ASAYİŞ - 15 Ekim 2024 Salı 14:45

Yenidoğan Çetesi’nin kan donduran telefon görüşmeleri ortaya çıktı

A
A
A
Yenidoğan Çetesi’nin kan donduran telefon görüşmeleri ortaya çıktı

Yenidoğan bebekleri anlaşmalı hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan çetenin telefon görüşmeleri ortaya çıktı. Fezlekede adı geçen özel hastanelerden birinde hemşire olarak görev yapan şüpheli Mehtap S. ile örgüt üyesi şüpheli Hasan Basri G. arasında yapılan görüşmede “Mehtap çocuğu öldür elli satürasyonlu çocuk mu olur” “yav öldüreceğim de öldürsem de bir dert biliyorsun yani” şeklinde kayıtların olduğu tespit edilirken, hastaneye yapılan denetim esnasında ise şüpheli Hasan Basri G.’nin bir çalışanı arayarak “Denetim gelmiş alanı toplayın ne var ne yok hepsini kaldırın dosya mosya hiçbir şey kalmasın” dediği tespit edildi.



İstanbul’da bebekleri anlaşmalı hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak kasten ölmelerine neden olan çete hakkında yürütülen soruşturma tamamlanarak fezleke hazırlanmıştı. Hazırlanan fezlekede yer alan telefon görüşmeleri ortaya çıktı.


“Çocuğu öldür”


Fezlekede adı geçen özel hastanelerden birinde hemşire olarak görev yapan şüpheli Mehtap S. ile örgüt üyesi şüpheli Hasan Basri G. arasında yapılan görüşmede, bebek hastanın tedavisini uygun olmayan koşullarda yaptıkları ve konuşma içeriklerinde “Mehtap çocuğu öldür elli satürasyonlu çocuk mu olur” “yav öldüreceğim de öldürsem de bir dert biliyorsun yani” şeklinde kayıtların olduğu tespit edildi.


Fazla hasta aldıkları telefon görüşmeleri ile tespit edildi


Örgüt lideri olan doktor Fırat S. ile şüpheli Ceren Hatice K. arasında yapılan görüşmede ise İlçe Sağlık Müdürlüğü’nden denetime gelindiği bir gün yapılan telefon konuşmaları fezlekede açıklandı. Konuşmada Ceren Hatice K.’nın “Hocam bakanlıktan denetime geldiler. Bastılar öyle bildiğiniz şu an basamakları masamakları her şeyi kontrol ediyorlar ve benim 28 hastam var. Yani 23 normalde ya buranın hasta sayısı o yüzden” dediği Fırat S.’nin ise “Tamam taburcuların var zaten bugün taburcu edeceğin 3 hastan yok mu? Taburculukları ayarla” dediği belirtildi.


“Haberlere çıkacağız vesikalık fotoğraflarımızla gözlerimize şerit çekecekler”


Soruşturma kapsamında adı geçen 11 hastanenin hasta takip işini yapan hemşire Hakan Doğukan T. ile Hasan Basri G. arasında yapılan telefon görüşmeleri de fezlekede yer aldı. Konuşmalarda Hakan Doğukan T.’nin “Haberlere çıkacağız vesikalık fotoğraflarımızla gözlerimize şerit çekecekler siyah” dediği Hasan Basri G.’nin ise “Bu sefer hakikaten alacaklar bizi” şeklinde cevap verdiği belirtildi.


“Bizim laboratuvardaki kanların sonucuna güvenmeyin illa ki onu mu söyleyeyim ortalıkta”


Hemşire Hasan Basri G.’nin Funda S. isimli kişiyle yaptığı görüşmede ise “O kadar dün bebek yattı Funda onların hepsi b.. gibiydi nasıl topladı o çocuk ben anlamadım. Onların kan sonuçları gerçekten temiz mi?” dediği, Funda S.’nin “Gerçekten temiz” demesi üzerine Hasan Basri G.’nin “Funda hepsi çekiliyordu inliyordu o en son doğan maymun gibi” dediği belirtildi. Funda S.’nin ise “Hasan bizim laboratuvardaki kanların sonucuna güvenmeyin illa ki onu mu söyleyeyim ortalıkta” dediği belirtildi.


