POLİTİKA - 03 Temmuz 2024 Çarşamba 22:22

TBMM’de sığınmacı tartışması

A
A
A
TBMM’de sığınmacı tartışması

TBMM Genel Kurulunda sığınmacı tartışması yaşandı.


TBMM Genel Kurulunda CHP, yanlış Suriye ve sığınmacı politikalarının Türkiye’de neden olduğu toplumsal sorunların araştırılmasına ilişkin önerge verdi. CHP İstanbul Milletvekili Yunus Emre, yanlış Suriye politikasının, yanlış Orta Doğu politikasının Türkiye’nin gündemine getirdiği ağır sorunlarla, toplumsal sorunlarla karşı karşıya bulunduklarını belirterek, "Bir de böyle bir ortamda bugün Dışişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan bir açıklamayla karşılaştık. Dışişleri Bakanlığımızın mensuplarının, Türk Dışişleri camiasının üyelerinin bu açıklamayı, böyle bir metni yazabileceğini kesinlikle düşünmüyorum; Sayın Bakanın ve tabii, belki kendisinin Bakanlığa getirdiği arkadaşlarının kaleminden çıkmış bir metin olabilir. Şöyle deniyor metinde: ‘Tüm bu gerçekleri görmezden gelerek, salt siyasi rant amacıyla mesnetsiz ithamlarda bulunan kesimlerin, bölgemize nüfuz etmeye çalışan egemen güçlerin vekilleri hâline geldikleri de gözden kaçırılmamalıdır’. Bu ‘egemen güçlerin vekilleri’ ifadesinin üzerine gerçekten gitmek lazım. Burada, Genel Kurulda, sizlerin huzurunda birkaç soru sormak istiyorum: Acaba bu metinde ‘egemen güçlerin vekilleri’ şeklinde tanımlananlar yabancı devletlerin verdiği akılla adına ‘eğit donat’ faaliyetleri denen programlarla iç savaşa katılan insanları hazırlayanlar mıdır, yoksa ‘Komşudaki çatışmayı derinleştirmeyelim’ diye uyarıda bulunanlar mıdır egemen güçlerin vekilleri? ‘Esad’la görüşün’ çağrılarına hakaretlerle karşılık verenler midir egemen güçlerin vekilleri, yoksa heyetler oluşturan, Suriye’ye gönderen, Şam’a gönderen, Esad’la görüşerek siyasi çözüme katkıda bulunmak isteyenler midir egemen güçlerin vekilleri” ifadelerini kullandı.


Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Kaya ise, Suriye meselesinin Cumhuriyet tarihinin en büyük güvenlik meselesi ve sadece Türkiye’nin Suriye’yle olan ilişkilerini değil; Amerika’yla, Rusya’yla, İran’la, Irak’la olan bütün ilişkilerini kökünden etkilediğini belirterek, “Bugün Türkiye’de bulunan sığınmacı sayısı yaklaşık 3,5 milyondur ve ilişkiler artık girift hâle gelmiştir; ilçelerde, illerde sığınmacı göçmen sayısının oranlarını takip edebilmek için İçişleri Bakanlığı özel uygulamalar yapmak zorunda kalmıştır. İşin insani ve hukuki olarak çözülmesi şarttır. Biz, sadece kendi duygularımıza hitap eden ensar muhacir tanımlamalarıyla birlikte sorun üzerine odaklanırsak maalesef sorunu çözme imkan ve ihtimalimiz yoktur. Ayrıca, bir de ’İdlib’ diye bir sorun var. İdlib denilen sorun, Türkiye’nin 2010 yılından beri karşı karşıya kaldığı sığınmacılar meselesinin en az 10’la çarpılması demektir. İdlib’de 100 binden fazla silahlı grup vardır, 100 binden fazla “silahlı savaşçı” diye tarif edilen insanlar vardır. Suriye’nin farklı bölgelerinden çıkarak İdlib’e giden 4 milyondan fazla insanın yaşadığı burada herhangi bir çatışma, Türkiye’nin mevcut sığınmacı sayısının en az 1,5-2 milyon daha fazla artmasına sebep olacak demektir. Türkiye mutlaka acilen bir adım atmak durumunda, insani ve hukuki boyutlarını mutlaka değerlendirmek durumunda” şeklinde konuştu.


