POLİTİKA - 08 Ekim 2024 Salı 15:16

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Misafir öğrencilerin Türkiye ekonomisine yıllık katkısı 3 milyar doları buldu"

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Misafir öğrencilerin Türkiye ekonomisine yıllık katkısı 3 milyar doları buldu"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,” Gençlerimizi modern popüler kültürün insafına terk edemeyiz. Gençlerimizin sosyal medyanın ve dijital mecraların, her türlü melanetin bulunduğu karanlık dehlizlerinde yitip gitmelerine seyirci kalamayız”dedi.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen 2024-2025 Yükseköğretim Akademik Yıl Açılış Törenine katıldı.


Yeni akademik yılın açılışı vesilesiyle katılımcıları Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde ağırlamaktan memnuniyet duyduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletin Evine, bu gazi mekâna hepiniz hoş geldiniz. Yükseköğretim Kurulumuzun 2024 Üstün Başarı Ödüllerini tevdi edeceğimiz bilim insanlarımız ve üniversitelerimizi tebrik ediyorum. Akademik yıl dönemi boyunca değerli hocalarımıza ve gençlerimize üstün başarılar diliyorum. Burada öncelikle bir hususa dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Bizler dünyanın ilk eğitim merkezlerinin neşet ettiği, medeniyetler beşiği olan Anadolu coğrafyasının bin yıllık sakinleriyiz. Ecdadımız, kurduğu eğitim müesseseleriyle, yetiştirdiği ilim erbabıyla tarihin her dönemine ışık tutmuş; akla, bilime ve teknolojiye yön vermiştir. Örneğin Nizamülmülk tarafından ilk olarak Bağdat’ta yaptırılan Nizamiye Medresesi, bugünkü manada kurulan ilk resmi eğitim yuvasıdır.” dedi.


Daha sonra Semerkant, Buhara, Kahire ve Kayrevan başta olmak üzere coğrafyanın her yanında benzer eğitim merkezlerinin inşa edildiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan,” Endülüs’te, İspanya sınırları içerisinde kalan Kurtuba’daki medreselerde Müslüman öğrencilerle birlikte Hristiyan öğrenciler de eğitim almıştır. Evet, Avrupa’yı karanlıktan aydınlığa çıkaran Endülüs’tür. Tarihteki diğer devletlerimiz gibi Osmanlı’ya da altın çağını yaşatan işte bu tasavvurdur. Söğüt’teki beylikten cihan imparatorluğuna giden yolun mihmandarlığını böyle alimler ile alimlere karşı hürmetkar sultanlar yapmıştır. Benzer örnekler tarihteki diğer büyük devletler için de geçerlidir. Şunun bir defa hepimiz farkındayız: İlme, araştırmaya, bilime, düşünceye ve ilim erbabına verilen değer ne kadar büyükse, bir ülkenin istikbali o kadar aydınlıktır. Bir millet insanlığın ortak bilgi birikimine katkıları oranında güçlüdür. Bilgiyi üreten, işleyen, geliştiren, yayılmasını sağlayan merkezler ise hiç şüphesiz üniversitelerdir” diye konuştu.


Akademinin sadece bilgi aktarım yeri değil, aynı zamanda bir ülkenin ihtiyacı olan tüm fikri temellendirmelerin zemini olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “ Bununla birlikte akademi bir ülkenin ihtiyacı olan pozitif ve sosyal bilimlerin can damarıdır. Bu anlayışla, milletin teveccühüyle ülkeyi yönetme görevini devraldığımız günden beri gündemimizin en başına eğitimi yerleştirdik. Okul öncesinden başlayarak yüksek öğrenime kadar her aşamada Türk eğitim sisteminin iyileştirilmesini temel önceliğimiz olarak belirledik. Çok geniş bir yelpazede, bugün geriye doğru baktığımızda “imkânsız görünen” nice düzenlemeyi kararlılıkla hayata geçirdik. 2002 yılında 76 olan yükseköğretim kurumu sayısı bugün itibarıyla 208’e ulaştı. Yine bu dönemde öğrenci sayısı 2 milyondan 7 milyonun üzerine çıktı. Hem kuruldukları şehrin mirasını evrensel değerlerle buluştursunlar, hem de gençlerimize fırsat eşitliğini sağlasınlar diye her ilimize bir üniversite kurduk” dedi.


- “Üniversitelerimizin yaygınlaşmasıyla birlikte okullaşma oranı da arttı.”


Şu anda, 81 vilayetin hepsinde üniversite olduğunu, İstanbul, Ankara, İzmir dışındaki illerinde de üniversite sayılarının ihtiyaca göre 2’ye, 3’e, 4’e yükseldiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan,” Yükseköğretim bütçesini 2002 yılında 2,4 milyar liradan, 2024 yılında 341 milyar liraya getirdik. Üniversitelerimizin yaygınlaşmasıyla birlikte okullaşma oranı da arttı.2003 yılında yüzde 15 olan yükseköğretimde net okullaşma oranı, yüzde 50’ye ulaştı. Kadınlarda yükseköğretimdeki net okullaşma oranının yüzde 14 iken, bugün bu oran yüzde 51’i buldu. Göreve geldiğimizde 64 bin civarında olan öğretim elemanı sayısı bugün 185 bine çıktı.” İfadelerini kullandı.


