POLİTİKA - 01 Kasım 2024 Cuma 14:15

Bakan Kacır: “50 milli teknoloji atölyesini 50 üniversite kampüsümüze kurmayı amaçlıyoruz”

A
A
A
Bakan Kacır: “50 milli teknoloji atölyesini 50 üniversite kampüsümüze kurmayı amaçlıyoruz”

Yıldız Teknik Üniversitesi 2024-2025 Akademik Yılı düzenlenen törenle açıldı. Törende konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, “Önümüzdeki yıl milli teknoloji atölyelerini üniversite kampüslerinde kuracağız. Öğrenci kardeşlerimiz için yeni alanlar oluşturup yeni imkanlar sunacağız. İlk yılımızda 50 milli teknoloji atölyesini 50 üniversite kampüsümüze kurmayı amaçlıyoruz” dedi.


Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) 2024-2025 Akademik Yılı açılış töreni Davutpaşa Kongre Merkezi’nde yapıldı. Programa Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Esenler Kaymakamı Süleyman Özçakıcı, Esenler Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksu, Esenler İlçe Milli Eğitim Müdürü Feyzullah Sert, Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Eyüp Debik, çok sayıda öğretim üyesi ve öğrenci katıldı. Program saygı duruşunda bulunulmasının ardından İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Açılış konuşmalarının ardından Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, sunum eşliğinde akademik yılın ilk dersini verdi. Protokol konuşmalarının ardından program müzik dinletisi ile sonlandı.



“Biz bu toprakları; vatan biliyoruz, şehitlerimizin emaneti biliyoruz”


Konuşmasında TUSAŞ’ta yapılan saldırıya değinen Bakan Kacır, “Bugün Türk Savunma Sanayii’nde 3 bin 500 firmamızda 90 binden fazla yol ve dava arkadaşımız çalışıyor. Geçtiğimiz hafta TUSAŞ’a bir terör saldırısı düzenlendi. TUSAŞ bizim göz bebeği kurumlarımızdan biri. Mühendisimiz, teknisyenlerimiz, güvenlik görevlimiz ve bir taksi şoförümüz toplamda 5 kardeşimiz şehit edildi. Yaralılarımızın hızla sağlıklarına kavuşmaları için duacıyız. Türkiye’nin savunma sanayiindeki hızlı yükselişi dünyada harp paradigmalarını değiştiriyor. Bu sadece topraklarımızdan söküp attığımız terör örgütlerini değil, onların arkalarındaki şer odaklarını da fazlasıyla rahatsız ediyor. TUSAŞ’ta bir mühendis kardeşimizin söylediği sözler aslında bizim parolamız. Hainlere inat daha fazla çalışacağız, daha fazla üreteceğiz. Biz inançlı, işine aşkını, heyecanını, coşkusunu katan bir milletiz. Biz bu toprakları; vatan biliyoruz, şehitlerimizin emaneti biliyoruz. Geleceğe taşıyacağımız, yüzyıllar boyunca bu topraklarda hür ve bağımsız yaşayacak Türk milletinin evlatlarının emaneti olarak addediyoruz. Biliyoruz ki milli teknoloji hamlesinde savunma sanayinde ortaya koyduğumuz başarıları diğer alanlara da yaygınlaştırmak zorundayız” şeklinde konuştu.



“50 milli teknoloji atölyesini 50 üniversite kampüsümüze kurmayı amaçlıyoruz”


“Önümüzdeki yıl milli teknoloji atölyelerini üniversite kampüslerinde kuracağız” diyen Fatih Mehmet Kacır, konuşmasına şöyle devam etti: “Türkiye’nin dört bir yanında Deneyap atölyeleri kuruyoruz. 81 şehrimizde 130 Deneyap atölyesinde 35 bine yakın öğrencimiz, 11 yaşından itibaren eğitim görüyor. Türkiye’nin tüm şehirlerinde özel yetenekli öğrencilerimizi 11 yaşından itibaren tespit ediyoruz. Onların robotik, kodlama, siber güvenlik, tasarım düşüncesi vb. alanlarda takım çalışması esaslı eğitim programlarına dahil ediyoruz. Geleceğin teknoloji yıldızlarını bu programlarla yetiştiriyoruz. Yeni nesil yazılım eğitimlerini Türkiye’de gerçekleştirip yaygınlaştırıyoruz. Pek çok gencimizin yazılım geliştirme kabiliyetinin gelişmesi için çaba gösteriyoruz. Üniversite eğitimlerinin reel sektörle daha yakın bir etkileşim içinde olmasını hedefliyoruz. Bugün 204 üniversitemiz sektör kampüste programında bakanlığımızla işbirliğini sürdürüyor. Reel sektörden insanların verdiği bu derslerde sektörün problemlerine yönelik öğrencilerimizin deneyim kazanması imkanı ortaya çıkıyor. Önümüzdeki yıl milli teknoloji atölyelerini üniversite kampüslerinde kuracağız. Öğrenci kardeşlerimiz için yeni alanlar oluşturup yeni imkanlar sunacağız. İlk yılımızda 50 milli teknoloji atölyesini 50 üniversite kampüsümüze kurmayı amaçlıyoruz. Bütün bunlar Türkiye’nin geleceğe çok daha güçlü yürümesini sağlayacak. Pek çok büyük işi hep birlikte hayata geçirmemize imkan tanıyacak” ifadelerini kullandı.



