EKONOMİ - 12 Ocak 2025 Pazar 11:01

SANKON, 2025 yılını ihracat yılı ilan etti

A
A
A
SANKON, 2025 yılını ihracat yılı ilan etti

Türkiye’nin en önemli ekonomik sivil toplum kuruluşlarından biri olan Sanayi ve Ticaret Konfederasyonu (SANKON), 2025 yılını Türkiye’den yapılan ihracatın artırılacağı bir yıl olarak ilan etti.


SANKON, Türkiye’nin 81 ilinde faaliyet gösteren ve çok sayıda federasyonu bünyesinde barındıran büyük bir organizasyon olarak yılın ilk toplantısını gerçekleştirdi.


SANKON Genel Merkezi’nde yapılan toplantıya, konfederasyonun yönetim kurulu, federasyon yetkilileri ve sektörel temsilciler katıldı. Toplantının ana gündem maddelerinden biri, Türkiye’den dünya genelindeki ülkelere yapılacak ürün ihracatının artırılması oldu. Konfederasyon, 2025 yılını ihracat yılı ilan ederek, Türk firmalarının uluslararası pazarlara açılmasını hedefliyor.


Toplantının ardından yazılı bir açıklama yapan SANKON Genel Sekreteri Koray Eken, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin ihracat yapan firmalara sağladığı teşvik ve desteklerin önemine değindi. Eken, hükümetin ihracat firmalarını destekleyen çalışmalarını büyük bir memnuniyetle karşıladıklarını belirterek, "Bu destekleri en güçlü duygularımızla destekliyoruz" ifadelerini kullandı. Eken, SANKON’un bu adımının, Türk iş dünyası için önemli fırsatlar oluşturacağını ve Türkiye’nin global ticaretteki rekabet gücünü artıracağını da dile getirdi.


Eken, SANKON’un ihracat yapan üyeleri için bir komisyon oluşturduğunu da duyurdu. Bu komisyon, Türk ihracatçılarına teknik bilgi ve pazar desteği sağlayacak. SANKON, ihracatçı firmaların küresel pazarda daha güçlü bir şekilde yer alması için gerekli her türlü desteği sunmayı amaçlıyor.


Toplantıya, Ankara Dış Ticaret Federasyonu, Ankara İthalat ve İhracat Federasyonu, Tarım ve Gıda Federasyonu, Moda ve Tekstil Tasarımı Federasyonu gibi çeşitli sektörlerden federasyon yetkilileri de katıldı. Katılımcılar, Türkiye’nin ekonomik büyümesine katkı sağlamak ve Türk ürünlerini dünya çapında tanıtmak için ortak stratejiler geliştirmeyi hedeflediklerini belirtti.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir CHP lideri Özel’den maaş açıklaması: “Dost görünenlerin karşımıza geçtiğini not ettik” Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, “32 şirketin 30’una maaş ödendi. Sadece İZELMAN ile İZENERJİ birkaç gündür kaynak arayışından dolayı beklemeye alındı. O gün, halden anlamayan, normalde dost görünen, işler doğru gittiğinde halaya birlikte duranların nasıl karşımıza geçtiğini bir kenara not ettiğimizi bütün İzmir bilsin. Sorun iki gün içinde çözüldü, maaşlar yattı” dedi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 3 günlük İzmir programının son gününde CHP İzmir İl Başkanlığı tarafından düzenlenen “İktidar Yolunda Korkusuz Kentler Çalıştayı’nın” kapanış toplantısına katıldı. Tarihi Havagazı Fabrikası’nda gerçekleştirilen programda konuşan Özel, “Zorlu süreçlerden geçtik. Cumhuriyet’in 100’ücnü yılı yaklaşıyordu. Birileri ’Hedef 2023’ diyordu. Hedefi Cumhuriyet’i yıpratmak, aşındırmak, eğitim sistemiyle kindar nesiller