MAGAZİN - 28 Nisan 2019 Pazar 12:46

Derya Ürkmez, ilk single şarkısını müzikseverlere sundu

A
A
A
Derya Ürkmez, ilk single şarkısını müzikseverlere sundu

Rafet El Roman ile birlikte seslendirdiği ilk şarkısıyla üç ay içinde 140 milyon izlenmeye ulaşan Derya Ürkmez, ilk single çalışmasını gerçekleştirdi. Ürkmez, ilk single’ını Ay Tutulmadan’ı müzikseverlere sundu.

İlk çıkışını Rafet El Roman ile birlikte seslendirdikleri ve sadece üç ay içinde 140 milyon izlenmeye ulaşan 'Unuturum Elbet' şarkısıyla yapan Derya Ürkmez bu kez de ilk single çalışmasını gerçekleştirdi.
Almanya’nın Köln şehrinde yaşayan 20 yaşındaki Derya Ürkmez, yeni şarkısı 'Ay Tutulmadan' ile müzik hayatına devam ediyor. İlk çıkışını Rafet El Roman ile birlikte seslendirdikleri 'Unuturum Elbet' şarkısıyla yapan Derya Ürkmez, etkileyici ve güçlü sesiyle büyük beğeni toplamıştı.

Müzikseverler tarafından şimdiden önümüzdeki yılların en başarılı yorumcuları arasında gösterilen Derya Ürkmez’in yeni çalışması Ay Tutulmadan, soul tınıları taşıyan bestesi ve etkileyici sözleriyle dinleyicilerin gönlünü çeliyor. 

Müziği evrensel bir dil olarak kullanıp oryantal tınıları soul tarzıyla başarıyla birleştiren Derya Ürkmez'in prodüktörlüğünü Rafet El Roman'ın yaptığı sözlerini Bilal Çakar ile beraber yazdığı bestesi Malik Quality ve düzenlemesi Steffen Müller mzalı şarkısı Ay Tutulmadan, müzik çevreleri tarafından heyecan verici olarak nitelendiriliyor.  

