EKONOMİ - 07 Kasım 2024 Perşembe 12:19

4 kız kardeşin Trabzon çikolatası Dubai çikolatasına rakip oldu

A
A
A

Trabzon’da 4 kız kardeşin fındık ezmeli Trabzon çikolatası, son günlerde talep patlamasının yaşandığı Dubai çikolatasına rakip oldu. Patent başvurusu yapılan Trabzon çikolatasında taleplere yetişemeyen Sungur kardeşler, Dubai çikolatasının ismini aldığı Dubai’den de sipariş aldı.

Trabzon’da yaşayan Seyyare, Sinem, Demet ve Kübra Sungur isimli 4 kız kardeş, ailenin üç kuşaktır sürdürdüğü fındık üretimini ve fındığın değerini arttırmak için kendi markalarını oluşturdu. Fındığı çikolata ile buluşturan ve çikolatalarına gelen talepler nedeniyle üç şube açan Sungur kardeşler, kendi ürettikleri ürünlerle fındığa katma değer sağlıyor. Son dönemde Antep fıstığı, tel kadayıf ve çikolatadan oluşan Dubai çikolatasında “çılgınlık” seviyesinde bir talep patlaması yaşanmasına ise Sungur kardeşler kayıtsız kalmadı. Tamamı kadınlardan oluşan üretim merkezinde fındık ezmeli Trabzon çikolatası üreten Sungur kardeşler, taleplere yetişemez hale geldi. Türkiye’nin birçok ilinden gelen taleplerin yanı sıra yurt dışından da sipariş alınan Trabzon çikolatasının patentini almak için başvuru da yapan Sungur kardeşler, Dubai çikolatasına adeta rakip oldu. Dubai’ye fındık ezmesi ihracatı yapan Sungur kardeşlerden Seyyare Sungun, Dubai’den Trabzon çikolatası için de sipariş aldıklarını söyledi.

4 kız kardeşin Trabzon çikolatası Dubai çikolatasına rakip oldu

Fındık ocağını 9 yıl önce fındığa katma değer katmak için kardeşleriyle bir araya gelip kurduklarını belirten Seyyare Sungur, “Yaklaşık üç kuşaktır fındık ticaretinde ve üretiminde bulunan bir ailede doğmuş 4 kız kardeş farklı mesleklerden mezun oluyor. Ama günün sonunda yine aynı ocakta fındık topluyor ve biz bu markayı 9 yıl önce kurmuş oluyoruz” dedi. Dubai çikolatası çılgınlığını değerlendiren Sungur, “Aslında tüm dünyada popüler kültürün bir getirisi var. Bu bir gerçek, artık bunu kabul etmeliyiz. Sosyal medyanın bunda etkisi söz konusu. Bununla birlikte içerisinde fındığın, fıstığın ve kadayıfın da bulunduğu, tamamen Türkiye’nin ürünleri olan bu ürünün bu kadar Dubai adı altında meşhur olması tüm dünyada viral oldu. Herkes bununla ilgili üretimler yapmaya başladı. Biz de dahil olarak. Tabii ki ilk etapta biz bunu fıstıklı değil de kendi bölgemizde yetişen fındıklarla yapmaya başladık. Ben bunu tamamen popüler kültürün bir getirisi olarak görüyorum” şeklinde konuştu.

“İsmini Trabzon çikolatası koyduk, olay farklı bir boyuta taşındı”

Taleplere yetişemedikleri Trabzon çikolatası için patent başvurusu yaptıklarını kaydeden Sungur, “Aslında ilk çıktığı andan itibaren herkesin düşündüğü o konu vardı. İsmi neden Dubai çikolatası? Çünkü kadayıf bizim, fıstık bizim ülkemizde üretiliyor, neden bu isim Dubai diye? İlk çıktığı andan itibaren tabii ki bir fındık üreticisi olarak ve fındıkla ilgili ürünler üreten bir dükkan olarak biz bunu fındıklı yaptık. O ürettiğimiz dönemde henüz kutularımız gelmemişti ve bununla ilgili bir isim veya herkes dükkandan içeri girdiğinde Dubai çikolatası yok mu diyordu, ben de bu olaya açıkçası çok böyle bir şekilde ya neden Dubai çikolatası diye tepki gösteriyordum. Fındıklı yaptıktan sonra ismini biz tabii ki burada ürettiğimiz için, buradaki kadınların el emeği olduğu için ismi bizim üretimimizdeki kadınlar koydu. Trabzon çikolatası koyduk. Koyduktan sonra zaten olay farklı bir boyuta taşındı. Bu ürünün üretimi tamamen bize ait. Trabzon çikolatası patenti bize ait, başvurularını yaptık. Elbette bununla ilgili tüm Türkiye’de üretimler başlayacaktır. Çünkü yoğun bir talep var. Biz fındığın çikolataya yakıştığını bilen en iyi milletiz. Çünkü bununla büyüdük. Çikolataya da en çok yakışan şey gerçekten fındık. Aslında biz bunu sadece gözlemlemiş olduk, deneyimlemiş olduk” diye konuştu.

