SAĞLIK - 08 Kasım 2024 Cuma 10:36

Bağış yapmaktan korkmayın: Türkiye’de 35 bin insan organ bekliyor

A
A
A
Bağış yapmaktan korkmayın: Türkiye’de 35 bin insan organ bekliyor

Biruni Üniversite Hastanesinde organ bağışıyla ilgili farkındalık oluşturmak amacıyla Organ Bağışı Haftası Sempozyumu düzenlendi. Türkiye’de organ nakli operasyonlarındaki yüksek başarı oranına dikkat çekilen sempozyumda, buna karşın kadavradan organ bağışının çok düşük oranda olduğu belirtilerek organ bağışı çağrısı yapıldı.


3-9 Kasım Organ Bağışı Haftasında Biruni Üniversite Hastanesinde gerçekleştirilen sempozyumla organ bağışının önemine dikkat çekildi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’yla başlayan sempozyumda açılış konuşmasını Başhekim Dr. Öğretim Üyesi Abdullah Sert yaptı. “Organ bağışı insanlara umut olan, yeniden yaşama döndüren bir mesele” diyen Sert, “Bu anlamda son yıllarda çok ciddi gelişmeler kaydedildiğini biliyoruz. Bizim sağlık çalışanları olarak, bu noktada en büyük sorumluluğumuz bunları hatırlamak ve insanlara hatırlatmak. Organ bağışının oranlarını artırmak hepimizin görevidir” şeklinde konuştu.


“Kadavradan bağış oranı düşük olduğu için canlıdan nakil yapıyoruz”


Biruni Üniversite Hastanesi Genel Cerrahi ve Organ Nakli Uzmanı Doç. Dr. Halil Erbiş, dünya genelinin aksine Türkiye’de kadavradan organ nakli oranının çok düşük olduğunu belirtti. Bu nedenle canlıdan nakil oranlarının yüksek olduğunu söyleyen Erbiş, “Organ bağışına çok ihtiyacımız var. Ülkemizde yaklaşık 35 bin insan organ için sırada beklemekte. Maalesef ki ülkemizde kadavradan nakil sayısı oldukça az, yaklaşık yüzde 10’larda. Yüzde 85, yüzde 90 oranında canlılardan nakil yapmaktayız. Dünya geneline baktığımızda ise bunun tam tersini görüyoruz. Kadavradan organ nakillerinin yüzde 90’lara kadar ulaştığı dünya genelinde, canlıdan nakil yüzde 10 civarı yapılıyor” dedi.


“Beyin ölümünün geri dönüşü yok”


“Ülkemizdeki cerrahi teknikler, cerrahi hekimlerin nakil başarıları oldukça fazla. Buna rağmen ölen yakınlarımızın organlarını bağışlamakta çok tereddüt çekiyoruz” diyen Doç. Dr. Erbiş, “3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası dolayısıyla tüm herkesin bu konuda bilinçlenmesi ve bir gün kendilerinin de bir organa ihtiyaç duyabileceğini akıllarına getirip ona göre organlarını bağışlaması gerekir. Herkes çekirdek ailesinde, organ ihtiyacının ne olduğunu, organ bağışının ne olduğunu ve bir gün kendilerine de organ gerekebileceğini konuşup buna göre ortak bir karar vermeli. Eşler, Allah göstermesin, ikisinden birinin beyin ölümü olduğunda organlarını bağışlaması için birbirlerine vasiyet etmeliler. Beyin ölümünün tam olaraktan ne olduğu hasta yakınlarına açıklanmalı. Beyin ölümü olduktan sonra tekrar yaşam dönüşün olmadığını hasta yakınlarına net bir şekilde anlatmalıyız” diyerek çağrıda bulundu.


Türkiye’de organ naklinde 1 yıllık başarı oranının yüzde 95’in, 5 yıllık oranın ise yüzde 80-85’in üzerinde olduğunu ifade eden Erbiş, “Bu yüksek bir başarı oranı ve canlıdan organ nakli yaptığımız halde bunu başardık. Mesela karaciğer naklinde yarım bir organ takıyoruz. Kadavradan alıp bütün bir karaciğer nakletsek başarılarımız daha da yüksek olabilir” dedi.


