GÜNDEM - 21 Temmuz 2014 Pazartesi 17:13

Belediyelerden, Coca Cola ve İsrail ürünlerine Gazze boykotu

A
A
A
Belediyelerden, Coca Cola ve İsrail ürünlerine Gazze boykotu

İsrail'in Gazze’ye yönelik saldırıların ardından bazı belediyelere ait sosyal tesislerde, Coca Cola ve İsrail ürünlerinin satışı yasaklandı.

Ordu Büyükşehir Belediyesi, Gazze katliamından dolayı tesislerinde İsrail mallarını satmama kararı aldı. Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz, İsrail ve arkasındaki küresel sermayeyi boykot etme kararı aldıklarını belirterek, herkesi bu eyleme katılmaya davet etti.

Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz yaptığı açıklamada, “İsrail dünyanın gözü önünde Gazze'ye saldırıyor ve çocukları, kadınları katlediyor. Plajda oynayan masum yavruları öldürüyor. Adeta gözleri dönmüş. Şu ana kadar aralarında çocukların da bulunduğu yüzlerce Filistinli kardeşimizi katlettiler. Bu zulme sessiz kalamayız. Gerçekten bir insanlık trajedisi ile karşı karşıyayız. İsrail Gazze'ye ölüm yağdırıyor, bazı İsrailliler de seyir terasına çıkıyor, film izler gibi bombaları izleyip, alkış tutuyor. Bu vahşete tepkimizi koymalıyız diye düşündük. Ordu Büyükşehir Belediyesi olarak katil İsrail'i ve arkasındaki küresel sermayeyi boykot ediyor, ürünlerini kullanmıyor, herkesi boykota davet ediyoruz. Bizler bu zulme karşı İsrail terörünü eleştirmeye, Filistin davasını savunmaya devam edeceğiz” dedi.

Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, belediyeye ait sosyal tesislerde İsrail mallarına karşı boykot kararı aldıklarını açıkladı.

İsrail’in Filistin’de yaşattığı acılara tepki devam ediyor. Son olarak Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, Gazze'de yaşanan olayları şiddetle kınadıklarını söyledi.Sadece kınamakla kalmadıklarını kaydeden Başkan Zolan, "Bundan böyle belediyemizin Çamlık, Servergazi, Yunus Emre Koruluk Parkı gibi çok sosyal tesislerinde İsrail ürünleri satılmayacak. Vatandaşlarımız da bu konuda hassasiyet gösterirse sevinirim" dedi.

Erzurum Büyükşehir Belediyesi'nin iştiraklerinden biri olan ERTANSA da boykot kararına uydu. Konuya ilişkin yapılan açıklamada, kuruma bağlı sosyal tesislerde Coca Cola ve Pepsi satışlarının durdurulduğu belirtildi. Açıklamada, şu görüşlere yer verildi: "İsrail'in Filistinli Müslüman kardeşlerimize yaptığı zulme tepki göstermek amacıyla ERTANSA şirketi bünyesindeki sosyal tesislerde yer alan Pepsi ve Coca Cola ürünlerinin satışları durdurulmuştur. Kârının bir kısmı İsrail ordusuna aktarılan bu ürünlerin satışı sonrası elde edilen gelirler Müslüman kardeşlerimizin üzerine bomba ve mermi olarak yağmaktadır. Bir sosyal sorumluluk vazifesi olarak almış olduğumuz bu kararı müşterilerimizin anlayışla karşılamasını bekliyoruz".
İsrail'in Gazze'ye düzenlediği saldırıyı kınayan Elazığ Belediye Başkan Mücahit Yanılmaz, İsrail firmalarıyla tek kuruşluk alışveriş yapmayacaklarını duyurdu. Elazığ Belediye Başkanı Mücahit Yanılmaz, Elazığ Belediyesi’nin bundan sonraki süreçte belediye ihtiyaçlarında İsrail mallarını kesinlikle kullanmayıp, İsrail firmalarıyla ile tek kuruşluk alışveriş yapmayacaklarını dile getirdi. Başkan Yanılmaz, "Bundan sonra Elazığ Belediyesi ile bağlı kurum ve kuruluşları, bebek katili terörist İsrail ile 1 kuruşluk alışveriş yapmayacaktır. Kamuoyuna saygılarımla duyurulur" dedi.