4 kız kardeşin Trabzon çikolatası Dubai çikolatasına rakip oldu

“Dubai çikolatasını da bir kadın meşhur etmişti, Trabzon’un çikolatasını da meşhur etmek bir kadın girişimciye nasip oldu”

Siparişlere yetişemediklerini belirten Sungur, “Aslında fındık ve çikolata bu bölgede çok bilinen bir lezzet. Biz sadece bunu tekrar bir yenilemek istedik. Tabii içerisinde kadayıf ekleyerek biliyorsunuz bu çıtırlıkla birlikte popüler oldu. Dubai çikolatasını da bir kadın meşhur etmişti. Trabzon’un çikolatasını da üretmek ve meşhur demek ki yine bir kadın girişimciye nasipmiş. Gerçekten çok güzel tepkiler alıyoruz, çok beğeniliyor. Zaten bildiğimiz lezzet söylediğim gibi. Şu an gerçekten siparişlere yetişemiyoruz, telefonlara yetişemiyoruz. Çok yoğun bir ilgi var. Yani herkese çok teşekkür ediyoruz. İsminin Trabzon olmasından kaynaklı dünyada ses getiren bir dönüşüme doğru gidiyor. Trabzon gerçekten bir marka şehir. Bunu çok net görebiliyoruz ama içeriğinde kullandığımız fındık tüm Karadeniz’in incisi olan ve tüm bölgelerimizde yetişen fındık. Üreticilerimizden aldığımız fındıklarla harmanlı yani Giresun, Ordu, Samsun, Artvin, Sakarya tüm bu bölgelerde yetişen fındıkların en iyisini kullanarak yapıyoruz. O öğreticilerimiz bizim için çok kıymetli. İyi ki varlar. Çünkü fındığa katma değer katmak bizim hepimizin en önemli görevi. Biz bunu sadece bir markaya dönüştürerek devam ettirmek istedik. Aslında bir Dubai çikolatasına karşı bir Trabzon çikolatası neden olmasın, yerli bir üretim neden olmasın, yerli bir marka neden olmasın diye yola çıktık. İyi ki de çıkarmışız. İnsanlar bunu bekliyormuş. Gerçekten çok da güzel oldu” ifadelerini kullandı.

4 kız kardeşin Trabzon çikolatası Dubai çikolatasına rakip oldu

“Trabzon çikolatasını Dubai’ye satmak da sanırım ilk bize nasip olacak”

Dubai çikolatasının ismini aldığı Dubai’den Trabzon çikolatası siparişi aldıklarını vurgulayan Sungur, “Yurt dışından oldukça sipariş geliyor. Çünkü yurt dışında yaşayan çok Türk vatandaşımız var ve özellikle onlardan çok mesaj alıyoruz. Biz kapasiteyle alakalı sorunu çözdüğümüzde mutlaka hepsine üretmek istiyoruz. Çünkü amacımız zaten bunu dünyaya tanıtmak. Fındığı katma değerli bir şekilde, gerektiği değerde pazarlamak ve markalaştırmak en önemlisi. Böyle bir ivme yakalamışken bunu en doğru şekilde ve en temiz şekilde insanlara ileteceğiz, tüketimlerini sağlayacağız. İçerisinde bu ürünleri üretecek olanlar mutlaka olacaktır ama içerisine lütfen en iyi kalitedeki fındıklarını kullansınlar. Yani bunu hepimizin bir markası olarak düşünsünler. Bu üründeki en iyi kalitede fındığı kullandıklarında insanların tadıp da bu ne kadar lezzetliymiş dememe şansları olmayacak. Bizim marka olarak Dubai’de de satışımız var. Fındık kremalarımız Dubai’de satılıyor. Çikolata siparişimizi de aldık. Trabzon çikolatasını Dubai’ye satmak da sanırım ilk bize nasip olacak” dedi.

