POLİTİKA - 13 Haziran 2022 Pazartesi 18:53

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'İlk gaz 2023'te sistemde olacak'

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'İlk gaz 2023'te sistemde olacak'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Filyos'ta Karadeniz Gazı Denize İlk Boru İndirme ve Kaynak Töreni'nde açıklamalarda bulundu.

Zonguldak’ta Karadeniz gazı denize ilk boru indirme ve kaynak töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Üç tarafı denizle çevrili ülke olarak Doğu Akdeniz’de mevcudiyetimizi hissettiriyoruz. Türkiye ve Kıbrıs Türklerinin buradaki kaynaklar üzerinde var olan haklarını her platformda savunuyoruz. Ülkemizin bu durumdaki duruşu şüpheye yer bırakmayacak şekilde net. Biz ne kimsenin hakkına el uzatırız ne de haramilere hakkımızı yediririz. Bizim olanın zorbalıkla, tehditle ayak oyunlarıyla bizden kopartılmasına asla izin vermeyiz. Biz enerjiyi bir gerilim ve çatışma alanı değil bölgesel işbirliğinin anahtarı olarak görüyoruz. Bu anlayışla bölgedeki aktörlerle işbirliği yolları geliştirmeye çalışıyoruz. Önümüzdeki temasların müspet neticelerini hep birlikte görmeye başlayacağız. Türkiye’nin enerji arz güvenliği sorununu tamamen çözmüş bir ülke yapıncaya denk mücadelemize devam edeceğiz" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'İlk gaz 2023'te sistemde olacak'

Zonguldak’ın Çaycuma ilçesine bağlı Filyos beldesinde Karadeniz’de bulunan 540 milyar metreküplük doğalgaz rezervinin karaya çıkartılması için denize ilk boru indirme ve kaynak töreni gerçekleştirildi. Törene Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yanı sıra Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Köksal Toptan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Mahmut Özer, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ile Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları, partililer ve davetliler katıldı.
Karadeniz gazında kritik bir safhaya ulaşmanın heyecanının yaşandığını aktaran Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bugün ülkemizin şu ana kadar en büyük doğalgaz keşfi olan Karadeniz gazında kritik bir safhaya daha ulaşmanın heyecanını yaşıyoruz. Hatırlarsanız iki yıl önce müjdemizi açıkladığımızda bir hedef belirlemiş, yerli gazımızın 2023’de milletimizin hizmetine sunulacağını ifade etmiştik. Aradan geçen zaman zarfında gerçekten yoğun bir mesai yürüttük. Fatih’in keşfinin ardından Yavuz ve Kanuni Sondaj gemilerimiz de Karadeniz’e intikal etti. Bu gemilerimiz Fatih’in açtığı kuyuların alt ve üst tamamlama operasyonlarını gerçekleştirdiler. Teslimatı uzun sürecek ekipmanların da siparişini verdik ve almaya başladık. Geçen yıl temelini attığımız tesisimizin inşası süratle devam ediyor.

Yavuz Sondaj Gemimiz açılan kuyulardaki gaz akışını ölçecek kuyubaşı vanaları ve kuyu içi akıllı vana sistemlerini yerleştiriyor. Geçtiğimiz hafta sığ boru serimi ve montajı yapacak gemi ulaştı. Bugün Bismillah diyerek ilk boruları indiriyor ve ilk kaynağımızı yapıyoruz. Derin deniz tarafında da ilk kaynağı önümüzdeki ay vuracağız. Sadece deniz tarafında bu çalışmaları yapmakla iş bitmiyor. Derin denizde inşa edeceğimiz boru hattıyla eş zamanlı olarak doğalgazı milli iletim şebekemize taşıyacak karadaki boru hattını yapıyoruz. Gaz karaya gelecek ayrıştırmadan sonra belirli bir basınçla doğalgaz iletim sistemimize aktarılacak. Projenin ilk etabında doğalgaz işleme tesisine gelen gazın ölçümlenmesi için Batı Karadeniz gaz ölçüm istasyonunu ve 36 kilometrelik Batı Karadeniz Doğalgaz Boru Hattı Faz-1 inşa ediyoruz. İnşallah buradaki çalışmalarımızı Kasım ayının ilk haftalarında tamamlıyoruz. Böylece 2023’ün ilk çeyreğinde ilk fazda üretilecek günlük 10 milyon metreküplük doğalgazı milli iletim tesisimize aktaracağız" dedi.

"Bugünlere birilerinin ihsanıyla değil canhıraş şekilde ter dökerek geldik"

Sahada açılacak 40 kuyu ile günlük gaz üretim kapasitesini 40 milyon metreküpe çıkartmayı hedeflediklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Karadaki gaz taşıma kapasitemizi de artıracağız. Türkiye’nin son 20 yılda elde ettiği her kazanımın gerisinde çok büyük bir emek sabır ve gayret var. Bugünlere birilerinin ihsanıyla değil canhıraş şekilde ter dökerek geldik. Eğitimden ulaşıma, ticaretten savunma sanayine, sağlıktan çevreye bütün alanlarda hedeflerimizi gerçekleştirebilmek için çok çalıştık. Dört bir yanda sayılarını 26’dan alıp 57’ye çıkarttığımız havalimanları ülkemizin her köşesinde hizmete açtığımız millet bahçelerinin, toplam 25 bin yatak kapasiteli 19 modern şehir hastanemizin, dünyanın almak için sıraya girdiği insansız hava araçlarımızın akıl ve vicdan sahibi herkesin gıpta ile baktığı otoyolları, tünelleri, milletimize kazandırdığımız her hizmeti engelleme gayretlerine rağmen hayata geçirdik. İşte Zonguldak, Zonguldak’ın merkezinde tüneller mi vardı? Kavşaklar mı vardı? Allah’a hamdolsun. Bunları yapmak da yine bize nasip oldu" şeklinde konuştu.