Türkiye’nin öğretim elemanı sayısı bakımından OECD ülkeleri içinde 8’inci sıraya yükseldiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan,” Üniversitelerimizdeki kadın öğretim elemanı oranı ise yüzde 46,5’la OECD ortalamasının 1 puan üzerindedir. Burada şunu da memnuniyetle vurgulamak durumundayım: Sayısal artış, bilimsel araştırmalara da olumlu yansımıştır” diye konuştu.


Türkiye’nin, bilimsel yayın bakımından 29’uncu sıradayken, bugün 17’nci sıraya yükseldiği bilgisini paylaşan Erdoğan, “Bu artış oranı elbette önemlidir, ama her zaman söylediğimiz gibi, yeterli değildir. Türk üniversitelerine yakışan, kısa vadede bilimsel yayınlarda ülkemizin ilk 10 arasına girmesini sağlamaktır. İnşallah sizlerin de gayretleriyle bu hedefe ulaşacağımıza inanıyorum. Cuma günü TEKNOFEST Adana’da gördüğümüz manzara, bu noktada bizlerin umutlarını daha da artırdı. 50 farklı kategoride 790 binden fazla takımın ve 1 milyon 650 binden fazla yarışmacının başvurduğu etkinlikte gençlerimizin ufkuna, heyecanına, azmine ve vizyonuna bir kez daha yakından şahitlik ettik” dedi.


Üniversitelerden teknoloji, fikir ve teori üretmede, kavram üretmede, insanlığın ortak mirasını geliştiren bilimsel tezler üretmede kalitelerini göstermelerini beklediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “ Bu süreçte, hükümet olarak her daim sizlerin yanında olacağımızı burada tekraren ifade etmek istiyorum. Üniversitelerde yaşanan değişimin bir diğer boyutu yabancı öğrencilerdir. 2002 yılında yaklaşık 16 bin olan uluslararası öğrenci sayımız, bu yıl 340 bini geçti. Bugün 198 farklı ülkeden gelen misafir öğrenciler, Türk üniversitelerinde eğitim görüyor” diye konuştu.


- “Türkiye ekonomisine yıllık katkısı 3 milyar doları buldu”


Faşist çevrelerin propagandalarının tam aksine bu öğrencilerin neredeyse tamamının Türkiye’de kendi imkanlarıyla okumakta, ücretlerini kendilerinin ödemekte olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Misafir öğrencilerin Türkiye ekonomisine yıllık katkısı 3 milyar doları buldu. 2010’ların başında bu rakam sadece 200 milyon dolardı. Yani 15 kat civarında bir gelir artışı söz konusu. Ama buna rağmen; Amerika, Avrupa, Avusturalya gibi ülkelerle karşılaştırıldığında önümüzde kat etmemiz gereken ciddi mesafe var. Sistemin istismarına asla mahal vermeden, üniversitelerimizin uluslararası öğrenci hareketliğinden aldığı payı daha da artırmalıyız. Yükseköğretimin altyapısında bunları yaparken, öğrencilerimize yönelik destekleri de göz ardı etmedik. Yıllarca, her akademik yıl başlayınca ülkenin en önemli gündemi üniversite harçlarıydı. Üniversitelerin içinde ya da dışında, gösterilerle, basın açıklamalarıyla, kimi zaman şiddet içeren eylemlerle üniversite harçları protesto edilir, bilhassa marjinal gruplar bu meseleyi sürekli istismar ederdi.” İfadelerini kullandı.


-” İkna odalarından geçilerek girilen üniversite utancına son verdik”


“Bizden önceki bütün hükümetlerin kulak tıkadığı bu soruna, 2012 yılında üniversite harçlarını kaldırmak suretiyle çözüm üreten biz olduk. “ ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 28 Şubat zihniyetinin üniversitelere vurduğu en büyük darbelerden olan katsayı adaletsizliğini ve kılık-kıyafet yasaklarını ortadan kaldırdıklarını söyledi. Erdoğan,” İkna odalarından geçilerek girilen üniversite utancına son verdik. Devrim yaptığımız alanlardan bir diğeri de yüksek öğrenim yurtlarıdır. Yurtlar konusunda dünyada eşi benzeri olmayan bir sistemi ülkemize kazandırmış olmanın gururunu yaşıyoruz.182 bin olan yurt yatak kapasitesi, 22 yılda 810 bin ilaveyle 993 bine ulaştı. Yurtlarımızı; içerisinde banyosu, tuvaleti, buzdolabı, interneti bulunan otel konforunda odalara dönüştürdük” şeklinde konuştu.


- “Bu karanlık günler artık geride kalmıştır”


