- 23 Mayıs 2023 Salı 17:05

Turgutlu’da otizmli çocukları destekleyen proje

A
A
A
Turgutlu’da otizmli çocukları destekleyen proje

Manisa’nın Turgutlu ilçesinde "Umudumuz Gökyüzü Kadar Mavi" projesi ile otizmli çocuklar ve aileler uçurtma şenliği ve piknik programında bir araya geldi.

Manisa’nın Turgutlu ilçesinde "Umudumuz Gökyüzü Kadar Mavi" projesi ile otizmli çocuklar ve aileler uçurtma şenliği ve piknik programında bir araya geldi.


Manisa’nın Turgutlu ilçesinde "Umudumuz Gökyüzü Kadar Mavi" projesi hayata geçirildi. Projede otistik çocuklar ve ailelerin katıldığı uçurtma şenliği ve piknik programı düzenlendi. Öğle yemeğinin ardından protokol üyeleri otistik çocuklar ve aileleri ile birlikte uçurtma uçurdu. Proje yazarı Turgutlu Devlet Hastanesi Hasta Hakları Birimi Sorumlusu Hemşire Saadet Pekuslu Sanar, “Projemizin ismi ‘Umudumuz Gökyüzü Kadar Mavi’ projemizi İç İşleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğüne PRODES 2023 kapsamında göndermiştik. Turgutlu’daki 25 otizmli birey ve aileleri projemizin hedef kitlesini oluşturdu. Projemizde otizmli bireylerin kişisel ve duygusal anlamda gelişimlerine katkıda bulunmak amaçlanıyor. Proje destekçilerimizden Halk Eğitim Merkezi tarafından bir müzik sınıfı ve sportif faaliyetler sınıfı belirlendi ve toplamda 8 öğretmenimiz görevlendirilerek çocukların eğitimlerine başlandı. İç İşleri Bakanlığımız tarafından tüm müzik ve spor aletleri ile araç gereçleri gönderilerek sınıflara teslim edildi. ‘Otizmli bireylere yönelik müzik sınıfı, sportif faaliyetler salonu oluşturulması ve uçurtma şenliği gibi tüm faaliyetleri faaliyetleri kapsamında bir arada bulundurması nedeniyle Türkiye de bir ilk olma özelliği taşımaktadır" dedi.


Proje ile Turgutlu ilçesinde bulunan ve otizm spektrum bozukluğu tanısı konan çocukların farklı gelişim özelliklerine göre hazırlanan program çerçevesinde gereksinimi olduğu becerilerin kazandırılması amaçlanıyor.


Turgutlu Irlamaz Yeşil Vadi ’de düzenlenen programa Turgutlu Kaymakamı Selami Kapankaya’nın yanı sıra daire amir ve müdürleri katıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Konya Bilinmeyen gizli tehlike: Küf mantarları sağlığı tehdit ediyor Uzmanlar, halk arasında ‘küf’ olarak bilinen mantarlar grubunun insan sağlığında kansere kadar yol açan zararlar verebildiğine dikkat çekiyor. Bir çok yiyecekte oluşan ve halk arasında ‘küf’ olarak bilinen mantar gruplarının verdiği zararlara karşı uzmanlardan uyarı geldi. Küf mantarlarının doğada çok yaygın bulunmakta ve çok kolaylıkla üreyebilmekte olduğuna dikkat çeken Medicana Sağlık Grubu İç Hastalıkları Uzm. Dr. Devrim Deniz, “Bunlar için uygun nem koşulları, uygun sıcaklık koşulları doğamızda çok kolay bir şekilde kendini buluyor. Uygun oksijen ortamıyla karşılaştığına ve kontamine gıdada bununla temas ettiğinde bu mantarlar kolaylıkla çoğalabiliyor. Genelde biz bu mantarları özellikle bazı gıdalarda daha çok görüyoruz. Bunların başında tahıl grubu, buğday, arpa, mısır gibi hububat gruplarında görebiliyoruz. Yine yer fıstığı, fıstık, ceviz, badem gibi kuruyemişlerde görebiliyoruz. Yine süt ürünlerinde, kakaoda görebiliyoruz. Ayrıca kurutulmuş meyvelerde de yoğun bir şekilde bunlar uygun ortamlar olduğunda gelişebiliyor” dedi. “Çok yaygın bir şekilde karaciğer