SAĞLIK - 04 Aralık 2024 Çarşamba 18:30

MTÜ’de organ nakli ve bağışı farkındalık paneli

A
A
A
MTÜ’de organ nakli ve bağışı farkındalık paneli

Malatya Turgut Özal Üniversitesinde Organ Nakli ve Bağışı Farkındalık Panelli düzenlendi.


Programın açılış konuşmasını yapan Malatya Turgut Özal Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şahin Direkel, “Organ nakli bizim için ülke olarak zayıf kaldığımız noktalardan bir tanesi. Canlı organ naklinde dünyada ön sıralarda olmamıza rağmen, kadavra naklinde maalesef alt sıralardayız. Bunu biraz arttırmamız gerekiyor. Bir gün bizimde böyle bir organa ihtiyacımız olabileceğini hiç unutmamamız gerekiyor. Böyle paneller ve seminerlerle organ ve doku naklinin önemini arttırmamız gerekiyor. Bu konuda sadece Türkiye’de değil, dünyada ön sıralarda yer alan Karaciğer Nakil Enstitümüzün çok aktif çalıştığını düşünüyorum. Bu ekipte yer alan hocalarımız bu panelde konuşmacı olarak yer aldılar. Tekrardan panelin düzenlenmesinde emeği geçen hocalarımıza teşekkürlerimi sunuyorum” dedi


Organ nakli, modern tıbbın insan sağlığına sunduğu en önemli hizmetlerden biri olduğunu ifade eden Malatya Turgut Özal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Recep Bentli ise, "İnsan yaşamına değer katma açısından büyük bir toplumsal sorumluluk alanı olması nedeniyle, organ bağışı konusundaki farkındalığın artırılmasına yönelik çalışmaların kesintisiz bir şekilde devam etmesi gerektiği gerçeğiyle karşı karşıyayız. Ülkemiz genelinde, organ bağışı oranları halen istenilen seviyelerde değildir. Yanlış inanışlar ve bilgi eksikliği, bu konuda ilerleme kaydedilmesinin önündeki en büyük engellerdir. Bu noktada, bilimsel ve toplumsal iş birliği ile hareket etmek, farkındalık oluşturmak için hepimize büyük sorumluluklar düşmektedir” ifadelerini kullandı



“Yıllık 300 civarı karaciğer nakli ilimizde yapılıyor”


Organ naklinin önemine vurgu yapan Rektör Prof. Dr. Recep Bentli, “İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi Karaciğer Nakli Enstitüsü karaciğer nakli konusunda Avrupa’da birinci, dünyada ise ikinci sırada yer almaktadır, 2011 yılında kurulan karaciğer nakil enstitüsü özellikle de 2016 yılında kendi müstakil binasında hizmet vermeye başladıktan sonra yıllık 300 civarı karaciğer nakli ilimizde bu merkezde yapılmaya başlanmıştır ve bu başarı, başta Sezai hocamız olmak üzere tüm hocalarımızın yoğun çalışmaları ve İnönü Üniversitesinin sürekli bu alana destek veren üst yönetimleri sayesinde mümkün olmuştur" dedi.


Sadece karaciğer nakli konusu değil diğer nakillerde de farkındalığı arttırmak gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Bentli, “Bunun için bekleyen hasta sayılarını bilmek gerekir, Sağlık Bakanlığı’nın Ekim 2024 verilerine göre; ülkemizde 70 bin diyaliz hastası var, bunlardan 25 bin 246 hasta böbrek nakli, 2 bin 650 hasta karaciğer nakli ve bin 477 hasta kalp nakli bekliyor. Bu nedenle az önce de ifade ettiğim gibi farkındalığın arttırılmasına yönelik bu tür paneller ve birçok çalışmanın kesintisiz bir şekilde yapılması gerektiği bu rakamlara baktığımızda önemli bir toplumsal sorumluluğumuzdur. Bugün düzenlenen bu panelin, organ bağışıyla ilgili bilgi eksiklerini gidermeye, toplumsal algıyı güçlendirmeye ve bu önemli meseleye dair yeni bakış açıları kazandırmaya hizmet edeceğine inanıyorum" şeklinde konuştu


