GÜNDEM - 08 Kasım 2024 Cuma 09:07

Çukurca’da deprem, yangın ve tahliye tadilatı düzenlendi

A
A
A
Çukurca’da deprem, yangın ve tahliye tadilatı düzenlendi

Hakkari’nin Çukurca ilçesinde Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi Birimi (UMKE) koordinatörlüğünde ‘Hastane Afet Planları’ kapsamında deprem, yangın ve tahliye tatbikatı gerçekleştirildi.


Tatbikata AFAD, emniyet, itfaiye ve paydaş kurumlar katıldı. Hastane Afet Planlarının işlevselliğini test edebilmek, muhtemel bir afet durumunda etkili müdahale edebilmek, hastane tahliye işlemlerini yapabilmek amacıyla gerçekleştirilen tatbikatta, hastanede etkilenmeyen alanlardaki çalışan ve hastaların tahliyesi güvenlik personeli eşliğinde sağlanırken, hastanenin zarar görmüş alanlarında ise AFAD gerekli önlemleri alıp güvenlik koridorunu oluşturduktan sonra senaryo gereği etkilenen 4 yaralının tahliyesi hastane kurtarma timi tarafından sağlandı.


Hastanede senaryo gereği çıkan yangına hastane ekibi ilk etapta müdahale ederken, daha sonra itfaiye ekipleri tarafından söndürüldü. Emniyet ekipleri de hastane çevresinde güvenlik önlemleri aldı. AFAD planı çerçevesinde yapılan tatbikat tam not aldı.



