GÜNDEM - 24 Mart 2024 Pazar 11:30

Kadir İnanır hastaneye kaldırıldı

A
A
A

Usta oyuncu Kadir İnanır’ın sabah saatlerinde rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldığı öğrenildi.

Edinilen bilgiye göre, sabah saatlerinde Beykoz’daki evinde rahatsızlanan Kadir İnanır, bilinci kapalı şekilde Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Usta oyuncunun hastanedeki tedavisinin devam ettiği öğrenildi.

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli Üreticiye 6 yılda 1 milyar TL’lik destek Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, 6 yılda üreticiye 1 milyar TL değerinde kaynak sağladıklarını ifade ederek, "Topraktan kopmayın. Biz yanınızdayız, yeter ki üretin" dedi. Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, İzmit Kullar yolu üzerindeki Büyükşehir Belediyesi Park ve Bahçeler Dairesi Başkanlığı’na bağlı üretim fidanlığında katıldığı törende açıklamalarda bulundu. Büyükakın, çiftçilerin üretim maliyetlerini azaltmak ve kazançlarını artırmak için çeşitli destek programları yürüttüklerini, bu desteklerin artarak devam edeceğini ifade etti. Başkan Büyükakın, bu kaynakları nasıl oluşturduklarına dikkat çekerek, "Milletin parasını kendi paramızdan daha özenli harcamamız lazım. Mali olarak güçlenmenin bir yolu da bütçeyi doğru yönetmek ve bu sayede elde ettiğiniz tasarrufu doğru alanlara yöneltmek. Bu alanda (fidanlık alanı) toplamda 400 milyon liralık bir tasarruf var. Yetiştirilmiş olan ağaçlara ve diğer türdeki bitkilerin toplam ekonomik değeri 400 milyon lira. Onların içinde ürettiğimiz ‘torf’ mesela. Onu doğru yöneterek 160 milyon lira da oradan tasarruf sağlıyoruz. Çiftçimize toplam verdiğimiz destek de 1 milyar lira. Buraları doğru yönettiğinizde o zaman çiftçiye verilecek kaynak da ortaya çıkmış oluyor. ’Maliyetleri nereden azaltabiliriz?’, ’harcamaları nasıl daha tasarruflu yapabiliriz?’, ’sonraya bırakacağımız işler nedir?’, bunların sıralamasını sürekli gözden geçiriyoruz. Bunun neticesinde de bu bereket ortaya çıkıyor" dedi. Çiftçiyi ayakta tutacak, onlara nefes aldıracak tedbirler aldıklarını hatırlatan Büyükakın, "Küçükbaş hayvanından büyükbaş hayvanına kadar çiftçiye her türlü desteği veriyoruz. Seracılık desteğini veriyoruz. Bu desteklerimizi artırarak devam ettireceğiz. Emek veren tüm arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum ama asıl teşekkürü her şeye rağmen, bütün zorluklara rağmen topraktan kopmayan, buradaki mücadelesini devam ettiren çiftçilerimize ediyorum. Özellikle kadın çiftçilerimize teşekkür ediyorum. Onları tebrik ediyorum. Gençlere de yeniden bir çağrı yapıyorum; toprakla buluşmanın, toprağın bereketini elde etmenin ve bu berekete bereket katmanın yollarını kolaylaştırmak için her türlü çözüm ortaklığına Büyükşehir Belediyesi olarak, ilçe belediyelerimizle birlikte destek olmaya hazırız. Yeter ki siz gayret edin, emek verin" diye konuştu.
