ASAYİŞ - 09 Ekim 2020 Cuma 15:05

Gemi kaptanını öldüren sanık hakim karşısında

A
A
A
Gemi kaptanını öldüren sanık hakim karşısında

Hint Okyanusu’nda ‘İnce Karadeniz’ isimli gemide kaptanı öldürdüğü, 8 kişiyi yaraladığı gerekçesiyle ağırlaştırılmış müebbet ve 140 yıldan 175 yıla kadar hapsi istenen sanık Ergin Aktaş hakim karşısına çıktı. Duruşmada gemi kaptanının kardeşi sanığa, “Cehennem ateşinde yanacaksın” diyerek tepki gösterdi.

Hint Okyanusu’nda Aralık 2019 tarihinde ‘İnce Karadeniz’ isimli gemi Endonezya’nın Semerang limanından yük aldıktan sonra okyanusa açılmış, gemi kaptanı Bora Ekşi öncesinde tartışma yaşadığı makine yağcısı Ergin Aktaş tarafından uğradığı bıçaklı saldırı sonucu hayatını kaybetmişti. Yaşanan olayın ardından mürettebat tarafından etkisiz hale getirilen sanık Aktaş, Sri Lanka’da güvenlik güçlerine teslim edilmişti.

Sri Lanka’daki işlemlerinin tamamlanmasının ardından İstanbul’a getirilen sanık tutuklanmıştı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, 1 kişiyi öldürdüğü, 8 kişiyi yaraladığı gerekçesiyle ‘kasten öldürme’, ‘kasten öldürmeye teşebbüs’ ve ‘tehdit’ suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 140 yıldan 175 yıla kadar hapis istemiyle hakkında dava açılan sanık hakim karşısına çıktı. İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya tutuklu sanık Ergin Aktaş SEGBİS yolu ile bağlanırken, öldürülen gemi kaptanının babası Vahdettin Ekşi, kardeşi İrem Mutlu Ekşi’nin aralarında bulunduğu müştekiler ve tarafların avukatları katıldı.

“ONA KİN DUYDUĞUM DOĞRU DEĞİLDİR”

Zaman zaman rahatsızlandığını belirten sanık Ergin Aktaş savunmasında, “Kaptanlarımdan ilaç talep ediyordum. Maktul Bora Ekşi de bana ilaçlarımı veriyordu. İyi niyetli şekilde ilgilendiğini düşünüyordum. 10 Kasım’da Mustafa Kemal Atatürk’ü anma töreni yapıldı. Bu törenden sonra ben, geminin anons sisteminden, tüm geminin duyacağı şekilde, Peygamber efendimiz için de anma yapılır diyerek anons yaptım. Bu olaydan sonra maktul benim ile konuşarak yaptığımın doğru olmadığını söyledi. Kendisinden özür diledim. Ona kin duyduğum doğru değildir” dedi.

“KENDİMİ ASKERİ BİR GEMİDE DÜŞÜNDÜM”

Maktul Bora Ekşi’nin ailesini aradığını bildiğini söyleyen sanık Aktaş, “Kendisine bu nedenle kızmadım. Olay tarihinde ilaç almıştım ve kendimi bir askeri gemide düşünerek, kaptanının da yabancı bir kaptan olduğuna inanarak yemekhaneye gidip ekmek bıçağı aldım. Önce köprü üstüne çıktım, daha sonra Bora kaptanın kamarasına inerek kapıyı çaldım. Kim o diye seslendi, ilaç almak istediğimi söyleyerek içe girdim. Daha sonra bıçağı kendisine sapladım. Bağırış olunca da odadan dışarı çıktım. Dışarıda ikinci kaptan bıçağı var diye anons etti. Sonra diğer gemi personeli üzerime geldi ve onları düşman askeri görerek onlara da bıçak salladım. Daha sonra yağcı, beni bayılttı. Yanlış hatırlıyor olabilirim ama beni bağladılar” diye konuştu.

