SAĞLIK
ERÜ’nün Yeni Acil Ek Binası açıldı 25 Kasım 2024 Pazartesi - 17:41:12 Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi Hastanelerine yapımı tamamlanan ve hasta kabulüne başlanan yeni Acil Ek Binası’nın açılışı gerçekleştirildi. Düzenlenen açılış törenine; AK Parti Kayseri Milletvekili Şaban Çopuroğlu, Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, İdare Mahkemesi Başkanı Ferid Cengiz, Rektör Prof. Dr. Fatih Altun, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Oktay Özkan, M. Hakan Poyrazoğlu, Genel Sekreter Prof. Dr. İbrahim Narin, Genel Sekreter Yardımcıları Prof. Dr. Afşın Alper Cerit ve Dr. Oktay Musa Kayırga, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmail Dursun, İl Milli Eğitim Müdürü Coşkun Esen, Tıp Fakültesi Hastaneler Başhekimi Prof. Dr. İbrahim Halil Kafadar ile akademik ve idari personel katıldı. Açılış töreninde konuşan AK Parti Milletvekili Şaban Çopuroğlu, Erciyes Üniversitesi’nin Kayseri’nin bir markası olduğunu söyledi. Milletvekili Çopuroğlu, “Kayseri’nin nesi meşhur deseler, mantı, sucuk, pastırma derler. Ben biraz tersine çevirerek, Kayseri’nin Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin meşhur olduğunu ve Kayseri’nin markası olduğunu söylemek istiyorum” dedi. Erciyes Üniversitesi’nin halkla özdeşleşmiş bir üniversite olduğunun altını çizen Milletvekili Çopuroğlu, “Daha bu fragman. İleriki dönemlerde yeni hastane binalarımız, yeni yapılaşmalarımız hızla devam edecek” diye konuştu. Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç da konuşmasında Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin herkesin gururu olduğunu belirterek, “Kayseri sağlık alanında ön plana çıkmış ama bunun bir numarası Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi. Hakikaten hepimizin gururu. Araştırma üniversitemizin bünyesinde elbette böyle bir fakültenin mensubu olmak buraya hizmet almak ya da bu şehirden söz ederken, Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden söz ediliyor olması bizleri sevindiriyor” şeklinde konuştu. Rektör Prof. Dr. Fatih Altun ise konuşmasında açılışı gerçekleştirilen yeni acil ek binası hakkında bilgi verdi. Acil ek binasın, toplam kapalı alanının 4 bin 800 metrekareden oluştuğuna dikkat çeken Rektör Prof. Dr. Altun, şunları kaydetti: “Şehrimizin her geçen gün artan nüfusu ve ihtiyaçlarını dikkate aldığımız zaman ek binamızda kapasiteyi yüzde 100’den fazla arttırdığımız bir acil binasına kavuşmuş olmaktayız. Biz bu yeni ek hizmet binasını kırmızı ve sarı alan hasta müdahalesi için planlamış durumdayız. Mevcut acilimiz ise tamamıyla 44 yatak kapasitesiyle yeşil alan olarak planlamış durumda.” Ek binanın yapılmasında desteklerinden dolayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı İbrahim Şenel’e, Kayseri Protokolüne ve emeği geçenlere teşekkür eden Rektör Prof. Dr. Altun, ek binanın iki haftadır hastaların hizmetine açıldığının da altını çizdi. Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmail Dursun da Tıp fakültesi ve hastanelerde, eğitim ve hasta bakımının paralel yürütüldüğü alanlar olduğunu söyledi. Dekan Prof. Dr. Dursun, “Şehrimize güzel bir acil servis kazandırıldı. Ben bu sürece katkı sağlayan herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum” dedi. Tıp Fakültesi Hastaneler Başhekimi Prof. Dr. İbrahim Halil Kafadar da yeni acil ek binası ile bütün hastalara daha ferah bir ortamda hizmet sunabilmeyi amaçladıklarını söyledi. Konuşmaların ardından yeni acil ek binanın açılış kurdelesi kesildi.
25 Kasım 2024 Pazartesi - 17:06 Doktor başkandan ERÜ Tıp Fakültesi Yeni Acil Ek Binası’na 5 milyon TL’lik yatırım Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastaneleri Yeni Acil Ek Binası Açılış Töreni’ne katıldı. Büyükşehir Belediyesi ve Erciyes Üniversitesi iş birliğiyle hastalara daha hızlı ve etkin sağlık hizmeti sunacak olan Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastaneleri Yeni Acil Ek Binası, düzenlenen törenle açıldı. Açılış törenine Başkan Büyükkılıç’ın yanı sıra AK Parti Kayseri Milletvekili Şaban Çopuroğlu, Erciyes Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Altun, rektör yardımcıları, dekan, başhekim ile akademisyenler ve sağlık personeli katıldı. Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, açılışta yaptığı konuşmada, Kayseri’nin sağlık alanında ön plana çıktığını, Erciyes Üniversitesi’nin şehrin gururu olduğunu ifade etti. Sağlık alanında yapılan yatırımlara dikkat çeken Başkan Büyükkılıç, “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın felsefesiyle Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın sağlık alanındaki talimatlarıyla hayata geçirilen çalışmalar hepimiz için keyif vericidir, insana verilen değerin en güzel örneğidir” dedi. Büyükkılıç, kamu dayanışmasının en güzel örneklerini sergilediklerini vurgulayarak, şunları söyledi; “Gerçekten güzel bir mekân oluşmuş, hekimlerimize, sağlık çalışanlarımıza ve şehrimize yakışır. Hayırlı, uğurlu olsun. Gerek Büyükşehir’imiz, gerekse ilçe belediyelerimiz olarak üzerimize ne düşüyorsa kamu dayanışmasının en güzel örneklerini sergiliyoruz. Geçenlerde polikliniklerimizi açtık, daha önce dekanlık önündeki çalışmalara katkı verdik derken buraya da rektörlüğümüzün ve başhekimimizin talepleri doğrultusunda düzenlemeler yapıldı ve hizmet ortamı oluşturuldu.” Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastaneleri Yeni Acil Ek Binasının hayırlı olmasını dileyen AK Parti Kayseri Milletvekili Şaban Çopuroğlu da Erciyes Üniversitesi’nin Kayseri’nin markası olduğunu kaydetti. Çopuroğlu, Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi akademisyenlerine de donanımlı öğrenciler yetiştirdiklerinden dolayı teşekkür etti. Şehrin her geçen gün artan nüfusu ve ihtiyaçlarını dikkate aldıklarında acil yatak sayısının arttırıldığını ifade ederek, gerçekleşen süreç hakkında bilgiler veren ERÜ Rektörü Prof. Dr. Fatih Altun ise 44 yatak kapasitesi bulunan acil biriminde ek olarak 60 yatak sayısının da eklendiğini vurgulayarak, başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere tüm emeği geçenlere teşekkür etti. Büyükşehir’den 5 milyon TL’lik yatırım Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yeni acil binasının çevre düzenlemesi ve yol bağlantıları Büyükşehir Belediyesi tarafından yapıldı. Çalışma kapsamında ambulans giriş çıkış rampalarında ve yaya yolu çevrelerinde istinat duvarları, gerekli kısımlarda duvar üzerine demir korkuluk imalatları, yaya yolları ve engelli rampaları yapıldı. Yaya yollarında mevcut dokuya uygun olarak bazalt doğal taş kullanıldı. Çalışma kapsamında acil binası çevresindeki otopark alanlarında deforme olan kilit parke imalatları yenilendi, otopark alanları ve toplanma alanı teşkil edildi. Hastane önündeki ana yoldan binaya ambulans erişimini kolaylaştırmak için mevcut yolda katılım şeridi oluşturulurken, yolun altyapısı ve asfaltı, Büyükşehir Belediyesi tarafından yapıldı. Bu çalışmaların toplam maliyeti 5 milyon TL oldu.
