POLİTİKA - 10 Eylül 2021 Cuma 23:51

İçişleri Bakanı Soylu: “Türkiye’nin son 3 yılda kaçak göçmen olarak sınırda engellediği sayı 1 milyon 250 bindir"

A
A
A
İçişleri Bakanı Soylu: “Türkiye’nin son 3 yılda kaçak göçmen olarak sınırda engellediği sayı 1 milyon 250 bindir"

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, kaçak göçmen ve terörle mücadele konusunda sınırlarda ciddi tedbirler aldıklarını belirterek, yapılan çalışmalarla son 3 yılda 1 milyon 250 bin kaçak göçmenin ülkeye girişinin engellendiğini açıkladı.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, kaçak göçmen ve terörle mücadele konusunda sınırlarda ciddi tedbirler aldıklarını belirterek, yapılan çalışmalarla son 3 yılda 1 milyon 250 bin kaçak göçmenin ülkeye girişinin engellendiğini açıkladı.


Şırnak ve Hakkari’deki temaslarının ardından 31 Temmuz’da sel felaketinin meydana geldiği Van’ın Başkale ilçesine bağlı Esenyamaç Mahallesi’ne gelen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, burada Van Valisi ve Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Emin Bilmez, AK Parti Van Milletvekili Abdulahat Arvas, İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Hüseyin Bekmez, İl Emniyet Müdürü Atanur Aydın, Başkale Kaymakamı Asım Solak, AK Parti İl Başkanı Kayhan Türkmenoğlu, Büyükşehir Genel Sekreteri Mehmet Fatih Çelikel ve kurum amirleri tarafından karşılandı. Beraberindekilerle mahalledeki selzedeleri tek tek ziyaret eden Bakan Soylu, burada vatandaşların taleplerini dinledi. Daha sonra gazetecilere açıklamalarda bulunan Bakan Soylu, Başkale’de sel afeti yaşanırken ülkenin başka bölgelerinde yangınla mücadele edildiğini belirtti. Devletin vatandaşın ihtiyaç duyduğu zamanda lazım olduğunu ifade eden Bakan Soylu, “Tüm yardımlarıyla sizinle birlikte olan, sizi tanımayan ama zorluğunuzu hisseden, buraya yardım eden herkese çok teşekkür ediyoruz. Ekipler burada ilk müdahaleyi gerçekleştirdi, bir an önce hayatın akışını sağlamak için gayret sağladı. Çadırlar, şimdi konteynerler, her biri oluştu, oluşuyor. Yine aynı zamanda yollar düzeltildi. Gıda yardımlarından diğer yardımlara kadar bütün ihtiyaçların hepsi sağlanmaya çalışıldı ve bunlar da devam edecek. Burada yıkılmış 38’e yakın ve yeniden yapılması gereken evler var. Bunlarla ilgili hasar tespitleri yapıldı, bunlar gerçekleştirilecek. Diğer birtakım hasarlar var, onlar da sağlanacak. Yani buradaki sistemimiz eski halinden daha güzel bir hale dönene kadar devlet buradan, hükümetimiz buradan, Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla buradan elini çekmeyecek. Biz sizin emrinize amadeyiz” diye konuştu.



“Hakkari-İran duvarının 15,5 kilometresi tamamlandı”