İYİ Parti İstanbul Milletvekili Nimet Özdemir de, Kayseri’de yaşanan olayların ardından Suriye’de Türk bayrağına, askere ve yardım tırlarına yapılan saldırıların, Türkiye’de sığınmacı olarak misafir edilen insanların bizimle kardeşlik bağlarının olmadığını bir kez daha gösterdiğini belirterek, "Sığınmacı konusu dindarlık, ensar, muhacir söylemleriyle geçiştirilemez. Aynı dine mensup olmamız, farklı kültürlerin insanları olduğumuz gerçeğini de asla ortadan kaldırmaz. Uygulanan politikalar nedeniyle neler yaşıyoruz, askerimize, bayrağımıza yapılanlar ortada. Yarın ne olacak belli değil arkadaşlar. Soruyorum sizlere: Kimdir bunun sorumlusu? Bu iş nasıl çözülecek? Daha ne olması gerekiyor ki sığınmacıları göndermek için bekliyoruz? Onları burada tutmak isteyen güç kim? Elinizi bağlayan ne? Millet açıklama bekliyor. Bu iş için Avrupa’dan, oradan buradan aldığınız para neyse lütfen sığınmacıları göndermek için harcayın” diye konuştu.


DEM Parti Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, ’gönderilsin’ demekle konunun çözülemeyeceğine işaret ederek, “Türkiye iki üç gündür 6-7 Eylül 1955 olaylarının bir benzerini yaşıyor ya, görmüyor musunuz? Kayseri’de başladı olaylar -Gaziantep, Reyhanlı- utanç verici görüntüler var. ’Durun, etmeyin, eylemeyin.’ dedik. Kayseri’de 70 bin kişi etkilendi, 21 dükkan yakıldı, insanlar evlerinden çıkamıyor ya. Yani çocuklar, kadınlar, yaşlılar, hastalar evlerinden çıkamıyor, perişan durumda; kimsenin umurunda değil. ’Gönderilsin de gönderilsin.’ Esas olan insan haklarıdır arkadaşlar. Biz insan hakları savunucuları Kürt, Türk, Müslüman, Hristiyan, şu bu ayırt etmeyiz; insanın hakkını öne çıkarırız” şeklinde konuştu.


AK Parti Antalya Milletvekili Atay Uslu, Suriyeli konusunun siyasi rant konusu haline getirildiğini söyleyerek, “Bu nefret söylemi, ırkçılık Avrupa’da yükseldi maalesef Türkiye’ye de sirayet etti. Oysa bu alan bizim kodlarımızda yoktur, olmaması gerekir. Nefret söylemi insanları düşmanlaştıran söylem; bu, bizim medeniyetimize yakışmaz. Bizim sığınmacılarla ilgili politikamız nettir arkadaşlar, göç politikamız nettir. Bir kere düzensiz göçle ilgili mücadelemizi devam ettiririz, sınırlarımızı devam ettiririz, sınır dışı süreçleri de devam ettiriyoruz. İkincisi, sığınma konusu, göç konusu dünyanın konusudur. Dünyada 350 milyondan fazla göçmen var. Bunlarla ilgili de bizim sığınmacılarla ilgili çözümümüz şudur: Kaynak ülke sorunları halledildikten sonra sığınmacıların kendi ülkesindeki yaşamalarına devam etmesidir, gönüllü bir şekilde geri dönüş süreçlerinin sürdürülmesidir” ifadelerini kullandı.


CHP İstanbul Milletvekili Yunus Emre de, Türkiye’yi bir sığınmacı deposu hâline getirdiklerini iddia ederek, “Suriyeliden, Iraklıdan, Afganlıdan, Pakistanlıdan geçilmiyor İstanbul’un caddelerinde. Türkiye büyük bir güvenlik kaosuyla karşı karşıya, daha birkaç yıl önce İstanbul’da eğlence merkezlerinde büyük saldırılar olmadı mı yabancılar tarafından yapılan? Terör saldırıları Taksim’in göbeğinde gerçekleşmedi mi? Bu insanlar hakkında hangi incelemeler vardı, bu insanlar Türkiye’ye nasıl geldiler? Bu olayın sizin Orta Doğu politikanızla, Suriye politikanızla, sığınmacı politikanızla bir bağlantısı yok mu? Bütün bunlar ortada duracak, bizi suçlayacaksınız ha? Yazıklar olsun” siye konuştu.


AK Parti Kayseri milletvekili Murat Cahid Cıngı ise şöyle konuştu:


“Orada insanlar arasında bir şayia yayıldı ve bazı tahrikçi gruplar ’Çocuk Türk çocuğu, ciğeri patlatıldı, öldürüldü, tecavüz edildi’ falan gibi bir dedikodu ürettiler insanları tahrik etmek için. Sayın Valimiz Gökmen Çiçek ve Emniyet Müdürümüz çıkıp bu çocuğun Suriyeli bir çocuk olduğunu ama Suriyeli dahi olsa çocuk çocuktur, bu suç dünyanın her yerinde aynı sıkıntıyı doğurur ve aynı şekilde cezalandırılmalıdır dediler. Çıkan yanlış şayiaları doğrulamak için Sayın Valimiz, Sayın Emniyet Müdürümüz bu açıklamayı yapmıştır ama her ikisi de Gökmen Çiçek de Emniyet Müdürü Atanur Aydın da herkesin cesaret edemeyeceği şekilde kalabalıkların arasına girmiş halkı teskin etmek için çok doğru politikalar üretmişlerdir. Lütfen, hadiseyi tek boyutlu olarak inceleyip burada yansıtmayın.”


