SAĞLIK
28 Kasım 2024 Perşembe - 15:19 Yeni yönetmelik gereksiz ilaç kullanımını önlemeyi hedefliyor Denizli İl Sağlık Müdürü Uz. Dr. Berna Öztürk, Sağlık Bakanlığı tarafından yürürlüğe giren yeni ‘Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’ hakkında açıklamalarda bulundu. Yönetmelikle gereksiz ilaç kullanımını önlemenin hedeflendiğini belirten Uz. Dr. Öztürk, "Vatandaşlarımızda özellikle şu alışkanlığı kazandırmak istiyoruz; sağlıkla alakalı herhangi bir endişeleri olduğunda akıllarına ilk olarak aile hekimlerimizin gelmesi ve aile hekimlerimize güvenle başvurmalarını istiyoruz ” dedi. Yeni Yönetmeliğin Türkiye’de sağlık hizmetlerinin kalitesini artırmak eş güdümlü olarak vatandaş ile çalışan memnuniyetini arttırmak amacıyla yürürlüğe girdiğini belirten İl Sağlık Müdürü Uz. Dr. Berna Öztürk, yönetmelikle hangi yenilikler yapıldığı, bunların sağlık hizmetlerine nasıl yansıyacağı konusunda bilgi verdi. “Her şeyden önce vatandaşlarımızın aile hekimlerimiz tarafından koruyucu sağlık hizmeti gerçekleştirmek” Denizli’de 1. basamak sağlık hizmetlerinde 132 Aile Sağlığı Merkezi’nde 356 Aile Hekimi ve aile sağlığı çalışanları ile hizmet verildiğini ve Denizli’de aile hekimi birimi başına düşen nüfus ortalamasının 2 bin 976 olduğunu belirten Denizli İl Sağlık Müdürü Uz. Dr. Berna Öztürk, “Denizli’mizde 1. basamak sağlık hizmetlerinde 132 Aile Sağlığı Merkezimizde 356 Aile Hekimimiz ve aile sağlığı çalışanlarımız ile hizmet veriyoruz. Aile Sağlığı Merkezlerimizde tanı ve tedavi edici sağlık hizmetleri ile birlikte, vatandaşlarımıza sağlık danışmanlığı, aile planlaması ve koruyucu sağlık hizmetlerini yürütmekteyiz. İlimizde aile hekimi birimi başına düşen nüfus ortalaması 2 bin 976 olup İl Sağlık Müdürlüğü olarak nüfusun yoğun olduğu yerlerde Aile Sağlığı Merkezi açarak Aile Hekimi Birimi başına düşen nüfuslarımızı düşürmeyi hedefliyoruz. Eski Yönetmeliğimiz, bir aile hekimimize 4000’e kadar nüfusun kayıtlı olabilmesine izin veriyordu. Yeni yönetmelikle bu nüfus 3500’e düşürüldü. Yani artık 3500 nüfusu olan bir aile hekimine vatandaşlarımız kayıt olamayacaklar. Böylelikle vatandaşlarımıza daha fazla vakit ayrılabilmesi bu sayede aile hekimlerimizin asli görevlerinden olan koruyucu sağlık hizmetinin daha etkin sunulabilmesi vatandaş ve çalışan memnuniyetinin arttırılması hedeflenmektedir. Bakanlığımızın temel anlayışı; vatandaşlarımızın hastalanmadan sağlıklı kalmalarını sağlayabilmek olup bunun için de her şeyden önce vatandaşlarımızın aile hekimlerimiz tarafından koruyucu sağlık hizmetlerinin yapılabilmesidir. Koruyucu sağlık hizmetleri; erken teşhis, önlenebilir hastalıkların önlenmesi ve uzayan insan ömrünün bedensel, ruhsal ve sosyal olarak iyilik halinde geçmesini sağlamaktır. Bu amaçla; bebek ve lohusa izlemleri, aşılamalar, çocukluk çağı taramaları, kanser taramaları, hipertansiyon, kardiyovasküler hastalıklar, obezite, diyabet açısından sağlıklı bir kronik hastalık takibi yapılması ve yaşlılık izlemleri sayesinde yaşlılarımızın sağlığının takibi yapılmasıdır” diye konuştu. "Gereksiz İlaç Kullanımını Önlemek Hedeflenmekte” Aile hekimlerinin bundan sonra ilaç yazamayacağı iddialarını da açıklık getiren Uz. Dr. Öztürk, “Akılcı olmayan ilaç kullanımı, insanlarda bazı ilaçlara karşı direnç gelişmesine, hastalıkların tekrarlamasına veya uzamasına, tedavi maliyetlerinin artmasına neden oluyor. Şu anda Türkiye’de bin kişiye düşen günlük antibiyotik kullanım miktarı, OECD ortalamasından 2,5 kat daha yüksektir. Gereksiz antibiyotik ve ilaç kullanımı, küresel bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Sağlık Bakanlığımızın açıkladığı yeni aile hekimliği yönetmeliği, aile hekimlerinin tanı ve tedavisine müdahale etmiyor, reçete yazma özgürlüğünü de ortadan kaldırmıyor aksine tüm dünyada ve özellikle ülkemizde en büyük sağlık