"Ülkemizin enerji potansiyellerini kullanarak dışa bağımlılıktan kurtulma niyetimizi ilk açıkladığımızda birileri rahatsız oldu"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kimi zaman bürokratik oligarşi ile kimi zaman vesayet odakları, terör örgütleriyle 'istemezükçü' muhalefet anlayışıyla mücadele ettik. Ya bir yol bulup ya da yol açarak milletimizin hasretini çektiği eserlere kavuşturduk. Dünyadaki her ekonomi için enerji meselesinde de benzer süreçlerden geçtik. Ülkemizin enerji potansiyelini kullanarak dışa bağımlılıktan kurtulma niyetimizi ilk açıkladığımızda birileri bundan rahatsız oldu. Çok yönlü yıpratma kampanyasına şahit olduk. Tepkiyi içimizdeki muhalefet partileri gösterdi. Ne dediler 'yapamazsınız', 'ülkemizin kaynaklarını heba ediyorsunuz' dediler. Hayalperestlikle suçladılar. Sismik arama testlerimize Rumların tezleriyle karşı çıktılar. Olmadık iftiralar attılar. Şu anda bizim kendimize ait dört tane artık sondaj gemimiz var. İki tane de sismik araştırma gemimiz var. Bunlar öyle kolay kiralanan gemiler değil. Ama artık bunlar kendimize ait. Ve şimdi kendi gemilerimizle hem sismik araştırmayı hem de sondaj çalışmalarını yapar hale gedik. Ülkenin ve milletin menfaatinin söz konusu olduğu milli meselelerde Türkiye’nin hak ve hukukunu savunma cesareti sergileyemediler. Özellikle bundan iki sene önce Karadeniz gazının müjdesini verdiğimizde bu hazımsızlığının adeta zirve yaptığını gördük. Her seçim öncesinde ‘Gaz keşfediyorlar’ diyen aklı evveller oldu. 'Keşfettiler ama kesinlikle çıkaramazlar' diyen felaket tellalları oldu. Gazın ekonomimize hiçbir fayda sağlayamayacağını iddia eden sözde ekonomistler oldu. Bunun gibi ahlak ve vicdan dışı pek çok ithamla karşılaştık. Biz bunların hiçbirine kulak asamdık. Hiçbirine eyvallah etmedik. Çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürdük. Enerji ve Tabii Kaynaklar Eski Bakanımız Berat Albayrak ile halefi Fatih Dönmez kardeşimiz bu süreçte gerçekten büyük gayret sarf ettiler. İşte bu gün o dirayetli duruşumuzun ve sabrımızın meyvelerini topluyoruz" şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'İlk gaz 2023'te sistemde olacak'

"Altına bakılmadık taş, deşmedik yer bırakmamakta biz kararlıyız"

Bölgede yaşanan son gelişmelerin Türkiye'nin Karadeniz'de yaptığı keşfin stratejik önemini daha da artırdığını ifade eden anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bölgemizde yaşanan son gelişmeler Türkiye’nin Karadeniz’de yaptığı keşfin stratejik önemini daha da artırmıştır. Rusya ile Ukrayna arasında başlayan sıcak çatışmalarla birlikte tüm dünyada petrol ve gaz fiyatları tarihi rakamları görmüştür. Sadece gaz ithal eden ülkeler değil bu fahiş fiyat artışlarından hidro karbon üreticisi ülkeler de olumsuz etkilendi. Mesela dünyanın en büyük petrol üreticilerinden olan ABD’de fiyatlar kimi eyaletlerde üç katına varan oranlarda yükseldi. Enerji fiyatlarındaki tırmanma enflasyona da yansımış. Gelişmiş ülkelerde enflasyon oranları son 40 yılın en yüksek seviyelerine çıkmıştır. Şu an küresel ekonominin temel sorunu sürdürülebilir ve güvenilir bir şekilde enerji arzını sağlamakla enflasyonu dizginlemektir. Biz de ülke olarak fiyatların küresel ölçekte bu denli arttığı ölçekte vatandaşlarımızı korumak için destek mekanizmalarını devreye aldık.

Konutlardaki doğalgazın fiyatında yüzde 75’e varan düzeyde sübvansiyon sağladık. Hala belirli oranda buna devam ediyoruz. Küresel riskleri minimalize etmek için yoğun çaba sarf ediyoruz. Enerjide bir taraftan tedarik kaynaklarımızı çeşitlendirirken diğer taraftan ülkemizin potansiyelini tam manasıyla ortaya çıkartmaya çalışıyoruz. Yakın çevresi zengin hidrokarbon kaynakları olan ülke olarak altına bakılmadık taş, deşmedik yer bırakmamakta biz kararlıyız. Daha önce kiralama ve benzeri yöntemlerle yürüttüğümüz arama sondaj çalışmalarını kendi imkanlarımızla yürütmeye karar verdik. Şimdiye kadar 3 adet sondaj gemisi 2 adet sismik araştırma gemisini envanterimize kattık. Sondaj gemilerimizi son dönemde attığımız adımla dörde çıkardık. Kendi filosuna sahip sayılı ülkelerden biri haline geldik. Yeni filolarla gücümüze güç katmaya devam ediyoruz."