AK Parti Antalya Milletvekili Atay Uslu da, Suriye vatandaşlarına geçici koruma verdiklerini kaydederek, “Biz güvenli bölgeyi oluşturduk, kaynak ülkede güvenli bir alan oluşturduk, güvenli ve gönüllü gidiş süreçleri oluşturduk. Sonra da siz diyorsunuz ki: ’O bölgede güvenli bölge oluşmasın, tezkereye oy vermeyelim.’ Neden? Kimin baskısıyla diyorsunuz, kiminle beraber hareket ediyorsunuz” ifadelerini kullandı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Elazığ Elazığ vücut geliştirmede ulusal ve uluslararası alanda söz sahibi olmaya başladı Elazığ’da vücut geliştirme ve fitness sporunun gelişmesi, değişmesi bağlamında il ve uluslararası alanda söz sahibi olabilmek için sporculara destek vermek amaçlı yaklaşık iki yıldır il temsilciliği yaptığını belirten Türkiye Vücut Geliştirme, Fitness ve Bilek Güreşi Elazığ İl Temsilcisi Evren Kılıç, ’’Bu dönem zarfında ilimiz, sportif başarılar anlamında çok ciddi yükselişe geçti. Burada sporcularımızın özellikle vücut geliştirme sporu yapan sporcularımızın çok büyük katkısı var. Ulusal ve uluslararası alanda söz sahibi olmaya başladık” dedi. Gençlik ve Spor Bakanlığı Türkiye Vücut Geliştirme, Fitness ve Bilek Güreşi İl Temsilcisi Evren Kılıç, profesyonellik anlamda son dönemlerde özellikle vücut geliştirme ve fitness sporunun Elazığ’da yükselişe geçtiğine dikkat çekerek, bu anlamda dünya şampiyonluğu, dünya ikinciliği ve Türkiye şampiyonlukları gibi dereceler elde ettiklerini kaydetti. Ağustos ayında İstanbul’da gerçekleştirilecek olan Türkiye şampiyonası ve milli takım seçmelerine hazırlıkların son sürat devam ettiğini ifade eden Kılıç, cumhuriyet tarihinde Elazığ’da ilk kez bir kadın sporcunun podyuma çıkacağını ve madalya beklediklerini dile getirdi. İki yıldır il temsilciği yaptığını aktaran Kılıç, ’’Elazığ’da bu sporun gelişmesi, değişmesi il ve uluslararası alanda söz sahibi olabilmek için sporcularımıza destek vermek amaçlı yaklaşık iki yıldır il temsilciliği yapıyorum. Bu dönem zarfında ilimiz, sportif başarılar anlamında çok ciddi yükselişe geçti. Burada sporcularımızın özellikle vücut geliştirme sporu yapan sporcularımızın çok büyük katkısı var. Ulusal ve uluslararası alanda söz sahibi olmaya başladık. Çok yakın zamanda Hakan Erikçi’yi ve Atakan Kılıç 21 yaş kategorisinde Türkiye derecesi aldılar ve milli takım seçmelerine katıldılar. Uğur hocamız çok yakın zamanda federasyonumuzun desteklemiş olduğu organizasyonda dünya şampiyonu oldu. İlimizi cumhuriyet tarihinde ilk kez temsil edecek olan Tuba Yıldırım da şampiyonaya katılacak. Müsabakalar ağustos ayında İstanbul ilinde gerçekleştirilecek” diye konuştu. Uluslararası müsabakada vücut geliştirme branşında dünya şampiyonluğu bulunan vücut geliştirme sporcusu ve antrenörü Uğur Yıldırım, ’’Bir tane de dünya ikinciliğim var. Şu anda 28 Ağustosta Türkiye’de düzenlenecek olan Türkiye Şampiyonası ve milli takım seçmelerine hazırlanıyoruz. Süreç şu an iyi gidiyor, hazırlıklarımıza devam ediyoruz’’ şeklinde konuştu. Cumhuriyet tarihinde kadın olarak Elazığ’ı ilk kez temsil edecek olan vücut geliştirme sporcusu Tuba Yıldırım ise ’’Bu spora eşimle tanıştıktan sonra başladım. Ortalama 4 yıldır profesyonel olarak devam ediyorum. Bunu da artık bir yarışma ile taçlandırmak istedim. O yüzden Türkiye yarışmasında 28 Ağustosta eşim ile birlikte yarışmaya katılacağız. Güzel bir derece ile gelmek istiyoruz” dedi.