Derya Ürkmez, ilk single şarkısını müzikseverlere sundu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bakan Tekin: “Dünya çapında ses getirecek sanatçıların yetişme sürecinde bizim sorumluluğumuz olduğunun farkındayız” Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, dünya çapında ses getirecek sanatçıların yetişme sürecinde Bakanlığın sorumluluğu olduğunun farkında olduklarını belirterek, “Güzel sanatlar liselerimizi tematik hale getirmek için temalar üzerine odaklanmaya çalışıyoruz. Bu yıl İstanbul’da ve Ankara’da birer tane olmak üzere müzik ilkokulu ve ortaokulunu liselerin bünyesinde açmış olduk. Yani sadece müzik eğitimi veren ilkokul ve ortaokullular, ardından da liseye devam etmiş olacak. Bunu sanatın diğer dallarıyla ilgili de başlatmak istiyoruz. En azından ortaöğretim ve lise düzeyinde başlatabilirsek iyi sonuçlar elde edeceğimizi düşünüyoruz” dedi. Ulusal tiyatro kültürünün canlandırılması amacıyla öğretmenlerin görev yaptıkları illerdeki Milli Mücadele kahramanlarını öğrencileri ile birlikte tiyatro oyununa dönüştürmelerini amaçlayan ‘Nesilden Nesile Milli Mücadele Tiyatro Oyunu Yazma Yarışması’nın ödül töreni, Milli Eğitim Bakanlığında gerçekleştirildi. Törede konuşan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Türkiye’nin ‘vatan’ olarak sunulmasını sağlayan kişilerin emanetlerine sahip çıkacak nesilleri yetiştirmenin ve birliktelik duygusu aşılamanın bakanlığın ana görevi olduğunu söyledi. Bu çerçevede müfredatın da değiştiğini kaydeden Tekin, “Öğrencilerimizin, öğretmenlerimizin kendi bireysel farklılıklarını yöntem olarak kullanabilecekleri, sunabilecekleri ve eğitim öğretim faaliyetlerini daha kalıcı hale getirebilecekleri, farklılıkları kullanabilecekleri bir süreç başlattık. Bu süreçte burada bahsi geçen, hepimizi bir araya toplayan bu yarışma dahil bu tür etkinlikler bizim için çok önemli olacaklar. Bunların sayıları artacak. Bu sebeple öğretmen arkadaşlarımız arasında böyle bir yarışma düzenlenmesi, yaklaşımımız açısından da çok önemli” dedi. “Dünya çapında ses getirecek sanatçıların yetişme sürecinde bizim sorumluluğumuz olduğunun farkındayız” Sanatı eğitimin içerisinde bir yöntem olarak kullanmak istediklerini belirten Tekin, “Bir taraftan da ülkemizin sanatçı adaylarının yetişmesinde, ülkemizde dünya çapında ses getirecek sanatçıların yetişme sürecinde bizim sorumluluğumuz olduğunun farkındayız. 2014 yılında bu anlamda ‘proje okul’ ismiyle okullarımız arasında bu tür yeniliklerin uygulanabileceği hukuki bir alan oluşturduk. Erken yaşlarda çocuklarımızı alıp farklı alanlarda yeteneklerine göre yetiştirebilecekleri bir zemin oluşturmaya çalıştık. Bunun ilk örneği voleybol lisesi. Ardından futbol lisesi. O dönem yapamadığımız bazı şeyleri şimdi başlatıyoruz. Yani spor liselerini tematik hale getirmiştik. Şimdi de güzel sanatlar liselerimizi tematik hale getirmeye çalışıyoruz. Bunu yaparken 2024-2025 eğitim-öğretim yılında ilk defa yaptığımız bir başka şeyi daha söyleyeyim. Güzel sanatlar liselerimizi tematik hale getirmek için temalar üzerine odaklanmaya çalışıyoruz. Ama bu anlam oluşturduğumuz temalardan bir tanesini müzik temalı olarak ayıralım demiştik. Bu yıl İstanbul’da ve Ankara’da birer tane olmak üzere müzik ilkokulu ve ortaokulunu liselerin bünyesinde açmış olduk. Yani sadece müzik eğitimi veren ilkokul ve ortaokullular, ardından da liseye devam etmiş olacak. Bunu sanatın diğer dallarıyla ilgili de başlatmak istiyoruz. En azından ortaöğretim ve lise düzeyinde başlatabilirsek iyi sonuçlar elde edeceğimizi düşünüyoruz. Örneğimiz voleybol lisesi. Türkiye’de kadın voleybolunun geldiği noktada Voleybol Federasyonu ile yürüttüğümüz voleybol lisesinin yerini ben anlatmayayım, araştırmanızı öneririm. Küçük yaşlardan itibaren çocuklarımıza bu tür yeteneklerini geliştirecek doğru eğitimi doğru zamanda ve doğru metodolojiyle verirsek başarılı olacağımızın bir göstergesidir. Bunu hem spor hem de sanat alanlarında yapmak istiyoruz” diye konuştu. Tören, yarışmada dereceye giren öğretmenlere ödüllerinin takdim edilmesinin ardından fotoğraf çekimiyle sona erdi. Ödül törenine Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, öğrenciler, öğretmenler, tiyatro sanatçıları ve yarışmada dereceye giren öğretmenler katıldı.