Bu sene yurtlara başvuran her 100 öğrenciden 96’sına yurtlarda barınma imkanı sağladıklarını söyleyen Erdoğan, “Başvuran her öğrencimize burs veya kredi imkanı sağlayarak, ekonomik açıdan kendilerini destekliyoruz. Burada şunu da ifade etmekte fayda görüyorum: Türkiye’nin yüksek öğrenimde yakaladığı bu ivmede; terörün, şiddetin, kavganın, çatışmanın ve uzun yıllar üniversitelerimizi esir alan ideolojik baskı ortamının ortadan kaldırılmasının çok önemli payı bulunuyor. Zira huzurun olmadığı bir üniversitede ne akademik eğitim olur; ne bilimsel çalışma, araştırma için mümbit ortam olur. Türkiye, bunun acısını özellikle 70’li yıllarda yaşamış ve bedelini çok ağır ödemiş bir ülkedir. Sizlerin de vakıf olduğu üzere geçmişte üniversitelerimiz vesayet odakları tarafından demokrasi ve hukuk dışı arayışlara alet edilmiştir. Gerek 27 Mayıs’a, gerek 12 Eylül’e, gerekse 28 Şubat dönemine giden yolun taşları, üzülerek söylüyorum, üniversiteler üzerinden döşenmiştir. Bu karanlık günler artık geride kalmıştır. Ülkemizin genelinde huzur atmosferi kökleştikçe, üniversitelerimiz de asli vazifelerini daha iyi yerine getirmeye başladı. Bunun korunmasına ve geliştirilmesine büyük önem atfediyoruz. Bu tarihi kazanımın kıymetini çok iyi bilmeli, üzerine hep birlikte titremeli ve kaybedilmesine kesinlikle müsaade etmemeliyiz” dedi.


Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kaybedilen zamanı telafi etmek ve gençliğimizin hayalleri ile Türkiye’nin hedeflerini buluşturmak adına bu süreci layıkıyla değerlendirmeliyiz .Siz hocalarımızın çabaları, öğrencilerimizin de uyanık hareket etmeleriyle üniversitelerimizi bir daha eski kötü günlerine asla döndürmeyeceğiz. Üniversite olmanın gereği olan özgürlük ortamını geliştirirken; terör örgütlerinin, marjinal yapıların, gençlerimizi ideolojik kavgalarına meze yapmak isteyenlerin bu ortamı istismar etmelerine göz yummayacağız. Bu vesileyle şu çelişkiyi de ifade etmeden geçemeyeceğim: Sizlerin çok iyi bildiği gibi Türkiye, fikir ve düşünce hürriyeti başta olmak üzere batılı ülkelerin çok sık eleştirilerine muhatap oldu, halen de oluyor. Yıllarca bize demokrasi dersi verdiler; rektör seçimlerinden diğer konulara kadar pek çok başlıkta üniversitelerle ilgili ülkemize özgürlük dersi verdiler. Ama bize en üst perdeden ahkam kesenlerin, Gazze soykırımında nasıl tavır takındıklarını hepimiz gördük” açıklamasını yaptı.


-“ Gazze soykırımında batılı yönetimler, İsrail’i korumak uğruna, itibarlarını kaybettikleri çok kötü bir sınav vermiştir”


Gazze soykırımının, siyonist lobinin dünyanın en prestijli üniversitelerini de tahakkümü altına aldığının bir kez daha gösterdiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “ Öyle utanç verici olaylara şahitlik ettik ki; “Gazze’de soykırım var” diyen öğrenciler polis şiddetine maruz bırakıldı, yerlerde sürüklendi. Filistin için gösterilere izin veren rektörler istifa ettirildi, linç edildi, Amerikan Kongresi’nde sorguya çekildi. Barışçıl eylemlere katılan üniversite öğrencileri, “hayatınız boyunca iş bulamayacaksınız” diyerek alenen tehdit edildi. En ufak bir eleştiriye, Filistin’le ilgili destek beyanına müsaade edilmedi. Siyonist sermayenin bağış-fon adı altında dünyanın en iyi üniversitelerine hükmettiği, inkârı mümkün olmayacak bir şekilde ortaya çıkmıştır. Gazze soykırımında batılı yönetimler, İsrail’i korumak uğruna, itibarlarını kaybettikleri çok kötü bir sınav vermiştir” ifadelerini kullandı.


Hocalara hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan,” Burada çok önem atfettiğim bir hususu dikkatinize getirmek istiyorum. Üniversitelerimizin kanunda yer alan görevlerini yaparken, gençlerimizin fikri tekamülleri ve karakter gelişimlerini de ihmal etmemesi mühimdir. Eğitim, ancak milli şuurla desteklendiği oranda başarılı olacaktır. Tarihini bilen, kendini bilen, özgüvenli nesiller yetiştirdiğimiz ölçüde, yarınlarımıza güvenle bakabiliriz.


Gençlerimizin iyi eğitim almaları kadar; vicdanlı, bilinçli, sorumluluk duygusuyla donatılmış olmalarını da aynı derecede önemsemeliyiz. Bakınız son günlerde milletçe yüreğimizi yakan olaylara şahit oluyoruz. Önceki ay Eskişehir’de camii avlusundaki insanlarımıza yönelik menfur bir saldırı oldu. Ardından İstanbul’da gencecik bir polis memuruz alçakça şehit edildi. dedi.


-“Gençlerimizi modern popüler kültürün insafına terk edemeyiz”


Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul’da İkbal Uzuner ile Ayşenur Halil’in vahşice öldürülmesiyle ilgili,” Geçtiğimiz cuma günü ise hayatlarının baharındaki iki genç kızımız, vahşi bir cinayete kurban gitti. Katledilen her iki evladımıza da Allah’tan rahmet, acılı ailelerine buradan başsağlığı diliyorum. Kimi zaman dijital platformlardan yayılan cerahatin, kimi zaman sapkın akımların, kimi zaman uyuşturucu illetinin, kimi zaman alkol belasının, kimi zaman televizyon dizilerinin özendirdiği mafya kültürünün, kimi zaman da infaz ve ıslah sistemimizdeki boşlukların bu acıların yaşanmasında rol oynadığını görüyoruz. Üzülerek ifade ediyorum ki; bu vakaların ekseriyetinde fail de, mağdur da gençlerimizden oluşuyor. Millet ve devlet olarak bu hadiselerin önüne geçecek adımları atmazsak, batılı ülkelerin karşılaştığı sıkıntılarla bizim de yüzleşmemiz kaçınılmazdır. Gençlerimizi modern popüler kültürün insafına terk edemeyiz. Gençlerimizin sosyal medyanın ve dijital mecraların, her türlü melanetin bulunduğu karanlık dehlizlerinde yitip gitmelerine seyirci kalamayız” açıklamasını yaptı.