Erzurum Genç bilim adamlarına teşvik Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker’in katılımlarıyla, Atatürk Üniversitesinin ev sahipliğinde “Üstün Başarılı Genç Bilim Adamı Ödülleri Yıllık Bilimsel Değerlendirme Toplantısı ve Genç Akademi Konferansı” düzenlendi. Bilim dünyasının önemli isimlerini bir araya getiren bu etkinlik, genç bilim adamlarının başarılarını takdir etmek ve onların bilimsel katkılarını desteklemek amacıyla gerçekleştirildi. Programın açılış töreni, 15 Temmuz Milli İrade Salonunda düzenlenen toplantıyla başladı. Toplantıya ev sahibi olarak katılan Rektör Prof. Dr. Ömer Çomaklı’nın yanı sıra; Erzurum Vali Yardımcısı Lokman Düzgün, TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, TÜBA Asli Üyesi ve TCMB Banka Meclis Üyesi Prof. Dr. Muhsin Kar, Lokman Hekim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Gültekin, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bülent Zülfikar, Iğdır Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Hakkı Alma, Gebze Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hacı Ali Mantar ile TÜBA üyeleri, davetliler ve çok sayıda akademisyen katılım sağladı. “Cumhuriyetimizin kurulduğu şehir Erzurum’a hoş geldiniz” İstiklal Marşı ve Saygı Duruşunun ardından yayınlanan tanıtım filmi ve sonrasında Türk Mûsikîsi Devlet Konservatuvarı Öğr. Gör. Dr. Derya Eroğlu’nun müzik icrası ile devam eden etkinlik, Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı’nın açılış konuşmasıyla başladı. Prof. Dr. Çomaklı; tarihi, kültürü ve eşsiz doğal güzellikleri ile Türkiye’nin en müstesna şehirlerinden olan Erzurum’da böylesine bir etkinliğe ev sahipliği yapıyor olmaktan gurur ve mutluluk duyduklarını belirterek: “Bilim alanında ülkemizin en saygın ödül programlarından biri olan, araştırmacılığı ve bilim adamlığını özendirerek, gençleri bilim ve araştırma alanlarına yönlendirmede önemli bir işleve sahip olan 2024 TÜBA-GEBİP Yıllık Bilimsel Değerlendirme Toplantısına hepiniz hoş geldiniz. Öncelikle üstün başarılı genç bilim adamlarının akademik etkinliklerinin sunum ve değerlendirilmesini içeren ve 2001 yılından itibaren Geleneksel TÜBA-GEBİP Yıllık Bilimsel Değerlendirme Toplantısına ikinci kez ev sahipliği yapmaktan gurur duyduğumuzu vurgulamak isterim. Bu vesileyle bu toplantının Üniversitemizde düzenlenmesine karar verdiğimiz TÜBA Başkanımız Prof. Dr. Sayın Muzaffer Şeker’e teşekkürlerimi sunuyorum” ifadelerini kullandı. “Bilim üretme ekosistemine sahip bir araştırma üniversitesiyiz” Atatürk Üniversitesinin evrensel bilimde ön sıralarda yer alan, sorun odaklı çalışan ve toplumsal sorunlara bilimsel çözümler üretebilen, güçlü Ar-Ge ve inovasyon altyapısı ile bilim üretme ekosistemine sahip bir araştırma üniversitesi olduğunu ifade eden Rektör Çomaklı: “Yönetim olarak, şahsım ve çalışma arkadaşlarımla üniversitemizin bütün bilim adamları ve bilim alanlarını kapsayan bir bakış açısıyla Türkiye’yi yeni yüzyıla taşıyacak bilim ve teknolojik üretim bilinci ve sorumluluğu ışığında görevimizi sürdürdük. Üniversitemizin devletimizden aldığı güç ve destekle bilim alanında ciddi bir Ar-Ge potansiyeli mevcut. Bu potansiyeli doğru bir biçimde kullanmak en temel hedefimizdir. İnanıyorum ki ülkemizde üniversitelerimiz bağlamında üretilecek bilimin dolayısıyla teknolojinin niteliği ve başarısı, gün geçtikçe gelişerek devam edecektir” diye konuştu. “Böylesine önemli bir etkinliğe ev sahipliği yapmaktan gurur duyuyoruz” Rektör Prof. Dr. Çomaklı, yönetim kadrosunun bu vizyonla hareket ederek çalışmalarını bir bölge üniversitesi olma temeli üzerinden evrensel bir dünya üniversitesi statüsüne taşımak yönünde sürdürdüğünü belirterek şunları aktardı: “Bu vesileyle 2024 TÜBA-GEBİP Yıllık Bilimsel Değerlendirme Toplantısının düzenlenmesinde emeği geçen, akademi üyelerine, bilim adamlarına ve mesai arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Bilimin ve araştırmanın özendirildiği bu toplantının başarılı geçmesini ve ülkemiz için faydalı sonuçlar vermesini temenni ediyorum. Ev sahipliğimizden memnun kalmanız dileğiyle sizlere bir kez daha