Van Van kedilerinin neslini kurtarmak için evinin kapılarını açtı Van’ın İpekyolu ilçesinde yaşayan Fatih Binici isimli vatandaş, Van kedilerinin neslini kurtarmak için evinin kapılarını açtı. İpekyolu ilçesinde ikamet eden Fatih Binici isimli vatandaş, yaklaşık 12 yıldır Van kedilerinin neslini kurtarmak için mücadele ediyor. Daha önce Kale Yolu üzerindeki kedi evinde yıllarca çalışan Binici, kedi evinin kapanması nedeniyle Van kedilerini evine aldı. Burada aylardır kedilere bakan Binici, yavruları ise bilinçli ailelere sahiplendirdi. Kediler için kaldığı evin kapısını açan Binici, sokakta kalan kediler için ise bahçesinde bir konteyner kurdurdu. Van kedilerinin neslini kurtarmak için yapılan projenin fikir babalarından biri olduğuna vurgu yapan Binici, “Van kedi evinin kurulması ve neslinin çoğaltılması konusunda yapılan projeye 2000 yıllarında başladım. O zamanlarda Van kedilerinin sayıları çok azdı. Van ve çevresinde yani Doğu Anadolu Bölgesinde sayıları 50 ila 100 arasındaydı. Kritik bir sayıydı ve nesilleri bitmek üzereydi. O zamanlar bir proje ortaya attım. Projede amacım; Van kedilerinin neslini çoğaltmak, turizme destek olmak, insanların Van kedilerini gelip görmelerini sağlamak ve onlarla içli dışlı olmasını, onlarla temas olmasını sağlamaktı. Proje işe yaradı. İlk olarak 15-20 metrelik bir yerde kurduk. Sonra zamanla inanılmaz bir ilgi odağı haline döndü ve alanı genişletmeye başladık. Artık kedilerin sayıları da artmaya başladı ve yaklaşık 600 metrekarelik bir alan yapıldı. O alanda da 4 yıl görev aldım. Van kedilerinin sayısı 150 adede kadar çıktı. Tabi bu sadece Van Kedi Evinde olan sayıydı. Her yıl yaklaşık 50-100 arasında olan doğumlarda elde edilen yavrular, gerek Van içi gerekse Van dışı güzel ailelere sahiplendirildi” dedi. "Eve getirdiğim kedilerden 42 yavru elde ettim" Kale Yolu üzerindeki kedi evinin yaklaşık 4 ay önce kapandığını belirten Binici, “Oranın yetkilileri bu işi devralmak istediler. ‘İşi, ehline bırakın’ diye bir söz var. Maalesef onlar yürütemediler ve sonuç alamadılar. Sonuç alamayınca orada bir sıkıntı oluştu ve şuan ziyaretçiye kapalı. Ama orada hala Van kedileri var. Bende orada şahsıma ait olan 18 Van kedisini de evime getirdim. Bunlar dişi ve hamile olan kedilerdi. Orada kalmalarına müsaade edemezdim. Çünkü doğum esnasında doğacak olan yavrulara titizlikle bakmak gerekiyor. Büyük bir tecrübe istiyordu. Eve getirdiğim kedilerden yaklaşık 42 yavru elde ettim. Bu yavrular büyüdü ve 3 aylık oldu. Yavrular, çok güzel ailelere verildi. Çok güzel takip ediyorum ve hepsinin durumu çok iyi. Bu da o yavrulardan biri. Adı Kont. Kont sağır bir kedi olduğu için ona özel bir ilgi alaka gerektiriyor. Normal bir aileye veremezdim. Ömür boyu bende kalacak. Kısırlaştıracağım. İlerde eşleşmesine izin veremem. Çünkü yavrularının da sağır