EKONOMİ - 02 Şubat 2019 Cumartesi 11:39

Alaşehir’de jeotermal kaynaklı organize sera bölgesi kuruluyor

A
A
A
Alaşehir’de jeotermal kaynaklı organize sera bölgesi kuruluyor

Manisa’nın Alaşehir ilçesinde bin 800 dekarlık alanda kurulması planlanan ve 3 bin kişiye istihdam sağlaması hedeflenen “Jeotermal Kaynaklı Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi” için ilk adım atıldı.

Manisa’nın Alaşehir ilçesinde bin 800 dekarlık alanda kurulması planlanan ve 3 bin kişiye istihdam sağlaması hedeflenen “Jeotermal Kaynaklı Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi” için ilk adım atıldı.


Alaşehir Belediyesi şubat ayı meclis toplantısında ilçenin tarımsal ekonomisine yönelik önemli bir projeye imza atıldı. Meclis’te alınan kararla ilçenin Kemaliye Mahallesinde bin 800 dekarlık alana “Jeotermal Kaynaklı Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi” kurulması planlanıyor. Yaklaşık 3 bin kişiye istihdam sağlaması hedeflenen projede, Alaşehir Belediyesi yüzde 60 katılım payı ile müteşebbis heyette kurucu üye olarak yer alması kararlaştırıldı. Konuyla ilgili açıklama yapan Alaşehir Belediye Başkanı Ali Uçak, “Devletimizin desteği ile Kemaliye Mahallemizde kurulması planlanan Jeotermal Kaynaklı Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sera Bölgesi bin 800 dekarlık alana kurulacak olup, bin 450 dekarlık alanda seracılık faaliyeti gösterilecektir ve 3 bin Alaşehirli hemşehrimize iş imkanı sağlanacaktır. Aynı zamanda seracılık faaliyetlerinin gelişmesinin Alaşehirli çiftçilerimiz içinde çok önemli olacağını düşünüyorum. Bu konuda Alaşehir Belediyesi olarak elimizi değil vücudumuzu taşın altına koyacağımızın ve bu hizmetin Alaşehirimize kazandırılması için tüm katkının sunulacağının bilinmesini istiyorum. Başta Manisa Valimiz olmak üzere AK Parti Manisa eski Milletvekili Recai Berber, Alaşehir Kaymakamı Abdullah Uçgun, Alaşehir İlçe Tarım Müdürü Tarık Memiş, AK Parti Alaşehir İlçe Teşkilatı ve emeği geçen herkese çok teşekkür eder, Alaşehirimiz için hayırlı olmasını dilerim“ dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Kütahya’da JASAT Timlerinin 2024 yılı icraatları açıklandı Kütahya İl Jandarma Komutanlığı bünyesinde görev yapan Jandarma Suç Araştırma Timlerinin (JASAT) 2024 yılı boyunca önemli operasyonlara imza attığı bildirildi. Valilikten yapılan açıklamaya göre, Kütahya İl Jandarma Komutanlığı bünyesinde görev yapan JASAT Timleri, sorumluluk bölgesinde suçluların yakalanması, faili meçhul olayların çözülmesi ve vatandaşların temel hak ve özgürlüklerinin korunması için 34 evden hırsızlık, 23 diğer hırsızlık, 12 açıktan hırsızlık, 11 iş yerinden hırsızlık, 6 bağ ve bahçeden hırsızlık, 6 kamu kurum ve kuruluşlarından hırsızlık, 5 haberleşme ve enerji kablosu hırsızlığı, 4 kasten öldürme, 3 otodan ve oto hırsızlığı, 3 hayvan hırsızlığı, 2 kasten yaralama (ateşli silah) olmak üzere toplamda 109 olaya müdahale etti. Bu olaylara karışan 111 şüpheli yakalanırken, bu kişilerden 11 tutuklanarak Ceza İnfaz Kurumu’na teslim edildi. JASAT tarafından olaylarda ele geçirilen malzemelerden, 6 bin 395 TL nakit para, 145 metre bakır kablo, 25 metre elektrik kablosu, 750 kilogram odun kömürü, 64 adet direk, 11 adet inşaat demiri, 2 metre demir mazgal, 1 adet