Cumhuriyetimizin kurulduğu şehir olan Erzurum’a ve Üniversitemize hoş geldiniz diyor, Atatürk Üniversitesi ailesi adına hepinizi en derin saygı ve sevgilerimle selamlıyorum” sözleriyle konuşmasını tamamladı. “Bu ödüller, genç bilim adamlarımızın motivasyonunu artırmaktadır” Ardından söz alan TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, Türkiye’nin bilimsel potansiyelini artırmak için genç bilim adamlarının teşvik edilmesinin önemini vurguladı. TÜBA-GEBİP Yıllık Değerlendirme Toplantılarını farklı üniversitelerde yaparak hem bölgesel farkındalığı artırmayı hem de bilim ödüllerinin tanıtımına katkı sunmayı amaçladıklarını dile getiren Prof. Dr. Şeker, konuşmasında şunları söyledi: "Üstün Başarılı Genç Bilim Adamı Ödülleri, genç araştırmacılarımızın bilimsel çalışmalarını takdir etmek ve onları daha büyük başarılara yönlendirmek için önemli bir platformdur. Bu ödüller, genç bilim adamlarımızın motivasyonunu artırarak, ülkemizin bilim ve teknoloji alanındaki rekabet gücünü artırmayı hedeflemektedir. Yapılan toplantılar zinciri, temel bilimlerden sosyal bilimlere kadar birçok alana yönelik çok önemli veriler sunuyor. Dış paydaşlara da açık olan toplantılara akademisyen ya da öğrencilerde katılım sağlayabilir ve parlak fikirlerin tartışıldığı ortamda kendi görüş ve önerilerini bilim adamları ile paylaşabilir” dedi. “Geçmiş günahlarını düşünenler, gelecek günahlara da ortak oluyor” Erzurum’dan önce Brezilya’nın Rio de Janeiro kentinde Brezilya Bilimler Akademisi tarafından düzenlenen 8. Bilim20 (Science20) zirvesine katıldığını aktaran Başkan Şeker: “Enerji kaynaklarının azalmasından, iklim değişikliğine, beslenme zincirinden gıda paylaşımına kadar birçok konunun akademik bir bakışla ele alındığı bu zirvede biz de Filistin’de bir yıla yaklaşan soykırımı gündeme getirerek İsrail tarafından uygulanan vahşete dikkat çektik. Geçmiş günahlarını düşünerek konuşmayanların yeni günahlara da ortak olduğunu vurguladığımız toplantıda akademinin böyle durumlarda uyarıcı görev görmeyecekse ne zaman göreceğinin merak konusu olduğunu kayıtlara düştük. Bu konuda ülkemiz adına da çıkarılması gereken dersler olduğunu belirtmek isterim. Kendi kendine yeten bir ülke olmanın ne kadar önemli olduğunu bize hatırlatan bu süreçler, daha çok çalışmamızı bir kez daha en acı şekilde gözler önüne serdi” diye konuştu. “Devletimizin sratejisine güvenmemiz gerekiyor” Ülkemiz üzerinde oynanan oyunlara aldırış etmeden, sosyal medya üzerinden yapılan algılara kapılmadan birlik ve beraberlik içerisinde tüm dünyaya karşı dik durulması gerektiğine dikkat çeken Başkan Prof. Dr. Şeker, Türkiye’nin yatırımcı çekme, turizmden önemli bir pay alma ve sanayi yelpazesini genişletme gibi birçok alana yönelik çabası mevcut. Bu gelişim vizyonuna yönelik vurulacak en önemli darbe yabancı düşmanlığıdır. Sosyal medyaya esir düşmeyelim, dünyanın her alanında göçmen var, bugün en büyük göçmen yurdu Amerika’dır. Devletimizin stratejisine güvenmemiz gerekiyor. Yakılan kibritlerin ülkemizin birlik ve beraberliğini yakmasına izin vermeyelim. Bu güzel ülkeden kolaylıkla vazgeçmeyelim. Geleceğimiz için daha sabırla ve gayretle çalışmalarımızı sürdürelim. Genç bilim adamlarımızın yarın yapacağı sunumlara tüm akademisyenlerimiz ve öğrencilerimiz davetlidir. İnteraktif olarak da sürecek etkinliklerin verimli geçeceğine inancım tamdır. Yapay zekâ ile ilgili alanında uzman arkadaşlarımızın yapacağı sunumlarda bir o kadar başarılı geçeceğine yürekten inanıyorum” diyerek sözlerini tamamladı. Üstün Başarılı Genç Bilim Adamı Ödülleri, bilimsel araştırmalarıyla ulusal ve uluslararası alanda öne çıkan genç bilim adamlarına verilmektedir. Bu yıl ödül almaya hak kazanan isimler, farklı disiplinlerdeki üstün başarıları ve bilimsel katkıları nedeniyle seçilmektedir. Ödül törenlerinde, genç bilim adamları çalışmalarını ve gelecek hedeflerini paylaşma fırsatı bulmakta, biyoloji, kimya, fizik, mühendislik, sosyal bilimler ve tıp gibi çeşitli alanlara yönelik araştırma alt yapısı, yapılan çalışmalar ile genişlemektedir. Açılış konuşmalarının ardından gerçekleştirilen