“Milletimizi asırlardır sarsılmadan ayakta tutan milli ve manevi değerlerimiz, bu mücadelede en büyük destekçimiz olacaktır.” diyen Erdoğan şunları kaydetti;


“Üniversitelerimizin daha fazla sorumluluk alması, kendilerine emanet edilen gençlerimize daha fazla sahip çıkması gerektiğine inanıyorum. Sosyal, sportif ve kültürel faaliyetlerle gençlerimizin milli kimlik inşasına üniversitelerimizin katkı vermesi gerekiyor. Her zaman söylüyorum: Mazi ile ati arasında kuracağımız köprünün en önemli ayaklarından biri üniversitelerimizdir. Teröre, uyuşturucuya, alkol bağımlığına, sapkın akımlara, suç çetelerine kaybettiğimiz her gencin vebali hepimizin üzerindedir. Önümüzdeki dönemi, tüm bu sorunların üzerine daha kararlı gittiğimiz, gereken adımları atıp netice aldığımız bir döneme tahvil etmek istiyoruz. Bu süreçte üniversitelerimizden, siz hocalarımızdan destek bekliyoruz.”


Erdoğan, 2024-2025 akademik yılının hayırlı olmasını, hocalara ve öğrencilere başarılar temenni ettiğini ifade etti.


Programa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Erol Özvar, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ve çok sayıda davetli katıldı.


YÖK Başkanı Erol Özvar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, 1960’lı yıllarda ODTÜ’de Türkiye’nin ilk hava savunma sistemini geliştirmek üzere bir araya gelen ekibin, 31 Mayıs 1969’da fırlattığı Ordot isimli roketin 80 santimetre ölçekli modelini takdim etti.


Engelli öğrenci Mertcan Altun da Erdoğan’a yapay zekayla oluşturduğu bir eserini sunarak, "Bu hediyeyi bütün engelliler adına Cumhurbaşkanımıza hediye ettim. Umarım beğenir." dedi.


Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra bireysel, kurumsal, özel alan ve özel ödül olmak üzere 4 ayrı kategoride düzenlenen YÖK Üstün Başarı Ödüllerini sahiplerine takdim etti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hakkari Hakkari Valisi Çelik: “Bin 800 kişilik kurtarma ekibi kurduk” Hakkari Valisi Ali Çelik, İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Aktaş başkanlığında düzenlenen ve 81 İl Valiliğinin katılımıyla gerçekleştirilen İl Afet Risk Azaltma Planı (İRAP) değerlendirme konulu video konferans toplantısına katıldı. 13 Ekim Uluslararası Afet Risklerinin Azaltılması Günü kapsamında yapılan toplantıya Vali Ali Çelik’in yanı sıra, Vali Yardımcıları Buğra Karadağ, Tayyar Emre Mahmutoğlu ve Abdulkadir Işık, AFAD İl Müdürü Resul Karadeniz, AFAD ilgili birim yetkilileri ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdür Vekili Cengiz Adıgüzel yer aldı. Toplantıda, afet risklerinin en aza indirilmesi amacıyla yürütülen İRAP çalışmaları değerlendirilerek, illerdeki mevcut durum ve atılacak adımlar ele alındı. Ayrıca, yerel düzeyde afet risklerinin azaltılması, olası afetlere karşı hazırlık seviyesinin artırılması ve koordinasyonun güçlendirilmesi gibi konular üzerinde duruldu. Vali Çelik toplantı sonrası basın mensuplarına yaptığı açıklamada, toplantıda ele alınan konular ve ilimizde afet risklerinin azaltılmasına yönelik yapılan çalışmalar ile ilgili bilgi verdi. Vali Çelik, “Bugün, İçişleri Bakanlığımızın koordinesinde 81 il valisi, AFAD temsilcileri ve ilgili paydaşlarla, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda kabul edilen 13 Ekim Uluslararası Afet Günü vesilesiyle bir toplantı gerçekleştirildi. Bu toplantının temel amacı, İl Afet Risklerinin Azaltılması kapsamında İçişleri Bakanlığımız tarafından AFAD Başkanlığı’nın koordinesinde yürütülen ve illerin “İRAP” olarak isimlendirilen İl Risk Azaltma Projesi kapsamındaki risklerin düzenli olarak kontrol edilmesini sağlamaktır. Ocak ve Haziran aylarında düzenli olarak iki toplantı yapılıyor. Bugün vesilesiyle bu genel durumu tekrar değerlendirdik. Türkiye genelinde eş zamanlı yapılan bu toplantının Hakkâri kısmına gelecek olursak, AFAD İl Müdürlüğümüz ile ilimizde meydana gelebilecek afetlere ilişkin hem riskli gördükleri konuların üzerinden geçme şansı bulduk hem de ne yapmamız gerektiğine ilişkin bir zemin oluşturduk. Olası bir afet ve depreme karşı önlemlerimizi aldık ve almama devam ediyoruz. Hakkâri için öncelikli hedefimiz daha sağlam bir yapı stoku oluşturmaktır. Otluca köyünde olası bir deprem için lojistik bir depo yapacağız. Bütün yardımlar burada toplanacak. Yine burada bin kişilik konteynır kent kurulacak ve burada 5-6 bin kişi barınabilecek. Etüt ve proje çalışmaları devam ediyor. Bunun benzeri aynı Yüksekova ilçesinde yapılacak” dedi. "İlimizde belirlediğimiz kamu kurum ve kuruluşlarına düşen 240 görev bulunmaktadır’’ Vali Çelik, “Bu kapsamda, ilimizde belirlediğimiz kamu kurum ve kuruluşlarına düşen 240 görev bulunmaktadır. Bu görevler, hem depremselliğin etkisini azaltmak hem de çığ ve toprak kayması gibi afetleri önlemek için belirlenmiştir. Bu görevlerin bir kısmı Devlet Su İşleri’ni, bir kısmı belediyeleri, bir kısmı ise karayollarını ilgilendirmektedir. Birkaç örnek vermek gerekirse, İRAP kapsamında Çukurca ilçemiz Akkaya köyünde yapılan kaya düşmesi ıslahı projesi hazırlandı. Diğer bir örnek ise, Hakkâri Merkez için en önemli konu başlıklarından biri Mir Kalesi’nde meydana gelen kaya düşmeleri sonucu yaşanan yaralanmalar ve altındaki yerleşim yerlerindeki risklerdir. Bu bölgeye yönelik kapsamlı bir ıslah ve düzenleme projesi yapıldı, yol haritamız belirlendi. Yakın zamanda yapacağımız çalışmalarla Mir Kalesi afet riskli bölge olmaktan çıkacak” diye konuştu. Gürdere köyünde toprak kaymasını önlemek için bir proje hazırlandı ve bu projeye ait ödenek AFAD’dan sağlandığını ifade eden Vali Çelik, “Depremle ilgili vatandaşlarımızın gündeminde olan bir diğer konu ise deprem olursa uzakta kalırsak yardımın nasıl ulaşacağı ve geçici barınma sürecinin nasıl karşılanacağıdır. Bu konuyu da özel gündemimizde değerlendirdik. İçişleri Bakanlığımız ve AFAD’ın desteğiyle lojistik depo yapılması konusunu gündeme aldık. Şu anda zemin etütleri yapıldı, proje çalışmaları devam ediyor. Hakkâri merkezde bütün yardım malzemelerinin konulacağı Otluca’da bir lojistik depo yapılacak. Projesi biter bitmez ihalesi gerçekleştirilecek. Aynı bölgede bin konteynerden oluşan bir konteyner kent inşa edilecek, bu çalışmanın proje aşaması da devam ediyor. Benzer çalışmalar Yüksekova ilçemizde de yapılacak. Bir diğer önemli başlık ise ihtiyaç halinde geçici barınma için çadır stoklarıdır. Hakkâri Merkez’de 2 bine yakın, Yüksekova’da ise 3 bin 600’e yakın çadır kamu kurumlarımıza ait depolarda stoklandı. Ayrıca, arama kurtarma ekipleri kapsamında bin 800 kişiden oluşan 56 arama kurtarma timi oluşturuldu. Bu timlerin ihtiyaç duyduğu bütün ekipmanlar satın alınarak Hakkâri’ye getirildi. Ekiplerimizin sorumlu olacağı alanların planlaması yapıldı ve ilk müdahale edilmesi gereken alanlar belirlendi” diye konuştu.