25 Kasım 2024 Pazartesi - 16:24 Ameliyatsız kalp kapak tedavisi Daha önce metalik protez kapağı ile kalp kapak değişimi yapılan ve kapağında ciddi kaçak nedeniyle sürekli kan nakli ihtiyacı meydana gelen 57 yaşındaki erkek hastaya, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde ’Perkütan Paravalvüler Kaçak Kapama’ yöntemi başarı ile uygulandı. Operasyon; ESOGÜ Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı’ndan Doç. Dr. Kadir Uğur Mert ve SBÜ Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden Prof. Dr. Murat Çelik’in ekip liderliğinde; Doç. Dr. Muhammet Dural, Doç. Dr. Selda Murat, Dr. Öğr. Üyesi Erdi Babayiğit, Arş. Gör. Dr. İstiklal Özkaya ve Arş. Gör. Dr. Cihat Çalışkan’ın katkılarıyla gerçekleştirildi. "Bu problemi çözmek öncelikle hastamız adına bizim için büyük bir mutluluk" Tedavi ile ilgili açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Kadir Uğur Mert, "Hastamızın ciddi nefes darlığı sebebiyle tekrarlayan hastane yatışları ve 30 kez kan transfüzyonu almasına neden olan bu problemi çözmek öncelikle hastamız adına bizim için büyük bir mutluluk. 57 yaşındaki erkek hastamızda geçtiğimiz ağustos ayında halsizlik, yorgunluk ve nefes darlığı şikayetleri ile geldiği ESOGÜ Hastanesi’nde Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı’ndan Doç. Dr. Neslihan Andıç hocamız tarafından hemolitik üremik sendrom yani kırmızı kan hücrelerinde parçalanma ile seyreden bir hastalık tespit edildi. Hocamızın tecrübesi ile problemin sebebinin kalp kapağı protezi olabileceği değerlendirildi. Sonrasında kardiyoloji hekimlerinin değerlendirmesi ile 57 yaşında erkek hastada yaklaşık 10 yıl önce açık kalp cerrahisi ile değiştirilen metal mitral kapak protezi operasyonundan yıllar sonra kapak dikişlerinin kenarlarında ’paravalvüler kaçak’ adı verilen durum tespit edildi" dedi. "Eskişehir’de ilk kez ESOGÜ Hastanesi’nde yapıldı" Kan hücrelerinin parçalanmasına neden olan kansızlık (hemolitik anemi) sebebiyle son 3 ayda 30 kez kan nakli alan ve zorlu bir süreç yaşayan hastanın kardiyoloji ve hematoloji öğretim üyelerinin birlikte karar verdikleri heyet tarafından açık cerrahi açısından riskli bulunarak cilt yolu (perkütan) ile ameliyatsız ’kapak etrafından kaçak kapama’ işlemine alındığını ifade eden Doç. Dr. Mert, "Eskişehir’de ilk kez ESOGÜ Hastanesi’nde yapılan operasyon ile kasıktan girilerek kalp kapağındaki kaçak özel cihazlarla başarıyla kapatıldı. ESOGÜ Tıp Fakültesi Kardiyoloji ekibi tarafından uygulanan modern yöntemle şifa bulmasına vesile olunan hastamız ölümcül sonuçlanabilecek durumdan kurtularak hayata yeniden tutundu. Paravalvüler kaçak, genellikle kalp kapağı ameliyatları sonrası oluşan ciddi bir sorundur. Kalp kapağının çevresindeki açıklıklardan kanın sızması, kalbin verimli çalışmasını engelleyerek hastada nefes darlığı, halsizlik, kansızlık ve kalp yetmezliği gibi sorunlara neden olabilir. Şiddetli kaçaklarda ise kan hüclerinde parçalanma (hemoliz) meydana getirir ve sık kan nakli yapılması hayati önem taşıyabilir. Bu durum hastada demir birikimi ile neticelenerek böbrek, kalp, karaciğer gibi organların çalışmasını engelleyerek hayati risk oluşturabilir" şeklinde konuştu. "Son zamanlarda Eskişehir’de de çağdaş kardiyolojik tedaviler başarılı bir şekilde gerçekleştirilmektedir" ESOGÜ Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı’nın yenilikçi tedavi yöntemleriyle Türkiye’nin sağlık hizmetlerine katkıda bulunmaya devam ettiğine vurgu yapan Doç. Dr. Mert, açıklamasına şöyle devam etti: "Kardiyoloji ekibimiz bu tür işlemleri başarıyla uygulayarak sadece Eskişehir’de değil, tüm bölgede örnek teşkil etmektedir. Dünyada uygulanan büyük bölümü modern tedavi Türkiye’de Ankara, İstanbul gibi büyük şehirlerde uygulanmaktadır. Son zamanlarda Eskişehir’de de devletimiz ve üniversitemizin sağladığı kaynaklarla çağdaş kardiyolojik tedaviler başarılı bir şekilde gerçekleştirilebilmektedir. Girişimsel kardiyoloji alanında uygulanan modern tedavilerin büyük bölümünün merkezimizde yapılabilir hale gelmesinden mutluluk duymaktayız. Uzun yıllardır girişimsel kardiyolojide kompleks koroner anjiyografi, kalp pilleri ve elektrofizyolojik olarak 3 boyutlu ablasyon tedavileri veren merkezimizde artık ameliyatsız kapak değişimi (TAVI), kalp deliklerinde kapama (ASD, PFO) gibi işlemler rutin olarak yapılmaktadır. Uygulanmamış olan paravalvüler kaçak veya mitral kapak girişimi gibi tedavileri de yavaş yavaş imkânlarımız elverdiğince yapmaya çalışmaktayız. Bu şekilde Eskişehirli hemşehrilerimizin ve bölgemizden gelen vatandaşlarımızın Ankara, İstanbul gibi büyük şehirlere gitmelerine gerek kalmadan devletimiz ve üniversitemizin bize sağladığı imkânlar doğrultusunda ben ve ekibim görevimizi en iyi şekilde yerine getirmek için buradayız.”
