ASAYİŞ - 03 Temmuz 2024 Çarşamba 20:47

Yayla yolunda kontrolden çıkan arazi aracı devrildi: 1 ölü

A
A
A
Yayla yolunda kontrolden çıkan arazi aracı devrildi: 1 ölü

Sakarya’nın Akyazı ilçesinde yayla yolunda arazi aracının devrildiği kazada sürücü hayatını kaybetti.


Boztepe Mahallesi’nde meydana gelen olayda, Acelle Yaylası yolunda Nuran Demiralay (52) idaresindeki arazi aracı kontrolden çıkarak devrildi. Durumun haber verilmesi üzerine bölgeye sağlık ve jandarma ekipleri sevk edildi. Olay yerine gelen ekipler Demiralay’ın hayatını kaybettiğini belirledi. Demiralay’ın cansız bedeni hastane morguna sevk edilirken hususa ilişkin inceleme başlatıldı.



Yayla yolunda kontrolden çıkan arazi aracı devrildi: 1 ölü

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir Gençler, dedelerinin savaştığı noktaları gezecek Eskişehir Valiliği himayesinde Anadolu Üniversitesi Turizm Fakültesi koordinasyonunda, TÜBİTAK projesi kapsamında hayata geçirilecek İnönü’den Sakarya’daki Milli Mücadele Rotası ile hem gençler milli şuurun verilmesi hem de kent turizmine katkıda bulunmayı amaçlıyor. Eskişehir Valiliği himayesinde Anadolu Üniversitesi Turizm Fakültesi koordinasyonunda, TÜBİTAK projesi kapsamında, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ve kurtuluşuna giden süreçte; Birinci İnönü Muharebesi, İkinci İnönü Muharebesi, Kütahya-Eskişehir Muharebeleri ve Sakarya Meydan Muharebesi’nin yaşandığı topraklara tur yapılması planlanıyor. Tur rotası, Eskişehir’in yanı sıra Bilecik, Kütahya ve Ankara illerini kapsıyor. İnönü’den Sakarya’daki Milli Mücadele Rotası’nın oluşturulması ile gençlere tarih, coğrafya, turizm bilgisi verilmesi, öğrencilere milli bilinç kazandırmak amaçlanıyor. Ayrıca proje ile savaş coğrafyası turizme kazandırılıp, turizm aracılığıyla bölge kalkınmasına katkı sunulmak hedefler arasında. “Gençlerimize milli şuurun verilmesi konusunda bir çalışma bu” İnönü’den Sakarya’daki Milli Mücadele Rotası hakkında konuşan Eskişehir Valisi Hüseyin Aksoy, “Anadolu Üniversitesi Turizm Fakültesi koordinasyonunda ilgili kurumların desteğiyle bir TÜBİTAK projesi başlatıldı. Temel amaç İnönü’den Sakarya’ya Milli Mücadele rotasının oluşturulması. Turizmde hem yeni bir rota oluşturmak hem de genç kuşaklara, gençlerimize milli şuurun verilmesi konusunda bir çalışma bu. Bu yönde rotalar belirlendi ve Bilecik Eskişehir, Kütahya ve Ankara illerini kapsayan bu rotayla ilgili çalışmalar devam ediyor. Amacımız milli mücadelenin hangi durumda, ne zor şartlarda verildiğinin, genç kuşaklar tarafından öğrenilmesi. Diğer boyutuyla baktığımızda da turizm destinasyonu anlamında yeni bir rotanın oluşturularak kent turizmine de katkı sağlanması. Valilik olarak bu projeyi destekliyoruz ve bir an önce hayata geçirilmesi için ilgili kurumlarla iş birliği içerisinde çalışmalarımıza devam ediyoruz” dedi.