“KAMARAYA KAÇIP KENDİMİ KİLİTLEDİM”

Duruşmada beyanda bulunan müşteki gemi kaptanı Hazel Tecer, “Maktulün kamarası ile benim kamaram çok yakındı. Sanığın olay günü maktulün kamarasının önünde tartıştığını duydum. Beni neden aileme şikayet ettiniz şeklinde şeyler söylüyordu. Maktul de sen geç uyu yarın konuşuruz diye sakinleştirmeye çalışıyordu. Daha sonra ayrıldığını düşündüm. Kısa bir süre sonra maktulün ‘Ergin yapma, beni öldürme’ diye bağırdığını duydum. Kapıya koştum ve kilitli olduğunu anladım. Diğer personelleri çağırmak için uğraşıyordum, sanık kapıyı açtı. Üstü kan içindeydi. Elinde bıçak vardı. Daha sonra İsmail Çeken’e bıçağı savurdu ve suratından yaraladı. Beni de bacağımdan yaraladı. Kendi kamarama kaçıp kapıyı kilitledim. Daha sonra bana, ‘beni niye engelledin, herkesi öldürecektim’ diye beyanda bulunduğunu hatırlıyorum” şeklinde konuştu.

“SANIK AJİTASYON YAPTI”

Sanığın cezalandırılmasını isteyen kaptan Bora Ekşi’nin kardeşi İrem Ekşi Mutlu, “En ağır şekilde cezalandırılmasını talep ediyorum. Hiçbir indirim yapılmasını kabul etmiyorum. Ağabeyim sanığa karşı her zaman iyi niyetle yaklaşırken sanık ajitasyon yaparak bunu kötüye kullandı” dedi. Duruşmada söz alan diğer gemi personelleri de davaya katılmak istediklerini, şikayetçi olduklarını söyledi.

Sanığın akli dengesinin yerinde olduğuna ilişkin Adli Tıp Kurumu raporunu kabul etmediklerini söyleyen sanık avukatı, “Sanığın gözlem altına alınması gerekirdi. Yeniden rapor alınmasını talep ediyoruz. Daha önce Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde ve Bahçelievler Devlet Hastanesi’nde tedavi görmüştür. Buralardaki tıbbi evrakları talep ediyoruz” dedi.

Duruşmada görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı, eksik hususların giderilmesini, sanığın suçunun vasıf ve mahiyeti dolayısıyla tutukluluk halinin devamını talep etti. Adli Tıp Kurumu’ndan yeniden rapor alınmasına ilişkin talebi reddeden mahkeme heyeti, sanığın tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi.
Duruşmanın ardından maktulün kardeşi İrem Ekşi Mutlu, “Keşke gelseydin de gözlerinin içine baksaydım. Cehennem ateşinde yanacaksın. Cehennemin en dibinde yanacaksın” diye bağırdı. Sanığa bağıran maktulün kardeşi zorlukla sakinleştirildi. Gemi kaptanı Bora Ekşi’nin ailesi ve gemide yaralanan Sedat Kartal duruşmanın ardından Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı önünde açıklama yaptı.

“ÖMÜR BOYU ŞİKAYETÇİYİM”

Sanık ile aralarında husumet olmadığını söyleyen gemi çalışanı Sedat Kartal, “Sabah saat 05.00 sıralarında, elindeki bıçak ile gemi kaptanını 18, duyduğum kadarıyla 19 yerinden bıçaklayarak öldürüp, geminin bütün yaşam mahallini açan master anahtarı almaya çalışarak, gemi personelini komple öldürmeyi ve gemiyi batırmayı düşünüyordu tahminim. İkinci kaptanımızın, ‘Ergün’ün elinde bıçak var. Lütfen koridorlarda kendinize dikkat edin’ diye anons sesine uyandım. Koridora çıktığımda şah damarımı ve atar damarımı, sol tarafımı felç edecek şekilde kesti. Aynı yere iki kere bıçak darbesi vurdu. Beni kamarama başka bir arkadaşım iterek kapattı. Öbür arkadaşlara da bıçakla saldırmaya başladı. Daha sonra üçüncü kaptanımız geldi ve bana tedavi yaptı. Sahil Güvenlik botu geldi ve bizi en yakın limana yönlendirdi. Sri Lanka’da acil ameliyata alındım. Ömür boyu şikayetçiyim. Ailemin, çocuğumun bile psikolojisi bozuldu bu olayla ilgili ” dedi.

