EKONOMİ - 01 Temmuz 2024 Pazartesi 15:25

Turkcell Genel Müdürü Dr. Ali Taha Koç: "Teknolojide ülkemizin en parlak yıllarını Türkiye Yüzyılı’nda yazacağız"

A
A
A
Turkcell Genel Müdürü Dr. Ali Taha Koç: "Teknolojide ülkemizin en parlak yıllarını Türkiye Yüzyılı’nda yazacağız"

Turkcell Genel Müdürü Dr. Ali Taha Koç, "Türkiye Yüzyılı başlarken bir söz verdik; teknolojide ülkemizin en parlak yıllarını Türkiye Yüzyılı’nda yazacağız. Spordan kültür sanata ve teknolojiye kadar Türkiye’nin bugününe ve yarınlarına yatırım yapan projelere imza atıyoruz" dedi.



Turkcell Genel Müdürü Dr. Ali Taha Koç, şirketin çalışmaları ve gelecek hedeflerine ilişkin açıklamalarda bulundu. Türkiye Yüzyılı’nın başladığı vakitte bir söz verdiklerinin altını çizen Ali Taha Koç, "Teknolojide ülkemizin en parlak yıllarını Türkiye Yüzyılı’nda yazacağız" dedi.



Koç, "Türkiye’nin Turkcell’i olarak hayatın her alanındayız. Spordan kültür sanata ve teknolojiye kadar Türkiye’nin bugününe ve yarınlarına yatırım yapan projelere imza atıyoruz. Bu alanlar arasında spor çok özel bir yere sahip. Zira sporun ülke tanıtımına ve Türkiye markasına katkı sağlayan en etkili yollardan biri olduğuna inanıyoruz. Bu anlayışla 2002 yılında bu yana Türkiye’de sporun en büyük destekçisi konumundayız. Futboldan atletizme, bireysel sporlardan takım sporlarına kadar çok geniş bir yelpazede spora destek oluyoruz ve bu desteği her yıl daha da büyüterek yola devam ediyoruz. Uzun yıllar süper lige isim sponsoru olarak destek olduk. Anadolu kulüplerimize sponsorluklar yaptık. Türkiye Futbol Federasyonu’nun 2002 yılından beri destekçisiyiz. Anlaşmamız kapsamında; Milli Takımlar ana sponsorluğu, eMilli Takımlar ana sponsorluğu, Turkcell Süper Kupa isim sponsorluğu, Turkcell Kadın Futbol Süper Ligi isim sponsorluğu bulunuyor. Kadın futbol liginin ilk isim sponsoruyuz. 10 yılı aşkın süredir atletizm ve yüzme federasyonlarının destekçisiyiz. Yine 10 yıldan uzun süredir engelli branşlarına da desteklerimiz var. 30 yıllık serüvende birçok spor organizasyonuna adımızı verdik. Spor mekanlarına isim sponsorlukları yaptık. Spora ve sporcularımıza yatırım yaparken önceliğimiz kupalar ya da şampiyonluklar değil. Sporun birleştirici gücüne inanıyor, Türkiye’nin yarınları olan gençlerin gelişimi için taşıdığı öneme odaklanıyoruz" ifadelerini kullandı.



