ASAYİŞ - 01 Temmuz 2024 Pazartesi 12:01

Sazlı’daki yangının şüphelileri jandarmadan kaçamadı

A
A
A
Sazlı’daki yangının şüphelileri jandarmadan kaçamadı

Aydın’ın Söke ilçesi Sazlı Mahallesi’nde çıkan otluk alan yangını sonrasında çalışmalarına devam eden jandarma ekipleri, yangın çıkışı ile ilgili 3 şüpheliyi yakaladı.



Geçtiğimiz Cumartesi günü Söke Sazlı Mahallesi’nde otluk alanda yangın meydana geldi. Sulama kanalı kenarında çıkan yangın sonucu yaklaşık 500 metre otluk alan ile bir işyerine ait depo alanında hammadde olarak kullanılan bir kısım malzeme zarar gördü. Yangının söndürülmesinin ardından İlçe Jandarma Komutanlığınca yangının çıkış nedeninin tespitine yönelik olay yerinde ve çevresinde araştırma yapıldı. Araştırmaların ardından yangının başlangıç noktası tespit edildi. Geniş araştırma sonucu ekipler, yangının çıkış noktasında şüpheli bir araç tespit etti. Şüpheli araç içerisinde M.U. (20), A.R. (20) ve M.S.Ş. (20) olduğu tespit edilen 3 şüphelinin Efeler ilçesinde ikamet ettiği tespit edildi. Bunun üzerine harekete geçen ekipler sabah 04.00 sıralarında şüphelileri Efeler ilçesindeki ikametlerinde yakaladı. Gözaltına alınan şüpheliler hakkında adli ve idari işlem başlatıldı.



Sazlı’daki yangının şüphelileri jandarmadan kaçamadı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Balıkesir BAGFAŞ, sadece denizi değil havayı da kirletiyor Özellikle müsilaj döneminde Marmara Denizi’ne saldığı atıklarla kamuoyunun gündemine oturan Bandırma Gübre Fabrikaları A.Ş. sadece denizi değil, havayı da kirletmeye devam ediyor. Denizcilik Fakültesi’nde görevli Prof. Dr. Mustafa Sarı, müsilaj sonrası hazırlanan Marmara Denizi eylem planına uyulmadığını söyleyerek, "Sanayi kuruluşları istihdam sağlıyorlar. Üretim yapıyorlar. Bunun için müteşekkiriz ama hiç kimsenin ben üretim yapıyorum, ben istihdam sağlıyorum diye toprağı, suyu, havayı kirletme hakkı yok" dedi. Balıkesir’in Bandırma ilçesinde faaliyet gösteren Bandırma Gübre Fabrikaları A.Ş. (BAGFAŞ), çevresel kirliliğe yol açmaya devam ediyor. Fabrikadan günün her saatinde yükselen yoğun kokuya sahip sarı, gri ve siyah dumanlar hem hava kalitesini düşürüyor hem de çevrede yaşayanların sağlığını tehdit ediyor. Üstelik bu kirlilik sadece havayla sınırlı değil. BAGFAŞ’ın faaliyetleri nedeniyle Bandırma Körfezi de ciddi derecede kirleniyor. Bu durum, Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı tarafından da dile getirildi ve Marmara Denizi’nin ekolojik dengesinin bozulmasına yol açan unsurlar arasında yer aldı. Prof. Dr. Sarı, Marmara Denizi’nin çevresindeki yoğun endüstriyel faaliyetlerin ve yetersiz atık arıtma uygulamalarının, bölgedeki ekosistemi tehdit ettiğini vurguladı. Prof. Dr. Mustafa Sarı, "Marmara Denizi’nin çevresi yoğun endüstriyel faaliyetin yürütüldüğü bir bölge. Türkiye nüfusunun neredeyse 4/1’i ve sanayisinin de yüzde 60’ı Marmara Denizi’nin çevresinde. Evsel, sanayi ve tarımsal atıklar doğrudan ya da dolaylı olarak Marmara Denizi’ne ulaşıyor. Bu da Marmara Denizi’nde baş edemediğimiz ekolojik olaylara neden oluyor. 