yetiştirmek isteyenlerin hedefine ulaşmamak için var gücümüzle çalışıyorduk. Geçmiş dönmede bu partiye emeği olan herkes parti üyesi olsun olmasın 100’üncü yılda başarmak için kendinden bir şeyler katan herkes 14-28 Mayıs akşamlarında hayatlarının en büyük hayal kırıklığını yaşadılar. Hepimiz üzüldük. Ertesi gün kimse sokağa çıkmak istemedi. O günlerde İzmir bu travmayı en derinden yaşayan şehirdi. Bir şey yapmalıydık. Bir kez daha ayağa kalkmalı, silkinmeli ve kendimize gelmeliydik. Bir harekete geçmenin en çok beklendiği kent de İzmir’di. Seçmendeki duygusal kopuşa yanıt vermek ve bir kez daha kol kola gireceğiz, omuz omuza duracağız, yenilmeyeceğiz ve teslim olmayacağız dediğimizi göstermek lazımdı. Biz ayağa kalkınca baktık ki ayağa kalkanlar var, biz adım atınca ikinci adımı atanlar var. Bunların en kararlıları her zaman olduğu gibi İzmir’di. Bir büyük yürüyüşü İzmir’den başlattık, Anadolu’ya gittik ve baba ocağı Manisa’ya döndüğümüzde artık durum bambaşkaydı. Ne yaptıysak İzmir’e baktık. 31 adayımızın 29’unu İzmir seçti. Bunu yaparken bir tek şeye güvendik, İzmir ve Türkiye teslimiyeti kabul etmiyordu” diye konuştu. “Tayyip Bey 31 Mart’tan sonra başarısız olacağımıza inanmıştı” Kutuplaştırmaya karşı hep sabırlı olduklarını söyleyen Özel, “Sürecin sonunda her geçen gün daha iyiye gittiğini, duygusal kopuşun kenetlenmeye dönüştüğünü ve karşımızdaki kötücül aklın yaptıklarının ters teptiğini gördük. Erdoğan, 31 Mart’ı önce tebrik etmeyerek sonra dil ucuyla söyleyerek sonra özeleştiri yapmaya başladığında zaferimizi kabullendi. Yaz ortasında hareketlenme oldu ama esas saldırıya birkaç ay önce geçti. Çünkü 31 Mart’ta ona şunu demişlerdi ’merak etmeyin yapamazlar, örgütleriyle belediye başkanları birbirine düşer ve bu kadar büyük bir yapıyı merkezi yönetim desteği olmadan yönetemezler’ dediler. İmza atmayarak, işleri yavaşlatarak ve çok da bir şey yapmadan ilk 6 ayı geçirdiler. Tayyip Bey 31 Mart’tan sonra başarısız olacağımıza ve bunun dezavantajımıza olacağına inanmıştı. Ya onu inandırmışlardı ya da kendisine inandırmışlardı. Onun hazmedemediği sonuçlar 31 Ekim, 31 Aralık sonuçları. O da bizde. Belediyelerimizi sahada memnuniyet üzerinden ölçtürdük. Onun inanamadığı sonuç Türkiye genelinde CHP’li belediyelerden memnuniyet oranı ortalaması bize göre yüzde 58, onda yüzde 60 çıkmasıdır. Onun hazmedemediği AK Partili kadın seçmenin hızla CHP’ye geliyor olmasıdır. Onun hazmedemediği bu salonların birbirine düşmesini beklerken omuz omuza belediye başkanlarına sahip çıkmasıdır” şeklinde konuştu. “Maaş sorunu 2 günde çözüldü” 31 Aralık 2024’te, İzmir Büyükşehir Belediyesinin hesabına yatması gereken, İller Bankası’ndan gelecek olan paranın 3,7 milyar TL olduğunu belirten Özel, “31 Aralık günü alacağı ödenek ile 7 Ocak günü maaşları ödeyecek. Bu paradan 1.7 milyar lira İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin borcunu faizleri ile birlikte kesiyor. Böyle bir paranın bu kadarı kesildiğine ne olacak? Maaşlar ödenemeyecek, çalışanlar mutsuz olacak, şehir tedirgin olacak ve belediyecilik hizmetleri tartışmaya açılacak. 