“AİLEMİZİ TOPLU HALDE KATLETTİ”

Öldürülen gemi kaptanı Bora Ekşi’nin babası Vahdettin Kaptan ise, “Allah’ın adaletinin ebedi alemde gerçekleşeceğine bütün kalbimle inanıyorum. Ailemizi toplu halde katletti ve her gün de katlediyor. Öyle bir duygu yaşıyoruz. Bütün aile fertleri olarak psikolojik tedavi görüyoruz. Adalete güveniyorum. Bu dünyada da eminim adalet tecelli edecek. Şikayetçiyim ondan. En ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum. Ailenin en küçük bireyinden, en büyük bireyine kadar bizi perişan etti. Yuvamıza bomba koydu, dağıttı. Şimdi de birçok laf kalabalığıyla deli olduğunu söyleyip, mahkeme heyetini ikna etmeye çalışıyor, kandırmaya çalışıyor. Benim inancım şu ki, adalet mutlaka tecelli edecek” diye konuştu.

“AĞABEYİMİN ADINI DAHİ AĞZINA ALMASINI İSTEMİYORUM”

Sanığın duruşmada kendisine abla dediğini söyleyen kaptan Bora Ekşi’nin kardeşi İrem Mutlu Ekşi, “Adımızı anması.. Ağabeyimin çok iyi biri olduğunu söyledi. O çok iyi birisiydi dedi durdu sürekli. Ağabeyimin adını dahi ağzına almasını istemiyorum. O kirli ağzıyla ağabeyimi daha fazla kirletmesini istemiyorum. Söyleyecek hiçbir şey yok. Tamamen aldatmaca, kandırmaca, alavere dalavere ile hasta olduğunu söylüyor. Çok çelişkili ifadeleri var. Hasta olduğunu söylüyor, ağabeyimi İngiliz kumandanına benzettiğini söylüyor. Öbür taraftan da, ‘Süvari beyimin kapısını çaldım, kendimi iyi hissetmiyorum dedim diyor’. Bir yandan esasında ağabeyimin olduğunu bildiğini anlatırken, öbür tarafta, ne diyeyim bilmiyorum kendi küçük aklıyla desem mi, hakarete mi girer bilmiyorum ama ben onu İngiliz kumandanı olarak gördüm demeye çalışıyor. Hiç susmadı mahkemede. Hiç kimsenin söz hakkını dinlemedi. Hakimin sus uyarılarını dahi dinlemedi. Korkak bir fare gibiydi” şeklinde konuştu.

İddianameden

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, şüphelinin 10 Kasım 2019’da saygı duruşu esnasında disiplinsiz davranması nedeniyle idari yaptırıma maruz bırakan gemi kaptanı Bora Ekşi’yi öldürmeye o gün karar vermiş olabileceği, bununla ilgili plan yaptığı kaydedildi. İddianamede, şüphelinin ekmek bıçağını maktulün tüm vücuduna birçok defa batırmak suretiyle tasarlayarak öldürdüğü anlatıldı. Şüphelinin, ‘kasten öldürme’, ‘kasten öldürmeye teşebbüs’ ve ‘tehdit’ suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 140 yıldan 175 yıla kadar hapis istemiyle hapisle cezalandırılması talep edildi.

