KÜLTÜR SANAT - 03 Aralık 2023 Pazar 16:03

Muğla’nın tarihi Arasta sakinleri Arasta’yı anlattı

A
A
A
Muğla’nın tarihi Arasta sakinleri Arasta’yı anlattı

Muğla Arastasının ele alındığı ‘Bellek Mekân Olarak Arasta’ paneli Menteşe Belediyesi Konakaltı Kültür Merkezi salonunda gerçekleştirildi.


MUTSO, Metinbilim Enstitüsü Derneği ve Türkiye Yazarlar Birliği Muğla İl Temsilciliği’nin ortaklaşa düzenledikleri panelin açılışında konuşan MUTSO Başkanı Bülent Karakuş, Arasta’ya verdikleri öneme işaret etti ve arastanın bir kültürel mekân olduğu kadar, ticarî bir mekânda olduğunu belirtti.


Yöneticiliğini Türkiye Yazarlar Birliği Muğla İl Temsilcisi Prof. Dr. Namık Açıkgöz’ün yaptığı panelde 4 konuşmacı arasta ile ilgili sunumlarını yaptı. Panelde ilk sözü Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oktay Yivli, bellek mekânın teorik boyutunu anlattıktan sonra arasta ve benzeri mekânların herkes için bir anı biriktirme mekânları olduğunu ifade etti.


Panelin ikinci konuşmacısı MSKÜ Tarih Bölümü’nden Doç. Dr. Metin Menekşe ise Arasta ve benzeri tarihî mekânların kültür tarihindeki yeri üzerinde dururken, Muğla arastasında yaptıkları alan araştırmasından örnekler verdi. Doç. Dr. Menekşe, arastanın son ustaları olan saraç Osman Kuru, yorgancı, kalaycı, semerci esnaflarının meslekî durumlarını ve arasta ile ilgili görüşlerini aktardı ve değişen ekonomik şartlarda arasta ve benzeri ticaret ve kültür mekânlarının seri üretim karşısında zor duruma düştüklerini ve buna bağlı olarak çıraklık geleneğinin sona erdiğini dile getirdi.


Panelin üçüncü konuşmacısı arasta esnafı Hilmi Giresun, dedesinden günümüze 100 yıldan fazla zaman diliminde Arastalı olduklarını, Arastada doğup büyüdüğünü ve kendisinin de 60 yıldır Arastada esnaflık yaptığını belirtti. Giresun, dedesi Kalavusların Hilmi ile başlayan Arasta esnaflığı geleneğinde ahi geleneklerinin yaşatıldığını, dedesinin iplikçilik yanında çarşafçılık gibi dokuma sanatları yaptığını ekledi ve 1926’da kurulan Muğla Ticaret Odası’nın ilk üyelerinden birisinin dedesi olduğunu ifade etti.


Panelin son konuşmacısı İnşaat Mühendisi Mehmet Şahbaz oldu. Şahbaz, arastanın 60 yılını bizzat yaşadığını, babasının Tabakhane caddesindeki hanında konaklayan tacir ve müşterilerin hanın üst katındaki odalarda kendilerinin kaldığını ve atların da hanın ahırlarında kaldığını söyledi. Kendisinin Ulucami’nin üstündeki bir evde doğduğunu ve bütün hayatının arasta civarında geçtiğini söyledi. Şahbaz, arastada hayatın sabaha karşı 4’te başladığını; kahvehanelerin, fırıncıların, kebapçıların erkenden gelip ocakları hazırladığını ve satacakları mâmulllerini üretmeye başladıklarını ekleyerek eski arastada bulunan dükkânların İzmir Kemeraltı’nda ve İstanbul Beyoğlu’nda bile olmadığını kaydetti.