Genç Akademi Konferansı, bilimsel tartışmalar ve bilgi paylaşımı için önemli bir platform oluşturdu. Konferansta, genç bilim adamları kendi araştırma projelerini sunarak, meslektaşlarıyla bilgi alışverişinde bulundu. Ana teması, "Yapay Zekâ" olarak belirlenen konferans çerçevesinde, katılımcılar çeşitli oturumlarda yenilikçi araştırmalarını ve projelerini tanıttı. Farklı alanlarda yapılan araştırmalar ve elde edilen bulgular tartışıldı Prof. Dr. Muhsin Kar’ın “Küresel Ekonomi: Quo Vadis?” konferansı ile devam eden program süresince düzenlenen bilimsel oturumlarda, farklı alanlarda yapılan araştırmalar ve elde edilen bulgular tartışıldı. Bu kapsamda, Prof. Dr. Hacı Ali Mantar “Yapay Zekanın Ekonomik Katma Değere Olan Etkisi”, Prof. Dr. Bahadır Kürşat Güntürk “Yapay Zekâda Güncel Durum ve Geleceğe Yönelik Beklentiler, Prof. Dr. Hüseyin Şeker ise “Verinin Gücü ve Güçlendirdikleri” başlıklı sunumlarını gerçekleştirdi. Her oturum, ilgili alanın önde gelen uzmanları tarafından yönetildi ve genç araştırmacılar çalışmalarını detaylandırarak soruları yanıtladı. Bu oturumlar, genç bilim adamlarının hem kendi aralarındaki iş birliğini artırmalarına hem de deneyimli akademisyenlerle etkileşimde bulunmalarına imkan tanıdı. Program, TÜBA-GEBİP Bilimsel Alan Değerlendirme Toplantıları ile devam edecek.
İstanbul 15 Temmuz Gazisi Üzeyir Civan: “Benim sol kolum gitti ama vatanımın geleceği yerindeydi, daha sağlam temellere oturdu” 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında darbeci askerlerin açtığı ateş nedeniyle sol kolunu kaybeden 15 Temmuz Gazisi Üzeyir Civan, 8 yıl önceki o gece yaşananları ve hissettiklerini anlattı. Torunlarıyla beraber 15 Temmuz ile ilgili klipleri ve şehit albümünü seyrederken duygusal anlar yaşayan Civan, “Benim sol kolum gitti ama vatanımın geleceği yerindeydi, daha sağlam temellere oturdu. Bu ülke üzerinde emel besleyenlere o gün en güzel şekilde derslerini sağcısıyla, solcusuyla, Alevi’si ile Sünni’si ile hep beraber verdik” dedi. Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirdiği hain darbe girişiminin üzerinden 8 yıl geçmesine rağmen o günün acıları hala tazeliğini koruyor. Darbe girişiminde her yaştan vatandaş sokağa çıkarak darbeye karşı ‘dur’ dedi. O vatandaşlar arasından kimisi şehit oldu, kimisi de yaralanarak gazilik mertebesine erişti. 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Tuzla’da Orhanlı gişelerinde darbeci askerlere karşı mücadele eden Üzeyir Civan, darbecilerin açtığı ateş nedeniyle sol kolunu kaybetti. Gazi Civan, hain darbe girişiminin 8’inci yıl dönümüne günler kala darbe gecesini torunlarıyla beraber hatırladı. Torunlarına 15 Temmuz’u anlatan ve 15 Temmuz gecesine dair çekilen klipleri ve şehitler albümünü torunlarıyla beraber izleyerek duygusal anlar yaşayan Civan, o gece yaşananları anlattı. “Benim sol kolum gitti ama vatanımın geleceği yerindeydi” Gazi Üzeyir Civan, “Allah’ımıza hamdolsun ki vatan uğruna gazi olma şerefini bu günahkar kuluna lütfetti. Darbe haberini aldığımda engel olmak için Orhanlı Gişelerine gittim, orada darbecilerle denk geldik. Vatanlarına ihanet etmemeleri adına üzerlerine koşarak gittim. ‘Durun yapmayın silahlarınızı bırakın hepimiz kardeşiz’ diyerek üzerlerine koştuğumda iki kurşun yedim, birisi sağ elimden biri de sol kolumdan. Sol kolum kesilmek zorunda kaldı. Benim sol kolum gitti ama vatanımın geleceği yerindeydi, daha sağlam temellere oturdu. Bu ülke üzerinde emel besleyenlere o gün en güzel şekilde derslerini sağcısıyla, solcusuyla, Alevi’si ile Sünni’si ile hep beraber verdik. ‘Bu vatanı kolay kolay parçalayamayacaksınız.’ Tekrar benzeri bir durumda canlarımızı kollarımızı uzuvlarımızı seve seve feda etmeye bizler hazırız” dedi. “Bu ülke üzerinde beslenen emellere vurulan en büyük darbe o gün vurulmuştur” Civan, “Bizler 15 Temmuz’u unutmadık, unutturmayacağız, ‘unutursak kanımız kurusun’ diyoruz. Bu yavrularımızın geleceği için onların daha güzel günlere ulaşmaları için bizler seve seve kolumuzdan vazgeçtik de canımızdan mı vazgeçmeyeceğiz, seve seve vazgeçeriz. Yeter ki birliğimiz beraberliğimiz bozulmasın, ülkemiz üzerinde oynanan oyunlar bozulsun. O hainlere biz hep beraber ‘dur’ diyelim. O gün bu ülke için bir dönüm noktası. Bu ülke üzerinde beslenen emellere vurulan en büyük darbe o gün vurulmuştur. Çünkü biz o gün birdik, beraberdik, birlikte başardık. Yine benzer bir durum olursa yine birlikte başarmaya Allah’ın yardımıyla ve yüreğimizdeki imanla beraber muktedir olacağımızı herkes bilsin. Bu ülke üzerinde Çanakkale ruhu asla sönmedi sönmeyecek. 15 Temmuz gecesinde de Suriyelisi, İranlısı, Mısırlısı, diğer ülkelerden Türkmen kardeşlerimiz bizlerin birliği beraberliği için sokaklardaydı. Bazıları şehit oldu bazıları gazi oldu. Bizzat tanıdığım Suriyeli İranlı gazimiz oldu, şehit de oldu bildiğim kadarıyla” diye konuştu.
Düzce Çözüm üretmek anahtarınız olsun Düzce Üniversitesi tarafından düzenlenen 2023-2024 Akademik Yılı Mezuniyet Törenleri, meslek yüksekokulların mezuniyet heyecanı ile sona erdi. 15 Temmuz Demokrasi Meydanı’nda gerçekleştirilen Mezuniyet Törenlerin beşinci ve son gününe Rektör Yardımcıları Prof. Dr. İlhan Genç ve Prof. Dr. Ali Öztürk, Düzce İl Tarım ve Orman Müdürü Esra Uzun, Genel Sekreter Nihat Yıldız, akademik birimleri yöneticileri, öğretim üyeleri, öğrenciler ile aileleri katıldı. Mezuniyet Töreni’nde; Çilimli Meslek Yüksekokulu, Dr. Engin Pak Cumayeri Meslek Yüksekokulu, Düzce Meslek Yüksekokulu, Gölyaka Meslek Yüksekokulu, Gümüşova Meslek Yüksekokulu, Kaynaşlı Meslek Yüksekokulu, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu ve Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu öğrencileri mezuniyet sevinci yaşadı. Programda Meslek Yüksekokulu Müdürleri yaptıkları konuşmalarda, bu anlamlı günde öğrencilerin sevincini paylaşmak için bir araya geldiklerini ifade ederek bu gururun her türlü fedakarlığı gösteren öğrencilere ve ailelerine ait olduğunu dile getirdiler. Her sonun yeni bir başlangıç olduğunu belirten müdürler, kendilerine emanet edilen öğrencileri gönül rahatlığıyla ailelerine teslim ettiklerini, onların kendilerini ve üniversitelerini en iyi şekilde temsil edeceklerine inandıklarını vurguladılar. Öğrencileri, zorlukların üstesinden gelebilecek donanımla mezun ettiklerini dillendiren Düzce Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Müdürleri, “Her durumda çözüm üretmek anahtarınız olsun” diyerek mezunlara tebriklerini ilettiler. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ali Öztürk, öğrencilerin sabırla çalışarak tüm zorlukları aştıklarını ve mezun olmaya hak kazandıklarını söyleyerek konuşmasına başladı. Üniversitelerin nitelikli ve seviyeli nesiller yetiştirme gibi önemli misyonları olduğunu vurgulayan Öztürk, kalitenin yetiştirilen öğrencinin başarısıyla ölçülebildiğine işaret etti. Türkiye’nin mezunların birikimlerine ihtiyacı olduğunu ifade eden Öztürk, “Edindiğiniz bilgileri güncelleyerek ileriye taşıyın ve ülkemizin geleceğine katkıda bulunun. Hepinizi tebrik ederim” diyerek konuşmasını sonlandırdı. Başarılar diledi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İlhan Genç konuşmasında, bu özel güne katılan ailelere teşekkür ederek mezunları ve onların yetiştirilmesinde büyük emekleri olan Düzce Üniversitesi akademisyenlerine, şükranlarını sundu. Mezunların böyle gurur tablolarının hayatlarının her aşamasında olmasını temenni eden Prof. Dr. İlhan Genç, mezun öğrencilerin yollarının her daim açık olmasını, zorlukları aşmalarını ve başarılı olmalarını diledi. Açılış konuşmalarının ardından meslek yüksekokullarında ve programlarında dereceye giren öğrencilere, Başarı Belgeleri; mezun olan öğrencilere de Mezuniyet Belgeleri, Düzce Üniversitesi Yönetimi, akademik birim yöneticileri ve akademisyenler tarafından takdim edildi. Mezuniyet Belgelerinin takdimi sonrasında, öğrencilerin mezuniyetlerini ve yeni bir hayata başlangıçlarını simgeleyen Kep Töreni gerçekleştirildi. Birçok sektörün ihtiyaç duyduğu, nitelikli ve kalifiye mezunlarla ülkemizin iş gücü piyasasına değer katan Düzce Üniversitesi Meslek Yüksekokulu öğrencileri, eğitim hayatlarının sonunda unutamayacakları bir gün yaşadı.