“Bize ne bırak bebek ölsün”


Bir bebeğin ölümünün ardından hemşire Hakan Doğukan T. ile şüpheli Hüseyin G. arasında yapılan telefon görüşmelerine de fezlekede yer verildi. Kayıtlarda Hüseyin G.’nin “Bize ne bırak bebek ölsün ki rahat şikayet edelim” dediği Hakan Doğukan T.’nin ise “Kanka yazık ya çocuk gözümün önünde öldü ya” şeklinde cevap verdiği kaydedildi. Konuşmanın devamında Hakan Doğukan T.’nin “Ne tdp takmışlar ne inotrop başlamışlar ne kavid yapmışlar ne curosorf yapmışlar” demesi üzerine Hüseyin G.’nin “Hiçbir şey yapmamışlar ölsün demişler” şeklinde cevap verdiği görüldü.


Hemşire Hakan Doğukan T. ile Hasan Basri G. arasında yapılan bir diğer telefon görüşmesinde ise soruşturmada adı geçen hastaneleri denetlemeye gelen görevlilerin hasta dosyalarını incelemek için istemeleri üzerine konuştukları görüldü. Hakan Doğukan T. “Hasan tamam s et ver öyle gitsin acil isteyip duruyorlar ya” demesi üzerine Hasan Basri G.’nin “Doğukan bu böyle giderse bizi öldürürler. Bu çok yanlış” dediği, Hakan Doğukan T.’nin ise “Ya bir şey olmaz ver ver” şeklinde cevap verdiği kayıtlara yansıdı.


“Denetim gelmiş alanı toplayın ne var ne yok hepsini kaldırın hiçbir şey kalmasın”


Şüpheli Hasan Basri G.’nin denetim yapıldığı gün Z.N.Ç isimli bir kişiyi arayarak “Denetim gelmiş alanı toplayın ne var ne yok hepsini kaldırın dosya mosya hiçbir şey kalmasın” dediği Z.N.Ç. isimli kişinin ise “Tamam da tekim ben biri gelsin yardım etsin. Ne dosyası ne denetimi evrakları mı kaldıralım?” şeklinde cevap verdiği kayıtlara yansıdı.