Şirket olarak 30 yıldır kullanıcı, yatırımcı ve Türkiye’ye değer kattıklarını söyleyen Koç, "Bu 30 yıl sadece bizim şirket tarihimiz değil aynı zamanda Türkiye’nin dijital yolculuğunun da ta kendisi. Turkcell, Türkiye’nin telekomünikasyon ve teknoloji tarihinde izleri olan, stratejik öneme sahip bir marka. Şirket olarak, kuruluşumuzdan bu yana sektörde birçok yeniliğe imza attık. İlklerin markası olduk. Ülkemizin teknolojiyi sadece kullanan değil, üreten bir konuma gelmesi için var gücümüzle çalışıyor, Türkiye Yüzyılını Dijitalin Yüzyılı yapma hedefiyle yola devam ediyoruz. 30 yıldır Türkiye’de Turkcell = Teknoloji. DNA’mızdaki teknoloji liderliği, inovasyon ve girişimcilik sayesinde her zaman teknolojik yenilikçiliğe odaklanarak bireylerin ve kurumların dijitalleşme yolculuğuna öncülük ediyoruz. Nitekim geldiğimiz noktada farklı stratejik alanlarda Türkiye’nin lider markası konumundayız: Türkiye’nin Lider Mobil Operatörü, Lider Sistem Entegratörü, Lider Veri Merkezi İşletmecisi, Lider Dijital Servis Sağlayıcısı. Dediğim gibi, bugün geldiğimiz noktada sadece bir telekom operatörü olmanın çok ötesine geçerek teknolojiyi üreten bir şirket konumuna geldik. Nitekim Türkiye’nin gururu Togg’da kullanılan yapay zekâ algoritmalarının birçoğunu ise Turkcell olarak biz sağlıyoruz. 30 yıllık bu dönüşüm sürecinde, uzun zaman önce iletişim alanındaki faaliyetlerimiz sadece sesli iletişimle sınırlı kalmaktan çıktı. Paycell, TV+, BiP, fizy, lifebox, GAME+, Turkcell Global Bilgi, Turkcell Superonline, veri merkezlerimiz, enerji santrallerimiz ve daha pek çok şirketimizle kişilere ve endüstrilere yenilikçi çözümler sunuyoruz. Kısacası 1994 yılında Türkiye’yi cepten ilk “Alo” ile tanıştırarak başladığımız bu yolculuk, milyonlarca insanın hayatını kolaylaştırarak ülkemizin dijital dönüşümüne öncülük ettiğimiz, Türkiye’nin lider iletişim ve teknoloji şirketi olduğumuz bir noktaya ulaştı. O yüzden gururla diyebiliriz ki bugün “Her şey Turkcell’le çalışıyor, Turkcell herkesle çalışıyor" açıklamalarında bulundu.



"Türkiye’nin gururu Togg’dan da ulaşılabilir hale getirdik"


Ali Taha Koç, sözlerine şöyle devam etti: “Herkesi birbirine bağladığımız” çağdan “her şeyi birbirine bağladığımız” çağa geçiş yaptık. Ben bu döneme “birliktelik çağı” diyorum. Bu birliktelik çağında dijital servislerimizle de kullanıcıların her zaman yanında olmaya çalışıyoruz. Bu servislerimiz sadece bilgisayarlar ve cep telefonlarından değil, artık bağlantılı olan birçok cihazdan da erişilebilir hale geliyor. Bunun son örneklerinden biri olarak en popüler servislerimizden biri olan TV+’ı yine ortağı olduğumuz Türkiye’nin gururu Togg’dan da ulaşılabilir hale getirdik. Ana misyonumuz, dijital çağın lideri olarak Türkiye’ye öncülük etmek. Geleceğe yönelik bu hızlı değişimde liderlik rolü üstlenmek için belirlediğimiz dört ana odak noktasıyla yatırımlarımızı şekillendiriyoruz: siber güvenlik, veri, enerji ve yapay zekâ. Milyonlarca insan gibi yüzbinlerce şirket de Turkcell’in güçlü altyapısı ve teknolojisiyle çalışıyor. Türkiye’nin dijital yolculuğunda iz bırakan tarihimize baktığımızda gururla görüyoruz ki; teknolojinin olduğu her yerde Turkcell var, her şey Turkcell’le çalışıyor, Turkcell herkesle çalışıyor. Turkcell, Türkiye’nin dijital dönüşümünün lokomotifi. Bizim için teknolojinin ve dijital dönüşümün en büyük faydası hem insan refahını artırmak hem de hayatı kolaylaştırmak. Bunun için de öncelikle dijital okur yazarlığı daha da yaygınlaştıracağız. Bu noktada siber güvenlik, bizim için olmazsa olmaz bir odak. Teknoloji şirketi yetkinliğimize entegre şekilde siber güvenlik ve bilgi güvenliği tecrübelerimizi de hem kurumsal hem bireysel müşterilerimizin hizmetine sunuyoruz. Bu alanda geliştirdiğimiz yeni teknolojilerle müşterilerimizin artan taleplerine çözümler geliştiriyoruz. Siber ortamda ortaya çıkan tehditleri belirliyor, muhtemel saldırı ve olayların etkilerinin azaltılması ve ortadan kaldırılmasına yönelik önlemler geliştirerek, ilgili aktörlerle paylaşılması için ulusal ve uluslararası düzeyde iş birlikleri yapıyoruz. Vatandaşlarımıza teknolojinin imkânlarıyla sadece kesintisiz bağlantı değil, aynı zamanda güvenli bağlantı sağlamaya devam edeceğiz. Verinin güvenliği bizim için artık en az sınırlarımızın güvenliği kadar önemli ve öncelikli" diye konuştu.