Malatya Turgut Özal Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Serdar Sarıtaş da, “Organ Nakli ve Organ Bağışında Türkiye’nin Durumu” başlıklı sunumlarında, organ nakli ve bağışının tanımı, organ naklinde bulunabilecek kişilerin özellikleri, ülkemizde organ bağışının durumu, 2024 yılına ait organ nakli ve organ bekleyen hasta sayılarına yer verdi. “2024 yılında ülkemizdeki çeşitli sağlık kurumlarında 1879 hastanın beyin ölümü bildirilmiş, bunlardan sadece 333 hastanın ailesi beyin ölümü gerçekleşen kişinin organlarının alınmasına izin vermiştir” ifadelerine yer veren Doç. Dr. Sarıtaş, “2024 yılı verilerine göre Ülkemizde 2735 canlı vericiden böbrek, 1381 canlı vericiden karaciğer alınmış ve nakledilmiştir. Görüldüğü gibi Ülkemizde en çok canlı vericili organ nakilleri yapılmaktadır. Kadavra verici yetenince bulunamadığı için bu durum uzun yıllardır Ülkemizde böyle devam etmiştir” diye konuştu



MTÜ’de organ nakli ve bağışı farkındalık paneli

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla Saylak: “Toprağı korumak, vatanı korumaktır” Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) kararıyla gündeme gelen 5 Aralık Dünya Toprak Günü dolayısıyla bir açıklama yapan Muğla İl Tarım ve Orman Müdürü Barış Saylak, "Gıda arzının temeli tarım, tarımın temel kaynağı ise topraktır. Biz topraklarımızı, vatanı korur gibi korumak için çalışıyoruz" dedi. Saylak, toprağın sonsuz yaşam kaynağı olduğunu, toprağı korumanın ‘Vatanı Korumak’ anlamına geldiğini belirtti. Muğla İl Tarım ve Orman Müdürü Barış Saylak, 5 Aralık Dünya Toprak Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, “Küresel iklim değişikliği, çölleşme ve doğal afetlerin tehdit ettiği tarımsal toprak varlığımızı gelecek nesillere koruyarak ve geliştirerek aktarabilmek adına yaptıklarımız, bundan sonra yapacaklarımızın da teminatıdır. Bakanlığımızın öncülüğünde, tarımsal üretim yapılan topraklarımızın verimliliğini, kalitesini artırmak, atıl topraklarımızı üretime kazandırmak ve yaşadığımız kayıpları bertaraf edebilmek adına projelerimizi art arda hayata geçiriyoruz. Toprağın korunması konusunda tüm paydaşlarımızın sorumluluğu olduğunu ve bu konudaki farkındalığı geliştirmek adına dayanışma içinde çalışmamız gerektiğini her fırsatta dile getiriyoruz” diye konuştu. “Her yıl 75 milyar ton toprak erozyona uğruyor” Dünya üzerinde her yıl yaklaşık 75 milyar ton toprağın erozyona uğradığını, hızlı yapılaşma, doğal afetler ve iklim değişiklikleri nedeniyle toprak varlığının büyük bir tehditle karşı karşıya olduğunu hatırlatan Saylak, "Gıdanın, üretimin, tarımın temelini oluşturan sağlıklı topraklar en önemli doğal kaynaklarımızdan biri, aynı zamanda ekosistemin taşıyıcı gücüdür. O nedenle, üreticilerimizi sürdürülebilir olmayan toprak ve arazi kullanımı, kural dışı hasat, yanlış bitki koruma ürünü kullanımı, anız yakımı gibi uygulamalar konusunda sürekli uyarıyoruz" dedi. 100. yıl toprak analiz laboratuvarı Muğla Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı (YİKOB) işbirliğiyle ‘YİKOB Destekli Toprak Analizi’ projesi hazırlayarak uygulamaya başladıklarını belirten İl Müdürü Barış Saylak, proje kapsamında Muğla’ya bir laboratuvar kazandırdıklarını kaydetti. Cumhuriyetin 100’üncü yılında Menteşe İlçe Müdürlüğü binasında hizmete sunulan 100. Yıl Laboratuvarının, toprak ve sulama suyu