ASAYİŞ - 02 Aralık 2024 Pazartesi 09:08

Van’da 610 paket kaçak sigara ele geçirildi

A
A
A
Van’da 610 paket kaçak sigara ele geçirildi

Van’ın Muradiye ilçesinde jandarma ekipleri tarafından yapılan çalışmalarda 610 paket kaçak sigara ele geçirildi.


Van İl Jandarma Komutanlığı’na bağlı Muradiye İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, kaçakçılıkla mücadele çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Bu çalışmalar çerçevesinde jandarma ekipleri tarafından icra edilen faaliyetler kapsamında 60 paket gümrük kaçağı sigara ele geçirildi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir İzmir İtfaiyesi’nden baca, soba yangınları ve zehirlenmelere karşı uyarı İzmir Büyükşehir Belediyesi, özellikle kış aylarında baca ve soba kaynaklı yangınlarla, zehirlenmelere karşı yurttaşları dikkatli olmaya çağırdı. İstatistiklere göre İzmir’de geçen yıl baca tutuşması sonucu 305 yangın çıktı. 2024 yılının 9 aylık diliminde bu oran 227 olarak kayıtlara geçti. İzmir itfaiyesi, olası yangın veya zehirlenmelere karşı, bacaların yetkili firmalar tarafından temizlenmesi gerektiği uyarısında bulundu. İzmir Büyükşehir Belediyesi, kış aylarında artan baca yangınları ile soba zehirlenmelerine karşı yurttaşları dikkatli olmaya çağırdı. İtfaiye raporlarına göre İzmir’de geçen yıl 305 baca kaynaklı yangın çıktı. Bu oran toplam yangınların yüzde 2.35’ini içeriyor. 2024’ün 9 aylık diliminde de 227 yangın çıktı. Bu da toplam yangınların yüzde 1.59’unu oluşturuyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı Eğitim Şube Müdürlüğü, sık sık ölümlerle sonuçlanan bu tür olayların yaşanmaması için verdiği eğitimlerle yurttaşları bilgilendiriyor. “Yangınları yüzde 50 oranında azaltmış oluruz” Eğitim Şube Müdürlüğü’nde görevli İtfaiye Eğitim Amiri Bülent Yanaşık, 31 yıllık meslek hayatında gerekli önlemlerin alınmadığı için ölümle sonuçlanan birçok olayla karşılaştıklarını söyledi. Yurttaşların canının yanmaması için, bacalarını temizletmeleri ve ön hazırlık yapmaları gerektiğini vurgulayan Bülent Yanaşık, “Özellikle mevsimsel geçişlerde bacaların temizlenmesi gerekiyor. Baca menfezleri ile baca içlerinin temizlettirilmesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı tarafından yetki alan firmalar tarafından yapılması gerekiyor. Bunları uygun şekilde yaparsak yangınları yüzde 50 oranında azaltmış oluruz” dedi. “Kovayı değiştirmeden üzerine ekleme yapmayın” Yangınların çıkmasının en büyük nedenlerinden birinin de çocukların evde yalnız bırakılması olduğunu vurgulayan Yanaşık, “Yine soba etrafına kuruması için bırakılan kıyafetler de yangınların çıkmasındaki en büyük etkenlerden. Sobanın tutuşması için atılan hızlandırıcı benzin, tiner gibi maddeler de yangına neden oluyor. Vatandaşlarımız sobayı yaktıktan sonra, çevresinde bulunan ve yangına neden olabilecek materyalleri buradan uzaklaştırmalı. Yapılan en büyük yanlışlardan biri sobada odun ve kömür yandıktan sonra kovayı değiştirmeden üzerine yeniden ürün koymak. Bu da karbon monoksit zehirlenmelerine neden oluyor. Yanan bir malzemenin üzerine, yanmamış bir malzeme koyduğunuz zaman içeride zehirlenmenin olması kaçınılmaz” diye konuştu. Evlerdeki sinsi tehlike “Uyuyan soba” Evlerde “uyuyan