2021 yılında yaşadığımız müsilaj felaketinden sonra Marmara Denizi eylem planı hazırlandı. Bu eylem planı çerçevesinde acilen yapılması gerekenlerin başında kirliliğin azaltılması vardı ve 22 eylemin 14’ü bu kirlilik yükünün azaltılmasıyla ilgiliydi. Evsel, endüstriyel, tarımsal ve diğer atıkları azaltmamız lazım" dedi. Prof. Sarı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sadece büyük sanayi kuruluşlarını dikkate aldığımızda organize sanayi bölgesi dışında, Marmara Denizi’nin kıyısına yakın olarak faaliyet yürüten 750 büyük endüstri kuruluşu var. Doğrudan Marmara Denizi’nden soğutma suyu alıyor, makinelerini soğutuyor ve bu soğutma suyunu Marmara Denizi’ne iade ediyor. Aynı zamanda bu endüstri kuruluşları atıklarını da Marmara Denizi’ne gönderiyor. Bunlar büyük sanayi kuruluşu olduğu için hepsinin kağıt üstünde atık arıtma tesislerinin olduğu yazıyor. Diğer taraftan yine hepsinin soğutma sularını çok nizami şekilde alıp en fazla 2 derecelik bir farkla denize iade ettikleri yönünde yazılı taahhütleri var. Ruhsatlarının şartı bu çünkü. Peki bu böyle oluyor mu? Üzgünüm olmuyor. Biz şu an Bandırma’dayız. Bandırma Körfezi’nin çevresindeki sanayi kuruluşlarına isim fark etmeksizin hepsine uğrayın. Hiçbir tanesinin arıtma tesisi doğru düzgün çalışmıyor. Ne zaman çalışıyor? Mesai saatleri içerisinde düzgün çalışıyor. Mesai saatleri dışında havaya bakın, denize bakın. Atıklarını üzgünüm, hepsi doğru düzgün arıtmadan denize vermeye devam ediyor. İzmit Körfezi çevresini dolaşın. Oradaki büyük sanayi kuruluşlarına bakın, durum aynı. Gemlik Körfezi’nin de etrafı yoğun sanayi kuruluşlarıyla çevrilmiş vaziyette. Bakın durum aynı. Karabiga’dan Erdek’e kadar gelin bakın ne göreceksiniz." Her işletmenin atıklarını arıtmak zorunda olduğunu söyleyen Sarı, "Hep beraber denize zarar veriyoruz. Bunu yapmamalıyız. Sanayi kuruluşları istihdam sağlıyorlar. Üretim yapıyorlar. Bunun için müteşekkiriz ama hiç kimsenin ben üretim yapıyorum, ben istihdam sağlıyorum diye toprağı, suyu, havayı kirletme hakkı yok. Marmara Denizi kimsenin babasının çöplüğü değil. Herkes atıklarını arıtmak zorunda. Eğer buradan para kazanıyorsa, fabrikası varsa ruhsat şartı olan taahhüdünü yerine getirmesi gerekiyor. Yetkili kuruluşların da bunu çok sıkı takip etmesi lazım. Çevre kirliliğinin, çevre suçlarının mesaisi olmaz. Siz toprağı, havayı, suyu mesai saatleriyle koruyamazsınız. Mesai saatlerinin dışına çıkmamız lazım. Bu sadece bir kurumun sorumluluğuyla yerine getirilebilecek bir durum değil. Bütün kurumların iş birliği ile yürütülebilecek bir şey. El birliğiyle Marmara Denizi’ne giden atıkları ve kirlilik yükünü azaltmak zorundayız" şeklinde konuştu.