Kayseri Dünyanın ‘en modern’ mobilya fuarı KUMSmall’da kapılarını açtı Türkiye’nin ve Avrupa’nın en büyük karma AVM’si olan KUMSmall AVM’de dünyanın en modern mobilya fuarı mottosuyla düzenlenen Mobilya Fuarı, kapılarını ziyaretçilerine açtı. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından KUMSmall AVM’de açılan Mobilya Fuarı’na Kayseri Valisi Gökmen Çiçek, Ticaret Bakan Yardımcısı Volkan Ağar, Ticaret Bakanlığı İhracat Genel Müdürü Mehmet Ali Kılıçkaya, Kayseri Mobilyacılar Odası Başkanı ve KUMSmall AVM Yönetim Kurulu Başkanı Ercan Sarıkaya, protokol üyeleri, firma temsilcileri ve vatandaşlar katıldı. Programın açılış konuşmanı yapan Kayseri Mobilyacılar Odası Başkanı ve KUMSmall AVM Yönetim Kurulu Başkanı Ercan Sarıkaya, “Böyle değerli bir alanı yaptık ama bu değerli alanı hem Kayseri ve bölgemizde hem de Türkiye’de insanlarımıza anlatmak zorundayız, tanıtmak zorundayız. Ticaretteki iddiamızı da ortaya koymak zorundayız. Burası doğal bir fuar alanı. Gerçekten böyle bir güzel bir merkezde yaklaşık 200 tane mağazamızda net 120 bin metrekare alanda mobilyamızı ürünlerimizi sergiliyoruz. Bunu da farklı bir anlayışla dünyanın en modern fuar alanı diyerek farklı bir pazarlama tekniğiyle hem Türkiye’de hem de dünyada ki büyük pasta arenasından pay almak adına Yeni bir vizyonla sahneye çıkıyoruz. Nisan ayında yine buradaydık. Sayın Bakanımız, sayın Valimiz, belediye başkanlarımız o dönem Modaşov adı altında bir festival gibi başlamıştık. Mayıs ayında Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nden sağ olsun Ticaret Odası Başkanımız Ömer Gülsoy başkanımızın da çok büyük destekleriyle fuar düzenleme yetki belgemizi aldık. Şu an tamamıyla bir fuar statüsünde, fuarlar takvimine girmiş olarak bu organizasyonu yapıyoruz. İnşallah önümüzdeki Nisan ayında da çok daha farklı bir organizasyona imza atacağız. Mobilyalar Odası’nda ben 1992 yılında başladım. 2000-2001 yıllarında da Dünya Ticaret Merkezi’nde eski fuar alanı dediğimiz yerde de ilk mobilya fuarları yaptığımız günleri inanın dün gibi hatırlıyorum. Şu anda fuar ibaresiyle başlayınca o günler aklımıza geldi. Çadırlarda düzenlemiştik. Hatta bir Haziran ayında çok ciddi bir yağmur yağmıştı ve ürünlerimiz sular altında kalmıştı. Bugün de mobilya fuarı olarak yola çıktık. Yerleşik mağazalarımızda Türkiye’mizin en önemli mobilya markaları var. Fakat ara koridorlarımızda ve özellikle yukarıda da o gün ilk defa fuara katılmaya zorladığımız firmalarımız gibi bugün de gel seni vitrine çıkaralım diye fuara çekmeye zorladığımız KOBİ’lerimiz, orta boy büyüklükteki KOBİ’lerimiz, küçük KOBİ’lerimiz var. Bu günün büyükleri o günün inanın 20-22 yıl öncesine döndüğümüzde onlar da inanın çok farkları yoktu. Bu işte cesaret işi. Biz bu işi daha önce yaptık. Dünya fuarlarını çok kez ziyaret ettik. İnşallah bundan sonraki özellikle Nisan’daki fuarımızın da çok daha profesyonel ve yurt dışı kaynaklı buradan tüm haziruna bakanımıza, valimize ve sizlere söz vererek sözlerime devam etmek istiyorum. Kayseri’miz bildiğiniz gibi Türkiye mobilya sektöründe lider üretim şehri. 3 OSB’si 8 küçük sanayi sitesi var. Benim kendi odamda 2 bin yirmi küsur tane kayıtlı üyem var. Sanayi ve ticaret odamızla beraber de 4 binden fazla bu şehirde mobil üretimiyle iştigal eden firmalarımız var. Böyle bir büyüklüğümüz olmasına rağmen Türkiye’nin dünya ticaretindeki payı yüzde 1,5 ve Kayseri’mizin dünya ticaretindeki payı da binde 3. Yani 300 milyar dolar. Türkiye’nin payı 4,5 milyar dolar Kayseri’mizin payı 1 milyar dolar. İşte bizim asıl derdimiz tasamız, kaygımız tamamı bu. Biz ülke olarak, şehir olarak neden dünya pazarlarından böyle küçük bir pay alıyoruz. Öncelikle bizim bir araya gelmemiz gerekiyordu. KUMSmall ve bu bulunduğumuz sanayi sitesinde bu fiziki kümelenmeyi yaptık. KUMSmall’da da şu anda her bir firmamızın yurt dışında tek başına mücadele etmesi yerine biz artık bu sahnede KUMSmall olarak varız. Hem Kayseri mobilyası hem de Türk mobilyası için artık inşallah dünyadaki tüm fuarlarda ki özellikle bilinçli bir şekilde Nisan ayında sayın bakanımız ve İhracat Genel Müdürümüz buradalardı. Bu sefer de bizi kırmadılar. Teşekkür ediyoruz” dedi. Sarıkaya, sürdürülebilirlik için var güçleri ile çalıştıklarını söyleyerek, “Ticaret Bakanlığımızın çok inanılmaz yurt dışında teşvikleri, destekleri var. KUMSmall olarak biz bunlardan faydalanmak için hemen hemen bütün hazırlıklarımız bitti. İnşallah bundan sonraki aramamız yurt dışındaki ve pazarlardır. KUMSmall 300 bin metrekarelik alanıyla büyük alanıyla çok büyük bir ufkun eseri inanın. Bu büyük ufuk küçük işlerle uğraşmak istemiyor. Dolayısıyla bizim KUMSmall gibi bir değeri Kayseri ve ülkemiz mobilya sektörünü Avrupa’ya, Orta Doğu’ya ve Amerika’ya nasıl taşır, taşımak için de neler yapar? Biz bunların peşindeyiz. KUMSmall AVM’de yaptığımız mobilya fuarı da Kayseri mobilyasını geleceğe taşıyacak. Türkiye ve dünyaya açacak en büyük argümanlardan birisidir. 