25 Kasım 2024 Pazartesi - 16:22 Sivas’ta Mobil Kanser Tarama Aracı hizmete girdi Sivas Valiliği himayelerinde 2024 yılının başında hayata geçen ŞİFA Projesi kapsamında Mobil Kanser Tarama Aracı hizmete girdi. Sivas’ın geniş yüzölçümü ve uzak ilçelere ulaşım zorlukları göz önünde bulundurularak hazırlanan araç, 40-69 yaş arasındaki kadınlara ücretsiz kanser tarama hizmeti sunmayı hedefliyor. 13,5 metrekare iç kabin kapasitesine sahip olan araç, NDK (Nükleer Düzenleme Kurumu) tarafından lisanslanan Amulet Innovality model 3 boyutlu tomosentez kapasiteli mobil dijital mamografi cihazıyla donatıldı. Atatürk Kongre Müzesi bahçesinde gerçekleşen tanıtım etkinliğine Sivas Valisi Yılmaz Şimşek, AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler, Sivas Milletvekili Rukiye Toy ve il protokolü katıldı. Kanserle daha etkin mücadele edilecek Kanser ile daha etkili bir mücadele yürütüleceğini ifade eden Vali Şimşek “ Bugüne kadar kanser ve ağız diş taramaları başta olmak üzere bağımlılık ve obezite gibi birçok alanda yaptığımız bilgilendirmelerle kırsalda yaşayan on binlerce vatandaşımıza ulaşmış durumdayız. Projenin en önemli bileşenlerinden biri olan kanser taramaları konusunda köylerimizden vatandaşlarımızı Kanser Tarama Merkezlerimize taşıyarak hizmet vermeyi sürdürüyorduk. Bugün Şifa Projesi kapsamında hizmete aldığımız Mobil Kanser Tarama Aracımızla artık ilçelerimize, köylerimize kadar bu hizmeti götürebilecek ve kanser ile daha etkili bir mücadele yürütebileceğiz” dedi. Sivas’a şifa olsun Aracın kazandırılmasında emeği geçenlere teşekkür eden Vali Şimşek , “Son teknoloji Mamografi cihazının entegre edildiği Mobil Kanser Tarama Aracımız şehrimize hayırlı olsun. Bu aracın ilimize kazandırılması noktasında başta Sağlık Bakanlığımıza, İl Özel İdaremize, emeği geçen tüm kurumlarımıza ve hayırseverlerimize sonsuz teşekkür ediyorum. Hayata geçirdiğimiz her projede bizleri destekleyen Grup Başkanımız Sayın Abdullah Güler Bey’e ve tüm milletvekillerimize de ayrıca teşekkür ediyorum. ŞİFA Projesi ile hekimlerimizin şifalı elleri Sivas’a şifa dağıtmaya devam edecek. Bir kez daha Şifa Mobil Kanser Tarama Aracımızın şehrimiz için hayırlı olmasını temenni ediyor, tüm vatandaşlarımıza saygılarımı sunuyorum. Sivas’a şifa olsun” şeklinde konuştu.