"Dördüncü Sondaj Gemisi’nin adını Abdülhamit Han olarak açıklayalım"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dördüncü sondaj gemisinin adını da Sultan Abdülhamit Han olarak açıklayarak sözlerini şöyle tamamladı:

"Bir süre önce yeni nesil gemimizle filomuzu çok güçlü hale getirdik. Dördüncü sondaj gemimizin adını ne verelim dedik, Sultan Abdülhamit bu bölgelerde yapmış olduğu çalışmalarla bir döneme aslında ismini vermiş. Bu geminin adını Abdülhamit Han olarak belirlediğimizi açıklayalım. Şu anda sondaj öncesi teknik hazırlıkları yapılıyor. İnşallah bu gemimizin de göreve başlamasıyla çalışmaları çok daha hızlı verimli ve etkin bir şekilde gerçekleştireceğiz. Dördüncü sondaj gemimizin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum. İsmini milletimizin gönlüne yazdıracağına inanıyorum. Üç tarafı denizle çevrili ülke olarak Doğu Akdeniz’de mevcudiyetimizi hissettiriyoruz. Türkiye ve Kıbrıs Türklerinin buradaki kaynaklar üzerinde var olan haklarını her platformda savunuyoruz. Ülkemizin bu durumdaki duruşu şüpheye yer bırakmayacak şekilde net. Biz ne kimsenin hakkına el uzatırız ne de haramilere hakkımızı yediririz. Bizim olanın zorbalıkla, tehditle ayak oyunlarıyla bizden kopartılmasına asla izin vermeyiz. Biz enerjiyi bir gerilim ve çatışma alanı değil bölgesel işbirliğinin anahtarı olarak görüyoruz. Bu anlayışla bölgedeki aktörlerle işbirliği yolları geliştirmeye çalışıyoruz. Önümüzdeki temasların müspet neticelerini hep birlikte görmeye başlayacağız.

Türkiye’nin enerji arz güvenliği sorununu tamamen çözmüş bir ülke yapıncaya denk mücadelemize devam edeceğiz. Ülkemizin yeri doldurulamaz konumu anlaşıldıkça şu anda siyasi sebeplerle soğuk bakanlar da mutlaka politikalarını değiştirecekler. Unutmamalıdır ki Karadeniz gazının miktarı kadar tamamen yerli imkanlarla bizim böyle tarihi bir keşfe imza atmamız da önemlidir. Karadeniz’deki keşifle birlikte milletimiz Birinci Dünya Savaşı'nın sebep olduğu büyük bir travmadan kurtulmuştur. 2023 yılının ilk çeyreğinden itibaren doğalgazın hanelerde kullanılmaya başlamasıyla önemli bir eşik aşılmış olacak. Karadeniz gazı deniz ilk boru indirme ve kaynak törenimizin hayırlı olmasını Allah’tan diliyorum."

Törenin sonunda ilk boru indirme ve kaynak gerçekleştirildi. Sondajda kullanılan ilk matkap da Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hediye edildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'İlk gaz 2023'te sistemde olacak'