kanserleri gelişebiliyor” Küf mantarları geliştiğinde sağlığa verdiği sorunları sıralayan İç Hastalıkları Uzm. Dr. Devrim Deniz, “Bunlar, öncelikle temas ettiği sisteme etkileri, duruma göre değişebiliyor. Solunum sistemini etkilediğinde alerjik hastalıklar, astım gibi hastalıklar artabiliyor. Yine mide bağırsak sistemi üzerinden giriş yaptığında özafagus kanserleri, yine özellikle aflatoksin ile gelişen çok yaygın bir şekilde karaciğer kanserleri gelişebiliyor. Böbreklerimizi etkilediğinde böbrek toksisiteleri ortaya çıkabilmekte. Cildimize temas ettiğinde cildimizde tahrişler, alerjik döküntüler oluşabiliyor. Hormonlarımızı etkileyebiliyor. Üreme hormonlarını etkileyebiliyor ve bu nedenle üretkenlikler, üremede problemler oluşabiliyor, sperm kalitesi, yumurta kalitesinde bozukluklara yol açabiliyor. Yine çağımızın sorunu olan obezite gibi şeylerde de etkileri var. Özellikle mısırlarda üreyen mantarlar. Bunlar da son dönemde çölyak hastalığı nedeniyle yoğun bir şekilde tüketim arttı ve bu nedenle de fumonisin zehirlenmeleri arttı. Çünkü yapılan çalışmalarda fumonisinler, özafagus kanseri, yine karaciğer kanseri üzerine kanser yapıcı etkileri tespit edilmeye başlandı. Fumonisinlerin hayvanlardan insanlara geçişi çok net değil ama bir aflatoksinin süt ürünlerinden geçişi var, bunlara dikkat etmek gerekiyor. Yine sağlığımızı tehdit eden gizli tehditler, pestisitler var. Özellikle GDO’lu bu ürünlerde bu pestisitler kullanılıyor ve daha çok ürün elde etmek için kullanılan bu ürünler belli bir birikim sonrası yine sağlığımızı tehdit eden şeyler oluşmakta. Yine toksisitelere, organ toksisitelerine, karaciğerde, böbrekte organ toksisitelerine yol açabilmekte. Yine sistemik dolaşıma girerek vücudun yükünü arttırmakta ve obeziteye, insülin direncine yol açan süreçleri başlatabilmekte. O açıdan da pestisitlere dikkat etmek lazım. Bunların hepsi aslında görünmez tehlikeler. Bununla ilgili neler yapabiliriz, öncelikle gıdaların temasını engelleyecek şeylere dikkat etmek lazım. Üretim aşamasında, depolama aşamasında dikkat edip buna göre tedbirlerimizi almalı. Tüketici olarak biz de güvenilir yerlerden bu ürünleri almalı, evimizde güvenli bir şekilde depolamalıyız” ifadelerini kullandı. “Gıdaları tüketirken de saklarken de saklama koşullarına, raf ömürlerine dikkat etmeliyiz” Bu zararlı maddeler insan vücuduna girdikten sonra neler yapılabileceği ile ilgili bilgiler veren Uzm. Dr. Devrim Deniz, “Antioksidan özelliği içeriği yüksek olan gıdalarla beslenebiliriz. Çünkü bu toksinler girdiğinde karaciğerde detoksite edilip atılması gerekiyor. Karaciğere destek olmak amaçlı gibi sistemi gibi antioksidan içeriği yüksek olan takviyeler ya da gıdalarla beslenmeniz gerekiyor. Yeteri kadar sıvı almalıyız. Çünkü bu sıvı yoluyla atılabiliyor böbreklerimizde. Her şeyi doğasında ve uygun mevsiminde beslenmeliyiz öncelikle ve bozulmaya yüz tutmuş bir gıda varsa ya da bozulmuş şüphesi olan gıda varsa kesinlikle tüketmemeliyiz. Bu gıdaları tüketirken de saklarken de bunların saklama koşullarına, raf ömürlerine dikkat etmeliyiz ve buna göre tüketmeliyiz. Açıkta satılan gıdalar ya da depolanmasını şüpheli olduğun gıdalardan uzak durmalıyız. Hani ön etkenden uzak durmalı bunlara dikkat ederek tüketmek en sağlıklısıdır” diye konuştu.
