ASAYİŞ - 03 Temmuz 2024 Çarşamba 22:03

Kepçenin çarptığı çocuğun parmağı koptu

A
A
A
Kepçenin çarptığı çocuğun parmağı koptu

Bursa’nın İnegöl ilçesinde meydana gelen kazada kepçenin çarptığı çocuğun parmağı koptu.


Kaza İnegöl’ün kırsal Kurşunlu mahallesinde meydana geldi.


Cadde üzerinde seyir halinde olan Sürücü Berkan D.(21) yönetimindeki plakasız motosiklet, yoldan manevra yapan operatör Sebahattin E. Yönetimindeki iş makinesi ile çarpıştı. Kaza sırasında iş makinesinin kepçesi, motosikletin arkasında oturan 7 yaşındaki Miraç G.’nin sol eline çarpıp baş parmağının kopmasına neden oldu. Yaralanan çocuk, kopan başparmağıyla olay yerine gelen Ambulansla İnegöl Devlet Hastanesine kaldırıldı. Yapılan tedavinin ardından çocuk, parmağı dikilmek üzere Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesine sevk edildi.


Jandarma komutanlığı ekipleri kazayla ilgili soruşturma başlattı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Alzheimer hastaları için ‘yaşam tarzı değişikliği’ umudu Amerika’da Alzheimer hastaları üzerinde yapılan bir araştırmada, tedavilerinin yanı sıra yaşam tarzı değişiklikleri uygulayan hastaların zihinsel performans ölçeklerinde olumlu artışlar sağlandığı tespit edildi. İEÜ Medical Point Hastanesi Fonksiyonel Tıp Ünitesi hekimi Dr. Kerem Korkut, “Araştırma sonuçlarında, yaşam tarzını değiştiren hastaların bağırsak florasında çok önemli değişiklikler olduğu görülüyor. Özellikle Alzheimer’da hastalığın bileşeni olarak gördüğümüz iki özel bakterideki azalma tersine dönüyor. Yapılan çalışma bakteri türlerindeki bu değişiklikle Alzheimer’ın ilerlemesini durdurabildiğinin yanı sıra beyin performansını geliştirdiğini de gösteriyor” dedi. Kaliforniya Üniversitesi’nde Prof. Dr. Dean Ornish’in koordinatörlüğünde yürütülen ve Amerika dergilerinden Alzheimer Research Therapy’de 2024 Ocak ayında yayımlanan yeni bir klinik çalışma, yaşam tarzı değişikliklerinin Alzheimer hastalarının seyrinde önemli etkileri olduğunu ortaya koydu. Araştırmada 51 hasta iki gruba ayrıldı. 26 kişi rutin tedavilerinin yanı sıra yoğun yaşam tarzı değişiklikleri yaparken, diğer gruptaki 25 kişi mevcut yaşam tarzlarını koruyarak Alzheimer tedavisine devam etti. 20 haftanın ardından sonuçlar, yaşam tarzı değişiklikleri uygulayan grubun zihinsel performans ölçeklerinde anlamlı artışlar sağladığını, diğer grupta yer alanların zihinsel performanslarının bozulduğunu gösterdi. Araştırma kapsamında, yaşam tarzı değişiklikleri uygulayan grupta Alzheimer hastalığı ilerledikçe bağırsaklarda azalan iki bakteri türünün, bu değişikliklerle birlikte ani bir artış gösterdiği tespit edildi. Yaşam tarzı değişiklikleri uygulayan katılımcıların beyinlerinde biriken ve beyin işlevlerini bozan proteinlerle düşüşler olduğu gözlemlendi. “İki bakteride azalma tersine dönüyor” İEÜ Medical Point Hastanesi Fonksiyonel Tıp Ünitesi hekimi Dr. Kerem Korkut, araştırmanın ve çıkan sonuçların önemine dikkat çekti. Korkut, "Çalışmada beslenme ve yaşam şeklini değiştiren, destek ürünler kullanan, stresi yöneten ve uyku kalitesine dikkat edenlerin bağırsak florasında önemli