YEREL HABERLER - 29 Şubat 2012 Çarşamba 10:11

ACIGÖLDE AİLE EĞİTİMİ SEFERBERLİĞİ BAŞLADI

A
A
A
ACIGÖLDE AİLE EĞİTİMİ SEFERBERLİĞİ BAŞLADI

Nevşehir’in Acıgöl ilçesinde, ’Mutlu Aileler Umutlu Yarınlar Projesi’ kapsamında Aile Eğitimi Programları başladı. Aile Eğitimi Programı kapsamında yapılacak eğitim çalışmalarıyla Acıgöl ilçesi genelinde anne ve babaların anne ve babalık becerilerinin geliştirilmesi ve böylece aile içi ilişkilerin güçlendirilmesi yoluyla çocuğun var olan potansiyelini kullanmasını sağlaması amaçlanıyor.
Acıgöl İlçe Milli Eğitim Müdürü Serhat Uluer yaptığı açıklamada, eğitimin tek boyutlu olmadığını ve aile faktörünün de eğitimin saç ayağından birini oluşturduğunu belirterek, bu amaçla ilçelerinde, bütün köy ve kasabaların dahil olmak üzere ailelere yönelik 4 ay boyunca sürecek bir eğitim başlattıklarını ifade etti. Bu eğitimlerin her okulda 30’ar kişilik veli grubuna uygulanarak sonuçlarının eğitime yansımaları değerlendirileceğini kaydeden Uluer, daha nitelikli bir eğitimle ilçelerindeki eğitimin kalitesini yükseltmeyi hedeflediklerini belirtti. Uluer ayrıca, bu yerel çalışmayı projelendirerek Grundtvig projesi kapsamında Acıgöl İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün koordinatörlüğünde Almanya, İtalya, Bulgaristan, Romanya, Letonya gibi 5 ülkenin de katılımıyla Avrupa Birliği Bakanlığı Türk Ulusal Ajansa sunduklarını açıkladı.
Acıgöl İlçe Milli Eğitim Müdürü Serhat Uluer, proje amaçlarını ise şu şekilde sıraladı:
"Aile içi ilişki ve iletişim kalitesini geliştirerek toplumun temel yapı taşı olan aile bağlarını, milli, manevi, ahlaki ve kültürel değerlerle güçlendirilmesinin sağlanması. Tüm yaş aralarındaki gelişim ve özelliklerini ve gelişim alanlarını (bedensel, zihinsel, dil, sosyal ve duygusal) desteklemek için yapılması gerekli etkinliklerin tanıtılması. Aile içi ilişkileri nitelik yönününden geliştirerek çocukların, kişisel sosyal duygusal ve akademik yönden desteklenmesini sağlamak. Etkili iletişim becerilerini kazandırarak Anne ve babaların kendi bireysel yaşam kalitelerinin geliştirilmesi. Anne - babaların kendilerini ve çocuklarıyla olan ilişkileriyle aile içindeki roller ve karar alma süreçlerinde toplumsal cinsiyet ayrımı yapmayan eşitlikçi ve katılımcı bir yaklaşım içinde olmalarını sağlayarak ’aile içinde demokrasi’ bilincinin geliştirilmesi. Anne- babalarını risk etkenlerinin kendileri ve çocukları üzerindeki duygusal ve davranışsal etkilerini fark etmeleri sağlayarak riskli durumlarla başa çıkma becerilerinin geliştirilmesi. Anne- babalara aile içinde yaşanacak olası çatışmalı ilişkileri yönetebilme becerilerinin kazandırılması."
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bakan Yumaklı: "Dişimizle tırnağımızla bir yere getirmiş olduğumuz, hakikaten çok emek sarf edilmiş bir takım şeyleri bunlara kurban etmemeliyiz" Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı "Bab-ı Ali Toplantıları-Büyüyen Küresel Gıda Sorunu ve Türk Tarım Sektörünün Konumu, Geleceği" konulu toplantıda konuştu. Bakan Yumaklı, Ana muhalefetin boykot çağrılarına karşı ekonomimizin önü ardı hiç düşünülmeden bu tür şeylere kurban edilmesinin doğru olmadığını ifade etti. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, "Bab-ı Ali Toplantıları - Büyüyen Küresel Gıda Sorunu ve Türk Tarım Sektörünün Konumu, Geleceği" Toplantısına katıldı. Beşiktaş’ta bir otelde düzenlenen toplantıda konuşan Bakan Yumaklı, "Tarım sektörü milli güvenlik kadar, savunma sanayi kadar önemli. Ülkelerin stratejik bakışlarında ilk üçün içerisinde mutlaka yer alan bir sektör olarak konuşulur. Küresel iklimin en büyük etkisi de yine bu son derece stratejik olan sektöre gelmiş durumda. "Büyüyen Küresel Gıda Sorunu ve Türk Tarım Sektörünün Konumu, Geleceği". Burada bir görüş alış verişinde bulunacağız. Tarım