GÜNDEM - 14 Ekim 2024 Pazartesi 12:08

Bakan Kacır açıkladı: "TSE 155 bin ürünü denetleyerek, 4 bin 200 uygunsuz ürünün ülkemize girişini engelledi"

A
A
A
Bakan Kacır açıkladı: "TSE 155 bin ürünü denetleyerek, 4 bin 200 uygunsuz ürünün ülkemize girişini engelledi"

14 Ekim Dünya Standartlar Günü dolayısıyla düzenlenen programda konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, "Geçtiğimiz ay Kolombiya’da düzenlenen ISO Konsey Toplantısında alınan karar doğrultusunda ISO Haftası etkinliklerine Türk Standartları Enstitümüz 2027 yılında İstanbul’da ev sahipliği yapacak. Yalnızca geçtiğimiz yıl Enstitümüz; 42 bin 660 deney raporu, 13 bin 640 kalibrasyon sertifikası, 18 bin 963 ürün belgesi, bin 448 CE belgesi, 5 bin 12 sistem belgesi, 585 helal belgesi düzenledi. İthalat denetimleri kapsamında 155 bin ürünü denetleyerek 4 bin 200 uygunsuz ürünün ülkemize girişini engelledi" dedi.


Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, 14 Ekim Dünya Standartlar Günü’nde Gebze Bilişim Vadisi’nde düzenlenen programa katıldı. Bakan Kacır’ın yanı sıra programda, Uluslararası Standartlar Teşkilatı (ISO) Başkanı Dr. Sung Hwan Cho, TSE Başkanı Mahmut Sami Şahin, Kocaeli Valisi İlhami Aktaş ile çok sayıda katılımcı yer aldı. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, "1954 yılında mütevazi imkanlarla, sanayi ve ticaret odalarımızın çabalarıyla kurulan enstitümüz 70 yıllık başarılarla dolu yolculuğunda, ülkemizde standardizasyon ve kalite anlayışının yeşermesi ve yerleşmesinde öncü rol üstlendi. Türk malı damgasının aynı zamanda yüksek kaliteyle eşdeğer olduğunu tescilledi. Vatandaşlarımızın dünya standartlarında güvenli ürün ve hizmetlerle buluşmasına vesile oldu. Ülkemizin üretim ve teknoloji geliştirme yolculuğunda yeni bir sayfa açtığımız son 22 yılda ise kurumumuzu gelişmiş bir alt yapıya, modern inovasyon ve teknolojiye, geniş kapsamlı bir organizasyon yapısına kavuşturduk. Kurumumuzu, evrensel normları dikkate alarak, stratejik hamlelerle yeniden yapılandırdık. Uluslararası standartlara yön veren, ülke sathı ve dünya pazarında rekabet gücü sağlayan sanayimizin omurgası haline getirdik. Kurumumuz bugün nitelikli insan kaynağı ve dünya standartlarındaki laboratuvar altyapısıyla nitelikli ihracatımızın katalizörü vazifesi görüyor. Standartları tayin edenlerin aynı zamanda küresel ticaretin oyun kurucuları olduğu yaklaşımıyla sanayicilerimizin hak ve menfaatlerini uluslararası platformda en güçlü şekilde savunuyor" diye konuştu.



"Dünya Standartlar Günü geldiğimiz noktada tüm dünyada, standartların hem üretici hem de tüketici açısından önemini kavranmasına vesile oluyor"


