ÇEVRE - 16 Ocak 2025 Perşembe 08:40

Yurtta hava durumu

A
A
A
Yurtta hava durumu

Yurt genelinin parçalı ve çok bulutlu, Marmara’nın doğusu, İç Anadolu’nun doğusu, Karadeniz ile Kahramanmaraş’ın kuzey kesimleri, Malatya, Erzincan, Tunceli, Erzurum, Muş, Bitlis, Van çevreleri ve Bingöl’ün doğu ilçelerinin yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Karadeniz’in yüksek kesimlerinde, İç Anadolu’nun yükseklerinde ve Doğu Anadolu’da yağış alan yerlerde karla karışık yağmur ve kar şeklinde olması beklenen yağışların Sakarya çevreleri, Trabzon’un doğusu, Rize çevreleri ile Artvin’in kuzey ve doğusunda kuvvetli yağmur, 700 metre rakım üzeri yüksek kesimlerde kuvvetli ve yer yer yoğun kar yağışı şeklinde olacağı tahmin ediliyor. Sabah ve gece saatlerinde iç ve doğu kesimlerinde buzlanma ve don ile birlikte pus ve yer yer sis beklenirken, Doğu Karadeniz’in iç kesimlerinin yüksekleri ile Doğu Anadolu’nun yüksek ve dik yamaçlarında çığ tehlikesi bulunuyor.


Meteoroloji Genel Müdürlüğünden alınan tahminlere göre, hava sıcaklığı iç kesimlerde 2 ila 4 derece azalacak, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak. Rüzgar, genellikle güneyli, Marmara, Batı Karadeniz ve Kuzey Ege’de kuzeyli yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette esecek. Bazı illerde beklenen hava durumuyla günün en yüksek sıcaklıkları ise şöyle:


Ankara: Parçalı ve çok bulutlu, kuzey kesimleri yağmurlu, yüksekleri karla karışık yağmurlu 5


İstanbul: Parçalı ve çok bulutlu, sabah saatlerinde doğusu yağmurlu 8


İzmir: Parçalı bulutlu 14


Adana: Parçalı bulutlu 19


Antalya: Parçalı bulutlu 20


Samsun: Parçalı, yer yer çok bulutlu, aralıklı yağmur ve sağanak yağışlı 10


Trabzon: Parçalı, yer yer çok bulutlu, aralıklı yağmurlu, yüksekleri karla karışık yağmur ve kar yağışlı (Yağışların kuvvetli, yüksek kesimlerinde yer yer yoğun kar şeklinde olması bekleniyor) 11


Erzurum: Parçalı, yer yer çok bulutlu, kar yağışlı -1


Diyarbakır: Parçalı, yer yer çok bulutlu 12


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul T3 Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Elvan Kuzucu Hıdır TEKNOFEST 2025 yeniliklerin anlattı TEKNOFEST ilklere imza atmaya devam ediyor. TEKNOFEST 2025’in yeniliklerini anlatan Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Elvan Kuzucu Hıdır, “İstanbul’da 50’den fazla teknoloji yarışmasını düzenleyeceğiz. Kıbrıs’ta da 7 teknoloji yarışması düzenleyeceğiz. Bu yıl ilk defa ilkokul öğrencilerimizin kendi aralarında yarışabilecekleri uluslararası bilim çocuk yarışması açtık. TEKNOFEST yarışmacılarımızın projelerinin girişime dönüştürmeleri için onların yanındayız. Donanım ayağında faaliyet gösteren girişimlerimize yatırım desteği sağlamak için T3 Vakfı olarak girişim sermayesi yatırım fonu kurduk” dedi. Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı (T3 Vakfı) öncülüğüne düzenlenen dünyanın en büyük Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali TEKNOFEST bu yıl Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve İstanbul’da düzenlenecek. 