ASAYİŞ - 11 Aralık 2024 Çarşamba 12:48

Duvarı kırıp 35 yıllık komşusunun eşyalarını çalmıştı, "Alkolün etkisindeydim" dedi

A
A
A
Duvarı kırıp 35 yıllık komşusunun eşyalarını çalmıştı, "Alkolün etkisindeydim" dedi

İzmir’in Bayraklı ilçesinde 35 yıllık komşusunun duvarını delip çeyizlik eşyalarını çalan ve daha sonra duvarı yeniden inşa eden hırsız, polis ekiplerinin sıkı takibi sonucu kıskıvrak yakalandı. Şüphelinin emniyetteki ilk ifadesinde, olay anında alkolün etkisinde olduğunu ve bir anlık gafletle olayı gerçekleştirdiğini söylediği öğrenildi.


Olay geçen kasım ayında Bayraklı ilçesi Postacılar Mahallesi’nde yaşandı. Yeni yılın şubat ayında evlenme hazırlıkları yapan ve ailesinin yanında yaşayan Ahmet Sağlam (29), oturacağı eve yeni eşyalar aldı. İddiaya göre bunu bilen ve yeni eşyalar alınan evin hemen bitişiğinde oturan ailenin 35 yıllık komşusu F.C., balyozla önce kendi duvarını kırdı sonra da Sağlam’ın evinin duvarını kırarak içeri girdi. 35 yıllık komşu, evdeki iki televizyon, beyaz eşyalar, mobilyalar, halılar, küçük ev aletleri, avizeleri alarak kendi evine taşıdı. Ardından evin duvarını örüp sıvayan F.C. mutfak kapısından çıkıp kayıplara karıştı. Eve gelince şaşkınlık yaşayan Ahmet Sağlam’ın kız kardeşi durumu polise haber verdi.



Polis dedektif gibi çalıştı, saklandığı yerde kıskıvrak yakaladı


Olayın ardından şüpheliyi yakalamak için çalışma başlatan polis ekipleri, evden parmak izi aldı. Teknik ve fiziki takip başlatan ekipler, F.C.’nin kaçtığı Ankara’dan İzmir’e geldiğini belirleyip saklandığı adresi tespit etti. Gerçekleştirilen operasyonla yakalanan şüpheli gözaltına alınarak emniyete götürüldü.



“Alkollüydüm, bir anlık gaflete düştüm”


Gözaltına alınan F.C.’nin emniyetteki ifadesinde olay anında alkollü olduğunu söyleyip, “Bir anlık gaflete düştüm. Alkollüydüm, olayı bu yüzden gerçekleştirdim” dediği öğrenildi. Emniyetteki işlemleri tamamlanan F.C., adliyeye sevk edildi.



