GÜNDEM - 06 Ocak 2025 Pazartesi 18:40 | Son Güncelleme : 06 Ocak 2025 Pazartesi 21:13

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Bir gece ansızın gelebiliriz"

A
A
A

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Suriye'nin parçalanmasına, üniter yapısının bozulmasına rıza göstermeyiz. Bu konuda risk görürsek gerekli adımları süratle atarız. Türkiye, bekasını koruma noktasında tavizsiz iradeye sahip olduğunu pek çok kez göstermiştir. İş o raddeye varırsa yine bir gece ansızın gelebiliriz" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısı sonrası millete sesleniş konuşmasını gerçekleştirdi. Bölgesel gelişmeler bağlamında sancılı ve sarsıntılı bir yılın geride bırakıldığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yeni beklentiler ve büyük umutlarla 2025 yılına merhaba dedik. Yeni miladi yılın ülkemizdeki, bölgemizdeki ve dünyadaki tüm insanlar için hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum. Özellikle tam 15 aydır tüm dünyanın gözleri önünde son asrın en barbar soykırımlarından birini yaşayan Gazzeli kardeşlerimiz için 2025 senesinin ateşkese, barışa, huzura ve feraha vesile olmasını diliyorum. Türkiye olarak ilk günden beri Filistin’de kanın ve katliamın durması için tüm yolları deniyoruz. Gazze halkının çektiği sıkıntıları hafifletebilmek adına Kızılay’ı, AFAD’ı, sivil toplumu ve hayırseverleriyle tam bir seferberlik ruhuyla çalışıyoruz” dedi.

Uluslararası toplumun İsrail hükümeti üzerindeki baskıyı arttırması için de diplomatik temasları yoğunlaştırdıklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Gazze’de barış umutlarını tekrar yeşertecek bir kapının aralanması için ne gerekiyorsa yapıyoruz. Netice alıncaya kadar da buna devam edeceğiz. 1 Ocak sabahı 'Bir Güneş Doğuyor' sloganıyla bir araya gelen Türkiye’nin ve Türk milletinin Filistinli kardeşleriyle dayanışmasını ortaya koyan tüm vatandaşlarıma buradan hassaten teşekkür ediyorum” açıklamasını yaptı.
“Yaklaşık yarım milyon kardeşimiz Gazze’nin kimsesiz ve sahipsiz olmadığını İstanbul’dan tüm dünyaya bir kez daha haykırmış, şahsımızın ve milletimizin hissiyatına tercüman olmuşlardır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Tabii burada şunu da büyük bir taaccüple ifade etmek durumundayım: Ülkemiz ve milletimiz adına iftihar verici bu sivil toplum buluşmasından bakıyorsunuz birileri hemen rahatsız oluyor. Galata Köprüsü’nde vücut bulan insanlık ittifakına tepki gösterenler, açık söyleyeyim insanlıktan nasibini almamış vicdan fukaralarıdır. Çünkü kalbinde zerre miskal merhamet olan hiç kimse insanlık vicdanının ayağa kalktığı böyle bir gaddarlık karşısında tepkisiz kalamaz. Türkiye’nin mazlumlarla dayanışma içinde olması ancak zulüm ile abad olmaya çalışan zalimleri endişelendirir, tedirgin eder, rahatsız eder. Biz şu ilahi müjdeye tüm kalbimizle inanıyor ve iman ediyoruz: Allah, sabredenlerle beraberdir. 61 yıllık Baas zulmünün ve 13 yıllık katliamların ardından Suriye’de nasıl inanç, iman ve sabır kazanmışsa inşallah Filistin’de de hak yerini bulacak, adalet güneşi zulmün karanlığını delip geçecektir. 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen, toprak bütünlüğüne sahip Filistin devleti mutlaka kurulacaktır. Rabbim, içinde bulunduğumuz mübarek günler hürmetine mazlum Filistin halkının yar ve yardımcısı olsun diyorum” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, mübarek üç ayların İslam âlemi ve tüm insanlık için hayırlar getirmesini, dünyanın dört bir yanında eziyet çeken müstazafların acılarının dinmesinin başlangıcı olması temennisinde bulunarak, “İktidar sorumluluğunu üstlendiğimiz 2002 yılından beri bizim siyasetteki gayemiz hep insanımıza hizmet oldu. Eser ve hizmet siyaseti diyerek kavramsallaştırdığımız bu ilkemizden hiçbir zaman ödün vermedik. Sabun köpüğü misali gelip geçici başarılara değil, ülkeye ve millete uzun vadeli fayda sağlayacak kalıcı kazanımlara odaklandık. Siyasette de, hükümette de, devlet idaresinde de insan ve hizmet odaklı bir yönetim anlayışına sahibiz. 2024 yılını başta dış ticaret olmak üzere birçok alanda rekorlarla, büyük başarılar ve sevinçlerle kapattık” diye konuştu.