Onur Altındağ - Yasin Erdem - Sertaç Özdemir - Emrecan Bayram

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Bakan Uraloğlu: "23 yılda dünya nüfusunun neredeyse yarısı kadarını uçurduk" Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, yarın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılışı yapılacak olan Antalya Havalimanı’ndaki yeni terminal binasında yaptığı açıklamada, "Antalya Havalimanı 82 milyona ulaşan yolcu kapasitesi ile yıllık 90 milyon yolcu kapasiteli İstanbul Havalimanı’ndan sonra Türkiye’nin yolcu kapasitesi en yüksek ikinci havalimanı olacak" dedi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Antalya Havalimanı’nın 32 milyon olan yıllık yolcu kapasitesini 82 milyona çıkaracak olan ve yarın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılışı yapılacak olan yeni terminal binasında açıklamalarda bulundu. Havayolunun, mesafeleri kısaltmanın yanı sıra kültürel bağları güçlendiren, toplumlar arasında köprüler kuran ve ekonomik kalkınmayı destekleyen stratejik bir öneme sahip olduğunu belirten Uraloğlu, "Özellikle küresel ilişkilerin yoğunlaştığı bu çağda, havalimanlarının işlevi ve değeri her geçen gün artıyor. Bu noktada ülkemiz, Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarının kesişim noktasında, 4 saatlik uçuş mesafesiyle 1,5 milyar insanın yaşadığı 67 ülkeye erişim sağlayan eşsiz bir konuma sahip. Avantajlı coğrafi konumumuz, Türkiye’yi havacılıkta dünyanın önde gelen transit merkezlerinden biri yapmaya son derece müsait kılıyor" dedi. . "23 yılda en geniş uçuş ağına sahip ülkelerden birisi olduk" Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı olarak 2002’den bu yana sürdürülen sivil havacılık politikalarıyla sektörü özel işletmelere açarak rekabeti teşvik ettiklerini ve havacılıkta hızlı bir büyüme dönemi başlattıklarının altını çizen Uraloğlu, "Ülkemizi 23 yılda dünyanın en geniş uçuş ağına sahip ülkelerinden biri haline getirdik. Ama elbette bugünlere kolay gelmedik. Sivil havacılık faaliyetlerimizin tarihi 20 Mayıs 1933’e uzanıyor. 4 uçaklı ilk filomuz Türk Hava Postaları adı altında faaliyete başladı. İlk uçuşunu 1933’te yaparak kanatlarını çırpmaya başlayan Türk Hava Postaları, bugün Türk Hava Yolları adıyla neredeyse tüm dünyayı kanatları altına almış bulunuyor. İlk havalimanı olarak Ankara’da bugün Güvercinlik olarak anılan alanı söyleyebilirim ve terminal olarak ise birkaç çadır dışında bir şey yoktu. Ama bugün son olarak ağustos ayında hizmete açtığımız Çukurova Uluslararası Havalimanıyla 58 havalimanımız bulunuyor. 2002 yılında 26 olan aktif havalimanı sayımız vardı ve Adıyaman, Batman, Bursa Yenişehir, Çanakkale, İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanları gibi 16 havalimanımız sivil havacılık açısından pasif durumdaydı. Bu 16 pasif havalimanımızı çağın gerektirdiği şekilde yenileyip sivil havacılığa açtık" ifadelerini kullandı. "Hem hizmet odaklı hem estetik havalimanları" Son 23 yıl içerisinde her sene istatistiki olarak yaklaşık 1.4 havalimanını hizmete açtıklarının altını çizen Bakan Uraloğlu, "Tüm projelerimizde olduğu gibi havalimanı projelerimizi de hem hizmet odaklı hem de mimari estetikleriyle eşsiz yapılar olarak inşa ediyoruz. Bu dev eserler ve simge yapılar ile aslında Türkiye’yi çok kıymetli bir markaya dönüştürüyoruz. Tüm havalimanlarımız estetik ve özgün mimarileri ile Türkiye’yi ilk kez gören yabancı ziyaretçiler üzerinde son derece olumlu etkiler bırakıyor. Örneğin Rize-Artvin Havalimanını bölgenin kültürel öğelerinden izler taşıyan yöresel mimarinin yansıtıldığı terminal binası ve çay bardağı formundan esinlenilen kulesiyle inşa ettik. Aynı şekilde son açılan yeni havalimanımız Çukurova Havalimanı da narenciyesinden esinlenen turuncu rengi ve bölgenin simgesi pamuk motifleri ile Çukurova Bölgesinin yöresel kültürünü yansıtan mimari dokunuşlarla muhteşem bir eser oldu. Ülkemizi uluslararası bir havacılık merkezine dönüştüren İstanbul Havalimanımız da modern mimarisi ve İstanbul’un simgelerinden biri olan lale formuyla her görenin hayran kaldığı bir havalimanı oldu" şeklinde konuştu. Stratejik noktalara Bölgesel Havalimanı Bölgesel Havalimanları ile kaynakların verimli kullanılmasını sağladıklarını ve her şehre ayrı bir havalimanı yapmak yerine, stratejik noktalara konumlandırılan tesislerle geniş bir bölgenin kapsandığını söyleyen Bakan Abdulkadir Uraloğlu, "Böylece hem maliyet düşüyor hem de daha fazla insan hava ulaşımından faydalanabiliyor. Örneğin son havalimanımız Çukurova Uluslararası Havalimanımız başta Mersin ve Adana ile Osmaniye ve Niğde’ye de olan yakınlığıyla bu şehirlerde yaşayan 5 milyonun üstündeki vatandaşımıza hizmet ediyor. Ayrıca yenilediğimiz ve yeni inşa ettiğimiz havalimanlarımız