“Türkiye’nin en büyük ve en kaliteli veri merkezi işletmecisi konumundayız"


Ali Taha Koç, "Bugün, veri merkezlerimizde Turkcell dışında yaklaşık 4 bin yerli ve yabancı şirket ve kuruma bulut ve veri barındırma hizmeti veriyoruz" dedi. Koç, Türkiye’yi dünyanın en önde gelen veri ve bulut teknolojileri üssü haline getirme amacı doğrultusunda 2021 yılında Avrupa Veri Merkezi’nin açılışını gerçekleştirdikleri hatırlatarak, "Avrupa Veri Merkezi’yle birlikte bu alanda bugüne kadar yaptığımız yatırımlar 2,5 milyar TL’yi aştı. Güvenilirliği uluslararası sertifikalarla kanıtlanmış Turkcell veri merkezlerinde sunduğumuz ihtiyaca uygun çözümler ile kurumlar ve şirketler IT altyapılarını güvenle saklayabiliyor. Verinin üretilmesinden depolanmasına, kurumsal entegrasyonundan veri güvenliğine kadar uçtan uca hizmet sunuyoruz. Ülkemizdeki bireylerin ve kurumların yanı sıra birçok global şirket de veri merkezi eksenli hizmetlerimizi ve bulut çözümlerimizi kullanıyor. Gebze, İzmir, Temelli ve Avrupa olmak üzere 4 yeni nesil veri merkezimiz var. Aklınıza gelen pek çok banka, e-ticaret siteleri, enerji şirketleri, alternatif operatörler bizim müşterimiz. Tier-3 Tasarım, Tesis ve Operasyonel Sürdürülebilirlik alanlarında uluslararası sertifikalara sahip ilk şirketiz. Bu çok değerli. Üç başlıkta da bu seviyede olmak herkesin sağlayamayacağı bir başarı. Ayrıca 9 şiddetine dayanıklı yapılar inşa ettik. Verilerimizi sadece siber tehditlere karşı değil, doğal afetlere karşı da koruyoruz. Bu alana büyük önem veriyoruz. Veri merkezi şirketi kurmayı planlıyoruz. Bu noktada “hyper-scaler” olarak adlandırabileceğimiz, küresel bir markayı Türkiye’ye getirmeyi hedeflediğimizi de söylemek isterim. Benzer şekilde 30 yıldır olduğu gibi bundan sonraki dönemde de iletişim ve teknoloji imkânlarıyla Türkiye’nin verisini korumak ve Türkiye’yi dijitalleştirmek için çalışacağız" dedi.