"Enflasyonda düşüş trendi inşallah 2025 senesinde daha da hızlanacak"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgede ve dünyada nükseden tüm krizlere ve olumsuzluklara rağmen 2024 yılı ihracatının 2023 yılına göre yüzde 2,5 oranında artışla 262 milyar dolara çıktığını, bir diğer önemli veri olan ihracatın ithalatı karşılama oranının ise 5,5 puan artarak yüzde 76,1’e ulaştığını bildirdi. Erdoğan, ”2002 yılında bu oran yalnızca yüzde 50 seviyesindeydi. Bir başka çarpıcı oran şudur: Yüksek teknolojili ürünlerin ihracatı 92,4 milyar dolara yükselmiştir. Hizmet ihracatında 110 milyar dolarlık hedefimizi zaten yakalamıştık. Şimdi bununla yetinmiyoruz. Gelecek sene için çıtayı biraz daha yukarı çekiyoruz. 2025 yılında mal ve hizmet ihracatı hedefimizi 390 milyar dolar olarak belirledik. İnşallah bunun da üzerinde bir ihracat rakamıyla yılı kapatacağız. İhracatçılarımızla el ele, omuz omuza vereceğiz ve Türk ürünlerinin tanınmadığı, satılmadığı, girmediği hiçbir ülke bırakmayacağız“ diye konuştu.

Tüm ihracatçıları tebrik eden Erdoğan, ihracatçılardan daha fazla çaba beklediğini belirtti. İhracat tarafında bu başarı hikâyelerini yazarken enflasyon ve istihdamda da çok iyi bir noktada olunduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”TÜİK tarafından açıklanan son enflasyon verileri, enflasyonla mücadelede doğru yolda olduğumuzu tekrar teyit etmiştir. Uyguladığımız politikalar sayesinde enflasyon aralıkta aylık bazda yüzde 1,03 olurken, yıllık bazda yüzde 44,38’e gerilemiştir. Senelik enflasyon 2023 sonuna kıyasla 20 puan, 2024 Mayıs ayındaki zirve seviyesine göre 31 puan düşmüştür. Enflasyonda düşüş trendi inşallah 2025 senesinde daha da hızlanacak. Bununla ilgili çok kapsamlı bir yol haritası oluşturduk. Buna göre para politikasının enflasyona gecikmeli etkisi zamanla daha net görülecek” açıklamasını yaptı.
Maliye politikası kanalının enflasyonla mücadeleye çok güçlü destek vereceğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

“Üçüncüsü, bütçe imkânları el verdikçe yönetilen ve yönlendirilen fiyatları enflasyon hedefiyle uyumlu olarak belirleyeceğiz. En son akaryakıt ÖTV’sinde bunu yaptık. Dördüncüsü, dezenflasyonu sadece talep yönlü politikalarla değil, gıda, konut ve enerji gibi birçok alanda arz yönlü tedbirlerle de destekleyeceğiz. Hayat pahalılığıyla ilgili milletimizin şikâyet konularının en başında konut fiyatları ve kiralar geliyor. Bunda özellikle 6 Şubat depremleriyle beraber ortaya çıkan ilave konut talebinin şüphesiz etkisi var.”
Belli başlı alanlarda sadece dönemsel etkilerle açıklanamayacak bir fırsatçılığın ve aşırı kar hırsının olduğunu da müşahede ettiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”2024 yılı içinde döviz kuru gibi mazeret olarak öne sürülen unsurlar stabil kaldığı halde bazı sektörlerde fahiş fiyatlamalar maalesef devam etti. Şöyle bir tabloya şahit oluyorsunuz: Enerji, yakıt, döviz kuru, işçilik maliyetlerinde oluşan farkla satılan ürünün veya sunulan hizmetin fiyatı arasındaki bağ kopma noktasına gelmiş. İşçilik maliyetinde yaşanan artışla ürüne yansıyan fiyat farkı arasında da aynı şekilde kimi zaman uçurum oluşuyor. Mesela asgari ücretteki artış sebebiyle maliyet belki 2-3 birim artarken, bu artış bahane edilerek fiyatlara 5 birim, 10 birim zam yapılabiliyor. Bu fiyatlama davranışının ekonomik sebeplerden ziyade aç gözlülükten, tamahkârlıktan ve vicdansızlıktan kaynaklandığı aşikârdır. Tabii ki işini düzgün yapan, helalinden kazanan, dürüst, ahlaklı, vicdanlı işletmelerimiz çoğunluktadır ve bunlar sözlerimizin muhatabı değildir. Biz de zaten bu kardeşlerimizi tenkit değil, ancak takdir ve taltif ederiz” açıklamasını yaptı.