32 şirketin 30’una maaş ödendi. Sadece İZELMAN ile İZENERJİ birkaç gündür kaynak arayışından dolayı beklemeye alındı. O gün halden anlamayan, normalde dost görünen, işler doğru gittiğinde halaya birlikte duranların nasıl karşımıza geçtiğini bir kenara not ettiğimizi bütün İzmir bilsin. Sorun iki gün içinde çözüldü, maaşlar yattı. Yapacakları her türlü kötülüğe, tuzağa ve takacakları çelmelere karşı hazırlıklar yapıldı. Biz nasıl bir kötücül akılla karşı karşıya kaldığımızı biliyoruz. Siz bu kenti korkutarak, sindirerek, işçisine maaş ödetmeyerek gönül bağımızı koparamazsınız. İzmir biziz. Biz İzmir’iz. İzmirli, körfezi kimin kirlettiğini, kimin koksun istediğini ve bunu kimin istismar ettiğini bilir. İzmir Limanı’na giden gemilerin, tersanenin, Gediz Nehri’nden körfeze akan dereleri kirleten sanayi tesislerinin denetim yetkisinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığında, Tarım ve Orman Bakanlığında ve Ulaştırma Bakanlığında olduğunu bilirim. Gemileri denetleyelim deyince ’sizin göreviniz değil’ diyenlerin, fabrikalara keserse cezayı bakanlık keser diyenlerin, dereleri İzmir Körfezi’ni kirleten, akarsuları Tarım Orman Bakanlığının eksik denetimleri yüzünden kirletildiğini, Sanayi Bakanlığı’nın bu işlerde Orman Bakanlığı üzerine baskı yaptığını İzmirliler, senden benden iyi bilirler. Bu yüzden İzmir’de hiç üzerimize vazife değilken, İzmir’de diğer hizmetleri yapmamız gerektiği halde 2 tarama gemisi ile toplam 6 gemi ile 2,5 milyon metreküp çamuru almak, taramak, kokuya engel olmak için verilen gayretlerin hepsine görev icabı değil İzmirli olmanın, bu şehre sahip çıkmanın gereğidir. İzmir’de kokan, temizlenmesi gereken körfez değil bu kirli ve kokuşmuş AKP siyaset biçimidir” ifadelerine yer verdi. “İbadethanelere, okullara, kışlaya siyaset sokmadık” “Kemal Kılıçdaroğlu asla din ve mezhep konuşmamıştır” diyen Özel, sözlerini şöyle tamamladı: “İbadethanelere, okullara ve kışlaya siyaset sokmadık. Sokulmasına da itiraz ettik ve dış politikaya da asla böyle bakmadık. Biz asla ve asla içine girmediğimiz bu tartışmaya ’sakın ha sakın’ diyoruz. Buradan Erdoğan’ın gözünün içine baka baka ’sus’ diyorum. Bu konulara bu iş bilmezlikle, hadsizlikle, lüzumsuz çıkarcılıkla, önünü arkasını düşünmeden sakın girme. Bu vakitten sonra sessizliğini, sükutunu hüzünden sayacağım. Eğer bu konuda bir kelime daha ederse onu tarihte görülmemiş bir şekilde perişan edeceğim. Bu ülkenin insanları arasına mezhepçiliği sokmanın hadsizliğine izin vermeyeceğiz. Bu tartışmayı burada bitiriyoruz.” “Genel seçimi kazanmanın tek anahtarı çalışmak” Hangi görevi üstlenirse üstlensin, sadece CHP’nin başarısını istediğini ve CHP’nin değerlerine inandığını aktaran İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay ise, “Eminim içimizden hiçbiri de kendi çıkarlarını partinin çıkarlarının önünde tutmuyor. Bugün nereye baksak CHP’li belediyelerin iktidarını görüyoruz. CHP şu anda yerel yönetimleri başarıyla sürdürüyor, yapılan çalışmalar başarımızın sürdüğünü ve daha iyi noktaya gelmemiz için bir olumsuzluk olmadığını söylüyor. Genel seçimi kazanmanın tek bir anahtarı var, çalışmak” şeklinde