problemlerinden birisi olan antibiyotik direncinin önlenmesi için gereksiz antibiyotik kullanımını sınırlandırmayı amaçlıyor. Denizli’de özveri ile çalışan tüm aile hekimlerimiz ile birlikte zaten yıllardır antibiyotik kullanımı üzerine çalışıyoruz. Bakanlığımız yeni yönetmelikle; akılcı ilaç uygulamalarını teşvik ediyor; aşırı kullanımının başkaca sağlık sorunlarına yol açtığını bildiğimiz bazı mide ilaçları (PPİ) ve bazı ağrı kesici ilaçların da dikkatli kullanılmasını teşvik ediyor. Şüphesiz; halkımızın sağlığı ve geleceği açısından büyük önem taşıyan bu konuda aile hekimlerimiz de vatandaşlarımız da gerekli hassasiyeti göstereceklerdir. Bu nedenle vatandaşlarımızın, tavsiye üzerine ilaç kullanmasını istemiyor, bunun yerine ilaç kullanmadan önce hekimine danışmalarını, böylece gereksiz ilaç tüketiminin önüne geçmek istiyoruz” dedi. “Hastalar sağlıkla alakalı endişeleri olduğunda akıllara ilk olarak aile hekimlerinin gelmesini ve güvenle başvurmalarını istiyoruz” Yeni yönetmelikle aile hekimi ile kayıtlı nüfus arasındaki bağın güçlendirilmesinin amaçlandığını belirten İl Sağlık Müdürü Uz. Dr. Berna Öztürk, vatandaşların 2. ve 3. basamak sağlık kuruluşlarından önce aile hekimine başvurmalarının teşvik edildiğini vurguladı. Aile hekimlerinin iyi bir korucu sağlık hizmeti verildiği takdirde hasta olan vatandaşların sayısı azalacağını ve vatandaşların özellikle sağlıkla alakalı endişeleri olduğunda akıllara ilk olarak aile hekimlerinin gelmesi ve aile hekimlerine güvenle başvurmalarını istediklerini belirten Uz. Dr. Öztürk, “Koruyucu sağlık hizmetleri bir ülkenin gelişmişliği ile paralel ilerler ve gelişmişliğin göstergesidir. Biz aile hekimlerimizle iyi bir korucu sağlık hizmeti verebilirsek hasta olan vatandaşlarımızın sayısı azalacaktır. Bu da hastalıktan dolayı kişinin kaybedilmesi, ilaç, hastane ve tetkik masrafları hepsinin önlenebilir olması, hem 2. basamak hem de 3. basamak sağlık hizmetlerinin rahatlaması demektir. 2. basamak dediğimiz devlet hastaneleri; yatarak tedavi olunabilecek, ileri tetkiklerle tanısı konulabilecek, yoğun bakımların olduğu, cerrahi müdahalelerin, ameliyatların yapılabileceği yataklı tedavi kurumlarıdır. Aynı şekilde 3. basamak üniversite hastanelerimizin asli görevi; 2. basamakta çözülemeyen daha komplike vakaların, araştırılarak tanı konulacak hastalıkların tanılarının konulduğu, araştırmaların ve tedavilerinin yapıldığı, yatarak tedavi hizmetinin verildiği sağlık kurumlarımızdır. Bugün gerekli devlet hastanelerimiz, gerek üniversitelerimizin hasta kayıtlarına baktığımızda rutin de kullanmakta oldukları ilacın reçetesini yenilemek için gelen vatandaşlarımızın sayısının azımsanmayacak kadar çok olduğunu görebilmekteyiz. Buralarda oluşan yoğunluklar; gerçekten araştırılması ve daha fazla zaman ayrılması gereken hastalara yeterli zaman ayrılamamasına, sağlık hizmeti kalitesi ve etkinliğinin azalmasına neden olmaktadır. Bu nedenle; aile hekimliği uygulama yönetmeliğinde hastalık yüküne göre bir çalışma yapılmış olup önümüzdeki süreçte hastanelerimizde aile hekimlerimiz için randevu kontenjanları oluşturularak aile hekimleri kendi hastalarına gereken hallerde hastanelerden öncelikli randevu alabilir hale gelecektir. Yani zaten gerekli bir durum olduğunda aile hekimlerimiz hastasını 2. basamak ya da 3. basamak sağlık kuruluşuna kendisi yönlendirebilecektir. Yeni yönetmelikle, vatandaşlarımızın seçtikleri aile hekimlerine yılda en az iki kez başvurmalarını istememizin temel nedeni de budur. Bu sayede sağlık sistemi üzerindeki yükün doğru şekilde dağıtılması hedeflenmektedir. Vatandaşlarımızda özellikle şu alışkanlığı kazandırmak istiyoruz; sağlıkla alakalı herhangi bir endişeleri olduğunda akıllarına ilk olarak aile hekimlerimizin gelmesi ve aile hekimlerimize güvenle başvurmalarını istiyoruz ” dedi.