Koç, şirket olarak hayatın her alanında olduklarını belirterek, "Kurulduğumuz günden bu yana sevinçte ve üzüntüde milyonların buluştuğu bir marka olduk. İşimiz sadece haberleşmeyi sağlamak ya da teknoloji üretmek değil. İçinde bulunduğumuz toplum için katma değer üretecek projeler ortaya koymayı, en az asli iş alanımız kadar önemsiyoruz. Teknolojinin fırsat eşitleyici gücü ile toplumun her kesiminin potansiyellerini ortaya koyabilmeleri için uygun ortamı oluştururken bilgiye eşit erişim imkânı sağlıyoruz. Turkcell, 30 yıllık tarihi boyunca Kardelenler, Van İçin Türkiye Kumbarası, Engelsiz Eğitim, Geleceği Yazan Kadınlar gibi çok ses getiren projelerle kritik süreçlerde toplumun farklı kesimlerinden milyonlarca vatandaşımızın yanında oldu. Afet bölgesindeki yaraları yerinde sarmak için ‘Gönül Bağı Projeleri’ni hayata geçirdik. Afetzede vatandaşlarımız ve onların bölge dışında eğitim gören birinci derece yakınları için ‘İstihdam Seferberliği’ başlattık. Bugüne dek olduğu gibi bundan sonra da hayatın her alanında Turkcell olacak. Biz Türkiye için dijital operatör olmanın çok ötesindeyiz" diyerek sözlerini noktaladı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Rota Talas tam gaz Talas Belediyesinin ilçenin tarihi ve kültürel tanıtımı için oluşturduğu ‘Rota Talas’ turları tüm hızıyla devam ediyor. Bu kapsamda hafta sonu gerçekleştirilen Altaylar’dan Anadolu’ya Uluslararası Lisansüstü Öğrenci Kongresi ile Kayseri Üniversitesi TÜBİTAK 4005: Okul Öncesi Öğretmenler İçin STEAM Akademi Projesi katılımcıları Talas’ı gezdi. Talas Belediyesi, tarihi doku zengini ilçenin güzelliklerini bir yandan ortaya çıkarmaya bir yandan da bunları turizme kazandırma çalışmalarını hızla sürdürüyor. Yapılan çalışmalarla Türk, Ermeni ve Rum olmak üzere üç medeniyete ev sahipliği yapan Talas’ın tarihi ve kültürel dokusu turizm değerleri arasına katılıyor. Gerek mimarisi gerekse işçiliğiyle dikkat çeken yapıların bulunduğu tarihi alanlar için oluşturulan ‘Rota Talas’ turları yoğun ilgi görüyor. Bu kapsamda derneklerden vakıflara, il dışından gelen heyetlerden öğrencilere kadar pek çok gruba, üstü açık gezi otobüsüyle Osmanlı Sokağı olarak bilinen tarihi Ali Saip Paşa Caddesi, Çanakkale’den Cumhuriyete 100. Yıl Müzesi, Yaman Dede Kültür ve Sanat Evi, Tıpkıbasım Mushaflar Kur’an-ı Kerim Sergisi, tarihi Talas Sanat Galerisi ve Su Medeniyetleri Galerisi gibi tarihi alanlar gezdiriliyor. Rota Talas turları kapsamında düzenlenen programlara katılanlar, gördükleri güzellikler karşısında hayranlıklarını ifade ederken, bunların turizme kazandırılması adına yapılan çalışmalardan dolayı Talas Belediyesine teşekkür etti.
İstanbul İGA İstanbul Havalimanı CEO’su Selahattin Bilgen: Beşiktaş’ta İGA İstanbul Havalimanı CEO’su Selahattin Bilgen ve ACI Europe Genel Direktörü Olivier Jankovec bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıda konuşan Bilgen, "3’lü paralel operasyon sürecini tamamladığımızda Avrupa tarihinde bir ilk olacak. Avrupa’da hiçbir havalimanında eşzamanlı üç tane piste iniş ve kalkış yapılmıyor. Bunun ilk örneğini sektöre kazandırıyor olmamız bizim için büyük bir prestij olacak" dedi. Beşiktaş’ta İGA İstanbul Havalimanı CEO’su Selahattin Bilgen ve ACI Europe Genel Direktörü Olivier Jankovec basın toplantısı düzenledi. Bilgen, "ACI havalimanlarının yöneticilerinin bir araya gelerek oluşturduğu bir yapı. Bu yapının Genel Kurulu’nu bugün İstanbul’da gerçekleştiriyoruz. Havacılığın önemli paydaşları ve liderleri İstanbul’da buluştu. ACI Europe’un temsilcilerinin yanı sıra ACI World ve ACI America’daki temsilcilerde bazı toplantılara iştirak ettiler. Görüşmelerin ve kurumların önemi aslında sektörün geleceğinin buralarda belirleniyor olmasıdır. Hem regülasyon hem de teknolojik takip edilecek trendler alanında pek çok şeyi burada konuşuyoruz. Sürdürülebilirlik