konuştu. “9 ayda 20 milyar liradan fazla parayı yatırıma ayırdık” Dün gerçekleştirilen toplantıda ’örgüt ve belediyenin nasıl uyum içinde çalışacağını’ konuştuklarını anlatan Tugay, “Benzer buluşmaları gerçekleştirmeye devam edeceğiz, tüm partililerimizin görüş ve katkılarını da almaya devam edeceğiz. Biz çalıştıkça iktidara birer adım daha yaklaşacağız. Bizler İzmir’in CHP geleneği ile gurur duyuyoruz, geçmiş başkanlarımızla gurur duyuyoruz. Bizim görevimiz aldığımız bayrağı daha ileri taşımak iyi ve doğruların üstüne eyleyerek yolumuza devam ediyoruz. Daha fazla sosyal yardım, daha fazla altyapı çalışması daha fazla kentsel dönüşüm çalışması yapıyoruz. 9 ayda 20 milyar liradan fazla parayı yatırıma ayırdık, bunu zorlu ekonomik şartlar alında yaptık. Arkamızda iktidar desteği olmadığı halde bütün bu olumsuz şartlarda yapabildiğimiz en iyi şeyi yapıyoruz. Namusumuzla, ahlakımızla, inancımızla vatana ve millete duyduğumuz sevgi ile çok önemli işler yapıyoruz. Bugüne kadar sadece bize oy vermiş olan seçmenlerin oylarıyla iktidar olamayız. Ulaşmadığımız, bizi yanlış anlattıkları toplum kesimlerine ulaşmalıyız. Onların pek çoğu bu ekonomik ortamda sıkıntı yaşıyor. Çiftçiler bekledikleri desteği göremiyor. Çiftçilerimizin çocukları topraklarını terk ediyor ve kendilerine büyükşehirlerde iş arıyorlar, düşük gelirli işlere razı oluyorlar. Oysa gıda krizinin adım adım yaklaştığı bu günlerde bizim o çiftçilerin hep birine ihtiyacımız var” açıklamalarına yer verdi. “39 bin çiftçiye 279 milyon lira destek sunduk” Geçen yıl 39 bin çiftçiye 279 milyon lira destek sunduklarını söyleyen Tugay, şunları kaydetti: “Bu destekleri bazen onlara fidan, gübre dağıttık bazen de ellerinde kalan ürünleri ya da düşük fiyata satın alınmaya çalışılan ürünleri satın alarak yaptık. Bizimle, hizmetlerimizle tanışmamış kimsenin kalmamasını hedefliyoruz. Bize kimsenin söz söylemesine gerek kalmayacağı kadar çok hizmeti üst kalitede yapmayı hedefliyoruz. Biz bu salondayken vatandaşlarımıza yemek dağıtılıyor. İzmir’i bir çekim merkezi yapmaya çalışıyoruz, bunun için bir plan hazırladık ve adım adım gerçekleşiyor.” “Körfezi pırıl pırıl yapacağız” İzmir Körfezi üzerinde bir karalama kampanyası yaşadıklarına dikkat çeken Tugay, utanılası bir şekilde kirli su dolu şişe ile İzmir’in karalanmaya çalışıldığını ifade etti. “Onların İzmir’i sevmediğini biliyorduk da nefret ettiklerini bu davranışlarıyla görmüş olduk” diyen Tugay, şunları ekledi: “Onlara ’görevlerinizi yerine getirirseniz körfezi daha etkili bir şekilde temizleriz’ dedik. Bir gram çaba göstermeden bizim çalışmalarımızı engellemeye çalıştılar. Siz ne yaparsanız yapın biz üzerimize düşeni yapacağız. İzmir’in onurunu başımızın üstünde taşıyarak o körfezi en kısa zamanda tertemiz ve pırıl pırıl yapacağız.” Konuşma sonunda sahneye çıkan 106 yaşındaki bir vatandaş, kendi ördüğü bir atkıyı Genel Başkan Özel’e hediye etti. Törene, CHP Genel Başkanı Özel’in yanı sıra, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, İzmir Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Aziz Kocaoğlu, ilçe başkanları ve partililer katıldı.