Aydın Başkan Yetişkin, gazetecilerin gününü kutladı Efeler Belediye Başkanı Anıl Yetişkin, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla bir mesaj yayınladı. Gazetecilerin demokrasinin en önemli yapı taşlarından biri olduğunu ifade eden Başkan Yetişkin mesajının devamında şu ifadelere yer verdi; “Demokrasimizin en önemli yapı taşlarından biri olan gazetecilerin, tüm zorluklara rağmen sürdürdükleri onurlu mesleklerine duyduğum saygıyı bir kez daha ifade etmek istiyorum. Gazetecilik, yalnızca haber verme işi değil, toplumun vicdanını, özgürlüğünü ve doğruyu arayışını simgeleyen bir sorumluluktur. Gazeteciler, karanlıkların arasına ışık tutar, her türlü baskıya, tehdit ve zorluğa rağmen doğruyu savunmak için cesaret gösterirler. Ancak bu meslek, her geçen gün daha fazla zorlukla karşı karşıyadır. Gazeteciler, sadece haber yapmakla kalmaz, aynı zamanda toplumun sesi olurlar. Bazen gerçekleri söylemenin bedelini ağır ödeyebilir, ama buna rağmen adaleti ve özgürlüğü savunmaktan asla vazgeçmezler. Çalışan gazeteciler, ne yazık ki çoğu zaman tehditler, sansürler ve iş güvencesizliği ile mücadele etmek zorunda kalmaktadırlar. Bunun yanında, çok az maaşlarla ve uzun çalışma saatleriyle, doğru ve güvenilir bilgiye ulaşmanın ne denli değerli ve zor olduğunu bizlere hatırlatırlar” diye konuştu. Gerçeğin peşinde koşan tüm gazetecilere her zaman destek olunması gerektiğini de sözlerine ekleyen Başkan Yetişkin, “Gazeteciliğin bu kadar büyük bir sorumluluk taşıdığı bir dünyada, onları yalnız bırakmamalı ve seslerine kulak vermeliyiz. Çünkü gazeteciler, demokrasinin vazgeçilmez bir parçasıdır. Toplumların gelişmesi ve özgür düşüncenin yeşermesi, gazetecilerin hakkaniyetli ve doğru haber yapabilme özgürlüğüyle mümkündür. 10 Ocak, gazetecilerin yalnızca bir gün kutlandığı değil, aynı zamanda onlara duyduğumuz minnetin ve saygının sürekli hale gelmesi gerektiğini hatırlattığı bir gündür. Gazetecilerimize, her zaman doğruyu savunmaya, halkı bilgilendirmeye ve demokrasimize katkı sağlamaya devam etmeleri için gereken tüm desteği vermeliyiz” açıklamasında bulundu.
Gaziantep AK Parti Gaziantep Milletvekili Bozgeyik: "Gaziantep girişimciliğinin en güzel örneği halı sektörüdür" CFE Uluslararası Halı ve Zemin Kaplamaları Fuarı’na katılan Gaziantepli firmaları ziyaret eden AK Parti Gaziantep Milletvekili Bünyamin Bozgeyik, "Halı sektörü, Gazianteplilerin girişimcilik ruhunu dünyaya yansıtan en güzel örneklerinden birisidir" dedi. Dünya halı sektörünü İstanbul’da buluşturan Carpet and Flooring Expo (CFE) 2025, Uluslararası Halı ve Zemin Kaplamaları Fuarına 18 ülkeden 145’i yabancı olmak üzere 600 firma ve firma temsilciliği katılıyor. Gaziantep Milletvekili Bünyamin Bozgeyik, GAHİB Başkanı Zeynal Abidin Kaplan’la birlikte fuara katılan Gaziantepli firmaların stantlarını tek tek ziyaret ederek, sergilenen ürünleri yakından inceledi ve firma yetkililerinden bilgi aldı. Fuarda yer alan stantların büyük kısmının Gaziantepli firmalardan oluştuğunu görmekten mutluluk duyduğunu belirten Milletvekili Bozgeyik, "Gazi şehrimiz adına gurur verici bir tablo" ifadelerini kullandı. “Fuarın başarısında Gaziantep’in payı büyük” Bozgeyik, fuar ziyaretinin ardından yaptığı değerlendirmede, CFE Uluslararası Halı ve Zemin Kaplamaları Fuarının kısa sürede sektöründe dünyanın en prestijli fuarları arasına girmesinin sevindirici olduğunu belirtirken, "Gaziantep, makine halısında