"Serbest piyasa ilkeleri çerçevesinde 85 milyonun tamamının hakkını, hukukunu, çıkarını en üst düzeyde koruyacağız"

Bursa İl Kongresi'nde yaptıkları çağrının gerisinde bu gerçeklerin olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Fırsatçılıkla mücadelede devlet elbette gerekeni yapmakla mükelleftir. Geçen yıl gerçekleştirilen denetimlerde tüketicileri mağdur eden, fahiş fiyat uygulayan ve piyasayı bozan 224 bin firmaya yaklaşık 5 milyar liralık idari para cezası kesilmiştir. Sadece otomotiv, stokçuluk, emlak, bunun yanında kuyumculuk ve fahiş fiyat denetimlerinde bin 555 gerçek ve tüzel kişiye toplam 366 milyon liralık ceza uygulanmıştır. Bir diğer önemli konu olan vatandaşlarımızın sağlıklı ve güvenilir gıdaya erişimi için de yoğun çaba harcıyoruz. Bu kapsamda 2024 yılında 1,3 milyon denetim yaptık, 1,4 milyar lira para cezası tatbik ettik. 610 dosyayla ilgili savcılığa suç duyurusunda bulunduk. Milletin lokmasına göz dikenlere, sattığı ürüne hile hurda karıştıranlara, etiket oyunlarıyla milletin cebine el atanlara asla tolerans göstermiyoruz. 2025 senesinde bu denetimlerimiz daha da artacak. Ne şirketlerimize haksızlık edeceğiz ne de gözünü para hırsı bürümüş fırsatçıların vatandaşın hakkına girmesine eyvallah diyeceğiz” ifadelerini kullandı.

Serbest piyasa ilkeleri çerçevesinde 85 milyonun tamamının hakkını, hukukunu, çıkarını en üst düzeyde koruyacaklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
“Şunun bir defa çok iyi anlaşılması lazım, serbest piyasa kuralsızlık demek değildir. Serbest piyasa başıbozukluk demek asla değildir. Denetimlerimizin amacı serbest piyasaya müdahale değil, işleyişin daha sağlıklı bir zeminde yürütülmesini temin etmektir. Burada şu hususu da söylemek mecburiyetindeyim; hayat pahalılığıyla mücadeleye vatandaşlarımızın da destek olması, katkı sunması sürecin başarısı açısından çok önemlidir. Bunun yolu da Bursa İl Kongremizde belirttiğim üzere fahiş fiyat uygulayanları boykot etmekten geçiyor. Bakınız pahalı ürün satanları dize getirecek en etkili yöntemlerden birisi muhalefet rahatsız olsa da hiç şüphesiz boykottur. Vatandaş olarak fırsatçılık yapanlara karşı en büyük kozumuz satın almama özgürlüğünüzü kullanmaktır. Bilinçli tüketici vasfımızı geliştirerek kaliteyi normal fiyatına çekmeyi başarabiliriz. Dünyaya baktığımızda geniş bir yelpazede bunun çok sayıda örneğiyle karşılaşıyoruz. Bu konuda devlet- millet ele ele vererek çok daha etkin sonuçlar alabiliriz. Nitekim uyguladığımız politikalar neticesinde enflasyonla mücadelede son 1,5 senede hakikaten önemli mesafe kat ettik. Enflasyon düştükçe işçimiz, memurumuz, emeklimiz, çiftçimiz, esnafımız dahil 85 milyonun tamamının alım gücü de artacaktır. 2025 yılında hedefimiz bu meseleyi büyük ölçüde çözüme kavuşturmaktır.”

"2025 yılı içerisinde toplamda 453 bin yuva ve iş yerimizi afetzede kardeşlerimize teslim edeceğiz"

Geçen yıl kabinenin ana gündemlerinden bir diğerinin deprem bölgesinin yeniden ayağa kaldırılması olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Asrın felaketinin ardından bölgede asrın inşa seferberliğini başlattık. 2023 ve 2024 yılında bu amaçla günümüz fiyatlarıyla toplam 2,6 trilyon lira harcadık. Yani bugünkü kurla 75 milyar dolar tutarında bir harcama yaptık. 155 bininci yuvarımızın anahtarlarını Kahramanmaraş’ımızda hep birlikte afetzede kardeşlerimize teslim etmiştik. İnşallah yapımını tamamladığımız 201 bininci yeni yuva ve iş yerimizin anahtarlarını da yakında hak sahibi kardeşlerimize teslim edeceğiz. Şunu büyük bir memnuniyetle belirtmek isterim: Bugün depremzedelerimizin barınma başta olmak üzere temel ihtiyaçlarını giderdiğimiz umut dolu bir tabloyla karşı karşıyayız. 2025 yılında da deprem bölgesi en önemli ve öncelikli gündemimiz olmayı sürdürecek. Aynı gayret ve azimle çalışarak kalan 252 bin konut ve iş yerimizi de 365 gün içerisinde tamamlayacağız. Böylece 2025 yılı içerisinde toplamda 453 bin yuva ve iş yerimizi afetzede kardeşlerimize teslim edeceğiz. İnşallah yıl bitmeden deprem bölgesindeki 11 ilimizde tüm vatandaşlarımız huzurlu, güvenli, dayanıklı yuvalarına kavuşacak. İş yerini açmayan hiçbir depremzede kardeşimiz kalmayacak. Şehirlerimizi süratle inşa ve ihya faaliyetlerimiz için 2025 yılı bütçesinden toplam 584 milyar lira kaynak ayırdık. Erdoğan bu enkazın altında kalır diyerek milletin acılarına ne kadar duyarsız olduklarını gösteren müflis siyasetçileri Allah’ın izniyle 2025 yılında da mahcup edeceğiz” açıklamasını yaptı.