İzmir Ses ve müzikle gelen şifa Yaşar Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi yüksek lisans öğrencisi Melis Karlıdere, tamamlayıcı tedavi yöntemi olarak “Sesle Şifa”yı araştırdığı çalışmasında bu yöntemin hastalıkların tedavisine olumlu katkı sağladığını gösteren bilgilere ulaştığını söyledi. Melis Karlıdere, yüksek lisans tezinde ses ve müziğin tedavi amaçlı kullanımını araştırdı. Karlıdere, bilimsel nitelikli yayınlara dayandırdığı tezinde, sesle şifa yöntemlerinin, stres kaynaklı rahatsızlıklar, Alzheimer, Parkinson, uyku bozukluğu ve kanser gibi rahatsızlıklarda tedavi sürecine olumlu etkisi olduğunu gösteren bilgilere ulaştı. Danışmanlığını Yaşar Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Müzik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Zehra Sak Brody’nin üstlendiği “Ses ve Müziğin Terapötik Amaçlı Kullanımı” adını taşıyan tez çalışmasında, insan vücudunda organların kendine özgü imzası niteliğinde titreşimleri olduğu ve bu titreşimlerdeki bozulan uyumu düzeltmek, dengelemek için yüzyıllar boyunca farklı sesle şifa yöntemlerinden faydalanıldığı vurgulandı. Dünyada daha fazla uygulaması olan sesle şifa yöntemlerinin ülkemizde yeni yeni yaygınlaşmaya başladığını belirten Karlıdere şu bilgileri verdi: “Tez araştırmamda, “Sesle şifa nasıl sağlanmaktadır?” ve “Ses terapisi ile müzik terapi arasındaki farklar nelerdir?” soruları çerçevesinde ses ve müziğin tedavi amaçlı kullanım yöntemlerini inceledim. Ses ve müziğin terapötik amaçlı (iyileştirici) kullanımı üzerine literatür taraması yaparak mevcut yöntemleri ve aralarındaki farkları araştırdım. Literatür incelemesi sonucunda, insan vücudunda organların kendine özgü imzası niteliğinde titreşimleri olduğu ve bu titreşimlerdeki bozulan uyumu düzeltmek, dengelemek için yüzyıllar boyunca farklı sesle şifa yöntemlerinden faydalanıldığını gördüm. Bedeni, zihni ve ruhu iyileştirmek için sesin bir araç olarak kullanılması, literatürde farklı isimlerle anılıyor. Ancak ses, müziği de içine alan en genel kavram olduğu için ben çalışmamda ses ve müziğin terapötik amaçla kullanıldığı yöntemlerin hepsini “sesle şifa yöntemleri” olarak adlandırmayı tercih ettim. İnceleme sonuçları, sesle şifa yöntemleri arasında en ayırt edici özelliğin belirli frekanslardaki sesin (titreşimsel ses terapisi) veya sesle birlikte ritim, melodi ve armoni bileşenlerini de içeren müziğin (müzik terapi) kullanılması olduğunu gösterdi.” Ses banyosu, sesle arınma, ses şifası Ses banyosu, sesle arınma, ses şifası gibi isimler alan bu yöntemler ile ilgili bilgiler veren Karlıdere, “Ses Şifası (Sound Healing), fiziksel ve duygusal sağlığınızı geliştirmek için sesin ve müziğin özelliklerini kullanıyor. Sesle şifanın temel prensibi rezonans kavramıdır. Tüm evren bir titreşim halindedir. Bu insanlar için de geçerlidir. Vücudun her organı, hücresi, kemiği, dokusu ve sıvısı ile vücudu saran elektromanyetik alanlar sağlıklı bir titreşim frekansına sahiptir. Kendimizin bir kısmı ya da çevremizle uyumsuz ve sağlıksız hale gelirsek, doğal olarak sağlıklı frekansımız uyumsuz titreşen, hastalık yaratan bir frekansa dönüşür. Ses şifası, şifa frekanslarının vücudun etrafındaki enerji alanlarına uygulanarak sağlanır. Bu şifa verici veya terapötik frekanslar ve sesler, insan sesi (vokal), diyapazon (akort çatalları), ses çanakları (singing bowls) gibi çeşitli araçları ile sağlanıyor. Titreşimsel ses terapisinde enstrüman kullanılmaz. Bu titreşimi veren özel araçlar kullanılır. Bu araçlarla insanların vücuduna belli frekanslar gönderiliyor. Teta, beta gibi beyin dalgaları üzerinde etki yaratılarak rahatsızlıklar tedavi ediliyor.” dedi. Tamamlayıcı tedavi olarak nitelendirilebilecek bu yöntemi daha bilimsel bir zemine