DÜNYA - 04 Mayıs 2021 Salı 16:58

Danimarka'da Covid-19 önlemleri hafifletiliyor, okullar yeniden açılıyor

A
A
A
Danimarka'da Covid-19 önlemleri hafifletiliyor, okullar yeniden açılıyor

Danimarka'da korona virüsle mücadele kapsamında kapatılan okul, tiyatro ve sinemalar 6 Mayıs itibariyle yeniden açılacak.

Danimarka’da yeni tip korona virüs (Covid-19) salgınına yönelik alınan tedbirler gevşetilmeye devam ediyor. Geçtiğimiz Nisan ayında kafe ve restoranların açıldığı ülkede, okul, tiyatro ve sinemalar belirlenen önlemler altında 6 Mayıs itibariyle yeniden açılacak. Son gelişmeyle birlikte ülkede normalleşmeye doğru büyük bir adım daha atılırken, salgınla mücadeleye yönelik bir grup kısıtlama ise devam edecek. Covid-19 tedbirleri kapsamında özel davetlerin en geç 23.00'e kadar tamamlanması gerekirken, kapalı mekanlarda 25, dış mekanlarda ise 75 kişinin toplanmasına izin verilecek.

Yeniden açılan tesislere giriş Coronapas pasaportu ile mümkün olacak. Ülkede yeniden açılma sürecine geçişi kolaylaştırmak için başlatılan Coronapas pasaportunu alabilmek için ise kişilerin her iki aşı dozunu yaptırmaları, korona virüsü 12 hafta önce geçirmiş olmaları ya da son 72 saat içinde testlerinin negatif çıkması gerekiyor.
Danimarka Sağlık Bakanı Magnus Heinicke tedbirlerin gevşetilmesi ile ilgili açıklamasında, normale dönüş sürecinin salgının kontrolünü riske atmadan sorumlu bir şekilde ve mümkün olan en kısa sürede gerçekleştirilmesi gerektiğini söyledi.

Ülkenin Adalet Bakanı Nick Haekkerup ise Danimarka'da durumun istikrarlı seyrettiğini belirterek, “Birçok ülkenin üçüncü dalgadan etkilendiğini görüyoruz" dedi.

Öte yandan Nisan ayının ilk hafta sonunda restoran ve kafelerin kapılarını tekrar açmasının ardından 250 bin Danimarkalı restoran ve kafelere akın etmişti.