İrem Demir

 

 

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Düzce Uzmanından diş gıcırdatma ve çene sıkma uyarısı DÜZCE(İHA) – Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Diş Hekimi Jale Demir, Ağız Diş Sağlığı Haftası ve 22 Kasım Dünya Diş Hekimliği Günü dolayısıyla diş gıcırdatma ve çene sıkma olarak bilinen bruksizm tedavisi hakkında yapılması gerekenleri anlattı. Bruksizm sorunu yaşayanların; çene ağrısı, dişlerde aşınma, çiğneme kaslarında ağrı, TME (temporomandibular eklem) bozuklukları ve baş ağrısı ile karşı karşıya kalabileceklerini ifade eden Diş Hekimi Jale Demir, “Botulinum toksin, bu kasların aşırı aktivitesini azaltarak bruksizmi tedavi etmek amacıyla kullanılır. Bu, kasların aşırı kasılmasını engeller, diş gıcırdatmasını azaltır ve böylece ağrı ve diş hasarı riskini düşürür. Tedavinin amacı, bruksizmle ilişkili semptomları hafifletmek ve hastaların yaşam kalitesini artırmaktır. Bu minimal invaziv tedavi, diş sıkma şiddetini azaltmada etkili bir yöntem olarak kabul edilir” dedi. Botulinum toksinin uygulanması nasıl yapılır? Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde hasta kabulüne devam eden Jale Demir, botulinum toksinin uygulanmasını; “Botulinum toksin, çene kaslarına doğrudan enjeksiyon yoluyla uygulanır. İşlem, genellikle birkaç dakika sürer ve etkileri birkaç gün içinde fark edilir hale gelir. Yapılan işlemin amacı nöromüsküler aktiviteyi belirli bir süreliğine bloke etmektir. Böylelikle kasların aşırı kasılması kontrol altına alınır” şeklinde anlattı. Botulinum toksinin uygulanmasının avantajları ve yan etkileri Botulinum toksinin uygulanmasının avantajları ve yan etkileri hakkında da bilgiler veren Demir, “Botulinum toksin enjeksiyonu çene kaslarında rahatlama sağlayarak ağrı ve rahatsızlık hissini azaltmanın yanı sıra dişlerde aşınmayı önlemeye yardımcı olur. Yan etkiler genellikle hafif ve geçicidir; enjeksiyon bölgesinde hafif ağrı, şişlik veya morluk gibi lokal yan etkiler görülebilir ve bir kaç gün içerisinde geçer. Tedavi kalıcı olmadığından, birkaç ay sonra kas aktivitesi geri dönebilir” dedi. Estetik faydaları Maseter botoksun estetik faydaları hakkında bilgiler vererek açıklamasını sürdüren Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Diş Hekimi Jale Demir, “Maseter botoksu çene kaslarının aşırı aktivitesinden kaynaklanan sertliği azaltarak, yüzde oluşmuş olan köşeli ya da asimetrik görüntüyü düzeltir. Bu şekilde yüz kontürünün daha yumuşak ve doğal görünmesine katkıda bulunabilir. Özellikle, çene hattının çok belirgin olduğu veya yüzün alt kısmında hacmin fazla olduğu kişilerde, maseter botoksu, yüz hatlarının daha dengeli ve orantılı görünmesine yardımcı olur” açıklamasını yaparak Ağız Diş Sağlığı Haftası’nda, 22 Kasım Dünya Diş Hekimliği Günü dolayısıyla tüm diş hekimlerin gününü kutlayarak herkese sağlıklı gülüşler diledi.
