KÜLTÜR SANAT - 12 Ocak 2025 Pazar 13:11

Ses ve müzikle gelen şifa

A
A
A
Ses ve müzikle gelen şifa

Yaşar Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi yüksek lisans öğrencisi Melis Karlıdere, tamamlayıcı tedavi yöntemi olarak “Sesle Şifa”yı araştırdığı çalışmasında bu yöntemin hastalıkların tedavisine olumlu katkı sağladığını gösteren bilgilere ulaştığını söyledi.


Melis Karlıdere, yüksek lisans tezinde ses ve müziğin tedavi amaçlı kullanımını araştırdı. Karlıdere, bilimsel nitelikli yayınlara dayandırdığı tezinde, sesle şifa yöntemlerinin, stres kaynaklı rahatsızlıklar, Alzheimer, Parkinson, uyku bozukluğu ve kanser gibi rahatsızlıklarda tedavi sürecine olumlu etkisi olduğunu gösteren bilgilere ulaştı.


Danışmanlığını Yaşar Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Müzik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Zehra Sak Brody’nin üstlendiği “Ses ve Müziğin Terapötik Amaçlı Kullanımı” adını taşıyan tez çalışmasında, insan vücudunda organların kendine özgü imzası niteliğinde titreşimleri olduğu ve bu titreşimlerdeki bozulan uyumu düzeltmek, dengelemek için yüzyıllar boyunca farklı sesle şifa yöntemlerinden faydalanıldığı vurgulandı.


Dünyada daha fazla uygulaması olan sesle şifa yöntemlerinin ülkemizde yeni yeni yaygınlaşmaya başladığını belirten Karlıdere şu bilgileri verdi: “Tez araştırmamda, “Sesle şifa nasıl sağlanmaktadır?” ve “Ses terapisi ile müzik terapi arasındaki farklar nelerdir?” soruları çerçevesinde ses ve müziğin tedavi amaçlı kullanım yöntemlerini inceledim. Ses ve müziğin terapötik amaçlı (iyileştirici) kullanımı üzerine literatür taraması yaparak mevcut yöntemleri ve aralarındaki farkları araştırdım. Literatür incelemesi sonucunda, insan vücudunda organların kendine özgü imzası niteliğinde titreşimleri olduğu ve bu titreşimlerdeki bozulan uyumu düzeltmek, dengelemek için yüzyıllar boyunca farklı sesle şifa yöntemlerinden faydalanıldığını gördüm. Bedeni, zihni ve ruhu iyileştirmek için sesin bir araç olarak kullanılması, literatürde farklı isimlerle anılıyor. Ancak ses, müziği de içine alan en genel kavram olduğu için ben çalışmamda ses ve müziğin terapötik amaçla kullanıldığı yöntemlerin hepsini “sesle şifa yöntemleri” olarak adlandırmayı tercih ettim. İnceleme sonuçları, sesle şifa yöntemleri arasında en ayırt edici özelliğin belirli frekanslardaki sesin (titreşimsel ses terapisi) veya sesle birlikte ritim, melodi ve armoni bileşenlerini de içeren müziğin (müzik terapi) kullanılması olduğunu gösterdi.”