havalı tüfek, 5 adet av tüfeği, 1 adet tabanca, 1 adet şarjör, 825 adet tabanca fişeği, 202 adet av tüfeği fişeği, 3 adet bıçak, 2 adet çalıntı araç, 1 çalıntı motosiklet, 2 adet çalıntı elektrikli bisiklet, 4 adet cep telefonu, 1 adet dizüstü bilgisayar, 6 adet küçükbaş hayvan ile muhtelif malzemeler mağdurlara teslim edildi. JASAT Dedektiflerinin 2024 yılı içerisinde UYAP’ta yakalama kararı bulunan şahıslara yönelik yapılan çalışmalarda, çeşitli suçlardan aranan 810 şahsı yakalandı. Adli mercilere çıkarılan bu şahıslardan 300’ü tutuklanarak Ceza İnfaz Kurumana teslim edilirken, 510 şahıs tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Van Lokman Hekim’in glomus tümörü başarısı Lokman Hekim Van Hastanesi, 2024 yılında yaptığı 55 glomus tümörü ameliyatı ile büyük bir başarıya imza attı. Konuyla ilgili açıklamada bulunan Lokman Hekim Van Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Halil Başel, glomus tümörü ameliyatında Türkiye’nin bütün illerinin yanı sıra yurt dışından da hasta kabul ettiklerini belirtti. Son 15 gün içinde 10’a yakın glomus tümörü ameliyatı gerçekleştirdiklerini ifade eden Başel, “Gittikçe artan bir sayımız var. 2024 yılında 55’e yakın bizim yaptığımız ameliyat var. SGK’dan aldığımız verilere göre Türkiye’de yapılan glomus tümörü ameliyatı kadar ameliyat yapmışız. Allah’a şükür sonuçlarımız da iyi” dedi. En son Antalya, Kars ve Van’dan üç glomuns tümörü ameliyatını aynı hafta içerisinde gerçekleştirdiklerini vurgulayan Dr. Başel, “Kürşat Şimşek Antalya’dan, Gülten Taşkıran Kars’tan ve Hatice Taytaş ise Van’dan hastanemize geldiler. Kürşat Bey, daha önce bir hastamız vasıtasıyla bize geldi. 6 santimetreye yakın çok zor bir tümörü vardı. Çok zorladı bizi ama tamamen çıkardık ve hiçbir komplikasyon gelişmedi. Hatice Hanım’ın tümörü çok büyüktü ve dıştan da belli olan bir tümörü vardı. Önceden baya gezmişler. 5-6 yıldır olan bir hastalık. ‘Çıkarılamaz’ diye söylendiği için beklemişler. Bakmışlar bekledikçe büyüyor, ‘o zaman tedavi edelim’ demişler. Ben konuştum ikna oldu. Üçünü de ameliyat ettik. Yakında taburcu edilecekler” dedi. Kars’tan gelen Gülten Taşkıran (58) isimli hasta, “Hocamla görüştüğüm anda içime su serpti. Hemen kararımı verdim. Elhamdülillah çok iyiyim. Çok hastane gezdim ama böylesini görmedim. Herkes bizimle ilgileniyor. Allah razı olsun. 3,5 senedir gece gündüz yatamıyordum. Hala inanamıyorum. Bu ben miyim, ben değil miyim? Bu çıkmış mıdır, çıkmamış mıdır? Diye” ifadelerini kullandı. Yaklaşık iki ay önce hastalığını öğrendiğini belirten Kürşat Şimşek (45) de, “Hastalığımı iki ay oldu öğreneli. Son öğrendiğimde hemen geldik. Gözümüz kapalı ameliyat olduk ve hiçbir şey hissetmedik” diye konuştu.
İstanbul Mesai sonrası telefonlara son: Ulaşılamama hakkı verimliliği artırıyor Dijitalleşmenin hız kazanması ve uzaktan çalışma modellerinin yaygınlaşmasıyla çalışanların mesai saatleri dışında da işverenler tarafından erişilebilir olması yaygın bir beklenti haline geldi. Bu durum, iş ve özel yaşam sınırlarının bulanıklaşmasına yol açarak stres ve tükenmişlik riskini artırıyor. Dr. Öğr. Üyesi Nazlı Yüceol, bu sorunun çalışanlar üzerindeki etkilerini ele alarak iş ve özel yaşam arasındaki sınırların belirlenmesi açısından büyük önem taşıyan ‘Ulaşılamama Hakkı’ üzerine kapsamlı bir çalışma gerçekleştirdi. Bireylerin dinlenme sürelerine ve özel yaşamlarına saygı gösterilmesini güvence altına alan kritik bir hak olarak öne çıkan ulaşılamama hakkını birçok ülke yasal düzenlemelerle uygulamaya koymuş durumda. Fransa, İtalya, Kanada, Avustralya, Portekiz, Almanya, Şili ve Belçika gibi ülkelerde işverenlerin çalışanlara mesai saatleri dışında ulaşma hakkı sınırlanırken, Türkiye’de bu konuda henüz bir yasal düzenleme bulunmuyor. Ancak Türk akademisyenler, bu önemli hakka dair algıyı ölçmek ve konuyu gündeme taşımak amacıyla kapsamlı bir çalışma gerçekleştirdi. Türk akademisyenlerden öncü çalışma: “Ulaşılamama Hakkı Algısı Ölçeği” geliştirildi Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Esin Can, Dr. Ayşe Merve Urfa Yılmaz ve İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Tıbbi Hizmetler ve Teknikler Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Nazlı Yüceol, çalışanların “ulaşılamama hakkı”na dair algılarını ölçmek için “Ulaşılamama Hakkı Algısı Ölçeği” geliştirdi. Araştırmanın detayları, dünyanın saygın dergilerinden biri olan Employee Responsibilities and Rights Journal’da yayımlanan “Blurring Boundaries in Work Life: A Scale Development Study on the Perception of Right to Disconnect” başlıklı makalede paylaşıldı. Üç boyut ve 18 ifadeden oluşan bu ölçek, iş dünyasında daha sürdürülebilir çalışma politikaları geliştirmek isteyen şirketler için önemli bir yol gösterici niteliğinde. Çalışanlar sürekli ulaşılabilir olma beklentisinden yoruldu Konu ile ilgili yapılan araştırmalara göre, çalışanların mesai saatleri dışında da sürekli erişilebilir olmaları, iş bağlılığını azaltırken tükenmişlik sendromunu tetikleyebiliyor. İş ve özel yaşam sınırlarına saygı duymayan şirketlerde, çalışanların performansı ve motivasyonunun düşmesi ihtimalleri doğabiliyor. Ancak bu hakkın tanınması hem çalışanlar hem de işverenler için önemli kazanımlar sağlayabilir. Çalışanların dinlenme hakkına saygı gösteren şirketlerin çalışan bağlılığı ve motivasyonu artış gösterebileceği gibi, daha güçlü bir işveren markası oluşturma şansı da artabilir. İş ve özel yaşam dengesini gözeten şirketler, nitelikli iş gücünü daha kolay çekip elde tutma şansını da yakalayabilir. Çalışan refahı, verimlilik ve üretkenlik artıyor Ulaşılamama hakkının çalışan verimliliğini ve üretkenliğini de olumlu yönde etkilediğini ortaya koyan çalışmalar literatürde mevcut. Sürekli bağlantıda kalmaya zorlanan çalışanların enerjisi tükenirken, dinlenme hakkı tanınan çalışanların uzun vadede daha üretken olduğu ifade ediliyor. Uzmanlara göre, işverenlerin bu ölçeği kullanarak mevcut uygulamalarını gözden geçirmesi ve yeni politikalar oluşturması gerekiyor. Çalışanlar ise bu ölçeği, haklarını savunmak için bilimsel bir dayanak olarak kullanabilir. “Ulaşılamama Hakkı”nın yasal olarak tanınması, daha sağlıklı bir iş-özel yaşam dengesi kurmayı mümkün kılarken, daha mutlu ve üretken bir iş gücü oluşturmasına katkı sağlayacak. Türkiye’de bu konuda atılacak adımlar, çalışanların tükenmişlik sorununu azaltırken, üretkenlik ve verimlilik artışı sağlayabilir, motivasyonu artırabilir, iş-aile çatışmasını azaltabilir ve şirketlerin uzun vadeli başarısına da doğrudan etki edebilir.