300 bin metrekare kapalı alanıyla birlikte TÜYAP ve CNR’ın da ikisinin birleşim metrekarede biz burada ürün sergiliyoruz. Şu anda koridorların üst kattaki fuar alanındaki yaklaşık 30 bin metrekareyle 150 bin metrekare gibi Türkiye’nin en büyük fuar merkezi olduğunu da iddia ediyoruz. İnanın burada şehirdeki herkesin emeği var. Bu emeklerle buraya geldik. Şehirdeki bu güzel yansımanın eseri olarak böyle projeler ortaya çıktı. Yapım aşamasında çok zor gibi görüyorduk ama artık yapım aşaması bittiği için yapmak kolaymış. Geldiğimiz son noktada da buraları sürdürebilmek adına var gücümüzle gece gündüz çalışıyoruz, çalışmaya devam ediyoruz. Bakan yardımcımıza ve İhracat Genel Müdürümüze katıldıkları için teşekkür ediyorum. Fuarımızın hayırlı ve bereketli geçmesini diliyorum” ifadelerini kullandı. Kayseri’nin üretim gücüne şahit olmanın büyük bir memnuniyet meselesi olduğunu söyleyen Ticaret Bakan Yardımcısı Volkan Ağar, “Ülkemiz mobilya ihracatını ivmelendirmesini beklediğimiz, sektörünün en önemli organizasyonlarından biri olan KUMSmall Mobilya Fuarı’nda sizlerle bir araya gelmek, Kayseri’nin üretim gücüne yakından şahit olmak bizler için ayrıca büyük bir memnuniyet vesilesi. Fuarımızın bu denli geniş katılımla ve çeşitlilikle gerçekleştirilmesi, aslında bir anlamda Kayseri sanayisinin ve Türk mobilyacılığının geldiği noktayı göstermesi açısından da büyük önem taşıyor. Türkiye bugün; mobilya üretim kapasitesi, kalitesi ve tasarım gücü ile dünya pazarlarında kendine sağlam bir yer edinmiş durumda. Özellikle son yıllarda gerçekleştirdiğimiz ihracat atılımlarıyla ve net ihracatçı yapısıyla mobilya sektörü; Türkiye’nin dış ticaretinde önemli bir konuma yerleşmiştir. Türk mobilya sektörünün her geçen gün büyüyerek global pazarda daha da güçlü bir şekilde yer alması, katma değeri yüksek üretim anlayışı ve tasarım odaklı çalışmaların yanı sıra, siz ihracatçılarımızın bitmek tükenmek bilmeyen azmi ve isteği sayesinde mümkün olmuştur. Mobilya sanayimiz, yerel dinamiklere bağlı kalmanın ötesinde, küresel eğilimleri yakından takip ederek, hem tasarımda hem de üretimde dünyaya ilham vermektedir. Bu gerçekten hareketle; Türk mobilyası, her geçen gün daha fazla ülkenin evlerinde, iş yerlerinde ve kamusal alanlarında yer bulmakta, ülkemizin marka değerini global ölçekte artırmaktadır. 2003 yılında sadece 456 milyon dolar olan mobilya ihracatımız, 2023’te 4,5 milyar dolara ulaşarak geçen bu sürede 10 kata yakın bir artış göstermiş ve dünya ihracatında ilk 10 ülke arasına girmeyi başarmıştır. Ayrıca, yaklaşık 1,3 milyar dolarlık yonga levha ve MDF ihracatımız; mobilya tedarik zincirlerindeki gücümüzü de ortaya koymaktadır. Bu başarıları yakalamak kadar sürdürülebilir kılmak da aynı öneme sahip. Bu yolda, sanayicilerimizin inovasyona, sürdürülebilirliğe ve dijital dönüşüme odaklanmalarına büyük önem veriyoruz. Bu vesileyle, sanayicilerimizle el ele vererek Türk mobilya sektörünü geleceğe taşıyacak adımları hep birlikte atacağımıza olan inancımı vurgulamak isterim” dedi. Bakan Yardımcısı Ağar, “Mobilya sektörü dünyada 200 milyar doları aşan bir ticaret hacmine sahip. Ülkemizin ise dünya mobilya pazarından aldığı pay, son 20 yılda binde 4,35’ten yüzde 2’ye ulaştı. Amacımız, bugüne kadar sizlerle omuz omuza vererek ulaştığımız bu aşamayı daha yukarı seviyelere ulaştırmak. Biliyoruz ki bu kolay bir yol değil. Önümüzde, her geçen gün zorlaşan ve karmaşıklaşan bir küresel rekabet ortamı var. Böylesine zorlu bir küresel arenada yer edinmek, Türk bayrağını en iyi şekilde temsil etmek adın a; ihracatçılarımızın, sanayicilerimizin verdiği çabaların farkındayız. Bugün sizlere memleketin Kayseri’den seslenmek benim için ayrı bir gurur vesilesi. Konumuyla, ürettiği katma değerle, sahip olduğu ticaret kültürüyle Anadolu’muzun tam göbeğinde bir üretim, sanayi ve ticaret vahası kurmayı başaran Kayseri, pek çok şehrimize de örnek olmuş, ilham vermiştir. Zengin bir zanaatkarlık geleneğine sahip olmakla birlikte bu geleneği modern üretim teknikleri ile birleştiren Kayseri, Türk mobilya sanayine yön veren, ileriye taşıyan lokomotif illerinden