soba” tehdidinin bulunduğuna dikkat çeken Bülent Yanaşık, “Sobalar yakıldığında sıcaklık arttığı zaman sobayı kapatıyoruz. Buna ‘uyuyan soba’ diyoruz. Tekrar açıldığında sobanın içerisindekilerin yanmadığı görülünce üzerine tiner, benzin dökülüyor. Bu da patlamaya neden olabiliyor. Hiçbir şekilde yanan sobayı açıp, herhangi bir malzemeyi dökmememiz gerekiyor. Kendi haline bırakmalıyız. Bu şekilde yanıp, sönmeli. Soba etrafında battaniye, pike tarzı yanıcı ürünler bulunmamalı. Bunların yaşanmaması için sobaların kurulduğu andan kaldırıldığı zamana kadar tüm bakımlarının yapılıp, önlemlerin alınması gerekiyor. Bacaların temizlenmesi için bazı maddeler kullanılıyor” şeklinde konuştu. “Ne kadar oksijen alırsa yanma o kadar fazla oluyor” İtfaiye Dairesi Başkanlığı Merkez Bölge Gruplar Amiri Fuat Eroğlu da havaların soğuması ile birlikte baca yangınlarında artışların yaşandığını söyledi. Bu tür yangın ihbarlarına gittikleri zaman ilk önce iş yeri mi yok bina bacası mı olduğuna baktıklarını, müdahaleyi de buna göre yaptıklarını ifade eden Eroğlu, şunları söyledi: “Beton binalarda su ile söndürmeyi çok sağlıklı bulmuyoruz. Genellikle boğma yöntemi ve kuru kimyevi tozlarla yangına müdahale ediyoruz. Baca yangınlarının bina yangınına dönüşmemesi önceliğimiz. Baca yangınları doğru ve zamanında müdahale edilmediğinde, bina yangınlarına dönüşebiliyor. Bu da daha büyük sorunlara neden olabiliyor.” “Yaptığımız kimi hatalar zehirlenmelere neden olabilir” Eğitim Şube Müdürlüğü’nde eğitmen olarak görev yapan Ebru Kervankıran da doğalgaz kullanımına yönelik önemli bilgiler paylaştı. Verdikleri eğitimlerle yangın çıkmasını engelleyerek, yangın riskini azaltmayı hedeflediklerini anlatan Ebru Kervankıran, “ Havların soğuduğu bu günlerde özellikle baca yangınları ve karbon monoksit zehirlenmeleri ile sık sık karşılaşıyoruz. Doğalgaz da bu nedenle çok önemli. Yaptığımız kimi hatalar zehirlenmelere neden olabilir. Özellikle yağlı kanal dediğimiz aspiratör bacalarının düzenli olarak temizlenmesi gerekiyor. İşletmelerde bu tür bacalar daha fazla kullanıldığı için sık sık temizlenmeli. Kullanılan ocak türündeki gazın niteliğine göre algılama dedektörünün takılması gerekiyor” diye konuştu. Doğalgaz zehirlenmelerine karşı yapılması gerekenler Ebru Kervankıran, sensörlü selenoid valfe bağlı gaz algılama dedektörünün, gaz kaçağı olduğu anda gaz akışını keserek olası zehirlenme vakalarının önüne geçtiğini vurguladı. Kervankıran, “Doğalgazlı evlerin camlarında menfezler var. Bunları kış aylarında soğuktan ya da toz gelmesin diye çeşitli şekillerde kapatıyoruz. Aslında açık kalması gerekiyor. Atmosfere açılan hava olması lazım. Bir gaz kaçağı olduğunda, doğalgaz havadan hafif olduğu için yukarı doğru çıkar. Mutlaka camın üst kısmında, kombilerin olduğu alanlarda bu menfezleri açık bırakmak gerekiyor. Her gaz kaçağı olduğunda patlama meydana gelmez. Ama gaz kokusu alındığı zaman tedbirli olmakta fayda var. Bu nedenle evinize girdiğiniz zaman önce ortamı koklayın. Gaz kokusu var mı? Eğer gaz kokusu alıyorsanız, lambalara dokunmayın. Sigortaları kapatmayın. Gazı kaynağından kesip, ortamı havalandırın. Açıkta duran doğalgaz borularının üstü de kesinlikle kapatılmamalı” dedi.