7’den 70’e bir çok insanı savunma sanayi alanında yapılan yerli ve milli ürünlerle buluşturan festival ilklere imza atmaya devam ediyor. TEKNOFEST çerçevesinde düzenlenen yarışmalar gençlerin vizyonlarını genişletip geleceğe yön veriyor. Milyonlarca teknoloji meraklısını bir araya getiren TEKNOFEST yarışmaları, bu yıl İstanbul’da 51 ana kategori ve 117 alt kategoride gerçekleştirilecek. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde ise, 7 kategoride yapılacak. Bu yıl ilk defa sadece ilkokul öğrencilerinin kendi aralarında yarışabilecekleri Uluslararası Bilim Çocuk Yarışması gerçekleşecek. İstanbul’da yapılacak olan TEKNOFEST 2025 yarışmalarına Marmara Bölgesi ev sahipliği yapacak. Türkiye Teknoloji Takımı Vakfının Yönetim Kurulu Başkanı Elvan Kuzucu Hıdır da TEKNOFEST 2025 hakkında önemli bilgiler paylaştı. Türkiye Teknoloji Takımı Vakfının Yönetim Kurulu Başkanı Elvan Kuzucu Hıdır, “2018’de TEKNOFEST’i ilk düzenlediğimizde de ana hedeflerimizden birisi toplumun tüm kesimlerinde bilim ve teknolojiyi yaygınlaştırmak bir anlam da da toplumsal seferberlikle zihinsel dönüşüme öncülük edebilmekti. Öğrenilmiş çaresizliği yıkmaktı. Ana hedeflerimizden birisi bunu da yapmanın en güzel yolu gençlere teknolojiyi, bilimi sevdirmek aşılamak ve bu alanda çalışmalar yapmalarına öncülük etmekti. Bu gençlerin ürettiği projeler var. Projelerin dönüştüğü girişimler var. Bunlar da bizim ana hedeflerimizden birisiydi. Her sene özellikle TEKNOFEST’in hem etkinlik alanı itibariyle faaliyetler itibariyle hem de teknoloji yarışmaları alanında yeniliklere açık bir şekilde festivalimizi daha iyi bir noktaya taşımaya gayret ediyoruz” ifadelerini kullandı. “İstanbul’da 50’den fazla teknoloji yarışmasını düzenleyeceğiz” İstanbul TEKNOFEST’te 50’den fazla yarışma düzenleneceğini belirten Hıdır, “TEKNOFEST’deki yarışmalarımız da farklı eğitim seviyelerinden başvurular alıyoruz. İlkokul öğrencisi de başvuru yapabiliyor doktora seviyesi de mezun girişim seviyesi de başvuru yapabiliyor. Her yarışmamızda belli alt eğitim seviyeleri bulunmakta. Bu yıl hem Kıbrıs için hem de İstanbul için yarışma duyurularımıza yarışma çağrılarımıza çıktık. İnşallah Kıbrıs’ta Ocak sonuna kadar, İstanbul ayağında da şimdilik 20 Şubat’a kadar başvurular devam ediyor olacak. İstanbul’da 50’den fazla teknoloji yarışmasını düzenleyeceğiz. Kıbrıs’ta da 7 teknoloji yarışması düzenleyeceğiz. Nasıl başvuru yapacaklarını uçtan uca erişebilecekleri bir web sitemiz mevcut. Orayı detaylı bir şekilde inceleyerek hem yarışmalar hem de süreçler hakkında bilgi almalarını tavsiye ederim” dedi. “İlkokul öğrencilerimizin kendi aralarında yarışabilecekleri uluslararası bilim çocuk yarışması açtık” Yarışmalar hakkında bilgiler veren Hıdır, “ Üniversite ve üzerine açık olan yarışmalarımız var. Hyperloop gibi bir yarışmamız için üniversite ve üzeri eğitim seviyesinde olmanız gerekiyor. Ancak eğitim teknolojileri alanında bir yarışmamıza başvuracaksınız burada ilkokul, ortaokul, lise, üniversite 4 ayrı kategori mevcut. Eğitim seviyesine uygun olan başvuru gerçekleştirebilirler. Burada her yarışmamız ilkokul öğrencilerine açık değil veya her yarışma ortaokul öğrencisine açık değil. Ama ilkokul ve ortaokul