Her yıl 14 Ekim’de kutlanan Dünya Standartlar Gününün TSE ve bizler için her zaman ayrı bir önemi var. Uluslararası Standardizasyon Teşkilatının (ISO) 1967’de gerçekleştirilen genel kurul toplantısında dönemin TSE Başkanı merhum Faruk Sünter 3 yıllığına ISO Başkanı seçilmişti. Kendisinin teklifi üzerine 1969 yılında ISO Konseyi 14 Ekim’i Dünya Standartlar Günü olarak onayladı. İlk kez 1970’te kutladığımız ’Dünya Standartlar Günü’ geldiğimiz noktada tüm dünyada, standartların hem üretici hem de tüketici açısından önemini kavranmasına vesile oluyor. Bizlere de Türkiye Yüzyılında ülkemizi muasır medeniyetler seviyesinin de üzerine taşıma hedefimizde güçlü standardizasyon bilincinin ve altyapısının rolünü ve önemini tekrar hatırlatıyor. Bu vesileyle, geçmişten günümüze TSE’nin büyük ve güçlü Türkiye’nin bayraktar kurumları arasında yer alması için emek ve gayretlerini esirgemeyen herkese şahsen teşekkürlerimi sunuyorum. Ahirete irtihal edenleri rahmetle anıyorum" şeklinde konuştu.



"Sanayide çalışan sayımızı 3,9 milyondan 6,7 milyona, Ar-Ge harcamalarımızı 1,2 milyar dolardan 12 milyar dolara çıkardık"


"Ülkemiz ikinci asra, Türkiye Yüzyılı’na yaraşır kazanımlarla, güçlü ve stratejik hedeflerle adım attı" diyen Kacır, "Hayata geçirdiğimiz reform niteliğinde hamlelerle hemen her alanda yatırım, istihdam, üretim, icat ve ihracat rotasında önemli başarılara imza atıyoruz. Sanayide çalışan sayımızı 3,9 milyondan 6,7 milyona, Ar-Ge harcamalarımızı yıllık 1,2 milyar dolardan 12 milyar dolara çıkardık. Sayılarını 191’den 362’e yükselttiğimiz organize sanayi bölgelerimiz ve kurduğumuz 45 endüstri bölgesiyle ülkemizi küresel üretim üssü haline getirdik. Otomotivden kimyaya, makineden demir-çeliğe, beyaz eşyadan savunma ve havacılığa, tekstilden mobilyaya sanayimizin tüm sektörlerinin öncülüğünde ihracatımızı 22 yılda 36 milyar dolardan 262 milyar dolara yükselttik. Yerli ve milli elektrikli otomobilimiz TOG’u, milletimizle buluşturduk" ifadelerini kullandı.



"TSE İthalat denetimleri kapsamında 155 bin ürünü denetleyerek 4 bin 200 uygunsuz ürünün ülkemize girişini engelledi"


Büyüme ve kalkınma yolculuğunda yakalanan ivmeyi daha yukarıya taşıyacak, Milli Teknoloji Hamleyi güçlendirecek adımları kararlılıkla attıklarını belirten Bakan Kacır, "Katma değerli ve ileri teknolojiye odaklanmış üretim zemininde, yeşil ve dijital dönüşümü hayata geçirip Türk sanayisini küresel arenada daha güçlü, daha etkili konuma yükseltiyoruz. Kalite ve standardizasyonu önceleyen bir üretim anlayışı da Türkiye Yüzyılında güçlü üretim altyapımızın sürdürülebilirliği ve rekabetçiliği için vazgeçilmez unsurdur. Vatandaşlarımızı güvenilir ve kaliteli ürün ve hizmetlerle buluşturmanın anahtarıdır. Türk Standartları Enstitüsü; belgelendirme, muayene, gözetim, doğrulama, deney, kalibrasyon ve eğitim hizmetleriyle, geliştirdiği standartlarla vatandaşlarımız, sanayicilerimiz ve müteşebbislerimizin her zaman destekçisi konumundadır. Yalnızca geçtiğimiz yıl Enstitümüz; 42 bin 660 deney raporu, 13 bin 640 kalibrasyon sertifikası, 18 bin 963 ürün belgesi, bin 448 CE belgesi, 5 bin 12 sistem belgesi, 585 helal belgesi düzenledi. İthalat denetimleri kapsamında 155 bin ürünü denetleyerek 4 bin 200 uygunsuz ürünün ülkemize girişini engelledi. TSE ayrıca girişimcilerimizin, vatandaşlarımızın güvenli, küresel standartlarla uyumlu ve çevreye duyarlı ürünlerle buluşmasında köprü görevi üstlendi. Adil rekabet ortamını savunarak; ’Türk Malı’ etiketinin marka değerini güçlendirdi. Düzenlediği eğitimlerle de standardizasyon kültürünün ülkemizde daha geniş kitleler tarafından benimsenmesini, yaygınlaşmasını ve hayata geçirilmesini teşvik etti" dedi.