faaliyetlerine devam ettiğini ve açıldığı günden bu yana 535 adet toprak ve 2 adet sulama suyu numunesinde analizler yaparak ayrıntılı sonuç raporlarını ilgili kişi ve kurumlarla paylaştığını açıkladı. Muğla 100. Yıl Toprak Analiz Laboratuvarının son teknolojik alet ve ekipmanlarla çiftçilere, kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektöre geniş bir analiz yelpazesi ile hizmet sunduğunu söyleyen Saylak, "Üretimde yüksek verim, kalite ve karlılığı sağlamanın en öncelikli şartı, toprağı iyi tanımaktan geçer. Üreticilerimize her fırsatta hatırlattığımız gibi, doğru zamanda doğru gübre ve ilaç kullanımının ön şartı da toprak analizidir. Bilinçsiz gübreleme, sadece üreticimizin gelir kaybına yol açmakla kalmaz, aynı zamanda toprağın yapısını da bozarak, toprak ve çevre kirlenmesine yol açar. Bu nedenle, kalite, verim ve sürdürülebilirlik için tüm üreticilerimizi toprak analizi yaptırmaları konusunda uyarmayı görev biliyorum" dedi. “19 ton zirai ambalaj atığı bertaraf edildi” Ayrıca Tarım ve Orman Bakanlığı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın işbirliğinde Muğla Valiliği himayesinde Muğla Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı, Muğla Vakfı (MUÇEV) ortaklığında birçok kurum ve kuruluşun katkılarıyla doğa dostu bir proje olan, ‘Muğla İli Bitki Koruma Ürünleri ve Gübre Ürünleri Ambalaj Atıklarının Toplanması ve Bertarafı’ projesi ile Haziran 2021 yılından itibaren 19 ton zirai ambalaj atığı toplanarak bertaraf edildiğini elirter Saylak, hedeflerinin temiz su, temiz toprak, temiz çevre. Bu projemizle pestisitlerin su kaynaklarımızı, toprağımızı, çevremizi ve denizlerimizi kirletmesinin önüne geçmek olduğunu belirti. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın, tüm ülkede ekilebilir tarım arazisi varlığını koruma altın aldığını ve yeni üretim planlaması ile birim topraktan elde edilecek üretim miktarını artırmak amacıyla çalıştığını hatırlatan Saylak, Türkiye’de 2024 yılı itibariyle koruma altına alınan ova sayısının 468’e çıkarıldığını söyledi. Saylak, "Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla Resmi Gazetede yayımlanan karar ile 19 ilimizde 28 yeni ovayı tarımsal üretim potansiyeli yüksek olduğu için tarımsal sit alanı olarak ilan ettik. Koruma altına aldığımız büyük ova sayısı 468’e, korunan alan miktarı da yaklaşık 9,5 milyon hektara çıktı. Biz, yaşam kaynağımız olan toprağı en değerli hazinemiz olarak görmeye ve korumaya devam edeceğiz. Bu vesileyle 5 Aralık Dünya Toprak Günümüzü bir kez daha kutluyorum" dedi.
Ankara İmar hakkı aktarımı tanımı getirilen teklif kabul edildi ve yasalaştı ANKARA (İHA) – Köy Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklikler Yapılmasına Dair Kanun Teklifi TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi ve yasalaştı. TBMM Genel Kurulunda kabul edilen teklif ile birlikte, köyde ikamet eden ve köy nüfusuna kayıtlı olup evi bulunmayan ihtiyaç sahiplerine satılan taşınmazlar üzerinde çeşitli nedenlerle bina yapmayanlara ya da taksitlerini ödemeyen hak sahiplerine verilen süre 31.12.2028 tarihine kadar uzatılacak. Gecekondu Kanunu’nun 18’inci maddesinde yapılan düzenleme ile yıkım kararının hangi makamlar tarafından alınacağı, hangi sürede ve nasıl ilgililere tebliğ edileceği, yıkım işleminin tebliğden ne kadar süre sonra ve nasıl tesis edileceği düzenlenerek