öğrencilerimizin katılabileceği oldukça önemli güzel yarışmalarımız var. Bu yıl ilk defa ilkokul öğrencilerimizin kendi aralarında yarışabilecekleri uluslararası bilim çocuk yarışması açtık. Onlar daha önce ortaokuldaki abi ve ablalarıyla beraber yarışıyorlardı. Şimdi tamamen ilkokul seviyesindeki kardeşlerimizin yarışabilecekleri özel bir kategori açıktık. Ortaokul öğrencilerimiz Eğitim Teknolojileri, Akıllı Ulaşım, İnsanlık Yararına Teknoloji, Engelsiz Yaşam Teknolojileri gibi bu yarışmalarımıza gerçekleştirebilirler. Üniversite öğrencileri için çok daha geniş. Roket, İnsansız Hava Aracı, Sualtı Sistemleri, Deniz Aracı, Çip Tasarım, Yapay Zekanın farklı alanlarında bir çok yarışma hem lise hem de üniversite öğrencilerine açık” diye konuştu. Yarışmaya katılıp birinci olan öğrenciler için neler yapıldığından söz eden Hıdır şöyle konuştu: “Şampiyonluk ödülünü Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ellerinden alıyor. Her yıl 2018’den 2024 kadar Azerbaycan dahil 10 farklı TEKNOFEST gerçekleştirdik. Kendisi 10 TEKNOFEST’e de katılarak orada şampiyonlarımızın birinci olan ekiplerimizin ödüllerini kendi ellerinden taktim ettiler. TEKNOFEST’i kurgularken ki ilk hedeflerimizden birisi burada gelişen teknolojiler çocuklarımızın yaptığı projelerin önemli girişimlere dönüşmesi. Ülkemizin katma değeri yüksek ürünlere dönüşebilmesiydi. Bizler bu kapsamda nasıl ki Baykar’ın hikayesi bir anlamda küçük bir atölyede bir insansız hava aracı geliştiren TEKNOFEST takımı gibi başlayıp şimdi sınıfında dünyanın en iyi İHA ve SİHA’larını geliştiren önemli bir markaya bir şirkete dönüştüyse bizler de TEKNOFEST’te yarışan gençlerin bu çalışma ve projeleri aynı başarı elde edebilsin istiyoruz. Bu sadece Baykar’la sınırlı kalmasın. Ülkemizin yüz akı diyebileceğimiz havacılıktan, sivil teknolojilere, yapay zekadan finansal, çevre gibi bir çok alana dahil olan yayılan yeni girişimler teknolojiler geliştirsinler istiyoruz.” Finansal anlamda da destekler sağlandığını belirten Hıdır, “T3 girişim merkezimiz çatısı altında onlara yön verecek onlara eğitim anlamında finansal anlamda destekleyecek programlar düzenliyoruz. Bunlardan biri TEKNOFEST girişim programı. TEKNOFEST girişim programına take off veya TEKNOFEST’te yarışmış finale kalmış başvurularını gerçekleştirebilirler. Girişim programımız çerçevesinde biz 800 bin TL’ye kadar yatırım desteği sağlayacağız. Eğitimler, sektörel işbirlikleri gibi noktalara da onların yanında olacağız” ifadelerini kullandı. “TEKNOFEST yarışmacılarımızın yanındayız” TEKNOFEST yarışmacılarının projelerini girişime dönüştürmesi için yanında olduklarını vurgulayan Elvan Kuzucuk Hıdır, “ T3 Vakfı olarak girişim sermayesi yatırım fonu kurduk. Burada da asıl amacımız aslında biraz daha TEKNOFEST odağındaki projeler geliştiren özellikle donanım ayağında faaliyet gösteren girişimlerimize yatırım desteği sağlamak. Bu yıl take off da 1 milyon dolar toplamda yatırım açıkladık. Bunun 750 bin dolarını T3 girişim sermayesi yatırım fonu çerçevesinde gerçekleştireceğiz. Bizler T3 Vakfı olarak hem eğitim ayağında hem finansal anlamda TEKNOFEST yarışmacılarımızın projelerinin