Metin Altınışık

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Başkan Kumral pazaryerinde esnaf ve vatandaşlarla Buluştu Babadağ Belediye Başkanı Murat Kumral, ilçede kurulan pazarlarda gerçekleştirdiği ziyaretlerle esnaf ve vatandaşlarla bir araya gelmeye devam ediyor. "Güzeller güzeli ilçemiz" olarak nitelendirdiği Babadağ’da pazar ziyaretleri yaparak esnafın talep ve ihtiyaçlarını dinleyen Başkan Kumral, hemşerileriyle de sıcak sohbetlerde bulundu. Ziyaret sırasında, hem esnafın hem de alışveriş yapan vatandaşların ilgi ve desteğiyle karşılanan Kumral, yerel ekonominin canlanması için pazarların önemine dikkat çekti. Esnafın Babadağ’ın ekonomik hayatında önemli bir rol oynadığını belirten Başkan Kumral, “Tatlı dilleri ve güler yüzlü yüzleri için esnafımıza teşekkür eder, hayırlı işler dileriz. Vatandaşlarımız pazar alışverişlerinde yerel esnafa destek vermesini önemsiyoruz. Babadağ halkının bu dayanışma ruhu, ilçemize katkı sağlayacaktır" dedi. Pazar ziyaretlerinde vatandaşların yoğun ilgisiyle karşılaşan Kumral, onlarla bir araya gelmekten mutluluk duyduğunu dile getirdi. Vatandaşlarla sohbet eden Başkan, Babadağ Belediyesi olarak her zaman halkın yanında olduklarını ve onların taleplerine kulak verdiklerini ifade etti. İlçe halkının birlik ve beraberlik içinde hareket etmesinin, ilçenin sosyal ve ekonomik yapısını güçlendirdiğine vurgu yaptı. Başkan Murat Kumral, "Allah birliğimizi, kardeşliğimizi ve sevgimizi daim etsin inşallah" diyerek, hem esnaf hem de vatandaşlarla olan dayanışmanın artarak devam etmesini temenni etti.
Tokat Uzmanından kombi ve petek bakımı uyarısı: “Çantacılardan uzak durun” Binalarda artan doğalgaz patlamaları, yetkisiz ve merdiven altı kombi tamircilerinin oluşturduğu tehlikeyi gündeme taşıdı. Uzmanlar, ucuz hizmet arayışının can güvenliğini tehlikeye atabileceği uyarısında bulunarak, vatandaşların sadece yetkili ve belgeli ustalarla çalışması gerektiğini vurguladı. Son yıllarda binalarda meydana gelen doğalgaz patlamaları, kombi ve petek bakımlarında bilinçsiz seçimlerin nelere yol açabileceğini gözler önüne seriyor. Uzmanlar, özellikle kombi bakımı yaptırmak isteyen vatandaşların yetkili ve belgeli ustalarla çalışmaları gerektiğine dikkat çekti. Yetkisi olmayan, internetten veya sosyal medyadan ulaşılabilen ucuz hizmet veren kişilere yönelmenin hayati tehlikelere yol açabileceği belirtildi. Kombi bakımlarının düzenli olarak her yıl yapılması gerektiğini vurgulayan uzmanlar, güvenli bir bakım için kombilerde gaz kaçağı kontrolü ve fan temizliğinin ihmal edilmemesi gerektiğini ifade etti. Yetkili servisler aracılığıyla yapılan bakım ve onarımların patlama riskini minimuma indireceği belirtildi. Kombi kullanıcılarına sadece maliyeti değil, güvenliklerini de düşünerek yetkili ve vergiye tabi ustalarla çalışmaları tavsiye edildi. “Bakımların her yıl düzenli yapılması gerekiyor” Kombi bakımlarında merdiven altındaki çantacılara dikkat edilmesi gerektiğini söyleyen kombi ve petek bakım uzmanı Kadir Yazar, “Son yıllarda binalarda yaşanan doğalgaz patlamalarını dikkate alınması için öncelikle evimize çağırdığımız kişiler yetkili mi, vergiye tabi mi halkımızın ustası mı yoksa kaçak mı bilmemiz gerekiyor. Son zamanlarda gördüğümüz kombi bakımlarında dikkate almayıp ucuz yaptırmak isteyenlere, çantacılara, internetten buldukları ucuz kişilere iş yaptırıyorlar. Öncelikle müşterilerimizin paradan ziyade kendi canlarını düşünmesi gerekiyor. Merdiven altı kombi tamircileri