idari işleme karşı yargı yoluna başvuru imkanı sağlanacak. İmar hakkı aktarımı, "1/1000 ölçekli uygulama imar planının bulunduğu, arazi ve arsa düzenlemesi yapılmış ya da yapılması mümkün olmayan alanlarda, parselin tamamının ya da bir kısmının umumi ve kamu hizmet alanlarında kalması sebebiyle, parsel üzerinde özel mülkiyete konu yapılaşma hakkının verilememesi durumunda, verilemeyen emsale esas inşaat hakkının başka parsel ya da parsellere imar planı kararı ile taşınması işlemidir" şeklinde tanımlanıyor. İmar hakkı aktarımı yapılarak umumi ve kamu hizmet alanlarının kamuya mali külfet getirmeden bedelsiz karşılanarak kamu mülkiyetine geçirilmesi, vatandaşların mülkiyetlerindeki kısıtlılığın kaldırılması ve kamulaştırmasız el atma davalarının önüne geçilmesi amaçlanıyor. Düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan yerler ile bölgenin ihtiyacı olan yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi/parkı, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı öğretime yönelik eğitim tesis alanları, kamuya ait kreş ve gündüz bakımevleri, pazar yeri, semt spor alanı, toplu taşıma istasyonları ve durakları, Sağlık Bakanlığına bağlı sağlık tesis alanları, otoyol hariç erişme kontrolünün uygulandığı yol, su yolu, bölgenin geneline hizmet veren spor alanı, belediye hizmet alanı, sosyal ve kültürel tesis alanı, kamu hizmeti için planlanan teknik altyapı ve trafo alanları, özel tesis yapılmasına konu olmayan ağaçlandırılacak alan, rekreasyon alanı olarak ayrılan parseller ve mesire alanları, resmi kurum alanı, uygulama imar planı kararı ile getirilen diğer umumi ve kamu hizmet alanları, otogar alanından oluşacak ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarla kullanılamayacak. “Değer artış payının peşin ödenmesi halinde yüzde 10 indirim uygulanacak” Taşınmaz maliklerinin tamamının talebi üzerine parsel bazında fonksiyon değişikliği ile ada bazında yapılacak imar planı değişikliği sonucunda değerinde artış olan parsel veya parsellerin artan değeri ile mahkemelerce iptal edilen imar planı değişikliklerinde, imar planı değişikliği neticesinde yürürlükten kalkan imar planı ile teklif edilen yeni imar planının kapsadığı parsel veya parsellerde oluşan değer farkının yüzde 90’ı, değer artış payı olarak alınacak. Değer artış payı peşin veya taksitle ödenebilecek. Değer artış payının peşin ödenmesi halinde yüzde 10 indirim uygulanacak ve en geç tahakkukun oluştuğu tarihi takip eden bir ay içerisinde ödenecek. “Yapı Denetimi Hakkında Kanun’da yapılan değişiklikle güneş enerji santralleri ile rüzgar enerji santralleri Kanun’un kapsamı dışına çıkarılıyor” Kanun ile birlikte yapı denetim hizmet sözleşmelerinin kurulmaları ve yapı denetim firmalarının görevlendirilmelerine ilişkin düzenleme yapılacak. Güneş enerji santralleri ile rüzgar enerji santralleri Kanun’un kapsamı dışına çıkarılacak. Ayrıca, yapı denetim hizmet sözleşmesi bedeline esas inşaat alanı 500 metrekareye kadar olan yapılarda, yapı sahibince belirlenen yapı denetim kuruluşuyla, diğer hizmet sözleşmelerinde ise Bakanlıkça yayımlanacak usul ve esaslara göre o yapı için ildeki faal yapı denetim kuruluşu sayısı da dikkate alınarak elektronik ortamda aynı anda belirlenen en fazla iki yapı denetim kuruluşundan biriyle yapı sahibi arasında yapı denetim hizmet sözleşmesi akdedilebilecek.