girişime dönüştürmeleri için onların yanındayız. Biz onlara yön vermesek de onların edinmiş oldukları TEKNOFEST başarıları çünkü TEKNOFEST’in hem ulusal hem de uluslararası anlamda artık bir marka değeri var. Bu marka değeri çerçevesinde orada yer almaları orada proje geliştirmeleri ve birinci olmaları aslında onların başarılarının en büyük göstergeleri oluyor. Dışarıdan bir gözde o başarıyla birlikte onların hem işe giriş süreçlerinde hem de diğer farklı alanlarındaki çalışmalarında öncü rol oynuyor” dedi. “TEKNOFEST’in teknoloji yarışmaları dünya tekellerine karşı bir itirazın dışa vurumu” TEKNOFEST’in hayal ettiklerinin çok daha ötesine gittiğini belirten Hıdır, "Çünkü insanlarımızın, halkımızın gençlerimizin bu anlamda bir ihtiyacını karşılamış oldu. Geriye dönüp baktığımızda yaptığımız anlamlı işlerden başından geliyor. İyi ki bu işi yapmışız. İyi ki T3 Vakfıyla yolumuz kesişmiş ve TEKNOFEST’te de bir fil işin içerisinde bulunup bu çalışmalara katkı sağlamışız diyoruz. Elbette burada tek aslında konu üniversite öğrencisi, lise öğrencisinin gelişimi gelişi veya dönüşümü değil. Esasen 7’den 77’ye en küçük çocuktan en büyük amcalarımdan dedelerimize ninelerimize kadar bir zihinsel dönüşümün gerçekleştiğini söyleyebiliriz. Özellikle TEKNOFEST’in teknoloji yarışmalarını ben tanımlarken dünya tekellerine karşı bir itirazın dışa vurumu olarak konumlandırıyorum ve söylüyorum. Burada dünyanın şuan ki geldiği durumda özellikle teknoloji ayağında geldiği duruma baktığımızda belli başlı firmaların şirketlerin söz sahibi olabildikleri sosyal adaletin yok olduğu bir düzenden bahsediyoruz. Biz TEKNOFEST’le bu düzeni daha adil dünyanın daha merhametli ve sosyal adaleti sağlayan bir düzene dönüştürecek unsur olarak görüyoruz. Bunu da yalnızca kendi ülkemizde değil ilk başta dost ve kardeş coğrafya ülkelerimizde benzer dönüşümü yaşatmayı ona vesile olmayı hedefliyoruz. Gayemiz bu. Nasıl ki Türkiye kendi Milli Teknoloji Hamlesini geliştirdiyse ve bu vizyonda ilerliyorsa o ülkelerde kendi ülkelerinin Milli Teknoloji Hamlelerini gerçekleştirecek ve bir anlamda da dünya da adaleti huzuru toplumun iyiliğini düşünen bu anlamda toplum yararına ürünler geliştiren doğacak yetişecek diye inanıyoruz. Bir Aziz Sancar bir Selçuk Bayraktar gençler arasından çıksa hem ülkemiz hem de dünya adına güzel günler bizi bekliyor diye düşüyorum” dedi. TEKNOFEST’in Türkiye’nin her şehrinden oldukça yoğun talep gören bir festival olduğunun altını çizen Hıdır, "Bir yıl Anadolu’nun bir şehrinde bir yıl İstanbul’da düzenliyoruz. 2025 yılında Kıbrıs’ta Eylül ayı içerisinde de İstanbul’ da TEKNOFEST 2025’i düzenlemeyi planlıyoruz. 2025 yılı içinde düzenlemeyi planlıyoruz. Olabildiğince buradaki TEKNOFEST ruhunu heyecanını yalnızca o festivalin olduğu şehre değil çevre illere ve şehirlere de yaymayı arzuluyoruz. TEKNOFEST 2025 İstanbul’da da teknoloji yarışmalarımızı gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Hem Marmara Bölgesi’nin farklı şehirlerinde önemli teknoloji yarışmalarını bu şehirlerimiz ev sahipliği yapacak. Oradaki geçlerimiz toplumumuz bu heyecana ortak olacak diye düşünüyorum” dedi.