Ses banyosu, sesle arınma, ses şifası


Ses banyosu, sesle arınma, ses şifası gibi isimler alan bu yöntemler ile ilgili bilgiler veren Karlıdere, “Ses Şifası (Sound Healing), fiziksel ve duygusal sağlığınızı geliştirmek için sesin ve müziğin özelliklerini kullanıyor. Sesle şifanın temel prensibi rezonans kavramıdır. Tüm evren bir titreşim halindedir. Bu insanlar için de geçerlidir. Vücudun her organı, hücresi, kemiği, dokusu ve sıvısı ile vücudu saran elektromanyetik alanlar sağlıklı bir titreşim frekansına sahiptir. Kendimizin bir kısmı ya da çevremizle uyumsuz ve sağlıksız hale gelirsek, doğal olarak sağlıklı frekansımız uyumsuz titreşen, hastalık yaratan bir frekansa dönüşür. Ses şifası, şifa frekanslarının vücudun etrafındaki enerji alanlarına uygulanarak sağlanır. Bu şifa verici veya terapötik frekanslar ve sesler, insan sesi (vokal), diyapazon (akort çatalları), ses çanakları (singing bowls) gibi çeşitli araçları ile sağlanıyor. Titreşimsel ses terapisinde enstrüman kullanılmaz. Bu titreşimi veren özel araçlar kullanılır. Bu araçlarla insanların vücuduna belli frekanslar gönderiliyor. Teta, beta gibi beyin dalgaları üzerinde etki yaratılarak rahatsızlıklar tedavi ediliyor.” dedi.


Tamamlayıcı tedavi olarak nitelendirilebilecek bu yöntemi daha bilimsel bir zemine taşıyarak tez yazmaya karar verdiğini anlatan Melis Karlıdere, “Ses terapisi kavramı farklı bir anlamda da kullanılıyor. Ses telleri üzerindeki rahatsızlıkların tedavisi de ses terapisi olarak ifade ediliyor. Fakat benim incelemem İngilizce’de “sound healing” denilen sesle şifa yöntemlerini kapsıyor. Titreşimsel ses terapisinde insan bedeni ses titreşimine maruz bırakılarak iyileşme sağlanmaya çalışılıyor. Akort çatallarındaki titreşimlerin ya da ses çanaklarından çıkan titreşimlerin insan vücudundaki rahatsızlıklara iyi geldiği düşünülüyor. Bu kesinlikle bir müzik ya da şarkı ile iyileştirme süreci değil. Müzik terapisinde ise bir ritim, armoni, bir melodi var ve bir enstrüman mutlaka kullanılıyor. Ben tezimde bu farkı titreşimsel ses terapisi ve müzik terapi olarak ayırdım” dedi.



Tedaviye olumlu katkı


En çok stres, anksiyete, depresyon ve kaygı üzerine araştırmalar yapıldığı görülüyor. Özellikle baş ağrısı ve migren atakları için hem müzik hem ses terapisi ile ilgili denemeler var ve hastalarda olumlu sonuçlar elde edilmiş. Florida’da yapılan bir kemoterapi tedavisinde hastaların gerginlik ve ağrılarının yüzde 40-60 oranında azaldığı tespit edilmiş. Bunun yanında Alzheimer, Parkinson, onkoloji tedavilerinde de katkı sağladığı bildiriliyor. Japonya’da yapılan bir çalışmada ise 528 hertz’in dopamin sentezini uyardığı ve sempatik sinir sistemi aktivitesini baskıladığı görülmüştür.