Bursa "Sudan sebepler"le damacana suyun litresi 8 liraya dayandı İstanbul Sucular ve Meşrubatçılar Esnaf Odası Başkanı Ahmet Turan Akkaya, damacana su fiyatlarının bir yılda yüzde 100 civarında arttığını belirterek, bu artışta pazarın önemli bölümünü elinde tutan yabancıların sorumlu olduğunu söyledi. Akkaya, yaptığı açıklamada, damacana su fiyatlarındaki fahiş yükselişin sadece İstanbul’da yaşayanları değil 85 milyonu ilgilendirdiğini belirtti. Kanunların kendilerine verdiği yetkiyle bir tarife belirlediklerini dile getiren Akkaya, buna göre dönüşümlü damacananın 90 lira, dönüşümsüz damacanın ise 95 liradan satılması gerektiğini anlattı. Birçok firmanın İstanbul Ticaret Odasına kayıtlı olduklarından esnaf odası tarifesine uymadıklarını vurgulayan Akkaya, 19 litrelik damacananın bugün 145 liraya kadar çıktığını kaydetti. İstanbul’da ve Türkiye’de fiyat oluşumunda çift başlılık olmaması gerektiğine dikkati çeken Akkaya, "İstanbul’a il dışından gelen suların önemli bölümü, yüzde 65’i yabancı firmalara ait. Onlar da tarifelere uymuyorlar. Gerekçe ne bilmiyoruz" dedi. Damacana su fiyatları yüzde 100 arttı Akkaya, geçen yıl bu dönemlerde damacana suyun 60-70 lira arasında olduğunu vurgulayarak, yüzde 100 civarındaki artışı kendilerinin de anlamadığını söyledi. Nakliye maliyetlerinin gerekçe gösterildiğini belirten Akkaya, şöyle konuştu: "Geçen yıldan bu yana akaryakıt bu kadar artmadı. Başka nakliyeyi etkileyen ne var bilmiyoruz. Bir anlamda yabancılar tarifeyi belirlemiş oluyorlar. Onlar ne isterse o oluyor. 22 su firması yabancıların. Pazarın önemli bölümünü ellerinde tutuyorlar. Ekmek ve su fiyatları önemlidir. İnsanın en fazla ihtiyaç duyduğu ürünlerdir. Konuyu Ticaret Bakanımız Ömer Bolat’a ilettik. Konunun üzerine gidiyorlar, araştırıyorlar. Bu konuda Ticaret Bakan Yardımcısı Mahmut Gürcan ile görüşeceğiz. Bununla ilgili bir tarife mi belirlenir tavan fiyat mı uygulanır bilmiyoruz ama bu böyle gitmez." Tüketici Konfederasyonu (TÜKONFED) Başkanı Aydın Ağaoğlu ise "sudan sebepler"le su fiyatlarının inanılmaz artırıldığını söyledi. Esnaf odasına bağlı olanların fiyat tarifesine uyduğunu ancak ticaret odasına şirket kayıtlı olanların kafalarına göre fiyat belirlediğini aktaran Ağaoğlu, şunları kaydetti: "Ticaret odasına kayıtlı firmalar fiyatı yükseltince belediyenin suları bile arttı. Yüzde 100’e yakın fiyat artışı hiçbir gerekçeyle anlatılamaz. Litresi 7,5 lirayı geçti, böyle bir şey olabilir mi? Suyun maliyeti çok yüksek değil aksine çok düşük aslında ambalajı para. Ambalajı defalarca kullanıyorlar. Buna rağmen fiyatlar çok arttı."