"2002’den bu yana bizim de temel hedefimiz milletimizin bir daha asla beka sorunu yaşamamasıdır"

“Türkiye olarak üç kıtanın kalbinde bulunan, stratejik önemi yüksek, küresel bilek güreşinin hiç eksik olmadığı bir coğrafyada yer alıyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Böyle bir coğrafyada hayatta kalmanın birinci şartı caydırıcılıktır. Burada haklı olmak yetmez, hakkınızı korumak için aynı zamanda güçlü de olmak zorundasınız. Romantikler ve ülkemizdeki muhalefet anlamasa da bu coğrafyada masadaki gücünüz bileğinizin gücünden gelir. Bu topraklardaki bin yıllık tarihimiz boyunca bu hakikati defalarca tecrübe ettik, yaşadık ve gördük. Sendelediğimiz her dönemde yanı başımızda ilk biten adeta kanımıza susamış hasımlarımız oldu. Hasta düştüğümüzde döşümüzden bir parça et koparmak için kimlerin, hangi devletlerin sıraya girdiğini asla unutmadık ve unutmayacağız. Sevr Anlaşması Allah korusun zayıfladığımızda başımıza neler geleceğini gösteren bir ibret vesikası olarak hafızalarımıza kazınmıştır. Milli mücadeleyle Sevr’i yırtıp atmakla kalmadık, aynı zamanda bu ülkeyi bir daha böyle bir travmayla karşı karşıya bırakmamak için yemin ettik. 2002’den bu yana bizim de temel hedefimiz milletimizin bir daha asla beka sorunu yaşamamasıdır. İçeride ve dışarıda attığımız birçok adımın gerisinde yine bu vardır. Ecdadın hikmet dolu şu sözleri 22 yıldır bize rehberlik ediyor: Hazır cenge, eğer ister isen sulh-u salah. Eğer barış ve kurtuluş istiyorsan savaşa her an hazır olacaksın. Savunma sanayii alanındaki yatırımlarımız savaşa hazırlanmak için değil, barışı, istiklali, istikbali, bağımsızlığı muhafaza ve müdafaa içindir. Şu politikamızı her fırsatta vurguluyoruz: Türkiye dostları için bir güven ve emniyet kaynağıdır. Ama vatanımıza uzanan kirli elleri de kimin olduğuna bakmadan kıracak kudrete fazlasıyla sahiptir” dedi.

"Savunma projelerinin sayısı son 22 yılda 62’den yüzde 80 yerlilik oranıyla bin 132’ye yükseldi, büyüklüğü de 100 milyar doları aştı"