Ses ve müzikle gelen şifa

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İstanbul Havalimanı’nda bulunan yavru gorilin ismi ‘Zeytin’ oldu İstanbul Havalimanı’nda kargo kutusunda bulunan ve koruma altına alınan goril yavrusuna ‘Zeytin’ ismi verildi. İstanbul Havalimanı’nda 22 Aralık 2024 tarihinde kaçak yollar ile getirildiği tespit edilen ve nesli tükenme altında olan bir goril yavrusu bulunmuştu. Ekipler tarafından yakalandığında ürkek bakışlarıyla etrafında olup bitenleri anlamaya çalışan yavru gorile Tarım ve Orman Bakanlığı sahip çıktı. Veteriner hekim ve bakıcılar, hayvanat bahçesinde muhafaza edilen yavru goril ile adeta bebek gibi ilgileniyor. Yavru gorile ‘Zeytin’ ismi verildi Öte yandan, Tarım ve Orman Bakanlığı sosyal medya üzerinden goril yavrusu için "Benceİsmi" etiketi ile isim arayışına girildiğini açıklamıştı. Sosyal medyada başlatılan isim kampanyasına binlerce katılım oldu. En çok ‘Üzüm’, ’Kömür’, ’Misket’ ve ’Zeytin’ isimleri önerildi. 4 isim arasında yapılan oylama sonucunda ise yavru gorilin ismi ‘Zeytin’ olarak belirlendi. “İlk günkü ürkek bakışlarının yerini özgüven aldı” Doğa Koruma ve Milli Parklar Bölge Müdürü Fahrettin Ulu, “Yaklaşık 20 gün önde İstanbul Havalimanı’ndan Nijerya’dan Bangkok‘a gitmekte olan Türk hava Yolları’nın kargo bölümünde gümrük muhafaza ekiplerimizin dikkati sayesinde burada bir goril tespit edilmişti. Bu gorille ilgili olarak da yapılan incelemede herhangi bir resmi belgenin bulunmadığı anlaşılınca Doğa Koruma ve Milli Parklar ekiplerimiz olay yerine intikal etmiş ve bu yavru gorile el konulmuştur. Ve bugün itibari ile bakanlığımızdan özel izin alınmış olan, çalışma ruhsatı bulunan bu hayvanat bahçesinde yaşamanı sürdürmektedir. Kendisine göre oluşturulmuş özel bir ortamda rehabilitasyon süreci devam etmektedir. O ilk günkü ürkek ve korku dolu bakışlarının yerine gayet sevecen, kendini özgüveni gelmiş ve buradaki ortama alışmış durumdadır. Yanına sadece veteriner hekim ve girmektedir. Mevcut durumdaki bağışıklığın bozulmamasına azami derecede önem gösterilmektedir. Ülkemizde özellikle başka bir goril bulunmamasından dolayı da çok büyük önem arz etmektedir” dedi. “Uygun ortam sağlandığında ülkesine gönderilmesi önem arz ediyor” “Ana vatanı olan ülkesine gönderilmesi uygun ve güvenli bir ortam sağlandığı takdirde önem arz etmekte” diyen Ulu, “Bu süreci şu anda uluslararası kuruluşlarla yürütüyoruz. Bu süreç neticelendirildiğinde de Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğümüz tarafından tekrar bilgilendirilme yapılacaktır. Bakanlığımız, sosyal medyada yavru goril ile ilgili isim belirleme çalışması başlatmıştı. Bu çerçevede vatandaşlarımız buna çok büyük ilgi gösterdiler. Ben bu ilgilerinden dolayı vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum. Binlerce isim önerildi, bu isimler önce dört isme düşürüldü ve en son olarak da ‘zeytin’ ismi belirlendi. Artık gorilimizin ismi ‘zeytin’ oldu” ifadelerini kullandı. “Bakıcılarını arkadaşı gibi görüyor” Veteriner hekim Gülfem Eşmen ise, “İlk geldiği günlerde çok çekingendi. Benimle ve bakıcılarla zaman geçirerek bizden bir zarar gelmeyeceğini anladığı için o çekingenliğini attı. Günlük sütünü içiyor, ara öğünleri var. Kuruyemiş, sebze, yeşillik. Beslenmesi ve oyun etkinliği dışında başka bir bakımı yok. Günlük kontrolleri var, kilosu, boyu vs. Diğer bakıcılarla arası daha iyi. Onları arkadaşı gibi görüyor, onlarla daha çok güreşiyor, yakalamaca oynuyor, kovalıyor” diye konuştu.
