Medicana International Samsun Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Düriye Sıla Karagöz Özen, “Erişkin aşılama oldukça önemli ve ihmal edilen bir konu. Biz dahiliye uzmanları ve aile hekimleri buna çok önem veriyor. 18 yaş üstü erişkinlerde yıllık grip aşısını, Dünya Sağlık Örgütü her erişkine öneriyor. Bir takım özel risk gruplarından diyabet hastaları, koroner arter hastalığı olanlar, kalp yetersizliği olan hastalar, astım–KOAH tanısı olan kronik akciğer hastaları, nörolojik hastalığı olan bireyler ve gebeler ön planda olmak üzere riskli gruplara özellikle öneriliyor. Kış yaklaşıyor, grip aşısı canlı bir aşı değil ve gebelere uygulanmasında da bir sakınca yok. 65 yaş üstü kişilere, gebelere ve risk grubundaki hastalıkları taşıyanlara influenza-grip aşısı olmayı öneriyoruz” dedi. “Grip aşısı canlı bir aşı olmadığından güvenli bir aşıdır” Grip aşısında vücuda canlı bir organizma verilmediğine dikkat çeken Doç. Dr. Özen, “Tüm aşılarda virüsün ya da bakterinin yani enfeksiyona neden olacak etkenin zayıflatılarak ya tamamı verilir ya da bir parçası verilir ki vücutta buna karşı bir bağışıklık yanıtı oluşsun. Aşının mantığı da budur. Ya zayıflatılmış mikrop verirsiniz ya da o mikroorganizmanın bir parçasını verirsiniz. Grip aşısı da böyle bir aşıdır. Canlı bir aşı olmadığından güvenli bir aşıdır. Aşılar, hastalığın ağırlığı üzerine çok etkilidir. Hastalığa bağlı ölümleri azaltmak, ortadan kaldırmak için yapılır. Bir kişi grip aşısı oldu diye gribe yakalanmayacak diye bir şey yoktur. Gribi çok hafif atlatmasını sağlar. Özellikle hayati riskin en aza inmesine neden olur. O yüzden mutlaka ihmal edilmeden yapılmalıdır” diye konuştu. Zatürre ve diğer aşıların öneminden de bahseden Özen, “Zatürre aşısı, mevsimsel bir aşı değildir. Yılın her döneminde yapılabiliyor. Hastalığı ise en çok kışın görüyoruz. Yine 65 yaş üstü erişkinlerin tamamına zatürre aşısı öneriliyor. 65 yaşın altında olup, kronik hatalıklara sahip olan herkese de zatürre aşısı öneriyoruz. Zatürre aşısı, grip aşısı gibi yıllık yapılan bir aşı değil. Mevsimden bağımsız olarak hepatit-B aşısını hastalık geçirmemiş tüm erişkinlerin olmasını öneriyoruz. 50 yaş üstü erişkinlerin de zona aşısı olmasını öneriyoruz. Grip ve zatürre aşısı aynı anda yapılabiliyor. İkisi de aynı anda farklı kollardan uygulanabilir” şeklinde konuştu.