“Yıldız öğrencilerimizin 292 projesiyle üniversitemiz Türkiye’de birinci oldu”


Üniversitenin Yükseköğretim Kalite Kurulu’ndan 5 yıllık Kurumsal Akreditasyon aldığını ifade eden Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Eyüp Debik ise, “Üniversitemiz Yükseköğretim Kalite Kurulu’ndan 5 yıllık Kurumsal Akreditasyon aldı. Böylece öğrencilerimizin uluslararası dolaşım kazanımını elde etmiş bulunuyoruz. Önümüzdeki dönemde gerek yönetim gerekse eğitim öğretim süreçlerimizi yeniden ele alacağız. Yapay zeka tabanlı kalite güvence sistemleri ile dijital dönüşüm gerçekleştirerek üniversitemizi güçlü ve örnek üniversite haline getireceğiz. Üniversitemizin bilimsel araştırma ve yenilik potansiyelini en üst düzeye çıkarmak için kapsamlı bir AR-GE kültürü geliştirme programı başlatıyoruz. Akademisyenlerimizi disiplinler arası araştırma grupları etrafında bir araya getirerek sinerji oluşturacağız. Yıldız öğrencilerimizin TÜBİTAK 2209-A ve B programları kapsamında kabul edilen 292 projesiyle üniversitemiz Türkiye’de birinci oldu. Her birini ayrı ayrı tebrik ediyor ve bu başarının yeni yıldız öğrencilerinin katkılarıyla artarak devam edeceğine inanıyorum. YTÜ olarak, Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi CERN’e ve Avrupa İstatistik Kurumu EUROSTAT’a tam üyeliğimiz bulunuyor. Diğer öne çıkan uluslararası üniversite ağlarına da başvuracağız” ifadelerini kullandı.