Kütahya Gediz Hafızlık Erkek Kur’an Kursu inşaatı vatandaşların yardımını bekliyor Kütahya’nın Gediz ilçesinde hayırsever bir vatandaşın hibe ettiği arsada yapımına başlanan Hafızlık Erkek Kur’an Kursu binası inşaat yapım işlerine başlandı. Bu çerçevede inşaatın devam etmesi ve hedeflenen zamana yetiştirilmesi için Gediz Müftülüğü büyük çaba harcarken vatandaşların da yardımını bekliyor. Gediz’de Kur’an eğitimi ve kültürünün çok eski ve uzun yıllara dayandığın belirten Gediz Müftüsü Sebahattin Turan, “Geçmişte büyüklerimiz Kur’an-Kerim eğitimine çok büyük önem vermiş. Zira Eskigediz beldemizdeki hafızlık kursu, orada hocalık yapan ve bugün bazıları 90 yaşını aşmış büyüklerimiz ve yine orada okumuş olan birçok insanımız var. Ancak ne yazık ki ilk günlerin o arzusu, ısrarı ve heyecanı son yıllarda biraz düşüş yaşamış” dedi. Müftü Turan, “Yakın zamanda Gedizli bir şirketin yaptırmış olduğu son derece donanımlı ve modern Havva Ana Hafızlık Kız Kursumuzla yeniden bir ivme kazanan hafızlık eğitimi, Serdar Camiimizin yanında yer alan ve merhum hayırsever vatandaşımız Selahattin Solak’ın vakfettiği arsada yapılacak olan kursumuz için çalışmalara başladık. Uzun zaman temelinin atılmasını beklediğimiz kurs için çalışmalar bugünlere nasip oldu. Hafızlık erkek kursumuzun bütün işleri tamamlanmış olup inşaat çalışmalarına başladık” diye konuştu. Bu kursun tamamlanması için bütün vatandaşlardan yardım beklediklerini vurgulayan Turan, “Unutmayalım buradan değerli ve kalıcı bir yardım alanımız olamaz. Çünkü burada Rabbimizin kelamı Kuran-ı Kerimimizi ezberlenecek ve çocuklarımız bu güzide yerlerde hayata hazırlanacaklar. Yanında cami, gençlik merkezi gibi güzelliklerin olduğu bu müstesna eseri inşallah en kısa sürede tamamlarız. Rabbim yar ve yardımcımız olsun” ifadelerini kullandı.
Balıkesir BAGFAŞ, sadece denizi değil havayı da kirletiyor Özellikle müsilaj döneminde Marmara Denizi’ne saldığı atıklarla kamuoyunun gündemine oturan Bandırma Gübre Fabrikaları A.Ş. sadece denizi değil, havayı da kirletmeye devam ediyor. Sayısız kez denize deşarj yaparken görüntülenen fabrika, bacalarından çıkan sarı renkli duman ile de çevre kirliliğine yol açıyor. Fabrikanın bacasından günün belli saatlerinde yoğun kokuya sahip sarı, gri ve siyah renkte dumanlar yükseliyor. Denizcilik Fakültesi’nde görev yapan Prof. Dr. Mustafa Sarı, müsilaj sonrası hazırlanan Marmara Denizi eylem planına uyulmadığını söyleyerek, "Sanayi kuruluşları istihdam sağlıyorlar. Üretim yapıyorlar. Bunun için müteşekkiriz ama hiç kimsenin ben üretim yapıyorum, ben istihdam sağlıyorum diye toprağı, suyu, havayı kirletme hakkı yok" dedi. Balıkesir’in Bandırma ilçesinde faaliyet gösteren Bandırma Gübre Fabrikaları A.Ş. (BAGFAŞ), çevresel kirliliğe yol açmaya devam ediyor. Fabrikadan günün her saatinde yükselen yoğun kokuya sahip sarı, gri ve siyah dumanlar hem hava kalitesini düşürüyor hem de çevrede yaşayanların sağlığını tehdit ediyor. Üstelik bu kirlilik sadece havayla sınırlı değil. BAGFAŞ’ın faaliyetleri nedeniyle Bandırma Körfezi de ciddi derecede kirleniyor. Bu durum, Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı tarafından da dile getirildi ve Marmara Denizi’nin ekolojik dengesinin bozulmasına yol açan unsurlar