28 Kasım 2024 Perşembe - 15:18 Şehzadeler Belediyesi’nden kırsal mahallelerde diş sağlığı desteği Şehzadeler Belediyesi, Toplum Ağız ve Diş Sağlığı Haftası kapsamında kırsal mahallelerdeki okullarda öğrenim gören 850 öğrenciye diş fırçası ve macunu dağıtarak ağız ve diş sağlığının önemine dikkat çekti. Başkan Gülşah Durbay, sağlıklı bireyler için ağız hijyeninin temel bir unsur olduğuna vurgu yaptı. Şehzadeler Belediyesi, Toplum Ağız ve Diş Sağlığı Haftası kapsamında farkındalık oluşturmak ve gelecek nesilleri bilinçlendirmek amacıyla anlamlı bir etkinlik gerçekleştirdi. Belediye ekipleri, kırsal mahallelerdeki okulları ziyaret ederek, toplam 850 öğrenciye diş fırçası ve diş macunu dağıttı. Etkinlikte, ağız ve diş sağlığının korunması için temel bilgiler aktarılırken, düzenli bakımın önemi vurgulandı. Belediye tarafından organize edilen etkinlikte, çocuklara diş fırçalamanın doğru teknikleri uygulamalı olarak gösterildi. Ayrıca, sağlıklı beslenmenin ve düzenli diş kontrolünün ağız sağlığındaki rolü anlatıldı. Etkinlik sırasında, Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay’ın mesajı da öğrencilere iletildi. Başkan Durbay mesajında, “Ağız ve diş sağlığı, bireyin genel sağlığını doğrudan etkileyen önemli bir konudur. Çocuklarımızın erken yaşta bu bilince sahip olmaları, onların sağlıklı bir gelecek inşa etmelerine katkı sağlayacaktır. Şehzadeler Belediyesi olarak her zaman çocuklarımızın yanında olmaya ve onların sağlıklı gelişimine destek vermeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. Öğrenci velileri, öğrenciler ve öğretmenler de katkılarından dolayı Şehzadeler Belediyesine teşekkür etti.
Bedensel engelli Tuba’ya doğum günü sürprizi
09 Kasım 2024 Cumartesi - 12:12 Bedensel engelli Tuba’ya doğum günü sürprizi Gaziantep’te 12 yıl önce merdivenden düşme sonucu engelli kalan evde bakım hastası olan Tuba Salan için Gaziantep Şehir Hastanesi Evde Sağlık Hizmetleri ekipleri tarafından doğum günü sürprizi düzenlendi. Gaziantep’te yaşayan bedensel engelli Tuba Salan, Gaziantep Şehir Hastanesi Evde Sağlık Hizmetleri ekipleri tarafından düzenli olarak takibi yapılıyor. Evde sağlık hizmeti gören Tuba Salan, doğum günü sürprizi mutlu oldu. Engeli sebebiyle evinden dışarı çıkamayan Tuba Salan’ın daha önce hiç doğum günü kutlamadığını öğrenen Gaziantep İl Sağlık Müdürlüğü ve Gaziantep Şehir Hastanesi Evde Sağlık Hizmetleri ekipleri hemen hazırlıklara başladı. Hazırlıklarını tamamlayan İl Sağlık Müdürlüğü ve Gaziantep Şehir Hastanesi Evde Sağlık Hizmetleri ekipleri tarafından Tuba Salan için doğum günü sürprizi düzenlendi. 36 yaşına giren Salan’ın hayatı gelen sürprizle renklendi. İl Sağlık Müdürlüğü ve Gaziantep Şehir Hastanesi Evde Sağlık Hizmetleri ekipleri tarafından kendisi için düzenlenen organizasyonda bir isteği olup olmadığı sorulan Tuba Salan, “Hiçbir isteğim yoktur, teşekkür ederim” yanıtını verdi. Salan’ı evinde ziyaret eden ekipler, doğum günü pastasıyla Salan’a büyük sürpriz yaptı. Yapılan sürpriz karşısında duygu dolu anlar yaşayan ve mutluluğu gözlerinden okunan Salan’ın sevinci ise görülmeye değerdi. Pastadaki mumları üfleyerek söndüren Salan, ekiplere teşekkür ederek ekiplerle ve bakımını yapan ablasıyla birlikte doğum gününü kutladı. Salan için ekipler tarafından pasta kesilerek hediyesi verildi. Gelen sürprizle hayatı renklenen Salan, sürpriz karşısında büyük bir sevinç yaşadığını söyleyerek ekiplere teşekkür etti. “Bu sürpriz karşısında çok mutlu oldum” Doğum günü sürprizi ile çok mutlu olduğunu ve böyle bir sürpriz beklemediğini belirten Salan, “Sağlık ekipleri bana çok güzel bir doğum günü sürprizi yaptılar ve doğum günümü kutladılar. Yaptıkları bu sürprizden dolayı sağlık ekiplerine teşekkür ediyorum. Bu sürpriz karşısında çok mutlu oldum ve çok şaşırdım. Gerçekten de böyle bir sürprizi beklemiyordum. Teşekkür ediyorum, herkese Allah sağlık ve sıhhat versin. Sağlık ekiplerimize de çalışma gücü versin” dedi. Aldığı hizmetten dolayı Sağlık Bakanlığı’na, Gaziantep İl Sağlık Müdürlüğü’ne ve sağlık ekiplerine dua ve teşekkür eden Salan, evde sağlık hizmetinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Gaziantep Şehir Hastanesi Evde Sağlık Hizmetleri Sorumlusu Doktor Muhammet Sönmez de bedensel engelli Tuba Salan’a doğum gününde böyle bir sürpriz yapmak ve yüzünü güldürmek istediklerini belirtti. Yaşlı, kronik rahatsızlığı nedeniyle yatağa bağımlı veya yürüyemeyecek kadar engelli hastaların tıbbi takiplerini evlerinde yaptıklarını ve onların özel günlerini de unutmayarak yanlarına yaş pasta ve küçük hediyelerle gittiklerini belirten Sönmez, “Tuba hanımı bu güzel yalnız bırakmamak ve kendisini mutlu etmek istedik. Kendisinin mutlu olduğunu görünce bizlerde çok mutlu olduk. Bu ziyaretlerimiz ve sürprizlerimiz devam edecek. Tuba hanıma da nice sağlıklı, mutlu ve huzurlu yıllar diliyoruz” diye konuştu.