dünyanın en büyük üretim merkezi. Aynı zamanda da en büyük ihracat merkezi. İstanbul’da düzenlenen bu fuarımız da adım adım sektöründe zirveye doğru yaklaşıyor. Elbette bu fuarın başarısında halı üretim ve ihracatında zirvede bulunan Gazianteplilerin ve özellikle de Güneydoğu Anadolu Halı İhracatçıları Birliğimizin büyük payı var. Şehrimiz ve ülkemiz adına gurur verici bir fuar. Tüm katılımcıları, emeği geçen herkesi kutluyor, başarılarının devamını diliyorum" dedi. “Gaziantep, sektördeki liderliğini sürdürecektir” Birinci Dünya Savaşı sonrası kurtuluş meşalesinin yakılmasında öncü olan Gaziantep’in, girişimcilik ve sanayileşme konusunda da tüm Anadolu’ya örnek olduğunu belirten Milletvekili Bozgeyik, "Gaziantep’in tüm dünyanın takdirini kazanmış olan girişimcilik ruhunun en güzel örneklerinden birisi de halı sektöründe elde edilen başarıdır. Gaziantepli girişimcilerin çabaları sonucu bugün ülkemiz dünya halı ticaretinde çok önemli bir noktaya gelmiştir. Bu başarı hepimiz için büyük bir mutluluk ve gurur kaynağıdır. İstanbul’da düzenlenen fuarda halıcılarımızın sergilediği ürünleri yakından inceleme fırsatı buldum. Dünya halı modasını yakından takip eden, inovatif ürünlerle sektöre yenilikler kazandıran halıcılarımızın bugün olduğu gibi gelecekte de sektördeki liderliği kimseye bırakmayacağına inanıyorum. İstanbul’da düzenlenen bu fuarı da çok önemsiyorum. Fuar, hem sektöre hem de ülke ekonomisine katkısıyla çok önemli bir misyon üstlenmektedir" şeklinde konuştu. “GAHİB yönetimine teşekkür ediyorum” Bozgeyik, konuşmasının devamında, "Gerek halı üretimi ve ihracatında, gerekse de CFE Uluslararası Halı ve Zemin Kaplamaları Fuarı’nın Türkiye’ye kazandırılmasındaki başarıda büyük payı olan Güneydoğu Anadolu Halı İhracatçıları Birliği (GAHİB) Başkanı Zeynal Abidin Kaplan’ın şahsında, yönetim kurulu üyelerini kutlarken tüm halıcılarımıza Gaziantep’e bu gururu yaşattıkları için teşekkür ediyorum. Başarılarının devamını diliyorum" diye konuştu.
Gaziantep Kadooğlu’ndan 10 Ocak mesajı Güneydoğu Anadolu Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Celal Kadooğlu, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla yayımladığı kutlama mesajında, basının toplumun her anlamda gelişimine ve kalkınmasına önemli katkı sağladığını söyledi. Ülkemizde, gazetecilere sosyal ve ekonomik haklar sağlayan ve Türk basınında bir dönüm noktası olan 212 Sayılı Kanun’un 10 Ocak 1961 yılında kabul edilmesiyle birlikte, her yıl 10 Ocak tarihinin Çalışan Gazeteciler Günü olarak kutlandığını hatırlan Başkan Celal Kadooğlu, "Basın mensupları, vatandaşların doğru haber alması için zaman mefhumu gözetmeden görev yaparken, demokrasinin gelişmesine, toplumsal bilincin oluşturulmasına ve kalkınmaya da önemli katkılar sunmaktadır. Gelişmiş ülkelerin ortak özelliklerine baktığımızda, hemen hepsinde özgür, tarafsız, ilkeli ve güçlü bir medyanın olduğunu görürüz. Bu nedenle daha güçlü bir Türkiye ve her anlamda gelişmiş, sanayi, ticaret, eğitim ve sağlık gibi alanlarda Ortadoğu’da önemli bir merkez konumunda bulunan Gaziantep için güçlü bir basının varlığı muhakkaktır. Kısacası güçlü bir basın, güçlü Türkiye’nin teminatıdır. Bu duygu ve düşüncelerle, büyük özveri ve fedakarlıkla görevlerini yerine getiren basın mensuplarının, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutluyor; tüm basın çalışanlarımız için sağlık ve başarılar diliyorum" ifadelerine yer verdi.