değişiklikler olduğu görüldü. Özellikle Alzheimer’da hastalığın bileşeni olan iki özel bakterideki azalma tersine dönüyor. Alzheimer’ın ilerlemesiyle birlikte düşen bu iki bakteri türünde, bağırsak florasında ciddi bir artış görülüyor. Bu değişiklik, Alzheimer’ın ilerlemesini durdurabiliyor. Aynı araştırmada Alzheimer hastalarının beyin dokularında biriken beta amiloid 40 isimli protein miktarının azaldığı gözlendi. Yaşam tarzı değişikliği yapan grupta zararlı proteinlerin azaldığı da bu çalışmayla kanıtlanmış oldu” ifadelerine yer verdi. “Yaşam tarzı tıbbının yararları” Yaşam tarzı değişikliğiyle birçok hastalıkla mücadele edildiğine vurgu yapan Korkut, “Yaşam tarzı tıbbının en büyük avantajı, kişiye özgü ölçümlerle ve kişinin sağlığını öğrenmesiyle yürütülen bir süreç olmasıdır. Beslenme ve besin eksikliklerinin giderilmesi, hücresel sağlık ve potansiyelin artırılması, hareketsizlik ve uyku kalitesiyle ilgili sorunların dikkate alınması, zihinsel hareketlilik ve sosyal etkileşim gibi unsurlar kişiye özgü olarak ele alınmaktadır. Ayrıca stres yönetimi konusunda etkili yöntemlerle kişinin hayatındaki zorluk seviyesinin azaltılması hedeflenmektedir. Fonksiyonel tıp yaklaşımı başlıca obezite, diyabet, kalp hastalığı ve bilişsel yaşlanma gibi kronik hastalıklar için kişiselleştirilmiş bir tedavi yöntemidir. Biz de Medical Point Hastanesi olarak Türkiye’de yaşam şekli değişiminin öncülerinden biri olduğumuz için çok mutluyuz” diye konuştu.
Erzincan Erzincan Belediye Başkanı Aksun: “Erzincan’ımızın ve Türkiye’mizin üzerinde hain planları olanlar asla emellerine ulaşamayacaktır” Erzincan Belediye Başkanı Bekir Aksun, Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar köyünde 5 Temmuz 1993 tarihinde meydana gelen terör saldırısında hayatını kaybeden 33 vatandaşı anmak için düzenlenen törende yaptığı konuşmada, “Erzincan’ımızın ve Türkiye’mizin üzerinde hain planları olanlar asla emellerine ulaşamayacaktır” dedi. Başbağlar köyü sakinlerine hitap eden Belediye Başkanı Aksun, programda yaptığı konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Bugün burada bundan 31 yıl önce 5 Temmuz 1993 tarihinde alçak teröristlerin canice gerçekleştirdikleri katliam sonucunda Erzincan’ımızın güzel ilçesi Kemaliye bağlı Başbağlar köyünde hayatını kaybeden 33 vatandaşımızı, şehidimizi; anmak, acılarımızı paylaşmak, sizlerle hemhal olmak, birlik ve dirliğimize kastetmek isteyenleri lanetlemek üzere bir araya gelmiş bulunmaktayız. Bu mukaddes yerde bulunmaktan, aranızda olmaktan onur ve gurur duyuyorum! “Şehitlerimizin acısını dün gibi yüreğimde hissediyorum” Ezan saati katliam planlayanlar kadın, erkek, çocuk ayırt etmeden, savunmasız vatandaşlarımızı kahpece kurşuna dizenler, evlerimizi ateşe verenler 33 vatandaşımızı şehit etmiş, 30 tane kadını dul, 100’e yakın evladımızı yetim bırakmıştır. Ama unutmasınlar ki! Geride kalanlar bize önce Allah’ın, sonra şehitlerimizin emaneti, başımızın tacıdır. Biz dün olduğu gibi bugünde hep birlikte buradayız. Birliğimize kastetmek isteyenlere asla müsaade etmeyeceğiz. “Erzincan’ımızın ve Türkiye’mizin üzerinde hain planları