Yerel Haberler
Bayburt
Bayburt’ta yapılan bir düğünde "Gelin ata binmiş ya nasip demiş" atasözü gerçek oldu
06 Eylül 2024 Cuma - 09:52 Bayburt’ta yapılan bir düğünde "Gelin ata binmiş ya nasip demiş" atasözü gerçek oldu Bayburt’un Zahit Mahallesi’nde yapılan bir düğünde gelin, at sırtında damat evine getirildi. Davetlilerin meraklı gözlerle o anlara tanıklık ettiği düğünde, "Gelin ata binmiş ya nasip demiş" atasözü ise gerçek oldu. Oğlunun düğününde gelinini atla baba evinden almanın hayalini kuran, 35 yıldır aşıklık geleneğine büyük katkılar sunan Aşık Süphani mahlaslı Ali Sırrı Çoban, hayalini kurduğu düğünü gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşadığını belirterek, "Halk ozanı aşığının düğünü böyle olur" dedi. Zahit Mahallesi’nde damat evi önünde ilk önce dünürcü toplandı. Burada toplanan kalabalık, davul zurnayla Bayburt barları oynadı, halaylar çekti. Daha sonra uzun araç konvoyuyla Gençosman Mahallesi’ne gidilerek gelin, baba evinden alındı. Burada gelin arabasına bindirilen gelin, damat evi yakınlarına getirildi. Atın sahibi aynı zamanda milli sporcu Sefa Karadeniz, eski örf ve adetlerin hala Bayburt’ta yaşatıldığını, gelini atla damat evine götürmek için beklediklerini ifade ederek, "Aşık Süphani amcamızın oğlu Oğuzhan Çoban’ın düğününe, gelin karşılamasına geldik. Eski örf ve adetlerimize, törelerimize devam ediyoruz. Gelini atla damat evine götüreceğiz" dedi. Düğün için süslenen ata bindirilen Sedanur Demir isimli gelin, dik yokuşu at üzerinde çıkarak, kayınpederi Ali Sırrı Çoban’ın evine geldi. Kalabalığın karşıladığı gelin, damat evine alındı. Burada tebrikleri kabul eden çift çok mutlu olduklarını belirterek, bu şekilde dünya evine girmenin mutluluğunu yaşadığını söylediler. Babasının hayalinin gerçekleştiğini belirten damat Oğuzhan Çoban, "Ben de bugün dünya evine girdim. Babamın davullu, zurnalı, atlı düğün yapma hayali vardı, rabbime şükürler olsun bu hayali gerçekleşti. Önce evimizin önünde dünürcü toplandı, herkes davulla, zurnayla barlar oynadı. Daha sonra gelin evine gittik. Gelin, gelin evinden alındı, ata bindirilip damat evine getirildi. Babamın hayali olan atla baba evine geldik" dedi. İlk defa ata düğününde bindiğini söyleyen gelin Sedanur Demir, "Ata ilk defa bindim, güzeldi, heyecanlıydı. Biraz korktum ama iyiydim, rahattım. Bana çok güzel bir anı olarak kaldı. Babama teşekkür ederim" ifadelerini kullandı. En büyük hayalinin çocuklarını güzel bir düğün organizasyonu ile evlendirmek olduğunu söyleyen halk ozanı Ali Sırrı Çoban, "Dedim ki oğullarımı atla baba getireceğim ve o hayalim Allah’a çok şükür gerçekleşti. Rabbim her delikanlıya böyle bir düğün nasip eylesin. Bu bizim kültürümüzün bir parçası, kültürümüzde atla gelin alma var. Benim annem de, yengem de bu şekilde at üzerinde eve gelmişler. Ben çocuktum hatırlıyorum yengem at üzerinde, atlı kızakla damat evine geldi. O günden beri bende de bu heves vardı, çok şükür gelinimi atla eve getirdim. Rabbim bu iki gencimize mutluluklar nasip eylesin. Ben aslında gelin kelimesinden çok rahatsız oluyorum. 3 kızım var, bir oğlumu evlendirmiştim onun eşiyle birlikte 4 kızım oldu. Şimdi de oğlum Oğuzhan’ı evlendirdim, onun eşi Sedanur hanımla birlikte 5 kızım oldu. Rabbim bu mutluluğu herkese nasip etsin. İnsanlar bu kültürümüzden bir şeyler alsınlar, taksiye bindirip gelin almak kolay iş. Biz evlatlarımızı ne çileyle büyüttük. Onu bir rabbim bilir, bir de biz biliriz. Bugün çok mutluyum, çilelerim gitti. Şimdi evlatlarımızı bu şekilde gördük ya, ben daha bir şey istemiyorum. Rabbim mesut bahtiyar etsin" şeklinde konuştu.