ile geleceği konuşuyoruz. Sektörün genel pozisyonu bir nevi burada netleşmiş oluyor. İGA İstanbul Havalimanı olarak ACI Avrupa’da yönetim kurulu üyesiyiz. Önümüzdeki yılbaşı itibariyle de ACI World’de üyeliğimiz başlıyor. Dolayısıyla bu yapıların içinde bizde söz sahibi olduğumuzu ve sektörün geleceğiyle ilgili alınan kararlarda ülkemizin de bu sürecin içinde yer aldığını söylemek mutluluk verici. Bir yandan da sektör liderleri burada buluşuyor. Onlara havalimanımızı ve İstanbul’umuzu daha iyi tanıtmış oluyoruz. Buradaki başarıları aslında yerinde görmek onları ciddi anlamda etkiledi. Biz genel olarak memnunuz, katılımda geçmiş zamanlara oranla oldukça fazla. Ziyarete gelenlerimiz de memnuniyetlerini iletiyorlar" ifadelerini kullandı. "Avrupa’da hiçbir havalimanında eşzamanlı üç tane piste iniş ve kalkış yapılmıyor" 3’lü paralel operasyonla ilgili bilgi veren Bilgen, "Havacılık sektöründe ülkemizde ciddi bir atılım var. Yolcu ve uçuş sayılarında her geçen gün artışlar yaşanıyor. Burada İstanbul Havalimanı’nın devreye alınması çok kritik bir eşikti. Çok önemli bir yatırım. Yapının sağlanması anlamında önemli bir boşluğu dolduruyor. Geleceğe yönelik büyüme planlarıyla da aslında sektörün öngörülebilirliği ve dünyadaki payımızın artarak devam etmesi açısından önemli bir altyapı sağlıyor. Tabii bu yapılarda bir yandan daha verimli çalışmak, bir yandan dünyadaki en iyi uygulamalar neyse o uygulamaları gerçekleştirmek bazen de en iyi uygulamayı kendinizin geliştirmesi gerekiyor. 3’lü paralel operasyon bunlardan bir tanesi. İstanbul Havalimanı projesi tasarlanırken aslında paralel pistlerin birbirinden bağımsız olarak çalışabileceği dolayısıyla hava trafiğinin ve yerdeki hareketlerin en maksimum verimlilikte sürdürülebileceği bir planlama yapıldı. Bunun devreye alınabilmesi için ileri seviye hava tasarım çalışmaları ve bunların planlanması da gerekiyor. Bu anlamda da 3’lü paralel operasyonla ilgili Devlet Hava Meydanlarımızın önderliğinde Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, Türk Hava Yolları, İGA ve Eurocontrol’ün de katkı verdiği bir çalışma grubuyla bu süreç devam ediyor. 3’lü paralel operasyon sürecini tamamladığımızda bu Avrupa tarihinde bir ilk olacak. Avrupa’da hiçbir havalimanında eşzamanlı üç tane piste iniş ve kalkış yapılmıyor. Bunun ilk örneğini bizim sektöre kazandırıyor olmamız hem genel anlamda bizim için büyük bir prestij olacak bir yandan da taksi sürelerinin biraz daha kısaltılması, uçakların yerde geçirdiği zamanın daha verimli hale getirilmesi, uçakların yanaşacağı köprünün, ineceği pistin birbiriyle daha sekronize şekilde belirlenmesi anlamında ciddi verimlilikleri beraberinde getirecek. Bu hepimiz için çok önemli. Yakından takip ediyoruz, süreci hızlandırmak için de tüm paydaşlar sıkı bir şekilde çalışıyoruz" ifadelerini kullandı. "İstanbul Havalimanı 4 yıldır üst üste Avrupa’da en fazla uçuş yapılan havalimanı özelliği taşıyor" İGA İstanbul Havalimanı’nın 4 yıldır en fazla uçuş yapılan havalimanı olduğunu söyleyen Bilgen, "İstanbul Havalimanı’nın açılmasından sonra bizim hem stratejik olarak coğrafi konumumuzun sağladığı avantaj hem Türk Hava Yolları’nın ve bizim yaptığımız ciddi yatırımlarımızın verimlilik artışları havacılıktaki payımızı her geçen gün artırıyor. Bu da Avrupa’da birçok alanda liderlik getirdi. İstanbul Havalimanı 4 yıldır üst üste Avrupa’da en fazla uçuş yapılan havalimanı özelliğini elinde bulunduruyor. Günlük rekorlar olarak da 2023 yılında bir günde bin 690 uçuşla Avrupa’da uçuş rekoru kırmıştık. Geçen yaz Temmuz ayında 264 bini aşan günlük yolcu sayısıyla, yolcu rekoru kırmıştık. Bu yıl Haziran sonunda 268 bini geçen günlük yolcu sayısıyla rekorumuzu tazelemiş olduk. İleriye dönük baktığımızda yeni rekorların arka arkaya gelmesi İstanbul Havalimanı’nın bu rekoru elinde bulundurması artık normal karşılanıyor. Gururluyuz. Avrupa tarihinin rekorlarını İstanbul’un elinde bulundurması bizim için önemli" diye konuştu.