Balıkesir Balıkesir’de kuraklıktan büyüyemeyen zeytin yüz güldürmedi Türkiye’nin önemli zeytin üretim merkezlerinden Balıkesir’in Edremit Körfezi yöresinde, zeytin hasadı bütün hızıyla devam ederken, kuraklıktan büyüyemeyen zeytin yüz güldürmedi. Kuraklık nedeniyle verim de büyük düşüş yaşanırken, Tariş’in henüz fiyat açıklayamaması ve yörede zeytinyağının 150 liraya kadar düşmesi de üreticiyi üzdü. Balıkesir’in Edremit Körfezi Yöresinde zeytinde var yıllı yaşanırken, kuraklık yüzünden ürün yüz güldürmedi. Mayıs ayından beri yağmur düşmemesi yüzünden bir çok yerde zeytinler büyüyemezken, yağ verimi de düştü. Yörede iki gün önce düşen yağmur da pek fayda sağlamadı. Yörede zeytin yevmiyelerinin bin 500 liraya kadar yükselmesine karşın, Tariş’in bu güne kadar fiyat açıklayamaması ve serbest piyasa da 150 liraya kadar zeytinyağı alınması üreticileri üzdü. Artan maliyetlere karşın zeytinyağı fiyatlarının da yarı yarıya düşmesi çiftçileri zor durumda bıraktı. Zeytincinin zorda olduğunu kaydeden üretici Halil Ergün,” Zeytincinin işi bu sene çok harap. Aynı domates gibi olacak bu sene zeytin. Zeytincide domatesçi gibi olacak Maliyet yüksek. İşçi paralarını çıkarmıyor. Herkes cepten ödüyor tayfa parasını. Parası olmayan zeytini bırakıyor tarlada, toplamıyor” dedi. İsa Uçar da, “Bu sene çok kurak gitti yıl. Kurak gidince zeytin de kurudu. Yağmur yağdı ama yeterli değil. Zeytin kurudu, ama gene de topluyoruz” dedi. Cemalettin Kaya ise, “Çok kurak gitti. Şu an yağmur oldu ama, gene de çok zor. Yağ fiyatları çok düştü. Tayfa yevmiyeleri bin 500 lira, yağın kilosu 150 lira. Karşılamıyor gelen gideni” diye konuştu. Rukiye Köse de, “Bu güne kadar 1-1,5 aydır gidiyoruz biz. Çuval hiç dolmadı. Zeytin çekirdek gibi. Kasaların içinden düşüyor zeytinlerimiz. Tariş de fiyat vermiyor. Biz çok zor durumdayız. Yevmiyeler çok pahalı. Yani kendimize hiç para kalmıyor. Hepsi yevmiyeye gidiyor. Bu sene çok mağdur durumdayız” dedi. Ziraat mühendisi Mustafa Erümit de, “Zeytinde beklenen yağış sonunda geldi. Ama, biraz geç oldu tabi ki. Ürünler, gördüğünüz gibi gelişemedi. Ama, bu yağmurun illaki faydası olacaktır. Ağaçların önümüzdeki senenin ürünleri için. Fakat bu sene, maalesef mayıs ayından beri yeterli yağmur olmadığı için üretici biraz mutsuz. Yeterli ürün var aslında. Ama, ürünlerimiz gelişemedi. Rekoltemiz normalin üzerindeydi fakat gelişemediği için yine de beklentinin altında kalan bir sezon olacak bizim için. Yağmurların devamı inşallah olacak. Daha güzel bir yıl olması dileğiyle” diye konuştu.
Çanakkale Atatürk için 21 Kasım 1938’de yapılan resmi cenaze töreninin fotoğrafları gün yüzüne çıktı Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Atatürk ve Çanakkale Savaşları Araştırma Merkezi (AÇASAM) Müdürü Doç. Dr. Barış Borlat, 10 Kasım 1938’de Atatürk’ün vefatından sonra 21 Kasım’da tüm Türkiye’de ikinci bir matem töreni düzenlendiğini söyledi. Borlat, arşiv çalışmaları ve dönemin yerel basınına yönelik taramalar esnasında 21 Kasım 1938’de Atatürk için Anadolu’da düzenlenen anma törenine dair fotoğrafların ilk kez ortaya çıktığını söyledi. Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 86 yıl önce 10 Kasım 1938’de vefat etti. Atatürk’ün vefatından sonra tahdit işlemleri başladı. İşlemlerin 11 Kasım’da sona ermesinin ardından Atatürk’ün naaşı Dolmabahçe Sarayında ziyarete açıldı. 18 Kasım’a kadar devam eden sürecin ardından Atatürk’ün naaşı, 19 Kasım’da Ankara’ya götürüldü. 21 Kasım’da yapılan törenle Atatürk’ün naaşı Anıtkabir bitene kadar geçici olarak bulunacağı Etnoğrafya Müzesine getirildi. 21 Kasım 1938 tarihinde Anadolu’da da tören icra edildi. AÇASAM Müdürü Doç. Dr. Barış Borlat tarafından yapılan arşiv çalışmaları ile 21 Kasım’daki ikinci matem törenine dair fotoğraflar ilk kez gün yüzüne çıktı. 21 Kasım gününde Anadolu’nun tamamında da bir resmi matem töreni icra edildi Doç. Dr. Barış Borlat, 10 Kasım 1938’de Atatürk’ün vefatı ile birlikte aslında Anadolu’da büyük bir hüzün başladığını belirterek, “Atatürk’ün vefatından hemen sonra tahdit işlemleri başlamış, 11 Kasım’daki bu işlemler sona erdikten sonra Dolmabahçe Sarayının muayede kısmında Atatürk’ün naaşının ziyarete açılma süreci gündeme gelmiş ve halk yoğun bir ilgi içerisinde, 16 Kasım’dan itibaren Atatürk’ün naaşını ziyaret ettiğini göreceğiz. Bu süreç 18 Kasım günü akşam, gece saatlerinde sona ermiş ve 19 Kasım günü Atatürk’ün naaşının Ankara’ya götürüldüğünü göreceğiz. Aslında bu süreçte yani Atatürk’ün bugün bahsedeceğimiz 21 Kasım tarihindeki Anadolu’nun tamamında yapılacak olan törende hazırlıkların başlamış olduğunu göreceğiz. Gönderilen bir emirle bütün vilayetlerde, ilçelerde, nahiyelerde 21 Kasım gününde bir tören icra edilmesi istenilmiştir. Nitekim Atatürk 19 Kasım günü Ankara’ya götürülmesi amacıyla başlamıştı işlemler, 20 Kasım günü kendisi Ankara’ya ulaşacaktır ve 21 Kasım gününde ise biz tören icra edilmesinin, hazırlıklarının başlamış olduğunu göreceğiz. İşte bu esnada Atatürk’ün Anıtkabir’in yapılmasına kadar geçecek olan süre esnasındaki naaşının da bulunacağı Etnografya Müzesi’nde bir tören icrasının hazırlıklarının başlamış olduğunu göreceğiz. Bu tören, 21 Kasım tarihinde icra edilecektir. Ancak daha önemlisi aynı anda Anadolu’nun tamamını da aynı şekilde 21 Kasım gününde bir tören yapılması istenilmiştir. Bu törenin özellikle saat ikide başlaması saat beşe kadar törenin sürmesi ve törenle ilgili bütün hazırlıkların yapılmış olduğunu göreceğiz. 21 Kasım gününde hem İstanbul’da, hem de Ankara’da yapılan törenlerle birlikte Anadolu’nun tamamında da bir resmi matem töreninin icra edildiğini göreceğiz. Anadolu içerisinde Urfa’da Antep‘te, Patnos‘ta, Kayseri’de törenler icra edilecektir. Bu tören esnasında saat ikide İstiklal Marşı‘yla biz Anadolu’nun tamamında törenin başlamış olduğunu göreceğiz” dedi. Okullar tatil edildi, bayraklar yarıya indi 21 Kasım günü Anadolu’da okulların tatil edildiğini, aynı zamanda bayrakların da yarıya indirildiğini ifade eden Doç. Dr. Barış Borlat, “Atatürk için 10 Kasım’dan sonra ikinci matem gününün tüm Anadolu’da 21 Kasım’da yapılmış olduğunu göreceğiz. Burada daha önemli şey şu aslında, bu törenlere bakıldığında