GÜNDEM - 26 Kasım 2024 Salı 13:26

İletişim Başkanı Altun: “Milli teknoloji hamlemiz gençlerimizin, genç beyinlerin ülkemize armağanıdır”

A
A
A
İletişim Başkanı Altun: “Milli teknoloji hamlemiz gençlerimizin, genç beyinlerin ülkemize armağanıdır”

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “Milli teknoloji hamlemiz gençlerimizin, genç beyinlerin ülkemize armağanıdır” dedi.


Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Stratcom Youth 2024 Küresel İletişimde Gençlik ve Teknoloji: Yeni Dönem" programına katıldı.


Stratcom Gençlik Forumunun bu yılki temasının küresel iletişimde gençlik ve teknoloji olduğunu belirten Altun, İletişim Başkanlığı olarak küresel iletişim konusunu farklı boyutlarıyla ele aldıklarını söyledi. Altun, “Mesaj alışverişinden bahsediyoruz. Bu ilişki küresel alanda cereyan eden söz konusu etkileşim aslında eşitler arasında gerçekleşen, göz hizasında cereyan eden bir ilişkide değil bir anlamıyla hiyerarşik bir ilişki, asimetrik bir ilişki. Yani bir tarafta mesaj üreten ve onları dağıtan aktörler var diğer tarafta bu mesajlara muhatap olan onları tüketen geniş toplum kesimleri var. Bir yanda gür bir şekilde bağıra çağıra konuşan aktörler var öte yanda ise suskun, susturulmuş aktörler var. Kelimenin tam anlamıyla sessiz yığınlar var. Ne yazık ki bugün karşımızda küresel bağlamdaki sömürü ilişkileri meşrulaştıran bir küresel iletişim rejimi var. Nasıl ki karşımızda adaletsiz bir küresel düzen varsa aynı şekilde bu düzene dayanak oluşturan bir küresel iletim düzeni var. Biz bu adaletsiz iletim üzerinden gerçek anlamda adil bir iletişim düzenine geçmek için mücadele ediyoruz. Elbette bir yandan ülkemizin küresel itibarını marka değerini arttırmak için çabalıyoruz, daha da güçlendirmek için çabalıyoruz. Öte yanda hakikat odaklı iletişim anlayışını hakim kılmaya çalışıyoruz ve bu doğrultuda ülkemizin sayın cumhurbaşkanımızın liderliğinde sürdürdüğü küresel adalet mücadelesine katkı sunmaya gayret ediyoruz. Bu süreçte bizler gençlerimizin öncü bir rol oynadığına inanıyoruz. Bu nedenle küresel iletişim alanında yaşanan eşitsizlikleri, adaletsizlikleri, sorunları ve çözüm ödevlerini gençlerimizle birlikte konuşalım, müzakere edelim istiyoruz ve bu toplantıyı da tam da bunun için düzenliyoruz” diye konuştu.



Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Cumhuriyetin 100’ncü yılında ’Türkiye Yüzyılı’ vizyon belgesinin yayınlandığını hatırlatan Altun, “Eğer bu belgeye bakacak olursanız bu belgede yer alan hedeflerin tümünde gençlerin genç toplum kesimlerinin gençliğin merkezi bir rolü olduğunu görebilirsiniz. Türkiye Yüzyılı vizyonunun merkezinde gençler yer alır; bilim, kalkınma sanayi, savunma, eğitim, teknoloji ve benzeri alanların tümünde. Gençler nesne değildir, öznedir. Türkiye’nin hem bugününde hem gelecek vizyonunda gençler kurucu aktörleridir. Gençler Türkiye’nin küresel iletişim süreçlerini etki etme bu süreçleri yönlendirme gayretlerinin de önde gelen aktörlerindendir. Gerek teknolojik yeniliklere gerek inovatif girişimlere bilimsel buluşları imza atma noktasında gerekse de yeni teknolojileri kullanmak ve onları dönüştürme süreçlerinde gençler toplumun önündedir. Elbette bu durumun ortaya çıkmasında her şeyden önce gençlerimizin özgüveni etkili gençlerimizin girişimciliği etkili” şeklinde konuştu.