Bakan Kacır: “50 milli teknoloji atölyesini 50 üniversite kampüsümüze kurmayı amaçlıyoruz”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tekirdağ Kreşte çocuklara şiddet davası 2025’e ertelendi Tekirdağ’da kreşte çocuklara şiddetle ilgili açılan davada, sanıkların ifadelerinin alınması için duruşma 14 Mart 2025’e ertelendi. Çerkezköy 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nde, Özel Çerkezköy OSB Kreş ve Gündüz Bakımevi’nde çocuklara yönelik şiddetle ilgili görülen davada, sanık avukatları hazır bulunurken, sanıklar duruşmaya katılmadı. Mahkemede söz alan bir veli, çocukların bu olaydan derin şekilde etkilendiğini belirterek, sanıkların bir an önce ceza almasını istediklerini ifade etti. Mahkeme heyeti, sanık öğretmenlerin savunmalarının alınması ve dosyadaki eksikliklerin tamamlanması amacıyla duruşmayı 14 Mart 2025 tarihine erteledi. Olayın Geçmişi: Dava konusu olay, Ağustos 2022’de bir annenin çocuğunun evde oyuncak bebeği kollarını arkadan bağlayarak uyutmasını fark etmesiyle gündeme geldi. Anne, bu durumun sebebini sorduğunda çocuğu, kreşte uyumayan çocukların bu şekilde uyutulmaya zorlandığını anlattı. Çocuğunun açıklamalarından şüphelenen anne, diğer velilerle iletişime geçti ve benzer durumların yaşandığını öğrendi. Aileler, çocuklarının bu kötü muameleye maruz kaldığı endişesiyle Çerkezköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Güvenlik kamerası görüntülerinin incelenmesi sonucunda öğretmenlerin bazı öğrencilere sert ve aşağılayıcı muamelede bulunduğu, bazı çocukları itip kaktıkları görüldü. Görüntülerde çocuklara yönelik sert davranışların yer aldığı tespit edilince öğretmenlerin görevine son verildi. Soruşturmanın ilerlemesiyle kreş müdürü ve müdür yardımcısı da dahil olmak üzere yöneticilerin görevlerine son verildi. Çerkezköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, öğretmenler S.M. ve B.Y. hakkında "Kamu görevlisinin sahip olduğu nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle silahla kasten basit yaralama" ve "Zincirleme kötü muamele" suçlarından hapis cezası talep edilirken, kreş müdürü E.Y. ile müdür yardımcısı T.K. hakkında "Kamu görevlisinin suçu bildirmemesi" suçundan ceza isteniyor. Aileler, yargılama sürecinin hızlandırılmasını ve suçluların adalet karşısında hesap vermesini beklediklerini belirtiyor.
Malatya Atalay: "Trafik sigortaları teminatları da yüksek enflasyona yenik düştü" Ankara Barosu Avukatlarından Denizhan Atalay, trafik sigortaları teminatları ve yüksek enflasyon ile ilgili bilgi verdi. Atalay, "Bilindiği üzere trafik kazalarında meydana gelen maddi ve bedeni hasarların tazmini için sigorta poliçelerinde bir takım teminatlar yer almaktadır. Bu teminatlara ait limitler de her sene güncellenmekte, bu şekilde her sene artan ücretler sebebiyle yükselen tazminatların karşılanması amaçlanmaktadır. Ancak son yıllarda ülkemizde hissedilen yüksek enflasyon sebebiyle artık teminatlar tamamen yetersiz kalmaktadır" dedi. “Tazminatlar arttı, teminatlar yetersiz kaldı” Tazminatların artmasına rağmen teminatların yeterince artmaması kaynaklı oluşan ve gittikçe büyüyen bir problemle karşı karşıya kalındığını belirten Atalay, “Tüm dünyada büyük etki oluşturan pandemi sürecinden sonra ülkemizde oluşan yüksek enflasyon sebepli asgari ücret, 2019 yılına oranla (muhtemel 2025 zammı ile birlikte) yaklaşık on kat artmış, araçlara ait parça fiyatları da yüksek kur sebebiyle on kattan da fazla artış göstermiştir. Ancak bu süreç içerisinde teminat limitlerindeki artış yaklaşık beş kat ile sınırlı kalmıştır. Bu sebeple enflasyon sürecinden önce limitler dahilinde karşılanabilen tazminat bedelleri artık karşılanamaz hale gelmiştir. Örnek üzerinden açıklamak gerekirse, 2019 yılında meydana gelen bir kaza sonucu yüzde 40 oranında sürekli iş göremez halde kalan bir hak sahibinin tazminat hakkı 300 bin lira olsun. 2019 yılında teminat limitinin 360 bin lira olması sebebiyle bu tazminat bedeli rahatlıkla karşılanabilmekteydi. Aynı sakatlığın 2024 yılında oluşması halinde tazminat bedelinin yaklaşık 3 milyon lira olduğunu varsayarsak, 1 milyon 800 bin TL teminat limiti ile tazminatın ancak yarısının karşılanabildiği görülmektedir. Yine maddi hasarlara ilişkin araç başına verilen 200 bin liralık teminatın da komik derecede düşük kaldığı ortadadır. Özellikle yüksek model araçlara verilen zararlarda zararın neredeyse hiç karşılanmadığı herkesin malumudur” dedi. “Sigortalılar verilmesi muhtemel zararları teminat altına aldıramıyorlar” Atalay, “Yukarıdaki örnekte görüldüğü üzere 2019 yılında trafik sigortası yaptıran bir araç sahibi, aracı ile kişilere veya araçlara verdiği zararlardan neredeyse hiç sorumlu tutulamazken (tüm zarar sigorta şirketlerince karşılanabilirken), 2024 yılında sigorta poliçesi yaptıran bir kişi zararın neredeyse yarısından sorumlu tutulmaktadır. Bu hali ile artık trafik sigortası yaptırmak yetmemekte, sigortalılar mecburen ihtiyari mali mesuliyet sigortası yahut kasko yaptırmak zorunda kalmaktadır. Bu durumun en kötü yanı ise sigortalıların bunu bilmemesi. Bir kazaya kusuru ile sebebiyet veren sigortalı artık eskisi gibi “benim trafik sigortam var, sigortam zararı karşılar” şeklinde yaklaşım sergileyemeyecek. Zararların karşılanmasında teminatların yetersiz kaldığını da ancak zarar gerçekleştikten sonra öğrenmesi sebebiyle mağdur olacak. Bu sebeple hem sigortalılık bilincinin geliştirilmesi, hem de düşük teminatların bir an evvel ülke gerçeklerine göre güncellenmesi gerekmektedir" diye konuştu.