Geçmişi unutturmamak için baba ocağını müzeye dönüştürdü, 5 binin üzerinde antika parçayı evinde sergiliyor
05 Eylül 2024 Perşembe - 09:31 Geçmişi unutturmamak için baba ocağını müzeye dönüştürdü, 5 binin üzerinde antika parçayı evinde sergiliyor Uzun yıllardır Ankara’da yaşayan 71 yaşındaki Necmettin Aktaş, geçmişe ve hatıralara olan saygısından dolayı Çayıryolu köyündeki baba ocağını geçmişte kullanılan, antika özelliği bulunan parçalarla donattı, 5 binin üzerinde nostaljik eşyayı evinde sergiliyor. Çocuk yaşlarda Ankara’ya ailesiyle taşınan, sadece yaz aylarında köyüne gelen Aktaş, baba evinin bir odasını eski mutfak eşyalarına, tarım aletlerine ve nostaljik eşyalara ayırdı. Aktaş, gençlere tarihi bir miras bırakmak amacıyla özellikle geçmiş yıllarda çiftçilik ve tarım alanlarında kullanılan aletler başta olmak üzere birçok eski ve geçmiş döneme ait eşyayı etraftan topladığını, topladığı eşyaları da evinde gelenlerin görmesini sağladığını belirterek, "Çocuklarımızın, gençlerimizin geçmişte kullanılan eşyaları öğrenmeleri için böyle bir şey yaptım" dedi. Evinde bulunan eşyalara bakarken memleket hasretinin bir nebze de olsa dindiğini söyleyen Aktaş, temizliğe özen verdiğini, eşyaların her gün tozunu aldığını vurguladı. Köy sakinlerinin yanı sıra farklı köylerden de vatandaşların evdeki eşyaları görmeye geldiğini ifade eden Aktaş, eşyaları görmek isteyenlerin evini ziyarete gelebileceklerini, kapılarının herkese açık olduğunu belirtti. "Köye her geldiğimde Necmettin abinin konağına uğrarım geçmişi yâd ederim" Geçmişi yâd etmek için Aktaş’ı evinde ziyaret eden Fehim Okur isimli vatandaş, tarihi yaşattığı ve unutturmadığı için Aktaş’a teşekkür etti. Köye geldiği yaz aylarında Aktaş’ın evine uğramadan dönmediğini belirten Okur, "Necmettin abiden Allah razı olsun, eskileri yaşatmak için babadan kalma evi bu hale getirdi. Çocukluğumuzda kullandığımız, dedelerimizin, babalarımızın kullandığı malzemeleri böyle sergiliyor. Tarihi yaşattığı için kendisine ayrıca teşekkür ederim. Biz de köye her geldiğimizde buraya uğrayıp eskileri yâd ediyoruz. Necmettin abiyi gelip ziyaret ediyoruz, evdeki eşyaları inceliyoruz. Allah razı olsun, baba ocağını bu hale getirmesi ayrı bir güzellik, sağ olsun. Her gelişimde de mutlaka buraya uğruyorum, Necmettin abinin konağını geziyorum" ifadelerini kullandı. "Geçmişimizi unutturmamak, hatırlatmak için gençlere bir katkım olsun diye düşündüm " Çocukların, gençlerin geçmişini bilmeleri amacıyla köy evini nostaljik ve antika eşyalarla donattığını belirten Aktaş, "Baba ocağına böyle bir sistem kurdum. Çocuklarımızın, gençlerimizin geçmişte kullanılan eşyaları öğrenmeleri için böyle bir şey yaptım. Tarihi görmeleri için böyle bir atılımda bulundum. Arkadaşlardan, akrabalardan, köylerden, tatil yerlerinden eski eşyaları toplamaya çalışıyorum. İnsanımıza, gençlerimize geçmişimizi unutturmamak, hatırlatmak için bir katkım olsun diye düşündüm" diyerek konuştu. Evin en eski parçası 5 asırlık Evinde yarım asırlık, bir asırlık eşyaların yanı sıra 500 yıllık eşyanın da bulunduğunu kaydeden Aktaş, 5 bin parçanın üzerinde bulunan eşyaya gözü gibi baktığını vurgulayarak, "Burada 5 binden fazla antika özelliği bulunan parça, eşya var. 50 senelik, 100 senelik parçalar var. Belki daha eski tarihli de olabilir. Benim bildiğim 500 senelik parçalar var" şeklinde konuştu. "Temizliği zor oluyor" Yazdan yaza köyüne geldiği için eşyaların bir hayli tozlandığını, temizliğin bu yüzden zor olduğunu kaydeden Aktaş, köyde bulunduğu zamanlarda temizliği titizlikte yaptığını belirtti. Çok fazla eşya olması nedeniyle temizlikte bir hayli zorlandığını ifade eden Aktaş, "Temizliği zor oluyor ama elimden geldiğince temizlik yapıyorum. Zor, zor olmayan bir şey yok. Temizliği de olabildiğince yapabiliyorum" dedi. Aktaş, "Ziyaretinize gelenler oluyor mu?" sorusuna, "Başka köylerden gelenler oluyor, köyün içinden gelenler oluyor, gençler geliyorlar" yanıtını verdi.