"Türkiye Yüzyılında sanayicilerimiz ve tüketicilerimizi tarafsız, bağımsız, etkin ve güvenilir hizmetlerle buluşturacaktır"


"Konuşmasını sürdüren Kacır, "Bugün, yapay zekadan kuantum teknolojilerine, hidrojen teknolojilerinden elektrikle çalışan araçlara 158 ayna komite ve bu komitelere üye 2 bin 748 uzmanıyla TSE; küresel standartları yalnızca uygulayan değil, aynı zamanda bu standartların oluşturulmasında etkin çalışan kurumdur. Özellikle ikiz dönüşümün iş dünyasının ajandasında en üst sıralarda yer aldığı bu dönemde yürüttüğü çalışmalarla sanayimizin ihtiyaçlarına cevap veriyor. Enstitümüz; cep telefonu, tablet, akıllı saat, bilgisayar, oyun konsolu ve modemlerin yenilenerek yeniden satışa sunulması sürecinde uyulacak standartları belirleyerek elektronik ürünlerin ekonomiye yeniden kazandırılmasını sağladı. Veri merkezlerinin sürdürülebilir ve enerji verimliliği odaklı faaliyet göstermeleri için devreye aldığımız Veri Merkezi Belgelendirme Programıyla da yatırımcıların ve işletmecilerin uygunluk değerlendirme faaliyetine kolay erişiminin önünü açtı. 2053 Net Sıfır Emisyon Hedeflerimiz doğrultusunda; ürün karbon ayak izi, su ayak izi, Yeşil OSB, Su Verimliliği Yönetimi alanlarında devreye aldığı yeni standartlarla iş dünyamızın ihtiyaçlarını adresleyen kıymetli çalışmalara imza attı. Savunma sanayii, demiryolu sistemleri, rüzgar ve nükleer enerji santralleri gibi stratejik alanlarda teknolojik bağımsızlığımızı tahkim edecek belgelendirme, sertifikasyon ve uygunluk değerlendirme altyapısı ile bilgi birikimini de TSE bünyesinde oluşturuyoruz. Böylesine kritik görevler yürüten, geniş bir yelpazede görev ve sorumluluğu bulunan enstitümüz; Türkiye Yüzyılında sanayicilerimiz ve tüketicilerimizi tarafsız, bağımsız, etkin ve güvenilir hizmetlerle buluşturacaktır" diye konuştu.



"Ankara Kalite Kampüsü Türkiye’nin kalite ve uygunluk değerlendirme üssü olacak"


Ulusal, bölgesel ve uluslararası alanda tercih edilen, küresel standartların oluşturulmasında söz sahibi kuruluş olma vizyonuyla çalışmalarını sürdürecektir. Modern altyapısı ve nitelikli insan kaynağıyla yüksek teknolojili ve yüksek katma değerli ürün pazarında Türkiye’yi devler ligine taşıma iddiamızı TSE sahiplenmeye devam edecektir. Ankara Kalite Kampüsümüz, ‘Büyük ve Güçlü Türkiye’ ruhuna yaraşır bir proje olarak hızla devam ediyor. Türkiye’nin kalite ve uygunluk değerlendirme üssü olacak bu merkez; yalnızca ulaşımdan enerjiye, elektroteknikten yapı malzemelerine farklı sektörlerin deney ve test ihtiyacına cevap vermekle kalmayacak, ülkemizin üretim altyapısı için güç çarpanı vazifesi görecektir. TSE’yi küresel uygunluk değerlendirme pazarında bölgesel bir oyuncu konumuna taşıyacaktır. Bugün yapay zekadan nesnelerin internetine, büyük veriden robotiğe pek çok yenilikçi teknolojiyle tüm dünyada iş modelleri yeniden tanımlanıyor. Teknoloji; insanlığın karşı karşıya kaldığı iklim değişikliği, açlıkla mücadele, kuraklık gibi farklı sınamaların çözüm adresi olarak görülüyor. Küresel düzenin teknolojiyle yeniden şekillendiği bir dönemde teknolojinin standartlarını belirleyenler; kuşkusuz küresel teknoloji yarışında hangi ülkelerin, zümrelerin ve firmaların rekabet üstünlüğüne sahip olacağını da bize işaret edecektir. Türkiye olarak tüm platformlarda, her ülkenin stratejik değere sahip teknoloji ürünlerini kendi kabiliyetleri ile geliştirip üretebilmesinin ulusal egemenliğini koruması açısından kritik önemde olduğunu vurguluyoruz" şeklinde konuştu.