Artvin Arılar oğul verdi, babasının yeni koloni oluşturma sürecini film gibi çekti Artvin’in Borçka ilçesinde yaşayan arıcı Remzi Subaş, arılarının oğul vermesiyle kovanını terk eden binlerce arıyı toplayıp yeni bir koloni oluşturdu. Bu etkileyici anlar, Remzi Subaş’ın oğlu Okan Subaş tarafından görüntülendi. Geçtiğimiz günlerde yaşanan olayda, Subaş ailesinin uzun yıllardır bakıcılığını yaptığı arılar, doğal süreçleri gereği kovanı terk ederek yeni bir koloni oluşturmak üzere yola çıktı. Deneyimli arıcı Remzi Subaş, hızla harekete geçerek arıları toplamak ve yeni bir kovan oluşturmak için gerekli hazırlıkları yaptı. Oğul verme sürecini büyük bir titizlikle yöneten Remzi Şubaş, arıların güvenli bir şekilde yeni kolonilerine yerleşmelerini sağladı. Bu sürecin her anını kaydeden oğlu Okan Subaş, babasının arıcılıktaki ustalığını ve arıların doğa döngüsünü belgeledi. Arıcılık mesleğinin inceliklerini gözler önüne seren videosunu sosyal medyada paylaşınca bu görüntüler büyük ilgi gördü. Subaş ailesi, doğayla uyumlu bir yaşam sürmenin önemini vurgulayarak, arıcılığın sürdürülebilir tarım için vazgeçilmez bir unsur olduğunu belirtti. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Sinema Mezunu olan Okan Yılmaz çekim sürecini anlatarak "Ailem arıcılık yapıyor. İstanbul’dan okul bitip memlekete dönüş yapınca arıcılık yapmaya başladım. Kafkas arılarından kestane balı, çıçek balı üretiyoruz. Babamla arılıkta sohbet ederken böyle bir olay yaşandı. Bende bu olayın çekimini yaptım. Çok güzel kareler kadrajlar çıktı. Video çok beğenildi. Çok güzel tepkiler aldı. Bu çekim den babamın haberi olmadığından çok doğal bir çekim oldu” dedi.
İstanbul Günlük kiralık dairede öldürülen Murat Arpapay cinayetine ilişkin yürütülen soruşturma tamamlandı Bahçelievler’de günlük kiralık dairede öldürülen ve cesedi apartman boşluğuna atılan Murat Arpapay cinayetine ilişkin yürütülen soruşturma tamamlandı. Hazırlanan iddianamede korkunç cinayeti anlatan sanık Muhterem Perçikli, diğer sanıklar tarafından Murat Arpapay ile tanıştırıldığını ve günlük kiralık daireye gittiklerini söyleyerek “Fatih ve Doğan burada Murat’a saldırdı. Doğan, bir beze döktüğü eter ile Murat’ın ağzını kapattı. Murat buna direndiği için Fatih ve Doğan tarafından darp edildi. Ellerini arkadan plastik kelepçe ile bağladılar. Fatih’in elinde şırınga gördüm. Murat’a enjekte etmeye çalıştı” dedi. İddianamede, 3’ü firari 5 sanık hakkında toplamda 36 yıl 3 aya kadar hapis cezası istendi. Bahçelievler’de günlük kiralık dairede öldürülen ve cesedi apartman boşluğuna atılan Murat Arpapay cinayetine ilişkin yürütülen soruşturma tamamlandı. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, 27 Temmuz 2023 günü Bahçelievler’de meydana gelen olay anlatıldı. İddianamede olay günü merdiven boşluğunda bir şahsın ölü olarak bulunduğuna ilişkin bilgi verilmesi üzerine soruşturmaya başlandığı kaydedildi. Arpapay’ın ellerinin bileklerinden bağlanmış halde kafa ve sırt kısmında darp izlerinin olduğu aktarıldı Merdiven boşluğunda bulunan şahsın Murat Arpapay olduğunun sonradan tespit edildiğinin belirtildiği iddianamede, yapılan otopsi çalışmasında Arpapay’ın ellerinin bileklerinden bağlanmış halde kafa ve sırt kısmında darp izlerinin olduğu aktarıldı. Olaya ilişkin incelenen güvenlik kamerası görüntülerinde Arpapay’ın 26 Temmuz günü yanında bir kadın ile binaya giriş kaydının olduğu, kadının aynı gün binadan çıkış yaptığı ancak daha sonra şüpheli 3 şahsın binaya giriş yaptığı tespit edildi. Murat Arpapay ile binaya giren kadının Muhterem Perçikli olduğu da iddianamede açıklandı. “Beze döktüğü eter ile Murat’ın ağzını kapattı, direndiği için Fatih ve Doğan tarafından darp edildi” Olaya ilişkin ifadesinin yer aldığı iddianamede, sanık Muhterem Perçikli “Ölen şahsı tanımıyorum. Olay tarihinden yaklaşık 1 hafta kadar önce Serpil Demir beni Şirinevler’de bir kafeye götürdü. Burada Azad, Fatih ve Doğan isimli şahıslarla tanıştırdı. Azad beni zengin, orta yaşlarda bir erkek ile tanıştırmak istediğini söyledi. Bu şahısla internet üzerinden tanıştıklarını ve kendisini kadın olarak tanıttığını anlattı. Birkaç gün sonra Murat ile kafede buluştuk. Azad, Doğan ve Fatih de aynı kafede bizi izliyordu. Bir şeyler içtikten sonra Murat evine gitti. 26 Temmuz günü Serpil ve Azad’ın daha önceden kiraladıkları günübirlik daireye gittik. Murat aparta geldiğinde Serpil, Doğan ve Fatih evdeydi, Azad yoktu. Fatih ve Doğan Murat’a saldırdı. Doğan, bir beze döktüğü eter ile Murat’ın ağzını kapattı. Murat buna direndiği için Fatih ve Doğan tarafından darp edildi. Ellerini arkadan plastik kelepçe ile bağladılar. Fatih’in elinde şırınga gördüm. Murat’a enjekte etmeye çalıştı. Ben ve Serpil korkarak diğer odaya geçtik. Bir müddet sonra odadan çıktığımızda Murat hareketsiz yatar haldeydi. Fatih ve Doğan ‘eğer birine bir şey anlatırsan sonun böyle olur’ dedi. Israrla telefon geldiği için oradan çıkarak işe gittim. İşten sonra arkadaşım Serpil ile buluştum. Serpil bana adamın öldüğünü cesedi ise bir üst kat merdivenlerine bıraktıklarını, Fatih ve Doğan’ın Kıbrıs’a kaçtıklarını ve evde bulundukları esnada Azad’ın maktulün evindeki yüklü parayı bulmak için gittiğini söyledi" dedi. Azad’ın evde para bulamadığını da söyleyen Perçikli “Birkaç gün sonra Azad, Serpil ile beni Pendik’e götürdü. Burada, eğer polis yakalarsa şahısla internetten tanıştığımı, Şirinevler’de buluştuğumu ancak şahıstan ayrılıp eve giderken şahsın beni eve kadar takip ettiğini ve eve girerek kapıyı kapattığımı söylememi istedi. Avukat tutacağını söyledi ve birine anlatırsam öldürmekle tehdit etti” ifadelerini kullandı. Sanık Serpil Demir ise alınan savunmasında “26 Temmuz günü kiraladığımız günlük kiralık daireye