Aksaray Belediye Başkanı Haluk Şahin Yazgı, İsrail’in Gazze’ye düzenlediği saldırılar sonrasında İsrail menşeli ürünleri belediye sosyal tesisleri ve diğer organizasyonlarda boykot kararı aldıklarını açıkladı.
Başkan Yazgı konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “İsrail ve arkasındaki küresel ve işbirlikçi sermayeyi boykot ve ürünlerini kullanmama kararı aldık. Herkesi bu eyleme katılmaları noktasında davet ediyoruz. Zulmün yanında duramayız. Halkımıza göstereceği duyarlılıktan dolayı teşekkür ediyorum” dedi.

İsrail’in Gazze'deki saldırılarının ardından sosyal medyada yapılan İsrail ürünlerini satın almama çağrısına Nevşehir Belediyesi’de katıldı.

Boykota destek veren Nevşehir Belediye Başkanı Hasan Ünver, Coca Cola ürünlerinin Nevşehir Belediyesi’ne bağlı sosyal tesislerde satışının yapılmasını yasakladı.Ünver alınan kararı attığı tweet ile vatandaşlarla ve takipçileriyle paylaştı.

Ünver yaptığı açıklamada, “Çünkü mesele Filistin meselesi değil, mesele insanlık meselesi, orada insanlığı bombalıyorlar. İnsanları yok ediyorlar. Suçsuz günahsız insanları, çocukları yok ediyorlar. Allah bu mübarek günde herkesin yardımcısı olsun. Allah zulümlerini başlarına geçirerek yok etsin. O dilsiz yavruların intikamını Allah alsın inşallah” dedi.

Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu, Trabzonlular'dan İsrail mallarını boykot çağrısında bulundu.

İsrail’in Gazze’de insanlık suçu işlediğini ve tüm tepkilere karşı soykırım işlemeye devam ettiğini kaydeden Başkan Gümrükçüoğlu, “Trabzon olarak tepkimizi ortaya koyalım ve İsrail mallarını boykot edelim” dedi.
Türkiye’de huzur içinde Ramazan ayını geçirdiklerini buna karşılık İslam dünyasında acının ve gözyaşının hakim olduğunu dile getiren Gümrükçüoğlu, “Bugün Filistin'de Gazze'de acımasız bir şekilde katliam yapan İsrail'in bütün dünyanın ayağa kalkarak durdurulmasını istiyoruz. Çocukları, kadınları, yaşlıları, sivilleri öldüren katleden anlayışın dünyadan silinmesini istiyoruz. İnşallah bu mübarek Ramazan ayında dualarımız kabul olur, dünya kamuoyunun birlik ve beraberliği temin olurda insanların katliamının önüne geçilmiş olur. Bu Allah Teala'dan duamızdır. Bizde elimizden geleni yaparak Müslüman kardeşlerimizin yanında yer almak için İsrail mallarını ve İsrail sermayesinin ürünlerini almama kararı aldık. Trabzon halkının da bu anlamda gerekli olan hassasiyeti göstereceğine inanıyoruz” diye konuştu.

Üsküdar Belediyesi, İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarından dolayı, İsrail ürünlerini boykot etme kararı aldı. Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen, belediyenin işlettiği sosyal tesis, gençlik merkezleri gibi kamuya açık veya kapalı tüm birim ve tesislerde İsrail ürünlerini satmayacaklarını söyledi. Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen, Üsküdar Belediyesi olarak İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıları protesto ettiklerini belirterek, İsrail ürünlerini satmama kararı aldıklarını açıkladı.

Başkan Türkmen özellikle belediyenin işlettiği sosyal tesis, gençlik merkezleri gibi kamuya açık veya kapalı tüm birim ve tesislerde İsrail ürünlerinin satılamayacağını belirterek, “Umarız İsrail aklını başına alır ve bir an evvel işlediği bu vahşeti durdurur. Bizler farkına varıyoruz ancak İslam âlemi uyuyor, dünya uyuyor. Gazze’de bizim kardeşlerimiz ölüyor, İslam âleminin gıkı çıkmıyor. Orada bizim insanlarımız hayatlarını kaybediyor. Bizim çocuklarımız, bizim yavrularımız ölüyor. Bizim özbeöz kardeşlerimiz şehit oluyor. Müslüman ülkeler sessizliğe gömülüyor. En azından tarafımızı belli etmeliyiz” dedi.