olmasını istemem” ifadelerini kullandı. "Van kedileri hiperaktif kedilerdir" Van kedilerinin diğer kediler gibi pasif bir kedi olmadığına ve bu nedenle bakımının zor olduğuna dikkat çeken Binici, “Van kedisi, British ve Scottish gibi değil. British, Scottish veya Persler, günde 20-22 saat uyuyan pasif kedilerdir. Çok fazla aktif değillerdir. Bundan dolayı onların bakamı daha kolaydır ama Van kedileri hiperaktif ve aktif kedilerdir. Günde 6-7 saatten faza uyumazlar. Bundan dolayı bakımı biraz daha zor. Ama Van kedileri kadar eğlenceli, hareketli oyuncu ve avcı hayvanlar yoktur. Onunda keyfi ayrı bir şeydir” diye konuştu. "Projem, Van’ın turizmine çok büyük katkı sağlayacak" Van kedileri için bir proje hazırladığını ve bu projenin aynı zamanda turizm anlamında da Van’a katma değer katacağına vurgu yapan Binici, sözlerini şöyle sürdürdü: “Van kedileri diye bir projem var. Bunun için devlet yetkililerinden destek istedim ama maalesef olumlu bir sonuç elde edemedim. Projem, inanılmaz derecede güzel bir proje. İçerisinde doğumhanesi, karantinası, bakım ünitesi, yavru ve yetişkin bölümleri, havuzları, dinlenme alanları ve oyun alanları gibi kedilerin ihtiyaçlarını karşılamak için var olan büyük bir tesis olacak. Bu proje eğer Van’a yapılırsa, gerçekten turizm anlamında kente çok büyük bir değer katacağına inanıyorum. Çünkü Kale Yolu üzerinde kurulan Van Kedi Evinde bir günde yaklaşık 7-8 bin ziyaretçinin geldiğine şahit olduk. Bunlar İranlı, Amerikalı, Avrupalı ve Asyalı turistler oluyordu. Bu proje, Van’ın turizmine çok büyük katkı sağlayacak bir proje. Bu nedenle yetkililerin destek olmalarını istiyorum.” "Kedileri sahiplendirmeden önce aileyi araştırıyoruz" Üzerine kayıtlı 57 Van kedisinin olduğunu da sözlerine ekleyen Binici, “Şu an evimde 16 Van kedisi var ama üzerime kayıtlı 57 Van kedisi var. Onların hayatı benim hayatım, benim hayatım onların hayatı. Öyle birbirimize endeksleşmişiz. Maalesef herkese veremiyoruz. Sahiplendirmeden önce aileyi araştırıyoruz. Ailenin daha önceden kedi sahiplenmiş olup olmadığını, kedi bakımından anlayıp anlamadığını ve Van kedisinin karakteristik özelliğini bilip bilmediğini muhakkak araştırmam lazım. Çünkü insanlar kedi gördüğünde, kediye süt veriyorlar. Halbuki bu süt kedinin bağırsak sistemini tamamen yok eden, tamamen bağırsak sistemini çökerten bir maddedir. Anne sütü dışındaki bütün sütlerde maalesef laktöl vardır. Laktöl de kedilerin bağırsak sistemini enzimlemediği için kedilerin hayatlarına mal olabiliyor. Tecrübesiz bir insana kedi vermek, o kedinin hayatına mal olabilir. Bundan dolayı aileyi çok iyi seçiyorum ve sahiplendirmeden önce bazen aylarca araştırıyorum” dedi. Kedilere Ahu, Kraliçe, Fiyona, Nazlı, Peliş, Koku, Kont, Mavi, Blu gibi isimler verdiğini ifade eden Binici, kedileri isimleriyle çağırdığını söyledi.