törenler içerisindeki fotoğraflarda özellikle biz nasıl ki İstanbul’da, Dolmabahçe Sarayı’ndaki ziyaretler esnasında hınca hınç bir kalabalığın olduğunu, hatta izdihamlar esnasında 11 kişinin hayatını yitirdiğini görüyorsak, benzer şekilde Anadolu’da da 21 Kasım’da büyük bir kalabalığın kent meydanlarını doldurduğu, Atatürk büstünün yanında yapılan törenler esnasında kalabalıkların o günkü dönemin basınına yansıyan haberlerde olduğu gibi hıçkırarak ağladıklarını en azından göreceğiz. İşte bu 21 Kasım’daki ikinci matem töreni esnasında yapılan törenlere dair yapmış olduğumuz arşiv çalışmaları, dönemin yerel basınına yapmış olduğumuz taramalar esnasında ilk defa ulaştığımız fotoğraflar ortaya çıktı. Bu fotoğraflar, Anadolu’nun tamamındaki törenlerin bizi o günkü ruh halini yansıtıyor. Dönemin arşiv belgelerine bakıldığında, 21 Kasım töreni için şunu söylüyor: ‘Cumhuriyetin birleştiren ruhu, bir araya getiren ruhun aslında en önemli yansımasıydı’ diyor. İşte ulaştığınız bu arşiv belgelerinde dönemin koleksiyondaki özel fotoğraflarla ilk defa kamuoyunun göreceği bu belgelerle birlikte, biz 21 Kasım törenlerinin tüm Anadolu’da ne şekilde icra edildiğinde en iyi şekilde görmüş olacağız. Böylece aslında Atatürk’ün 10 Kasım’daki o yaşanan büyük matemin ikinci ve önemli kısmının da 21 Kasım gününde gerçekleşmiş olduğunu da söyleyebiliriz” diye konuştu. Tüm Türkiye, Anadolu Atatürk’e 21 Kasım gününde ikinci defa ve resmi olarak saygısını göstermiş oldu 21 Kasım günü tüm Türkiye’, Anadolu’nun Atatürk’e ikinci defa ve resmi olarak, sivil, halk hep bir arada saygısını göstermiş olduğunu kaydeden Doç. Dr. Barış Borlat, “21 Kasım töreninin yapılması amacıyla gönderilen resmi yazı içerisinde töreni nasıl icra edildiğine dair bir kroki hazırlanmış, bu kroki esnasında tüm tören noktalarındaki düzen ve hazırlıkların bahsedilmiş olduğunu göreceğiz. Biz bununla ilgili şunu söyleyebiliriz ki, tören en Batı’dan, Edirne’den başlayıp Hakkari‘ye kadar Kayseri’den, kuzeyden güneye Anadolu’nun her yerinde icra edilecektir ama daha önemlisi törenlerin köylere kadar inmiş olduğunu göreceğiz. Elimizdeki arşiv belgeleri, fotoğraflarda köy meydanlarında, köylülerin toplanmak suretiyle köy okulundaki öğretmenin kendilerini yönlendirmesiyle İstiklal Marşı okuyup, ardından 10’uncu Yıl Marşını okumak suretiyle, köydeki öğrencilerden seçmiş oldukları bir kişinin kürsüye gelerek Atatürk’ün yaşamış olduğu ve süreç esnasındaki devrimlerini, anlatmak suretiyle anmalar yapılmış ve saat tam 16.00’ya geldiğinde ise hep bir anda tüm Türkiye 3 dakika boyunca saygı duruşu gerçekleştirilmiş ve özellikle kent merkezlerinde 21 Kasım gününde Atatürk’ün heykelinin bulunduğu alandaki, bu heykellerin etrafı ve çevresi aydınlatılmış, askerler tarafından saygı nöbetinin sabaha kadar tutulmuş olduğunu göreceğiz. Böylece aslında tüm Türkiye, Anadolu Atatürk’e 21 Kasım gününde ikinci defa ve resmi olarak, sivil, halk hep bir arada saygısını göstermiş olduğunu söyleyebiliriz” şeklinde konuştu.