Gazze ile kardeş belediye olan Esenler Belediyesi, İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarına sert tepki gösterdi. Esenler Belediye Başkanı M. Tevfik Göksu, belediye olarak İsrail’e ait hiçbir ürünü almayacaklarını ifade etti.
Gazze’de katliamlarını İsrail’e karşı çeşitli sivil toplum kuruluşlarından sonra kamu kurumları da sert tepki göstermeye başladı. Gazze ile kardeş belediye olan Esenler Belediyesi, bebek, çocuk ve kadın demeden günlerdir ölüm kusan İsrail’e karşı bir dizi uygulama başlattı. Belediye ilk olarak, kendi tesislerinde İsrail menşeli hiçbir ürünü bulundurmama kararı aldı. Esenler Belediyesi ayrıca, bundan sonra belediye satın alımlarında da hiç bir İsrail menşeli ürün ve malzemeyi almayacak.

Esenler Belediye Başkanı M. Tevfik Göksu, boykotun sadece belediye tesisleri ile sınırlı kalmayacağını, kalbi Gazze halkı ile birlikte attığına inandığı Esenler halkının da bu boykota destek vereceğini belirtti. Esenler esnafı ve halkından boykota en etkili biçimde destek isteyen Esenler Belediye Başkanı M. Tevfik Göksu, “Biz Gazze halkı ile iki kere kardeşiz. Birincisi din kardeşiyiz. İkincisi Gazze Belediyesi ile Esenler Belediyesi kardeş belediye. Bu sebeple kardeşliğimizi herkesten daha fazla göstermeliyiz. Kardeşliğimizi bugün göstermezsek başka ne gün göstereceğiz? Esnafımızdan İsrail menşeli ürünleri satmamalarını, vatandaşlarımızın da kullanmamalarını istiyoruz. Aynı zamanda Aynı zamanda bu bir insanlık meselesidir, vebaldir. İnsanlığın öldüğü bir çağda dünyaya insanlığı yine biz göstereceğiz” dedi.

Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu da, twitterdan attığı mesajda, "Şahinbey Belediyemizin sosyal tesislerine ve sosyal marketimize İsrail mallarının girişi kesinlikle yasaktır" dedi.

Antalya'nın AK Partili merkez Kepez İlçe Belediye Başkanı Hakan Tütüncü, İsrail ürünlerinin belediyesinin sosyal tesislerine girmesini yasakladığını açıkladı.

Kararı Twitter hesabından duyuran Hakan Tüttüncü, "Katil İsrail'in Filistin'deki katliamı sebebiyle Belediyemiz sosyal tesislerine Coca-Cola ve diğer Yahudi ürünlerinin alımını iptal ettik" diye yazdı. Tütüncü'ye sosyal medyada tebrik ve destek mesajları yağdı.

Tütüncü, İsrail'in Gazze'ye kara harekatı başladığı anda belediye binasının her iki tarafına dev Türk ve Filistin bayrakları asarak tepkisini ortaya koymuştu.