İzmir Zihinsel engelli kardeşler milyonda bir görülen hastalığa yakalandı, aile çare arıyor İzmir’de yaşayan Şehri Biçici’nin engelli iki çocuğu, milyonda bir görülen genetik hastalığa yakalandı. Hastalık sebebiyle zaman içerisinde beyin ve omuriliği küçülen çocukları için çare arayışına giren anne Biçici, tek isteğinin sesini duyurmak ve çocuklarının sağlığına kavuşması olduğunu söyledi. İzmir’in Gaziemir ilçesinde engelli 2 çocuğuyla yaşayan Şehri Biçici (42), hem çocuklarına çare arıyor hem de hayatını idame ettirmeye çalışıyor. Biçici’nin 19 yaşındaki kızı Aleyna Biçici, henüz 5 buçuk aylıkken ateşsiz nöbet geçirdi. Ardından bir süre tedavi alan genç kıza teşhis konulamadı. İlerleyen süreçte farklı hastanelere gözüken Aleyna, çeşitli ameliyatlar geçirdi. Anne Biçici, kızını son olarak 2023 yılında Ankara’da bir hastaneye götürdü. Orada yapılan tetkikler sonucu 4 yıldır nöbetler geçiren talihsiz kıza, milyonda bir görülen ve ölümcül olduğu söylenen ‘Spinoserebellar Ataksi’ (SCA) tanısı konuldu. Doktorlar, hastalık sebebiyle ‘beyin ile omuriliğin zaman içerisinde küçüldüğünü, işlevini kaybetmesine sebep olduğunu, zamanla öğrenilen her şeyin unutulduğunu ve hastalığın ilerlemesiyle konuşamaz hale gelinebileceğini’ belirtti. İki çocuğu da aynı hastalıkla mücadele ediyor Anne Biçici’nin 10 yaşındaki oğlu Yiğit Hakan Biçici’ye de yapılan tetkikler sonucu aynı hastalığa yakalandığı tanısı konuldu. İki çocuğuna sürekli bakmak zorunda olduğu için çalışamayan anne Biçici ise sesinin duyulup çocuklarının bir an önce sağlığına kavuşmasını istiyor. “Çocuklarım gün geçtikçe gözümün önünde eriyor” Çocuklarının hastalık süreçleriyle ilgili bilgiler aktaran anne Şehri Biçici, “Çocuklarım sağlıklı bir şekilde doğdu. 5 buçuk aylıkken ateşsiz nöbet havale geçirdiler. Sonra kısa bir süre tedavisi sürdü. Ama bir teşhis konmamıştı. Aleyna şu anda 19 yaşında. 16 yaşına kadar hiç nöbet geçirmemişti. Okul çağında öğretmenleri gerilik olduğunu söyledi. Özel bir çocuk oldu. Engelli okuluna gidiyordu. 16 yaşında da nöbetleri başladı. 4 yıldır nöbet geçiriyor. Nöbetleri hiçbir şekilde durmuyor. Gitmediğim doktor, hastane kalmadı. En son Gazi Üniversitesine gittik ve orada teşhis konuldu. Beyin ve omuriliğin gün geçtikçe eriyeceği, bütün işlevini kaybedeceği söylendi. Ölümcül bir hastalık olduğunu, dünyada tedavisi olmadığını söylediler. Milyonda bir görülen ve genetik bir hastalıkmış. Ben de bir çaresizliğe kapıldım ve arayış içine girdim. Oğlumda da aynı şeylerin olduğunu söylediler. Onda da sonuç aynı çıktı. Bütün gidişatı aynı şekilde bekliyoruz. Nöbet şeklinde başlayacak. Beyin ile omurilik küçülmeye başlayacak. Aleyna’nın da zaten küçülmeye başladı. 