sayesinde uçaklarımızın iniş-kalkışlarını sağlayan pist uzunluklarımızda da dikkate değer bir yükseliş var. Uçak pistleri, bir ülkenin ekonomisi için olmazsa olmazıdır. Çünkü uçak pistleri ekonomiyi büyütür, ülkeyi zenginleştirir ve aynı zamanda savunmayı güçlü tutar" dedi. "Pist uzunluğu 222.5 kilometreye çıktı" Yatırımlarla 2002 yılında Türk Sivil Havacılığına hizmet veren 149 kilometrelik pist uzunluğuna 73.5 kilometre daha eklediklerini ve Türkiye’deki toplam pist uzunluğunu 222.5 kilometreye çıkarttıklarını vurgulayan Uraloğlu, "Yani bugün karayoluyla Ankara Kızılay’dan Eskişehir merkeze ya da Antalya Havalimanından Konya Akşehir’e uzanan bir mesafeden bahsediyoruz ve havalimanı sayılarımızı buralarda da bırakmayacağız. Aktif havalimanı sayımızı yapımları devam eden Yozgat ve Bayburt-Gümüşhane havalimanlarımızla 58’den 60’a çıkaracağız. Yakın bir zaman önce Kayseri Havalimanımızın yeni bir terminal binasının resmi açılışını yaptık ve Malatya Havalimanımıza da yeni bir terminal binası inşa ediyoruz. Trabzon yeni havalimanı ile ilgili çalışmalarımız da devam ediyor" şeklinde konuştu. "23 yılda dünya nüfusunun neredeyse yarısı kadarını uçurduk" Aktif havalimanı sayısındaki artışın bilet satışı ve havayolunu kullanan yolcu sayılarına yıl yıl yansıdığını söyleyen Uraloğlu, "Havayolu yolcu sayımızın 2002 yılından itibaren Kovid-19 salgının etkilerini yaşadığımız 2020 yılına kadar havacılık sektörümüzün gelişmesine paralel olarak düzenli olarak arttığını gözlemliyoruz. Tabii doğal olarak Kovid-19 salgın etkisiyle 2020-2021 yıllarında bir düşüş söz konusu. Ancak Cumhuriyetimizin 100. Yılı olan 2023 yılında 214 milyonun üstünde yolcu taşıyarak tüm zamanların rekorunu kırdık. 2024 yılında da bu sayının üzerine çıkarak 230 milyon yolcu ile bu rekorumuzu tazeledik. 2002 yılından bu yana yaklaşık 3 milyar biletli yolcuya havalimanlarında hizmet sunuldu. Dünya nüfusunun neredeyse yarısı kadarını uçurduk. Bu yıl yolcu sayısının daha da artacağını ve yaklaşık 240 milyon yolcu taşıyacağımızı öngörüyoruz. İlk 3 aylık dönemde havayolu ile seyahat eden yolcu sayımız 45 milyon 175 bin 946’ya ulaştı. Bu sayı geçen yıl aynı dönemde yaklaşık 44 milyondu" ifadelerini kullandı. "Gelişmelerle paralel artış var" Yaşanan gelişmelerle paralel sektörel büyüklükte de bir artış olduğunu ve 180 olan kuruluş sayısını 678’e yükselttiklerini vurgulayan Bakan Uraloğlu, "2002 yılında; havacılık faaliyetlerinde kullanılan araç sayımız 489’dan 2 bin 14’e, 162 olan havayolu işletmesi uçak sayımız 3,5 kat artışla 734’e, koltuk kapasitemiz yaklaşık 5 kat artışla 27 bin 599’dan 145 bin 027’e yükseldi. 2002 yılında 65 bin civarında olan çalışan sayısı bugün 320 binin üzerine çıktı. Bu gelişmelerin diğer bir olumlu sonucu olarak sektörün cirosu da 2,2 milyar dolardan yaklaşık 30 milyar dolara ulaşarak 14 kat arttı. "Dünyada ulaşamadığımız hiçbir nokta kalmayacak" hedefiyle hareket ederek, ülkemizi dünyanın en geniş uçuş ağına sahip ülkelerinden biri haline getirdik. Şu anda mevcut durumda, 175 olan Hava Ulaşım Anlaşması sayımızla bu alanda dünyada en çok hava ulaşım anlaşması bulunan ülkelerin başında gelmekteyiz. Önümüzdeki 10 yılda bu ülkelerle de temas ederek 193 ICAO üyesinin tamamıyla hava ulaşım anlaşması imzalamayı hedefliyoruz" dedi. "Kapasitesinin yüzde 12 üzerinde yolcuya hizmet verdi" 10 yıl içinde havayolu işletmelerindeki uçak sayısını 729’dan bin 458’e pilot sayısını ise 12 bin 313’ten 24 bin 626’ya yükseltmeyi hedeflediklerini söyleyen Uraloğlu, "Hava trafik kontrolörleri sayımız da şu anda 2.087 olup, on yıl içinde bu sayıyı da 4.174’e çıkarmayı amaçlıyoruz. Havayolu sektörümüzün gücüne güç katacak Antalya Havalimanımızın yeni terminal binaları ve tamamlayıcı tesisleriyle havacılık sektörümüzün gelişimi adına yeni bir daha atıyoruz. Turizmin başkenti Antalya’mızda, Antalya Havalimanı’mızın yeni terminal binaları projesi, havacılık alanındaki başarılı serüvenimizin en parlak örneklerinden biridir. 2024 yılında havalimanımız, iç hatlarda 6,2 milyon, dış hatlarda ise 33 milyona yakın yolcu olmak üzere direkt transit yolcular dahil toplamda 39 milyon 230 bin yolcuya hizmet verdi. Bu yılın ilk üç aylık döneminde, Antalya Havalimanı’mız 3 milyon 36 bin 451 yolcuya hizmet sundu. Ramazan Bayramı tatilinde yine rekorlara imza attı. 28 Mart-6 Nisan tarihleri arasında Antalya Havalimanı’nda 4 bin 202 uçak trafiği gerçekleşerek 590 bin 189 yolcuya hizmet verildi ve 5 Nisan Cumartesi günü 78 bin 85 yolcu sayısına ulaşılarak bu yılın yolcu rekorunu kırıldı. 2023 yılından bu yana havalimanımız 35 milyonluk mevcut kapasitesinin üzerinde yolcuya hizmet veriyor. 