Ayrıca Konya’nın Selçuklu ve Meram ilçe belediyeleri sosyal tesislerinde İsrail ürünlerinin satışını yasakladı. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Afyon Bölüm başkanının eşi iddiaya göre iki defa okunan sınavda 100 puan alıp 10 kişinin önüne geçip, işe başladı Rektör Prof. Dr. Nurullah Okumuş’un, Diş Hekimliği Fakültesi’nde yaşanan yoğunlukla ilgili "Ben de randevu alamıyorum, torpil yaptırıyorum, açıkça söyleyeyim” dediği Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi’ndeki (AFSÜ) bir bölüm başkanının eşinin, sonuçlarının iki defa okunduğu sınavdan 100 alarak öğretim elemanı olarak atandığı ortaya çıktı. Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi (AFSÜ) Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölüm Başkanının eşinin bölüme açılan ilan ile daha yüksek puanlı adaylar olmasına ve başvuruda 7.’nci sırada olmasına rağmen yazılı sınavdan verilen 100 puanla öğretim elemanı olarak işe başlatıldığı belirtildi. İddiaya göre, AFSÜ Atatürk Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Terapi ve Rehabilitasyon Bölümü Fizyoterapi Programı’na öğretim elemanı alınması için ilan açıldı. Açılan ilana toplamda 10 aday başvurdu. Adaylar arasında lisans mezuniyet puanı 92 ve ALES puanı 90 olan aday birinci sırada, puanı 88’e, 88 olan bir başka aday ise ikinci sırada listede yerini aldı. Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölüm Başkanı Doç. Dr. Yunus Emre Kundakçı’nın eşi Rabia Kundakçı ise lisans mezuniyet puanı 73, ALES puanı ise 88 olacak şekilde listeye 7.’nci sıradan girebildi. Adaylar arasında giriş sınavı yapılarak sonuçları açıklandı. Ancak açıklanan ilk sonuç listesinde Bölüm Başkanı Kundakçı’nın eşi Rabia Kundakçı düşük puan alarak diğer adayların önüne geçemedi. Bunun üzerine sınav sorularından birisinde hata olduğu ve optik okuyucu hatası yaşandığı belirtilerek, sonuçların tekrar okunması gerektiği kaydedildi. Tekrar okunan sınavın açıklanan sonuçların da ise bu defa Rabia Kundakçı 100 puan alarak listede ilk sıraya yükselip asil aday olarak kocasının başkanlığını yaptığı bölümün iki yıllık kısmına Fizyoterapi Teknikerliği Öğretim Görevlisi olarak atandı. Ancak Kundakçı’nın ilk sınav sonucuna göre kaç puan aldığı ise bilinmiyor “Adayların hukuki yolları açık, sınavda şaibe yok” Olayla ilgili bilgisine başvurulan AFSÜ Genel Sekreteri Ziya Kutay Erşen, yaptıkları sınav ve atamada herhangi bir şaibenin olmadığını ifade etti. Erşen, “Sınava giren adayın ikisi ‘Bir soru da hata var’ diye itiraz etti. Bunun üzerine biz de sınav sonuçlarını tekrar değerlendirdik. Sınav sonuçlarının revize nedeni de o. Optik okuyucu hatası da vardı. Mülakat yok, jüri test sınavı ile alım yapıyor. Adayların hukuki yolları açık, sınavda şaibe yok. Hocamızın bölümüne eşi alınmadı, o bölüme bağlı başka bir kısımda 2 yıllık olan bölüme tekniker olarak alındı” diye konuştu.
Niğde NÖHÜ’ye bir ulusal patent tescili daha Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yüksel Kaplan ve proje ekibi tarafından başvurusu yapılan ’Otomatik Kontrollü Metal Hidrür Reaktör Geliştirilmesi’ başlıklı patent başvurusu Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan ulusal patent tescili almaya hak kazandı. Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Makine Mühendisliği Ana Bilim Dalı Doktora Programı Öğrencisi Gamze Atalmış’ın doktora tezinin de bir bölümünü oluşturan ve TÜBİTAK-1001 Programı kapsamında desteklenmiş araştırmaya ilişkin patentin tescilinde ayrıca Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Bora Timurkutluk ve Prof. Dr. Serkan Toros ile Niğde Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Motorlu Araçlar ve Ulaştırma Teknolojileri Programı Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Demiralp de ortak buluşçular olarak yer alıyor. Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Araştırma Dekanlığı bünyesinde faaliyet gösteren Teknoloji Transfer Ofisi aracılığı ile başvurusu yapılan ve Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından tescil edilen patent, yenilikçi özellikleri ve üstün teknik kabiliyetleri ile metal hidrür reaktörlerinin performansını artırmayı hedefleyen önemli bir araştırma sonucu olmakla birlikte aynı zamanda özellikle otomotiv sektörü için yenilikçi yaklaşımlar da sunuyor. Ayrıca patent koruması sayesinde bu teknolojinin hem ulusal hem de uluslararası pazarda ticarileşme potansiyeli artacak ve ülkemizin teknoloji birikimine stratejik katkı sağlaması beklemiyor. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hasan Uslu, üniversitenin bilimsel araştırma ve geliştirme çalışmalarıyla patent ve faydalı model faaliyetlerinin de sürdüğünü ifade ederek; "Bu kapsamda üniversitemizde markalaşma ve patent çalışmalarına verdiğimiz destekler artarak devam ediyor. Birçok alanda bilim, Ar-Ge, teknoloji ve yenilikte öncü olan üniversitemiz, çok önemli patent ve markalaşma çalışmalarıyla adından çok daha fazla söz ettiren bir yükseköğretim kurumu oldu ve olmaya da devam edecek" diye konuştu. Yükseköğretim kurumlarında araştırma çıktılarının katma değerli ürün ve markaya dönüştürülmesinin çok kıymetli olduğunu ifade eden ve proje ekibini tebrik eden Rektör Uslu, böylesine önemli bir çalışmayla ulusal düzeyde patent tescilinin ve uluslararası ölçekte patent tesciline ilişkin olumlu rapor almanın önemli bir başarı olduğunu kaydetti.
Zonguldak Emekli madencinin başının kesilerek öldürüldüğü olayda 9 sanığa ağırlaştırılmış müebbet talebi Zonguldak’ta 70 yaşındaki emekli maden işçisi Mustafa Keleş’in başının baltayla vücudundan kesilerek öldürülmesi olayında aralarında Keleş’in yengesinin de bulunduğu 9 sanık hakkında Cumhuriyet Savcısı mütalaasını sundu. Savcı, tutuksuz 9 sanık hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep etti. Çaycuma ilçesine bağlı Dursunlar köyünde 2021 yılında; köyde ikamet eden emekli maden işçisi Mustafa Keleş’in ormanlık alanda cesedi bulundu. Ancak Keleş’in başının baltayla kesildiği tespit edildi. Yapılan araştırmalarda Keleş’in başının cesedin uzağındaki çukura gömüldüğü tespit edildi. Jandarma; yaşlı adamın vahşice öldürüldüğü olayın failini tespit etmek için çok sayıda kişiden parmak izi ve DNA örnekleri aldı. Ekipler ormanda ve Keleş’in yakınlarına ait ikametlerde de soruşturmayı derinleştirdi. Mustafa Keleş’in kardeşi İbrahim K.’nin evine ait fosseptik çukurda aramalar yaptı. Termal cihazlarla da yapılan aramalarda cinayette kullanılan baltaya ulaşılamadı. Adliyeye sevk edilen erkek kardeş İbrahim K. ile 11 şüpheli sorgularının ardından serbest bırakıldı. Jandarmaya "Mustafa Keleş’i öldürdük" notu Ekiplerin olayın failini tespit etme çalışmaları sürerken Sedat A.’nın adının yer aldığı "Mustafa Keleş’i öldürdük" yazılı jandarma karakoluna bırakıldı. Notları İbrahim K.’nin yazdığı ve hedef şaşırtmak için böyle bir yola başvurduğu ortaya çıktı. İbrahim K. tutuklanarak cezaevine gönderildi. Cinayetle bağlantılı olduğu iddiasıyla İbrahim K., İbrahim K.’nin eşi Fatma K., köy sakinlerinden 7 şüpheli hakkında "Canavarca hisle eziyet çektirerek kasten öldürme" suçlamasıyla dava açıldı. Sanıklar hakkında ağırlaştırılmış müebbet cezası istenirken tutuklu sanık İbrahim K. ise sağlık durumu gerekçesiyle tahliye edildi. Cumhuriyet savcısı ağırlaştırılmış müebbet istedi 9 sanık hakkında yargılama süreci devam ederken Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde duruşma gerçekleştirildi. Duruşmaya tutuksuz sanıklardan M.T. ile başı gövdesinden kesilerek öldürülen Mustafa Keleş’in çocukları katıldı. Duruşmada Cumhuriyet Savcısı mütalaa sundu. Mütalaada cinayeti Fatma K.’nın azmettirdiği iddiasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası; diğer sanıklar hakkında da "tasarlayarak canavarca hisle veya eziyet çektirerek kasten öldürme" suçundan ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmaları talep edildi. Mütalaa sonrası Mustafa Keleş’in çocukları olayı gerçekleştirenlerin en ağır cezayı almalarını istedi. Tutuksuz sanık M.T. ise mahkemede beraatini talep etti. Duruşma, mütalaaya karşı savunma hazırlanmasına yönelik süre verilmesi için ileri tarihe ertelendi.