Bu anlayışla savunma sanayi hamlelerini sürekli ileriye taşıdıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Nereden nereye geldiğimizi bugün kısaca hatırlatmak isterim. 2002’de sadece 56 firma varken, bugün bu sayı 3 bin 500’ü geçti. Savunma projelerinin sayısı son 22 yılda 62’den yüzde 80 yerlilik oranıyla bin 132’ye yükseldi, büyüklüğü de 100 milyar doları aştı. Sektörün cirosu 1,1 milyar dolardan 2023’te 15,5 milyar dolara çıktı. İHA-SİHA, elektronik harp ve savaş gemisi üretiminde dünyanın sayılı ülkeleri arasındayız. 2002 yılında 248 milyon dolar olan ihracatımız 2024 yılında bir önceki yıla göre yüzde 29’luk artışla 7 milyar 154 milyon dolara ulaştı. 2024 hedefimiz olan 6,5 milyar doları yüzde 11 oranında aşarak yeni bir rekor kırdık. Geçen yıl uzay, hava, kara, deniz, elektronik harp ve Ar-Ge alanlarında birçok önemli projeyi hayata geçirdik. Milli Muharip Uçak KAAN’ın ve Hürjet’in uçuş testlerine devam edilmiş, Gökbey Helikopteri ilk teslimatını gerçekleştirmiştir. Kızılelma İnsansız Savaş Uçağı prototip üretim ve testleri sürerken, Anka-3, Bayraktar TB3-TB2, Akıncı ve Aksungur İHA’ların kabulleri yapılmıştır. TB3-TCG Anadolu’ya destek ekipmanı kullanmadan iniş ve kalkış yapmıştır. Böylece kısa pistli bir gemiden iniş-kalkış yapabilen ilk SİHA olarak tarihe geçmiştir. Deniz sistemlerinde Piri Reis denizaltısını hizmete aldık. Hızır Reis denizaltısı deniz denemelerine başladı. Murat Reis’in donatım çalışmalarına devam ettik. TCG Derya İstanbul, Üsteğmen Arif Ekmekçi ve Marlin silahlı insansız deniz aracı teslim edildi. Yerli ve milli olarak geliştirilen Çelik Kubbe Projesi'ne bismillah dedik. Siper Ürün 1 Sistemi envantere girdi. Hem 800 kilometre ve üzeri menzilli füze stokumuzu güçlendirmeyi hem de 2 bin kilometre ve üzeri menzilli füze geliştirme programımızı hızlandırmayı kararlaştırdık. Daha burada saymaya kalksak saatler sürecek nice savunma projesini geride bıraktığımız yıl devreye aldık, ilerlettik veya başlattık. 2025 yılında inşallah bunlara yenilerini ekleyeceğiz“ diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan muhalefete de tepki gösterdi. Erdoğan, ”Geçtiğimiz hafta ana muhalefetin safsata diyerek burun kıvırdığı mavi vatanda donanmamızın gücüne güç katacak projelerin startını verdik. MİLGEM projemiz ile ülkemizin ilk korvet ve firkateynlerini yüzde 100 yerli ve milli olarak tasarladık, inşa ettik. Envanterdeki 5 gemimize ilaveten halihazırda 7 MİLGEM firkateynimizin inşası devam ediyor. Bu projelerimizden edindiğimiz birikimlerle TF-2000 hava savunma harbi muhribimizin ilk kaynağını İstanbul tersanesinde ve milli denizaltımızın ilk kaynağını ise Gölcük Tersanesi'nde gerçekleştirdik. Milli uçak gemimizi TCG Anadolu’nun ağabeyi olarak görüyoruz. Tamamlandığında Türkiye’yi bir üst lige taşıyacak bu projelerin de hizmete girmesiyle çok kritik bir ihtiyacımızı daha gidermiş olacağız. Dosta güven aşılayan, düşmana korku salan bir Türkiye için savunma sanayi sektörümüzün tüm paydaşlarıyla birlikte çalışmalarımıza kararlıkla devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
2024 yılına dair karnelerini 20 ana başlıkta ve 239 farklı infografikle 31 Aralık’ta sosyal medya hesaplarından paylaştıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”2025 senesi boyunca da aşkla koşan yorulmaz şiarıyla gece gündüz demeden 85 milyon için çalışacağız, hizmet üreteceğiz” dedi.

"Yine bir gece ansızın gelebiliriz"

Terörsüz Türkiye hedefine ulaşmanın yakın gelecekteki en önemli önceliklerinden biri olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Terörün ve şiddetin hüküm sürdüğü bir iklimde demokrasini neşvünema bulması, gelişmesi, serpilmesi, kendi ayakları üzerinde durması mümkün değildir. Arkasına terörü ve teröristi alarak siyaset olmaz, olamaz. Dünyanın hiçbir medeni ülkesi buna izin vermez. Terörün karanlık gölgesi ülkemiz siyasetinin üzerinden çekildikçe inşallah Türkiye daha sağlıklı, olgun ve özgürlükçü bir zemine kavuşacaktır. Bir diğer husus ise şudur: Komşumuz Suriye’de gerçekleşen epik devrimle birlikte hem bu ülkede hem de bölgemizde artık yeni bir dönem başlamıştır” açıklamasını yaptı.

Yeni Suriye yönetiminin ülkenin toprak bütünlüğü ve birliği temelinde bir Suriye inşa etmeye çalıştığını, bunda da kararlı olduğunu gördüklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Bizim de samimi arzumuz, beklentimiz, politikamız bu yöndedir. Suriye’nin parçalanmasına, hangi kisveyle olursa olsun üniter yapısının bozulmasına rıza göstermeyiz. Bu konuda bir risk görürsek gerekli adımları süratle atarız. Suriye’deki ihtilafı ve DEAŞ tehdidini fırsata çevirip farklı hülyalar görenler, son gelişmeler sonrasında bölgemizin kadim gerçekleriyle yüzleşmişlerdir. Bu gerçek bölgenin geleceğinde teröre yer olmadığıdır. Tercihini terörden ve şiddetten yana kullananlara bekleyen tek akıbet silahlarıyla birlikte toprağa gömülmektir. Açık söylüyorum, bunun önüne hiçbir güç geçemez” dedi.