Mersin’de ’Dünya KOAH Günü’ etkinliği düzenlendi
21 Kasım 2024 Perşembe - 10:34 Mersin’de ’Dünya KOAH Günü’ etkinliği düzenlendi Mersin Büyükşehir Belediyesi, halk sağlığı sorunu olarak kabul edilen KOAH hastalığı konusunda, bilgilendirme çalışması düzenlendi. Tarsus Gençlik Kampı’nın doğal ortamında gerçekleştirilen KOAH Günü farkındalık etkinliğinde, Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı Halk Sağlığı ve Denetim Şube Müdürü Uzm. Dr. Bahar Gülcay Çat, "KOAH hastalığını sadece sigara değil, hava kirliliği de tetikliyor" dedi. Büyükşehir Belediyesi, halk arasında sık görülen rahatsızlıklar konusunda bilinç düzeyinin artması amacıyla başlattığı bilgilendirme faaliyetlerine devam ediyor. Sağlık İşleri Dairesi tarafından, Türkiye’de 40 yaş üstü her 5 kişiden birinde görülen ve etkisi nedeniyle halk sağlığı sorunu olarak kabul edilen KOAH hastalığı konusunda, bilgilendirme çalışması düzenlendi. ’Dünya KOAH Günü’ kapsamında gerçekleşen programa, Kadın Sağlığı Danışma Merkezi ile Tarsus Atatürk Parkı Sağlıklı Yaşam Danışma Merkezi danışanları katıldı. "Pasif içicilik de hastalığı tetikliyor" Büyükşehir Kadın ve Aile Hizmetleri Daire Başkanlığı’na bağlı Tarsus Gençlik Kampı’nın doğal ortamında gerçekleştirilen KOAH Günü farkındalık etkinliğinin ilk bölümünde, Halk Sağlığı ve Denetim Şube Müdürü Uzm. Dr. Bahar Gülcay Çat, yüzde 80 oranında sigaraya ve benzer ürünlerin tüketimine bağlı olarak akciğerde oluşan ve birçok probleme neden olan KOAH konusunda bilgi verdi. Dr. Çat, pasif içiciliğin de hastalığı tetiklediğine dikkati çekti. KOAH hastaları için doğru ve doyurucu nefes almanın önemli olduğunu vurgulayan Çat, bu nedenle farkındalık oluşturmak için etkinliği Tarsus Gençlik Kampı’nda yaptıklarının altını çizdi. Programda daha sonra katılımcılara, fizyoterapistler nezaretinde uygulamalı egzersiz çalışması yaptırıldı. "40 yaş üzeri her 5 kişiden biri yakalanıyor" KOAH hastalığını sadece sigaranın değil, hava kirliliğinin de tetiklediğini belirten Çat, "KOAH’ın en sık nedeni sigara içimidir ya da sigara içenlerle aynı ortamı solumaktır. Fakat sadece sigara dumanı değil; her hangi bir toza maruz kalmak ve hava kirliliği de KOAH için risk faktörüdür. 40 yaş üzeri her 5 kişiden birinin yakalandığı KOAH hastalığı, tam da tedavisi olmayan bir hastalıktır. Bu nedenle öncelikli olarak KOAH’a yakalanmamak ya da ne kadar erken tanı alırsak, bu hastalığı oluşturan etkenlerden kendimizi korursak, hastalığın ilerlemesini ve akciğerlerin çalışabilme kapasitesinin o standartlarda kalmasını sağlayabiliriz" diye konuştu. Gerçekleştirilen farkındalık etkinliğinin öncelikli amacının, sigara içiminin önlenmesi ya da sigara içenlerin bu dumandan bir şekilde kurtulmasını sağlamak olduğunu vurgulayan Çat, "Tam tedavisi olmayan bu hastalığa yakalanmamak ya da yakalandıktan sonra tamamen yatağa bağımlı, oksijene bağımlı bir halde kalmamak için tütün ürünlerinden tamamen uzak kalmamız, havayı temiz tutmamız, hareketli bir yaşam ve düzgün bir beslenmeyi teşvik etmemiz gerekmektedir" dedi.
Bel çevresi erkelerde 94 cm, kadınlarda 80 cm’nin üzerindekiler dikkat
21 Kasım 2024 Perşembe - 10:32 Bel çevresi erkelerde 94 cm, kadınlarda 80 cm’nin üzerindekiler dikkat İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Düriye Sıla Karagöz Özen, bel çevresinin erkeklerde 94 santim, kadınlarda ise 80 santimi geçmesinin çeşitli sağlık sorunlarının habercisi olabileceğini belirterek, her yetişkinin bel çevresi, vücut kitle indeksi ve tansiyonunu belirli sıklıkta ölçerek, kontrol etmesi gerektiğini söyledi. Türkiye’nin, yetişkin diyabetli sayısında Avrupa’da 1. sırada yer aldığını ifade eden Doç. Dr. Düriye Sıla Karagöz Özen, tüm insanlık için bir halk sağlığı problemi olan diyabetle ilgili dikkat edilmesi gereken konulara değindi. Doç. Dr. Özen, özellikle 40 yaş üstü kişilerin bel çevresi, vücut kitle indeksi ve tansiyon ölçümlerini yapmaları gerektiğini vurguladı. “Erkeklerde bel çevresi 94 santimin, kadınlarda 80 santimin üzeri metabolik yan etkiler ortaya çıkarıyor” Kişilerin kendi vücutlarında bazı ölçümleri yapabileceklerini belirten Medicana International Samsun Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Düriye Sıla Karagöz Özen, “Boy-kilo endeksi 19-25 arasında olmalı. 25’in üzerine boyun kiloyla oranına bakıyoruz. Kilo bölü, boyun karesi yöntemiyle vücut kitle indeksini hesaplıyoruz. Bu indeks 25’in üzerindeyse fazla kilolu, 30’un üzerinde ise obeziteden bahsediyoruz. Bu hesaplama yöntemi çocuklarda ise farklıdır. Çocuklarda obezite ve fazla kilolu olmayı persentile göre tanımlarız. Her erişkin için vücut kitle indeksinin 25’in altında olmasını istiyoruz. Tek istisna çok ileri evre KOAH olanlar ve kırılgan yaşlarda yüksek kiloları biz de hedefleyebiliyoruz. Çünkü beslenme bozukluğu bu hasta grubunda ayrı bir risk faktörü olarak karşımıza çıkıyor. Herkesin vücut kitle indeksi kendi vücut özelliklerine göre değişir. Vücut kitle indeksini ve bel çevresini herkesin bilmesini öneriyoruz. Metabolik hastalıklar için bir diğer belirteç, bel çevresidir. Erkeklerde bel çevresi 94 santimin, kadınlarda 80 santimin üzerinde olduğunda diyabet olmasa dahi insülin