Muğla’nın tarihi Arasta sakinleri Arasta’yı anlattı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ağrı Doğubayazıt Aşure Tatlısı artık coğrafi tescilli Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesine özgü geleneksel lezzetlerden biri olan "Doğubayazıt Aşure Tatlısı" Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından coğrafi işaret tescili aldı. Tamamen şekersiz olup yalnızca Ağrı’nın tescilli geven balı ile tatlandırılan aşure, bölgenin kültürel mirasına katkı sağlaması açısından büyük önem taşıyor. Bölgenin gastronomik değerlerinden biri olarak kabul edilen Doğubayazıt Aşure Tatlısı’nın tescillenmesiyle birlikte, hem yöresel ürünler korunacak hem de yerel ekonomiye katkı sağlanacak. Doğubayazıt Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Cemal Can, yaptığı açıklamada, Doğubayazıt Aşure Tatlısı’nın tescillenmesiyle birlikte ilçenin yerel mutfak kültürünün daha geniş kitlelere tanıtılacağını belirtti. Sürecin uzun ve titiz bir çalışmanın ürünü olduğunu ifade eden Başkan Can, "Aşure, Nuh Tufanı’ndan bu yana dini ve kültürel bir değer taşıyor. Nuh’un Gemisi’nin Ağrı Dağı’na oturduğuna inanılması nedeniyle, burada yapılan aşurenin de ayrı bir önemi var. Bu doğrultuda, coğrafi işaret başvurusu yaparak tatlımızın tescillenmesini sağladık" dedi. Coğrafi işaret tescilinin ardından Doğubayazıt Aşure Tatlısı’nın tanıtımına daha fazla önem vereceklerini dile getiren Başkan Can "Her yıl aşure festivali düzenliyorduk, bundan sonra bu etkinlikleri daha kapsamlı hale getireceğiz. Ayrıca Ramazan ayında da belirli aralıklarla aşure yaparak vatandaşlarımıza ikram edeceğiz" ifadelerini kullandı.
Kastamonu Özel birey annelerinin hayatını değişten proje: Hem para kazanıyor hem sosyalleşiyorlar Kastamonu’da hayata geçirilen proje çerçevesinde anne birey anneleri, aldıkları kurs ve eğitimler sayesinde yaptıkları ürünleri internetten pazarlayarak para kazanmaya başladı. Kastamonu Üniversitesi (KÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Havva Kaçan’ın yürütücülüğünde, TÜBİTAK destekli "Güçlü Anne Güçlü Özel Birey" projesi sayesinde, engelli ve özel birey çocuğa sahip 30 anne, 15 farklı konuda akademisyen ve eğitmenlerden eğitim aldı. Özel bakım gerektiren çocuğa sahip annelerin ruhsal açıdan ve aile içi ilişkilerin güçlendirilmesini sağlamak amacıyla hazırlanan projede, sanatsal atölyeler de yer aldı. Proje çerçevesinde annelere psikoeğitim, psikodrama, etkili iletişim becerileri, kendimle şefkatli anlar, boş zaman etkinlikleri gibi eğitimlerin yanında ebru sanatı, ahşap boyama, takı tasarımı, ahşap boyama ve Kastamonu kültürüne ait yöresel el sanatlarını içeren atölye eğitimi de verildi. Hazırlanan atölyelerde anneler, fiziksel ve ruhsal anlamda güçlenirken çocukları da uzmanlar eşliğinde çeşitli oyunlar oynayarak vakit geçiriyor. Projenin 2024 yılı Kasım ayında tamamlanmasına rağmen özel birey anneleri, kurslarda aldıkları eğitimleri devam ettirerek evlerinde çeşitli ürünler yapmaya başladı. Kastamonu yöresine ait tel kırma, çarşaf bağı, taş baskı, takı tasarımı gibi süslemelerden çanta, çarşaf, çeyizlik gibi ürünler yapan özel birey anneleri, bu yaptıkları ürünleri internetten pazarlamaya başladı. Evden dahi çıkamayan özel birey anneleri, yaptıkları ürünleri internetten pazarlayarak hem aile bütçesine katkı sağlıyor hem de kendi paralarını kazanmanın mutluluğunu yaşıyor. "Artık kendi internet sitemi kurup kendi paramı kazanabiliyorum" Otizmli bir kızının olduğunu belirten ev hanımı Emine Karagöz, "Sürekli evde olduğumuz için bir şeyler öğrenmek istedim. Kastamonu Üniversitesi’nin başlattığı ‘Güçlü Anne, Güçlü Özel Birey’ projesine başladık. 