Türkiye’nin bekasını ve güvenliğini koruma noktasında nasıl tavizsiz bir iradeye sahip olduğunu pek çok kez gösterdiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”İş o radde varırsa yine bir gece ansızın gelebiliriz. Allah’ın izniyle bunu yapabilecek gücümüz, kapasitemiz ve kabiliyetimiz ziyadesiyle mevcuttur. Herkes hesabını buna göre yapmalıdır. Bilhassa sorumluluk mevkiinde olanlar ne provokasyonlara gelmeli ne de milleti provoke edecek cümleler kurmalıdır. Terör baronları adına milleti tehdit edenlere pabuç bırakmayacağımızı burada özellikle ifade etmek istiyorum. Kimi il ve ilçelerimizde açtıkları hendeklerle kantonculuk peşinleri koşanları nasıl o çukurlara gömdüysek, bugün de aynı niyeti taşıyanlar çıkarsa bunun bedelini onlara misliyle ödetiriz. Bölücü örgüt ve Suriye’deki uzantıları için çember daralıyor. Dün ve önceki gün de söyledim, biz iktidar ve ittifak olarak terörsüz Türkiye hedefimizi öyle veya böyle, ama mutlaka gerçekleştireceğiz. Bu konudaki hüsnüniyetimizi ve güçlü irademizi kamuoyumuzla paylaştık. Elbette biz bunun suhulet ve sükunetle olmasını temenni ederiz. Ama bu veya bu yol tıkanır veya dinamitlenirse işte o zaman devletimizin kadife eldivene sarılı demir yumruğunu kullanmaktan da çekinmeyiz. Sonuçta kardeşliğin kazanacağına, birliğin, beraberliğin ve huzurun kazanacağına yürekten inanıyoruz” dedi.

"LGBT meselesi bugün ailenin varlığına yönelik en ciddi tehditlerin başında gelmektedir"

Kabine toplantısında Aile, Ticaret ve Ulaştırma bakanlarının sunumlarını dinlediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Güçlü toplum ancak güçlü ailelerle mümkündür, ancak bu konuda ciddi meydan okumalarla karşı karşıyayız. Küresel şer odaklarının teşvik ettiği cinsiyetsizleştirme politikaları herkesin malumudur. LGBT meselesi bugün ailenin varlığına yönelik en ciddi tehditlerin başında gelmektedir. 2023 yılında ülkemizdeki doğurganlık hızı 1,51 seviyesine gerilemiştir. Açıkça ifade etmek gerekirse bu durum alarm vericidir, Türkiye açısından var oluşsal bir tehdittir. Her fırsatta yaptığımız en az 3 çocuk çağrısının ne kadar önemli olduğunu böylece tekrar görmüş oluyoruz. Toplumun tüm kesimlerinde bir farkındalık oluşturmak amacıyla 2025 senesini aile yılı ilan etmeyi kararlaştırdık. Yıl boyunca Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız koordinasyonunda aile yapımızın korunması, güçlendirilmesi ve gelecek nesillere sağlam bir miras olarak aktarılması için kapsamlı çalışmalar yürüteceğiz" dediy

"5G ihalemizi 2025 senesi içinde yapacağız, 2026 yılında da ilk sinyalimizi almayı hedefliyoruz"