biri konumundadır. Bugün Kayseri’miz mobilya ihracatımızın dörtte birinden fazlasını gerçekleştiren bir konumdadır. İlimiz, yeni tasarımları ile tüketici beklentilerini karşılamakta ve kaliteyi ön planda tutarak yüksek standartlarda ürünler sunmaktadır. Bu üretim gücünden hareketle hayata geçirilen; 300 bin metrekare kapalı alanda kurulu, 200’den fazla markaya ev sahipliği yapan KUMSmall Mobilya AVM ise; kurulduğu tarihten bugüne, 365 gün devam eden fuar konseptiyle Kayseri’ye ve mobilya sektörümüze yeni bir soluk getirdi. Mevcut firmalarımızın yanı sıra; 50 firmamızın da bu fuara ilgi göstererek katılım sağlaması fuardan beklentilerimizi haklı çıkarmaktadır. İlki bu yıl Nisan ayında ‘Mobilyada Moda Show” adı altında gerçekleşen organizasyonun TOBB’un fuar takvimine girerek fuar kimliğine kavuşması da bizleri ayrıca sevindirmiştir. Bugün burada sizlerle bir araya gelmekten duyduğum memnuniyeti tekrar ifade ederek, bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da sektör ihracatının geliştirilmesi ve karşılaştığınız sorunlara çözüm bulunabilmesi amacıyla sizlerle iş birliği içerisinde hareket edeceğimizi vurgulamak istiyorum. Bu vesileyle; bu organizasyonda emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyor, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum” ifadelerini kullandı. Kayseri Valisi Gökmen Çiçek de, “Hep söylüyorum; bir şehir, Anadolu’nun ortasında ağlamadan, sızlamadan, bahane üretmeden bir başarı hikayesi yazıyor. Bütün dezavantajları avantaja çevirmek için, eğer yarası varsa yarasını kendisi sarmak için birlik ve beraberlik içerisinde mücadele ediyor. İşte böyle devasa bir hayali gerçeğe dönüştürüyor devletinin desteği ile. Fuarlar düzenliyor, yurtdışında fuarlara gidiyor, büyükelçileri Kayseri’ye getiriyor. Ne yapılması gerekiyorsa STK’ları, iş insanları ve belediyeleriyle onu yapmaya çalışıyor. Biz Kayseri’yi çok seviyoruz, Kayserililer Kayseri’yi çok seviyor ama her şeyden daha çok Türkiye’yi seviyor. Her Kayserili ihracatı milli bir görev olarak, düşünerek bu işleri yapıyor. Ben gerçekten KUMSmall AVM’de bu fuar değil sadece büyük bir mücadele verdiklerini, gece-gündüz çaba sarf ettiklerini, çalıştıklarını, tırnaklarını kazıyarak bir şeyler yapmak istediklerine şahidim. Onları tebrik ediyor, ayakta alkışlıyorum” dedi. Konuşmaların ardından açılış kurdelesi kesilmesinden sonra protokol üyeleri tarafından mobilya fuarı gezildi. Mobilya Fuarı 8-13 Ekim arasında misafirlerini ağırlayacak.
Burdur Burdur’da yaşlı adamı öldürüp karısını yaralayan zanlı 3. kez hakim karşısında Burdur’da 30 Ekim 2023 tarihinde yaşlı adamı öldürüp karısını yaralayan zanlının yargılandığı davanın üçüncü duruşması görüldü. Mahkeme heyeti dosyadaki eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı ileri bir tarihe erteledi. Burdur’da 30 Ekim 2023 günü bakıcılarının kapıyı açamaması sonrası ihbar üzerine olay yerine gelen itfaiye ekipleri tarafından açılan pencereden içeri giren polisler tarafından, darp edilip bıçaklanarak öldürülmüş halde bulunan Bayram Sertcan (76) ve yaralı eşi Zehra Sertcan (67) olayıyla ilgili, bin 500 saatlik kamera kaydı inceleyen ekiplerin yaptığı 10 günlük araştırma neticesinde zanlı Ayhan U. (37) dün gece polisin yaptığı operasyonla gözaltına alınmış, şüphelinin evinde yapılan incelemelerde olay anında kullanılan suç aleti bıçak, tıbbi eldiven, altın bileklik ve 3 bin 605 TL para ele geçirilmişti. Emniyetteki ifadesinde suçunu itiraf eden cinayet zanlısı Ayhan U., çıkarıldığı mahkeme tarafından kasten adam öldürme ve kasten adam yaralamak suçlarından tutuklanarak cezaevine gönderildi. Sanık Ayhan U.’nun ’kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış ömür boyu, ’nitelikli Yağma’ suçundan 15 yıla, ’kasten öldürmeye teşebbüs’ suçundan 20 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılandığı davanın üçüncü duruşması bugün Burdur Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Duruşmada Sanık Ayhan U., maktul Bayram Sertcan’ın oğlu Osman Sertcan, kızı Arzu Özçoban ve avukatları hazır bulundu. Görülen duruşmada müşteki avukatı savcılık tarafından hazırlanan sanık Ayhan U.’nun maktul Bayram Sertcan’a karşı "Kasten öldürme", eşi Zehra Sertcan’a karşı gerçekleştirdiği yaralama eylemi nedeniyle de "Kasten öldürmeye teşebbüs", "nitelikli yağma ve suç delillerini yok etme" suçlarından cezalandırılması mütalaasına katıldıklarını belirtti. Sanığın üst sınırdan indirimsiz cezalandırılmasını talep etti. Mahkemede söz verilen Sanık Ayhan U. daha önce vermiş olduğu savunmaları tekrar ederek "Takdir mahkemenindir" dedi. Mahkeme heyeti dosyadaki eksikliklerin giderilmesi ve sanık avukatının ek savunma için süre istemesi üzerine mahkemeyi ileri bir tarihe erteledi.