Muğla Büyükşehirden Tip 1 diyabet hastalarına destek
09 Kasım 2024 Cumartesi - 11:26 Muğla Büyükşehirden Tip 1 diyabet hastalarına destek Muğla Büyükşehir Belediyesi TİP 1 Diyabet hastalarına sensör ve insülin pompası desteğini başlatıyor. Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras “Tip 1 diyabetli çocuklarımızın sensör ve insülin pompalarının ücretlerini karşılayarak yaşam kalitelerini arttıracağız” dedi. Muğla Büyükşehir Belediyesi, Tip 1 diyabet hastası olan çocuklara yönelik önemli bir çalışmayı başlatıyor. Büyükşehir Belediyesi TİP 1 Diyabet hastalarının sensör ve insülin pompalarının ücretlerini karşılayacak ve onların yaşam standartlarını yükseltecek. Tip-1 diyabet hastalarının hayatını kolaylaştıran diyabet sensörü; kandaki glikoz seviyesini her 5 dakikada bir uyumlu akıllı cihazlara göndererek şekerin takibini sağlıyor. Kan şekeri dalgalanmalarını önleyen sensör sayesinde hipo ve hiperglisemileri de azalıyor. Ayrıca sensör; gece kan şekeri düşüklüğü ve korkusunu önlerken diyabete bağlı stresi de belirgin ölçüde azaltıyor. Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin TİP 1 Diyabet sensör ve insülin pompalarından faydalanmak isteyenler vatandaşlar; Menteşe’de 0252 212 9349, Fethiye’de 0252 614 0440, Bodrum’da 0252 316 4880, Milas’ta 0252 513 2886, Marmaris’te 0252 417 5774, Ortaca’da 0536 862 656 numaralı telefonlardan başvuruda bulunabilecekler. Başkan Aras; “Geleceğimiz çocuklarımızın sağlığı ve yaşam kalitesi için yanlarındayız” İnsülin Pompası ve sensör desteği kapsamında çocukların cihaz masraflarının belediye tarafından karşılanacağını söyleyen Kıyı Ege Belediyeler Birliği ve Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras “Muğla’da yaşayan, Tip 1 diyabetli çocukların tedavi sürecinde sensör ve insülin pompalarının maliyetlerini karşılayarak ailelerin üzerindeki yükü hafifletmeyi hedefliyoruz. Bu yeni destek programı sayesinde Tip 1 diyabetli çocuklar, kan şekerinin sürekli takip etmelerine yardımcı olan sensörler ve insülin pompalarına erişimleri kolaylaşacak. Artık çocukların sürekli kan şekeri ölçümleri için parmakları delinmek zorunda kalmayacak. Bu tür desteklerle bireylerin yaşam kalitelerini artırmayı ve sağlıklı bir gelecek inşa etmelerine katkı sağlamayı hedefliyoruz” dedi.
Gediz’de organ bağışı haftası etkinlikleri
09 Kasım 2024 Cumartesi - 11:25 Gediz’de organ bağışı haftası etkinlikleri Kütahya’nın Gediz ilçesinde, Organ Bağışı Haftası çerçevesinde organ bağışının önemi vurgulandı. Organ Bağışı Haftası kapsamında, organ yetmezliği nedeniyle nakil bekleyen hasta sayısının hızla artmasıyla organ bağışının teşviki için çeşitli etkinlikler düzenlendi. Organ bağışı bilincini artırmak ve kamuoyunda bu konuda bilgi eksikliğini gidermek amacıyla etkinlikler, Gediz İlçe Sağlık Müdürlüğü tarafından hayata geçirildi. Etkinliklerin bir parçası olarak Gediz İlçe Sağlık Müdürlüğü personeli Dr. Merve Uluyurt, Gediz Meslek Yüksekokulu’nda öğretim görevlileri ve öğrencilere bilgilendirici bir eğitim verdi. Eğitimde organ bağışının yasal ve toplumsal önemi ile bağış süreci hakkında bilgiler aktarıldı. Ayrıca hafta boyunca Gediz İlçe Sağlık Müdürlüğü, ilçe genelinde açtığı stantlarda vatandaşlara broşürler dağıtarak organ bağışının önemini anlatan bilgilendirici materyaller sundu. İlçe Sağlık Müdürü Dr. Ömer Orçun Erdoğan, etkinlik alanlarını ziyaret ederek vatandaşlarla organ bağışının önemine dair sohbetlerde bulundu. Gediz Belediyesi’nin desteğiyle belediye binası başta olmak üzere şehrin çeşitli noktalarına organ bağışı hakkında farkındalık oluşturacak afişler asıldı. Gediz halkı, bu etkinlikler aracılığıyla organ bağışının ne kadar önemli olduğu konusunda bilinçlenirken, sağlığıyla bağış yapabilecek bireylerin sayısının artırılması hedefleniyor.