30 kiloya kadar düştü. Mamayla besleniyor, bez bağlandı. Çocuklarım gün geçtikçe gözümün önünde eriyor. Bir anne olarak arayış içine girdim. Sesimi duyurmak istiyorum” diye konuştu. Çocukları için bitkisel ilaçlara da yöneldiğini ifade eden Biçici, boşlukta ve çaresiz olduğu için ‘kim ne derse’ ona inandığını ve kendisinin de psikolojik olarak etkilendiğini anlattı. “Devletimizin verdiği bakım parasıyla geçiniyorum” Doktorların, çocukları için ‘nöbetlerini durduramayız’ dediğini vurgulayan Biçici, şunları kaydetti: “Devletimizin verdiği bakım parasıyla geçiniyorum. Fakat nereye kadar geçineceğim? İlaç ve tedavi masraflarımız çok. Çocuklarımı en iyi şekilde nasıl yaşatabilirim diye uğraşıyorum. Çocuklarımın gözümün önünde nöbet geçirmesi beni parçalıyor. Dayanamıyorum. Elimden başka bir şey gelmiyor.” “Düşüp vücudunu çarpıyor” Kızı Aleyna’nın aniden nöbet geçirdiğini belirten Biçici, “Birden düşüp bir yerlere vücudunu çarptığı oluyor. Sürekli elinden tutuyorum. Tuvalete bile beraber giriyoruz. Ne zaman nöbet geçireceği belli olmuyor. Bazen 7 bazen 9 kez nöbet geçirdiği günler oluyor” şeklinde konuştu. Anne Biçici, önceliğinin ise çocuklarının sağlıklı olması olduğunun altını çizdi. Anne Biçici, bu hastalığın teşhis konulamadığı için bilinemediğini ve hastalığa çare arayan birçok insanın ‘çocuğuna teşhis konulamadığı gerekçesiyle’ kendisine ulaşmaya çalıştığını ifade etti.
Denizli DSO Başkanı Kasapoğlu: “Sanayicilerin umudu üretim ve ihracatta” DENİZLİ (İHA) – Denizli Sanayi Odası (DSO) Yönetim Kurulu Başkanı Selim Kasapoğlu, sanayicilerin umudunun üretim ve ihracatta olduğunu belirterek; “Bizler daha fazla üretim ve ihracat yapmak istiyoruz. Bu umudumuz üretimimiz ve ihracatımız güçlü tutuyor” dedi. Dünyanın en büyük ev tekstili fuarı olan Heimtextil, her yıl Almanya’nın Frankfurt şehrinde düzenleniyor ve yüzlerce firma ile alıcıyı bir araya getiriyor. Bu yıl 14-17 Ocak tarihleri arasından düzenlenen fuara, Denizli’den 66 firma katılım sağladı. Denizlili firmalar açtıkları stantta, ev tekstili sektöründeki en son ürünlerini sergiliyor. Denizli ev tekstili ürünlerinin dünyaya tanıtılacağı fuarda, Denizlili firmaları yalnız bırakmayan Denizli Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Selim Kasapoğlu ve beraberindeki Denizli heyeti, stant açan Denizlili firmalara başarılar diledi. Heyette; Denizli Milletvekilleri Şahin Tin ve Şeref Arpacı, Denizli Ticaret Odası Başkanı Uğur Erdoğan, Denizli İhracatçılar Birliği Başkanı Hüseyin Memişoğlu, Denizli Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Osman Uğurlu ve BASİAD Başkanı Doğan Değirmenci de yer aldı. Firmaları tek tek ziyaret eden heyet, fuar hakkında görüş alışverişinde bulundu. “Denizli ev tekstili sektöründe bir dünya markası” DSO Yönetim Kurulu Başkanı Selim Kasapoğlu, Heimtextil’in, Denizli ev tekstilinin düzenli olarak katıldığı ve önemli ürünlerin sergilendiği bir