"2002 sonrasında, sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlık ettiği hükümetlerin uyguladığı gençlik politikalarıyla gençlerin özgüveni, girişimci ruhu ve cesareti kökleşmiş ve bu doğrultuda toplumsal, kurumsal ve kültürel ortamlar inşa edildi" diyen Altun, şunları kaydetti: “Bu durumun ortaya çıkması, kıymetli genç kardeşlerimin her şeyden önce bir zihniyet değişimiyle ortaya çıkmıştır. Ne yazık ki bu ülkede yıllar yılı, biz yapamayız, biz geri kaldık, biz beceremeyiz diyerek bütün bir topluma bir adeta ezilmişlik psikolojisi aşılanarak, bir tür öğrenilmiş çaresizlik zerk edildi. Şükürler olsun ki, Türkiye büyüdükçe, genişlikçe, yeniliklere imza attıkça, bölgesinde ve dünyada iddialı, istikrarlaştırıcı bir güç olarak öne çıktıkça bu psikoloji aşılmaya başlandı. Bugün, Türkiye’nin öncülük ettiği ve gençlerimizin de içinde önemli roller üstlendiği teknolojik yeniliklerin, keşiflerin, inovasyonların arkasında bu öğrenilmiş çaresizliğin terk edilmiş olması gerekiyor. Her ne kadar söz konusu ezilmişlik psikolojisini, öğrenilmiş çaresizlik duygusunu aşamayan kesimler varsa da bunların giderek marjinelleştiğini, sayılarının giderek azaldığını, siyasal temsilcilerinin giderek daraldığını memnuniyetle görüyoruz” ifadelerini kullandı.



“Tüketimcilik kültürünün faturasını gençlere yüklemek de en hafif tabirle vicdansızlıktır”


22 yılda zihniyet değişimi yaşadıkları başka bir konu olduğunu da ifade eden Altun, “O da gençliğe, gençlere, genç toplum kesimlerine yönelik egemen bakış açısında yaşanan değişimdir. Modern Türkiye tarihine baktığımızda gençlerin farklı kesimler tarafından ya tepeden inme bir modernleşme anlayışıyla endoktrinasyon nesnesi olarak ele alındığını görüyoruz. Ya bir toplumsal ya da siyasi hareketin ideolojik yakısı yahut bildirilmiş kıtası olarak ele alındığını görebiliriz. Yahut da tüketim toplumunun, tüketimcilik kültürünün bir unsuru, bir bileşimi, bir nesnesi olarak telakki edildiğini görebiliriz. Bu yaklaşım esas itibariyle farklı şekillerde karşımıza çıkmıştır ve buna uygun olarak gençlerimizin ya hedonizmle ya radikalizmle özdeşleştirilmeye çalışıldığını yine görüyoruz. Gençlerin nesneleştirildiği asit tüketimler olarak ele alındığı, toplumda konumlandırıldığı bir paradigmadır bu paradigma. Ne mutlu ki değerli arkadaşlar, yeni Türkiye’de bu paradigmaya yer yok. Yeni Türkiye’de gençler toplumun kurucu aktörleridir. Gençler hiçbir siyasi hareketin bildirilmiş kıtası yahut ideolojik yakıtı değildir olmamalıdır. Gençler endoktrinasyon nesnesi de değildir ve tüketimcilik kültürünün faturasını gençlere yüklemek de en hafif tabirle vicdansızlıktır. Bu nedenle siyasette, bilimde, teknolojide toplumun her alanında önce olmaları gereken bir toplum kesimidir. Biz gençlere, gençliğe, toplumun diğer kesimleri gibi ortak iyi için çalışan ve ferdiyetinin yüceliği anlayışını özümsemiş kesimler olarak bakan bir paradigmanın içinden konuşuyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlık ettiği mevcut siyasi irade gençlere her zaman ve her koşulda tam da bu inanç ve özgüvenle destekleme sözü vermekte. Gençlerin anlaşılması, sorunlarını çözüme kavuşturması için bu duygu ile çabalamaktadır” değerlendirmelerinde bulundu.


