KÜLTÜR SANAT - 25 Ağustos 2023 Cuma 09:55

12 üniversiteden 40 akademisyen kazı çalışmasını yürütüyor

A
A
A
12 üniversiteden 40 akademisyen kazı çalışmasını yürütüyor

Sultan Alparslan’ın tarihin en büyük zaferlerinden birini kazandığı ve Anadolu’nun kapılarının açıldığı Malazgirt ilçesinde 2020 yılından beri devam eden ve 12 üniversiteden 40 akademisyenin görev aldığı kazılar tüm hızıyla devam ediyor.


Kültür ve Turizm Bakanlığının izniyle, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Ahlat Müzesi, Muş Alparslan Üniversitesi ve Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesinin iş birliğiyle 2020’de hayata geçirilen "Malazgirt Savaş Alanının Tespiti, Tarihi ve Arkeolojik Yüzey Araştırma Projesi" çerçevesinde başlatılan kazı çalışmaları devam ediyor. Malazgirt kalesi içerisinde yapılan kazı çalışmalarında toprakla kaplı han tespit etiklerini ifade eden Muş Alparslan Üniversitesi (MAUN) Rektörü Prof. Dr. Mustafa Alican, çalışmaların yıl boyunca devam edeceğini ifade ederek, “Ekibimiz her yıl Malazgirt’te çalışıyor. Birkaç yerde kazı yapıldı. Özellikle Malazgirt ile Patnos arasında bulunan ve halk arasında ’Grebido’ olarak bilinen askeri haritalarda türbe tepe olarak geçen ’Öğrenşahın’ hemen üst kısmındaki tepede kazılar yaptık. Daha sonra Afşin bölgesinde 2 yıldır yoğun kazı faaliyetleri yapıldı. Geçen yıl ve bu yıl buradan çıkan kemiklerde özellikle yapılan karbon 14 testleri sonucunda bu mezarlıklarda yatan insanların 11.-12. yüzyıllarda vefat ettiğini ve o yüzyıllarda yaşamış olduğunu tespit ettik ki bu da savaşa çok yakın bir tarih dolayısıyla aslında bizim açımızdan heyecan verici bir keşif oldu. Tabii bu Afşin bölgesinde yürütülen kazıların daha sağlıklı ve net sonuçlarını inşallah önümüzdeki dönemlerde daha sağlıklı bir biçimde değerlendirebileceğiz.


Malazgirt projesi bir yandan savaş alanını ararken diğer yandan da Malazgirt’in tarihi ve kültürel değerlerin ortaya çıkarma yönünde faaliyetler yürütüyor. Bu çerçevede Malazgirt surlarını ortaya çıkarma çalışmalarımız oldu. Malazgirt savaş alanının tespitiyle ilgili bu projemiz çerçevesinde biz sadece savaş alanını aramıyoruz aynı zamanda Malazgirt’e ilgili çalışmalar da yürütüyoruz. Malazgirt’in tarihi ve kültürel birikimini ortaya çıkarma yönünde de bir irade sahibiyiz ve bu yönde de çok ciddi çalışmalarımız oldu” dedi.


Surların dibinde kalan ve han olarak değerlendirdikleri yeni keşiften de bahseden Rektör Alican, “Özellikle 2020 yılından itibaren Malazgirt şehrini çevreleyen 2 kilometreye yakın tarihi surlarla ilgili çalışmalar oldu. Bu surların tarihsel yapısına uygun bir biçimde çizimleri ve modellemeleri yapıldı. Bilgisayar üzerinden işte birtakım animasyonlarla ayağa kaldırıldı bu surlar yine bunun dışında surlarının içerisinde hemen iç Kale’de birtakım kazı çalışmaları yapıldı. Ayrıca yine surların dibinde yer alan ve bizim han olduğunu değerlendirdiğimiz daha önce hiçbir çalışmada araştırmada geçmeyen gözden ırak kalmış bir tarihi yapı üzerine de yine bu sene çalışmalarımız devam ediyor” şeklinde konuştu.