"ISO Haftası etkinliklerine Türk Standartları Enstitümüz 2027 yılında İstanbul’da ev sahipliği yapacak"


"Teknoloji geliştirmede ve üretmede tekelleşmeye neden olacak yaklaşımların insanlık için huzur ve refah getirmeyeceğini savunuyoruz" diyen Bakan Kacır, "Küresel ortak menfaati önceleyen teknoloji yaklaşımımızı uluslararası platformlarda seslendirirken bugün olduğu gibi gelecekte de TSE öncü rol üstlenecek. Bizlerin de enstitümüzün her zaman yanında olacağımızdan hiç şüpheniz olmasın. Bu vesileyle ülkemizin uluslararası standardizasyon camiasında temsilini güçlendirecek bir gelişmeyi de sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyuyorum. Geçtiğimiz ay Kolombiya’da düzenlenen ISO Konsey Toplantısında alınan karar doğrultusunda ISO Haftası etkinliklerine Türk Standartları Enstitümüz 2027 yılında İstanbul’da ev sahipliği yapacak. ISO Genel Kurul Toplantısı, ISO Konsey Toplantısı, ISO Politika ve Finans Daimi Komite Toplantıları ile ISO Gelişmekte Olan Ülkeler Komitesi toplantılarını kapsayan bu büyük organizasyonla dünya genelinden bin 500’den fazla paydaşı ülkemizde ağırlayacağız. Benzersiz konumuyla kültürlerin, fikirlerin, yeni girişimlerin ve kıtaların buluşma noktası İstanbul; uluslararası standardizasyon camiasını da aynı çatı altında toplayacak" dedi.



"Bugün TSE, 7 bin 283 ulusal standarttan oluşan, toplamda 38 bin 440 standartla üretim-tüketim ekosistemimize katkı sağlamaktadır"


Türk Standardları Enstitüsünün 70. yılını kutlayan TSE Başkanı Mahmut Sami Şahin, "TSE, kurulduğu günden bu yana sanayicilerimizin, kamu kurumlarının, akademisyenlerin ve sivil toplum kuruluşlarının standardizasyon çalışmalarının merkezi olmuştur. Bugün TSE, 7 bin 283 ulusal standarttan oluşan, toplamda 38 bin 440 standartla üretim-tüketim ekosistemimize katkı sağlamaktadır. TSE, uluslararası alanda da aktif bir rol oynayarak 144 teknik komitede katılımcı üye, 254 teknik komitede gözlemci üye olarak yer almakta ve 2 komitede sekreterya görevini yürütmektedir. Ayrıca, ISO 2030 Stratejik Planı doğrultusunda uluslararası standartları geliştirerek küresel ticareti desteklemeyi, adil ve kapsayıcı ekonomik büyümeyi sağlamayı, yeniliklerle sağlığı korumayı ve sürdürülebilir bir gelecek oluşturmayı hedeflemektedir. Tanıtım ve pazarlama faaliyetlerimizin etkinliğini artırarak kurumsal kimliğimizi güçlendiriyor, küresel ve rekabetçi bir yapı oluşturmak için çalışıyoruz. Yalın yönetim anlayışıyla operasyonel mükemmelliğe ulaşmayı hedefliyor, tüm süreçlerimizde verimlilik ve kaliteyi ön planda tutuyoruz. Daha iyi bir gelecek için standartların önemini her geçen gün daha iyi anlıyor ve bu anlayışı daha geniş kitlelere yaymak için çalışıyoruz" diye konuştu.


