EKONOMİ - 03 Aralık 2024 Salı 15:49

Devlet desteği alan 2 çocuk annesi kadın, pelet üretim tesisi kurdu

A
A
A
Devlet desteği alan 2 çocuk annesi kadın, pelet üretim tesisi kurdu

Çorum’da 3.9 milyon TL’lik hibe desteği alan 2 çocuk annesi kadın, kurduğu pelet üretim tesisinde 15 kişiye istihdam sağlıyıor. Atık ağaçlardan yakacak peletlerin üretildiği tesiste, üretim kapasitesinin 12 bin tona çıkartılması amaçlanıyor.

Çorum’da ailesinin 1996 yılından beri sürdürdüğü kereste üretimi ve ahşap ev yapımı işinden artan ahşap atıkları değerlendirmek isteyen 2 çocuk annesi genç yatırımcı Ebru Zorlu, pelet üretim tesisi kurmaya başladı. Zorlu, devlet desteği almak için Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu’na (TKDK) başvurdu. IPARD II 11. Başvuru Çağrı Döneminde projesi desteklenen Ebru Zorlu, 7,2 milyon liralık yatırımı için 3,9 milyon lira hibe desteği aldı. Çorum Merkez ilçesine bağlı Kayaca köyü mevkiinde tesisisi kuran Zorlu, 2023 yılının sonunda üretime başladı. Tesiste ekonomik değeri kalmayan kereste atıklarını katma değerli ürüne dönüştürülerek hem ekonomiye katkı sağlıyor hem de doğanın korunmasında büyük rol oynuyor.

“Katma değerli ürünler sektörüne başvuru yapabileceğimizi söylediler”

Bir yakının tavsiyesi üzerine devlet desteği olduğunu öğrendiğini belirten Ebru Zorlu, “Ailem 1996 yılından beri her türden kereste üretimi ve ahşap ev yapımı işi ile uğraşıyor. Bu üretimleri gerçekleştirirken ortaya çıkan atıkların değerlendirilmesi amacıyla pelet üretim işine yatırım yapmaya karar verdik. TKDK’dan, hayvancılık tesisi kuran bir yakınımızın ‘birçok sektöre destek veriyorlar, gidin görüşün’ demesiyle haberdar olduk. Projemizi anlattığımızda katma değerli ürünler sektörüne başvuru yapabileceğimizi söylediler. Projemiz tamamlanana kadar hep yardımcı oldular” dedi.

Devlet desteği alan 2 çocuk annesi kadın, pelet üretim tesisi kurdu

“Bir tane bile ağacın fazladan kesilmesi gerekmiyor”

Tesiste yapılan üretim için fazladan ağaç kesilmesine gerek kalmadığını kaydeden Zorlu, Tesisimizde çam kerestesi üretimimiz sırasında ortaya çıkan ekonomik değeri olmayan kereste atıkları ve talaşı üretim ortamından uzaklaştırarak depolamak için ayrıca bir zaman, işgücü ve para harcıyorduk. Ya da isteyenlere veriyorduk. Şimdi bu atıklar pelet üretim tesisimizin hammaddesi oldu. Orman ürünleri işleyen diğer tesislerin atıklarını da çok uygun fiyatlarla satın almak suretiyle onlarında atıklarından kurtulmalarına ve aynı zamanda para kazanmalarına vesile oluyoruz. Pelet üretimimizde hammadde teminimiz orman ürünlerinin atıklarının değerlendirilmesi ve geri dönüşümüne dayandığından dolayı bizim tesisimizin ihtiyacı için bir tane bile ağacın fazladan kesilmesi gerekmiyor. Yatırımımızla hem kendi atık çam tomruk, kereste parçalarını ve talaşlarını hem de diğer tesislerde ortaya çıkan atıkları alıp çam peletine dönüştürüyoruz” diye konuştu.

“İki vardiya ile çalıştığımızda üretim kapasitemiz yıllık 12 bin tona çıkacak"

15 kişinin tesiste istihdam edildiğini kaydeden Zorlu, “2023 yılı biterken yatırımımızı tamamladık ve pelet üretimine başladık. Şuan tesisimizde kereste imalatı ve pelet üretimi bölümlerimizde 15 çalışanımızla, tek vardiyada yılda 6 bin ton pelet üretimi yapıyoruz. Müşteri kitlemiz çoğaldıkça iki vardiya ile çalıştığımızda üretim kapasitemiz yıllık 12 bin tona çıkacak. Ev kullanıcıları için 6 milimetre, endüstriyel tesislerde kullanılmak üzere de 8 milimetre boyutlu, hiçbir kimyasal katkı kullanmadan, yüzde yüz çam odunu ve kereste artıklarından elde ettiğimiz çam talaşından pelet üretiyoruz. Ürünümüz için Türk Standartları Enstitüsü (TSE) ve Avrupa Birliğine (AB) ihraç sertifikaları aldık. Şimdilik genellikle Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki illerde bulunan müşterilerimize satış yapıyoruz” şeklinde konuştu.