Yapılan kazı çalışmalarında çok sayıda savaş aletlerinin bulunduğunu aktaran Rektör Alican, “Selçuklu döneminden kalma ok uçları bulduk. bir takım işte kılıç kalıntıları mızrak kalıntıları bulduk. Haçlar bulduk. Mesela Bizans askerlerini kullandığını düşündüğümüz o dönemin tam karakteristiğini yansıtan ve sanat tarihçilerinin tam 11’inci yüzyıl Bizans ikonografi işini yansıtan özellikler yansıttığını belirttikleri birtakım haçlar bulduk onun dışında birtakım sikkeler mühürler ki İslami döneme ait olanlar da var Bizans dönemine ait olanlar da var ve bunların tarihlendirmeleri genellikle 11-12 yüzyıl tam da savaş, savaş öncesi ve savaş sonrası döneme aitti dolayısıyla mesela şöyle bir şey söyleyeyim bin 500 civarında elimizde sikke oluştu. Malazgirt ve çevresi değil yalnız işin esası Van Gölü havzası gerçek bir tarih ve kültür hazinesi dolayısıyla inşallah bizim yürüttüğümüz bu projenin başka bir takım projelere de ilham kaynağı olacağını umuyoruz. Bir çeşit savaş arkeolojisi metodolojisine dönüşerek başka bir takım bilim adamlarını da yine Türkiye’nin tarihsel ve kültürel zenginliklerini ortaya çıkarma konusunda motive edeceğine inanıyorum. Türkiye’nin diğer bölgelerinde bu tarz çalışmalar yürüteceğini umuyoruz ve bekliyoruz bizim projemizin onlar için yol gösterici olacağını da biliyoruz” ifadelerini kullandı.



12 üniversiteden 40 akademisyen kazı çalışmasını yürütüyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Covid- 19’da eşini kaybeden 103 yaşındaki yaşlı adam, doğal beslenerek yıllara meydan okuyor Hatay’ın Yayladağı ilçesinde yaşayan 103 yaşındaki Beşir Sünger, Covid-19’da eşini kaybetse de kendi hastanenin önünden bile geçmedi. Uzun yaşamanda doğal besinlerden vazgeçmeyen Sünger, ömrü boyunca da sigaradan uzak durdu. Yayladağı ilçesi Bezge Mahallesinde yaşayan Beşir Sünger, resmi olarak kimlikte 1929 doğumlu olarak gözükse de ailesi yaşlı adamın 103 yaşında olduğunu söylüyorlar. Eşi Covid – 19’a yakalanarak vefat eden Beşir Sünger, pandemi sürecinde hastaneye bile uğramadı. Geçmişte günlerini ibadette bulunarak geçiren yaşlı adam, duyma yetisini kaybetmesi ve yaşlılığa bağlı unutkanlığa rağmen ibadetinden vazgeçmiyor. Hayatı boyunca hiç sigara içmeyen Sünger, yanında sigara içilmesine de geçmişten beri izin vermiyor. “Babamın yaşam sırrı; bakım ve doğal şeyler yemesi” Babasının yaşam sırrının bakım ve doğal şeyler yemesi olduğunu ifade eden Nuri Sünger, “Babam 103 yaşında. Babam kimlikte 1929 yılında doğmuş ama 5 ila 6 yaş küçük yazmışlar. Babam sabah kalkıp kahvaltısını yapar. Namazını kılar ve bol bol ibadetini yapar. Babam doğal şeyler yer. Peynir, süt, kuru incir, pekmez ve üzüm gibi şeyler yer. Hastaneye götürdük ama geri getirdik. Ambulansa binmez. İğne veya hap kullanmaz. Annemde aniden bir nefes darlığı oldu ve Covid testi de pozitif çıktı. Annem Covid’ten öldü. Babam annemle aynı odada kaldı ama babam Covid olmadı. Bu duruma şaşırdık. Çünkü annemle aynı odada ve aynı havayı aldı ama Covid olmadı. Ömrü hayatında sigara içmez. Sigara içenlerden de nefret eder. Aşı vurulmaz, ambulansa binmez ve hastaneye gitmez. Babamın yaşam sırrı; bakım ve doğal şeyler yemesi” dedi. “34 yaşındayım ama dedemin hastaneye gittiğini görmedim” Babaannesinin Covid-19’dan öldüğünü ve aynı odada kalan 103 yaşındaki dedesinin hasta bile olmadığını dile getiren Mustafa Sünger, “Dedem 103 yaşında. Dedem mahalledeki en yaşlı 2 yaşlıdan biridir. İkisinin arasında kim daha büyük diye güzel bir tartışma var. Dedem kendimi bildim bileli çok doğal besleniyor. Kuru inciri ve ceviz sever. Dedemin hiç sevmediği sigaraydı. Sigara hiç içmez. 34 yaşındayım ama dedemin hastaneye gittiğini görmedim. Geçenlerde ambulans geldi ama binmedi. Ayakta zor duruyor ama ben iyiyim diyor. 3 yıl önce bizle güreş tutardı. Dedem sürekli tarlaya giderdi. Mahallede vakit geçirmezdi. Sadece Cuma günleri namaz için kalırdı. Denizin yakınında tarlaya gider. Sağlıklı yaşamasının sebebi temiz hava oluyor. Babaannem Covid’ten öldü, dedemle aynı odada kalıyordu. Dedemde hiçbir belirti olmadı. Öksürük veya ateşi de olmadı” ifadelerini kullandı.