Ankara İletişim Başkanı Altun: “Milli teknoloji hamlemiz gençlerimizin, genç beyinlerin ülkemize armağanıdır” Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “Milli teknoloji hamlemiz gençlerimizin, genç beyinlerin ülkemize armağanıdır” dedi. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Stratcom Youth 2024 Küresel İletişimde Gençlik ve Teknoloji: Yeni Dönem" programına katıldı. Stratcom Gençlik Forumunun bu yılki temasının küresel iletişimde gençlik ve teknoloji olduğunu belirten Altun, İletişim Başkanlığı olarak küresel iletişim konusunu farklı boyutlarıyla ele aldıklarını söyledi. Altun, “Mesaj alışverişinden bahsediyoruz. Bu ilişki küresel alanda cereyan eden söz konusu etkileşim aslında eşitler arasında gerçekleşen, göz hizasında cereyan eden bir ilişkide değil bir anlamıyla hiyerarşik bir ilişki, asimetrik bir ilişki. Yani bir tarafta mesaj üreten ve onları dağıtan aktörler var diğer tarafta bu mesajlara muhatap olan onları tüketen geniş toplum kesimleri var. Bir yanda gür bir şekilde bağıra çağıra konuşan aktörler var öte yanda ise suskun, susturulmuş aktörler var. Kelimenin tam anlamıyla sessiz yığınlar var. Ne yazık ki bugün karşımızda küresel bağlamdaki sömürü ilişkileri meşrulaştıran bir küresel iletişim rejimi var. Nasıl ki karşımızda adaletsiz bir küresel düzen varsa aynı şekilde bu düzene dayanak oluşturan bir küresel iletim düzeni var. Biz bu adaletsiz iletim üzerinden gerçek anlamda adil bir iletişim düzenine geçmek için mücadele ediyoruz. Elbette bir yandan ülkemizin küresel itibarını marka değerini arttırmak için çabalıyoruz, daha da güçlendirmek için çabalıyoruz. Öte yanda hakikat odaklı iletişim anlayışını hakim kılmaya çalışıyoruz ve bu doğrultuda ülkemizin sayın cumhurbaşkanımızın liderliğinde sürdürdüğü küresel adalet mücadelesine katkı sunmaya gayret ediyoruz. Bu süreçte bizler gençlerimizin öncü bir rol oynadığına inanıyoruz. Bu nedenle küresel iletişim alanında yaşanan eşitsizlikleri, adaletsizlikleri, sorunları ve çözüm ödevlerini gençlerimizle birlikte konuşalım, müzakere edelim istiyoruz ve bu toplantıyı da tam da bunun için düzenliyoruz” diye konuştu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Cumhuriyetin 100’ncü yılında ’Türkiye Yüzyılı’ vizyon belgesinin yayınlandığını hatırlatan Altun, “Eğer bu belgeye bakacak olursanız bu belgede yer alan hedeflerin tümünde gençlerin genç toplum kesimlerinin gençliğin merkezi bir rolü olduğunu görebilirsiniz. Türkiye Yüzyılı vizyonunun merkezinde gençler yer alır; bilim, kalkınma sanayi, savunma, eğitim, teknoloji ve benzeri alanların tümünde. Gençler nesne değildir, öznedir. Türkiye’nin hem bugününde hem gelecek vizyonunda gençler kurucu aktörleridir. Gençler Türkiye’nin küresel iletişim süreçlerini etki etme bu süreçleri yönlendirme gayretlerinin de önde gelen aktörlerindendir. Gerek teknolojik yeniliklere gerek inovatif girişimlere bilimsel buluşları imza atma noktasında gerekse de yeni teknolojileri kullanmak ve onları dönüştürme süreçlerinde gençler toplumun önündedir. Elbette bu durumun ortaya çıkmasında her şeyden önce gençlerimizin özgüveni etkili gençlerimizin girişimciliği etkili” şeklinde konuştu. "2002 sonrasında, sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlık ettiği hükümetlerin uyguladığı gençlik politikalarıyla gençlerin özgüveni, girişimci ruhu ve cesareti kökleşmiş ve bu doğrultuda toplumsal, kurumsal ve kültürel ortamlar inşa edildi" diyen Altun, şunları kaydetti: “Bu durumun ortaya çıkması, kıymetli genç kardeşlerimin her şeyden önce bir zihniyet değişimiyle