“Fiyatı makul tuttuk”

Dubai çikolatasının ilk çıktığı günlerde çok yüksek rakamlara satıldığını, Trabzon çikolatasının fiyatının ise makul tutulduğunu söyleyen Sungur, “Aslında biz kendimiz direkt üretici olduğumuz için fiyatları çok makul oranda tuttuk. Yani bu kalitede, içi bu kadar dolgulu bir ürünün bu fiyatta satılması piyasada mümkün değil maalesef. Bu oranla da biz aslında şunu hedefliyorduk; herkese ulaşılabilir bir fiyat olsun, kaliteli bir ürün olsun, seri bir kazanç getirsin. İnsanlara da bu fiyatı bu şekilde alabilme özgürlüğü sunduk. Çünkü Dubai ilk çıktığında çok yüksek rakamlarda satılmaya başladı. Bunu nasıl dengeleriz; fındık zaten buranın bir ürünü, neden burada bu kadar pahalı satılsın. Ulaşılabilir olmak hedefimizdi. Bunu da başardığımızı düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

Ozan Köse - Tolga Şahin

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli Trafik kazası cinayetle bitmişti, 10 yıl hapis cezası aldı Kocaeli’nin Körfez ilçesinde 2018 yılında meydana gelen trafik kazasının ardından çıkan kavgada bir kişiyi tabancayla öldüren sanığa beraat kararı verilmiş, yargıtay kararı bozmuştu. Sanık, yeniden yargılandığı davada 10 yıl hapis cezası aldı. Olay, 20 Ocak 2018 tarihinde Hereke mevkiinde meydana geldi. Maddi hasarlı trafik kazası sonrasında taraflar arasında tartışma çıkmıştı. Tartışmanın ardından uzlaşmak isteyen taraflar karakola gitmişti. Karakol önünde yeniden çıkan tartışmada Hüseyin Ç. ile Furkan Öztürk (25) tabanca ile birbirlerine ateş etmişti. Furkan Öztürk hayatını kaybederken, Hüseyin Ç. ise ağır yaralanmıştı. Ayrıca yoldan geçen bir vatandaş da hafif şekilde yaralanmıştı. Hastaneye kaldırılan Hüseyin Ç., 40 gün süren tedavisinin ardından tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. Yaklaşık 2 senedir tutuklu bulunan Hüseyin Ç., dava aşamasında "kendisine sıkılan silaha karşılık aynı şekilde saldırıyı def etme amacıyla hareket ettiği" kanaatiyle beraat etmişti. Avukatların itirazı üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesi’ne giden karar bozuldu. Davanın Yargıtay’ın verdiği bozma kararının ardından yeniden görülmesine devam edildi. Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya sanık Hüseyin Ç. Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılırken, sanık avukatı ise salonda hazır bulundu. Sanık Hüseyin Ç, geçmiş ifadelerini tekrarlayarak, "Yargıtay kararını kabul etmiyorum. Meşru savunma sınırları içindeydim. Beraatimi talep ediyorum" diye konuştu. Mahkeme heyeti, Hüseyin Ç’ye ’haksız tahrik altında kasten öldürme’ suçundan 10 yıl hapis cezası verdi.
Ankara CHP Genel Başkanı Özel: "Sayın Bakırhan’ın ifade ettiği görüşlere katılmıyorum, en sert şekilde karşı çıkıyorum fakat..." Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan hakkında başlatılan soruşturma ile ilgili, “Sayın Bakırhan’ın ifade ettiği görüşlere katılmıyorum. En sert şekilde de bu görüşlere karşı çıkıyorum. Fakat bir söz söyledi ve sözün cevabının söz ile verilmesi gerekir" dedi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, yayıncı İlhan Erdost’un kabri başında düzenlenen anma programına katıldı. Erdost’un ailesi ve sevenlerinin katıldığı programda Erdost’un mezarına güller bırakılarak, şiirler okundu. Anma etkinliği sonrasında basın mensuplarının sorularını cevaplayan Özgür Özel, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan hakkında başlatılan soruşturma ile ilgili soru üzerine, “Sayın Bakırhan’ın ifade ettiği görüşlere katılmıyorum. En sert şekilde de bu görüşlere karşı çıkıyorum. Fakat bir söz söyledi ve sözün cevabının söz ile verilmesi gerekir. Bir siyasi partinin genel başkanına kullanmış olduğu ifadelerden dolayı soruşturma başlatalım, onu yollayalım, sonra dokunulmazlık tartışması başlatalım gibi ülkeyi bu tip yönetme pratiğinin Türkiye’yi ne hale getirdiği ortada. Tuncer Bakırhan’ın söylediği o cümlelerin, o tartışılan cümlelerin herhangi bir yeriyle bir mutabakatım olmadığı gibi en sert şekilde karşı çıkıyorum” ifadelerini kullandı. ’Ankara Büyükşehir Belediyesine kayyum atanacağı’ iddiası Esenyurt Belediyesi ile başlayan kayyum atamalarının diğer belediyelerle devam edeceği, bunlardan birisinin de Ankara Büyükşehir Belediyesi olacağı iddiaları ile ilgili soru üzerine Özel, “Esenyurt meselesindeki tavrımız, tutumumuz; hangi partinin belediyesi olursa olsun halkın seçtiği halka hesap verir. Suç işlediyse de mahkemeye hesap verir. Mahkeme sonuçlanıp kesinleşince halk adına, Türk milleti adına kararını ilan eder. O güne kadar soruşturmanın başladığı gün kayyum atamak mahkemeyi de tanımamaktır, halkı da tanımamaktır ve son derece yanlış bir iştir. Melih Gökçek’in trol orduları, birtakım operasyon adamları ve hesapları şimdi de Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımız, geçtiğimiz hafta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız üzerine yoğunlaşan bir ateş vardı. Şimdi de Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımız hakkında geçmişte olmuş ve soruşturmaya dahi gerek duyulmamış hususlara ilişkin birtakım soruşturmalar yürütülüyor gibi duyuyorum. Bir taraftan da şunları duyuyorum; Milli İstihbarat Teşkilat’ına (MİT) verilen bir talimat ile ’eşeleyin, deşeleyin aman bir şeyler bulun, işte bir türlü ilişkilendirmeler yapalım’ filan. Hiç bunlara kalkışmasınlar. Gözümüz üzerlerinde, her şeyden haberimiz var” diye konuştu. Süleyman Soylu’nun açıklamaları Özel, Süleyman Soylu’nun bir röportajda "Bahçeli’nin ortaya koyduğu son çıkış, Türkiye’nin önüne konulmuş büyük bir fırsattır. Samimidir, önümüzdeki yarım asrın ne olacağına yönelik bir anlayışın bütün dünyaya ve Türkiye’ye sorusudur" şeklindeki sözlerini nasıl değerlendirdiği sorusu üzerine şöyle konuştu: “Süleyman Soylu tam da budur. Süleyman Soylu, siyasi bukalemundur. Süleyman Soylu geçmişte Erdoğan’a neler diyordu. Yanına çağırdı, koşarak gitti. Erdoğan’ı en çok savunan oydu. Geçmişte çözüm süreci konusunda önce olumlamaları vardı, sonra çözüm süreci terk edildikten sonraki en sert ve hak ihlalleriyle dolu, demokrasiyi ayaklar altına alan süreci de en çok savunan, o sürecin cellatlarından biriydi. Seçimlerde de meydan meydan gezip, ‘Ankara’yı Mansur Yavaş kazanırsa su faturalarını DHKP-C militanları dağıtacak’ diyordu. ’İstanbul’u Ekrem İmamoğlu kazanırsa İSPARK’ı PKK’ye verecekler’ diyordu. En son seçimde de ’Eğer CHP iktidar olursa, Apo’yu salma planları var’ diyordu. ‘Bunun sözünü verdiler’ diyordu. Bugün kimin ne söz verdiğini görüyoruz. Sayın Bahçeli’nin ifadelerini bu sefer de Süleyman Soylu söylüyor. Soylu, siyasi bukalemundur. Bunda şaşıracak bir şey yok. Hayvanat bahçesini gezerken atın renk değiştirdiğini görürseniz şaşırırsınız. Bukalemunun renk değiştirmesine kim niye şaşırsın.’’