kendilerini usta sanıp sosyal medyadan video izleyerek müşterilerinin kombilerini tamir ettiklerini düşünüyorum. Yetkili belgeli, vergiye tabi ustalarımızı çağırıp düzenli ve garantili kombi bakımı yaptırırlarsa bu tür patlamaların önüne geçileceğini düşünüyorum. Kombi bakımlarının dikkate alınarak her yıl yapılması gerekiyor. Rutin olarak kombi bakımında yapılması gerekenler öncelikle gaz kaçak kontrolüdür. İkincisi de cihaz içerisinde oluşan yanmış çiğ gazı dışarı atan fanın temizlenmesi gerekiyor. Cihazın temiz ve sağlıklı kontrolünü yetkili ve işi bilen yetkili ustaların yapması gerekiyor” dedi.
Ankara Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Geylan, MEB bütçesini değerlendirdi Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) bütçesi ile ilgili, “2025 yılı MEB bütçesi eğitimin ihtiyaçlarını ve beklentileri karşılayacak mı? Bütçe sadece zorunlu ihtiyaçlara mı cevap veriyor, yoksa yatırımlar için de yeterli kaynağı sağlıyor mu?” dedi. 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) görüşülürken, Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan Bakanlığın bütçesini değerlendirdi. Geylan, yaptığı yazılı açıklamada Milli Eğitim bütçesinin Türk Eğitim-Sen ve eğitim çalışanlarının beklentilerinin dikkate alınması için önemli oluğunu belirterek, “Peki 2025 yılı MEB bütçesi eğitimin ihtiyaçlarını ve beklentileri karşılayacak mı? Bütçe sadece zorunlu ihtiyaçlara mı cevap veriyor, yoksa yatırımlar için de yeterli kaynağı sağlıyor mu?” ifadelerini kullandı. “Eğitim yatırımlarına ayrılan pay devede kulak kalmaktadır” Geylan, “2025 yılı için Milli Eğitim Bakanlığı’na ayrılan bütçe 1 trilyon 451 milyar 715 milyon 540 bin liradır. 2025 yılı MEB bütçesinden personel giderlerine ayrılan rakam, 1 trilyon 30 milyar 744 milyon liradır. Bu da MEB bütçesinin yüzde 71’ine denk gelmektedir. Ayrıca sosyal güvenlik devlet primi giderleri (131 milyar 441 milyon TL) MEB bütçesinin yüzde 9’una, mal ve hizmet alım giderleri (116 milyar 553 milyon TL) MEB bütçesinin yüzde 8’ine, sermaye giderleri (141 milyar 254 milyon TL) MEB bütçesinin yüzde 9,73’üne, sermaye transferleri (446 milyon TL) MEB bütçesinin yüzde 0,03’üne, cari transferler de (31 milyar 275 milyon TL) MEB bütçesinin yüzde 2,15’ine tekabül etmektedir. Dolayısıyla aslında eğitim yatırımlarına ayrılan pay devede kulak kalmaktadır” ifadelerini kullandı. Milli Eğitime ayrılan bütçeyi 2023 yılının bütçesiyle karşılaştıran Geylan, “2023 yılında MEB bütçesi 435 milyar 351 milyon lira iken, 2024 yılında MEB bütçesine yüzde 150,43 artış yapılmıştı. 2025 yılı için ise MEB bütçesinin sadece yüzde 33,1 oranında artırıldığını görüyoruz. Oysa ülkemizde eylül ayında revize edilen Orta Vadeli Plan’da (OVP) 2024 için yıllık enflasyon hedefi yüzde 41,5 olarak yer almıştır” dedi. “Donanımsal eksiklikleri gidermeye yeterli olmadığını görüyoruz” MEB bütçesinin yetersizliğine vurgu yapan Geylan, geçmiş yılara ait rakamları değerlendirerek, “2023-2024 eğitim istatistiklerine göre MEB bütçesinin Merkezi Yönetim Bütçeye oranı 2002 yılında yüzde 7,60, 2022 yılında yüzde 10,79, 2023 yılında yüzde 9,74, 2024 yılında yüzde 9,83’tür. MEB bütçesinin GSYH oranı; 2002 yılında yüzde 2,06, 2022 yılında yüzde 1,26, 2023 yılında yüzde 1,64, 2024 yılında yüzde 2,65 ‘tir. MEB bütçesinden yatırıma ayrılan pay 2002 yılında yüzde 17,18 iken, 2022 yılında yüzde 8,06’ya düşmüş, 2023 yılında yüzde 1,12’lik artışla yüzde 9,18’e yükselmiş, 2024 yılında ise yüzde 9,17’ye