olanlar asla emellerine ulaşamayacaktır” Bizler bir kilimin desenleriyiz. Farklılıklarımızı zenginliklerimiz olarak görür, ona göre yaşarız. "Ayrılıkta azap, birlikte rahmet vardır" hadisi şerif-i şiarımızdır. Son yurdumuzun neresinde olursa olsun aramıza ayrılık tohuma ekmek isteyenlere karşı hep birlikte omuz omuza mücadele etmeli, kardeşlik hukukumuza zeval getirmemeliyiz. Maalesef ülkemiz geçmişte buna benzer birçok talihsiz ve tehlikeli vakalarla ve vukuatlarla sarsılmış, kamplaşmanın derin sularına çekilmeye çalışılmıştır. Sonu ve istikameti olmayan; sosyal şiddetin, ideolojik karşıtlığın ve mezhep çekişmesinin karanlık labirentlerinde aziz milletimiz fertleri birbirine girmiş ve nesiller bu şekilde israf olmuştur. Kan, kavga ve karmaşayla beslenmiş ve şekillenmiş acı tecrübeler, milletimizin birbirine düşmesinin kimlerin işine yaradığını, bundan hangi mihrakların nemalandığını herkese göstermiştir. Başbağlar Katliamı’ndan birkaç gün öncesinde, yakın tarihin en üzücü ve insanlıkla ilgisi olmayan trajik gelişmelerinden birisi olan 2 Temmuz 1993 tarihinde vuku bulan Sivas olaylarında kimliği belirsiz kişilerce gece vakti dağıtılan ve yöre halkını galeyana getirici bildirilerin amacı bugün daha net olarak anlaşılmıştır. Alevlendirilmeye çalışılan etnik ve mezhep gerilimi yalnızca aziz Türk milletine zarar verecek, düşmanlarımızı sevindirecektir. Bu itibarla herkes azami duyarlılık içerisinde kalarak, ülkemizi ateşe atacak tuzaklara ve kamplaşmalara karşı son derece temkinli davranmalıdır. Kirli emelleri olan alçaklar hedeflerine ulaşamayacak, hain terör örgütünün muhakkak kökü kazınacak, ülkemiz ve yüce milletimiz bu kirli oyunlardan ve terör belasından kurtarılacaktır. Erzincan Kardeşliğin şehridir. Biz; kökeni, mezhebi, inancı ve siyasi yönelimi ne olursa olsun herkesin Türk milletinin bir, ayrılmaz ve eşit ferdi olduğuna yürekten inanmaktayız. Bu hakikati değiştirmeye, bozmaya ve milletimizi birbirine düşürecek her girişime dün olduğu gibi bugün de sonuna kadar karşı çıkmakta ve üstesinden gelmek için her fedakârlığı göstermekten geri durmayacağız. Başbağlar katliamı ile birlikte terör en aşağılık yüzünü bir kez daha sergilemiştir. Ülkemizin bölünmez bütünlüğüne göz diken hain odaklar Başbağlar’da da kardeşlik hukukumuzu bozmaya yeltenmiş fakat yaşanan büyük acılara rağmen başarılı olamamışlardır. Tarihte ülkemizi parçalamak isteyen hainler asla emellerine ulaşamadı ve ulaşamayacaktır. 31 yıldır Başbağlar milletimizin ortak acısı, ortak yasının adı olmuştur. Her karışına kanını, canını feda etmiş şehitlerimizin, gazilerimizin emaneti olan bu toprakların neferi olan bir milletiz biz. Birlik ve beraberliğe her şeyden çok ihtiyacımız olan bu günlerde, vatanımıza göz diken hainlere her bir ağızdan diyoruz ki; Madımak’ta yanan canda bizim, Başbağlar’da dökülen kanda bizim. Biz bir ölürsek bin diriliriz. Bu duygu ve düşüncelerle bu menfur katliamın mağdurlarına sabır, kaybettiğimiz canlara ise Allah’tan rahmet diliyorum. Allah bir daha böyle acılar yaşatmasın. Sizleri saygıyla selamlıyorum. Allah’a emanet olun! Ne Mutlu Türk’üm Diyene!”