Ulaştırmanın hükümetin en başarılı olduğu alanlardan biri olduğunu da belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şimdi internet ve dijital altyapımızı güçlendirecek yeni bir adım atıyoruz. Uçtan uça yerli ve milli 5G haberleşme şebekesi projemiz kapsamında 5G ihalemizi 2025 senesi içinde yapacağız, 2026 yılında da ilk sinyalimizi almayı hedefliyoruz. Son olarak 6-10 Ocak arası ülkemizde Enerji Verimliliği Haftası olarak kutlanıyor. Bu hafta vesilesiyle her bir vatandaşımızdan enerjiyi daha tasarruflu ve verimli kullanmalarını istirham ediyorum” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Hamile eşini öldürdüğü için ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası alan sanığa şok suç duyurusu Adana’da 7 aylık hamile eşi 20 yaşındaki Hatice Demir’i boğarak öldürdüğü iddiasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum edilen cani koca Emrah Demir (28) hakkında mahkeme, olay tarihinde Hatice Demir’in hamile olması ve ölümü dolayısıyla sanığın eyleminin TCK kapsamında başka bir suçu oluşturup oluşturmadığı hususunda değerlendirme yapılmak üzere sanık hakkında Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi. Seyhan ilçesi Kavaklı Mahallesi’nde 29 Ekim 2023’te yaşanan olayda, Emrah Demir ile 7 aylık hamile eşi Hatice Demir arasında gece saatlerinde tartışma çıktı. Tartışmanın sabaha karşı kavgaya dönüşmesi üzerine Emrah Demir, bağırmaması için eliyle eşinin yüzünü kapattı. Bir süre sonra eşinin hareket etmediğini fark eden Demir, sokağa çıkıp ’galiba eşimi öldürdüm’ diye bağırarak komşularından yardım istedi. İhbar üzerine gelen sağlık ekiplerince yapılan kontrolde Hatice Demir’in hayatını kaybettiği belirlendi. Olaydan sonra yakalanıp tutuklanan Emrah Demir, ’eşi kasten öldürmek’ suçundan yargılandığı Adana 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki son savunmasında, mahkeme salonunda bulunan kayınbabası, kayınvalidesi, kayınbiraderi, mahkeme heyeti ve avukatlardan böyle bir olay yaşandığı için özür diledi. Cani koca Demir, "Ben kötü bir insan değilim. Sadece ateş-buz hastası biriyim. Olay sırasında da uyuşturucunun etkisindeydim. Bu nedenle eşimi öldürüp öldürmediğimi hatırlamıyorum. Eşimi çok seviyordum. Bu olay nedeniyle ruh sağlığım bozuldu. Mahkeme heyetinin de takdiri olursa yine Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’ne kapatılmak istiyorum" dedi. Aile avukatlarından Şirin Şeyma Bulut ise sanığın, eşini ve karnındaki 7 aylık bebeğini kasten öldürdüğünü belirterek en üst hadden 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasını istedi. Yine aile avukatlarından Ecem Sena Mutlay da, "Sanık uyuşturucunun etkisiyle hareket ettiğini söylemekteyse de bunu kendi rızasıyla gerçekleştirmiştir. Cezai ehliyeti tamdır. Herhangi bir pişmanlık göstermemiştir. Bildiğimiz kadarıyla 26 haftalık hamile eşini ve karnındaki bebeği öldürmüştür. Yaklaşık yarım saat kadar eylemlerine devam etmiştir. İçeriye kimsenin girmesine müsaade etmemiştir. Bu hususlar dikkate alınarak sanığın 2 kez kasten öldürme suçundan cezalandırılmasını talep ederiz" dedi. Mahkeme heyeti, sanık Emrah Demir’i eşi Hatice Demir’i, kadına ve eşe karşı kasten öldürmek suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum etti. Heyet, olayın gerçekleşme şekli, sanığın yargılama sırasındaki davranışlarını da dikkate alarak verilen cezada indirim uygulamayıp, sanığın tutukluluğunun devamını kararlaştırdı. Mahkeme heyeti, olay tarihinde Hatice Demir’in hamile olması ve ölümü dolayısıyla sanığın eyleminin TCK kapsamında başka bir suçu oluşturup oluşturmadığı hususunda değerlendirme yapılmak üzere sanık hakkında Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi. Avukatlar, mahkemenin suç duyurusu üzerine savcılıkça, sanığın eşini öldürürken beraberinde bebeğinin de ölümüne neden olmak suçundan dava açılması halinde sanık Emrah Demir’in anne karnındaki 7 aylık bebeğini öldürmek ya da ölümüne neden olmak suçundan da yargılanacağı belirtildi.
Ankara Acil Sağlık Araçları ile Ambulans Hizmetleri Yönetmeliği Resmi Gazete’de Ambulanslar ve Acil Sağlık Araçları İle Ambulans Hizmetleri Yönetmeliği Sağlık Bakanlığı tarafından Resmi Gazete’de tebliğ edildi, buna göre araçlar ile hizmet sunumuyla ilgili tedbirler alındı ve değişiklikler yapıldı. Sağlık Bakanlığı tarafından ambulans ve acil sağlık hizmetlerine ilişkin düzenlemeler içeren tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Buna göre bakanlık, 2006 yılında yürürlüğe konan Ambulans Hizmetleri Yönetmeliği’nde düzenlemeye gidecek. Denetleme mekanizmasını nitelik ve nicelik açısından güçlendirilmesi hedefleniyor. Bu çerçevede, vatandaşların ilk çağrıdan sağlık tesislerine ulaştırılmasına kadar verilen tüm sağlık hizmetleri baştan sona elden geçiriliyor. Vaka bazlı olarak, canlı trafik verisine göre en yakın ve en uygun ambulans ekibi, bilişim destekli bir sistem tarafından belirlenecek. Ambulans ekibine, vatandaşın intikal ettirileceği en yakın ve en uygun sağlık tesisi, dijital sistemler