Lösemi en sık 2-5 yaş arasında görülüyor
09 Kasım 2024 Cumartesi - 11:13 Lösemi en sık 2-5 yaş arasında görülüyor Lösemili Çocuklar Haftası’nda lösemiye dair farkındalık çalışmaları sürerken, Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Uzmanı Doç. Dr. Neşe Akcan, hastalığın belirtileri, tedavisi ve risk faktörleri hakkında önemli bilgiler paylaştı. Çocuklarda en yaygın görülen kanser türü olan lösemi, çocukluk çağı kanser vakalarının yaklaşık üçte birini oluşturarak, özellikle 2-5 yaş arasındaki çocukları etkiliyor. Bu yaş grubunda daha sık rastlanan lösemi vakalarının nedeni, kan ve kemik iliği dokusundaki kan yapımından sorumlu hücrelerin kontrolsüz şekilde çoğalması. Lösemi, iki ana grupta incelenirken, çocukluk çağı lösemilerinin yüzde 97’sinin akut, yani hızlı gelişen türler olduğu belirtiliyor. Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Uzmanı Doç. Dr. Neşe Akcan, lösemiye neden olan faktörlerin başında genetik yatkınlığın yer aldığını ve kalıtsal bağışıklık sistemi bozuklukları ile kalıtımsal sendromların hastalık riskini artırdığını vurguladı. Ayrıca, çevresel faktörlerin de lösemi üzerinde etkisi bulunuyor. Doç. Dr. Neşe Akcan, gebelik döneminde alkol ve sigara kullanımının yanı sıra radyasyon, kimyasal maruziyet ve daha önce başka kanser tedavileri gören çocuklarda lösemi riskinin yükseldiğini ifade etti. Genetik tetkikler lösemi tipini belirlemede kritik rol oynuyor Lösemi tanısının genellikle kan testleri, kemik iliği aspirasyonu ve biyopsi ile konulduğunu belirten Doç. Dr. Akcan, detaylı genetik tetkiklerin ise lösemi tipini belirlemede kritik rol oynadığını kaydetti. Hastalığın belirtileri arasında yorgunluk, solgunluk, baş ağrısı, ateş, kolay berelenme ve ciltte morarmalar gibi semptomlar bulunurken, bazı vakalarda karaciğer veya dalakta büyüme, iştah azalması, kilo kaybı ve lenf bezlerinde şişme de görülebiliyor. Lösemi tedavisinde öncelikle enfeksiyonlarla mücadele edilip, hastanın genel durumu düzeltilerek tedaviye başlandığını aktaran Doç. Dr. Akcan, kemoterapinin lösemi tedavisindeki ana yöntem olduğunu söyledi. Yüksek doz kemoterapi gereken durumlarda ise kemik iliği nakli veya radyoterapinin de tedaviye eklenebileceğini söyleyen Doç. Dr. Neşe Akcan, çocukluk çağı kanserlerinde sağ kalım oranlarının geçmişe kıyasla yüzde 50’den fazla arttığına dikkat çekti. Lösemi hastalarında sosyal destek çok önemli Lösemi tanısı konulan çocuklar ve aileleri için psikiyatrik desteğin yanı sıra sosyal desteğin de önemli olduğuna vurgu yapan Doç. Dr. Akcan, Kuzey Kıbrıs’ta Kemal Saraçoğlu Lösemili Çocuklar ve Kanserle Savaş Vakfı gibi sosyal destek kuruluşlarının bu alanda önemli çalışmalar yaptığını söyledi. Doç. Dr. Akcan, lösemi ile mücadelede farkındalık artırıcı projelerin de büyük önem taşıdığını vurguladı.