gittik. Daha sonra Fatih, Doğan ve Azad geldi. Tatil için Kıbrıs’a gideceklerini, veda etmeye geldiklerini söylediler. Eve başka giren ya da çıkan kimse olmadı. Saat 20.00 sıralarında Muhterem işe gitmek için evden çıktı. Ben de Fatih ve Doğan ile birlikte saat 04.30 sıralarında evden ayrıldım. Murat Arpapay’ın nerede nasıl öldürüldüğünü görmedim. Konuyla alakam yok” dedi. İddianamede şüpheli Fatih Erginoğlu ve Doğan Sarıyıldız’ın 27 Temmuz günü Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne giriş yaptıklarının tespit edildiği ve haklarında yakalama kararı çıkarıldığı belirtildi. Bir diğer sanık Azad lakaplı Ersen Başak’ın ise Gürcistan’a gittiği ve hakkında kırmızı bültenle arama emri düzenlendiği de iddianamede anlatıldı. İddianamede tüm sanıkların Azad lakaplı Ersen Başak’ın talimatıyla öncesinde anlaşarak maktulü olayın gerçekleştiği daireye getirip zor kullanarak etkisiz hale getirip evini soymak için birlikte hareket ettikleri ve maktulün ölümüne sebebiyet verdikleri kaydedildi. 20 yıldan 25 yıla kadar hapis talebi Hazırlanan iddianame kapsamında Doğan Sarıyıldız, Ersen Başak, Fatih Erginoğlu, Muhterem Perçikli ve Serpil Demir’in ‘birden fazla kişi ile konutta yağmaya teşebbüs’ suçundan 2 yıl 6 aydan 11 yıl 3 aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Sanıkların ‘olası kastla öldürme’ suçundan ise 20 yıldan 25 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi. Mahkeme tarafından kabul edilen iddianame kapsamında sanıklar önümüzdeki günlerde hakim karşısına çıkacak. Sosyal medya hesabında paylaştığı video ortaya çıktı Öte yandan cinayetten birkaç gün sonra Muhterem Perçikli’nin “Ben de istemezdim bu kadar kötü olmayı. Ama insan kırıldığı zaman kaybedecek bir şeyi kalmıyor ve kaybedecek bir şeyi olmayan kadın her şeyi yapabilir” açıklamasıyla sosyal medya hesabından bir video paylaştığı da ortaya çıktı. Hazırlanan iddianameye ilişkin değerlendirmede bulunan maktulün annesi Şefika Arpapay’ın avukatlarından Burak Mert Aktaş “Maktul Murat Arpapay sanıklar tarafından boğularak öldürülmüştür. Bu durumda suçta yer alan kast türünün olası kast yerine doğrudan kast olduğunu kanaatindeyiz. Sanıkların hepsinin fikir ve eylem birliği içerisinde bu suçu işledikleri, maktulün ölümünün adeta bir tasarlama sürecinin neticesi olarak gerçekleştiği dosya kapsamından açıktır. 3 adet sanık hala firari konumda yurtdışında bulunmaktadır. Firari sanıkların bir an önce yakalanarak yüce Türk adaletine teslim edilmesi için yapılan çalışmaların ivedilikle olumlu sonuçlanmasını temenni ediyoruz” ifadelerini kullandı. Avukat Can Akşahin ise “Planlı bir şekilde işkence çektirerek kasten öldürme eyleminin olduğu ortadadır. Mahkeme tarafından yürütülecek yargılamada sanıkların kasten adam öldürme suçundan cezalandırılmaları doğrultusunda tarafımızca gayret gösterilecektir” açıklamasında bulundu.