Duvarı kırıp 35 yıllık komşusunun eşyalarını çalmıştı, "Alkolün etkisindeydim" dedi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Down sendromlu Eda’nın piyano aşkı engel tanımıyor Gaziantep’te yaşayan 34 yaşındaki Down Sendromlu Eda, piyano çalarken sergilediği azmiyle ilham kaynağı oluyor. Küçük yaşlarda başlayan piyano ilgisine hayalini de ekleyen Eda, dünyaca ünlü piyanist Fazıl Say ile sahne almak istiyor. Sınıf öğretmeni anneyle matematik öğretmeni babanın 3 çocuğundan en küçüğü olarak dünyaya gelen Eda Bayrak’a henüz bebekken down Sendromu teşhisi koyuldu. Aile, Eda’yı 8 yaşında farklı branşlarla destekleyerek ilgi duyduğu alanları belirledi. Anne Ayşenur Bayrak, evdeki eski orglarla yeteneğini keşfettiği kızına piyano eğitimi aldırdı. Eda, ailesinin desteğiyle aldığı piyano eğitiminde büyük bir ilerleme kaydetti. Her gün saatlerini piyano başında geçiren ve büyük bir çaba gösteren Eda, klasik müzikten pop şarkılarına kadar birçok eseri başarıyla çalabiliyor. “Piyano çalmak beni çok mutlu ediyor” diyen Eda, müzikle engelleri aşarak hayata sımsıkı tutunuyor. Ailesi ve çevresi, Eda’nın bu başarısını gururla desteklerken, Eda ise en büyük hayali olan dünyaca ünlü piyanist Fazıl Say ile aynı sahneyi paylaşmayı hedefliyor. “Annem küçük yaşlarda bir sürü şarkı çalmayı öğretti” Küçük yaşlarda severek başladığı piyano eğitimine devam ettiğini söyleyen Eda Bayrak, çok iyi çaldığını söyledi. Eda Bayrak, “Ben küçük yaşlarda öğrendiğim piyanoyu 8-9 yıldır severek çalıyorum. Özel aldığım eğitimle hocam bana öğretti. Hocamdan çok memnunum. Onunla öğrenmeye devam etmek istiyorum. Çünkü öğrenme isteğim var. Çok iyi çaldığımı düşünüyorum. Annem küçük yaşlarda bir sürü şarkı çalmayı öğretti” dedi. “En büyük hayalim Fazıl Say ile aynı sahnede piyano çalmak” En büyük hayalinin Fazıl Say ile sahneye çıkmak olduğunu aktaran Eda Bayrak, “Benim en büyük hayalim konservatuar bölümü sınavını kazanmak. Daha sonrasında ileride küçük çocuklara piyano eğitimi vermek istiyorum. Piyanoda çok fazla parça öğrendim. Onları çalabiliyorum. Müziği ve piyanoyu çok sevdiğim için bir diğer en büyük hayalim ise Fazıl Say ile aynı sahnede piyano çalmak. Çünkü Fazıl Say çok iyi bir sanatçı. Çok iyi şarkılar çalıyor. Evimizde Fazıl Say’ın CD’leri var onu her gün dinliyoruz ” ifadelerini kullandı. “Eda’nın piyanoya ilgisini eski bir orgla keşfettim” Eda Bayrak’ın annesi Ayşegül Bayraktar ise kızının piyanoya olan ilgisini eski bir orgla keşfettiğini belirterek, “Eda’nın çok küçük yaşlardan beri piyanoya ilgisi var. Evimizde sürekli müzik çalar. Sonra bende kızımız Eda’nın bir müzik aletiyle uğraşsın onu öğrensin istedim. Çalabileceği en uygun müzik aletinin piyano olduğunu düşündüm. Evimizde eski org vardı. Onunla keşfettikten sonra eğitim almasını sağladım. Hocaları Eda ile çok içten çok iyi ilgilendiler” şeklinde konuştu. “Fazıl Say’ın CD’leri Eda’yı yönlendirdi” Fazıl Say’ın CD’lerinin Eda’yı olumlu yönde yönlendirdiğini söyleyen anne Ayşegül Bayraktar, “Eğitim aldığı yerde hocalarının ilgisiyle karşılaşan Eda en büyük hayalini gerçekleştirdi. Eda yaklaşık 10 yıldır çok rahat bir şekilde piyano çalıyor. Benim en büyük isteğim buydu. Evde tek kaldığında sıkılmasın istiyordum. Çok mutluyuz kendi çalıyor biz dinliyoruz. Diğer yandan onun hayali olan Fazıl Say’ı Gaziantep’e geldiğinde konserde izledik. Evde müzikleri her daim çalar eksik olmaz. Sonra bana Fazıl Say ile sahneye çıkmak istediğini söyledi. O CD’ler Eda’yı yönlendirdi. Daha iyi çalmasını sağladı” diye konuştu.