Hem Irak hem de İran sınırında yapılan güvenlik duvarlarından bahseden Soylu, “Bugün Şırnak’ta hem Dicle’nin hem de Habur ve Hezil Çayı’nın birleştiği noktadaydım. Şırnak-Suriye sınırında bir çalışma vardı. Şimdi Şırnak-Irak sınırında ilk etapta 34,5 kilometrelik bir sedde, aynı zamanda da bir duvar çalışması var. DSİ hazırlığını yaptı. İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğü üzerinden çıkacak, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da burada TOKİ’nin yaptığı duvarlar gibi gerçekleştirecek. Oradan Hakkari’ye geçtik. Hakkari’de şu anda yine yaklaşık 43 kilometrelik bir duvarımız söz konusu. Esendere’den başlayan Hakkari-İran sınırındaki duvarın şu ana kadar 15,5 kilometresi tamamlandı. 4,5-5 kilometre daha, 20 kilometreyi tamamlayacak bir sınır duvarını bu yıl sonu itibarıyla gerçekleştireceğiz. İnşallah önümüzdeki yıl da oradaki hattın kritik olan bölümünü bitirip, diğer hatta doğru geçeceğiz. Yine özellikle toplam büyüklüğü 120 kilometre civarında olan yerde bir takım yerler var, yapılamaz. Oraya da farklı tedbirler alacağız. Yani 3 bin metrelerden bahsediyorum. Diğer yerlerde devam edeceğiz” şeklinde konuştu.



“Van duvarını bitirmeye çalışacağız”


Yıl bitmeden Van’daki duvar çalışmalarını bitirmeye çalıştıklarını ifade eden Soylu, “Bizim bir Iğdır-İran sınırımız vardı, bir Ağrı-İran sınırımız vardı. Iğdır-İran sınırıyla Ağrı-İran sınırı ve Van-İran sınırının 241 kilometresinin 175 kilometresi şu an sona erdi. Van’da 2-3 etap var, bu etaplardan birisinde yoğun mayın temizliği var. Bu etaplarımızın birisinde yoğun bir mayın temizliği var. Hemen hemen bitti sayılabilir. Biten kısmın montesine bugün başlandı. Van-İran sınırıyla ilgili başka bir bilgi vereceğim. Geri kalan 231 kilometreyle ilgili de yaklaşık 1 milyar liralık keşif bedeli var. Maliye Bakanlığımızla konuşuldu, Cumhurbaşkanımız talimatını verdi ve Van-İran sınırının şu an ihale edilen ve yapım aşamasında olan 64 kilometrenin dışındaki 230 kilometrelik bölümü de yaklaşık keşif bedeli 1 milyar lira olan sınır duvarlarının da ihaleye hazır hale getirilmesi için bütün çalışmaları yapılıyor. Yani Van sınırının tamamı, aynı zamanda buna Hakkari-İran sınırı da dersek, İran sınırının tamamı, Hakkari, Van, Ağrı ve Iğdır dahil olmak üzere güvenlik duvarlarıyla beraber bitecektir. Bu yıl itibarıyla Van açısından söyleyebilirim bu 220 kilometreyi bitirmeye çalışacağız. Çünkü geçen yıl zorlu kış şartlarında çalıştık, bu yıl da çalışacağız” dedi.



“Kaçak göçmen ve terörle mücadele konusunda ciddi bir tedbir aldılar”


Güvenlik güçlerinin kaçakçılık, kaçak göçmen ve terörle mücadele konusunda ciddi önlemler aldığına vurgu yapan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:


“Bu arada sınırın güvenliği açısından da Türk Silahlı Kuvvetleri, hudutta gerekli tedbirleri almış vaziyette. Biz bugün bu tedbirleri alıyor değiliz, yaklaşık 3 yıldır gerek kaçak göç, gerek uyuşturucu ticareti, gerekse terörle mücadele sebebiyle burada tüm tedbirlerimizi alıyoruz. TSK huduttaki koruma tedbirlerini alıyor. Biz özellikle İçişleri Bakanlığı olarak İran sınırındaki tüm duvarları gerek fiziki güvenlik sistemlerini, gerekse de sadece 108 milyon avro, bu da 1 milyar liranın üzerinde 341 elektro optik kuleler, aynı zamanda termal kameralar, aynı zamanda iletişim kuleleri olmak üzere bütün sınır boyuna örüldü. O projenin de yüzde 90’ı sona erdi. Aynı zamanda yine hem jandarma hem de polisimiz, ön hudut duvarında TSK, arkasında jandarmamız, arkasında polisimiz hatlar çizerek, hatların tamamında özellikle kaçak göçmen ve terörle mücadele konusunda ciddi bir tedbir aldılar.”