Çukurca’da deprem, yangın ve tahliye tadilatı düzenlendi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli Kadınlarda yaygın görülen lipödemde bu belirtilere dikkat Lipödemin kadınlarda görülen genetik bir hastalık olduğunu belirten Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç. Dr. Mehtap Bozkurt, "Lipödem, cilt altı yağ dokusunun anormal birikimine bağlı bacaklarda, kalçada ve bazen de kollarda görülen rahatsızlık hissi, ağrı ve orantısız kalınlıkla seyreden bir hastalıktır. Genellikle ergenlik dönemine girişte ve doğurganlık yaşlarında belirginleşir. Bu durum çoğu zaman tam anlaşılamadığı için başka tanılarla karıştırılmaktadır" dedi. VM Medical Park Kocaeli Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç. Dr. Mehtap Bozkurt, lipödem hastalığı hakkında açıklamalarda bulundu. Lipödemin tanımını yapan Doç. Dr. Bozkurt, "Lipödem, cilt altı yağ dokusunun anormal birikimine bağlı bacaklarda, kalça bazen de kollarda görülen rahatsızlık hissi, ağrı ve orantısız kalınlıkla seyreden bir hastalıktır. Genellikle ergenlik dönemine girişte ve doğurganlık yaşlarında belirginleşir. Bu durum çoğu zaman tam anlaşılamadığı için başka tanılarla karıştırılmaktadır. Sıklıkla lenfödem sanılarak yanlış tanı konulup, tedavi planlanmaktadır" diye konuştu. "Bacak kalınlıklarına yol açıyor" Lipödemin kadınlarda görülen genetik bir hastalık olduğunu söyleyen Bozkurt, "Genellikle anne ve kız kardeşler de aynı fenotipe (dış görünüşe) sahiptirler. Batı ülkelerinde kadınların yaklaşık yüzde 11-18’inde lipödem bildirilmiştir. Ancak yakın zamana kadar toplum ve sağlık çalışanlarının farkındalığının az olması nedeniyle lipödem tanısı atlanmaktadır. Genellikle lenfödem ya da obezite olarak değerlendirilmekte ya da hastalara tedavisinin olmadığı söylenmektedir. Doğru yönlendirilmeyen hastalar bir kısır döngüye girmektedir. Bacak kalınlıkları vücut ağırlığını artırıp kişinin hareketlerini kısıtlamakta, bu da kilo almalarına sebep olmaktadır. Kilo aldıkça da lipödem artmakta, ancak hasta kilo verse de bacakların incelmediğini görecektir. Kıyafet seçiminde sıkıntılar yaşamaya başlar. Bu durum da kişide psikolojik sorunların ortaya çıkmasına neden olur. Hasta sosyal ortamlara girmek istemez ve sosyal çekilmeler ortaya çıkar" şeklinde konuştu. "Obezite ile karıştırılıyor" Lipödemin obeziteyle sıklıkla karıştırılsa da aslında birbirinden farklı iki durum olduğunu belirten Doç. Dr. Bozkurt, "Obeziteden farklı olarak lipödemde vücudun üst tarafı normalken, belden aşağısında aşırı bir yağlanma vardır. Ayaklar zayıftır, ödemli ve şiş ya da yağlı değildir, incedir. Orantısız bir vücut görüntüsüne sahiptirler" ifadelerini kullandı. "Komplikasyonları önlemek tedavideki ilk hedefimizdir" Tedavi yollarını da anlatan Bozkurt, sözlerini şöyle sürdürdü: "Lipödemde etiyolojiye yönelik bilimsel çalışmalar devam ettiğinden etiyolojik faktörler henüz tam olarak bilinmemektedir. Bu nedenle hedefe yönelik bir kür tedavisi henüz mevcut değildir. Ancak lipödemin klinik ilerlemesini durdurmak, fiziksel ve psikolojik durumu düzeltmek, komplikasyonları önlemek tedavideki ilk hedefimizdir. Lipödem tedavisinde konservatif ve cerrahi yöntemler mevcuttur. Hasta fizik tedavi doktoru tarafından değerlendirilir, hastalığın evresine göre tedavi yöntemi seçilip kişiye özel tedavi planlanır. Kilo kontrolü, egzersiz, diyet, psikoterapi, komplet dekonjestif terapi (KDT), pönomotik kompresyon cihazları, liposakşın gibi tedavi seçenekleri mevcuttur. Çoğu zaman multidisipliner yaklaşımla hastaya özel kombinasyonlar planlanmalıdır. Lipödem tedavisi, liderliğini fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanının yaptığı, içinde fizyoterapist, diyetisyen, psikoloğun olduğu bir ekip tarafından yapılır." "Egzersiz oldukça önemli" Egzersiz, kilo verme ve yağ dokusundaki inflamasyonu azaltmanın psikolojik iyilik halini yükseltmek açısından oldukça önemli olduğunu da söyleyen Doç. Dr. Bozkurt, "Egzersizin lipödem konusunda eğitimli bir profesyonel tarafından planlanması ve doğru yapılması, devamlılığının sağlanması ve tedaviden başarılı sonuçlar almak için çok kıymetlidir. Lipödem için en uygun spor olarak pompalama egzersizleri, yüzme, pilates, yoga, bisiklet bildirilmiştir. Yüksek yoğunluklu egzersizler hastanın ağrılarını artıracağı için önerilmemektedir. KDT ve pnömotik kompresyon cihazı özellikle flebolipödem ve lenfolipödem gibi ödemin eşlik ettiği durumlarda birincil tedavi seçenekleridir. KDT; manuel lenfatik drenaj (MLD), kısa gerim bandajlar kullanılarak lipödeme özel bandajlama tekniği, cilt bakımı ve egzersiz kompenentinden oluşmaktadır. Devamında da hekim tarafından hastanın klinik evresine göre hastaya özel seçilmiş bası giysileri ile devam edilmektedir. Erken evre lipödem hastalarında ayaklar açıkta kalacak şekilde lipödem taytları kullanılmaktadır. Hastaların egzersizlerini de bu taytlarla yapmaları önerilir" dedi.
Denizli Denizli Milletvekili Ün zeytin üreticisinin sorunlarına dikkat çekti Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün, hasadı devam eden zeytin alım fiyatlarıyla ilgili açıklama yaptı. Milletvekili Ün, ‘‘Zeytin üreticisi zor durumda bu maliyetlerle ürettiğine pişman oluyor” dedi. Denizli’de 17 bin ton zeytin üretiminin olduğunu ve zeytin üretimi bakımından Türkiye’nin 13. sırasında bulunduğunu ifade eden Milletvekili Sema Silkin Ün, hasadı devam eden zeytin alım fiyatlarıyla ilgili açıklama yaptı. Sofralık ve yağlık zeytin üretimi için çiftçilerin bir yıl emek harcadığını ve masraf ettiğini hatırlatan Milletvekili Ün, yıllardır zeytin bahçelerinde emek veren, bu topraklara değer katan zeytin üreticilerinin ekonomik olarak zor durumda kaldığını öne sürdü. Yaşanan kuraklık nedeniyle sulanan bölgelerin dışında üretimi yapılan sofralık zeytinlerde istenilen tane büyüklüğünün meydana gelmediğini, dolasıyla üretilen zeytinlerin Denizli’de ve tüm Türkiye’de yağlığa ayrıldığını anlatan Milletvekili Ün, ‘Yaşanan kuraklıktan dolayı zeytin sofralık olamadı. Ancak sulanabilen kısımlar sofralık olabildi. Zeytinin dane büyüklüğünde 1 kilograma giren 250 - 300 danelilere çok iyi fiyat verilmesi gerekiyor ve yağlık zeytinin de üretilmesinden pişman olmaması gerekiyor. Ürün çok ama ortada bu ürünü planlayacak bir sistem yok. Çiftçi yine kendi geleceğiyle baş başa” diye konuştu. Üretim maliyeti ortada Zeytinin bölgelere göre dalında 1 kilogram üretim maliyetinin 35-50 lira arasında olduğunu hatırlatan Milletvekili Ün, “Zeytin, yağlığa da gitse en düşük olan yerde 35 lira, en yüksek 50 lira maliyet vardır. Ortalama kilogram üzerinde zeytinin 45 lira maliyeti var. Zeytin üreticilerimizin emeğinin karşılığını alabilmesi, zeytin ağaçlarının geleceğinin korunması için adil bir fiyat politikası uygulanması gerekiyor. Üreticilerimizin desteklenmesi, yalnızca onların ekonomik refahı için değil, ülkemizin tarımsal üretim gücü ve zeytin kültürünün sürdürülebilirliği için de önemli. Çünkü zeytinin, yüce kitabımız Kuran-ı Kerim’de de çokça ismi geçmektedir. Zeytin ve zeytinyağı insan sağlığı içinde çok önemlidir. Zeytin kahvaltı sofralarımızın vaz geçilmezidir. Zeytinyağı damak çatlatan lezzetlerimizin kahramanıdır. Zeytin ağacı ölmez bir ağaçtır. Ağacın kendisi de üreticisi de korunmayı ve kollanmayı hak eden iki önemli unsurdur. Bu olmazsa zeytin ağacının vazgeçtiği yerde hayat da biter” ifadelerini kullandı.