organizasyon olduğunu vurguladı. Denizli’nin ev tekstili sektöründe bir dünya markası olduğuna işaret eden DSO Yönetim Kurulu Başkanı Selim Kasapoğlu, "Tekstil sektörümüzün ev tekstili kolunda katılan firmalarımız 2025 yılı için siparişler alıyor, üretim hatlarını belirliyorlar ve fiyatlamaları yapıyorlar. Bu fuar, firmalarımız için çok önemli fırsatlar sunuyor. Denizli ev tekstili sektörünün her yıl düzenli olarak katıldığı, ürettiği ürünlerini sergilediği ve yeni siparişler ile ilgili güçlü bağlantılar kurduğu Heimtextil Fuarı’nda Denizlili firmalarımızı bu yıl da yalnız bırakmadık. Geçen seneye göre katılımcı sayımızda bir azalma olsa da Denizli firmaları yine güçlü bir şekilde şehrimizi temsil ediyor. Denizli tekstil ve konfeksiyon sektörünün Ocak-Aralık 2024 döneminde gerçekleştirdiği toplam ihracatı 1 milyar 396 milyon 107 bin 697 dolar. Yine tekstil ve konfeksiyon sektöründe sadece Aralık 2024’te 104 milyon dolar ihracat gerçekleştirildi. Sektörün nabzının attığı bu fuarı önemsiyoruz. Denizli ev tekstili ürünlerine kayda değer bir ilgi var. Denizli; sürdürülebilir ve yenilikçi üretim anlayışıyla, öne çıkıyor. Firmalarımız, 2025 yılı trendlerini yakından takip ederek, koleksiyonlarını yenilikçi ve çevre dostu ürünlerle şekillendiriyor. Firmalarımız Avrupa pazarındaki konumunu güçlendirmek adına burada yeni iş birlikleri oluşturuyor. Bu yıl Denizli’den fuara katılan 66 firmamız var. Firmalarımızın azmini ve heyecanını gördük. Fuara katılan tüm firmalarımıza başarılar diliyorum” diye konuştu. “Sanayici için yeni destek ve teşviklere ihtiyaç var” Tekstil sektörünün ve sanayicinin zor bir süreçten geçtiğini belirten Başkan Kasapoğlu, sanayicilerin üretim ve ihracatla ilgili beklentilerini aktardı. Kasapoğlu, “Geride bıraktığımız dönemde uygulanan kur ve faiz politikasından sanayicimiz olumsuz etkilendi. 2025 yılı beklentilerimiz ise, ilk 6 aylık dönemin yine sıkıntılı olabileceği yönünde. Ama ikinci 6 aydan sonra bir rahatlama bekliyoruz. Öte yandan Avrupa genelindeki ekonomik ve siyasi iklim, Almanya’daki ekonomik belirsizlikler ve gerginlikler, firmalarımızın alacakları siparişleri doğrudan etkiliyor. Avrupa pazarı, ev tekstili sektörü için önemli bir hedef pazar olmaya devam etmekle beraber; özellikle Almanya gibi büyük pazarlarda ekonomik dalgalanmalar, Avrupa’da rekabetin artması, firmalarının sipariş alma süreçlerini de zorlaştırabiliyor. Tüm bu olumsuzluklara rağmen firmalarımızın yine de umutsuz olmadığını görüyoruz. Bu umudumuzu üretimimiz ve ihracatımız güçlü tutuyor. Bizler, daha fazla üretim ve ihracat yapmak istiyoruz. Ancak bu konuda sanayicilere destek verilmesi gerektiğini de sık sık dile getiriyoruz. Sanayicimizi, üretimi ve istihdamı ayakta tutmak için yeni desteklere ve teşviklere ihtiyaç var” ifadelerini kullandı.