Sivas Prof. Dr. Bozdoğan: "Bozkurt, Türk’ün milli sembolüdür" A Milli Takımımızın Avusturya ile maçta 2 gol atarak maçın adamı seçilen Merih Demiral, yaptığı Bozkurt işareti ile gündem olmuş ve UEFA tarafından 2 maç men cezası almıştı. Konuya ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Ahmet Bozdoğan, “Bozkurt bizim milli bir sembolümüzdür. Türeyiş Destanı’nda ve Ergenekon Destanı’nda geçen bozkurt, çok açık şekilde bizim bu sembolü yüzyıllardır kullandığımızı gösteriyor” dedi. EURO 2024 şampiyonasında gruplardan çıkarak Avusturya ile karşılaşan Milli takımımız, adını bir üst tura yazdırmıştı. İki gol atarak tur kapısını açan Merih Demiral, yaptığı ‘Bozkurt’ sevinci nedeniyle 2 müsabakadan men cezası aldı. UEFA’nın verdiği karar ülke genelinde tepki ile karşılandı. Konuya ilişkin açıklama yapan Cumhuriyet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim görevlisi Prof. Dr. Ahmet Bozdoğan, "Türk futbol takımını tebrik ediyorum. Merih’i de bu hareketinden dolayı iki defa tebrik ediyorum. Kendisine Türklüğün sembolünü orada gösterdiği için teşekkür ediyorum” dedi. “Bozkurt bizim milli sembolümüz” UEFA’nın verdiği kararı kınadığını ifade eden Prof. Dr. Ahmet Bozdoğan, “Avrupa Bozkurt’tan ne anlıyor bilmiyorum ama biz Bozkurt’u milli sembolümüz olarak yüzyıllardır kullanıyoruz. Avrupa, kendisi nasyonalist bir tavır takındığı için bizim milliyetçiliğimizle kendilerinin nasyonalist ligini birbirine karıştırıyorlar. Onların nasyonalist liginde ırkçılık var; bizim milliyetçiliğimizde ise hem sosyolojik hem de kültürel bir temel var. Avrupa’ya bunu anlatabilseydik Merih o cezayı da almayabilirdi. Bu vesileyle hem Federasyonu hem de devlet yetkililerimizi teessüfle karşıladığımı belirtmek istiyorum. Anlaşılan odur ki haklılığımızı yeterince ifade edemediler” dedi. "Ruslar’da ayı, Fransa’da horoz, Türkiye’de Bozkurt" Birçok ülkenin milli bir sembolü olduğuna değinen Prof. Dr. Bozdoğan, “Türeyiş Destanı’nda ve Ergenekon Destanı’nda geçen bozkurt, çok açık şekilde bizim bu sembolü yüzyıllardır kullandığımızı gösteriyor. Göktürk Devleti’nin bayrağındaki bozkurt da yine o amblemin, o sembolün bizim yüzyıllardır kullandığımız bir sembol olduğunun en açık göstergesidir. Bozkurt, Türkiye’de Türk milliyetçilerinin daha çok şevkle benimsediği, kabullendiği bir semboldür ama bütün Türk milletini temsil eden bir semboldür. Nasıl Rusların sembolü ayı ise, nasıl Fransızların sembolü horoz ise, bizim sembolümüz de Bozkurt’tur. Bozkurt, bizim yüzyıllardır kullandığımız milli sembolümüzdür. Bu bakımdan buradan bir ırkçılık ya da bir şovenizm çıkarılması söz konusu olamaz. Ben Merih’in yaptığı hareketi gönülden alkışladığımı ve bununla gurur duyduğumu söyleyebilirim. Hatta bu hareket benim için en az maçı kazanmış olmak kadar da gurur vericiydi” ifadelerine yer verdi. “Kurt hürriyetin temsilidir” Geçmişte kurdun seçilmesinin bir anlamı olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Ahmet Bozdoğan, “Kurt, bütün dünyada özgürlüğün, hürriyetin, bağımsızlığın, esir edilemezliğin, esir alınamazlığın sembolüdür. Bütün dünyada hürriyetin temsili iki tane hayvan vardır: biri bülbül, biri de kurt. Bülbül de esir edilemez. Bülbülü de kafese kapatırsanız kendisini kafese çarpa çarpa öldürür. Ama kurt asla esirliği kabul etmez, asla da pes etmez. Sirklerde ve hayvanat bahçelerinde aslan vardır, kaplan vardır ama kurt yoktur. Çünkü kurt, bir kafeste esir edilemeyecek kadar hürriyetin sembolü olmuş bir hayvandır. Biz Türkler, tarih sahnesine çıktığımız günden beri hürriyetine düşkün bir millet olduğumuz için kendimize Kurt’u sembol olarak seçmişiz. Türklerin esir alınamazlığının bir göstergesi olarak gururla kullandığımız bir amblemdir. Avrupa’ya bunu da göstermemiz gerekiyor." Şeklinde konuştu.