Samsun Türkiye’nin dijital güvenliği Samsun’dan arttırılacak SAMSUN (İHA) – Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OKA) ile Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı (OKA) arasında ‘Türkiye Siber Vatan Programı(TSVP)’ protokolü imzalandı. OMÜ ile OKA arasında Türkiye Siber Vatan Programı Protokolü imzalandı. İmzalan protokol ile iki kurum arasında Türkiye’nin dijital güvenliğini artırmaya yönelik çalışmalar gerçekleştirilecek. Rektörlük Senato Salonu’nda yapılan protokol töreninde imzalar; OMÜ Rektörü Prof. Dr. Fatma Aydın ile OKA Genel Sekreteri Mehlika Dicle tarafından atıldı. Başvuru yapan her öğrenci Siber Vatan Hackviser platformuna yönlendirilecek OKA ve OMÜ arasında imzalanan protokolle üniversiteden bir koordinatör ve bir koordinatör yardımcısı belirlenecek olup eğitimler, üniversite bünyesinde, ajansın finansal desteğiyle gerçekleşecek. Başvuru yapan her öğrenci Siber Vatan Hackviser Platformu’na yönlendirilecek ve yaklaşık 15 gün boyunca platformdaki eğitim ve görevleri tamamlaması gerekecek. Türkiye’deki siber güvenlik uzmanı açığını kapatmak hedefleniyor Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı tarafından geliştirilen ve siber güvenlik alanında uzman yetiştirilmesini hedefleyen Siber Vatan Programı, ulusal çapta önemli bir eğitim girişimi olarak öne çıkıyor. Program, Türkiye’deki siber güvenlik uzmanı açığını kapatmayı amaçlarken, 2025 yılından itibaren Türkiye Siber Vatan Programı adıyla ulusal bir yapıya kavuşacağı bekleniyor. Akabinde öğrenciler, 3 adet eğitime katılacak. Bu eğitimlerin her biri 5 gün ve yüz yüze olacak. Bu eğitimler: CEH eğitimi, Web güvenliği eğitimi ve Zararlı Yazılım Analizi Eğitimi şeklinde yapılacak. Bu eğitimlerin öncesinde katılımcılara çevrimiçi olarak da Siber Vatan 101 eğitimi verilecektir. Başvurular arasından katılımcılar, sınava tabi tutulup, içlerinden 40 öğrenci, eğitim almaya hak kazanacak. Tüm eğitimler tamamlandıktan sonra programın ikinci etabı Bootcamp sınavı ve kamp olacak. Tüm ülke genelindeki gruplardan seçilecek öğrencilerle yüz yüze 10 günlük bir program halinde gerçekleşecek programın sonunda öğrenciler, siber güvenlik uzmanlığı yolunda önemli bir adım atmış olacak. İki kurum arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinin planlandığı protokol töreni, katılımcıların hatıra fotoğrafı çekilmesiyle sona erdi.
Denizli Denizli Büyükşehir Belediyesi 36. Uluslararası Tiyatro Festivali sona erdi Denizli Büyükşehir Belediyesinin bu yıl 36.’sını düzenlediği Uluslararası Tiyatro Festivali sona erdi. Birbirinden keyifli oyunların sahnelendiği festivalde 3’ü yurtdışından olmak üzere 18 tiyatro grubu Denizli’nin dört bir tarafında tiyatro severlerle buluştu. Denizli Büyükşehir Belediyesinin 1984 yılında başlattığı ve bu yıl 36.’sını düzenlediği Denizli Büyükşehir Belediyesi Uluslararası Tiyatro Festivali sona erdi. Türkiye ile birlikte Nahçıvan, İran ve Kazakistan’tan olmak üzere toplam 18 tiyatro grubunun 7 gün boyunca tiyatro severler ile buluştuğu festival Kazak Müzikal Drama Tiyatrosu’nun Nihat Zeybekci Kongre ve Kültür Merkezi Fatma Yıldız Salonu’nda sahnelediği “Cimri” adlı eser ile veda etti. Birbirinden özel oyunların sahnelendiği festivalde Denizli Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosunca sahneye konan “Söz Veriyorum” ve “Kral Cıbıldak” oyunları büyük beğeni topladı. Başkan Çavuşoğlu’ndan teşekkür Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu, 7 gün boyunca gerek kent merkezinde, gerek ilçelerde, gerekse ilk kez kırsal mahallelerde tiyatro festivalinin halk ile buluşturmanın mutluluğunu yaşadıklarını söyledi. Yaklaşık 200 tiyatro sanatçısının kentin dört bir yanında 7 günde toplam 26 eseri sahneye koyduğunu ve sanat dolu geçen haftada Denizlililerin festivale büyük ilgi gösterdiğini belirtti. Başkan Çavuşoğlu, “1984’de başlayan bu güzel yolculuğu sürdürmenin mutluluğu ve gururu içerisindeyiz. Denizlimizin sanat ve sanatçıyla buluşması artarak sürecek, çalışmalarımızı hız kesmeden sürdüreceğiz. Sanatçılarımız başta olmak üzere bu güzel organizasyona emek veren, katkı sağlayan herkese ve oyunlarımıza yoğun ilgi gösteren halkımıza çok teşekkür ediyorum ” ifadelerini kullandı.