Uluslararası Standartlar Teşkilatı (ISO) Başkanı Dr. Sung Hwan Cho ise konuşmasında, "Bu yıl Dünya Standartlar Günü’nü inovasyonu kutlamak için kullanıyoruz. Ama tam olarak neyi ve neden işaretliyoruz? Binlerce uzmanın işbirliğine dayalı çabalarını takdir ediyoruz gönüllü teknik anlaşmaları geliştiren ve nihayetinde uluslararası standartlar. Onlar, bilgileri ve uzmanlıkları ile isimsiz kahramanlardır, zaman ve çaba harcayarak somut bir fark oluştururlar. Dünyayı daha güvenli bir yer haline getirirler, Bu günü bu insanları ve çalışmalarını tanımak için kullanmak istiyoruz.


2024 yılında inovasyonu da tanıyacağız. Bugün burada dururken, Türkiye’nin sadece insanlığın en eski medeniyetlerinden biri olmadığını, aynı zamanda dünyaya yüzyıllar boyunca dünyaya en büyük yeniliklerinden bazılarını getirmiştir. Robot teknolojisinin öncüsü ve ve hatta dünyaya ilk kadın savaş pilotunu kazandırdı. Bu ülke birçok kez ilklere imza atmıştır" ifadelerini kullandı.


Program sonunda şirketlere helal uygunluk belgesi, yönetim sistemi belgesi, helal turizm belgesi verildi.