“Sınırda 3 yılda 1 milyon 250 bin kaçak göçmen engellendi”


Özellikle kaçak göçmenle mücadele konusunda yoğun bir çalışma yürütüldüğünün altını çizen Soylu, “Türkiye’nin son 3 yılda kaçak göçmen olarak sınırda engellediği sayı 1 milyon 250 bindir. Biz bu tedbirleri almamış olsaydık, 1 milyon 250 bin kaçak göçmen Türkiye’ye gelmiş olacaktı. Peki bu ne sağlıyor. Bu, daha fazla gelecek olanların da caydırıcılığını sağlıyor. Elektro optik kulelerin dışında, sınır duvarlarında termal kameralar, fiber optik kablolar ve hareket algılayıcı kameralar, bunların aynı zamanda karakollara eş zamanlı yansıtılması olarak teknolojik bir sistem de kuruldu” dedi.



“Uzun zamandır alarm halindeyiz”


Bakan Soylu, Van Gölü’nün korunmasının daha önce jandarmada olduğunu anımsatarak, "Özellikle denizlerde, Ege ve Akdeniz’de göçmenle mücadelede çok önemli tecrübeleri olan Sahil Güvenlik Komutanlığımızı Van Gölü’nden de sorumlu bir hale getirdik. Bunların çok uzun zamandan beri, hem terörle mücadelede hem de özellikle kaçakçılık, uyuşturucu ve kaçak göçmen mücadelesinde alınan tedbirdir. Peki bunun sonunda Türkiye’de ne oldu? Bunu açık bir şekilde ifade edeyim. Eğer biz bu tedbirleri almasaydık, şu anda sınırımızın hemen öteki tarafında 2 milyon kaçak Afgan göçmen var. Bu, bugün değil. Yaklaşık 5 yıldır sınırımızın hemen öte tarafında duruyor bunlar. Biz tedbirlerimizi sıkı aldığımız için Türkiye bu konuda çok sıkı bir tedbirle beraber davrandığı için sadece öyle değil, aynı zamanda doğuda tüm illerde çok uzun zamandır alarm halindeyiz. Kaçak göçmenlerin güzergahlarında alarm halindeyiz. Bir taraftan Trakya, Edirne hattında, aynı zamanda Ege hattında, kısmen Akdeniz hattında alarm halindeyiz. Bütün buralarda yakalamalarımızı gerçekleştiriyoruz” diye konuştu.



“Göç baskısını engelleyebildik”


Suriye’deki göç dalgasının yapılan çalışmalarla engellendiğini hatırlatan Soylu, “Yine bir rakam daha vereyim buradan. İdlib’de 3.8 milyon insan yaşıyor. Sınırımızın hemen diğer tarafında. Afrin’de 600 bin insan yaşıyor. Fırat Kalkanı bölgesinde yaklaşık 1. 2 milyon insan yaşıyor. Etrafımızdaki sınırda kendi yerlerinden edilmiş yaklaşık 8 milyon insan yaşıyor. Türkiye uzun yıllardan beri bu göçü ciddi bir şekilde tutabilen bir kabiliyete sahiptir. Bunu nasıl sağlıyor? Türkiye’deki bazıları bizi küçümsediler ve bize kızdılar. Dediler ki ‘İdlib’de niye ev yapıyorsunuz? Sizin derdiniz ne? Sizin ne işiniz var Çobanbey’de, Azez’de, El Bab’ta, Resulayn’ın da Tel Abyad’da, Afrin’de.’ Biz oraları güvenli bölge olarak o insanların yaşayabileceği ve buradan da 461 bin insanın geri dönebileceği bir noktaya taşıdık. İdlib’de Cumhurbaşkanımızın talimatıyla yaklaşık 50 bin briket evi yaptık. 42 bini tamamlandı. Diğeri de tamamlanıyor. Buraya 300 bin insan şu anda yerleşti. Yüz bine çıkaracağız ve 300 bin insan daha yerleşecek. Yani oradaki insanların da bir vesileyle orada yaşamasını temin eden bir göç dalgasını engelleyebilecek tedbirleri de güvenli bölge oluşturup orada aldık. Türkiye gerek doğu sınırlarında gerek güney sınırlarında, özellikle Suriye’de terörden arındırılmış ve güvenli hale getirilmiş bölgelerde uzun erimli bir politikayı ortaya koymuş ve ne kadar doğru yaptığı da sonuçları itibarıyla belli olmaktadır” şeklinde konuştu.