2023’te 36 milyon, 2024 yılında ise 39 milyon 230 bin yolcu ile kapasitesinin neredeyse yüzde 12 oranı üzerinde yolcuya hizmet sundu" ifadelerini kullandı. "Yıllık yolcu kapasitesi 35 milyondan 82 milyona çıktı" Yaşanan artış nedeniyle Antalya Havalimanı’nı yenilikçi bir vizyonla geliştirme çalışmalarını tamamladıklarını belirten Uraloğlu, "Bu yılki yolcu sayısının da yaklaşık 40 milyon 250 bin olacağını, 2026 yılında 41 milyona, 2027 yılında 42 milyonun üstüne çıkacağına, 2028 yılında 43.5 milyonu aşacağına, 2029 yılında ise 45 milyona yaklaşacağını öngörüyoruz. Bu gerçekleri daha önceden gördüğümüz için Antalya Havalimanı’mızı yenilikçi bir vizyonla geliştirme çalışmalarına başladık ve süratle çalışmalarımızı tamamladık. Zaten daha önceden yeni inşa edilen 2 bin metrekarelik Devlet Konuk Evi, 5 bin metrekarelik DHMİ Hizmet Binası, personel lojmanları ve camimizi hizmete açmıştık. Yarın Sayın Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle hizmete açacağımız yeni terminal binalarıyla; dış hatlar terminalini 90 bin 143 metrekareden 224 bin metrekareye, iç hatlar terminalini ise 36 bin 859 metrekareden 75 bin metrekareye çıkarıyoruz. Böylece Antalya Havalimanının yıllık yolcu kapasitesini 35 milyondan 82 milyona yükselttik. Uçak park pozisyon sayısını 108’den 176’ya çıkardık. Ayrıca VIP terminalini 690 metrekareden 2 bin metrekareye, genel havacılık terminalini ise bin 200 metrekareden 2 bin 800 metrekareye genişlettik. Genel havacılık binamız CİP terminali olarak da kullanılacak" şeklinde konuştu. "Türkiye’nin en büyük ikinci havalimanı olacak" Antalya Havalimanının 82 milyona ulaşan yolcu kapasitesi ile yıllık 90 milyon yolcu kapasiteli İstanbul Havalimanı’ndan sonra Türkiye’nin yolcu kapasitesi en yüksek ikinci havalimanı olacağının altını çizen Bakan Uraloğlu, "Yaklaşık 927 milyon Euro’luk yatırım gerektiren bu projeyi, devletimizin kasasından tek kuruş çıkmadan gerçekleştirdik. Üstelik her hangi bir yolcu garantisi koymadan hayata geçirdiğimiz bu projemizle yüklenici firmalardan 25 yıl işletme süresi karşılığında KDV dahil 8 milyar 555 milyon Euro kira geliri elde edeceğiz. Ve yatırımcı şirket, kira bedelinin yüzde 25’i olan 2 milyar 138 milyon 750 bin Euro’yu KDV dahil peşin ödedi ve bu bedel daha çalışmalar bitmeden 28 Mart 2022 tarihinde devletimizin kasasına girdi. Kamu -özel işbirliği ile hayata geçen bu projemiz, kamu kaynaklarını etkin kullanmanın ve özel sektör iş birliğiyle büyük eserler ortaya koymanın en güzel örneklerinden biridir. Antalya Havalimanımız da yeni kapasitesiyle turizm, ticaret ve istihdam alanlarında bölgemize büyük katkı sağlayacak, sosyo-ekonomik kalkınmanın lokomotifi olacaktır" dedi. "Sadece Antalya’nın değil Türkiye’nin gururu" Bakan Uraloğlu ayrıca, "Projemizi daha da güçlendirmek adına, yaklaşık 29 kilometrelik bir boru hattı da imal ettik. Uçak yakıtını artık bu hat marifetiyle deniz terminalinden havalimanımıza transfer ediyoruz. Bu sayede deniz limanı ile havalimanı arasında yıllık yaklaşık 60 bin tankerin giriş-çıkış trafiğini karayollarından kaldırıyoruz. Böylece Antalya şehir trafiğini rahatlatıyor, karayolu güvenliğini arttırıyor ve çevre kirliliğini azaltıyoruz. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, "hava yolunu halkın yolu yapacağız" vizyonuyla başlattığımız süreçte, havacılık sektörümüz dünya genelinde parmakla gösterilen bir başarı hikayesine dönüşmüştür. Antalya Havalimanımızın yeni terminal binaları da bu hikayenin en yeni ve güçlü kalkanlarından biri olarak tarihe geçmiştir. Antalya Havalimanı’nın yeni çehresiyle yükselişi yalnızca Antalya’nın değil, ülkemizin gururudur" ifadelerini kullandı.
Niğde Niğde’de organ bağışı iki hastaya umut oldu Niğde’de motosiklet kazasında ağır yaralanan ve 22 günlük yaşam mücadelesini kaybeden Hasan Ergin’in bağışlanan böbrekleri 2 hastaya umut oldu. Geçirdiği motosiklet kazası sonucu yoğun bakımda tedavi altına alınan ancak yapılan tüm müdahalelere rağmen 10 Nisan’da hayatını kaybeden 54 yaşındaki Hasan Ergin’in beyin ölümünün gerçekleşmesinin ardından ailesi, organ bağışı yapma kararı alarak örnek bir davranış sergiledi. Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde gerçekleştirilen donör organizasyonuyla, merhumun sağ ve sol böbreklerinin nakil için uygun olduğu belirlendi. Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu koordinasyonunda yürütülen süreçte, alınan organlar Gaziantep’te bekleyen hastalara gönderildi. Organları ile 2 hastaya umut olan Hasan Ergin’in akrabası İsmail Ercan yaptığı açıklamada, " Merhumun teyzesinin oğluyum. 