Elazığ Elazığ vücut geliştirmede ulusal ve uluslararası alanda söz sahibi olmaya başladı Elazığ’da vücut geliştirme ve fitness sporunun gelişmesi, değişmesi bağlamında il ve uluslararası alanda söz sahibi olabilmek için sporculara destek vermek amaçlı yaklaşık iki yıldır il temsilciliği yaptığını belirten Türkiye Vücut Geliştirme, Fitness ve Bilek Güreşi Elazığ İl Temsilcisi Evren Kılıç, ’’Bu dönem zarfında ilimiz, sportif başarılar anlamında çok ciddi yükselişe geçti. Burada sporcularımızın özellikle vücut geliştirme sporu yapan sporcularımızın çok büyük katkısı var. Ulusal ve uluslararası alanda söz sahibi olmaya başladık” dedi. Gençlik ve Spor Bakanlığı Türkiye Vücut Geliştirme, Fitness ve Bilek Güreşi İl Temsilcisi Evren Kılıç, profesyonellik anlamda son dönemlerde özellikle vücut geliştirme ve fitness sporunun Elazığ’da yükselişe geçtiğine dikkat çekerek, bu anlamda dünya şampiyonluğu, dünya ikinciliği ve Türkiye şampiyonlukları gibi dereceler elde ettiklerini kaydetti. Ağustos ayında İstanbul’da gerçekleştirilecek olan Türkiye şampiyonası ve milli takım seçmelerine hazırlıkların son sürat devam ettiğini ifade eden Kılıç, cumhuriyet tarihinde Elazığ’da ilk kez bir kadın sporcunun podyuma çıkacağını ve madalya beklediklerini dile getirdi. İki yıldır il temsilciği yaptığını aktaran Kılıç, ’’Elazığ’da bu sporun gelişmesi, değişmesi il ve uluslararası alanda söz sahibi olabilmek için sporcularımıza destek vermek amaçlı yaklaşık iki yıldır il temsilciliği yapıyorum. Bu dönem zarfında ilimiz, sportif başarılar anlamında çok ciddi yükselişe geçti. Burada sporcularımızın özellikle vücut geliştirme sporu yapan sporcularımızın çok büyük katkısı var. Ulusal ve uluslararası alanda söz sahibi olmaya başladık. Çok yakın zamanda Hakan Erikçi’yi ve Atakan Kılıç 21 yaş kategorisinde Türkiye derecesi aldılar ve milli takım seçmelerine katıldılar. Uğur hocamız çok yakın zamanda federasyonumuzun desteklemiş olduğu organizasyonda dünya şampiyonu oldu. İlimizi cumhuriyet tarihinde ilk kez temsil edecek olan Tuba Yıldırım da şampiyonaya katılacak. Müsabakalar ağustos ayında İstanbul ilinde gerçekleştirilecek” diye konuştu. Uluslararası müsabakada vücut geliştirme branşında dünya şampiyonluğu bulunan vücut geliştirme sporcusu ve antrenörü Uğur Yıldırım, ’’Bir tane de dünya ikinciliğim var. Şu anda 28 Ağustosta Türkiye’de düzenlenecek olan Türkiye Şampiyonası ve milli takım seçmelerine hazırlanıyoruz. Süreç şu an iyi gidiyor, hazırlıklarımıza devam ediyoruz’’ şeklinde konuştu. Cumhuriyet tarihinde kadın olarak Elazığ’ı ilk kez temsil edecek olan vücut geliştirme sporcusu Tuba Yıldırım ise ’’Bu spora eşimle tanıştıktan sonra başladım. Ortalama 4 yıldır profesyonel olarak devam ediyorum. Bunu da artık bir yarışma ile taçlandırmak istedim. O yüzden Türkiye yarışmasında 28 Ağustosta eşim ile birlikte yarışmaya katılacağız. Güzel bir derece ile gelmek istiyoruz” dedi.