gerilemiştir. Konsolide bütçe yatırımlarından MEB yatırımlarına ayrılan pay ise 2002 yılında yüzde 22,34 iken, 2022 yılında yüzde 10,70, 2023 yılında yüzde 11,36, 2024 yılında ise yüzde 6,28 olmuştur. ‘Merkezi Yönetim Bütçesi’nden en büyük payı yine eğitime ayırıyoruz’ ifadesi doğru olmakla birlikte ne yazık ki bu oranın eğitime gerekli yatırımları yapmaya, öğretmen ve personel açığını karşılamaya, eğitimi ayağa kaldırmak için fiziki ve teknolojik alt yapıyı güçlendirmeye, araç ve materyalleri temin etmeye, donanımsal eksiklikleri gidermeye yeterli olmadığını görüyoruz” dedi. “Daha az personele sahip kurumların bütçesi oransal olarak MEB’den çok daha fazla artış gösterdi” Bütçe oranlarını farklı kurumlarla da karşılaştıran Geylan, "Avrupa Birliği Başkanlığı’nın bütçesi yüzde 46,27 oranında artırıldı. Devlet Arşivleri Başkanlığı’nın bütçesi yüzde 42 oranında artırıldı. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün bütçesi yüzde 35,6 oranında artırıldı. Görüldüğü üzere 1 milyonun üzerinde personeli bulunan MEB’in bütçe artışı yüzde 33 oranında kalırken, çok daha az personele sahip kurumların bütçesi oransal olarak MEB’den çok daha fazla artış gösterdi” değerlendirmesinde bulundu. Geylan, MEB bütçesinden talep ve beklentilerini dile getirdiği açıklamasında, öğretmen açığının kapatılmasının ve eğitim bütçesinin artırılmasının acil öncelikler arasında yer aldığını vurguladı. Geylan, öğretmen açığının ücretli öğretmenlerle kapatılmaya çalışılmasının sürdürülebilir olmadığını, 2024-2025 eğitim öğretim yılında ücretli öğretmen sayısının 100 bine ulaşabileceğini belirtti. Bu nedenle ücretli öğretmenlik sisteminin sonlandırılarak, kadrolu atamaların yapılması gerektiğini savunan Geylan, 2025 yılı için en az 100 bin öğretmen ataması talebini dile getirerek, eğitime bütçeden tasarruf yapılmaması gerektiğini sözlerine ekledi. Zorunlu hizmet bölgelerinde öğretmenlere çalışmayı teşvik etmek için bölgenin mahrumiyet derecesine göre 1 ile 2 asgari ücret arasında değişen zorunlu hizmet tazminatı ödenmesini öneren Geylan, bu uygulamanın hayata geçirilmesiyle bu bölgelerdeki öğretmen açığının kapatılacağını belirtti. Ayrıca Türkiye’nin OECD ülkelerine kıyasla öğrenci başına yapılan harcama oranında oldukça geri kaldığını belirten Geylan, eğitime ayrılan bütçenin artırılmasının gerekliliğine dikkat çekti. Geylan, OECD raporlarına göre Türkiye’de eğitim kurumlarına yapılan harcamaların ciddi oranda düşük olduğunu ve bunun iyileştirilmesi gerektiğini vurguladı. Eğitim çalışanlarının maaşlarının iyileştirilmesi Enflasyon ve artan yaşam maliyetleri nedeniyle eğitim çalışanlarının geçim zorlukları yaşadığını belirten Geylan, ek ders ücretlerinin yüzde 100 artırılması talebini yineledi. Geylan, ayrıca sadece öğretmenlere verilen Öğretim Yılına Hazırlık Ödeneğinin tüm eğitim çalışanlarına ödenmesi gerektiğini ifade etti. Personel ihtiyacı ve okulların donanım eksikliği Okullara yeterli düzeyde ödenek ayrılmadığını söyleyen Geylan, okulların boya, temizlik malzemeleri gibi ihtiyaçlarını çoğunlukla okul aile birlikleri üzerinden karşılanmak zorunda kaldığını, ayrıca okullarda ciddi bir hizmetli, güvenlik görevlisi ve memur açığı bulunduğunu savundu. Özellikle güvenlik personelinin okullarda yaşanan şiddet olaylarının önlenmesinde önemli bir rol oynayacağını vurgulayan Geylan, tüm sorunların çözülmesi için MEB’in eğitim bütçesini artırması ve eğitim çalışanlarının haklarının iyileştirilmesi gerektiğini ifade etti.