Bakan Kacır açıkladı: "TSE 155 bin ürünü denetleyerek, 4 bin 200 uygunsuz ürünün ülkemize girişini engelledi"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bakan Uraloğlu: "Antalya-Alanya Otoyolu’nun tamamlanmasıyla zamandan ve akaryakıttan 6,6 milyar tasarruf edeceğiz" Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Antalya-Alanya Otoyolu’nun tamamlanmasıyla zamandan ve akaryakıttan toplam 6,6 milyar lira tasarruf sağlanacağını dile getirdi. Bakan Uraloğlu, bakanlık binasında gerçekleştirilen Antalya-Alanya ve Ankara-Kırıkkale-Delice Otoyolu Projeleri Yapım Protokolü İmza Töreninde konuştu. Ankara-Kırıkkale-Delice ve Antalya-Alanya Otoyolları projesi gibi yeni projelerle karayolu ulaşım ağının gücüne güç katmaya ve vatandaşların güvenli ve konforlu ulaşımla buluşturmaya devam ettirdiklerini dile getiren Uraloğlu, “Bu yeni inşa edeceğimiz otoyollarımızdan Ankara-Kırıkkale-Delice Otoyolumuzun 101 kilometresini ana gövde, 19 kilometresi ise bağlantı yolu olmak üzere toplam 120 kilometre uzunluğunda projelendirdik. Proje çerçevesinde; Ankara Çevre Yolu, İmar Yolu, Elmadağ, Kırıkkale Batı, Kırıkkale Güney, Kırıkkale Doğu ve Yozgat Ayrım Kavşağı olmak üzere 7 adet kavşak, toplam uzunlukları 3 bin 656 metre olan 4 adet tünel, 3 bin 652 metrelik 8 adet viyadük ve 3 adet otoyol hizmet tesisi de inşa edeceğiz” dedi. Ankara-Kırıkkale-Delice Otoyolu’nun Marmara’dan Doğu Anadolu’ya, Ege’den Karadeniz’e, Akdeniz’den Karadeniz’e erişim sağlayan kara yolu koridorları arasında önemli bir köprü özelliği taşıdığını dile getiren Uraloğlu, “Bu proje ile yük ve yolcu taşımacılığını daha güvenli, hızlı ve konforlu bir şekilde Ankara’nın doğu ve kuzey koridoruna ve buradan da Ortadoğu ve Kafkas ülkelerine aktarmış olacağız. Ankara-Kırıkkale arasında bulunan mevcut devlet yolu yoğunluğunu da azaltmış olacağız. Kırıkkale; Yozgat-Sivas üzerinden Doğu’ya, Çorum üzerinden Orta Karadeniz’e, Kayseri üzerinden Doğu Akdeniz ve Güneydoğu’ya uzanan yolların kavşak noktasında yer alması bakımından, bu proje 43 il için batıya açılan kapıdır. Trafik sıkışıklığının ortadan kalkmasıyla; zamandan 2,8 milyar lira, akaryakıttan 500 milyon lira olmak üzere yıllık toplam 3,3 milyar lira tasarruf edilecektir. Ayrıca çevreye zarar veren araçların karbon emisyonunu da 41 bin ton azaltarak doğanın korunmasına katkı sağlayacağız” ifadelerini kullandı. Antalya-Alanya Otoyolu’nun ise 84 kilometresinin ana gövde ve 38 kilometresinin bağlantı yolu olmak üzere 122 kilometre uzunluğunda projelendirdiklerini kaydeden Uraloğlu, “Bu projemiz kapsamında da Serik Kavşağı, Taşağıl Kavşağı, Manavgat Kavşağı, Manavgat Doğu Kavşağı, Alarahan Kavşağı, Konaklı Kavşağı ve Alanya Batı Kavşağı olmak üzere 7 adet kavşak, toplam 11 bin 300 metre uzunluğunda 8 tünel, 7 bin 30 metrelik 19 adet viyadük ve 4 adet otoyol hizmet tesisi de inşa edeceğiz” ifadelerine yer verdi. Antalya-Alanya Otoyolu Projesi’nin bölge turizmi için önemli bir dönüm noktası olacağını bildiren Bakan Uraloğlu, “Artık neredeyse bütün yıla yayılan trafik yoğunluğu, otoyol sayesinde önemli ölçüde azalacağı için bu durum, turistlere ve vatandaşlarımıza daha rahat ve stressiz bir seyahat imkanı sağlamış olacaktır. Daha kısa sürede daha fazla noktaya ulaşabilme imkanı, turistlerin bölgede daha fazla zaman geçirmelerine ve farklı destinasyonları keşfetmelerine imkan tanıyacak” açıklamasında bulundu. Antalya-Alanya Otoyolu’nun tamamlanmasıyla zamandan ve akaryakıttan toplam 6,6 milyar lira tasarruf sağlanacağını dile getiren Uraloğlu, çevreye zarar veren araçların karbon emisyonunun da 57 bin ton azaltarak doğanın korunmasına katkı sağlayacaklarını sözlerine ekledi. Öte yandan, Uraloğlu, Türkiye’nin gelişimi ve Türkiye Yüzyılı için koyulan hedeflere ulaşma noktasında her türlü kararlılığı ve gayreti göstermeye devam edeceklerini vurguladı.