2 hayatın kurtulacak olmasından yana mutluyum. Tüm vatandaşlarımızı organ bağışı konusunda duyarlı olmaya davet ediyorum. Toprak olacağına can olsun istiyorum" dedi. Hastanenin Organ Nakil Sorumlusu Doç. Dr. Mustafa Kaçmaz ise merhum Hasan Ergin’e Allah’tan rahmet dileyerek, bu anlamlı kararlarıyla hayat kurtaran ailesine teşekkür etti. Kaçmaz, "54 yaşındaki hastamız trafik kazası sonrasında yoğun bakımda tedavi altına alındı ve beyin ölümü gerçekleşti ve ardından donör işlemine başladık. Organ bekleyen ve şifa bekleyen iki hastamızın hayata bundan sonra daha güzel tutunması için, normal hayatlarına devam edebilmesi için vesile oldukları için çok teşekkür ediyoruz. Burada en büyük teşekkürü ise aileye ediyoruz. Çok bilinçli bir aile ve organlarını bağışlaması konusunda çok bilinçli davranarak bu konuda bizim yolumuzu açtılar. Vefat eden kardeşimiz iki kişinin şu anda hayata tutunmasına doğrudan katkısı olacak. Organ bağışı çok önemli. Organ bağışı konusunda farkındalık olan çok önemli. Biz çok teşekkür ediyoruz" dedi. Ergin’in 2 böbreği, nakil bekleyen 2 hasta için Gaziantep’e gönderildi.
Muş Muş’ta satranç turnuvası sona erdi Türkiye Satranç Federasyonu ile Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından düzenlenen okul sporları satranç grup birinciliği ödül töreniyle sona erdi. Muş Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü ev sahipliğinde düzenlenen 2024-2025 Eğitim Öğretim Yılı Okul Sporları Satranç Küçükler, Yıldızlar ve Gençler Grup Yarışmaları, düzenlenen ödül töreniyle sona erdi. Türkiye Satranç Federasyonu ile Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından düzenlenen okul sporları satranç grup birinciliği, Muş, Ağrı, Iğdır, Kars, Erzurum, Bingöl, Tunceli, Bayburt, Ardahan, Rize ve Artvin illerinden 200 sporcunun katılımıyla düzenlendi. Turnuva, spor salonunda düzenlenen ödül töreniyle sona erdi. Ödül töreninde basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Muş Gençlik ve Spor Müdürü Mehmet Arif Taşdemir, önemli bir organizasyona ev sahipliği yapan Muş’un, satrancın strateji, zeka ve centilmenliğe dayalı ruhunu bir kez daha yaşadığını söyledi. Taşdemir, "Gençlik ve Spor Müdürlüğü olarak birçok bölgesel Türkiye yarışmalarına ev sahipliği yapmaktayız. Bugün burada 11 ilimizden 200 sporcumuz, 40 antrenörümüz ve hakemlerimizin görev almış olduğu okul sporları kapsamında satranç bölge yarışması düzenledik. Burada centilmenliğe, zekaya ve stratejiye yönelik gençlerimizin burada 4 günlük bir yarışmanın sonucunda dereceler açıklandı ve gençlerimize ödüllerini takdim ettik. Burada kazanan dostluk ve kardeşlik oldu" dedi. Gençleri en güzel şekilde ağırlamaya çalıştıklarını ifade eden Taşdemir sözlerini şöyle sürdürdü: "Okul sporları kapsamında Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü olarak bundan sonraki süreçte de birçok organizasyona ev sahipliği yapacağız. Başarı elde eden tüm takımlarımızı ve öğrencilerimizi kutluyorum. Burada birinci olan gençler Türkiye finaline gidecek. Turnuvalara katılan tüm sporcularımız, Sultan Alparslan diyarı olan bu anlamlı topraklarda gençlerimizin Muş’u tanıması, Muş kültürünü tanıması ilimizin ekonomisine katkı sağlamaktadır. Kurum olarak "Spormuş" vizyonumuzla birçok turnuvaya ev sahipliği yapacağız. Turnuvalar neticesinde birçok ilden birçok sporcumuz gelecek ve şehrimizi tanıyacaklar." Yarışmaya Rize’den katılan Elif Azra Bakan adlı öğrenci, ilk defa Muş’u gördüğünü ve güzel arkadaşlıkları edindiğini söyledi. Bakan, "Muş insanı çok hoşgörülü insanlar. Burada güzel zaman geçirdim ve güzel arkadaşlıklar edindim. Burada olmaktan mutluyum" diye konuştu. Rize Fatih Anadolu Lisesi öğrencisi Ulaş Utkan Durmuş da, "İlk defa Muş’a geldim. Yemekleri, coğrafyası, konakladığımız yurdu çok beğendim. Ayrıca yemekleri çok lezzetleydi. Malazgirt’i ve Muş’un tarihi yerlerini gezme fırsatı yakaladık. Adeta 1071’i yeniden yaşadım" şeklinde konuştu Düzenlenen turnuvada, Küçükler Genel kategorisinde 15 Temmuz Milli İrade Anadolu İmam Hatip Lisesi birinci olurken, TED Erzurum Koleji Ortaokulu ikinci, Yavuz Selim Ortaokulu üçüncü oldu. Küçükler Kızlar kategorisinde Fatih Ortaokulu birinci, Özel Güneş Ortaokulu ikinci ve Çatbaşı Ortaokulu üçüncü oldu. Yıldızlar Genel kategorisinde Ilıcalar Ortaokulu birinci, Merkez 100.Yıl Ortaokulu ikinci ve Fevzi Paşa Ortaokulu üçüncü oldu. Yıldızlar Kızlar kategorisinde Esenkent Şehit Bedri Sinan Çolak Ortaokulu birinci, Ilıcalar Ortaokulu ikinci ve Said Nursi İmam Hatip Ortaokulu üçüncü oldu. Gençler Genel kategorisinde 15 Temmuz Milli İrade Anadolu İmam Hatip Lisesi birinci, Muş Fen Lisesi ikinci ve Fatih Anadolu Lisesi üçüncü oldu. Gençler Kızlar kategorisinde ise Rize TOBB Fen Lisesi birinci, Şehit Hasan Yılmaz Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi ikinci ve İlci İnşaat Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi de üçüncü oldu. Polisler, satranç turnuvasına katılanlara hediye verdi Muş Emniyet Müdürlüğü ekipleri, Türk Polis Teşkilatı’nın kuruluşunun 180. yıldönümü kapsamında satranç turnuvasına katılanlara çeşitli hediyeler verdi. Muş Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi Bilgilendirme ve Önleme Faaliyetleri (BÖF) Büro Amirliği ekipleri, Türkiye Satranç Federasyonu ile Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından Yeni Spor Salonu’nda düzenlenen okul sporları satranç grup birinciliği yarışmasında stant açtı. Polis ekipleri, stantta farklı illerden gelenlere hediyeler dağıttı.