Erzurum Genç bilim adamlarına teşvik Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker’in katılımlarıyla, Atatürk Üniversitesinin ev sahipliğinde “Üstün Başarılı Genç Bilim Adamı Ödülleri Yıllık Bilimsel Değerlendirme Toplantısı ve Genç Akademi Konferansı” düzenlendi. Bilim dünyasının önemli isimlerini bir araya getiren bu etkinlik, genç bilim adamlarının başarılarını takdir etmek ve onların bilimsel katkılarını desteklemek amacıyla gerçekleştirildi. Programın açılış töreni, 15 Temmuz Milli İrade Salonunda düzenlenen toplantıyla başladı. Toplantıya ev sahibi olarak katılan Rektör Prof. Dr. Ömer Çomaklı’nın yanı sıra; Erzurum Vali Yardımcısı Lokman Düzgün, TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, TÜBA Asli Üyesi ve TCMB Banka Meclis Üyesi Prof. Dr. Muhsin Kar, Lokman Hekim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Gültekin, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bülent Zülfikar, Iğdır Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Hakkı Alma, Gebze Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hacı Ali Mantar ile TÜBA üyeleri, davetliler ve çok sayıda akademisyen katılım sağladı. “Cumhuriyetimizin kurulduğu şehir Erzurum’a hoş geldiniz” İstiklal Marşı ve Saygı Duruşunun ardından yayınlanan tanıtım filmi ve sonrasında Türk Mûsikîsi Devlet Konservatuvarı Öğr. Gör. Dr. Derya Eroğlu’nun müzik icrası ile devam eden etkinlik, Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı’nın açılış konuşmasıyla başladı. Prof. Dr. Çomaklı; tarihi, kültürü ve eşsiz doğal güzellikleri ile Türkiye’nin en müstesna şehirlerinden olan Erzurum’da böylesine bir etkinliğe ev sahipliği yapıyor olmaktan gurur ve mutluluk duyduklarını belirterek: “Bilim alanında ülkemizin en saygın ödül programlarından biri olan, araştırmacılığı ve bilim adamlığını özendirerek, gençleri bilim ve araştırma alanlarına yönlendirmede önemli bir işleve sahip olan 2024 TÜBA-GEBİP Yıllık Bilimsel Değerlendirme Toplantısına hepiniz hoş geldiniz. Öncelikle üstün başarılı genç bilim adamlarının akademik etkinliklerinin sunum ve değerlendirilmesini içeren ve 2001 yılından itibaren Geleneksel TÜBA-GEBİP Yıllık Bilimsel Değerlendirme Toplantısına ikinci kez ev sahipliği yapmaktan gurur duyduğumuzu vurgulamak isterim. Bu vesileyle bu toplantının Üniversitemizde düzenlenmesine karar verdiğimiz TÜBA Başkanımız Prof. Dr. Sayın Muzaffer Şeker’e teşekkürlerimi sunuyorum” ifadelerini kullandı. “Bilim üretme ekosistemine sahip bir araştırma üniversitesiyiz” Atatürk Üniversitesinin evrensel bilimde ön sıralarda yer alan, sorun odaklı çalışan ve toplumsal sorunlara bilimsel çözümler üretebilen, güçlü Ar-Ge ve inovasyon altyapısı ile bilim üretme ekosistemine sahip bir araştırma üniversitesi olduğunu ifade eden Rektör Çomaklı: “Yönetim olarak, şahsım ve çalışma arkadaşlarımla üniversitemizin bütün bilim adamları ve bilim alanlarını kapsayan bir bakış açısıyla Türkiye’yi yeni yüzyıla taşıyacak bilim ve teknolojik üretim bilinci ve sorumluluğu ışığında görevimizi sürdürdük. Üniversitemizin devletimizden aldığı güç ve destekle bilim alanında ciddi bir Ar-Ge potansiyeli mevcut. Bu potansiyeli doğru bir biçimde