direncine neden olduğunu, iç organlarda yağlanma yaptığını ve metabolik yan etkiler ortaya çıkardığını biliyoruz. Herkese bel çevresini, vücut kitle indeksini ve tansiyonlarını belirli aralıklarla kontrol etmelerini öneriyoruz. Ayrıca hiçbir şikayeti olmasa bile bile 40 yaş üstü herkesin diyabet açısından taranmasını öneriyoruz” dedi. “Yetişkin hasta sayısında tüm Avrupa’da 1. sıradayız” Avrupa’da en çok diyabetli hastanın Türkiye’de olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Özen, “Diyabet, tüm insanlık için bir halk sağlığı problemi. Özellikle erişkinlerde kronik hastalıkların başında geliyor. Hastalığa sahip erişkin sayısı oldukça yüksek. Tanı koyduğumuz erişkin hasta sayısında tüm Avrupa’da 1. sıradayız. Bunun bir numaralı sebebi obezite oranının çok artmasıdır. Diyabet küçük ve büyük damarlarda bir takım komplikasyonalara neden olabiliyor. Kan şekeri yüksekliği, farklı mekanizmalarla başka türlü hatalıklara neden olabiliyor. Gözde görme kaybı, protein kaçağıyla başlayan böbrek yetmezliği, kalp ve beyindeki tüm damarlarda sıkıntı oluşturabiliyor. Ayakta karıncalanma ile başlayan nöropatik bulgular ortaya çıkabiliyor. Bunların bir kısmını tarayarak kontrol edebiliyoruz. Diyabet tanısı konulan hastalara yılda en az 1 kez göz ve kardiyoloji muayenesini öneriyoruz. Böbrek ile ilgili idrarda protein kaçağı olup olmadığını da yılda bir kez dahiliye uzmanı tarafından değerlendirilmesini öneriyoruz” diye konuştu. “Diyabet hastası kan şekeri kontrol altında olsa dahi ömür boyu hekim kontrolünde olmalıdır” Hastaların şekeri kontrol altına alsa bile doktor kontrolü ve ilaç kullanımını bırakmaması gerektiğinin altını çizen Doç. Dr. Özen, şunları söyledi: “Diyabet hastalarının dikkat etmesi gereken yaşam tarzı değişiklikleri var. Mutlaka ideal kiloya ulaşılmasını öneriyoruz. Akdeniz tipi diyet, bunun için uygundur. Kalori kısıtlamasının olduğu ancak makro besinlerin belli oranda alındığı sağlıklı bir diyet de olabilir. Fazla kilosu olan hastaların kilo vermesini öneriyoruz. Vücut kitle indeksinin 25 ve altında olmasını çok önemsiyoruz. Haftada 3 gün 1 saat tempolu yürüyüş veya buna eşdeğer başka bir egzersiz olacak şekilde haftada 150 dakikalık bir egzersiz öneriyoruz. Sigarayı, alkolü bırakmalarını öneriyoruz. Kışın yıllık grip aşılarını olmalarını öneriyoruz. Diyabet hastalarının zatürre aşılarını da mevsimden bağımsız olmalarını öneriyoruz. Diyabet hataları mutlaka dahiliye doktoru kontrolü altında olmalıdır. Sürekli tedavi güncellemesi yapılmalıdır. Hastanın diyabet tipine göre farklı tedaviler düzenleniyor. Bu nedenle bir dahiliye uzmanı kontrolü altında gerek oral antidiyabetik dediğimiz haplar gerek insülin tedavisi gerekse yeni enjeksiyon ilaçlarla diyabeti kontrol altında tutabiliyoruz. Hastalar bazen hekim kontrolünü ve ilaç kullanımını bırakabiliyor. Diyabet hastası kan şekeri kontrol altında olsa dahi ömür boyu hekim kontrolünde olmalıdır. Genel iyilik halinin sağlanması için bu çok önemlidir.”
Van’da uzaktan hasta değerlendirme dönemi başladı
21 Kasım 2024 Perşembe - 10:23 Van’da uzaktan hasta değerlendirme dönemi başladı Van’ın Özalp ilçesinde, sağlık alanında önemli bir yenilik olarak kabul edilen ‘Uzaktan Hasta Değerlendirme Sistemi’ hizmete girdi. Van’da ilk kez Özalp Devlet Hastanesi’nde uygulanmaya başlayan bu sistem sayesinde hastalar, yüz yüze muayeneye gerek kalmadan uzman doktorlarla çevrim içi görüşme imkânı buluyor. Sistem, özellikle kış aylarında ulaşım zorluğu çeken ve hareket kısıtlılığı yaşayan vatandaşlar için büyük bir kolaylık sunuyor. Böylece hastalar, sağlık hizmetine daha hızlı ve kolay bir şekilde erişebiliyor. Hastane yetkilileri, sistemin ilk aşamada belirli branşlarda hizmet verdiğini ve ilerleyen süreçte daha fazla branşı kapsayacak şekilde genişletileceğini belirtti. Sistemi kullanmak isteyen vatandaşlar, Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) üzerinden kolayca randevu oluşturabiliyor. Konuya ilişkin açıklama yapan Özalp Devlet Hastanesi Başhekimi Uzman Dr. Feyyaz Kaya, sistemin hem doktor hem de hastalar için zaman tasarrufu sağladığını belirtti. Başhekim Dr. Kaya, “Sistem, MHRS altyapısı gibi çalışıyor. Doktor ve hasta çevrim içi olarak sesli görüşebiliyor, mesajlaşabiliyor. Bu uygulama ile evde bakım hizmeti alanlar, hastaneye gelme imkânı olmayanlar veya raporlu ilaçlarını yenilemek isteyen hastalar büyük kolaylık yaşayacak. Ayrıca, sistemin hastane üzerindeki yoğunluğu da azaltacağını düşünüyoruz. Herkese sağlıklı günler dilerim” dedi. “Şu ana kadar 17 hastamız randevu aldı” Sistemin işleyişine ilişkin bilgi veren İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Berat Furkan Çayır, uzaktan değerlendirme sürecinin hasta ve doktor için büyük kolaylık sağladığını belirterek, “Hastanın şikayetlerini çevrim içi ortamda dinliyoruz. E-reçete sistemiyle ilaçlarını doğrudan yazıyoruz ve hasta, eczaneden ilaçlarını kolayca temin edebiliyor. Gerekli durumlarda hastayı hastaneye davet ediyoruz. Özalp gibi ulaşımı zor olan bölgelerde bu sistem büyük kolaylık sağlayacaktır. Sistemimiz, 15 Ağustos 2024 tarihinde aktif hale geldi ve şu ana kadar 17 hastamız randevu aldı” diye konuştu.