“Hastaların son raddeye gelmeden böbrek nakli olmasını istiyoruz”


Biruni Üniversite Hastanesi Nefroloji Uzmanı Dr. Banu Erkalma Şenateş ise böbrek hastalarına, diyalize girmeden organ nakli yapılmasının önemini vurguladı. Şenateş, “Kronik böbrek hastası sayısı maalesef ki diyabetin, obezitenin ve hipertansiyonun giderek yükselmesi nedeniyle artmakta. Bunu adeta bir pandemi gibi görebiliriz. Kronik böbrek yetmezliğinde toplumun farkındalığı maalesef dünyaya göre belirgin oranda az. Bu sebeple de hastalar tedavilerine geç kaldıkları zaman diyaliz ya da böbrek naklinin zamanında planlanması aksamış oluyor. Biz istiyoruz ki, hastalar hem yaşam beklentisi hem hayat kalitesi açısından en uygun tedaviyi alsınlar ve zamanında organ nakline yönlendirilsinler. Hastaların preemtif böbrek nakli olmalarını istiyoruz ve ümit ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Aranan şahıslar aynı evde yakalandı Manisa’da jandarma ekipleri tarafından alınan duyum üzerine takibe alınan bir evde haklarında kesinleşmiş hapis cezası bulunan 3 şahıs yakalanarak cezaevine teslim edildi. Evde bulunan diğer 2 kişi hakkında ise ’Suçluyu kayırma’ suçundan adli işlem başlatıldı. Manisa’nın Şehzadeler ilçesi Veziroğlu Mahallesinde 6 Kasım gecesi yapılan önleyici kolluk devriyesi esnasında bölgede birkaç yabancı şahıs görüldüğü duyumunun alınması üzerine ekipler, bazı adresleri takibe aldı. Takibe alınan A.Ş. (2003/K) isimli şahsın ikametindeki şüpheli hareketliliğin artması üzerine bölgeye personel takviyesi yapılarak Cumhuriyet Savcısının verdiği talimat ile 7 Kasım günü saat: 10.30 sıralarında eve operasyon düzenlenerek arama yapıldı. Yapılan ev aramasında hakkında "Birden fazla kişi tarafından gece vakti birlikte yağma" suçundan 21 yıl hapis cezası bulunan Ş.Ş. (30/E), "Kasten yaralama ve uyuşturucu bulundurma ve kullanma" suçundan 16 yıl hapis cezası bulunan M.A. (26/E), ’Kasten yaralama’ suçundan 11 yıl hapis cezası bulunan S.H.G. (28/E) gözaltına alındı. 3 şahısla birlikte evde bulunan A.Ş. (21) ve Ş.K. (29) isimli kadınlar hakkında da "Suçluyu kayırma’ suçundan adli işlemlere başlandığı bildirildi. Yapılan ev aramasında bulunan 25 adet sentetik ecza hapı dolayısıyla şahıslar hakkında ayrıca ’Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak, satın almak veya kabul etmek’ suçundan adli işleme başlandığı açıklandı.
Niğde Normal doğum bebekler için avantajlı Niğde Ömer Halisdemir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Hastalıkları ve Sağlığı Uzmanı Dr. Sıla Tarkan normal doğumun bebek için sağladığı avantajların neler olduğunu açıkladı. Normal doğum, bebeğin ve annenin doğal fizyolojik süreçlerine dayandığını ifade eden Çocuk Hastalıkları ve Sağlığı Uzmanı Dr. Sıla Tarkan, bebeğin doğal yolla dünyaya gelmesinin doğal bir bağ kurmayı ve duygusal bağlantıyı güçlendirebileceğini belirtti. Tarkan; “Normal doğum, bebeğin doğal adaptasyon sürecini destekler. Doğum kanalından geçerek doğan bebekler, doğum sürecinde sıkışma ve basınca maruz kalarak akciğerlerinin sıvıyı temizlemesine ve solunum sistemlerinin düzenlenmesine yardımcı olur. Normal doğum, anne sütüyle beslenmeyi destekler. Normal doğum, anne ve bebeğin deri temasını artırarak emzirme sürecini kolaylaştırabilir. Bebek, doğumdan hemen sonra anneye yapışabilir ve emzirme bağlantısı güçlenebilir. Ayrıca, normal