Türkiye Yüzyılı vizyonunun sınırlarının uzay vatana ulaştığını vurgulayan Altun, “Her iki astronotumuzun sağladığı bu önemli başarı Türkiye’nin uzay sektörüne dönüp artan ilgisini pekiştirdi ve Türkiye’nin günümüz küresel uzay yarışındaki atılımını kanıtladı. Uzay bugün hem sivil hem de askeri amaçlar için kullanılabilir durumda ve çeşitlenen bu amaçlar bizi bir yol ayrımına getirdi. Ya bu alanda yatırım yapıp yenilikleri fırsatları kavrayacağız, bunların peşinden koşacağız ya da diğer uluslararası aktörlere bağımlı kalacağız. Türkiye bu yol ayrımında kararını verdi ve fırsatları yakalayan öncü ülke olmayı tercih etti” ifadelerini kullandı.


2018 yılında Türkiye’nin uzay çalışmalarını koordinat etmek üzere Türkiye Uzay Ajansı kurduklarını belirten Altun, “2021 yılında Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanan Milli Uzay Programı, ülkemizin uzay politikaları alanındaki güçlü iddialarını yansıtan bir stratejik çerçeve ortaya koydu. Öte yandan, Türkiye’nin biriktiği uydu projeleri, ülkemizin uluslararası rekabet gücünün arttırılması, yerli ve milli teknoloji kapasitesinin daha da geliştirilmesi ve savunma alanında öncü bir aktör olabilmemiz adına önemli kazananlar sağladı. Yine bu bağlamda ülkemiz uzay çalışmaları alanında pek çok uluslararası iş birliğine imza aldı. Uzay teknolojileri alanında bağımsız, güçlü bir aktör olma hedefimiz çerçevesinde yürüttüğümüz bu çalışmalar içerisinde gençlerin hep önemli bir payı olduğu olmaya da devam ediyor. Gençlerimiz mutlulukla, memnuniyetle görüyoruz ki günden güne uzay çalışmaları alanına daha fazla ilgi gösteriyor, daha fazla varlık gösteriyor bu çalışmalar” diye konuştu.



“Milli teknoloji hamlemiz genç beyinlerin ülkemize armağanıdır”


Altun sözlerini şu şekilde sürdürdü:


“Milli teknoloji hamlemiz gençlerimizin, genç beyinlerin ülkemize armağanıdır. Genç mühendislerimiz, genç bilim insanlarımız sayesinde bu hamle başarılı sonuçlar üretmiştir. İnsansız otonom araçlar alanındaki derlemeler ve savunma sanayimizde gelinen yüksek teknolojik düzey, yerli otomobilimizin, yerli uygularımızın imalatı gibi kilometre taşları, az önce de altını çizdiğim uzay yolculuğumuz gibi başarılar ve elbette TÜBİTAK başta olmak üzere kurumlarımızın ilk öğretimden doktora düzeyine kadar verdiği proje destekleri, Türkiye’nin milli teknoloji hamlesinin somut tezahürleridir.”


"Teknofest markasının bu yıl 1 milyon 630 bin yarışmacının başvurusuna kucak açmış olması da Türkiye’nin gelecek nesillere verdiği değeri, gençlerimizin dinamizminin somut göstergeleridir" diyen Altun, “Evet sizler karşımızdaki gençlik çok şükür özgüvenlidir ve sınırlarının aşılabildiği nedeni farkındalığa sahiptir. Bu ülkenin gençliği için gökyüzü artık sınır değil sadece başlangıçtır. Ülkemiz merkezinde gençlerin olduğu 21. yüzyıl Türkiye’sini bilim ve teknolojiyle inşa etmenin gayreti içerisindedir. Bunların yanında uzay çalışmaları ve Milli Teknoloji hamlesi yanında bir diğer başlık da günlük yaşantımızın bir parçası haline gelen, dünyamızı ve bütün sektörleri hızla dönüştüren yapay zeka araçlarıdır. Bugün yapay zeka kaynaklı algoritmaların siyaset, bilim, finans, iletişim ve benzeri pek çok alanda kullanıldığına hepimiz şahitlik ediyoruz. Yapay zeka araçları bir yandan yeni imkanları sunarken öte yandan ciddi meydan okumaları da elbette beraberinde geçiliyor. Biz bu meydan okumalarının farkında olarak ihtiyatlı ve fakat cesur bir yaklaşımla yapay zeka teknolojilerine yaklaşıyoruz. Bu doğrultuda Türkiye Milli Teknoloji ve Dijital Türkiye hedefleri doğrultusunda ulusal yapay zeka stratejisini oluşturmuş durumdadır. Bu çerçevede ulusal yapay zeka stratejisi eylem planı ortaya çıkmıştır” ifadelerini kullandı.