ANKA’da Prematüre Günü için anlamlı kutlama
21 Kasım 2024 Perşembe - 10:04 ANKA’da Prematüre Günü için anlamlı kutlama Gaziantep Özel ANKA Hastanesi’nde Dünya Prematüre Günü, hastanede dünyaya gelmiş olan prematüre bebeklerin aileleri ile birlikte kutlandı. Gaziantep Özel ANKA Hastanesi’nde Dünya Prematüre Günü, hastanede dünyaya gelmiş olan prematüre bebeklerin aileleri ile birlikte kutlandı. Farklı hafta ve kilolarda doğan ve ANKA Hastanesi’nde gördükleri tedavi sonrası sağlıklı bir şekilde taburcu olan bebekler için pasta kesildi. Etkinlikte erken doğan birçok bebeğin hayata tutunuş hikayesi anlatıldı. Bebeklere annelerinin yokluğunu aratmayan ve onlara gözü gibi bakan Anka Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım ekibi de aileler kadar duygu dolu anlar yaşadı. Prematüre doğan bebekler için doğum sonrası takip ve tedavi sürecinin önemine dikkat çeken ANKA Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım Sorumlusu, Neonatolaji Uzmanı Prof. Dr. Ercan Sivaslı, “Hayata erken merhaba diyen ve yoğun bakım kliniğimizde sevgiyle, özenle takip ettiğimiz prematüre bebeklerimizle bir araya gelmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Her biri, birer lütuf olan bebeklerimizi, sağlıklı ve mutlu bir şekilde aramızda olması bizler için büyük gurur ve mutluluk kaynağı. Bu başarı büyük bir ekip işi. Tedavideki yavruları kendi evlatlarından ayırmadan, onlara gözleri gibi bakan Bugün sadece bebeklerimizi değil, onların güçlü ve sabırlı aileleri de büyük bir alkışı hak ediyor. Yenidoğan yoğun bakım ünitesindeki arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Lütuflara inanıyoruz ve eşlik etmeye devam edeceğiz. Yenidoğan yoğun bakım ünitemiz, yoğun bakım ihtiyacı olan tüm bebeklere gerekli desteği sağlamaktayız. Güncel bilgiler ışığında, modern tıbbi donanımıyla bebekleri kısa sürede ailelerine kavuştururken, ailelerin bilgilendirilmesinde ve eğitiminde gerekli desteği sağlamaktayız” dedi. Prematüre bebekler ve sorunları ile ilgili farkındalık oluşturmak amacıyla hastane önünden gökyüzüne mor balonlar bırakıldı.
Antibiyotik tedavisi yarım bırakıldığında vücutta antibiyotiğe karşı direnç gelişebiliyor
21 Kasım 2024 Perşembe - 09:52 Antibiyotik tedavisi yarım bırakıldığında vücutta antibiyotiğe karşı direnç gelişebiliyor Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ender Yarsan, antibiyotik tedavilerinin yarım bıkılmaması gerektiğini belirterek, "Eğer biz onu tedaviyi kısmen sağladı diye yarım bırakacak olursak özellikle antibiyotik direnciyle ilgili süreç gelişir. Dolayısıyla bunun da özellikle dikkat edilmesi gerekir" dedi. Yanlış ve gereksiz antibiyotik kullanımı, antibiyotiklere karşı direnç gelişimine neden olabiliyor. Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ender Yarsan, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, veteriner hekimliğinde bin 700 tane ruhsatlı ilaç olduğunu ve bunların 800 tanesinin de antibakteriyel ilaç olduğunu söyledi. "Tedaviyi yarım bırakacak olursak antibiyotik direnciyle ilgili süreç gelişir" Antibiyotiklerin bilinçli ve güvenilir kullanılması gerektiğini belirten Yarsan, “Önerilen dozda ve sürede kullanılması son derece önemli. Açıkçası antibiyotik direncinin en önemli nedenlerinden birisidir. Düşük dozlarda kullanılması ve süreye uyulmaması. Çünkü belirtilen bir süre vardır. Beş gün ya da yedi gün süreyle bu antibiyotik kullanılacak şekilde. Eğer biz onu tedaviyi kısmen sağladı diye yarım bırakacak olursak özellikle antibiyotik direnciyle ilgili süreç gelişir. Dolayısıyla bunun da özellikle dikkat edilmesi gerekir” ifadelerini kullandı. "Mutlaka reçeteli satılmalı ve hekim kontrolünde kullanılmalı" Prof. Dr. Yarsan, “Mutlaka reçeteli satılmalı ve hekim kontrolünde kullanılmalı. İşte bütün bu kavramlar akılcı antibiyotik kullanım içerisinde ifade edilir. Böyle olmazsa o zaman antibiyotikten kaynaklanacak riskler ortaya çıkar. Nelerdir bunlar? Özellikle kalıntı niteliğinde etkiler meydana gelebilir. Aşırı miktarda ve akılcı olmayan bir yaklaşımla kullanılması neticesinde gıda değeri olan ürünlerde buna bağlı olarak kalıntı riski ortaya çıkar” diye konuştu. Antibiyotik direncinin zoonotik hastalıklara davetiye çıkardığını aktaran Prof. Dr. Yarsan, “Bu zoonotik hastalıkların yayılmasının önlenmesinde de antibiyotikler etkilidir. Dolayısıyla antibiyotik direnci etkisiz kalırsa o zaman zoonotik hastalıkların yayılması da söz konusu olur. İlaçtan beklediğimiz etki şekillenemez. Bu da son derece önemli. Çünkü hedef niteliğindeki bakteride bir direnç geliştiği zaman ilacın tedavisel etkisi de ortadan kalkacaktır” şeklinde konuştu. Prof. Dr. Yarsan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Antibiyotiğe karşı bakteride direnç gelişebilir. Direnç dediğimiz ilacın önerilen dozlarda kullanılmasına bağlı olarak antibiyotikten beklediğimiz etkinin ortaya çıkmaması durumudur. Bu durum bakteride ilaca karşı direnç ifade edilir. Önemli midir? Uluslararası boyutuyla son derece önemli bir konudur ve son dönemlerde de özellikle öne çıkan bir yaklaşımdır. Antibiyotik de önemlidir. O önemine binaen 18 Kasım Avrupa’da Antibiyotik Farkındalık Günü olarak kutlanır. Aynı şekilde 18 ila 24 Kasımda uluslararası ölçekte Antimikrobiyal Direnç Farkındalık haftası olarak değerlendirilir. Dolayısıyla konu gerek Avrupa nezdinde gerekse uluslararası boyutuyla son derece önemli kabul edilir.” Prof. Dr. Yarsan, şu ifadelere yer verdi: “2016’da İngiltere’de bir istatistik uzmanı tarafından yapılan çalışmada o dönem itibariyle her yıl 700 bin insanın antibiyotik dirençli mikroorganizmalardan kaynaklanan enfeksiyonlardan öldüğü ifade edilmiştir. Sayı son derece yüksek. Denmiş ki o çalışmada ileriye dönük süreç böyle devam ederse önlem alınmazsa 2050 yılında bu rakam 10 milyon ölüm şeklinde olacak. 2019’un sonunda ortaya çıktı kovid ve 2024’ün sonu yaklaşık beş yıllık süreç içerisinde vefat eden insan sayısı 7 milyondu. 2050 yılında on milyon insan olarak ifade edilmiş. Dolayısıyla konu bu yönüyle önemli görülmüştür”