Van Van’da “kapsüllenmiş maya” üretildi Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde (Van YYÜ) hayata geçirilen projeyle nanoteknoloji ile probiyotik mikroorganizmaların ekmek gibi temel gıdalarda canlı kalması sağlandı. Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Raciye Meral, bu yenilik sayesinde probiyotiklerin bağırsaklara kadar sağlıklı bir şekilde ulaştığını ifade ederek, “Kolon kanserini önleme, bağırsak faaliyetlerini düzenleme gibi önemli etkiler sağlayabilir. Ekmek, halkımızın beslenmesinde temel bir yer tuttuğundan bu projeyle hem besleyiciliğini artırmayı hem de fonksiyonel bir gıda olarak kullanılmasını hedefledik” dedi. Van YYÜ Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Raciye Meral ve doktora öğrencisi Aslıhan Alav’ın geliştirdiği “kapsüllenmiş maya” teknolojisi probiyotiklerin gıdalarda dayanıklılığını artırırken, besin değerlerini koruma potansiyeliyle dikkat çekiyor. Çalışma, probiyotiklerin ısıl işlemden sonra bile etkisini kaybetmeden insan sağlığına fayda sağlayabileceğini ortaya koyuyor. Van YYÜ İnovan Girişimcilik Merkezi’nin desteklediği ve patent başvurusu yapılan projede laboratuvar ortamında yapılan testlerde de probiyotiklerin sindirim sisteminde canlılığını koruduğu tespit edildi. “Dünyada bir ilk olma özelliği taşıyor” İHA muhabirine konuşan Doç. Dr. Raciye Meral, probiyotiklerin ısıl işleme dayanıklılığını artırmak için geliştirilen bu projenin Aslıhan Alav’ın doktora tezinin bir parçası olarak yürütüldüğünü belirtti. Probiyotiklerin oksijen ve sıcaklıktan olumsuz etkilendiğini, bu sebeple insan sağlığına olan olumlu etkilerini kaybedebildiğini ifade eden Doç. Dr. Meral, “Probiyotik mikroorganizmaları nanoteknolojinin sağladığı avantajlarla nanoliflere entegre ederek, ekmek gibi gıdalarda korumayı hedefledik. Yaptığımız analizler, pişirme süreci sonrasında da bu mikroorganizmaların canlı kaldığını gösterdi ancak bu yeterli değildi; sindirim süreçlerine de dayanıklı olmaları gerekiyordu. Laboratuvar ortamında yaptığımız testlerde probiyotiklerin sindirim sisteminde de canlılığını koruduğunu tespit ettik. Bu çalışma dünyada bir ilk olma özelliği taşıyor” dedi. “Bağırsaklara kadar sağlıklı ulaşıyor” Bu yenilik sayesinde probiyotiklerin bağırsaklara kadar sağlıklı bir şekilde ulaştığının altını çizen Meral, “Kolon kanserini önleme, bağırsak faaliyetlerini düzenleme gibi önemli etkiler sağlayabilir. Pandemi sonrası probiyotiklere olan ilgi artış gösterdi. Ekmek, halkımızın beslenmesinde temel bir yer tuttuğundan bu projeyle hem besleyiciliğini artırmayı hem de fonksiyonel bir gıda olarak kullanılmasını hedefledik” diye konuştu. “Pişme sonrası canlılıklarını tespit ettik” Doktora öğrencisi Aslıhan Alav ise projeyle ekşi maya fermantasyon sürecini 10 günden 1 güne indirdiklerini belirterek, “Geleneksel yönteme göre pişme sonrası canlılıklarını tespit ettik. Daha sonra bu pişme sonrasında da bağırsağa inip inmediklerini tespit ettik ve bu canlı organizmaların pişme sonrasında da bağırsağımıza inebildiğini ve yaklaşık 9 bin koloni olduğunu tespit ettik. Elde ettiğimiz bu sonuçlar, çalışmamızın değerini daha da artırıyor” dedi. “Patent başvurusu yapıldı” Projeyi destekleyen İnovan Girişimcilik Merkezi Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Erol Kına, merkezin Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı (DAKA) ve Van YYÜ ortaklığıyla kurulduğunu belirtti. Üniversitede geliştirilen projelerin genellikle fikir aşamasında kaldığına dikkat çeken Kına, “Biz projelerin ticarileşmesi ve şirketleşmesi için mentörlük ve danışmanlık hizmetleri sunuyoruz. Şu an kuluçka programında devam eden nanobiyotikler projemiz de bu kapsamda yer alıyor. Patent başvurusu yapıldı ve çalışmalar devam ediyor. Bu proje hem bölgemiz hem de ülkemiz için önemli bir inovasyon” şeklinde konuştu.