Erzincan Tercan dağlarında yetişen yaban meyveleri pazar tezgahlarını süslüyor Erzincan’ın Tercan ilçesinde bazı vatandaşlar, dağlık alanda yetişen alıç, kuşburnu, gibi doğal meyveleri toplayıp pazarda satarak, aile bütçelerine katkı sağlıyor. Özellikle dağlarda ve çevresinde doğal yetişen alıç, kuşburnu gibi meyveler, sonbaharda yöre halkına farklı lezzet sunuyor. Dikenli ve çalı tipi ağaçlarda ekim ayında olgunlaşan, sarı ve turuncu renkteki alıç, kırsalda yaşayanlar için gelir kapısı da oluyor. Daha çok ilçe dışından vatandaşların talep ettiği alıç tercihe göre çiğ olarak ya da marmelat ve sirkesi yapılarak tüketiliyor. Dağda yetişen meyveleri Tercan pazarında satan Emine Akça, “Tercan’a bağlı Pelegöz köyündenim ama uzun yıllardır İzmir’in Buca ilçesinde ikamet ediyorum. Buradaki köyümüzde evimiz var her yaz geliyoruz. Dağda yetişen meyveleri toplayıp satarak aile bütçesine katkı sağlıyorum” dedi. Dağ meyvelerinin artık daha da kıymetlendiğini anlatan Akça, "Kimi ham olarak tüketiyor kimi de marmelat gibi ürünler yapıyor. Özellikle sağlıklı olduğunu doktorlar tavsiye ettiğinden tüketimi çok oluyor. Talep çok olduğundan şimdi eskisi gibi pazarda çok fazla kuşburnu bulunmuyor." diye konuştu. Köyünde eşiyle birlikte günlerce dağlarda topladıkları meyveleri Tercan’da kurulan pazara getirerek sattıklarını ifade eden Emine Akça, "Bu meyveleri toplamak çok zor oluyor ama kimseye muhtaç olmamak, kendi ihtiyacımızı karşılamak için çalışıyoruz. Eşimle sabah erkenden çıkıp kahvaltımızı dağda yaptıktan sonra zor şartlarda topluyoruz. Topladığımız doğal ürünlere halkımız büyük rağbet gösteriyor” dedi.
Antalya Forum Muratpaşa’da göç sonuç bildirgesi açıklandı Antalya’da Muratpaşa Belediyesince düzenlenen ‘göç’ başlıklı Forum Muratpaşa’nın sonuç bildirgesi yayımlandı. 11 maddelik bildirgede “Göç sorunu, Türkiye’nin gerçekleri ve vatandaşların yaşadığı sosyal ve ekonomik şartlar göz önünde bulundurularak ele alınmalı” ifadesine yer verildi. Eğitim, göç, gelir dağılımı adaletsizliği ve iklim krizi gibi küresel sorunlara çözümler geliştirmeyi hedefleyen Forum Muratpaşa’nın ikincisi göç gündemiyle toplandı. Forumda Gazeteci-yazar Merdan Yanardağ, Türkiye Mülteci Konseyi ve Afgan Mülteciler Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Zakira Hekmat, İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi (İGAMDER) Başkanı ve eski Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği Türkiye Temsilcisi Metin Çorabatır konuşmacı olarak yer aldı. Formun moderatörlüğü Evren Özalkuş üstlendi. Forum, Belediye Başkanı Ümit Uysal’ın açılış ve değerlendirme konuşmasıyla başladı. Başkan Uysal, konuşmasında, şunları söyledi: “Her üç kişiden ikisinin gıda alırken zorlandığı bir Türkiye’den söz ediyoruz. Dünya, Türkiye’deki çelişkiyi görmezse, ‘Mültecilere sakın dokunma’ baskısını devam ettirirse, şartları uymayanları iade gibi Türkiye’nin yasal haklarını dahi kullandırmamakta bu derece ısrar ederse bu dengesizlik, bu eşitsizlik, bu ekonomik kriz ortamı yarın Türk vatandaşlarının da Ege’den, Karadeniz’den, her taraftan gelişmiş ekonomilere doğru yürümelerine neden olur. Eğer bu baskı bu şekilde Türkiye’yi örselemeye devam ederse çok sakıncalı sonuçları olacaktır.” Forum Muratpaşa’da her konuşmacı yarım saatlik sunumlarının ardından izleyicilerin sorularını cevapladı. Foruma sivil toplum kuruluşları ve siyasi parti temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda vatandaş da katıldı. Yaklaşık 4 saat devam eden forumun sonunda 11 maddelik sonuç bildirgesi açıklandı. Bildirgede şunlar yer aldı: “Göç politikaları Türkiye gerçeklerine uygun olmalı” Göç sorunu, Türkiye’nin gerçekleri ve vatandaşların yaşadığı sosyal ve ekonomik şartlar göz önünde bulundurularak ele alınmalı. Göç politikaları yalnızca merkezi otoritelerce değil, yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşlarının da aktif katılımıyla, ortak akılla oluşturulmalı. “Geri dönüş sağlanmalı” Göçmenlerin ülkelerine güvenli bir şekilde dönmeleri sağlanmalı. Mültecilik statüsü yeniden değerlendirilmeli. Ülkelerine gidip geri dönen mültecilerin ülkelerinde güvende olup olmadıklarına ilişkin statüleri gözden geçirilmeli. İltica başvuruları hızlı ve etkin bir şekilde sonuçlandırılmalı. Şartları uygun olmayanlar reddedilmeli. “Türkiye depo ülke olmaktan çıkmalı" Türkiye, gelişmiş ülkeler tarafından depo ülke olarak görülmemeli, bu politikaya karşı durulmalı. Bu yaklaşımı güçlendirecek politik diyaloglardan kaçınılmalı. Göçmenlerin yükü, ülkeler arasında adil ve dengeli şekilde paylaşılmalı. Türkiye, uluslararası hukuk ve sözleşmelerde yer alan haklarını Avrupa devletleriyle aynı şekilde kullanmalı. “İskan politikaları belirlenmeli” Göçmenlerin yerleşim süreçleri için sosyal ve ekonomik şartlar dikkate alınarak iskan politikaları oluşturulmalı. Göçmenler, demografi politikalarına uygun doğum planlaması konusunda bilinçlendirilmeli. “Göçmenlerin durumu kategorize edilmeli” Türkiye’deki göçmenler, iş gücü, eğitim gibi farklı kategorilere ayrılarak daha etkin politikalar üretilmeli. Ekonomimize katkı sağlayacağı düşünülenler oturma ve çalışma izni verilerek hukuki statüye kavuşmalı, çalışma şartlar iyileştirilmeli. Bu grup ve dönüşü halinde zulme ve hak ihlaline uğrayacağı sabit olan grup dışındakiler güvenli şekilde iade edilmeli. “Entegrasyon politikaları ve toplumsal diyalog geliştirilmeli” Özellikle ilticası kabul edilenler ile çalışma ve oturma izni verilen göçmenler için ekonomik, sosyal ve kültürel entegrasyonu sağlayacak politikalar oluşturulmalı. Göçmenler ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasındaki ön yargıları kırmak için diyalog ortamları oluşturulmalı. “Sosyal barış sağlanmalı” 1951 Cenevre Sözleşmesi uyarınca göçmenlere ücretsiz olarak tanınan eğitim, sağlık gibi fiili ve hukuki haklar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına da sosyal barışın sağlanması amacıyla sunulmalı. “Afrika ile vize politikaları yeniden düzenlenmeli” Sayılarının 2050’de 200 milyonu bulacağı düşünülen iklim mültecilerinin, Afrika’nın orta ve alt bölümündeki ülkelerle olan vize muafiyet anlaşmaları ve kolay vize verme politikası nedeniyle ağırlıklı olarak Türkiye’ye yönelmektedir. İstanbul’un belirli semtlerinde yoğunlaşan bu göçün ve yerleşim yoğunluğunun titizlikle takibi yapılmalı, vize muafiyet anlaşmaları derhal gözden geçirilmeli, kolay vize politikasından derhal vazgeçilmeli. “Şeffaf bilgi paylaşımı zorunlu” Göçmenlerle ilgili bilgi kirliliğini önlemek için kamu kurumları verileri net ve şeffaf bir şekilde paylaşmalı. Göçmenlerle ilgili veri toplama, istatistiksel çalışmalar ve raporlamalar artırılmalı. “STK ve cemaatler yakından izlenmeli” Göçmenlerle ilgili çalışmalar yapan sivil toplum kuruluşları ve cemaatlerin faaliyetleri denetlenmeli. Göçmenlerin suç örgütleri tarafından istismar edilmesi engellenmeli. "Göçmenler iç ve dış politikada araçsallaştırılmamalı" Göçmenler, siyasi çıkarlar uğruna iç ve dış politikada bir araç olarak kullanılmamalı.