Sivas Arkadaşlarını kurtarırken şehit olmuştu, adı oluşturulan köşede yaşatılıyor Sivas’ta 1978 yılında meydana gelen yangında arkadaşlarını kurtarmak isterken şehit olan İtfaiyeci Hüseyin Demir’in ismi ve kahramanlık dolu hikayesi oluşturulan köşede yaşatılıyor. 1978 yılında Sivas Hükümet Konağı’nda çıkan yangında, arkadaşlarını kurtarmak istediği esnada göçük altında kalarak şehit düşen Hüseyin Demir’in hikayesi, bir araştırma sonucunda tekrar gün yüzüne çıkarıldı. Sivas İtfaiyesinde görevli İtfaiye Çavuşu Hüseyin Yurt, adaşı olan Şehit İtfaiye Eri Hüseyin Demir’in adını yaşatmak için kolları sıvadı. Sivas Belediye Başkanı Adem Uzun’un da desteğini alan Yurt, dönemin gazete haberleri dahil Demir’in ailesine ve arkadaşlarına ulaştı. Yaklaşık 2.5 aylık süren çalışmanın ardından Yurt, Şehit İtfaiye Eri Demir’in hikayesini oluşturularak tablo haline getirdi. Tablo haline getirilen şehidin adı ve kahramanlık hikayesi İtfaiye Müdürlüğünde oluşturulan köşede yaşatılıyor. Öte yandan Türkiye genelinde şehit düşen 120 itfaiyecinin de fotoğraflarının olduğu tablo görenlerin ilgisini çekiyor. "Şehitlerimizin unutulmaması gerektiğini düşünüyorum" İtfaiye Çavuşu Hüseyin Yurt, şehitlerin unutulmaması gerektiğini ifade ederek, "Sivas İtfaiyesinin ilk şehidi Hüseyin Demir. Şehidimizin hikayesini eski personellerden dinlemiştim. Aklıma gelen ilk şey neden şehidimizin adının yaşatılmadığı. Şehitlerimizin unutulmaması gerektiğini düşünüyorum. Bu kapsamda çalışmalarıma ailesiyle iletişine geçerek başladım. Şehidimizin torunu ile iletişime geçtim. Ailesinden şehidimizin fotoğrafını aldım. Dönemin gazete arşivlerine ulaşmaya çalıştım. 11 Temmuz sayılı Anadolu gazetesinde şehidimizin şehit olduğu haberine ulaştım. Yangına dair 5 fotoğraf buldum. Bu şekilde şehidimizin hikayesi oluştu. Mesai arkadaşlarına ulaşmaya çalıştım. Nasıl şehit olduğu konusunda bilgiler topladım ve şehidimizin hikayesini oluşturdum" diye konuştu. Göçük altında kalarak şehit oldu Yurt, Şehit İtfaiyeci Hüseyin Demir’in göçük altında kalarak şehit olduğunu söyleyerek, "Şehidimi 1978 yılında Sivas Hükümet Konağı’nın çatı katında bir yangın çıkıyor. Bu yangına müdahale esnasında itfaiye şehidimiz Hüseyin Demir, içeride kalan arkadaşlarını kurtarmak için yangının olduğu bölgeye girdiği sırada göçük altına kalıyor. Dışarıdan su işlenmeye devam ettiği için sıcak suyla haşlanarak maalesef hayatını kaybediyor. Belediye Başkanımız da şehidimizin ismini ailesinin yaşadığı sokağa verecek. Türkiye genelinde şehit olmuş 120 itfaiyecimizin tablosu var. Bu Türkiye’deki bütün itfaiye teşkilatları arasında bir ilk çalışma" dedi.