Fezlekeden


Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan fezlekede, doktor Fırat S. ve İ.G hakkında özel hastanelerin yenidoğan yoğun bakım ünitelerini tedavi dışında maddi menfaat sağlamak amacıyla kullandıkları iddiasına ilişkin dinleme ve teknik izleme yapıldığı aktarıldı. Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan fezlekede, şüpheli doktorlar F.S ile İlker G.’nin Özel Hastaneler Yönetmeliği’ne aykırı şekilde davrandığı kaydedildi. Fezlekede şüphelilerin kullanmadıkları ilaçları kullanılmış gibi göstererek SGK’ya fatura ettiği ve haksız kazanç elde ettiği açıklandı. Örgüt üyelerinin birbiri arasında internet bankacılığı üzerinden para hareketinin bulunduğu da fezlekede belirtildi. Fezlekede şüpheli Fırat S.’nin İstanbul’da çok sayıda özel hastanenin yenidoğan yoğun bakım ünitesini işlettiği ve bu ünitelere birlikte hareket ettiği sağlık çalışanlarını yerleştirdiği belirtildi. Fırat S. ile İlker G.‘nin diğer şüpheliler aracılığı ile devlet ya da özel hastanelerde doğup, tedavisi yoğunluk nedeniyle başka hastanelerde yapılması uygun görülen bebek hastaları anlaşmalı oldukları hastanelere naklettikleri belirtildi. Soruşturma kapsamında şüphelilerin bebeklerin hastanede uzun süre kalmasını sağladıkları ve SGK’dan yüksek meblağlarda ödeme alarak kamu kurumunu zarara uğrattıkları açıklandı. Şüphelilerin uygun tedavi yöntemleriyle tedavi olamayan bebeklerin ölmesine neden olduğu da belirtilen fezlekede, ambulans şoförü G.M.Ö., sevk işlemlerini yapan R.K, F.A ve S.Y’nin sevk olması gereken bebek hastaları öğrenerek örgüt lideri Fırat S. ya da İlker G’ye ilettikleri aktarıldı. Hazırlanan fezleke kapsamında örgüt lideri olduğu aktarılan şüpheliler Fırat S. ve İlker G’nin ayrı ayrı 10 kez ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’ ‘kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık’, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’ ve 11 kez ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlarından 180 yıldan 273 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Fezlekede diğer şüpheliler hakkında ise değişen oranlarda hapis cezası istendi. Öte yandan fezlekede yer alan hastanelerin ve şirketlerin kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi de talep edildi. Fezleke, iddianame düzenlenmesi amacıyla Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya 60+ Tazelenme Üniversitesinin ihtiyar delikanlıları dersbaşı yaptı Akdeniz Üniversitesi 60+ Tazelenme Üniversitesinin 2024-2025 Akademik Yılı Açılış Töreni gerçekleştirildi. İlk ders heyecanını yaşamak isteyen tazelenme öğrencileri törene yoğun katılım gösterdi. Akdeniz Üniversitesi Yaşlılık Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (YAÇUMER) sosyal sorumluluk projesi olan 60+ Tazelenme Üniversitesinin 2023-2024 Akademik Yılı Açılış Töreni gerçekleştirildi. Tören başlangıcında müzik dinletisi gerçekleştirildi, flüt ve piyano çalınan dinletiye 60 yaş üstü öğrenciler eşlik etti. “2080 yılına gelindiğinde ise her 4 kişiden biri yaşlı olacak” Açılış konuşmasını gerçekleştiren Prof. Dr. Özlenen Özkan, Tazelenme Üniversitesinin Muğla’dan Muş’a, Kıbrıs’tan Yozgat’a kadar geniş bir coğrafyada 10 farklı şehirde faaliyet gösterdiğini dile getirdi. 10 üniversitede de Tazelenme Üniversitesinin açılması için çalışmaların sürdüğünü belirten Özkan, “Akdeniz Üniversitesi olarak bizler, böylesine önemli bir projeye öncülük etmekten ve ev sahipliği yapmaktan gurur duyuyoruz. Yaşlılık, üzerine düşünülmesi ve projeler hazırlanması gereken bir süreç. Sağlık alanındaki gelişmeler, yaşam standartlarının yükselmesi ve yaşam süresinin uzamasıyla yaşlı nüfus hızla artıyor. TÜİK verilerine göre, yaşlı nüfus 2018 yılında 7 milyon iken, 2023 yılında yüzde 21 oranında artarak 8 milyona ulaştı. Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı ise 2023 yılında yüzde 10,2’ye çıktı. Nüfus projeksiyonlarına göre, bu oran 2030’da yüzde 12,9, 2040’da yüzde 16,3, 2060’da yüzde 22,6 olacak, 2080 yılına gelindiğinde ise her 4 kişiden biri yaşlı olacak” dedi. Özkan’dan Atatürk örneği: “Bence peşinden koşulması gereken sonsuzluk budur” Akdeniz Üniversitesinin Tazelenme Üniversitesi ve Gerontoloji Bölümünün, yaşlı nüfusun sosyal hayattan izole ve başkalarına bağımlı olmadan yaşamını sürdürülebilmesi için sosyal yönden desteklemek amacıyla geniş kapsamlı çalışmalar yürüttüğünü ifade eden Prof. Dr. Özlenen Özkan, şu ifadelere yer verdi: “Bir hekim olarak, yaşlanma sürecinin biyolojik yönlerini ele almak gerekirse, insan bedeni zamanla yaşlanmaya başlar. Hücrelerimiz yıpranır ve DNA onarım kapasitemiz azalır. Bilim dünyası, bu süreci yavaşlatmanın ya da durdurmanın yollarını uzun süredir arıyor. Son yıllarda yapılan araştırmalar, hücresel yaşlanma süreçlerinin nasıl yönetilebileceği konusunda umut verici bulgular ortaya koymaktadır. Ancak bir hekim olarak söyleyebilirim ki yaşlanma, biyolojik olarak kaçınılmaz bir süreçtir. Sonsuz yaşam ise ancak ardımızda bıraktığımız eserlerle mümkün olabilir. Henüz 57 yaşındayken yaşamını yitiren Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, bıraktığı Cumhuriyet mirası ve fikirleriyle hala kalbimizde yaşamıyor mu? Bence peşinden koşulması gereken sonsuzluk budur. Yaşlılık kaçınılmaz ama bu sürecin nasıl geçtiği ise büyük ölçüde bizim elimizdedir. Yani sonsuz yaşamın değil, sağlıklı, başarılı ve uzun bir yaşamın peşinden koşmalıyız.” Batman’a Tazelenme Üniversitesi açılacak Tazelenme Üniversitesi projesini hayata geçiren Prof. Dr. İsmail Tufan, 4 Kasım 2024 tarihinde, Batman Üniversitesinde yeni bir Tazelenme Üniversitesi kampüsü açacaklarının bilgisini verdi. Tufan, “Ailemiz, Akdeniz Üniversitesinde burada kuruldu. Ailemiz hızla büyüyor ve ülke çapında yayılıyor. Bu daha geniş kitlelere ulaşmak için, daha fazla bireyin hayatına dokunmak için, hepimiz için harika bir fırsat. Bu genişleme aynı zamanda kuşaklar arası diyaloğu güçlendirirken, pek çok yeni dostluğun da hiç şüphesiz ki kapısını aralayacak. Fikirleri ve öğretileriyle birçok Doğu Asya ülkesi üzerinde önemli bir etkiye sahip olan Çinli filozof ve öğretmen Konfüçyüs, iki beş yüz yıl önce kendi yaşlanmasını şöyle tarif eder; ’On beş yaşındayken öğrenmek istiyordum, otuz yaşında adam oldum. 40 yaşında kaygılarımı yendim, 50 yaşında Artık cennetin kanunlarını biliyordum. Altmış yaşında kendimi başkalarına açtım. Yetmişinde aşırıya kaçmadan isteklerimin peşinden gidiyorum.’ Biz de onun gibi yapabilir, bireysel yaşlanmamızı kendi çabalarımızla şekillendirebiliriz” dedi. “Herkese tavsiye ediyorum” Tazelenme Üniversitesi 3. sınıf öğrencisi emekli öğretmen Müzeyyen Can, üniversitenin kendisine hem eğitim hem de sosyallik sağlama konusunda faydalı olduğunu belirterek şöyle konuştu: “Eğitimim çok iyi geçiyor. Antalya’da yaşıyorum, Atatürk Parkı evime çok yakın. Bir gün yürürken Aktif Yaşlı Merkezinin amblemini gördüm, merkezi ziyaret ettim, o sırada Prof. Dr. İsmail Tufan ile tanıştım. Hemen ’Tazelenme Üniversitesi’ne kayıt olun’ dedi. Bu şekilde okula başladım. Sağlık Meslek Lisesi öğretmeniyim, 25 yıl öğretmenlik yaptım, hemşireler yetiştirdim. Sağlıkçıyım ama unuttuklarım varsa tekrarlayayım istedim. Yaşlılık diye bir şey yok, yaşlanmamak için canlı kalmak, bağışıklığımı elde tutmak için gelmeye karar verdim. Çok arkadaş edindim, günlerim daha güzel geçti, kendimi seviyorum, insanları seviyorum. Böyle