“Mücadelemiz olağanüstü şekilde sürmektedir”


Şu ana kadar Afganistan’dan sınırların ötesinde olanın dışında henüz bir göç dalgasının belirmediğine dikkat çeken Soylu, şunları kaydetti:


“Bu konuda takiplerimiz devam etmektedir. Buna karşı alacağımız tedbirler vardır. Kaçak göçte mücadelemiz olağanüstü şekilde sürmektedir. 2016’dan bugüne kadar yaklaşık Afganistan’dan Türkiye’ye kaçak olarak gelenlerin ortalama yüzde 30-35’i kendi ülkelerine geri gönderilmiştir. Bu son yıllarda bu rakam yüzde 45-50 seviyesine çıkmıştır. Yani her 2 Afgan’dan biri kendi ülkesine Afganistan’la yapmış olduğumuz anlaşmalar çerçevesinde geri gönderilmişti. İfade etmem gerekir ki bunların bir bölümü hem Ege Denizi’nden hem de Edirne sınırından yurtdışına gitmişlerdir. Burada da gerek Fronteks’in gerekse Ege Denizi’nin öteki tarafında Yunanistan’ın verdiği bilgiler var. Bu bilgilerde de buradan ne kadar çıktığı belli. Türkiye’de tüm bu hesaplamaları yaptığımızda 183 bini kayıtlı olan bunun 62 bini uluslararası korumada mülteci statüsünde, geri kalan çok uzun yıllardan beri de olan 120 bin ikametli göçmen, toplam 183 bin, yaklaşık 100 bin ila 120 bin civarında da bir kaçak göçmenin olduğunu tahmin ediyoruz. Bizim yaptığımız değerlendirmeler çerçevesinde bunun böyle olduğu konusunda bir değerlendirmemiz söz konusu. Bunun da yaklaşık 10 bini Geri Gönderme Merkezlerimizdedir.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Bursa’da iklim değişikliği kaynaklı vektörel hastalıklar konuşuldu Bursa Büyükşehir Belediyesi, iklim değişikliği sebebiyle artış gösteren vektör kaynaklı hastalıklara dikkat çekmek ve alınabilecek önlemler hakkında bilgi vermek amacıyla ‘İklim Krizi Kaynaklı Vektörel Hastalıklar Paneli’ düzenledi. Bursa Büyükşehir Belediyesi Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı Veteriner Hizmetleri Şube Müdürlüğü, Bursa Dişhekimleri Odası, Bursa Eczacı Odası, Bursa Tabip Odası ve Bursa Veteriner Hekimler Odası iş birliği ile ‘İklim Krizi Kaynaklı Vektörel Hastalıklar Paneli’ gerçekleştirildi. Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’ndeki panele, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Emin Direkçi’nin yanı sıra Veteriner Hizmetleri Şube Müdürü Özlem Kartal, Bursa Veteriner Hekimler Odası Başkanı Melike Baysal, Bursa Uludağ Üniversitesi’nden Prof. Dr. Levent Aydın, Prof. Dr. Emel Yılmaz, akademik odaların temsilcileri ve vatandaşlar katıldı. Panelin açılış konuşmasını yapan Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Emin Direkçi, doğanın sadece insanlar için var olmadığına dikkat çekti. İnsanların ekosistemin zincirlerinden sadece bir tanesi olduğunu söyleyen Direkçi, yaşamın insan için değil, insanın yaşam için var olduğunu belirtti. İnsanlığın tarih boyunca salgın hastalıklarla karşılaştığını ifade eden Direkçi, “Beş yıl önce büyük bir pandemi yaşadık. Canlı yaşamını tehdit eden yeni virüsler de ortaya çıkabilir. İnsanlar olarak yaşam biçimlerimizi yeniden şekillendirmeliyiz. Vektörle mücadelede doğanın dengesini negatif etkileyecek eylemlerden kaçınmalıyız. Ekosistemi koruyarak önce çocuklarımızı sonra gelecek nesilleri gözetmeliyiz. Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak uzman kadrolarımızla konuya hassasiyetle yaklaşıyoruz. Ekiplerimizle, kentimizin doğasını korumak ve Bursa’yı daha yaşanabilir bir kent haline getirmek için çabalıyoruz” dedi. Bursa Veteriner Hekimler Odası Başkanı Melike Baysal’ın moderatörlüğünü üstlendiği panelin ilk oturumunda konuşan Prof. Dr. Levent Aydın, iklim krizi ile yaşam şartları değişen parazitlerin canlı sağlığını tehdit ettiği konular ve alınabilecek önlemler hakkında detaylı bilgiler verdi. Prof. Dr. Emel Yılmaz ise vektörler ve iklim değişikliğinin hastalıklar üzerindeki etkisini içeren bir sunum gerçekleştirdi. Veteriner Hizmetleri Şube Müdürü Özlem Kartal, Büyükşehir Belediyesi’nin vektörle mücadele kapsamında 17 ilçede yürüttüğü çalışmalar hakkında bilgi verdi.
İstanbul Pendik’te emeklilere indirim yeni yılda da devam ediyor: Sosyal tesislerde yüzde 25 indirim Pendik Belediyesinin emeklilere yönelik başlattığı “sosyal tesislerde indirim” uygulaması yeni yılda da sürüyor. Geçen yıl Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2024 yılını "emekliler yılı" ilan etmesi sonrası emeklilere desteğini daha da artıran Belediye Başkanı Ahmet Cin, “Emeklilerimize özel tüm sosyal tesislerimizde geçerli yüzde 25 indirim uygulaması yeni yılda da devam edecek. Hayırlı olsun” dedi. Pendik Belediye Başkanı Ahmet Cin’in talimatıyla geçen yıl emeklilere yönelik sosyal tesislerde başlayan indirim uygulaması 2025 yılında da sürecek. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2024 yılını "emekliler yılı" ilan etmesi sonrası emeklilere desteğini daha da artıran Belediye Başkanı Ahmet Cin: “Emeklilerimize özel tüm sosyal tesislerimizde geçerli yüzde 25 indirim uygulaması yeni yılda da devam edecek. Hayırlı olsun.” dedi. Bu sayede sosyal tesislere gelen emekliler “Pendik Kart”larını göstererek yüzde 25 indirimden faydalanabilecek. Kartı olmayan emeklilerin uygulamadan yararlanması için pendikkart.pendik.bel.tr adresinden başvurularını yaptıktan sonra aşağıdaki tesislerden “Pendik Kart” almaları yeterli olacak. Kart temin noktaları Pendik Belediyesi Merkez Hizmet Binası Mehmet Akif Ersoy Sanat Merkezi Pendik Engelsiz Yaşam Merkezi Kaynarca Yeni Nesil Yaşam Merkezi Sülüntepe Şehit Burhan Öner Spor Kompleksi Esenler Şehit Yalçın Aran Spor Kompleksi Ahi Evran Kültür Merkezi Yeşilbağlar Novipazar Spor Merkezi