Uzmanı açıkladı: "Diş tedavileriyle yaşlanmayı geciktirin"
09 Kasım 2024 Cumartesi - 11:07 Uzmanı açıkladı: "Diş tedavileriyle yaşlanmayı geciktirin" Güzelleşmek ve gençleşmek isteyenler, birbirinden farklı yöntemlerin kapılarını çalarken, uzmanlar diş tedavileri ile doğal yolla, ameliyatsız, kozmetik işlemsiz yüz gençleştirmenin mümkün olduğunu açıkladı. Uzman Diş Hekimi ve Çene Cerrahı Prof. Dr. Birkan Taha Özkan, ameliyatsız ve kozmetik işlemsiz de yüzün gençleşebileceğini açıkladı. Prof. Dr. Özkan, diş işlemleriyle yüz hatlarını yeniden şekillendirebilecek teknikleri anlattı. Anatomik diş dolgusu ve kaplama tedavi yöntemleriyle elde edilen bu estetik neticenin, uzun, etkili bir gençlik arayışında olanlar için yeni bir bakış açısını oluşturdu. “Yüz V şeklini alarak daha ince ve zarif bir hale geliyor” Yüzdeki yorgun ifadelerin azalacağını ifade eden Prof. Dr. Birkan Özkan, “her bireyin yüz yapısı eşsiz, bu nedenle her kişiye özel bir tedavi planının ardından tedavi yönteminin olması gerekiyor. Diş dolgularına özel bir anatomik şekil verilerek yüz yüksekliğinin ideal orana getirilmesi sayesinde yüze doğal bir gençlik ve dinamizm sağlanıyor. Dişlere yapılan özel dokunuşlarla göz, burun, dudak, kaş ve çene görünümünü altın orana göre ayarlanarak daha simetrik, genç ve estetik bir ifade sağlanabiliyor. Bu sayede burun çevresindeki derin oluklar sığlaşırken, yüzdeki yorgun ifade azalıyor, yüz V şeklini alarak daha ince ve zarif bir hale geliyor” dedi. “Bu işlemle yüzü, daha genç görünüme ve ideal orana getirmek mümkün” Yapılan tedavi ile yüz daha genç görünüme sahip olarak ideal orana getirildiğini açıklayan Prof. Dr. Birkan Özkan, “Yüz hatlarını belirginleştirmek ve keskinleştirmek isteyenler için yapılan anatomik diş dolguları sayesinde genç görünüm sürecine girilebiliyor. Geride olan çene yapısı, anatomik diş dolguları sayesinde hafifçe öne alınarak ‘kuş yüz’ olarak bilinen ovallikten kurtuluyor, alt çene önde konumlandırılıyor, çene hatları belirginleşiyor ve doğal bir jawline etkisi oluşturabiliyor. Bu işlemle yüzü, daha genç görünüme ve ideal orana getirmek mümkün” diye konuştu. “Yapılan anatomik diş dolgu tasarımıyla, yüz ifadesinin daha canlı ve taze bir görünüme kavuşabiliyor” Diş Tedavi sayesinde yüzün daha canlı bir görünüme dönüşebildiğinin altını çizen Uzman Diş Hekimi ve Çene Cerrahı Prof. Dr. Birkan Taha Özkan, “Anatomik Diş dolguları, çene alt yapısının yüzdeki konumunu değiştirerek ideal yüz oranını sağlıyor ve yüzde gençleştirme etkisi sağlıyor. Dişlerin dolgularına yapılan anatomik dolgu tasarımı, yüz ifadesinin daha canlı ve taze bir görünüme kavuşabiliyor. Anatomik diş dolguları sayesinde yüzdeki sarkmaların daha gergin bir cilde dönüşüyor. Bu sayede dolgun ve saydam bir yüz görünümü elde edilebiliyor” şeklinde konuştu. “Diş tedavileri sayesinde domino taşı etkisi oldukça önemli” Hem sağlıklı hem de estetik bir tedavi olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Birkan Özkan, “Tombul yanak görüntüsünden sıkılanlar için diş kaplamaları ve anatomik dolgularla yüz hatlarınız incelebilir. Böylece yüzde estetik bir V şekli elde edilerek daha zarif ve doğal bir ifade sağlanıyor. Ayrıca dudak üzerindeki kırışıklıklar yumuşatılarak dudakların da daha dolgun görünmesi sağlanabiliyor. Ameliyatsız olarak yüz hatlarını şekillendirmek isteyenler için, bu yöntem mükemmel bir çözüm olabilir. Yüzün doğallığını koruyarak gençleşme etkisi sağlayabiliyor. Sonuç olarak, yüzün gençleşmesinde yüzün altyapısını oluşturan diş ve çenelerdeki değişiklik, diş tedavileri sayesinde domino taşı etkisi oluşturması oldukça önemli. Bu etkilerin uzun vadeli kalıcı yansımalarının olduğunu ve bu durumun da hem sağlık hem de estetik açıdan etkili çözümler sunulabilir” dedi.