15 farklı kurs gördük bunlara bağlı olarak da taş baskılar, seramik kursları, takı, çarşaf bağı, ahşap boyamalar gibi bir sürü kurslar aldık. Aldığım eğitimlerin ardından taş baskılardan hayal gücümü de kullanarak çantalar yaptım. Kastamonu’ya ait tel kırma, çarşaf bağı yaptım, tırnak bağı yaptım ve bunlardan takılar yaptım. Daha bir sürü ürünler çıkarttık. E-dijital pazarlama eğitimi de alarak ürünleri internet ortamında da satmayı öğrendim. Kastamonu Üniversitesi’nin bu projesi bana çok şey kattı ve ben artık kendi internet sitemi kurup kendi paramı kazanabiliyorum. Bir kadının en güzel duyguymuş kendi parasını kazanmak, kendi emeğiyle kendi oluşturduğu ürünlerle parasını kazanmak harika bir duyguymuş. Özellikle bir çantayı yaptığım zaman bunu ben yaptım, bunu ben satacağım demek çok güzel bir duygu ve sisteme yüklediğim anda dünyalar benim oluyor ve çok mutlu oluyorum" dedi. "Yeni siparişler almaya başladık" Proje çerçevesinde düzenledikleri sergiden sonra yeni siparişler de almaya başladıklarını söyleyen Karagöz, "Sergimiz harika bir şeye dönüştü ve oradan çok güzel tepkiler aldık. Yaptığımız ürünler çok beğenildi. Sergiye gelen herkes ’bunları siz mi yaptınız, çok güzel’ diye bahsettiler ve orada satış yapmaya da başladık. Çok şükür yeni siparişler almaya başladık. Dediğim gibi bir annenin en güzel duyguymuş aile bütçesine katkıda bulunmak, bunu ben yaptım diyebilmek" diye konuştu. Gördüğü kurslar sonrasında evde birçok ürünü yapabildiğini belirten Karagöz, "Proje tamamlanmasına rağmen ben evde, aldığım eğitimlerle ürünlerimi yapmaya devam ediyorum. Evde, Kastamonu tırnak bağı yapıyorum ve birçok çantalar, kesimler yapıyorum. Bunları da internet ortamına koyup artık satışını yapmaya başladım" şeklinde konuştu. "Evimizde yaptığımız ürünleri ticarete dökmeye başladık" Down sendromlu çocuğu olduğunu söyleyen ev hanımı Nazife Sarıcı ise, "Güçlü Anne Güçlü Özel Birey Projemiz bitti. Projemiz bitmesine rağmen biz evimizde kendimiz devam ettik. Evimizde çalıştık, ürün çıkardık. Ben şahsen ev hanımıyım ama çocuğumdan dolayı çalışamıyordum. Eski tekstilciyim. Makineciyim. Böyle bir imkan olduğu için gerçekten çok sevindim. Burada dikiş yapıyoruz, ürün çıkartıyoruz. Değişik kumaşlardan çanta yapıyoruz ve bu ürünleri ticarete dökmeye başladık. Sergimiz oldu, en son kapanışta oradan çok çok güzel geri dönüşler aldık. Ben Sivaslıyım. Taş baskı, tırnak bağını ben bilmiyordum. Burada öğrendim ve de çok hoşuma gitti. Zevkle yapıyorum. Değişik tasarımlar çıkıyor" ifadelerini kullandı. "Proje, özel birey annelerimizin hem ruhsal gelişimlerine hem aile bütçelerine katkı sağladı" "Güçlü Anne Güçlü Özel Birey" projesinde usta öğretici olarak görev alan Aynur Palabıyık da, şunları kaydetti: "Kastamonu Üniversitesi tarafından hazırlanan ‘Güçlü Anne Güçlü Özel Birey’ projesinin bu annelere birçok şey kattığını gördüm. Kurslarda ahşap boyama yaptık, tırnak bağı, taş baskı, seramik gibi kurslar düzenledik. Projemiz, özel birey annelerimizin hem ruhsal gelişimlerine onların rahatlamalarına sağladı hem aile bütçelerine katkı sağladı ve bu ürünleri yaparken onların nasıl motive olduğunu, mutlu olduklarını bizzat şahit olduk. Bu proje sayesinde evlerinden çıkabildiler, buna şahit oldum. Bu projenin bitiminde tekrar biz sosyal medya grupları kurarak özel birey annelerimizin takibinde bulunduk. Çarşaf tırnak bağını annelerimiz evlerinde yaptılar. Ben de bunu takip ettim ve annelerimizden de bana da güzel dönüşler aldığım için çok mutlu oldum. Burada annelerimize makine eğitimi, makinede dikiş eğitimi, kesim, biçki dikiş, o tarz eğitimleri de vererek daha çeşitli ürünler çıkarmasını elimizden geldiğince destek olduk. Aile bütçelerine katkı sağlamaları için birçok ürünler yaptık ve burada dijital pazarlamada satışa sunduk."