İstanbul Yenidoğan Çetesi davasının 2. celsesi başlıyor İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın 2’inci celsesinin görülmesine başlanıyor. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 26’sı tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı davanın 2’inci celsesinin görülmesine başlanıyor. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından adliyenin konferans salonunda görülen duruşmada, bir kısım tutuklu ve tutuksuz sanıklar ve tarafların avukatları hazır bulundu. İddianameden Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede 47 sanığa ve 19 sağlık kuruluşuna yer verilirken 10 bebeğin ise hayatını kaybettiği belirtildi. İddianamede Fırat Sarı liderliğindeki ve yöneticiliğini İlker Gönen ile Gıyasettin Mert Özdemir’in yaptığı suç örgütünün esas amacının işletmesini devir aldıkları yeni doğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamakları ile oynama yaparak SGK’dan üst sınırdan ödeme almak olduğu açıklandı. İddianamede çetenin hastaların mevcut durumlarını, evrak işlemlerine farklı yansıtarak (entübe olanı entübe olmayan, entübe olmayanı entübe olan, kullanılmayan ilaçları kullanılmış şekilde) gibi yöntemlerle evrak sahteciliği yapıp SGK’ya fatura ettiği, hastaların mevcut durumlarını olduğundan daha ağır göstererek daha uzun süre yatış sağlayıp SGK’dan yüksek ücret tahsil ettiği ve bazı hasta yakınlarından fazladan ücret adı altında para almak gibi işlemlerle maddi çıkar elde ettiği de aktarıldı. Hazırlanan iddianamede yer alan şüphelilerin çoğunun sağlık çalışanı olduğu ve kazanılan kardan bu çalışanların da aldığı belirtildi. İddianamede 112 sevk sistemi bertaraf edildiği için bebek hastaların uygun sağlık hizmeti almasını sağlayacak hastanelere sevki yerine şüphelilerin seçtiği örgüt adına karlı gördüğü hastanelere yatışının yapıldığı, bu noktada amacın bebeklerin sağlık durumunun iyileştirilmesi değil maddi olarak en fazla kazanç elde edilmesi olduğu belirtildi. Bebeklerin her türlü enfeksiyona açık olan yeni doğan yoğun bakım ünitelerinde yatırılmasının kimi bebeklerde enfeksiyon kapma gibi rahatsızlıklara kimi bebeklerde ise ölüme dahi sebep olduğu da iddianamede kaydedildi. Şüphelilerin usulsüz şekilde düşümünü yaptıkları currosurf, infasurf gibi ilaçları hastaneden çıkartarak satıp maddi kazanç elde ettikleri, Özel Hastaneler Yönetmeliği’ne aykırı şekilde işletme devri yapılarak danışmanlık hizmeti adı altında Fırat Sarı liderliğindeki Yenidoğan Suç Örgütü’nün çok sayıda hastaneye az sayıda doktorla hizmet vermeye çalışması nedeni ile aslında sağlık hizmetinin doğrudan hemşire ve hatta hemşire yardımcıları ile verildiği bu nedenle bebek ölüm sayılarının arttığı da iddianamede kaydedildi. İddianamede hemşirelerin kendisini doktor olarak tanıttığı, bir kısım örgüt mensuplarının yenidoğan yoğun bakımlarını kapasitenin üzerinde doldurduğu, hemşireler eli ile usule aykırı gerçek olmayan epikriz raporları yazıldığı da açıklandı. Soruşturma kapsamında incelenen dijital materyallerde ise şüphelilerin "kötü hasta değerleri, iyi hasta değerleri" gibi şablon hasta değerlerinin yer aldığı ve çoğu zaman hastaların kan gazı, kan değerleri, enfeksiyon olup olmadığı gibi konularda gerçekte bir tetkik veya tahlil yapmadan kendi gözlemlerine göre bebeği iyi veya kötü olarak kategorize edip raporlarını şablon olarak tek elden, merkezden, hastane dışından yazdıkları iddianamede kaydedildi. Bu nedenle hangi bebeğe hangi tedavinin uygulanacağı yönünde tereddütler yaşandığı ve bebeklerin hayatını kaybetmesine kadar varan telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğduğu iddianamede kaydedildi. Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından ilgili hastaneler ve suç örgütünün faaliyetlerini incelemek ve raporlamak için görevlendirilen müfettişlerin bebek ölümleri ile ilgili olarak alanında uzman neotologlardan oluşan uzman heyetten aldığı görüşe göre hastanelerde tıbbi imkansızlıklar, erken teşhis ve tedavi olmaması, birebir yakın hekim kontrolü olmaması, gerekli tetkik ve tahlillerin yapılmaması, hayati öneme sahip ilaçların kesilmesi, 3. Düzey olmamasına rağmen 3. Düzey hasta kabulü yapılması, doktorların hastaların klinik takip ve tedavisini üstlenmedikleri, ölüm sebeplerinin doktorlar tarafından örtbas edilmesi, TPN sıvısı içerisine lipit multivitamin, fosfor ve magnezyum destekleri verilmemesi sonucu yeterli enerji protein desteği alamadığı için hastaların beslenme bozukluğuna sebep olunduğu, bebeğin kalbi düşmesine rağmen adrenalin kullanılmaması, hastaların uzun süre yatışı yapılıp uygun merkezlere sevk edilmemesi, ilaç hazırlanması ve saklanmasında ihmal gösterilmesi, hastalara protein ve lipit desteği yapılmaması, gerekli ilaçların uygun şekilde verilmemesi, uygun şekil ve süre canlandırma desteği uygulanmaması, sahte hasta dosyası düzenlenmesi, hastaya pasif ötenazi uygulanması nedeniyle bebeklerin hayat haklarının ellerinden alındığı şeklinde tespitler olduğu aktarıldı. İddianamede bazı bebeklerin yoğun bakıma girdikten sonra kilo alması gerekirken aksine ciddi kilo kaybı yaşadığı da aktarılırken, Yenidoğan Suç Örgütü’nün ve örgüte yardım eden hastane yönetimlerinin sırf giderleri azaltmak ve maddi menfaat temin etmek adına bebeklere yeterli besin verme işlemini yerine getirmedikleri, tapelerde "TPN tüketimini azaltın" şeklinde talimatların yer aldığı da açıklandı. İddianame kapsamında sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen’in 10 kez ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’, ‘nitelikli dolandırıcılık’, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’ ve 11 kez ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9’ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Sanık Gıyasettin Mert Özdemir’in ise ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’, ‘kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi’, ‘kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık’, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’ ve ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi. İddianamede diğer sanıklar hakkında benzer suçlardan değişen oranlarda hapis cezası talep edildi.
Adana Engelleri aşan dayanışma Adana’da doğuştan görme engelli Ahmet Ünal, 2 yıl önce görme yetisini yitiren Adem Kılınç’a beyaz baston eğitimi vererek sokakta yürümesini sağladı. Kozan ilçesinde yaşayan Adem Kılınç, 2 yıl önce şeker hastalığı nedeniyle görme yetisini kaybetti. Sokağa çıkamaz hale gelen Kılınç’ın imdadına onun gibi görme engelli olan Ahmet Ünal yetişti. Dayanışma örneği sergileyen Ünal, Kılınç’a beyaz baston eğitimi vererek sokakta yürümesini sağladı. Doğuştan görme engeli olan Ünal, engelleri aşan bir dayanışma içinde olduklarını ifade ederek, "Kendim doğuştan görme engelliyim. Bu hafta aynı zamanda beyaz baston haftası. Ben de görme engelli dostlarımızın topluma adapte olmasını sağlıyorum. Bir kuş düşünün. Uçmayı yavrularına öğretmeden önce beraber uçarlar. Ben de karşılaşacakları engelleri anlatıyorum. Onlara baston tekniklerini anlatıyorum. ’Evinde otursana dışarıda ne işin var’ diyen de oluyor. Yeni bir hayata adapte olmaları için birbirimize yardımcı oluyoruz. Bizler en çok kaldırımlarda zorlanıyoruz. Kaldırım işgalleri bizler için büyük engel. En azından bizi görünce kaldırımda oturanlar yol verse, esnaflar kaldırımı işgal etmese bizler için hayat daha kolay olabilir" diye konuştu. 2 yıl önce şeker hastalığı nedeniyle görme yetisini yitiren evli ve 2 çocuk babası Kılınç ise, "Kanadı kırılan bir kuş gibiyim. Baston eğitimi için geldim. Hiçbir şeyim yoktu bir anda gözlerim şekerden görmedi. 2 yıl önce hayat, her şey çok güzeldi. Şu an karanlığın içindeyim ama bu baston ile insanların içine girip bir şeyler yapmak beni mutlu ediyor. Şu an görmüyorum ama bastonu elime alınca sanki görüyorum gibi. Kimse sağlık ve parasına güvenmeyecek. Benim aklımın ucuna bile gelmezdi. Hepimiz birer engelli adayıyız bunu bilerek yaşamak lazım" dedi.