ERÜ Hastanelerinde “Dünya KOAH Günü” Etkinliği düzenlendi
21 Kasım 2024 Perşembe - 09:28 ERÜ Hastanelerinde “Dünya KOAH Günü” Etkinliği düzenlendi Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi Hastanelerinde, “20 Kasım Dünya KOAH Günü” dolayısıyla hasta ve hasta yakınlarını bilinçlendirmek amacıyla ücretsiz Solunum Fonksiyon Testi (SFT) yapıldı. Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi Hastaneleri Başhekimliğinin katkılarıyla, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı ile Türk Toraks Derneği Orta Anadolu Şubesi işbirliği ve gönüllü tıp fakültesi öğrencilerinin destekleriyle gerçekleştirilen etkinlik kapsamında, Gevher Nesibe Hastanesi Poliklinikler girişinde stant kuruldu. Stantta hasta ve hasta yakınlarına bilgilendirme yapılarak broşür dağıtıldı ve ücretsiz Solunum Fonksiyon Testi (SFT) yapıldı. Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İnci Gülmez, 20 Kasım Dünya KOAH Günü etkinliği dolayısıyla yaptığı açıklamada, “ Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) sürekli öksürük, balgam çıkarma ve zamanla şiddeti artan nefes darlığı ile karakterize olan önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalıktır. KOAH hem maddi hem de manevi kayba neden olmaktadır. Özellikle düşük ve orta gelirli ülkelerde bu kötü etkiler çok daha fazla kendini göstermektedir. Sigara maruziyeti olanlarda hava kirliliği ile birlikte yaşanan ortamlarda KOAH daha fazla görülmektedir. Onun için bu yılın teması ‘Havamızı Koruyalım, KOAH’sız Yaşayalım’ olarak belirlenmiştir. Temiz havamızı koruyalım. Bütün insanların temiz hava soluması ve temiz su içmesi bir insanlık görevidir. Lütfen yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanalım, arabalarımızın egzoz ölçümlerini yaptıralım, havaya karbon ayak izini mümkün olduğu kadar koymayalım.” ifadelerini kullandı. Dünya KOAH Günü’nün bu yılki temasının iklim değişimi ve etkilerini de kapsayacak şekilde ‘Havamızı Koruyalım, KOAH’sız Yaşayalım’ olarak belirlendiğini, temiz hava ve akciğer sağlığının öneminin vurgulanmasının amaçlandığını söyledi. Prof. Dr. İnci Gülmez, Akciğerleri sağlıklı tutmak ve sağlıklı nefes alabilmek için; Tütün ve tütün ürünlerinin kullanılmamasını, soluduğunuz ortam havasının temiz tutulmasını, düzenli ve dengeli beslenilmesini, düzenli egzersiz yapılmasını, yaş grubunuza uygun aşıların olunmasını ve iklim değişimine duyarsız kalınmaması gerektiğini ifade etti.
“Annelik estetiğiyle ideal görünüme yeniden kavuşmak mümkün”
21 Kasım 2024 Perşembe - 09:25 “Annelik estetiğiyle ideal görünüme yeniden kavuşmak mümkün” Birçok kadın hamilelik ve doğum sürecinden sonra göğüsler, karın, bel, kalça ve genital bölge başta olmak üzere vücutlarında bir takım değişiklikler ve deformasyonlar fark eder. “Annelik estetiğiyle ideal görünümünüze yeniden kavuşmak mümkün” diyen Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Ali Kaan Memiş, annelik estetiği hakkında açıklamalarda bulundu. Annelik estetiği genel olarak kombine ameliyatlar şeklinde tek veya birkaç aşamada gerçekleştirilebilmektedir. Bunların meme büyütme, küçültme ve eş zamanlı dikleştirme başta olmak üzere karın germe, yağ alma, kalça şekillendirme veya büyütme, bacak inceltme, labioplasti ve vajinoplasti ameliyatlarından oluştuğunu belirten Medicana Ataköy Hastanesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Ali Kaan Memiş, “Tüm estetik ameliyatlar gibi bu prosedürler de kişinin yalnızca kendisini daha iyi hissetmesi için yapılmalı, toplum baskısı veya ideal imaja ulaşmak için yaptırılmamalıdır. Kişinin genel sağlık durumunun iyi olması, ideal vücut ağırlığında olması, sürece dair olumlu bakış açısına ve gerçekçi beklentilere sahip olması oldukça önemlidir” açıklaması yaptı. Doktorun ve sağlık kuruluşunun yetkinliği sorgulanmalı Ameliyat kararından önce ön görüşme ve muayene esnasında mevcut taleplerin olabildiğince açık ve net bir şekilde ifade edilmesi gerektiğini vurgulayan Op. Dr. Ali Kaan Memiş sürece dair dikkat edilmesi gerekenleri şu şekilde aktardı: “Fizik muayeneniz esnasında deformasyonlar, cilt kaliteniz, cilt kalınlığı doktorunuz tarafından değerlendirilip, gerekirse fotoğrafar üzerinden karşılıklı ortak karara varılmalıdır. Doktorunuzun sizi iyi anlaması, taleplerinizin ne kadar karşılanabileceğine dair gerçekçi bilgiler vermesi, uygulanacak cerrahi yöntem, ameliyat izlerinin yeri, muhtemel komplikasyonlar, revizyon ihtimali gibi tüm konular ameliyat öncesinde detaylıca konuşulmalıdır. Muayene esnasında kişinin tıbbi durumu, ilaç