arasında yer aldı. Prof. Dr. Sarı, Marmara Denizi’nin çevresindeki yoğun endüstriyel faaliyetlerin ve yetersiz atık arıtma uygulamalarının, bölgedeki ekosistemi tehdit ettiğini vurguladı. Prof. Dr. Mustafa Sarı, “Marmara Denizi’nin çevresi yoğun endüstriyel faaliyetin yürütüldüğü bir bölge. Türkiye nüfusunun neredeyse 4/1’i ve sanayisinin de yüzde 60’ı Marmara Denizi’nin çevresinde. Evsel, sanayi ve tarımsal atıklar doğrudan ya da dolaylı olarak Marmara Denizi’ne ulaşıyor. Bu da Marmara Denizi’nde baş edemediğimiz ekolojik olaylara neden oluyor. 2021 yılında yaşadığımız müsilaj felaketinden sonra Marmara Denizi eylem planı hazırlandı. Bu eylem planı çerçevesinde acilen yapılması gerekenlerin başında kirliliğin azaltılması vardı ve 22 eylemin 14’ü bu kirlilik yükünün azaltılmasıyla ilgiliydi. Evsel, endüstriyel, tarımsal ve diğer atıkları azaltmamız lazım" dedi. Prof. Sarı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sadece büyük sanayi kuruluşlarını dikkate aldığımızda organize sanayi bölgesi dışında, Marmara Denizi’nin kıyısına yakın olarak faaliyet yürüten 750 büyük endüstri kuruluşu var. Doğrudan Marmara Denizi’nden soğutma suyu alıyor, makinelerini soğutuyor ve bu soğutma suyunu Marmara Denizi’ne iade ediyor. Aynı zamanda bu endüstri kuruluşları atıklarını da Marmara Denizi’ne gönderiyor. Bunlar büyük sanayi kuruluşu olduğu için hepsinin kağıt üstünde atık arıtma tesislerinin olduğu yazıyor. Diğer taraftan yine hepsinin soğutma sularını çok nizami şekilde alıp en fazla 2 derecelik bir farkla denize iade ettikleri yönünde yazılı taahhütleri var. Ruhsatlarının şartı bu çünkü. Peki bu böyle oluyor mu? Üzgünüm olmuyor. Biz şu an Bandırma’dayız. Bandırma Körfezi’nin çevresindeki sanayi kuruluşlarına isim fark etmeksizin hepsine uğrayın. Hiçbir tanesinin arıtma tesisi doğru düzgün çalışmıyor. Ne zaman çalışıyor? Mesai saatleri içerisinde düzgün çalışıyor. Mesai saatleri dışında havaya bakın, denize bakın. Atıklarını üzgünüm, hepsi doğru düzgün arıtmadan denize vermeye devam ediyor. İzmit Körfezi çevresini dolaşın. Oradaki büyük sanayi kuruluşlarına bakın, durum aynı. Gemlik Körfezi’nin de etrafı yoğun sanayi kuruluşlarıyla çevrilmiş vaziyette. Bakın durum aynı. Karabiga’dan Erdek’e kadar gelin bakın ne göreceksiniz" şeklinde konuştu. Her işletmenin atıklarını arıtmak zorunda olduğunu söyleyen Sarı, "Hep beraber denize zarar veriyoruz. Bunu yapmamalıyız. Sanayi kuruluşları istihdam sağlıyorlar. Üretim yapıyorlar. Bunun için müteşekkiriz ama hiç kimsenin ben üretim yapıyorum, ben istihdam sağlıyorum diye toprağı, suyu, havayı kirletme hakkı yok. Marmara Denizi kimsenin babasının çöplüğü değil. Herkes atıklarını arıtmak zorunda. Eğer buradan para kazanıyorsa, fabrikası varsa ruhsat şartı olan taahhüdünü yerine getirmesi gerekiyor. Yetkili kuruluşların da bunu çok sıkı takip etmesi lazım. Çevre kirliliğinin, çevre suçlarının mesaisi olmaz. Siz toprağı, havayı, suyu mesai saatleriyle koruyamazsınız. Mesai saatlerinin dışına çıkmamız lazım. Bu sadece bir kurumun sorumluluğuyla yerine getirilebilecek bir durum değil. Bütün kurumların iş birliği ile yürütülebilecek bir şey. El birliğiyle Marmara Denizi’ne giden atıkları ve kirlilik yükünü azaltmak zorundayız” dedi.