Gençlerin bugün insanlığı ilgilendiren vicdani tutumu olduğunu aktaran Altun, “Gençlerimizin vicdani tutumu, gençlerimizin, ülkemizin, bölgemizin, insanlığın bugünle ve geleceğine ilişkin sahici tavırlarıdır. Biz bu tavrı çok farklı şekillerde görüyoruz. Fakat bu tavrı özellikle nerede gördük? 15 Temmuz 2016 tarihinde gördük. Gençlerimiz 15 Temmuz’da hain bir terör örgütü aracılığıyla hayatı geçirmeye çalışılan darbe görünümlü işgal planına karşı şanlı bir direniş ortaya koydu. Birçok genç kardeşimiz şehit düştü. Tüm şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyoruz. Birçok kardeşimiz gazi oldu. Gazilerimize de sıhhat içerisinde, afiyet içerisinde, uzun ömürler diliyoruz. Gençlerimiz darbecilere, işgalcilere ağır bir ders verdi. Dünya tarihine geçecek nitelikte ağır bir ders verdi” dedi.


Gazze’de İsrail hükümetinin yürüttüğü soykırım girişimlerine karşı gençlerin sadece Türkiye’de değil, küresel alanda mücadele verdiğini bildiren Altun, “Küresel iletişim platformlarında bütün engellemelere, sansür girişimlerine rağmen gençlerimizin Filistinli mazlumlarla nasıl dayanıştığını görüyoruz. Onlara ses olmaya çalıştıklarını görüyoruz ve her biriyle gerçekten gurur duyuyoruz” ifadelerini kullandı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Emine Erdoğan, Dubai Küresel Kadınlar Forumu’nun açılış konuşmasını yaptı: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, "Kadınların tasarım ve üretim süreçlerinde yer almadığı teknolojiler, bizi daha iyi bir geleceğe götüremez" dedi. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Devlet Başkanı Yardımcısı, Başbakan ve Dubai Emiri Şeyh Muhammed bin Raşid Al Maktum’un himayelerinde, Dubai Kadın Kuruluşu tarafından düzenlenen, "Dubai Küresel Kadınlar Forumu", "Etki Gücü" ana temasıyla başladı. Dubai Emiri Al Maktum’un özel davetiyle Madinat Jumeirah’da, bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilen forumun açılış konuşmasını yapan Emine Erdoğan, Birleşik Arap Emirlikleri’nin yüksek yabancı nüfusuyla dünyanın en önemli kültürel kesişim noktalarından biri olduğunu belirtti. Foruma katılan herkesin farklı gelenekleri, inançları, ideolojileri, ülkelerinin farklı gündemleri olduğuna işaret eden Emine Erdoğan, "Tüm bu ayrımlara rağmen, bizler şu gerçeğin bilincindeyiz; insanlık olarak hepimiz aynı gemide ortak bir geleceğe doğru yürüyoruz." diye konuştu. Emine Erdoğan, dünyanın geçirdiği dönüşümlerin herkesi derinden etkilediğini dile getirerek, dijitalleşme ve yapay zeka gibi teknolojiler sayesinde her sabah yeni bir dünyaya uyanıldığını söyledi. Bir haftada üretilen bilginin, geçmişteki bir yüzyıla eş değer olduğuna dikkati çeken Emine Erdoğan, "Yapay zeka, eskiden aylar süren işlemleri saniyelere indirebiliyor. Araştırmalar, 3 sene içinde her 10 meslekten 2’sinin değişeceğini öngörüyor. Belirsiz bir geleceğe doğru hızla ilerlerken, ortak bir yol haritasına her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyoruz" ifadelerini kullandı. Emine Erdoğan, bu noktada Birleşmiş Milletlerin 2030 için belirlediği "17 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi"nin rehber niteliğinde olduğunu vurgulayarak, "Hedeflerin temelinde ise şu ilke yatıyor; ’kimseyi geride bırakmamak.’ Herkesi kapsamayı vadeden dünya, nüfusunun yarısını oluşturan kadınları maalesef geride bırakıyor" dedi. Gelecek toplumlarını şekillendiren ve kısaca STEM olarak bilinen ’bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik’ alanlarında kadın temsil oranının hala yüzde 30’larda olduğunu aktaran Emine Erdoğan, yapay zeka alanında çalışanların ise yalnızca yüzde 26’sının kadın olduğunu bildirdi. Katılımcılara, "Tek kanatlı bir insanlık yükselebilir mi? Tek gözle böylesi belirsiz bir geleceği okuyabilir mi? Tek ayakla çağın akıl almaz hızına yetişebilir mi?" sorularını yönelten Emine Erdoğan, şöyle devam etti: "Şunu hiç unutmamamız gerekiyor, kadın ve erkek bir bedenin sağ ve sol ayağı gibi, bir kuşun kanatları gibi bir bütünün iki yarısıdır. Birisi olmadan diğeri ilerleyemez. Kadınların tasarım ve üretim süreçlerinde yer almadığı teknolojiler, bizi daha iyi bir geleceğe götüremez. Mevcut adaletsizlikleri düzeltemeyeceği gibi, ancak ve ancak sorunları derinleştirerek yeniden üretir." "Gerçek eşitlik, birisinin sizi kendisine benzeterek eşitlemesi değildir" Emine Erdoğan, toplumu biçimlendiren, dönüştüren ve iyileştiren kadının, aralarında hassas bir denge gözetilmesi gereken çok yönlü rolleri olduğunu vurgulayarak, günümüzde bu roller arasında bir çatışma halinin hakim olduğunu söyledi. Emine Erdoğan, şöyle konuştu: "Kadınların hangi sektörde çalışıyor olursa olsun, kendi fıtri kimliklerini muhafaza ederek var olmalarını sağlamak önceliğimiz olmalıdır. Gerçek eşitlik, birisinin sizi kendisine benzeterek eşitlemesi değildir, sizin varlık alanınıza adalet ekseninde saygı göstermesidir. Kadınların, içlerindeki büyük dönüştürücü gücü, ancak kendi özgünlüklerini koruyarak açığa çıkarabileceklerini düşünüyorum." Türkiye’de kadınların ev-iş dengesini sağlayacak özel düzenlemelere öncelik verildiğinin altını çizen Emine Erdoğan, doğum nedeniyle ücretsiz izinde geçen sürenin memuriyet kıdeminde değerlendirildiğini, babalık izin süresinin artırılması ve kreşlerin yaygınlaşmasının kadınların hayatını kolaylaştırdığını anlattı. Emine Erdoğan, Şeyha Manal bin Raşid Al Maktum liderliğinde Dubai Kadın Kuruluşu’nun ulusal kreş desteğinin, genç kızlara yönelik mentörlük eğitimi gibi kapsamlı çalışmalarının, tüm dünya için örnek niteliğinde olduğunu dile getirerek, "Emirlik kadınları, önlerinde bu yolu yıllar önce açmış olan vizyoner bir liderin izinden gidiyor. Kıymetli dostum Şeyha Fatima, döneminin öncülerinden biri olarak, kadınların kendi toplumlarından başlayarak dünyayı nasıl dönüştürebileceğini kanıtlamış, örnek bir şahsiyettir. Kurucusu olduğu kurumlar ve yürüttüğü çalışmaların etkisi, bugün sayısız kadının hayatını değiştirmiş, cesaret ve umut kaynağı olmuştur." değerlendirmesinde bulundu. İnsanın boşluğunun, yapay zeka ve robotik teknoloji ile doldurulamayacağının altını çizen Emine Erdoğan, "Teknoloji elbette önemli bir güçtür. Ancak güç tek başına anlamlı değildir. Aslolan bu gücü vicdanın, irfanın emrine vermektir. Teknoloji medeniyet yoluna yeni kilometreler eklemek için kullanılıyorsa bir nimettir. Onun kötü emellerle kullanılmasını engelleyecek, vicdanla tasarlayacak olan da yine bizleriz." ifadelerini kullandı. Emine Erdoğan, insani değerleri muhafaza ederek ve pusula