taşıyarak tez yazmaya karar verdiğini anlatan Melis Karlıdere, “Ses terapisi kavramı farklı bir anlamda da kullanılıyor. Ses telleri üzerindeki rahatsızlıkların tedavisi de ses terapisi olarak ifade ediliyor. Fakat benim incelemem İngilizce’de “sound healing” denilen sesle şifa yöntemlerini kapsıyor. Titreşimsel ses terapisinde insan bedeni ses titreşimine maruz bırakılarak iyileşme sağlanmaya çalışılıyor. Akort çatallarındaki titreşimlerin ya da ses çanaklarından çıkan titreşimlerin insan vücudundaki rahatsızlıklara iyi geldiği düşünülüyor. Bu kesinlikle bir müzik ya da şarkı ile iyileştirme süreci değil. Müzik terapisinde ise bir ritim, armoni, bir melodi var ve bir enstrüman mutlaka kullanılıyor. Ben tezimde bu farkı titreşimsel ses terapisi ve müzik terapi olarak ayırdım” dedi. Tedaviye olumlu katkı En çok stres, anksiyete, depresyon ve kaygı üzerine araştırmalar yapıldığı görülüyor. Özellikle baş ağrısı ve migren atakları için hem müzik hem ses terapisi ile ilgili denemeler var ve hastalarda olumlu sonuçlar elde edilmiş. Florida’da yapılan bir kemoterapi tedavisinde hastaların gerginlik ve ağrılarının yüzde 40-60 oranında azaldığı tespit edilmiş. Bunun yanında Alzheimer, Parkinson, onkoloji tedavilerinde de katkı sağladığı bildiriliyor. Japonya’da yapılan bir çalışmada ise 528 hertz’in dopamin sentezini uyardığı ve sempatik sinir sistemi aktivitesini baskıladığı görülmüştür.
Malatya Başkan Sami Er: "Güney kuşak yolu trafik yükünü hafifletecek" Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Sami Er, Güney Kuşak Yolu’ndaki çalışmaları inceledi. Başkan Er, 75 iş makinesi ve 160 personelle devam eden projeyle trafik yoğunluğunun önemli ölçüde azalacağını ve yolun bu yılın ilk çeyreğinde tamamen hizmete sunulacağını belirtti. Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Sami Er, şehrin ulaşım altyapısını güçlendirecek projelerden biri olan Güney Kuşak Yolu’ndaki çalışmaları yerinde inceledi. İncelemeler sırasında Başkan Er, sahada 75 iş makinesi ve 160 personelin hummalı bir şekilde çalıştığını belirterek, bu önemli yolun kısa süre içinde hizmete alınacağı müjdesini verdi. Başkan Er, Kuzey Kuşak Yolu’nun tamamlandığını ve şimdi de Güney Kuşak Yolu’nun inşaatının hızla devam ettiğini ifade etti. Her iki kuşak yolunun tamamlanmasıyla birlikte Malatya’daki trafik yükünün önemli ölçüde rahatlayacağını ve şehrin ulaşım ağının daha verimli hale geleceğini söyledi. Başkan Er, "İki kuşak yolunun da faaliyete geçmesi ile birlikte şehir içi trafik yoğunluğu önemli ölçüde çözülmüş olacak. Bu projeyle birlikte, şehre modern ve konforlu bir ulaşım imkanı sunmayı amaçlıyoruz" şeklinde konuştu. Güney Kuşak Yolu’nun, sadece trafik yoğunluğunu azaltmakla kalmayıp, şehre yeni bir estetik değer de katacağını belirten Başkan Er, yolun 50 metre genişliğinde, 6 şeritli olarak inşa edildiğini açıkladı. Başkan Er, söz konusu yolun geniş kaldırımları, yürüyüş ve bisiklet yolları, peyzaj düzenlemeleri ve modern aydınlatma uygulamaları ile şehre yeni bir soluk kazandıracağını vurguladı. Bu projeyle, Malatyalıların daha güvenli, konforlu ve estetik bir ulaşım deneyimi yaşayacaklarını belirtti. Ayrıca, Güney Kuşak Yolu’nun yapımında gece gündüz demeden çalışan belediye personeline teşekkür eden Başkan Er, yolun en kısa sürede etaplar halinde trafiğe açılacağını ve bu yılın ilk çeyreğinde tamamen hizmete sunulacağını duyurdu. Başkan Er, "Bu önemli yolumuzun şehrimize kazandırılmasında emeği geçen herkese canı gönülden teşekkür ediyorum. Bu projeyle Malatya’nın ulaşım altyapısını daha da güçlendireceğiz" diye konuştu. Başkan Er, Malatya’nın geleceği için bu tür projelerin önemine dikkat çekerek, "Her şey daha güçlü bir Malatya için" diyerek sözlerini tamamladı.