alerjileri veya devam eden tedavileri, vitamin veya bitkisel takviye kullanımı, alkol, sigara ve madde kullanımı varsa, ilgili doktor mutlaka bilgilendirilmelidir. Doktorun bu ameliyatları gerçekleştirme yetkisine ve yetkinliğine sahip olmasından, ameliyatın gerçekleştirileceği sağlık kuruluşunun tam donanımlı bir merkez olduğundan emin olmak faydalı olacaktır.” Ameliyat öncesi doktorun; ameliyatla alakalı prosedürleri, riskleri veya muhtemel komplikasyonları ayrıntılı olarak açıkladığını belirten Op. Dr. Ali Kaan Memiş, “Her cerrahi müdahalede olduğu gibi bu uygulamalar da kendi içinde bir takım muhtemel riskleri barındırmaktadır. Kanama, enfeksiyon, kesilerin geç iyileşmesi, hematom veya seroma denen kan veya serum birikmesi, meme ucu duyusunun kaybı, emzirememe, meme protezine bağlı komplikasyonlar, kötü iyileşmiş yara izi, tekrarlayan cilt gevşekliği, emboli ve kalp / akciğer komplikasyonları ve anestezi riskleri muhtemel durumlar arasında sayılabilir” dedi. Her hastaya özel detaylı değerlendirmeler yapılmaktadır Ameliyata hazırlık aşamasında bir dizi laboratuvar testi yapıldığını ve kişilerin detaylı bir tıbbi değerlendirmeden geçtiğini belirten Op. Dr. Ali Kaan Memiş, “Ameliyattan önce eğer kullanılıyorsa sigara bırakılmalı, kanamayı artıracağından aspirin, ağrı kesici ilaçlar ve bitkisel takviyelerin kullanımı kesilmelidir. Ameliyat genel anestezi altında ameliyathane şartlarında yapılmaktadır. Hastanede ortalama yatış süresi, yapılmış olan işlemlere göre değişmektedir. Dikişler üzerinde genellikle steril bantlar ve pansumanlarla hastanın yara yeri takip edilir. Elastik bandaj, korse veya cerrahi sütyen gibi kompresyon giysileri şişliği en aza indirecek, karnı, göğüsleri ve kalçayı destekleyecektir. Genellikle ameliyat sonrası 3-4 hafta bu ekipmanların kullanılması önerilmektedir” ifadelerini kullandı. Ameliyatın sonuçları 1-2 ayda görülmeye başlar Annelik estetiği olarak tanımlanan ameliyatların iyileşme süreci hakkında da önemli açıklamalarda bulunan Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Ali Kaan Memiş sözlerine şu şekilde devam etti: “Ameliyattan sonra hastane yatışı sırasında gerekli medikal tedavi damar yolundan yapılmakta ve hasta eve çıktıktan sonra reçete edilen ilaçların ağızdan alınmaya devam edilmesi gerekmektedir. Ameliyat bölgesinin bakımının nasıl yapılacağı taburculuk öncesinde gösterilmekte, rutin kontroller, ne zaman duş alınabileceği, ne zaman egzersize başlanabileceği ile ilgili detaylar konusunda bilgilendirmeler yapılmaktadır. Ameliyatlara bağlı olarak genelde 3-6 hafta ağır egzersizden kaçınılması önerilmektedir. Annelik estetiği ameliyatının nihai sonuçlarını görmek birkaç ay sürebilir. Zamanla ödemler gerilemekte, implantlar oturmakta ve yara izleri olgunlaşmaktadır. Ancak unutulmamalıdır ki, yara izleri tamamen kaybolmamaktadır. Bu izler ameliyattan sonra oluşacak özgüven artışıyla karşılaştırıldığında tolere edilir olmaktadır. Bu aşamada doktorun talimatlarına uymak, ameliyatın başarısının anahtarıdır. İyileşme sırasında cerrahi kesilerin aşırı kuvvete ve harekete maruz kalmaması da önemli hususlar arasındadır.”
Erkeklerde sertleşme sorunu tarih oldu
21 Kasım 2024 Perşembe - 09:05 Erkeklerde sertleşme sorunu tarih oldu DENİZLİ (İHA) – Denizli Özel Egekent Hastanesi Üroloji Uzmanı Op. Dr. Ahmet Levent Akpınar, erkeklerde sertleşme sorununun uygun tedavi yöntemleri sayesinde artık geçmişte kaldığını belirtti. Denizli Özel Egekent Hastanesi Üroloji Uzmanı Op. Dr. Ahmet Levent Akpınar, erkeklerde sertleşme sorununun tedavi yöntemleri hakkında açıklamalarda bulundu. Erkeklerde Erektil Disfonksiyon (ED) sorununu cinsel ilişki için tatmin edici bir sertleşmenin elde edilememesi veya sürdürülememesi olarak tanımlayan Op. Dr. Ahmet Levent Akpınar, " Erektil Disfonksiyon genellikle 50 yaş ve üzeri erkeklerde görülse de, son yıllarda daha genç bireylerde de sıklıkla karşılaşıyoruz. Erektil Disfonksiyon özellikle sigara içenler, şeker hastalığı ve kalp rahatsızlığı olan kişilerde daha yaygın görülüyor. Bu sorunun günümüzde en yaygın tedavi yöntemleri arasında şok dalga tedavisi (ESWT) ve PRP (Platelet Rich Plasma) ile Eksozom uygulamaları yer alıyor" dedi. Şok dalga tedavisinin haftada 2 veya 3 kez, toplamda 6 seans şeklinde 15 dakika süren ağrısız bir işlem olduğunu vurgulayan Op. Dr. Ahmet Levent Akpınar, "Bu yöntem, penis damarlanmasını ve kan akışını artırarak sertleşme sorununu büyük ölçüde gideriyor. PRP ve Eksozom uygulamaları penis dokusunda yenilenme sağlıyor. Hastanın kendi kanından ya da bebek göbek kordonundan elde edilen materyaller kullanılıyor" şeklinde konuştu. Penil protez ameliyatının kesin çözüm Tüm bu tedavilere yanıt alamayan hastalar için penil protez ameliyatının kesin çözüm sunduğunu ifade eden Op. Dr. Ahmet Levent Akpınar, "Penil protezlerin sabit ve indirilip kaldırılabilen modelleri bulunuyor. Günümüzde en yaygın olarak indirilip kaldırılabilen model tercih ediliyor. Bu ameliyatlar yaklaşık 1 saat sürüyor ve hastanede yatış süresi ise genellikle 2 gün oluyor” ifadelerini kullandı. "Cinsel fonksiyonlarının devamı için gecikmeden bir üroloji uzmanına başvurmaları büyük önem taşıyor" diyen Op. Dr. Ahmet Levent Akpınar, sertleşme sorunu yaşayan hastalara uyarılarda bulundu.