ortaya çıkmıştır. Ne yazık ki bu ülkede yıllar yılı, biz yapamayız, biz geri kaldık, biz beceremeyiz diyerek bütün bir topluma bir adeta ezilmişlik psikolojisi aşılanarak, bir tür öğrenilmiş çaresizlik zerk edildi. Şükürler olsun ki, Türkiye büyüdükçe, genişlikçe, yeniliklere imza attıkça, bölgesinde ve dünyada iddialı, istikrarlaştırıcı bir güç olarak öne çıktıkça bu psikoloji aşılmaya başlandı. Bugün, Türkiye’nin öncülük ettiği ve gençlerimizin de içinde önemli roller üstlendiği teknolojik yeniliklerin, keşiflerin, inovasyonların arkasında bu öğrenilmiş çaresizliğin terk edilmiş olması gerekiyor. Her ne kadar söz konusu ezilmişlik psikolojisini, öğrenilmiş çaresizlik duygusunu aşamayan kesimler varsa da bunların giderek marjinelleştiğini, sayılarının giderek azaldığını, siyasal temsilcilerinin giderek daraldığını memnuniyetle görüyoruz” ifadelerini kullandı. “Tüketimcilik kültürünün faturasını gençlere yüklemek de en hafif tabirle vicdansızlıktır” 22 yılda zihniyet değişimi yaşadıkları başka bir konu olduğunu da ifade eden Altun, “O da gençliğe, gençlere, genç toplum kesimlerine yönelik egemen bakış açısında yaşanan değişimdir. Modern Türkiye tarihine baktığımızda gençlerin farklı kesimler tarafından ya tepeden inme bir modernleşme anlayışıyla endoktrinasyon nesnesi olarak ele alındığını görüyoruz. Ya bir toplumsal ya da siyasi hareketin ideolojik yakısı yahut bildirilmiş kıtası olarak ele alındığını görebiliriz. Yahut da tüketim toplumunun, tüketimcilik kültürünün bir unsuru, bir bileşimi, bir nesnesi olarak telakki edildiğini görebiliriz. Bu yaklaşım esas itibariyle farklı şekillerde karşımıza çıkmıştır ve buna uygun olarak gençlerimizin ya hedonizmle ya radikalizmle özdeşleştirilmeye çalışıldığını yine görüyoruz. Gençlerin nesneleştirildiği asit tüketimler olarak ele alındığı, toplumda konumlandırıldığı bir paradigmadır bu paradigma. Ne mutlu ki değerli arkadaşlar, yeni Türkiye’de bu paradigmaya yer yok. Yeni Türkiye’de gençler toplumun kurucu aktörleridir. Gençler hiçbir siyasi hareketin bildirilmiş kıtası yahut ideolojik yakıtı değildir olmamalıdır. Gençler endoktrinasyon nesnesi de değildir ve tüketimcilik kültürünün faturasını gençlere yüklemek de en hafif tabirle vicdansızlıktır. Bu nedenle siyasette, bilimde, teknolojide toplumun her alanında önce olmaları gereken bir toplum kesimidir. Biz gençlere, gençliğe, toplumun diğer kesimleri gibi ortak iyi için çalışan ve ferdiyetinin yüceliği anlayışını özümsemiş kesimler olarak bakan bir paradigmanın içinden konuşuyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlık ettiği mevcut siyasi irade gençlere her zaman ve her koşulda tam da bu inanç ve özgüvenle destekleme sözü vermekte. Gençlerin anlaşılması, sorunlarını çözüme kavuşturması için bu duygu ile çabalamaktadır” değerlendirmelerinde bulundu. Türkiye Yüzyılı vizyonunun sınırlarının uzay vatana ulaştığını vurgulayan Altun, “Her iki astronotumuzun sağladığı bu önemli başarı Türkiye’nin uzay sektörüne dönüp artan ilgisini pekiştirdi ve Türkiye’nin günümüz küresel uzay yarışındaki atılımını kanıtladı. Uzay bugün hem sivil hem de askeri amaçlar için kullanılabilir durumda ve çeşitlenen bu amaçlar bizi bir yol ayrımına getirdi. Ya bu alanda yatırım yapıp yenilikleri fırsatları kavrayacağız, bunların peşinden koşacağız ya da diğer uluslararası aktörlere bağımlı kalacağız. Türkiye bu yol ayrımında kararını verdi ve fırsatları yakalayan öncü ülke olmayı tercih etti” ifadelerini kullandı. 