Devlet desteği alan 2 çocuk annesi kadın, pelet üretim tesisi kurdu

"Kömüre göre neredeyse tamamı yanan bir ürün"

Yatırım sayesinde Sıfır Atık projesine destek verdiklerini belirten Zorlu, “Kömüre göre neredeyse tamamı yanan, geride ihmal edilebilecek oranda kül bırakan, kalorisi yüksek, karbonmonoksit (CO) salınımı kabul edilebilir değerin altında, depolanması kolay, çevre dostu olan değerli bir ürünü yeniden ekonomiye kazandırıyoruz. Çevre dostu bu yatırımımızla, 2017 yılında devletimizin başlattığı ve bugün dünya gündeminde yer bulan Sıfır Atık projesine de katkı sağladığımızı düşünüyoruz. 7,2 milyon yatırım tutarlı projeme 3,9 milyon lira destek sağlayan devletime ve bu yatırımın hayat bulmasında katkı sağlayan herkese çok teşekkür ediyorum”ifadelerini kullandı. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Şanlıurfa Bakan Yumaklı: “Ceyhan 99 isimli buğday tohumunun toprakla buluşmasını gerçekleştirdik” Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, “TAGEM Genel Müdürlüğü tarafından geliştirilmiş olan Ceyhan 99 isimli buğday tohumunun toprakla buluşmasını gerçekleştirdik” dedi. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) Ceylanpınar işletmesinde Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM) tarafından geliştirilen buğday tohumunun ekimine katıldı. İşletmede incelemelerde bulunan ve yetkilerden bilgi alan Yumaklı, modern makine ve tekniklerle yapılan buğday ekimini takip etti. Yumaklı, burada yaptığı açıklamada bakanlık bünyesindeki TAGEM’in geliştirdiği Ceyhan 99 ismini taşıyan buğdayı verimli topraklarla buluşturduklarını belirtti. TİGEM’e ait Şanlıurfa Ceylanpınar TİGEM’in 1 milyon 600 bin dekarla dünyanın tek parça en büyük işletmesi olduğuna dikkat çeken Yumaklı, “Bunun 1 milyon dekarı sulanabilir arazi. Geriye kalan sulanamayan alanlarda da çok farklı faaliyetler devam ediyor. Bugün burada TAGEM Genel Müdürlüğü tarafından geliştirilmiş olan Ceyhan 99 isimli buğday tohumunun toprakla buluşmasını gerçekleştirdik. Şu an kullanılan buradaki teknolojinin gerek traktörler gerekse bu tohumun ve gübrenin toprakla buluşmasını sağlayan ekipmanlar açısından son derece gelişmiş olması elbette birçok kolaylığı sağlıyor ve kaynak kaybını da önlemiş oluyor” diye konuştu. “Burada üretilen tohumlar Türkiye’nin dört bir tarafındaki üreticilere ulaşmış oluyor” TİGEM’in fonksiyonları ve yüklendiği misyon itibarıyla Türkiye’deki tarımsal üretimin gelişmesi için önderlik ettiğinin altını çizen Bakan Yumaklı, yapılan yatırımlarla çiftçilerin daha iyi ürün alabilmeleri için onlara adeta örneklik yaptığını ve pilot uygulamaları gösterdiğini belirtti. TİGEM’in hem Türkiye hem de bitkisel üretim için bir emniyet supabı görevi üstlendiğine işaret eden Yumaklı, “Burada üretilen tohumlar Türkiye’nin dört bir tarafındaki üreticilere ulaşmış oluyor. Sertifikalı tohumu özellikle yaygınlaştırmakla ilgili bugüne kadar büyük başarı elde edilmiş. Bundan sonra da devam edecektir. Türkiye’de üretilen her 100 kilogramlık sertifikalı tohumun 40 kilogramının TAGEM tarafından geliştirilip, TİGEM tarafından da çoğaltılarak çiftçilerimize ulaştırıldığını düşünürsek hakikaten bu işletmeler ülkemiz tarımının ve bitkisel üretimin gelişmesi için büyük bir görev üstlenmiş durumda” dedi. “Üreticilerimiz verilen eğitimlerle