Bursa Uludağ’da sömestr öncesi otopark kaosu Türkiye’nin en önemli kış turizm merkezlerinden biri olan Uludağ’da otopark çilesi yaşanıyor. Alan Başkanlığı tarafından yapılan yeni düzenleme sonrası otopark konusunda yaşanan sorunlar, hafta sonu adeta kaosa dönüştü. Ziyaretçileri zirveye çıkaran tur otobüsleri, otoparklarda kar temizliği yapılmadığı için yolda kaldı. Yaşanan kriz kameralara da yansırken devreye Bursa Büyükşehir Belediyesi’nce işletilen otobüs otoparkı girdi. Uludağ’da mevcut 7 otoparktan 3’ünü Büyükşehir Belediyesi işletirken 4 otopark ise Alan Başkanlığı tarafından ihale edildi. Alan Başkanlığı tarafından yapılan yeni düzenlemesi sonrası tur otobüslerinin park alanının da değiştirilmesi ile artan sorunlar, hafta sonunu Uludağ’da geçirmek isteyen tatilcileri canından bezdirdi. Binlerce tatilciyi taşıyan çok sayıda tur otobüsü, özel bir firma tarafından işletilen otoparkların kullanıma müsait olmaması nedeniyle yolcularını yolda indirmek zorunda kaldı. Oluşan uzun kuyruklar kameralara da yansırken yaya güvenliğinin de riske atılması nedeniyle tatilciler duruma tepki gösterdi. Tur otobüsleri önceki yıllarda 1. Bölge’deki otoparkları kullanabiliyordu. Uludağ Alan Başkanlığı tarafından yapılan yeni düzenleme ile sadece 2. Bölge’de parklanmalarına karar verildi. Otobüsler yeni düzenleme ile tatilcileri 1. Bölge’de indirip 2. Bölge’ye dönmeye başladı. Yoğunluk nedeniyle oluşan uzun kuyruklar ve kargaşa dikkat çekerken tatilcilerin dönüş için de yol kenarında kalabalıklar halinde saatlerce beklemesi ile oluşan tablo, yaya güvenliğini tehdit eder boyuta geldi. Bir süredir yaşanan sorunlar, bu hafta sonu sabah saatlerinde zirve yaptı. Tatilcilerin yoğun tepki gösterdiği saatler süren kaosun ardından otobüslerin 1. Bölge’de parklanmalarına müsaade edildi. Ancak bu kez de Alan Başkanlığı’nca ihale ile özel bir firmaya verilen otoparkların gerekli kar temizliği yapılmaması nedeniyle kullanım dışı kalması ile kriz daha da derinleşti. Devreye Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden BURBAK tarafından işletilen otobüs otoparkı girdi. Güvenli bir şekilde park edebilen tur otobüsleri, yolcularını da yine güvenli bir şekilde indirdi. Tatilciler, yaklaşan sömestr öncesi Alan Başkanlığı’nın soruna çözüm bulmasını, yükümlülüklerini yerine getirmeyen ve kullanılamayan 4 otopark ile ilgili de adım atılmasını bekliyor. Öte yandan Uludağ’da belediyeye ait noktada otopark ücreti 250, özel işletmede ise 350 lira olarak tatilcilerden talep ediliyor. Bursa şehir merkezindeki yol kenarı otoparklarda ise bir saat ücretsiz hizmet verilirken sonrası bir saat için 150 lira isteniyor
Bursa Nur Sürer, Mukadderat filminin hikayesini anlattı Antalya Film Festivali’nde en iyi film ödülünü kazanan “Mukadderat” filminin başrol oyuncusu Nur Sürer ile filmin yönetmeni ve yapımcısı, Nilüfer Belediyesi’nin düzenlediği “Bir Yönetmen, Bir Söyleşi” etkinliğinde Bursalı sanatseverlerle buluştu. Nilüfer Belediyesi’nin düzenlediği “Bir Yönetmen, Bir Söyleşi” etkinliğine bu ay Mukadderat filmi ve ekibi konuk oldu. Filmin yönetmeni Nadim Güç, başrol oyuncusu Nur Sürer ve yapımcı Rodi Kayım’ın katılımıyla “Mukadderat” filminin özel gösterimi gerçekleştirildi. Konak Kültürevi’nde düzenlenen etkinliğe, Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir de katıldı. Eşini kaybettikten sonra yalnız kalma korkusuyla yeniden evlenmek isteyen, ailesinin ve yakın dostlarının tüm tepkilerine rağmen ticarete atılan Sultan’ın hikayesini anlatan film, ilgiyle izlendi. Film gösteriminin ardından düzenlenen söyleşide konuşan başrol oyuncusu Nur Sürer, Bursalı olduğunu hatırlatarak, Nilüfer’in sosyal ve sanatsal etkinlikleriyle tüm Bursa’ya örnek olduğunu belirtti. “Mukadderat” filmindeki karakteri ile bağ kurduğunu ifade eden Sürer, “Sultan karakterini çok sevdim. Bu filmin büyük bir parçası olmaktan dolayı çok mutluyum. Bağımsız bir filmin Türkiye’de başarı elde ettiğini görmek çok güzel” dedi. İlk sinema filmi