İstanbul İstanbul’daki yumruklu “üstüme toz geliyor” kavgası: “Bam, güm bana yerleştirdi, ağzımı burnumu dağıttı” Kağıthane’de sokak ortasında çıkan “binanın önüne çöpleri süpürdün” kavgasında darbedilen Hüseyin Katırcı ve “üzerime toz geliyor” diyerek adama yumruk atan gencin babası Hacı Osman Fener o anları anlattı. Katırcı, “Ben Sanayi Mahallesinin fedaisiyim dedi ve ağzımı burnumu dağıttı” derken Fener ise, “Onların tarafından gelenler de oğlumu darp ediyorlar” ifadelerini kullandı. Kağıthane Şirintepe Mahallesi’nde geçtiğimiz Cumartesi günü saat 12.00 sıralarında meydana gelen olayda, belediyeden emekli temizlik görevlisi Hüseyin Katırcı (56) evinin önünü süpürmeye başlamıştı. Bu sırada karşı binanın önünde oturan Mikail F. iddiaya göre, “Sen buraları süpüremezsin bana toz geliyor" demişti. Katırcı ise gelen tepki üzerine "Kapımın önü, ben emekli belediye temizlikçisiyim, burayı temizlerim" karşılığını vermişti. Taraftalar arasında çıkan tartışmanın kısa sürede kavgaya dönüşmesi üzerine Mikail F., üzerine yürüdüğü Hüseyin Katırcı’ya küfür ederek yumruk atmıştı. Çevrede bulunan vatandaşlar tarafları ayırmıştı. Bu sırada Mikail F., "Devlet kim beni git istediğin yere şikayet et" diye konuşmuştu. Akraba iki aile birbirine girmişti İki komşu oradan uzaklaştırılırken, Hüseyin Katırcı’nın oğlu Ali Katırcı durumu öğrenerek olay yerine gelmişti. Bu sırada Mikail F. ve babası Hacı Osman Fener de komşularının yanına gelmişti. Daha sonra Mikail F., tişörtünü çıkartarak Ali Katırcı’ya da saldırmıştı. Sokak üzerinde yaşanan o anlar ise güvenlik kamerasına yansımıştı. Olayın ardından ihbar üzerine gelen polis ekipleri, olayla ilgili inceleme yapmıştı. Hüseyin Katırcı, Hacı Osman F. ve oğlu Mikail F.’den şikayetçi olmuştu. “Gömleğimi falan çıkarttı, bam, güm bana yerleştirdi” Kavgada darbedilen Hüseyin Katırcı, “Kapının önünü süpürme, mahalleye toz geliyor dedi. Ağzıma ve burnuma vurdu. Beton kaldırıma yatırıp, öldüreceğim seni dedi ve vurdu. Evin önüne geliyordum, babası çıktı. Hüseyin efendi buraları süpürme, bina ve mahalle tozlanıyor dedi. Ben de tozlanmasından bir şey olmaz. Sana süpürme diyorum işte dedi. Ben karşı tarafı değil kendi tarafımı temizliyordum. Ardından babası binaya çıktı. Sonra ben süpürmeye devam ettim. Orada bizim beyaz araba var. Onun içine girerken, oğlu bana toz geliyor dedi. Gömleğimi falan çıkarttı, bam, güm bana yerleştirdi. Başıma 3 tane darbe aldım. Ondan sonra mahalledekiler geldi ve benim anama ve babama küfür ettiler. Kötü söz sahibine aittir, terbiyesiz dedim. Onların akrabaları vardı ben ise tek başımaydım. Ben sanayi mahallesinin fedaisiyim dedi ve ağzımı burnumu dağıttı. Beni boğacak şekilde betona yapıştırdı. Şikayetçiyim” dedi. “Onların tarafından gelenler de oğlumu darp ediyorlar” Adamı darbeden Mikail F.‘nin babası Hacı Osman Fener ise, “Yanaştım ona ve buraları tozutma dedim. Süpüreceksen de su serp, insanların camı açık dedim. O da sana ne sen kimsin dedi. İyi o zaman süpür dedim. Arabanın önüne yanaştım ve park ettim. Sonra eve çıktım, çocuğum orada oturmuş sigara içiyordu. Baba sen çık dedi. Yukarıya çıktım bir bardak su içtim bu arada tantana koptu. O süpüre süpüre geldi, çocuğumu da tanımıyor küfür ederek geldi. Oğlum da abi sen kime küfür ediyorsun dedi. O da ben buradan geçene küfür ediyorum deyince, oğlum da o benim babam demiş. O da fırça ile oğlumun üstüne gelmiş. Öyle olunca bir tane vurmuş. Biz daha fazla vurmasına müsaade etmedik. Ondan sonra adam oğlunu aramış. Benim oğlum komşunun orada oturup çay içerken, onların tarafından gelenler de oğlumu minibüsün oraya götürdüler. Orada çocuğumu darp ediyorlar. Ben hiç el kaldırmadım” diye konuştu.