2018 yılında Türkiye’nin uzay çalışmalarını koordinat etmek üzere Türkiye Uzay Ajansı kurduklarını belirten Altun, “2021 yılında Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanan Milli Uzay Programı, ülkemizin uzay politikaları alanındaki güçlü iddialarını yansıtan bir stratejik çerçeve ortaya koydu. Öte yandan, Türkiye’nin biriktiği uydu projeleri, ülkemizin uluslararası rekabet gücünün arttırılması, yerli ve milli teknoloji kapasitesinin daha da geliştirilmesi ve savunma alanında öncü bir aktör olabilmemiz adına önemli kazananlar sağladı. Yine bu bağlamda ülkemiz uzay çalışmaları alanında pek çok uluslararası iş birliğine imza aldı. Uzay teknolojileri alanında bağımsız, güçlü bir aktör olma hedefimiz çerçevesinde yürüttüğümüz bu çalışmalar içerisinde gençlerin hep önemli bir payı olduğu olmaya da devam ediyor. Gençlerimiz mutlulukla, memnuniyetle görüyoruz ki günden güne uzay çalışmaları alanına daha fazla ilgi gösteriyor, daha fazla varlık gösteriyor bu çalışmalar” diye konuştu. “Milli teknoloji hamlemiz genç beyinlerin ülkemize armağanıdır” Altun sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Milli teknoloji hamlemiz gençlerimizin, genç beyinlerin ülkemize armağanıdır. Genç mühendislerimiz, genç bilim insanlarımız sayesinde bu hamle başarılı sonuçlar üretmiştir. İnsansız otonom araçlar alanındaki derlemeler ve savunma sanayimizde gelinen yüksek teknolojik düzey, yerli otomobilimizin, yerli uygularımızın imalatı gibi kilometre taşları, az önce de altını çizdiğim uzay yolculuğumuz gibi başarılar ve elbette TÜBİTAK başta olmak üzere kurumlarımızın ilk öğretimden doktora düzeyine kadar verdiği proje destekleri, Türkiye’nin milli teknoloji hamlesinin somut tezahürleridir.” "Teknofest markasının bu yıl 1 milyon 630 bin yarışmacının başvurusuna kucak açmış olması da Türkiye’nin gelecek nesillere verdiği değeri, gençlerimizin dinamizminin somut göstergeleridir" diyen Altun, “Evet sizler karşımızdaki gençlik çok şükür özgüvenlidir ve sınırlarının aşılabildiği nedeni farkındalığa sahiptir. Bu ülkenin gençliği için gökyüzü artık sınır değil sadece başlangıçtır. Ülkemiz merkezinde gençlerin olduğu 21. yüzyıl Türkiye’sini bilim ve teknolojiyle inşa etmenin gayreti içerisindedir. Bunların yanında uzay çalışmaları ve Milli Teknoloji hamlesi yanında bir diğer başlık da günlük yaşantımızın bir parçası haline gelen, dünyamızı ve bütün sektörleri hızla dönüştüren yapay zeka araçlarıdır. Bugün yapay zeka kaynaklı algoritmaların siyaset, bilim, finans, iletişim ve benzeri pek çok alanda kullanıldığına hepimiz şahitlik ediyoruz. Yapay zeka araçları bir yandan yeni imkanları sunarken öte yandan ciddi meydan okumaları da elbette beraberinde geçiliyor. Biz bu meydan okumalarının farkında olarak ihtiyatlı ve fakat cesur bir yaklaşımla yapay zeka teknolojilerine yaklaşıyoruz. Bu doğrultuda Türkiye Milli Teknoloji ve Dijital Türkiye hedefleri doğrultusunda ulusal yapay zeka stratejisini oluşturmuş durumdadır. Bu çerçevede ulusal yapay zeka stratejisi eylem planı ortaya çıkmıştır” ifadelerini kullandı. Gençlerin bugün insanlığı ilgilendiren vicdani tutumu olduğunu aktaran Altun, “Gençlerimizin vicdani tutumu, gençlerimizin, ülkemizin, bölgemizin, insanlığın bugünle ve geleceğine ilişkin sahici tavırlarıdır. Biz bu tavrı çok farklı şekillerde görüyoruz. Fakat bu tavrı özellikle nerede gördük? 15 Temmuz 2016 tarihinde gördük. Gençlerimiz 15 Temmuz’da hain bir terör örgütü aracılığıyla hayatı geçirmeye çalışılan darbe görünümlü işgal planına karşı şanlı bir direniş ortaya koydu. Birçok genç kardeşimiz şehit düştü. Tüm şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyoruz. Birçok kardeşimiz gazi oldu. Gazilerimize de sıhhat içerisinde, afiyet içerisinde, uzun ömürler diliyoruz. Gençlerimiz darbecilere, işgalcilere ağır bir ders verdi. Dünya tarihine geçecek nitelikte ağır bir ders verdi” dedi. Gazze’de İsrail hükümetinin yürüttüğü soykırım girişimlerine karşı gençlerin sadece Türkiye’de değil, küresel alanda mücadele verdiğini bildiren Altun, “Küresel iletişim platformlarında bütün engellemelere, sansür girişimlerine rağmen gençlerimizin Filistinli mazlumlarla nasıl dayanıştığını görüyoruz. Onlara ses olmaya çalıştıklarını görüyoruz ve her biriyle gerçekten gurur duyuyoruz” ifadelerini kullandı.