Erzurum Vali Çiftçi, Cami açılışına katıldı Erzurum Valisi Mustafa Çiftçi’nin katılımıyla Ethem Zengin Camii’nin açılışı gerçekleştirildi. Pazaryolu ilçesinde yapımı tamamlanan cami, cuma namazı akabinde gerçekleşen tören ve dualarla ibadete açıldı. Programda bir konuşma yapan Vali Mustafa Çiftçi, bu tür hayır işlerinin sadaka-i cariyeden olduğunu ve hayır işleyenin amel defterinin kıyamete kadar kapanmayacağını ifade etti. Vali Çiftçi, şöyle konuştu: “Bugün hayırlı bir vesile ile bir aradayız. Ethem Zengin abimizin yaptırmış olduğu bu caminin açılışı vesilesiyle sizlerle de beraber olmaktan dolayı son derece memnun ve bahtiyar olduğumu ifade etmek istiyorum. Cenab-ı Hak Tevbe suresinde buyuruyor ki: ‘Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başka kimseden korkmayan kimseler imar ve inşa ederler. İşte kurtuluşa ermesi umulan kişiler de onlardır.’ Sevgili Peygamberimiz de, ‘Kim bir mescit imar ederse, Allah da onlara cennette bir köşk imar eder.’ diye buyuruyor. Millî Şairimiz Mehmet Akif Ersoy bir şiirinde, ‘Denildi mi bir yerin adına Türk beldesi, gözüm al bayrak arar, kulağım ezan sesi’ diyor. Bunlar bizim bu vatana vurmuş olduğumuz mühürlerimiz. Bizim inancımızda kültürümüzde; cami, mescit, taziye evi, yol, köprü, han, hamam, bunların hepsi sadaka-i cariye olarak kabul edilir ve yaptıran kişilerin de amel defterlerinin kıyamete kadar kapanmayacağı Peygamberimiz tarafından ifade edilir. Bu cami de inşallah sadaka-i cariye cinsinden bir hayır müessesesi ve burada ibadet edenler oldukça kıyamete kadar buranın sevabından Ethem Zengin abimiz de nasiplenecek.” “İmam Hatip Ortaokulu Yaptırma Sözü Aldı” Konuşması esnasında Ethem Zengin’den Erzurum merkeze bir İmam Hatip Ortaokulu yaptırma sözü alan Vali Çiftçi, konuşmasını şöyle devam ettirdi: “Ethem Bey, sadece cami yaptırmakla kalmamış onun yanında okul, yol, köprü, mescit, çeşme ve aynı zamanda Kur’an Kursu da yaptırmış. Dolayısıyla sadaka-i cariye sayılan eserlerinin sayısını arttırmıştır. Amel defterinin ilelebet kapanmaması için bütün imkânlarını seferber etmiş. Allah varlığını ve sağlığını devam ettirsin. Kendisinden Erzurum merkezde de bir İmam Hatip Ortaokulu yaptırmasını istiyoruz. Sadaka-i cariyelerini böyle bir eserle taçlandırması Ethem Zengin ağabeyimize yakışır diye düşünüyorum. Bayrak Şairimiz Arif Nihat Asya’nın sözleriyle konuşmamı bitirmek istiyorum: ‘Biz, kısık sesleriz... Minareleri, sen, ezansız bırakma, Allah’ım! Müslümanlıkla yoğrulan yurdu, Müslümansız bırakma, Allah’ım!’ diyor hepsini muhabbetle selamlıyorum.” Konuşmaların ardından Vali Çiftçi, Ethem Zengin’e plaket takdim etti.