İstanbul İstanbul Havalimanı’nda bulunan yavru gorilin ismi ‘Zeytin’ oldu İstanbul Havalimanı’nda kargo kutusunda bulunan ve koruma altına alınan goril yavrusuna ‘Zeytin’ ismi verildi. İstanbul Havalimanı’nda 22 Aralık 2024 tarihinde kaçak yollar ile getirildiği tespit edilen ve nesli tükenme altında olan bir goril yavrusu bulunmuştu. Ekipler tarafından yakalandığında ürkek bakışlarıyla etrafında olup bitenleri anlamaya çalışan yavru gorile Tarım ve Orman Bakanlığı sahip çıktı. Veteriner hekim ve bakıcılar, hayvanat bahçesinde muhafaza edilen yavru goril ile adeta bebek gibi ilgileniyor. Yavru gorile ‘Zeytin’ ismi verildi Öte yandan, Tarım ve Orman Bakanlığı sosyal medya üzerinden goril yavrusu için "Benceİsmi" etiketi ile isim arayışına girildiğini açıklamıştı. Sosyal medyada başlatılan isim kampanyasına binlerce katılım oldu. En çok ‘Üzüm’, ’Kömür’, ’Misket’ ve ’Zeytin’ isimleri önerildi. 4 isim arasında yapılan oylama sonucunda ise yavru gorilin ismi ‘Zeytin’ olarak belirlendi. “İlk günkü ürkek bakışlarının yerini özgüven aldı” Doğa Koruma ve Milli Parklar Bölge Müdürü Fahrettin Ulu, “Yaklaşık 20 gün önde İstanbul Havalimanı’ndan Nijerya’dan Bangkok‘a gitmekte olan Türk hava Yolları’nın kargo bölümünde gümrük muhafaza ekiplerimizin dikkati sayesinde burada bir goril tespit edilmişti. Bu gorille ilgili olarak da yapılan incelemede herhangi bir resmi belgenin bulunmadığı anlaşılınca Doğa Koruma ve Milli Parklar ekiplerimiz olay yerine intikal etmiş ve bu yavru gorile el konulmuştur. Ve bugün itibari ile bakanlığımızdan özel izin alınmış olan, çalışma ruhsatı bulunan bu hayvanat bahçesinde yaşamanı sürdürmektedir. Kendisine göre oluşturulmuş özel bir ortamda rehabilitasyon süreci devam etmektedir. O ilk günkü ürkek ve korku dolu bakışlarının yerine gayet sevecen, kendini özgüveni gelmiş ve buradaki ortama alışmış durumdadır. Yanına sadece veteriner hekim ve girmektedir. Mevcut durumdaki bağışıklığın bozulmamasına azami derecede önem gösterilmektedir. Ülkemizde özellikle başka bir goril bulunmamasından dolayı da çok büyük önem arz etmektedir” dedi. “Uygun ortam sağlandığında ülkesine gönderilmesi önem arz ediyor” “Ana vatanı olan ülkesine gönderilmesi uygun ve güvenli bir ortam sağlandığı takdirde önem arz etmekte” diyen Ulu, “Bu süreci şu anda uluslararası kuruluşlarla yürütüyoruz. Bu süreç neticelendirildiğinde de Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğümüz tarafından tekrar bilgilendirilme yapılacaktır. Bakanlığımız, sosyal medyada yavru goril ile ilgili isim belirleme çalışması başlatmıştı. Bu çerçevede vatandaşlarımız buna çok büyük ilgi gösterdiler. Ben bu ilgilerinden dolayı vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum. Binlerce isim önerildi, bu isimler önce dört isme düşürüldü ve en son olarak da ‘zeytin’ ismi belirlendi. Artık gorilimizin ismi ‘zeytin’ oldu” ifadelerini kullandı. “Bakıcılarını arkadaşı gibi görüyor” Veteriner hekim Gülfem Eşmen ise, “İlk geldiği günlerde çok çekingendi. Benimle ve bakıcılarla zaman geçirerek bizden bir zarar gelmeyeceğini anladığı için o çekingenliğini attı. Günlük sütünü içiyor, ara öğünleri var. Kuruyemiş, sebze, yeşillik. Beslenmesi ve oyun etkinliği dışında başka bir bakımı yok. Günlük kontrolleri var, kilosu, boyu vs. Diğer bakıcılarla arası daha iyi. Onları arkadaşı gibi görüyor, onlarla daha çok güreşiyor, yakalamaca oynuyor, kovalıyor” diye konuştu. (HA- GÇ-