Erzurum EDH: “Bölgemizden batıya canlı hayvan değil sadece karkas et gönderilmelidir” Erzurum Düşünce Hareketi (EDH) “Dumlubaba Suyu”, “Erzurum ve Bölgesinin Ulaşım Problemleri” gündemlerinden sonra “Erzurum ve Bölgenin Hayvancılık Problemleri ve Çözüm Önerileri” konulu çalıştay yaptı. EDH Yönetim kurulu Üyesi, iş adamı Sıddık Takar’ın başkanlığında yapılan dört çalıştaya sektör temsilcileri, akademisyenler ve çiftçiler katıldı. EDH tarafından yapılan açıklamada “Hayvancılık” konusunun, il ve bölge bazında değil Türkiye’nin tüm bölgelerinin entegre olacağı, tüm bileşenlerini kapsayan büyük bir tarım politikasıyla ele alınması gerektiği vurgulandı. İşte çalıştayın raporu Çalıştay raporunda Erzurum ve bölgesindeki hayvancılık problemleri genel itibariyle şöyle sıralandı: “Köylü-çiftçi kavramlarının iç içe olması, girdi maliyetlerinin yüksek olması, ahırların küçük ve bakımsız olması, ziraat liselerinin henüz yaygınlaşmaması, çoban sıkıntısı, hayvanların bakım ve beslenmesinin yetersizliği, çiftçilerin yaş ortalamasının yüksekliği, yem fabrikası ve kesimhane eksikliği, TMO silolarının yetersizliği, film ve dizilerde tarım ve hayvancılığın işlenmemesi ve özendirilmemesi, yem bitkilerinin (şeker pancarı, arpa, buğday, mısır, ay çiçeği, kenevir) desteğin yetersiz olması, çayır ve meraların besleyici değerlere sahip olmaması, aile tipi işletmelerin azlığı, hayvancılıkta kullanılan teknolojinin eski olması, et ve süt ürünlerinde markalaşma ve pazar sıkıntısı, denge ve denetlemenin yetersizliği, damızlık hayvan yapılanmasının ve tohumlamanın yetersizliği, banka kredilerinin bölgemizde limitinin düşük olması, hayvancılığın müstakil meslek değil de ikinci iş olarak görülmesi, devletin tarımsal üretiminin tamamına (et, süt, bitki) destek olmaması, nüfus hareketliliği, işlenmeyen ve parçalanmış arazi varlığı, çiftçinin kendi yemini üretmekten uzak olması, Erzurum’daki “Et ve Süt Kurumu”nun süt ürünlerinde geri olması, ortak üretim ve pazarlamanın gelişmemesi, et ve süt entegre tesislerinin yetersizliği, ziraat fakültelerini başarı sıralaması düşük öğrencilerin seçmesi, gübre üretiminin yetersizliği, temizlik.” “Erzurum ve Bölgenin Hayvancılık Problemleri ve Çözüm Önerileri” Problemlerin bilinmesinin kendi çözümlerini doğal olarak ortaya koyacağını belirten EDH raporunda konuya dair en etkin çözümün batıya doğrudan canlı hayvan değil, sadece karkas et gönderilmesi gerektiği vurgulandı. EDH’nin “Erzurum ve Bölgenin Hayvancılık Problemleri ve Çözüm Önerileri” raporunu açıklayan EDH Yönetim kurulu Üyesi Sıddık Takar “karkas et/dökme et” konusunun birçok meselenin çözümünü de beraberinde getireceğini, dolayısıyla bu çözüme odaklanmaları gerektiğini söyleyerek şunları söyledi: “Mera, yayla ve arazi varlığıyla Erzurum’un da içinde bulunduğu hayvancılık bölgesi adeta Batı’daki nüfusumuzu besliyor. Hal böyleyken doğudaki çiftçi bu sektörden pek para kazanamıyor ve bu durum hayvancılığa olan ilgiyi bölgemizde azaltıyor. Bu bölgedeki besiciler, girdi maliyetlerinin yüksekliği dolayısıyla hayvanı bir iki yaşına gelince Batı’dan gelen hayvan tüccarlarına malını satıyor. Zahmeti çeken doğulu kazancı yüksek olan batılı tüccar oluyor. Buradaki hayvanların ciğerleri rakım yüksekliğinden dolayı gelişmiş oluyor ve bu, hayvanın besi süresini uzatıyor. Bu bölgeden batıya giden hayvan yüzde 60 randıman verirken batıda beslenen hayvan yüzde 50 randımanı geçemiyor. Bu bölgenin her alanda gelişmesi için Giresun-Sivas ve Hatay hattından doğuya doğru olan bölgeden sadece karkas et çıkmalıdır batıya ve bölgede hayvan ürünlerinin işleneceği endüstri kurulmalıdır. Bölgemizden canlı hayvan çıkmayınca, batıdaki büyük sermaye sahipleri yatırımlarını doğuya yapmak zorunda kalacak. Böylelikle bu bölgede hayvancılığa dayalı sanayi doğmuş olacak. Et ve süt ürünleri işleme ve entegre tesisleri bu bölgeye kurulacak, olanların sayısı artacak. Bölgemiz sucuk, salam, pastırma, kavurma gibi et ürünlerinde; süt, yoğurt, peynir, yağ vb süt ürünlerinde birçok marka üretmiş olacak. Et ve süt ürünlerinin endüstrileşmesi bir milli güvenlik meselesi haline gelen bölgeden göçü keseceği gibi geri göçü de başlatacak. İşsizlik azalacak, istihdam artacak, ülkenin dört bir yanına jelatinin, yem sanayinin ve birçok sektörün ham maddesi bizim bölgeden gitmiş olacak, sakatat işletmeleri ve hayvancılığa dayalı tematik organize sanayiler kurulacak, tem fabrikalarının sayısı artacak, biyo-santraller kurulacak ve üretilen enerji sayesinde girdi maliyetleri düşecek, deri ve deriye dayalı tekstil fabrikaları kurulacak. Bu teklifimizin devlet ve hükümet politikası olması için ciddi bir lobi çalışmasına ihtiyacımız var. Üniversiteler, ticaret odaları, ticaret borsaları, kooperatifler, siyasi erk, yerel yönetimler gibi tüm paydaşların ortak akıl ve ortaya konacak fikirle Tarım ve Orman Bakanlığı’na bu teklifimizi sunması gerekir.”