Kocaeli İzmit Körfezi’ndeki flamingo sayısında artış gözlendi İzmit Körfezi sulak alanındaki flamingo popülasyonunda büyük artış gözlendi. Kocaeli’nin önemli doğal zenginliklerinden İzmit Körfezi Sulak Alanı, son dönemde sayıları artan flamingolarla şenlendi. Su ve kıyı kuşu türlerinin göç yolu üzerindeki önemli duraklardan olan alan, göçmen kuşların beslenme ve barınma ihtiyaçları açısından ayrı önem taşıyor. Flamingoların kışlama noktası konumunda bulunan koruma altındaki sulak alan, gün batımında da ayrı bir görsel şölen sunuyor. İzmit Körfezi’ndeki zengin plankton, alg ve mikroorganizmalarla beslenen flamingolar, ağustos ve nisan ayları arasında sulak alanı kışlama bölgesi olarak kullanıyor. Flamingolar için vazgeçilmez bir dinlenme ve beslenme noktası olan İzmit Körfezi Sulak Alanında bu pembe renkli güzel kuşlarla ayrıca görsel bir şölen oluşturuyor. Flamingoların her yıl sayılarının artarak burayı tercih etmesi Büyükşehir’in çevreye yönelik başarılı projeleriyle sulak alandaki ekolojik iyileşmenin etkileri için de önemli bir gösterge oluşturuyor. 491 flamingo sayıldı Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Ormanya Doğa Koruma ve Araştırma Ekibi ile Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü Ekipleri tarafından "İzmit Körfezi Sulak Alanı Flamingo Popülasyonunu İzleme Projesi" kapsamında gözlem ve sayım yapıldı. Geçtiğimiz yıl ve bu yıl yapılan flamingo sayımı arasında 132 bireylik bir artış olduğu gözlemlendi. Toplam 491 flamingo sayılan etkinlikte biyolog, veteriner hekim ve kuş gözlemcileri hazır bulundu. Flamingoların ağustos ayında sulak alana yeni yavrularıyla birlikte geldiği ve eylül ayına kadar yavrularıyla bu süreyi burada geçirdikleri gözlemlendi. Ayrıca su kuşu sayım ve izleme çalışmasında balaban, elmabaş patka, dik kuyruk, kum kuşu, gri balıkçılın ve karabatağın da aralarında olduğu 28 tür su kuşu gözlemlendi. Ekolojik zenginliğiyle dikkat çeken alan, ev sahipliği yaptığı 168 kuş türüyle yaban hayatı fotoğrafçıları ve kuş gözlemcilerinin de gözde rotaları arasında bulunuyor. Dürbünler ve teleskoplar ile karadan ve dron aracılığıyla havadan gözlem yapıldığı sırada, detaylı bir sayım da gerçekleştirildi. Hava fotoğraflarından da elle ve yapay zeka ile sayım yapılarak karşılaştırmalı sağlama yapıldı. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin çevre ve doğayı korumak için yürüttüğü İzmit Körfezi Doğu Baseni Dip Çamuru Temizliği, İleri Seviye Biyolojik Arıtma Tesisleri, Yüzey Temizliği ve Balıklandırma Projesi gibi çalışmalar meyvesini vermeye başladı. Bu çalışmaların olumlu etkileri, kuş türlerinin popülasyonlarında belirgin bir artış olarak yansıdı. Özellikle İzmit Körfezi Sulak Alanı’nda gözlemlenen kuş türlerinin sayısı artışı, yapılan koruma ve izleme çalışmalarının etkisini ortaya çıkararak İzmit Körfezi Sulak Alanının ekolojik gücü ve önemini artırdı.