Kocaeli Menenjitten hayatını kaybeden İrem’in babası konuştu Kocaeli’de yakalandığı menenjit hastalığı sebebiyle hayatını kaybeden 8 yaşındaki İrem Aslan, gözyaşlarıyla toprağa verildi. İrem’in babası Furkan Aslan, hastalık belirtisinin dizlerinde ağrı ile başlayıp hızlı şekilde nüksettiğini belirterek, "2 gün boyunca diz ağrısı olduğunu söyledi. 3’üncü gün kusma şikayetleri yaşadı. Kusma, ayak ağrısı, vücudunun bir iki yerinde sivilce şeklinde lekeler vardı. Biz de bu ağrılardan dolayı hastaneye başvurduk" dedi. Derince Bekir Sıtkı Özer İlkokulu’nda öğrenim gören 8 yaşındaki İrem Aslan, çarşamba günü rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldı. Yapılan tahlillerinde küçük kızın menenjit hastalığına yakalandığı öğrenildi. Önce Kocaeli Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi, ardından da Şehir Hastanesi’nde tedavi altına alınan küçük kız, gece saatlerinde yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Öte yandan, İrem’in vefat haberinin ardından, menenjit hastalığı okul çevresinde tedirginlik oluşturdu. Bazı veliler, tedbir amaçlı çocuklarını okula göndermedi. Okul sıraları boş kalırken, bahçede sessizlik hakimdi. Minik İrem son yolculuğuna uğurlandı Minik kızın cenazesi, bugün ailesi tarafından teslim alınarak önce evinin önüne ardından Sopalı Çiftliği Camii’ne getirildi. Cenaze namazına Aslan’ın ailesi, öğretmenleri, Kocaeli İl Milli Eğitim Müdürü Ömer Akmanşen, ilçe kaymakamı ve vatandaşlar katıldı. Cenaze namazına katılan vatandaşların çoğu maske taktığı görüldü. İkindi namazına müteakip kılınan cenaze namazının ardından minik İrem, Şehitlik Mezarlığı’na defnedildi. "Hastalık hızlı nüksetti" Gazetecilere açıklamalarda İrem’in babası Furkan Aslan, hastalığın hızlı şekilde nüksettiğini ifade ederek, "Yoğun bakım ünitesine aldılar. Yoğun bakımda 1 gün tedavi gördü. En son durumunun stabil olduğunu söylemişlerdi ve de ozon tedavisi için Şehir Hastanesi’ne naklettiler. Orada da yaklaşık 5 saat kaldık" dedi. "Diz ağrısıyla başladı" Hastalığın belirtilerini anlatan Aslan, "Evdeyken ufak belirtileri vardı. Diz ağrısıyla başladı. 2 gün boyunca diz ağrısı olduğunu söyledi. 3’üncü gün kusma şikayetleri yaşadı. Kusma, ayak ağrısı, vücudunun bir iki yerinde sivilce şeklinde lekeler vardı. Biz de bu ağrılardan dolayı hastaneye başvurduk. İlk başta Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne başvurduk. Enfeksiyon hastalığı olabileceği için bizi Kocaeli Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk ettiler. Oraya çarşamba günü saat 15.00’de gittik. O saatten gece 00.00’a kadar sürekli tahliller, analizler yaptılar. En son omuriliğinden sıvı alıp test yaptılar. Orada menenjit hastalığını tespit ettiler ve tedaviye başladılar" diye konuştu. "Lekeler vücudunu sarmaya başladı" Aslan, hastane sürecinde İrem’in vücudundaki lekelerin gittikçe arttığını ifade ederek, "Bu süreçte lekeler gittikçe arttı. Vücudunu sarmaya başladı, halsizlik oluştu. Gece yarısı belindeki sıvı alındıktan sonra narkozun da etkisiyle kendinde değildi. O ara etkiler arttıkça ve testlerin sonuçları da çıkınca yoğun balkıma aldılar. Yoğun bakımda da 1 gün kaldık. Ardından kötü haberini aldık" diye konuştu. Ayrıca Furkan Aslan, İrem’in gerekli tüm aşılarını sağlık ocağında yaptırdıklarını söyledi. "Yakın temaslı olabilecek öğrenciler ve öğretmenlerimize koruyucu tedavi uygulanmıştır" Kocaeli Valiliği konuya ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, "İlimiz Derince Bekir Sıtkı Özer İlkokulu 2/D sınıfı öğrencisi İrem Aslan menenjit tanısıyla tedavi görmekteyken yapılan tüm müdahalelere rağmen maalesef bugün vefat etmiştir. Öğrencimize menenjit tanısı konulduktan sonra yakın temaslı olabilecek öğrenciler ve öğretmenlerimize koruyucu tedavi uygulanmıştır. An itibariyle söz konusu okulda ve civarında menenjit semptomlarına rastlanılmamıştır. Sağlık müdürlüğü ekipleri tarafından okulda gerekli bilgilendirmeler yapılmış, milli eğitim müdürlüğü ekiplerimiz de okulda rehberlik görevlerini yürütmekte olup konu ilgili müdürlüklerimizce ve valiliğimizce yakından takip edilmektedir. Vefat eden öğrencimize Allah’tan rahmet, kederli ailesi, öğretmenleri ve arkadaşlarına baş sağlığı diliyoruz" denildi.