tarafından belirlenerek mobil cihaz üzerinden bildirilecek. Sağlık Komuta Kontrol Merkezleri tarafından tüm ambulanslar, yol ve sürücü mahallini gösteren IP kamera sistemleriyle canlı olarak izlenecek. Vatandaşın sağlık durumu ve vatandaşa ambulans içerisinde yapılan tüm müdahalelerin bilgileri mobil cihaz üzerinden kayıt altına alınıyor ve ilgili sağlık tesisine dijital sistemler üzerinden aktarılacak. Özel ambulans servislerinin açılma kriterleri ve işletme usülleri güçlendirilerek, sektörün daha kurumsal bir niteliğe kavuşturulması hedeflenecek. Ambulans hizmeti veren kamu-özel tüm kurum ve kuruluşlara yönelik yapılan denetimler artırılacak. Ambulans personelinin tarafından acil servisi haricinde çalıştırması yasaklanacak Yayımlanan yönetmelik ile beraber hizmet sunumu yönünden değişikliklere gidildi. Buna göre, ambulans servisleri, kamu kurum ve kuruluşları ve özel sağlık kuruluşları dışında gerçek ve tüzel kişiler tarafından ambulans işletilemeyecek. Maden sahaları, sanayi bölgeleri, şantiye alanları gibi acil yardım gerektiren olayların sık yaşandığı alanlarda müdürlük onayıyla acil yardım ambulansı işletme izni verilebilecek. Ancak bu ambulanslar, sadece izin alan işletmenin ihtiyaçları için kullanılabilecek ve başka amaçlarla kullanımı yasaklanacak. Ambulans servisi açılmasına ilişkin daha önce 2 adet olarak öngörülen asgari ambulans sayısı, illerin nüfus ve gelişmişlik düzeyine göre 2-5 adet arasında kademelendirilecek. Ambulans servislerinde danışman hekim bulundurmak zorunlu olacak. Danışman hekim, vaka takibi ve tedavi süreçlerinden ambulans ekibiyle birlikte sorumlu olacak. Yılda 2 kere olan rutin denetimlerin sayısı yılda 3 kere olacak. İl dışında istasyon açılması uygulamasına son verilecek. Ayrıca ambulans personelinin özel sağlık kuruluşları tarafından acil servisi haricinde çalıştırması yasaklanacak. Belirlenen alanlar dışında duraklama yapılamayacak Yönetmelikte geçen “Ambulanslar; ambulans servisi, istasyon, sözleşmeli olduğu yerler dışında, sağlık tesisi alanında ve çevresinde (SKKM’ye bildirilen görevler hariç) duraklama yapamaz. Hasta alım ve teslimi esnasında sağlık tesisi alanında duraklama süresi otuz dakikayı geçemez” düzenlemesi ile özel sektör tarafından kullanılan ambulanslar ile sağlık tesisleri etrafında hasta alım ve teslimi dışında beklemek suretiyle hasta ve hasta yakınları ile anlaşabilmek için girişilen uygun olmayan reklam, tanıtım ve pazarlıkların önüne geçilmesi amaçlanıyor. Sağlık tesisi yakınında hasta alım ve teslimi esnasında duraklama dışındaki hallerde ambulanslar yukarıdaki bentte belirtilen görevli oldukları yerlerde konuşlanacak. Ambulans hizmetlerinde görevli tüm personel, hizmetlerine uygun tek tip kıyafet giyecek. Görev yapan personelin unvanı kıyafetlerin üzerinde yazılı olarak bulunacak. Kıyafetlerin üzerinde fosforlu şeritler, ambulans servisinin adı ve amblemi ile çağrı merkezinin iletişim numarası bulundurulacak. Seçilen kıyafetler Bakanlık personelinin görev kıyafetlerini çağrıştırır desen ve renkte olamayacak. Ambulans servisi isimlerinde “ambulans” kelimesi ve yabancı kelimeler geçmesi yasaklanacak. Ambulans servisi ismi örneğin “A” olarak kullanılabilecek, “A Ambulans” olarak belirlenemeyecek. Bu yasağın yürürlüğe koyma nedeninin, ikinci kez “ambulans” ibaresi kullanımının önüne geçmek olduğu amaçlanıyor.
Erzincan Jandarma ile onurlu bir geleceğe Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi öğrencilerine yönelik olarak Erzincan İl Jandarma Komutanlığı tarafından Jandarma Genel Komutanlığı personel temin süreci hakkında tanıtım faaliyeti icra edildi. Prof. Dr. Erdoğan BÜYÜKKASAP Kongre ve Kültür Merkezinde düzenlenen etkinliğe, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Akın Levent, Erzincan İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Veysel Yanık, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Adem Başıbüyük, Meslek Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Fatih Yavuz Ilgın, protokol üyeleri, akademisyenler ve çok sayıda öğrenci katıldı. Programda konuşan Erzincan İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Veysel Yanık, “Amacımız 186 yıllık köklü bir geçmişe sahip olan Jandarma Teşkilatını sizlere tanıtmak ve hayatta insanın ömrünü şekillendiren iki önemli dönüm noktası olan eş ve meslek seçiminde doğru kararlar almanızda sizlere yardımcı olmaktır. Bizler sizlere teşkilatımızı tanıtarak bu önemli kararlardan birinde yol gösterici olmayı arzu ediyoruz. Sizleri büyük bir aile olan Jandarma Teşkilatı içerisinde görmekten duyacağımız memnuniyeti belirtmek isterim. İnşallah Jandarma Teşkilatı sizlerle birlikte daha da güçlenecektir.” dedi. Programda daha sonra Jandarma Genel Komutanlığı tarihçesi ve Jandarma Genel Komutanlığı’na katılmak isteyen genç adaylara gerekli bilgilendirme yapılmasına müteakip öğrenciler ve diğer katılımcılar ile birlikte hatıra fotoğrafı çekinilerek açılan stantlarda envanterde bulunan malzeme, teçhizat ve birimlere ait görevler anlatıldı.