Ankara Sonbaharda toplanan kış aylarında yenilen Ankara armudunun ilginç yolculuğu Kış aylarına kadar depolarda olgunlaşmaya bırakılan ve kışın tüketilen Ankara armudunun hasadına başlandı. Ankara’nın Çubuk ilçesinde Ankara armudu olarak bilinen kış armudunun hasadına başlandı. En büyük özelliğinin kış aylarında olgunlaşması olan armut, hasat edilmesinin ardından önce üretici depolarında bekletiliyor. Bu depolarda 2-3 ay bekleyerek olgunlaşan Ankara armudu, yumuşayıp tüketime hazır olduğunda ise manavlardaki yerleri alıyor. Tadının yoğun olmasıyla bilinen Ankara armudu, kış aylarında komposto ve tatlı gibi birçok alanda kullanılabiliyor. Armut Hasadına ilişkin konuşan Kuruçay Köyü Derneği Başkanı Ali Tohumcu, köylerinde yapılan armut hasadına ilişkin bilgilendirmelerde bulundu. Tohumcu, “Ankara armudunun özellikle İç Anadolu bölgesinde yetişen ve İç Anadolu bölgesinde yoğunluğu Ankara’da olan özellikle Çubuk’ta yetişen armut çeşididir” diye konuştu. “Bu armut aralık ayına kadar üreticinin depolarında saklanır” Ankara Armudunun diğer armut türlerine göre çok daha dayanıklı olduğunu sözlerine ekleyen Tohumcu, “Mesela şu an hasat yapıyoruz. Ama bu sene 20 gün önceden hasat yapıyoruz. Biraz erken oldu. Normal şartlarda Ekim ayının ortalarına doğru hasadı başlardı. Bu armut aralık ayına kadar üreticinin depolarında saklanır. Oluşmaya başladıktan sonra tüketiciye sunulur. Armudumuz, sulu aroma değeri yüksek ve kaliteli bir armut çeşididir” açıklamasında bulundu. “Armut toplandığı anda yenmiyor” Armudun olgunlaşma süresine ilişkin de konuşan Tohumcu, “Armut toplandığı anda yenmiyor. Armut, özellikle biraz depolarda bekleyecek. Havalar soğuduğunda armut oluşacak ve tüketiciye, pazara sunulacak. Kış armudumuz şu anda dağlık arazideki bahçemizde olduğu gibi buralardan köydeki üreticinin deposuna inecek. Aralık ayına kadar bekleyecek. Aralık ayında sonra olgunlaşma başladıktan sonra armut oluştukça pazara ve tüketiciye sunulacak” şeklinde konuştu. “Ankara armudunun şeker oranı düşüktür” Ankara armudunun neden bu kadar ünlü olduğuna da dikkati çeken Tohumcu, “Tamamen iklimsel olarak değerlendirilir. Burada yüksek bir rakım var, Ilıman bir iklim var. Toprağın humuslu olması armudun oluşumuna katkı sağlıyor. Armut, insanların bağırsaklarının temizlenmesinde, kalp sağlığında da Ankara armudunun özellikleri var. Ankara armudunun şeker oranı düşüktür. O yüzden kaliteli bir armuttur” ifadelerini kullandı. “Ankara armudunun coğrafi işaret belgesinin Çubuk’a kazandırılması gerek” Tohumcu Çubuk’un şu anda 4 tane coğrafi işaretli ürünü olduğunu belirterek, “Bunlardan bir tanesi Çubuk Turşusu. Dünyaca ünlü. Dünyada 22 ülkeye pazarlanabilen bir marka Çubuk Turşusu. Ardından Çubuk Vişnesi var. Agat Taşı ve Homaça var. Bunlara ilaveten Ankara armudunun da coğrafi işaret belgesinin Çubuk’a kazandırılmasının gerektiğini düşünüyorum” değerlendirmesinde bulundu. “Armut üretiminde bu sene masraflar arttı” Ankara Armudu üreticisi Orhan Çakır ise bahçesinde yaklaşık 300 armut ağacını bulunduğunu ve bu ağaçlardan 6-7 ton arası armut hasadı beklediğini söyleyerek, “Normalde daha fazla bekliyorduk. Ama iklimden dolayı yarı yarıya belki yarıdan fazla bir düşüş oldu. Kalitede olmadı fazla yağmur yağması sebebiyle fazla ilaç yaptık, masraflar arttı” açıklamasında bulundu. “Armudun üretilmesine devam edilmesi gerekiyor, dışarı bağımlı olmak da iyi değil” Ankara armudunun üreticideki fiyatlarına değinen Çakır, “Fiyatlar düştü. Şu anda ben bu armudu 25’e satmam lazım ki tatlı para kazanayım. Seneye devam edeyim. Ama öyle para şu an yok. Pazarlarda ortalama fiyat 15-20 arası konuşuluyor. Bizim işçiliğimiz kendimizden olduğundan iyi kötü karşılıyor. Dışardan olduğu zaman zor. İşçiliğimizi kendimiz karşılayarak devam ediyoruz. Gücümüzün yettiği yere kadar yapmaya devam edeceğiz. Başka işimiz yok zaten. Üretime devam edilmesi gerekiyor. Yoksa durum kötüye gidiyor. Üretmedikten sonra millet ne yiyecek? Hep dışarı bağımlı olmak da iyi değil” ifadelerine yer verdi. “Eve gittiğiniz zaman hemen çürüyecek bir armut değil” Kuruçay armudunun tadına herkesin bakması gerektiğini de vurgulayan Çakır, “Diğer şehirlerden gelen halde satılan armutlar gibi değildir bizim armudumuz. Görünüşü biraz ufak ama çok lezzetli, tatlı, sulu ve dayanıklı bir armuttur. Eve gittiğiniz zaman hemen çürüyecek bir armut değil. Evin ısı durumuna göre 1-2 ay hiçbir şey olmadan durur. Biz ayıklama yaptığımız zaman hafif bir çizik olsa dahi biz onu ıskartaya ayırıyoruz. Çizik olmasa bu armut 3 ay hiçbir şey olmadan bekler” dedi.