Eskişehir Dedesinden babasına, ondan da kendine miras kalan mesleği 15 yıldır devam ettiriyor Eskişehir’de dededen miras kalan meslek olan canlı hayvan ticaretini yapan Kemal Avcı, işinin incelikleri hakkında bilgi verdi. Tepebaşı ilçesi Keskin Mahallesi’nde yaşayan ve halk dilinde ’cambaz’ olarak adlandırılan canlı küçükbaş hayvan ticareti yapan Kemal Avcı, uzun yıllardır bu mesleği yapıyor. Dedesinden babasına, ondan da kendine miras kalan mesleği devam ettiren Avcı, 15 yıldır bu işi yaptığını aktardı. Kendisinin de besicilik yaptığını belirten Kemal Avcı, ithal havyaların etlerinin piyasaya yeni yılda sürüleceğini ve bunun da fiyatların düşüreceğini bildirdi. Avcı, Eskişehir’in kuzusunun Türkiye’nin en kaliteli kuzularından olduğuna değindi. Cambazlıkta alınan hayvanların sağlıklı olması gerektiğinin altını çizen Avcı, şap, veba ve brucella gibi rahatsızlıkların sürekli olan hastalıklar oluğuna ve bunlara yakalanmış hayvanların sürüyü de hasta edeceğinden bahsetti. “İthal hayvanlar kesilince fiyatları düşürecek” İşinden bahseden cambaz Kemal Avcı, “Hayvancılık yapıyorum. Aynı zamanda kendi hayvanlarım da var. Halk arasında ’cambazlık’ diyorlar. Yani eskiler öyle söylüyor da, yeniler ’canlı hayvan ticareti’ diyor. Yaklaşık 15 yıldır bu işi yapıyorum. Daha öncesinde babam ve dedem de bu işi yapıyordu. Dededen ve babadan miras kalan bir meslek, bana onlardan devroldu. Zor iş çünkü yıllın belli zamanlarında fiyat düşüyor ya da artıyor. Hükümet dışarıdan ithalat yapıyor. Mesela iç piyasada kırmızı et pahalandığı zaman özellikle Uruguay tarafından büyükbaş getiriyorlar. Bu hem kuzuyu hem de danayı etkiliyor. Bildiğim kadarıyla, yaklaşık olarak 6 milyon hayvan geldi ve iç piyasaya dağıldı. Onlar da yılbaşından sonra kesilecek. Bu da fiyatları düşürecek. Fiyatlar şu anda kesim olarak kuzu 220-230 lira civarındayken, danalar ise 350 lira. Çalıştığımız kişiler önemli” dedi. “Eskişehir kuzusu, Türkiye’nin kaliteli kuzularındandır” Hayvan alırken dikkat ettiği unsurlar hakkında da bilgi veren ve Eskişehir’de yetişen kuzuların Türkiye’nin kaliteli kuzularından olduğunu söyleyen Avcı şöyle devam etti: “Hayvan alırken dikkat etmemiz gereken unsurlar var. Hasta hayvan denk geliyor, eve götürüp de besiye attığımız hayvanların içerisinden verdiğimiz telefler oluyor. Bunları dikkate almamız gerekiyor. Şap, veba ve brucella sürekli olan hastalıklar. Hem sığırlarda hem de küçükbaşta oluyor. Vebalı hayvan alırsan ve tedavisini geciktirirsen yarı yarıya öldürürsün. Mesela 20 hayvan alırsan 10 tanesi kesin ölür. Eskişehir’de kuzu genelde ayak fiyatıyla satılır. Biz buradan kuzuyu alırız, kendi besihanelerimize götürürüz. Oradan sonra da kuzu genellikle Balıkesir ve Bursa’daki büyük et firmalarına gider. Bu arkadaşlarımız kombinalarında hayvanı keser, nerede kuzu lazımsa oralara dağıtırlar. Eskişehir kuzusu, Türkiye’nin kaliteli kuzularındandır ve ince kuyruktur. Eskiden buralarda da diğer cinsler varmış ama şimdi genelde hep Yalova merinos cins oldu. Kalite arttı, insanlar çalışmalarını artık bilinçli bir şekilde yapıyor. Kuzu genellikle Ankara, Eskişehir, Balıkesir ve Bursa koridorunda yetişir. Afyonkarahisar’ın Emirdağ bölgesi ise bu işin can damarıdır. Hayvanın üreticiden tüketiciye naklolduğu yerdir.”