Dr. Özcan: "Organ bağışı sayısı yeterli değil"
09 Kasım 2024 Cumartesi - 10:48 Dr. Özcan: "Organ bağışı sayısı yeterli değil" Fırat Üniversitesi Organ Nakli Koordinatörü Dr. Cem Özcan, 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası nedeni ile ilgili yaptığı açıklamada, organ bağışı sayısının yeterli olmadığına dikkat çekti. Fırat Üniversitesi Organ Nakli Koordinatörü Dr. Cem Özcan, 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası nedeni ile ilgili açıklamalarda bulundu. Organ naklinin işlemlerini yerine getiremeyen organların sağlam, sağlıklı ve yeni bir organla değiştirilmesi anlamına geldiğini ifade eden Dr. Özcan; en çok ihtiyaç duyulan organların böbrek, karaciğer olduğunu, yaklaşık yirmi beş bin civarında böbrek nakli bekleyen hastanın olduğunu, bunun yanı sıra üç bin civarında karaciğer hastasının da organ bağışı beklediğini, toplamda otuz dört bin organ bekleyen hastanın olduğunu söyledi. Canlıdan ziyade kadavradan organ nakil sayısının artırılması gerektiğine değinen Dr. Özcan, bugün Türkiye’de kadavradan organ nakli sayısının çok düşük olduğunu, geçen yıl 305 kişiden kadavra donörü olduğunu ve bu yıl da bu rakama ulaşmak üzere olduklarını kaydetti. Dr. Cem Özcan, organ bağışı sayısının yeterli olmadığını, amaçlarının bu sayıyı çok daha yüksek sayılara çıkarmak olduğunu ifade etti. Fırat Üniversitesi Organ Nakli Koordinatörü Dr. Cem Özcan, Türkiye’de yaklaşık olarak yüzde 91-92 oranında canlıdan nakil yapıldığını ancak Avrupa ve dünyaya bakıldığında ise yüzde 91-92 oranında kadavradan nakil yapıldığını sözlerine ekledi. Dr. Cem Özcan, tüm vatandaşları organ nakline ve organ bağışına davet etti.
"Ham bal öksürük semptomlarını hafifletiyor"
09 Kasım 2024 Cumartesi - 10:01 "Ham bal öksürük semptomlarını hafifletiyor" Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ayper Somer, gereksiz antibiyotik kullanımının, hastalarda yan etkilere ve antimikrobiyal direnç gelişmesine yol açtığını belirterek öksürük semptomları üzerine etkisini inceleyen ve 14 bilimsel çalışmanın dahil edildiği bir sistematik derleme çalışmasında ham balın, standart tedaviye göre belirtileri hafiflettiğini ve hem öksürük sıklığını hem de şiddetini azalttığının görüldüğünü söyledi. Van’da “Destek Tedavi Günleri” gerçekleşti. Birçok sağlık profesyonelinin katılım sağladığı bilimsel toplantıda, Prof. Dr. Ateş Kara, Prof. Dr. Ergin Çiftçi, Prof. Dr. Ayper Somer, Prof. Dr. Zeynep Ülker Altınel ve Prof. Dr. Şirin Güven gibi önemli isimler de yer aldı. Yaşam boyu sağlık için probiyotiklerden mikro besinlere kadar pek çok konuyu içeren oturumlarda BEE’O/ BEE&YOU Medikal ve Pazarlama Direktörü Reşat Kubilay İrkan da ekibi ile birlikte kongrede yer aldı. Ham bal ve propolisin çocuklarda öksürük semptomları üzerine etkisinin de konuşulduğu bilimsel programda Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ayper Somer sunumuyla bu konudaki değerli bilgileri katılımcılar ile paylaştı. Ham bal öksürük semptomlarını hafifletiyor Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ayper Somer, "Üst solunum yolu enfeksiyonları, en sık doktora gitme nedenlerinden biridir. Ancak, antibiyotiklerin bu enfeksiyonlarda pek etkili olmadığı bilinse de yine de çoğunlukla antibiyotik tedavisi uygulanmaktadır. Gereksiz antibiyotik kullanımı, hastalarda yan etkilere ve antimikrobiyal direnç gelişmesine yol açmaktadır. Ham balın, öksürük semptomları üzerine etkisini inceleyen ve 14 bilimsel çalışmanın dahil edildiği bir sistematik derleme çalışmasında ham bal, standart tedaviye göre belirtileri hafifletmiş ve hem öksürük sıklığını hem de şiddetini azalmıştır" dedi. Öksürüğe Anadolu Propolisi etkisi BEE’O / BEE&YOU Medikal Direktörü Reşat Kubilay İrkan ise Propolisin, arıların bitkilerin yaprak, sap ve tomurcuklarından topladığı güçlü antioksidan ve antimikrobiyal etkilere sahip tamamen doğal bir arı ürünü olduğunu kaydetti. Yüksek polifenol içeriğine ve özel biyoaktif bileşenlere sahip olan propolisin, yüksek anti-inflamatuar ve antibakteriyel özellikleri sayesinde bronşit, bronşiolit, astım gibi solunum yolu problemleri üzerine olumlu etkiler gösteren doğal bir gıda olduğunu söyleyen İrkan, "Bilimsel araştırmalar, propolisin bileşimindeki değerli polifenoller ile yüksek antioksidan etki göstererek hastalık süresini kısalttığı ve ilaç kullanma sıklığını azalttığını göstermektedir. Propolisin öksürük semptomları üzerindeki etkisini araştıran bir bilimsel çalışma, üst solunum yolu enfeksiyonu geçiren 430 çocuk üzerinde gerçekleştirilmiştir. 12 hafta süren bu çalışmada katılımcılar iki gruba ayrılmıştır. Birinci grup, günde 50 mg propolis ve 10 mg C vitamini içeren bir karışım tüketmiştir. İkinci grup ise hiç propolis almamıştır. Çalışmanın sonuçları, propolisli karışımı tüketen çocuklarda ateş ve öksürük semptomlarının belirgin şekilde azaldığını, hastalık süresinin kısaldığını ve toplam hastalık gün sayısının düştüğünü ortaya koymuştur. Bu sonuçlar, propolisin doğal biyoaktif bileşenleriyle çocuklarda semptomların hafiflemesine destek olduğunu göstermektedir" ifadelerine yer verdi.