oldukça üniversite olarak iyi bir topluluk olduk. Herkese tavsiye ediyorum.” “Üniversite sayesinde yeniden ayağa kalktım” Akdeniz Üniversitesi’ni kazanan kızı sayesinde Tazelenme Üniversitesine kayıt olduğunu söyleyen Abdurrahman Kozankurt ise yüksek lisans yapmayı beklediğini ifade etti. Kozankurt, “Tazelenme Üniversitesi’nden mezun oldum, 4 yıl bitti, şimdi yüksek lisans için müracaat ettim. Yer olmadığı için şimdi etkinliklere katılıyoruz, gelecek sene yüksek lisansa başlayacağım. Amfimiz açılacak, yer yapacaklar. Benim kullanma tarihim, kullanma sürem geçti ama bu üniversite sayesinde yeniden ayağa kalktım. 76 yaşındayım. 6 sene önce kızım Akdeniz Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği Bölümünü kazandı, okula gidip gelirken duyup beni yönlendirdi” diye konuştu. Atatürk Konferans Salonu’nda düzenlenen törene Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, YAÇUMER Müdürü ve Tazelenme Üniversitesi Koordinatörü Gülüşan Özgün Başıbüyük, Tazelenme Üniversitesi’ni hayata geçiren Prof. Dr. İsmail Tufan ve tazelenme öğrencileri katıldı. Tazelenme Üniversitesinin kampüslerinde bir yandan teorik derslerle yaşam boyu öğrenmenin gerçekleşmesi sağlanırken öte yandan uygulamalı derslerle öğrencilerin yeteneklerini keşfetmelerine imkan tanıyor. Kampüslerde öğrenim gören genç kuşakların Tazelenme Üniversitesi öğrencileriyle aynı ortamda buluşması, onların bilgi ve tecrübelerinden yararlanması, eğitimin hedefleri arasında yer alıyor.
İstanbul Beyoğlu’nda polise saldıran zanlının annesi İHA’ya konuştu: “Gece evde nöbetleşe uyuyorduk” Beyoğlu’nda bulunan İstiklal Caddesi üzerinde polisi bıçaklayan saldırganın annesi İhlas Haber Ajansı’na konuştu. Oğlunun tehlikeli bir hasta olduğunu ve defalarca şikayet etmesine rağmen hastaneden serbest bırakıldığını ifade eden anne B.I., “Evde gece birimiz uyumuyorduk. Nöbet tutuyoruz. Annemi, ailemi korumaya çalıştım. Hiçbir şey yapamadık” dedi. 12 Ekim günü Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde sabit nokta görevini yapan polis memurunu bıçakla yaralayan Oytun I., saldırı sonrası polis ekipleri tarafından yakalanarak gözaltına alınmıştı. Emniyetteki işlemleri tamamlanan saldırgan sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. Saldırganın psikolojik sorunları olduğu ve hakkında birden fazla suç kaydı olduğu belirlenmişti. Bu olayın ardından İhlas Haber Ajansı’nın ulaştığı saldırganın annesi B.I., oğlunun tehlikeli bir hasta olduğunu ve kendisinin daha önce oğlunun tedavi alması için defalarca şikayet ettiğini ancak oğlunun her seferinde hastane tarafından serbest bırakıldığını belirtti. Oğlum 17 yaşında madde kullanmaya başladı Oğlunun iyi bir eğitim hayatı olduğunu ancak kullandığı maddelerin etkisiyle hastalandığını belirten anne B.I., “Oğlum 17 yaşlarındayken madde kullanmaya başladı. Bu durumu öğrendiğimizde hemen tedaviye başladık. Hatta okuluna ara vermişti, sonrasında okulunu bitirdi toparladı ama her geriye döndü. Doğuş Üniversitesi’nde psikoloji bölümünü okudu. Eğitimi de var ama hep geriye gitti. Kendini kurtarıp geri düştü hep. En son bali içmeye kadar düştü. En son mahkeme kararıyla 2 kere hastaneye yatırdım. İlkinde Kaymakamlık kararı vardı ikincisinde de mahkeme kararı vardı elimde. Ama hep 2 hasta yatırıp çıkardılar” diye konuştu "Oğlum tiner ve bali kullanımına kadar düştü" Çok korkular yaşadık diyen anne B.I., “Oğlumu hep alttan alıp mülayim davrandık. Evde yatağın üzerinde bir elinde bali poşeti, bir elinde de tiner poşeti vardı. Hepsini bir arada götürüyordu. Büyük korkular yaşadık. Beni hedef aldı. Kızımı hedef aldı” dedi. "Benimle ölümü deneyimlemek istiyordu" Oğlunun ölümü kendisiyle deneyimlemek