Ankara TDV: “İddialar, Amerika’da yaşayan eski bir Vakıf çalışanının hezeyanlarından ibarettir” Türkiye Diyanet Vakfı (TDV), Vakfın gereksiz harcamalar yaptığı iddialarına ilişkin, “Söz konusu iddialar, Amerika’da yaşayan eski bir Vakıf çalışanının hezeyanlarından ibarettir. Bu tür asılsız iddialar kamuoyunu yanıltma, Vakfımızı ve yöneticilerini itibarsızlaştırma amacı taşımaktadır” açıklamasını yaptı. Türkiye Diyanet Vakfı’nın eski çalışanı olduğunu belirten bir kişi, sosyal medyada kurumun gereksiz harcamalar yaptığını iddia etti. Bazı basın yayın organlarında söz konusu iddialara dayındırılan haberler yer aldı. Türkiye Diyanet Vakfı’ndan konuya ilişkin yapılan açıklamada, “Bazı basın yayın organları ve sosyal medya mecralarında Vakfımızın eski bir çalışanının asılsız iddialarına dayanılarak yapılan haberler gerçeği yansıtmamaktadır. Tamamen Vakfımızı yıpratma amaçlı olarak ortaya atılan iddialarda yer alan ve 2023 yılında yaşanan olaylarla ilgili gerekli denetim ve teftiş süreçleri titizlikle tamamlanmış, iş ve işleyişle ilgili herhangi bir usulsüzlük tespit edilmemiştir. Türkiye Diyanet Vakfı, tüm harcamalarını şeffaf bir şekilde gerçekleştirmekte ve ilgili resmi kurumlar tarafından düzenli olarak denetlenmektedir. Faaliyet raporları, bütçe ve harcama kalemlerini de kapsayacak şekilde düzenli olarak Vakfımızın internet sitesinde kamuoyu ile paylaşılmaktadır. Söz konusu iddialar, Amerika’da yaşayan eski bir Vakıf çalışanının hezeyanlarından ibarettir. Bu tür asılsız iddialar kamuoyunu yanıltma, Vakfımızı ve yöneticilerini itibarsızlaştırma amacı taşımaktadır. Mesnetsiz iddiaların sahibi hakkında hukuki süreç başlatılmıştır. İddiaları yayan sosyal medya kullanıcıları ile basın yayın organları hakkında da her türlü hukuki hak kullanılacaktır” ifadelerine yer verildi.
Kahramanmaraş Sular Akademi Hastanesi’nden uyuz hastalığı uyarısı: "Kişisel hijyene dikkat" Sular Akademi Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Mehmet Alataş, kış aylarında artış gösteren dermatolojik rahatsızlıklar ve özellikle uyuz hastalığı hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Dr. Alataş, Kahramanmaraş’ın deprem bölgesi olması nedeniyle uyuz vakalarının önceki yıllara oranla ciddi bir artış gösterdiğini belirterek, kişisel hijyenin önemine vurgu yaptı: "Uyuz vakalarını daha önce de görüyorduk, ancak son dönemde bu hastalığın sıklığında ciddi bir artış var. Hastalarımıza özellikle kişisel hijyenlerine dikkat etmelerini öneriyorum." dedi. Dr. Alataş, uyuz hastalığının belirtileri ve ne zaman doktora başvurulması gerektiği konusunda şu bilgileri verdi: "Gece kaşıntısı en belirgin şikayetlerden biri. Özellikle parmak aralarında ve özel bölgelerde kaşıntılı yaralar çıkıyorsa, hastalar mutlaka bir hekime başvurmalı. Hastalar genellikle ’Gece yatağa yatınca uyuyamıyorum’ diyerek şikayetlerini dile getiriyor." Hastalığın teşhisinde uyuzun spesifik bulgularını aradıklarını belirten Dr. Alataş, teşhis konulduğunda hastalara uygun tedaviler uygulandığını ifade etti. Dr. Alataş, uyuz tedavisinde kullanılan yöntemlere dair şu bilgileri paylaştı: "Tedavide elimizde şu anda çok etkili bir ilaç olan Ivermektin adlı oral tedavi bulunuyor. Ancak bebekler ve hamileler için sürme şeklinde topikal ilaçlar da kullanılabiliyor." Uyuz hastalığının temas yoluyla bulaştığını belirten Dr. Alataş, özellikle kalabalık yaşam alanlarında alınması gereken önlemleri şu şekilde sıraladı: "Konteyner kentler, kreşler ve okullar gibi ortak yaşam alanlarında uzun süreli temastan kaçınılmalı. Kişisel hijyen kurallarına uymak, hastalığın yayılmasını önlemek açısından büyük önem taşıyor." Dr. Alataş, uyuz hastalığının kontrol altına alınabilmesi için erken teşhis ve tedavinin yanı sıra kişisel hijyenin önemine dikkat çekerek, toplumu duyarlı olmaya davet etti.