doğumun bebeğin akciğerlerinizi olgunlaştırma, bağışıklık sistemini güçlendirme ve sindirim sistemini düzenleme gibi faydaları da olabilir" dedi. "Doğal olan normal doğumdur" Normal doğum, bebeğin ve annenin doğal sürecine dayanan bir doğum yöntemi olduğunu aktaran Uzman Doktor Sıla Tarkan her gebeliğin farklı olduğuna da dikkat çekerek; "Her gebelik farklıdır ve bazı durumlarda normal doğum mümkün olmayabilir. Gebelik öncesi, doktorla birlikte doğum planlaması yapmak ve doğum seçenekleri hakkında bilgi almak önemlidir. Her durumda, doğum sürecinin en güvenli ve en uygun şekilde yönetilmesi amacıyla sağlık uzmanlarının yönlendirmesi ve takibi önemlidir. Mümkün olan her durumda normal doğumu tavsiye ediyoruz, çünkü doğal olan yöntem bu yöntemdir" şeklinde konuştu. (AG-
İstanbul Ticaret Bakanı Ömer Bolat: "Türkiye, dünyanın en büyük 11’inci ekonomisi" Ticaret Bakanı Ömer Bolat, ’’Türkiye, dünyanın en büyük 11’inci ekonomisi. 85 milyonluk nüfusu, yaklaşık 1,2 trilyon dolarlık gayrisafi yurt içi hasılası (GSYİH) ve 600 milyar dolarlık dış ticaretiyle Türkiye, küresel ekonominin önemli bir aktörü’’ dedi. Ticaret Bakanı Ömer Bolat, İstanbul’da düzenlenen Boğaziçi Zirvesi’nde açıklamalarda bulundu. Bakan Bolat, dünyanın en büyük 11’inci ekonomisi olan Türkiye’nin, dünya ihracatındaki payının da 2020 yılından bu yana istikrarlı bir şekilde arttığını söyledi. "Yılın 10 aylık döneminde ihracat geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3,6 artışla 216,4 milyar dolar oldu" Bakan Bolat, 2024 yılının ilk 10 aylık döneminde ihracatın geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3,6 artışla 216,4 milyar dolar olduğunu belirterek, "2023 yılı sonunda dünya mal ihracatındaki payımız yüzde 1,08, hizmet ihracatındaki payımız ise artan bir trendle yüzde 1,35 civarında bulunuyor. Hizmet ticaretinde hedefimizi 2028 yılına kadar yüzde 2’ye ulaşmak olarak belirledik" ifadelerini kullandı. "Türkiye küresel ekonominin önemli bir aktörü" Bakan Bolat, 85 milyonluk nüfusu, yaklaşık 1,2 trilyon dolarlık gayrisafi yurt içi hasılası (GSYİH) ve 600 milyar dolarlık dış ticaretiyle Türkiye’nin küresel ekonominin önemli bir aktörü olduğunu kaydetti. "E-ticaret Türkiye’de ortalama ekonomik büyüme oranının üzerinde büyüyor" Bakan Bolat, "E-ticaret, sınırları aşan ve dünyanın dört bir yanındaki ekonomileri birbirine bağlayan, uluslararası iş birliğini güçlendiren ve toplumların refahını artıran evrensel bir köprü haline geldi. Bunun etkilerini dünya genelinde net bir şekilde görebiliyoruz. 2019’dan bu yana yüzde 75 oranında büyüyen küresel e-ticaret hacmi, 2023 yılına kadar 5,8 trilyon dolar gibi tarihi bir büyüklüğe ulaştı. E-ticaret, Türkiye’de ortalama ekonomik büyüme oranının üzerinde büyüyor" diye konuştu. Yatırımlarda ise finansal taraftaki başarılar sayesinde daha da parlak bir tabloyla karşı karşıya olduklarının altını çizen Bakan Bolat, "Şu anda toplam 269,2 milyar dolarlık yatırıma sahip 83 binden fazla çok uluslu şirkete ev sahipliği yapıyoruz. Küresel doğrudan yabancı yatırımlardaki payımızı yüzde 1,5’e çıkarmayı hedefliyoruz. Müteahhitlik şirketlerimiz dünya çapında 522,2 milyar dolar değerinde 12 bin 317 proje üstlendi. 2002 yılında 10,7 milyar dolar olan İslam İş birliği Teşkilatı ülkeleriyle ticaret hacmimiz 2023 yılında 129,7 milyar dolara ulaştı" dedi.