yeni teknolojilerle de tanışmış oluyorlar” Bakan Yumaklı, kullanılan makine, ekipman ve teknoloji takibinin önemini vurgulayarak, şunları kaydetti: “Üreticilerimiz zaman zaman buralarda kendilerine verilen eğitimlerle yeni teknolojilerle de tanışmış oluyorlar. İnşallah burada üretilen ve Türkiye’nin dört bir yanına yayılan tohumlarla ülkemizin tarımsal üretimi, özellikle de üretim planlaması bağlamında bizim istediğimiz ve arzu ettiğimiz sonuçları bir eşgüdüm halinde verecek faaliyetler devam edecektir.”
İzmir Karşıyaka’nın simge yapısı Mahfel yıllardır sahipsiz İzmir Karşıyaka’nın önemli tarihi yapılardan olan, Atatürk’ün de İzmir ziyaretlerinde sıkça uğradığı ‘Mahfel’ bakımsızlıktan harabeye döndü. 2018 yılında Karşıyaka Belediyesinin kamulaştırma kararına rağmen mahfele sahip çıkılmadığını belirten AK Parti Karşıyaka Belediyesi Meclis Üyesi Hasan Ünal, “Burası cumhuriyetimizin bir mirası. Gelin Atatürk’ün mirasına sahip çıkın” şeklinde Karşıyaka ve İzmir Büyükşehir belediyelerine çağrıda bulundu. Karşıyaka tarihinin en köklü yapılarından biri olan Mahfel, cumhuriyetin ilanından sonra uzun yıllar Karşıyaka Spor Kulübü’ne, CHP Karşıyaka İlçe Başkanlığı’na ve Halkevlerine ev sahipliği yaptı. Kulüp binası olduğu dönemde, 1925 ve 1926 yıllarında Atatürk tarafından da ziyaret edilen Mahfel, yıllar önce kaderine terk edildi. Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlığı olarak tescilli bulunan ancak yıkılmaya yüz tutan tarihi yapının restorasyonu için Karşıyaka Belediye Meclisi 2018 yılında kamulaştırma kararı aldı. "Gazi Evi" olarak önerilen tarihi yapı, bahçesi ile birlikte bir bütün olarak korunacak iken meclisin kamulaştırma kararı sonraki süreçte kağıt üzerine kaldı. “Atatürk’ün mirasına sahip çıkın” Karşıyaka Belediye Meclisinin 2018 yılında burası için kamulaştırma kararı aldığını hatırlatan AK Parti Karşıyaka Belediyesi Meclis Üyesi Hasan Ünal, "Gerek Karşıyaka Belediyesi gerek İzmir Büyükşehir Belediyesinin kamulaştırma kararının gereği olarak buranın satın alma işlemini gerçekleştirmesi gerekiyor. Cumhuriyet değerleriyle gurur duyuyorsak burası da cumhuriyetimizin bir mirası. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün mirası. Ata’mızın burada ayak izleri var. ’Atatürkçüyüz’ demekle, ’Atatürk’ün partisiyiz’ demekle, Atatürkçü olunmuyor. Gelin Atatürk’ün mirasına sahip çıkın.” dedi. Yerel yönetimlerin tarihi yapıya sahip çıkmaması durumunda, buranın restorasyonu ilgili bir kampanya başlatacağını ve ilk katkıyı kendisinin koyacağını söyleyen Ünal, öncelikle belediyelerden adım atılması gerektiğini sözlerine ekledi.
Adana Annesinin ölümüne neden olan sürücü serbest kaldı, kızı gözyaşlarıyla karara itiraz etti Adana’da ölüme neden olan sürücünün testis kanseri olduğu gerekçesiyle 45 günde tahliye edilmesine kazada hayatını kaybeden kadının ailesi tepki gösterdi. Kazada annesi ölen Cansu Akbaş, gözyaşlarıyla karara itiraz edeceklerini belirterek, "Özel bir hastaneden alınma kanser hastası raporunu mahkemeye sunuyorlar ve serbest bırakılıyor. Bu çocuk son 1 ayda 19 kez aşırı hızdan ceza yemiş" dedi. Kaza, geçen 10 Ağustos’ta merkez Çukurova ilçesi Turgut Özal Bulvarı’nda saat 21.00 sıralarında meydana geldi. İddiaya göre, Kasım Y. (23) idaresindeki 01 AEY 213 plakalı Volkwagen marka