Samsun OMÜ Turizm Fakültesi’nin akreditasyon başarısı Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Turizm Fakültesi Turizm İşletmeciliği Lisans Programı 2018 yılı sonundan itibaren aktif şekilde yürüttüğü akreditasyon çalışmalarında ilki 2020 yılında diğeri 2022 yılında olmak üzere iki kez Turizm Eğitimi Değerlendirme ve Akreditasyon Kurulu (TURAK) tarafından 2 yıl süre ile akredite edilme başarısı gösterdi. Son yapılan TURAK akreditasyon başvurusu sürecinde Turizm İşletmeciliği Bölümü tarafından başarıyla hazırlanan rapor ve süreçlere ilişkin sunulan kanıtlar, başkanlığını Prof. Dr. İsmail Kızılırmak’ın yürüttüğü, Doç. Dr. Gülten Yurtseven, Doç. Dr. Arzu Toker, Ali Cenk Yorulmaz ve Nil Ayduğan’ın değerlendirici olarak yer aldığı akreditasyon saha ziyaretine sunuldu. Saha ziyareti kapsamında Fakülte yönetimi, bölüm başkanları, öğretim üyeleri, araştırma görevlileri, idari personel ve paydaşlar ile görüşmeler yaptı. Görüşmeler sonucunda hazırlanan bildirim raporu, Rektör Prof. Dr. Fatma Aydın’a takdim edildi. Takdim töreninde bölümün güçlü yanları ve gelişime açık alanları ele alındı. Takdim töreninde Fakülte Dekan Vekili Prof. Dr. Yetkin Bulut, Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Zuhal Çilingir Ük ve öğretim üyeleri yer aldı. Terme Belediye Başkanı Kul, Rektör Aydın’ı ziyaret etti Rektör Prof. Dr. Fatma Aydın’ı Terme Belediye Başkanı Kul, Rektör Aydın ve ekibine yeni görevlerinde başarılar diledi. Rektör Prof. Dr. Fatma Aydın da nazik ziyareti ve iyi dilekleri için konuğuna teşekkür etti. Görüşmede iş birlikleri kapsamında şehri ve bölgeyi güçlendirecek eğitim ve AR-GE projeleri hakkında fikir alışverişi yapıldı. Ziyaret, hediye takdimi ve hatıra fotoğrafı çekimiyle sona erdi. Rektör Aydın’dan Samsun Üniversitesi Rektörü Mahmut Aydın’a iadeiziyaret OMÜ Rektörü Prof. Dr. Fatma Aydın, Samsun Üniversitesi (SAMÜ) Rektörü Prof. Dr. Mahmut Aydın’a iadeiziyarette bulundu. Rektörlük makamında gerçekleşen görüşmede; OMÜ Rektörü Fatma Aydın ve SAMÜ Rektörü Mahmut Aydın, eğitim alanında iki üniversite arasında ortak yapılabilecek çalışmalarla ilgili değerlendirmelerde bulundu. OMÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Alper Kesten, Prof. Dr. Çetin Kurnaz ve SAMÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Selahattin Kaynak, Prof. Dr. Salih Kesgin’in de katıldığı ziyaret, hatıra fotoğrafı çekimiyle sona erdi.
Çorum Başkan Aşgın’dan meclis üyelerine bütçe teşekkürü Çorum Belediyesi’nin 2025 yılı tahmini gelir ve gider bütçesi Belediye Meclisi’nde oylanmasının ardından konuşan Belediye Başkanı Dr.Halil İbrahim Aşgın, özellikle Destek Hizmetleri Müdürlüğü bütçesine tüm meclis üyelerinin kabul oyu vermesinden dolayı CHP grubuna teşekkür etti. Çorum Belediyesi’nin 2025 yılı tahmini gelir ve gider bütçesi Belediye Meclisi’nde onaylandı. Çorum Belediye Başkanı Dr. Halil İbrahim Aşgın bütçe oylaması sonrasında yaptığı değerlendirmede Destek Hizmetleri Müdürlüğü, Yazı İşleri Müdürlüğü ve Strateji Müdürlüğü’ne ait 2025 yılı tahmini bütçesinin 32 meclis üyesinin tamamının kabul oyu ile meclisten geçtiğini belirtti. Destek Hizmetleri Müdürlüğü’nün bütçesinin önemine değinen Başkan Aşgın “Bizim bütün müdürlüklerimi işlerini çok iyi yapıyor ancak özellikle Destek Hizmetleri Müdürlüğümüze verilen 32 kabul oyundan dolayı CHP’li meclis üyelerine teşekkür ediyorum. Destek Hizmetleri Müdürlüğü bütün ihaleleri yapıldığı maddi konularla ilgili bir müdürlüğümüzdür. Muhalefet partisinin ekibimize olan inancı ve destekleri için teşekkür ediyorum” dedi. Meclis toplantısında CHP grubunu alkışlatan Başkan Aşgın, “Rabbimize hamdolsun iki yıldır Destek Hizmetleri Müdürlüğü tam güvenoyu alıyor. Bu da bizim istikrarlı duruşumuzun ve samimiyetimizin, akçeli işlerle işimizin olmadığının ve ihalelerde yanlış işimizin asla olmayacağının muhalefet partisi tarafından da tescilidir. Bu nedenle duyarlı davranışlarından dolayı CHP grubuna bir kez daha teşekkür ediyorum” diye konuştu.