Antalya Yat üretiminde Türkiye’nin gururu Antalya Serbest Bölgesi 78 yeni yatla zirvede Antalya Serbest Bölgesi, 2024 yılında ticaret hacmini yüzde 2 artırarak 1 milyar 117 milyon dolara ulaştırdı. Bölge, yat üretiminde liderliğini sürdürürken ihracatta güçlü performans ve yüzde 151’lik ithalatı karşılama oranıyla Türkiye ortalamasını ikiye katladı. Antalya Serbest Bölge Kurucu ve İşleticisi AŞ Genel Müdürü Zeki Gürses, 2025 hedeflerini açıklarken küresel risklere rağmen büyüme ve istihdamda pozitif bir yıl beklediklerini belirterek, ticaret hacmini ise 1,25 milyar dolar olarak açıkladı. 2024 yılında Antalya Serbest Bölgesi’nin ticaret hacmi, bir önceki yılki 1 milyar 94 milyon dolarlık rakamı yüzde 2 artırarak 1 milyar 117 milyon dolara ulaştı. Bölge, ihracatta güçlü bir performans sergilerken ithalatı karşılama oranı yüzde 151 olarak gerçekleşti. Bu oran, Türkiye genelinde yüzde 72,7 olan ortalamanın iki katını temsil ediyor. Antalya Serbest Bölge Genel Müdürü Zeki Gürses, bölgenin ihracat odaklı çalışmasının bu başarıda büyük payı olduğunu vurguladı. Satış değeri toplam 162 milyon dolar olan 78 yat üretildi Yat üretiminde liderliğini sürdüren Antalya Serbest Bölgesi, 2024 yılında toplam 78 yat üreterek satışını gerçekleştirdi. Bu yatların toplam uzunluğu bin 300 metreyi bulurken, satış değeri ise 162 milyon dolar oldu. Gürses, “2000 yılından bu yana bölgemizde üretilen 772 yatın toplam satış değeri ise 1 milyar 846 milyon dolara ulaştı. Üretim tamamen sipariş esasına dayalı olduğu için yat alıcılarının özel taleplerine uygun donanımlar yapılıyor. Bu da fiyatların üst seviyelere çıkmasını sağlıyor. Teknelerin satışı dünyanın her tarafına yapılıyor. Özellikle bu yıl içerisinde İngiltere’ye, Amerika’ya İtalya’ya ve bunun gibi ülkelere sayıca çok tekne satışı yapıldı. Askeri tekne üretimleri de bölgemizden yapılıyor. Gerek Savunma Bakanlığı’mıza gerekse İçişleri Bakanlığı’mıza sayıca buradan çok sayıda tekne teslimatı yapıldı. Ayrıca ihracat yapılan askeri tekneler de var” dedi. Zeki Gürses, bölgede 90 metreye kadar tekne üretiminin mümkün hale geldiğini belirterek, “Özellikle 40, 50 ve 60 metre uzunluğundaki teknelerin üretimi, bölgemizdeki tersanelerde hızla devam ediyor. Yıl ortasından itibaren bu tekneler sahiplerine teslim edilmeye başlanacak” diye konuştu. Bakım onarımda Akdeniz’in merkezi Antalya Serbest Bölgesi, yalnızca üretimde değil, bakım-onarım hizmetlerinde de önemli bir merkez haline geldi. Akdeniz Çanağı’ndan gelen yabancı tekneler, bölgedeki 25 bin metrekarelik özel alanda bakım-onarım hizmeti alıyor. Bu faaliyetlerin kısa sürede tamamlanabilir olmasının ve yüksek katma değer sağlamasının, bölge ekonomisine önemli katkılar sunduğunu ifade eden Gürses, “Bakım-onarım faaliyetleri, hem istihdam sağlıyor hem de bölgeye yüksek gelir sağlıyor” şeklinde konuştu. Turizmle entegre başarı Bakım onarım çalışmaları için Antalya’da bulunan tekne sahiplerinin ve mürettebatlarının, bölgenin turizm ekonomisine de