Kış aylarında faydası saymakla bitmeyen meyve: Nar
09 Kasım 2024 Cumartesi - 09:09 Kış aylarında faydası saymakla bitmeyen meyve: Nar Kış mevsiminin tercih edilen meyvelerinden narın yararları saymakla bitmiyor. Uzmanlar, narın antioksidan özelliğinin yanı sıra içerdiği vitamin ve minerallerle vücut direncini artırdığına dikkat çekiyor. Kış aylarının gelmesiyle beraber tüketimi son günlerde artan narın sağlık açısından birçok faydası bulunuyor. Nar antioksidan özelliğinin yanı sıra içerdiği vitamin ve minerallerle vücuda birçok fayda sağlıyor. “Nar suyu arterlerde plak oluşumu riskini azaltır” Nar meyvesinin içerdiği vitaminlerle ‘süper besin’ olarak bilindiğine dikkat çeken Medicana Konya Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Uzm. Dyt. Beyza Vural Öten, “Nar, çok eski zamanlardan beri çeşitli kültürlerde şifa sembolü olarak bilinen bir meyvedir. Çünkü içerdiği biyoaktif bileşenler sebebiyle ‘süper besin’ olarak da adlandırılır. Geleneksel yöntemlerde kabuğu prediyabetik tedavide kullanılmaktadır. Hem meyvesi hem çekirdeği hem kabuğu çeşitli biyoaktif bileşenler, asitler içerir ve böylelikle birçok hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır. Günlük 50 ml nar suyu arterlerde plak oluşumu riskini azaltır. Kan lipitlerini düşürür, yüksek tansiyonu, kan basıncını düşürür. Narın çekirdeğinde bulunan konjuge linoleik asit gibi çoklu doymamış yağ asitleri vardır. Bunlar cilt esnekliği, parlaklığı, cilt yaşlanmasını geciktirici etkiye sahiptir. Aynı zamanda nar çekirdekleri fitoöstrojeniktir, menopoza bağlı yan etkilerin azaltılmasına, az hissedilmesine de yardımcı olur” dedi. “Hatalı, hasarlı hücrelerin yok edilmesini sağlar” Meyvenin kabuğunun kurutularak yapılan çayının da faydalı olduğunu anlatan Uzm. Dyt. Beyza Vural Öten, “Nar kabuğu büzüştürücü bir etkiye sahiptir. Dolayısıyla kurutulup, çayı yapılarak ishali kesmede de halk arasında sıkça kullanılır. Aynı zamanda narda ürolitin A isimli bir madde de bulunur. Ürolitin A yaşlanmayı geciktirici, önleyici, yaşlanmaya bağlı hastalıkların oluşumunu engelleyici bir maddedir ve aynı zamanda üroloji antikanserojen etki gösterir. Hatalı, hasarlı hücrelerin yok edilmesini sağlar” ifadelerini kullandı. “Nar meyvesinin ağırlığının yüzde 50’si fenolik bileşiklerden oluşur” Meyvenin bağışıklık sistemine de oldukça etkili olduğunu belirten Uzm. Dyt. Öten, “Bir porsiyon yani yarım nar olarak düşünebiliriz, bir fincan ayıklanmış nar meyvesi olarak da tüketilebilir, suyu da bir çay bardağı kadar tüketilebilir. Diyabetik hastalarda da nar suyunu önerebiliriz, glisemik indeksi düşüktür. Diğer meyve sularına oranla nar suyunu ayırabiliriz. Diyabetik hastalarda da porsiyon kontrolüne uyarak nar suyu tüketilebilir. Yüksek antioksidan kapasitesi sebebiyle çocukları da hastalıktan korumak adına her gün yarım ayıklanmış nar çocuklara yedirilmesini tavsiye ediyorum. Nar meyvesi ağırlığının yüzde 50’si fenolik bileşiklerden oluşur. Bunlar antioksidandır, C vitamini vardır. Magnezyum, fosfor, kalsiyum gibi mineraller içerir. Birçok vitamini içinde barındırır. Dolayısıyla bizim bağışıklığımızı yükseltir, kış mevsimine bağlı hastalıklardan bizleri korur” şeklinde konuştu. Pazarda nar satan Muammer Candemir, kendilerinin de evde narı severek tükettiklerini belirterek, “Geçen yıla oranla satışlarımız biraz daha arttı. Çünkü havalar soğuyunca nar, portakal, mandalina yeme isteği artıyor. Böyle olunca tabii ki satışlar biraz yükseldi. Kendimiz de evde tüketiyoruz devamlı” dedi. Pazara nar almaya gelen bir vatandaş ise “Çarşıdan aldın bir tane eve vardım bin tane, o da budur” diye konuştu.