kullanmak en temel hedefimizdir. İnanıyorum ki ülkemizde üniversitelerimiz bağlamında üretilecek bilimin dolayısıyla teknolojinin niteliği ve başarısı, gün geçtikçe gelişerek devam edecektir” diye konuştu. “Böylesine önemli bir etkinliğe ev sahipliği yapmaktan gurur duyuyoruz” Rektör Prof. Dr. Çomaklı, yönetim kadrosunun bu vizyonla hareket ederek çalışmalarını bir bölge üniversitesi olma temeli üzerinden evrensel bir dünya üniversitesi statüsüne taşımak yönünde sürdürdüğünü belirterek şunları aktardı: “Bu vesileyle 2024 TÜBA-GEBİP Yıllık Bilimsel Değerlendirme Toplantısının düzenlenmesinde emeği geçen, akademi üyelerine, bilim adamlarına ve mesai arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Bilimin ve araştırmanın özendirildiği bu toplantının başarılı geçmesini ve ülkemiz için faydalı sonuçlar vermesini temenni ediyorum. Ev sahipliğimizden memnun kalmanız dileğiyle sizlere bir kez daha Cumhuriyetimizin kurulduğu şehir olan Erzurum’a ve Üniversitemize hoş geldiniz diyor, Atatürk Üniversitesi ailesi adına hepinizi en derin saygı ve sevgilerimle selamlıyorum” sözleriyle konuşmasını tamamladı. “Bu ödüller, genç bilim adamlarımızın motivasyonunu artırmaktadır” Ardından söz alan TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, Türkiye’nin bilimsel potansiyelini artırmak için genç bilim adamlarının teşvik edilmesinin önemini vurguladı. TÜBA-GEBİP Yıllık Değerlendirme Toplantılarını farklı üniversitelerde yaparak hem bölgesel farkındalığı artırmayı hem de bilim ödüllerinin tanıtımına katkı sunmayı amaçladıklarını dile getiren Prof. Dr. Şeker, konuşmasında şunları söyledi: "Üstün Başarılı Genç Bilim Adamı Ödülleri, genç araştırmacılarımızın bilimsel çalışmalarını takdir etmek ve onları daha büyük başarılara yönlendirmek için önemli bir platformdur. Bu ödüller, genç bilim adamlarımızın motivasyonunu artırarak, ülkemizin bilim ve teknoloji alanındaki rekabet gücünü artırmayı hedeflemektedir. Yapılan toplantılar zinciri, temel bilimlerden sosyal bilimlere kadar birçok alana yönelik çok önemli veriler sunuyor. Dış paydaşlara da açık olan toplantılara akademisyen ya da öğrencilerde katılım sağlayabilir ve parlak fikirlerin tartışıldığı ortamda kendi görüş ve önerilerini bilim adamları ile paylaşabilir” dedi. “Geçmiş günahlarını düşünenler, gelecek günahlara da ortak oluyor” Erzurum’dan önce Brezilya’nın Rio de Janeiro kentinde Brezilya Bilimler Akademisi tarafından düzenlenen 8. Bilim20 (Science20) zirvesine katıldığını aktaran Başkan Şeker: “Enerji kaynaklarının azalmasından, iklim değişikliğine, beslenme zincirinden gıda paylaşımına kadar birçok konunun akademik bir bakışla ele alındığı bu zirvede biz de Filistin’de bir yıla yaklaşan soykırımı gündeme getirerek İsrail tarafından uygulanan vahşete dikkat çektik. Geçmiş günahlarını düşünerek konuşmayanların yeni günahlara da ortak olduğunu vurguladığımız toplantıda akademinin böyle durumlarda uyarıcı görev görmeyecekse ne zaman göreceğinin merak konusu olduğunu kayıtlara düştük. Bu konuda ülkemiz adına da çıkarılması gereken dersler olduğunu belirtmek isterim. Kendi kendine yeten bir ülke olmanın ne kadar önemli olduğunu bize