hareketlilik getirdiğine vurgu yapan Gürses, şu ifadelere yer verdi: “Bakım onarım faaliyetleri, kısa sürede geri dönüşü olan ciddi anlamda katma değer sağlayan bir faaliyet. Çünkü; yaklaşık 3-6 aylık bir dönemlerde bu faaliyetleri gerçekleştirip hem istihdam anlamında hem de sağladığı katma değer anlamında bölgemize fayda sağlıyor. Antalya’nın turizm dokusu çok iyi. Çünkü bu tekne sahipleri bir vesileyle Antalya’ya gelmiş oluyor. Antalya’daki tesislerde konaklıyor, golf oynuyor, kayağını yapıyor ve onun mürettebatı da Antalya’da konaklama imkanı sağlanmış oluyor.” Elektronik ve medikal sektörleri ivme kazanıyor Bölgedeki 86 firmanın 49’u yat sektörü, 14’ü elektronik, 4’ü ise medikal alanda faaliyet gösteriyor. Elektronik sektörü, yüksek kilogram değerli ihracat ürünleriyle dikkat çekerken, firmaların tamamının üretimi yurt dışına ihraç ediliyor. Medikal sektörde ise 4 firmanın 3’ü yabancı sermayeli ve bu sektör kadın istihdamına önemli katkı sağlıyor. 2024 yılında Antalya Serbest Bölgesi’ndeki istihdam sayısı yüzde 12 artarak 8 bin 421 kişiye ulaştığını belirten Gürses, “Geçen yıl bu rakam 7 bin 528’di. Bu artış, bölgedeki yatırım ve kapasite genişlemelerinin bir sonucu. Yeni yatırımlar ve inşaatı devam eden tesislerle 2025 yılında istihdamın daha da artmasını bekliyoruz” dedi. Büyüme beklentileri ve küresel riskler 2025 yılına ilişkin beklentilerini de paylaşan Zeki Gürses, ABD’nin korumacı politikaları, Avrupa’daki ekonomik daralma ve Çin ekonomisindeki muhtemel küçülmenin dünya ticaretini zorlayabileceğine dikkat çekti. Ancak Antalya Serbest Bölgesi’nin dış pazardaki deneyimi sayesinde bu süreci fırsata çevirebileceğini belirten Gürses, Suriye’de süren savaşın sona eriyor olmasından dolayı Orta Doğu ve Suriye pazarlarının inşaat ve imalat sektörü için potansiyel taşıdığına da değindi. Gürses, 2025 yılının ticaret hacmini ise 1,25 milyar dolar olarak açıkladı. Enflasyon ve kur baskısı 2025 yılında enflasyonun yüzde 30 civarında gerçekleşmesinin beklendiğini ifade eden Gürses, bunun maliyetlerin azalması ve ihracatçılar için rekabet gücünün artması açısından olumlu bir gelişme olacağını söyledi. Kur baskısının ve girdi maliyetlerinin ihracatçılar için zorlu bir döneme neden olabileceğini de sözlerine ekleyen Gürses, şöyle konuştu: "Kur baskısı, özellikle ihracatçılar için girdi maliyetleriyle birlikte dengesizliğe neden olduğu için dikkatlice takip edilen konulardan bir tanesi. 2025 yılında da bunu da maliyet analizi olarak ve ihracatta bir rekabet sağlama şansı olarak da, ihracatçılar için biraz sıkıntılı geçeceğini düşünüyorum. Enflasyonun düşmesi maliyeti azaltıcı bir etki olacağı için kesinlikle pozitif bir etki sağlar. Çünkü özellikle kurun enflasyonun altında yükselmesi, dengesizliğe neden olduğu için işverenlerde ciddi anlamda bir maliyet sıkıntısı çıkarıyor."