istediğini kendisine söylediğini belirten Anne B.I., “Hastaneye ikinci yatışında durumu çok ciddi ve vahimdi ve benimle doktoru görüşmedi. Benden bilgi almadı. Hemşire miydi, hasta bakıcı mıydı bilmiyorum ama bir kağıtla gelip bana sorular yönettiler. Ben cevap verdim. Hep anlatmaya çalıştım ölümü deneyimlemek istiyordu benimle birlikte öyle hayalleri vardı. Üst benlik kontrolü ölümden geri dönülüyor hadi beraber gidelim gelelim diyordu. Ben bunları doktoruna anlatamadım iki haftada bıraktılar onu” ifadelerini kullandı. O artık tehlikeli biri Oğlunun suç kayıtlarının genellikle kendilerinin şikayetlerinden oluştuğunu belirten anne B.I., “Bir komşumuzun kapısına dayandı korkuttu onu o şikayet etti diğerleri benim şikayetlerimdi. Bu zamana kadar bu suçu işleyebileceğini hep anlatmaya çalıştım. Onun bakışımdan duruşundan belliydi. Çünkü beyni tamamen yandı. İyice kaybetti aklını şuurunu tehlikeli bir insan oldu. O artık tehlikeli bir hasta” diye konuştu. Gece evde nöbetleşe uyuyorduk Oğullarının kendisine zarar vermesinden korktukları için evde nöbetleşe uyuduğunu belirten Anne B.I., “Evde gece birimiz uyumuyorduk. Nöbet tutuyoruz. Annemi ailemi korumaya çalıştım. Hiç bir şey yapamadık. Ben mahkemeye gittim onayı aldım ama bir şey yapamadık. O kadar uğraştım mahkeme kararıyla hastaneye gittim bu sefer tamam dedim ama iki haftada çıktı” dedi. Tedavi görmesi lazım o dışarı çıkmasın Oğlunun tedavi görmeden serbest bırakılmamasını isteyen anne B.I., “Tedavi görmesi lazım onu istiyorum. Ama bu artık tehlikeli bir insan bunu bırakmamaları gerekiyor. Benim bu işteki en büyük avuntum can kaybı olmaması. Polis memuru hayatını kaybetti bu noktadan sonra aslında gerisi çok da umurumda değil. Ama o artık tehlikeli biri. Uzun bir tedaviye ihtiyacı var bunun öyle bir hafta veya 3-5 ay olduğuna inanmıyorum i. Lütfen bizi duyun hastanelerde doktorlarla uğraşmak problem. Bir şey anlatma fırsatı vermiyorlar. Ben doktorun 6 saat kapısında bekledim. Ama benimle konuşmadılar. Bunları anlatacaktım bu artık tehlikeli ölümle oynuyor diyecektim ama dinlemediler. Bunun üzerine bıraktılar zaten onu” açıklamasında bulundu.
Van Kayıp Rojin’in cesedi Van Gölü’nde bulundu Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğrencisi Rojin Kabaiş’in cesedi Van Gölü’nde bulundu.Van YYÜ Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği birinci sınıf öğrencisi olan Rojin Kabaiş (21), üniversiteye yeni kayıt yaptırdıktan sonra Diyarbakır’dan Van’a gelip, 25 Eylül günü yurda yerleşmişti. 27 Eylül günü ise kaldığı yurtta yemek yedikten sonra Van Gölü sahiline inmek üzere ayrılırken güvenlik kamerasına yansıyan görüntülerde üstünde eşofmanları olan ve turnikeden geçtiği sırada telefonla ilgilendiği görülen Rojin’den 18 günde acı haber geldi.Aramaların 13’üncü gününde Van Gölü kıyısında başörtüsü de bulunan Kabaiş için İl Emniyet Müdürlüğü, İl Jandarma Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı, AFAD, İtfaiye, Kızılay ve gönüllü arama kurtarma ekiplerince yürütülen çalışmalar devam ederken, Tuşba ilçesine bağlı Mollakasım Mahallesi sahilinde ceset olduğu ihbarı üzerine bölgeye ekipler sevk edildi. Yapılan incelemede cesedin 21 yaşındaki Rojin Kabaiş’e ait olduğu tespit edildi.Sosyal medya hesabında açıklamalarda bulunan İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ise “27 Eylül 2024 Cuma günü Van’da KYK yurdundan ayrılan ve 18 gündür kayıp olan üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş kızımızın maalesef cansız bedeni ekiplerimiz tarafından Van Gölü Mollakasım Köyü sahilinde bulundu. Rojin kızımıza Allah’tan rahmet; ailesine, yakınlarına ve Aziz Milletimize başsağlığı diliyorum” dedi.