hatırlatan bu süreçler, daha çok çalışmamızı bir kez daha en acı şekilde gözler önüne serdi” diye konuştu. “Devletimizin sratejisine güvenmemiz gerekiyor” Ülkemiz üzerinde oynanan oyunlara aldırış etmeden, sosyal medya üzerinden yapılan algılara kapılmadan birlik ve beraberlik içerisinde tüm dünyaya karşı dik durulması gerektiğine dikkat çeken Başkan Prof. Dr. Şeker, Türkiye’nin yatırımcı çekme, turizmden önemli bir pay alma ve sanayi yelpazesini genişletme gibi birçok alana yönelik çabası mevcut. Bu gelişim vizyonuna yönelik vurulacak en önemli darbe yabancı düşmanlığıdır. Sosyal medyaya esir düşmeyelim, dünyanın her alanında göçmen var, bugün en büyük göçmen yurdu Amerika’dır. Devletimizin stratejisine güvenmemiz gerekiyor. Yakılan kibritlerin ülkemizin birlik ve beraberliğini yakmasına izin vermeyelim. Bu güzel ülkeden kolaylıkla vazgeçmeyelim. Geleceğimiz için daha sabırla ve gayretle çalışmalarımızı sürdürelim. Genç bilim adamlarımızın yarın yapacağı sunumlara tüm akademisyenlerimiz ve öğrencilerimiz davetlidir. İnteraktif olarak da sürecek etkinliklerin verimli geçeceğine inancım tamdır. Yapay zekâ ile ilgili alanında uzman arkadaşlarımızın yapacağı sunumlarda bir o kadar başarılı geçeceğine yürekten inanıyorum” diyerek sözlerini tamamladı. Üstün Başarılı Genç Bilim Adamı Ödülleri, bilimsel araştırmalarıyla ulusal ve uluslararası alanda öne çıkan genç bilim adamlarına verilmektedir. Bu yıl ödül almaya hak kazanan isimler, farklı disiplinlerdeki üstün başarıları ve bilimsel katkıları nedeniyle seçilmektedir. Ödül törenlerinde, genç bilim adamları çalışmalarını ve gelecek hedeflerini paylaşma fırsatı bulmakta, biyoloji, kimya, fizik, mühendislik, sosyal bilimler ve tıp gibi çeşitli alanlara yönelik araştırma alt yapısı, yapılan çalışmalar ile genişlemektedir. Açılış konuşmalarının ardından gerçekleştirilen Genç Akademi Konferansı, bilimsel tartışmalar ve bilgi paylaşımı için önemli bir platform oluşturdu. Konferansta, genç bilim adamları kendi araştırma projelerini sunarak, meslektaşlarıyla bilgi alışverişinde bulundu. Ana teması, "Yapay Zekâ" olarak belirlenen konferans çerçevesinde, katılımcılar çeşitli oturumlarda yenilikçi araştırmalarını ve projelerini tanıttı. Farklı alanlarda yapılan araştırmalar ve elde edilen bulgular tartışıldı Prof. Dr. Muhsin Kar’ın “Küresel Ekonomi: Quo Vadis?” konferansı ile devam eden program süresince düzenlenen bilimsel oturumlarda, farklı alanlarda yapılan araştırmalar ve elde edilen bulgular tartışıldı. Bu kapsamda, Prof. Dr. Hacı Ali Mantar “Yapay Zekanın Ekonomik Katma Değere Olan Etkisi”, Prof. Dr. Bahadır Kürşat Güntürk “Yapay Zekâda Güncel Durum ve Geleceğe Yönelik Beklentiler, Prof. Dr. Hüseyin Şeker ise “Verinin Gücü ve Güçlendirdikleri” başlıklı sunumlarını gerçekleştirdi. Her oturum, ilgili alanın önde gelen uzmanları tarafından yönetildi ve genç araştırmacılar çalışmalarını detaylandırarak soruları yanıtladı. Bu oturumlar, genç bilim adamlarının hem kendi aralarındaki iş birliğini artırmalarına hem de deneyimli akademisyenlerle etkileşimde bulunmalarına imkan tanıdı. Program, TÜBA-GEBİP Bilimsel Alan Değerlendirme Toplantıları ile devam edecek.