deneyimini “Mukadderat” ile yaşayan yönetmen Nadim Güç ise, filmin senaryosunun gerçek bir hikayeden esinlendiğini açıkladı. Güç, “Senaristimiz Erdi Işık’ın annesi, filmimizin geçtiği Kastamonu Cide’de ilk pansiyon işleten kadınlardan biri. Senaristimiz de Sultan rolünü Nur Sürer’i düşünerek yazdı. Onun gücü ve varlığı bu filme çok şey kattı” diye konuştu. Yapımcı Rodi Kayım ise bağımsız sinemanın önemine değinerek, “Bağımsız filmlerin getirisi çok düşük. Ancak bağımsız sinemayı yaşatmalıyız. Filmlere ilgi olursa biz de daha çok seyirciye daha fazla film üretme hevesine sahip oluruz” ifadelerini kullandı. Program sonunda Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, sanatçılara günün anısına hediye verdi. Başkan Şadi Özdemir, sanatçıların topluma hizmet ettiğini belirterek, katılımları için Nur Sürer, Nadim Güç ve Rodi Kayım’a teşekkür etti.
Ankara Ankara’nın kültür ve sanat hayatı "AKS 101 Çalıştayı"nda ele alındı Ankara Kent Konseyi (AKK) tarafından düzenlenen "AKS 101 Çalıştayı"nda, Ankara’nın kültür ve sanat hayatı ele alındı. Ankara’nın kültür ve sanat hayatına yeni bir vizyon kazandırmak ve şehrin kültürel kimliğini daha da güçlendirmek amacıyla "AKS 101 Çalıştayı" düzenlendi. Sinema, tiyatro, müzik, edebiyat, plastik sanatlar, kültürel diplomasi, kültürel miras, müzecilik, sahne sanatları ve dans gibi birçok oturumun gerçekleştirildiği çalıştayda, sanatın ve kültürün farklı alanlarına dair fikir alışverişinde bulunuldu. "Ankara bütün kültürlere açık olmak zorunda" Kahramankazan Belediye Başkanı Selim Çırpanoğlu, çalıştayda yaptığı konuşmasında şunları söyledi: "Kahramankazan büyüyor ama gelişemiyor. Henüz gelişmesini tamamlamamış bir şehir. Büyüme ile gelişme maalesef doğru orantıda olmuyor. Kahramankazan’ın gelişmesi için kültürel ve sanatsal etkinliklerimizle beraber tüm çalışmalarımızı başlattık. Böyle bir Büyükşehir Belediye Başkanımız olmasından dolayı hakikaten gurur duyuyoruz. Her konuyla alakalı bize destek olduğu gibi kültür sanat alanında da önümüzü açmış durumda. Ben iyi bir öğrenciydim ama belediye başkanlığında kopya çekiyorum. Eskişehir’deki sanatsal faaliyetleri Kahramankazan’la bağdaştırmaya çalışıyorum. Kahramankazan’ımızın nüfusu gitgide artıyor. Kahramankazan ve Ankara, doğuluların batısında batılıların doğusunda, Türkiye’nin ortasında bir yer. O yüzden, bütün kültürlere açık olmak zorunda. Kahramankazan büyük bir göç çektiği için bu harmoniyi sağlamamız gerekiyor. Hayal kurarken masraftan kaçmamak lazım. Bir gün Kahramankazan’da ‘Senfoniyle İlahiler’ programını yapmak benim için büyük bir hedef. Bu noktada Ankara Kent Konseyi’yle de bir çalışma yapmak istiyorum." "Dünya artık değişti, ulaşım artık kolaylaştı" "Kültür sanat, turizm bir kentin olmazsa olmazıdır" diyen Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar ise dünyanın artık değiştiğini kaydederek, "Dünyada ülkeler sadece sanayisiyle, tarımıyla, ticaretiyle kaynaklarını büyütmüyorlar. Artık turizm de, ülkeler için önemli bir kaynak, şehirler için de önemli bir kaynak. Ankara ne kadar güzel tanıtılırsa, ne kadar çok fazla turist getirirsek o kadar gelişir. Bugün Ankara, Türkiye’nin başkenti, başkentler ülkelerin simgesidir. Paris, Fransa’nın başkenti. Bizim Türkiye’ye bütün gelen turist kadar onun belki bir buçuk katı turist sadece Paris’e gidiyor ama yeni Paris’e gitmiyor, eski Paris’e gidiyor. O tarihi kültürü korunan tarihe gidiyor. Onun için bu sanat, kültür ve turizm büyük bir kentin olmazsa olmazıdır. Tabi ki parklar düzgün olacak yollar, kaldırımlar, altyapılar, planlar yaşanabilir olacak. Belediye başkanları bunları yapacak ama turizmi geliştirmek, kenti tanıtmak ve sanatçının sanatını icra edecek mekanları yapmak da bizim görevimiz" ifadelerini kullandı.