ve orman sektörü, gıda arzı ve güvenliğine sağladığı katkının yanı sıra bütün sanayiler içinde bir girdi teminini ifade eder. Dolayısıyla hem kırsal kalkınmada olan etkisi hem oluşturduğu istihdamla da modası asla geçmeyecek stratejik bir sektördür. Dünyada kırılma dönemlerine baktığımızda her zaman bir takım zorlukların sıkıntıların gerçekleştiğini görüyoruz. Her gün yeni bir gündemle uyanıyoruz. Gün içinde gündemimiz defalarca değişebiliyor. Hele ki son günlerde bunun örneğini çok yakında görüyoruz. Böyle dönemde kendimizi tarımsal üretimde, gıda-arz güvenliğinde güçlü tutmak zorundayız. Öncelikle bunun altını kuvvetlice çizmek istiyorum." dedi. "Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi ’Ambarın anahtarı kimdeyse güç ondadır’ prensibince hareket ediyoruz." diyen Yumaklı, "Birleşmiş Milletlerin (BM) yayınladığı bir rapora göre 2050 yılında yüzde 65’le yüzde 70 daha fazla gıda üretmemiz gerektiğini söylüyorlar. Bu nedenle bizim önümüzde kıldan ince kılıçtan keskin bir yol var. Biz bakanlık olarak bütün bunlardan sorumluyuz. Biz bütün bu kapsamda bakanlık olarak toplamda 165 bin arkadaşımızla beraber öncelikle ülkemizin gıda-arz güvenliğinin gerektirdiği hususları yerine getiriyoruz. Daha sonrada bizlerin ürettiklerine ihtiyacı olan bu ülkelerin de ihtiyacını gideriyoruz." dedi. 2024 yılı sonu itibariyle de 32,6 milyar dolarlık bir tarım ürün ihracatının söz konusu olduğunu söyleyen Bakan Yumaklı, "Çiftçiyi korumak ve tüketiciyi korumak’ bugün için bizim parolamız bu. Tarımsal destekler var. Ar-ge var. Sulamada çok ciddi yatırımlar halen yapılmaya devam ediyor. Bugün ülkemiz tarımsal hasılada Avrupa’da birinci, dünyada ilk 10 ülke arasında. 186 ülkeye 2 binin üzerinde tarım ve gıda ürünü ihraç ediyoruz. 2024 yılı sonu itibariyle de 32,6 milyar dolarlık bir tarım ürün ihracatımız söz konusu. Bu ihracatta katkısı olan çiftçisinden sanayicisine kadar, sektörün tüm paydaşlarına teşekkür etmek istiyorum." Önümüzdeki dönemde 5 ana temel üzerine tarımsal üretimin oturtulduğunu kaydeden Yumaklı, "Birincisi yapmış olduğumuz üretimin sürdürülebilir olması gerekir. Sürdürülebilir üretimin verimli olması gerekir. Sürdürülebilir ve verimli tarımsal üretimin elde ettiği çıktıların kalitesi olması gerekir. Bütün bunların kayıt altına alınması gerekir ki en çok mücadele verdiğimiz alanlardan bir tanesi ve son madde ise bütün bunlardan elde edilen gelirin tarım sektörüne yatırım olarak geri dönmesi. Bu 5 eksen etrafında şekillendirdik. Bu kapsamda son 2 yılda özellikle hayata geçirmek için mücadele ettiğimiz tarımsal üretim planlamasını 2024 yılı itibariyle hayata geçirdik. Yani şuanda bizim hasat edeceğimiz ürünler tarımsal üretim planlamasının ilk meyveleri olacak bu sene. Türkiye’nin kendi ürünlerini üreten ve katma değerli hale getirerek bunları pazarladığı bir ülke olması bizim açımızdan son derece önemli. Başka önemli bir konu ise tarımsal üretimin teknolojik ihtiyacı. 2025 yılını tarımsal teknoloji konusunda çok daha farklı bir perspektifi getirmek üzere projeler oluşturmaya ayırdık." dedi. Ana muhalefetin boykot çağrılarına ekonominin kurban edilmemesi gerektiğine işaret eden Yumaklı, "Ekonomimizin bu anlamda hakikaten hiç önü ardı düşünülmeden bu tür şeylere kurban edilmesinin doğru olmadığını bir kez daha kuvvetlice ifade etmek istiyorum. Dişimizle tırnağımızla bir yere getirmiş olduğumuz, hakikaten çok emek sarf edilmiş bir takım şeyleri bunlara kurban etmemeliyiz. Başka bir şeyi konuşuyoruz. Sizin ülkenizde gıda arz güvenliğiyle ilgili bir sorun olduğunda, bütün dinamiklerinizi ya da avantajlarınızı kaybettiğinizde ’bu ülkede işte bir siyasi görüş daha az etkilenecek öbürü hiç etkilenmeyecek’ diye bir şey yok. Herkes aynı şekilde etkilenecek. Dolayısıyla şapkamızı önümüze alıp düşünmemiz gerekir." dedi.