otomobil, sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu refüje çıktı. Araç, bu sırada yolun karşısına geçmeye çalışan Sevgi Akbaş’a (54) çarptı. Çarpmanın etkisiyle savrulan Akbaş, kafasını kaldırıma vurdu. Çevredekilerin ihbarı üzerine bölgeye sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Sağlık ekipleri kadının olay yerinde hayatını kaybettiğini belirlerken, polis ekipleri Kasım Y.’yi gözaltına aldı. Panik anları güvenlik kamerasında Öte yandan, bir iş yerinin güvenlik kamerasına yansıyan kazada, Kasım Y.’nin makas attıktan sonra aracının kontrolden çıktığı, kafede oturanların panik yaşadığı görüldü. Ayrıca kaza ile ilgili alınan kaza tespit tutanağı ve trafik bilirkişi raporunda, kazanın oluşumunda sürücü Kasım Y.’nin kusurlu, Sevgi Akbaş’ın ise kusursuz olduğu belirtildi. Tahliye edildi Tutuklanıp cezaevine gönderilen Kasım Y. hakkında, Adana 40. Asliye Ceza Mahkemesi’nde ’Taksirle Ölüme Neden Olma’ suçundan açılan davanın ilk duruşması görüldü. Tutuklu sanık Kasım Y. savunmasında, "Kaza diğer aracın beni sıkıştırması nedeniyle meydana geldi. Kaza sırasında alkollü değildim. Kazadan sonra olay yerinden ayrılmadım. Olayda kusurumun olmadığını düşünüyorum. Öncelikle beraatimi isterim, hakkımda ceza tayin edilecek olursa bu cezayı kamuya yararlı bir işte ücretsiz olarak çalışıp infaz etmek isterim" dedi. Sanık avukatı Ahmet Özer de, "Müvekkilim testis kanseridir. Tedavi evraklarını mahkemeye sunuyoruz. Müvekkilimin bu aşamada tahliyesini talep ederiz" dedi. Mahkeme hakimi, sanık Kasım Y.’nin tutuklulukta geçirdiği süre, delillerin önemli ölçüde toplanmış olması, ayrıca testis kanseri olduğunu göz önüne alarak ’Konutu Terk Etmeme’ ve ’Yurt Dışına Çıkamamak’ adli kontrol şartları ile tahliyesine karar verdi. Özel hastaneden alınan raporu mahkemeye sundular Öte yandan, mahkemeye sunulan kanser hastası raporunun ise özel bir hastaneden alındığı ve raporda ’2022 yılında testis kanseri tanısı konmuştur. Nüsk riski olan olgunun takipleri devam etmektedir. Ağustos 2024 tarihli kontrolünde remisyonda (hastalık aktivitesinin bulunmadığı) olduğu tespit edilmiştir’ yazıldığı görüldü. Aile karara itiraz etti Sevgi Akbaş’ın ailesi ise bu karara itiraz etti. İhlas Haber Ajansı’na konuşan Sevgi Akbaş’ın 23 yaşındaki kızı Cansu Akbaş, "Annem eve gidiyordu ve karşıda karşıya geçerken çok yüksek hızla gelip çarptı anneme ve ölümüne neden oldu. 45 gün cezaevinde yattı ve çıktı. Biz 45 günlük ceza beklemiyorduk, en azından acımızın biraz daha dinmesini bekliyorduk. Bir şey yapamıyoruz, elimizden bir şey gelmiyor. Turgut Özal Bulvarı’nda bu yapılan 140 kilometre hız normal değil. Otoyolda bu hız yapılmaz. Bunun kaza olduğuna asla inanmıyoruz" ifadelerini kullandı. "Biz sadece adalet istiyoruz" "Son 1 ayda 19 kez aşırı hızdan ceza yemiş" diyen Akbaş, sürücünün kaza öncesi ise bir başkasıyla yarıştığını iddia etti. Akbaş, "Güvenlik kamerası görüntülerinde zaten hepsi görülüyor. Çok geriden başlıyor yarış. Çok hızlı bir şekilde geliyor ve asla frene basmıyor. Annemi gördüğü halde asla durmuyor. Özel bir hastaneden alınma kanser hastası raporunu mahkemeye sunuyorlar ve serbest bırakılıyor. Biz bunu da asla anlamlandıramıyoruz. Biz sadece adalet istiyoruz. Başkalarının başına gelsin istemiyoruz" diyerek gözyaşlarına boğuldu.