Aydın Sakin şehir Yenipazar ’Otokros’ ile hareketlendi Aydın’ın Yenipazar ilçesinde ilk kez düzenlenecek olan ‘Otokros’ yarışları bugün başlıyor. Yenipazar Motor Sporları Merkezi’nde düzenlenecek olan ilk yarış ‘sakin şehir’ ünvanlı ilçeye hareket getirdi. Aydın Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından Yenipazar ilçesinde yapılan Motor Sporları Merkezi ilk yarışa hazır. 28-29 Eylül’de Ege Bölgesinin ilk otokros yarışının yapılacağı merkez, motor sporlarına ilgi duyan sporseverler için önemli bir fırsat sunacak. Yenipazar Motor Sporları Merkezi, motor sporlarıyla ilgilenenler için bir buluşma noktası olmasının yanı sıra, bölgede düzenlenecek motor sporları etkinliklerine de ev sahipliği yapacak. Tesisin, hem yerel hem de ulusal düzeyde organizasyonlar için uygun bir alan sunması bekleniyor. Motor Sporları Merkezi ile birlikte, Yenipazar’ın spor alanındaki potansiyelinin artması ve motor sporlarına olan ilginin daha da güçlenmesi hedefleniyor. Sembolik start verildi Geçtiğimiz Cuma gününden itibaren ilçeye gelen yarış otomobilleri ilçeye renk katarken dün akşam saatlerinde ilçenin ilk otokros yarışı için sembolik start verildi. Gençlik ve Spor Bakanlığı Aydın Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü ev sahipliğinde ve çeşitli sponsorların desteğiyle düzenlenen yarışların tanıtım ayağı olan sembolik start etkinliğine Aydın Gençlik ve Spor İl Müdürü Cenap Fillikçioğlu, Yenipazar Gençlik ve Spor İl Müdürü Dursun Durmaz, siyasi partilerin temsilcileri, yarış pilotları ve davetliler ile birlikte sporseverler katıldı. İlklerin de yaşandığı yarışlarda birbirinden değerli yarış otomobillerinin pilot koltuklarında da mücadele yaşandı. Otomobil sporlarına büyük katkı sağlayan ve yetiştirdiği pilotlarda ismini sık sık duyuran İzmirli otomobil sporları tutkunu iş insanı ve sayısız başarıya sahip yarış pilotu Bahadır Sevinç, her yarışta olduğu gibi Yenipazar Otokros’ta da Yenipazar Belediye Başkanı Malik Ercan başta olmak üzere genç bayan pilotlara otomobil temin ederek yarış tutkularını gerçeğe dönüştürdü. Yenipazar’a 6 yarış otomobili getiren ve 5 aracının pilot koltuğunu hayatlarına ilk yarış deneyimini yaşayacak olan Yenipazar Belediye Başkanı Malik Ercan, Dilara Astepe, Hasan Karaömer, Selen Sevinç gibi isimlere emanet eden tecrübeli pilot Bahadır Sevinç, en renkli takım ile parkurun tozunu attıracak. Yenipazar ve çevre halkının büyük ilgi gösterdiği dünkü sembolik startın ardından bugün saat 13.00’de başlayacak olan yarışlar Cittaslow (sakin şehir) ünvanlı ilçeye büyük hareketlilik getirecek.