İstanbul 15 Temmuz Gazisi Üzeyir Civan: “Benim sol kolum gitti ama vatanımın geleceği yerindeydi, daha sağlam temellere oturdu” 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında darbeci askerlerin açtığı ateş nedeniyle sol kolunu kaybeden 15 Temmuz Gazisi Üzeyir Civan, 8 yıl önceki o gece yaşananları ve hissettiklerini anlattı. Torunlarıyla beraber 15 Temmuz ile ilgili klipleri ve şehit albümünü seyrederken duygusal anlar yaşayan Civan, “Benim sol kolum gitti ama vatanımın geleceği yerindeydi, daha sağlam temellere oturdu. Bu ülke üzerinde emel besleyenlere o gün en güzel şekilde derslerini sağcısıyla, solcusuyla, Alevi’si ile Sünni’si ile hep beraber verdik” dedi. Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirdiği hain darbe girişiminin üzerinden 8 yıl geçmesine rağmen o günün acıları hala tazeliğini koruyor. Darbe girişiminde her yaştan vatandaş sokağa çıkarak darbeye karşı ‘dur’ dedi. O vatandaşlar arasından kimisi şehit oldu, kimisi de yaralanarak gazilik mertebesine erişti. 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Tuzla’da Orhanlı gişelerinde darbeci askerlere karşı mücadele eden Üzeyir Civan, darbecilerin açtığı ateş nedeniyle sol kolunu kaybetti. Gazi Civan, hain darbe girişiminin 8’inci yıl dönümüne günler kala darbe gecesini torunlarıyla beraber hatırladı. Torunlarına 15 Temmuz’u anlatan ve 15 Temmuz gecesine dair çekilen klipleri ve şehitler albümünü torunlarıyla beraber izleyerek duygusal anlar yaşayan Civan, o gece yaşananları anlattı. “Benim sol kolum gitti ama vatanımın geleceği yerindeydi” Gazi Üzeyir Civan, “Allah’ımıza hamdolsun ki vatan uğruna gazi olma şerefini bu günahkar kuluna lütfetti. Darbe haberini aldığımda engel olmak için Orhanlı Gişelerine gittim, orada darbecilerle denk geldik. Vatanlarına ihanet etmemeleri adına üzerlerine koşarak gittim. ‘Durun yapmayın silahlarınızı bırakın hepimiz kardeşiz’ diyerek üzerlerine koştuğumda iki kurşun yedim, birisi sağ elimden biri de sol kolumdan. Sol kolum kesilmek zorunda kaldı. Benim sol kolum gitti ama vatanımın geleceği yerindeydi, daha sağlam temellere oturdu. Bu ülke üzerinde emel besleyenlere o gün en güzel şekilde derslerini sağcısıyla, solcusuyla, Alevi’si ile Sünni’si ile hep beraber verdik. ‘Bu vatanı kolay kolay parçalayamayacaksınız.’ Tekrar benzeri bir durumda canlarımızı kollarımızı uzuvlarımızı seve seve feda etmeye bizler hazırız” dedi. “Bu ülke üzerinde beslenen emellere vurulan en büyük darbe o gün vurulmuştur” Civan, “Bizler 15 Temmuz’u unutmadık, unutturmayacağız, ‘unutursak kanımız kurusun’ diyoruz. Bu yavrularımızın geleceği için onların daha güzel günlere ulaşmaları için bizler seve seve kolumuzdan vazgeçtik de canımızdan mı vazgeçmeyeceğiz, seve seve vazgeçeriz. Yeter ki birliğimiz beraberliğimiz bozulmasın, ülkemiz üzerinde oynanan oyunlar bozulsun. O hainlere biz hep beraber ‘dur’ diyelim. O gün bu ülke için bir dönüm noktası. Bu ülke üzerinde beslenen emellere vurulan en büyük darbe o gün vurulmuştur. Çünkü biz o gün birdik, beraberdik, birlikte başardık. Yine benzer bir durum olursa yine birlikte başarmaya Allah’ın yardımıyla ve yüreğimizdeki imanla beraber muktedir olacağımızı herkes bilsin. Bu ülke üzerinde Çanakkale ruhu asla sönmedi sönmeyecek. 15 Temmuz gecesinde de Suriyelisi, İranlısı, Mısırlısı, diğer ülkelerden Türkmen kardeşlerimiz bizlerin birliği beraberliği için sokaklardaydı. Bazıları şehit oldu bazıları gazi oldu. Bizzat tanıdığım Suriyeli İranlı gazimiz oldu, şehit de oldu bildiğim kadarıyla” diye konuştu.