edinerek daha iyi bir gelecek tasarlanabileceğini vurguladı. Yerkürenin, çağın bütün gelişmişlik ve medeniyet iddialarına rağmen, insani açıdan büyük krizler yaşadığını aktaran Emine Erdoğan, yaklaşık 1 milyar insanın açlıkla karşı karşıya olduğuna ve her yıl 1,3 milyar ton gıda israfı yapıldığına dikkati çekti. "Gazze’de tüm insanlığın gözü önünde bir soykırım gerçekleşiyor" Emine Erdoğan, 100 milyonu aşkın insanın çeşitli sebeplerle ülkesini terk etmek zorunda kaldığını belirterek, "Bu göçmenlerin 4’te 3’ünü düşük ve orta gelirli ülkeler misafir ediyor. Yaşadıklarımızı henüz sindiremezken, bir seneyi aşkındır Gazze’de tüm insanlığın gözü önünde bir soykırım gerçekleşiyor. ’Bir daha asla’ diyen ülkelerin, yaşanan vahşet karşısında gösterdikleri çifte standart inandığımız tüm müşterek değerleri temelinden sarsıyor." şeklinde konuştu. Tarihte benzeri görülmemiş bir ilerleme dönemi yaşanırken bu çelişkilerin yeniden sorgulanması gerektiğine işaret eden Emine Erdoğan, şunları kaydetti: "Bilhassa, geleceğimiz yeni teknolojilerle adeta baştan kodlanırken, sahip olduğumuz her imkanı daha adil bir gelecek için seferber etmeliyiz. Bu noktada, STEM alanlarında kadınların güçlendirilmesinin, gidişatı tamamen değiştirecek bir etkisi olacağına inanıyorum. Çok yönlü düşünebilme, insanlığa duyarlı olma ve karar vermede empati gücünü kullanma gibi özellikleriyle kadınlar, geleceğin merhamet ve adalet eksenli toplumlarının mimarı olacaktır. Üçüncü Dubai Kadınlar Forumu’nun da bu geleceğe atılmış ortak ve güçlü bir adım olacağına inanıyorum." Konuşmasında Mevlana’nın, "Tek başımıza bir damlayız, ancak birleştiğimizde bir ummanız" sözlerine de yer veren Emine Erdoğan, başta Dubai Emiri Şeyh Muhammed bin Raşid Al Maktum ve Kadın Kuruluşu Başkanı Şeyha Manal bin Raşid Al Maktum olmak üzere, organizasyonda emeği geçenlere şükranlarını sundu. Emine Erdoğan, forumun tüm dünyanın kadınları için hayırlara vesile olmasını diledi. Forumda Emine Erdoğan’a Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş ve Türkiye’nin Abu Dabi Büyükelçisi Tugay Tunçer de eşlik etti. Emine Erdoğan’a Dubai’de büyük ilgi Emine Erdoğan’ı salona gelişinde Dubai Medya Ofisi Başkanı Mona Al Mari, Annelik ve Çocukluk Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Reem Al Falasi karşıladı. Emine Erdoğan, konuşmasını dinleyen Dubai Emiri, Şeyh Muhammed bin Raşid Al Maktum ve Kadın Kuruluşu Başkanı Şeyha Manal bin Raşid Al Maktum ve Dubai Kültür ve Sanat Kurumu Başkanı ve Dubai Yürütme Konseyi Üyesi Latifa bint Mohammed bin Rashid Al Maktum ile salona girişinde sohbet etti. Foruma, üst düzey hükümet yetkilileri, özel sektör yöneticileri, tanınmış uzmanlar, akademisyenler ve girişimciler de katıldı. Forumda salonu çevreleyen led ekranlardan programa ilişkin tanıtım filmi gösterildi. İki gün sürecek forumda, "Geleceğin Ekonomileri, Geleceğin Toplumları", "Toplu Katılımlar, Toplu Eylemler" ve "Etkili Teknolojiler, Etkili Yenilikler" başlıkları ele alınacak, kadınların güçlenmesini destekleyen örnek küresel uygulamalar paylaşılacak. Dubai Küresel Kadınlar Forumu’na ilişkin paylaşım Emine Erdoğan, Foruma ilişkin sosyal medya hesabından da paylaşımda bulundu. Forumda, dünyanın dört bir yanından gelen önemli isimlerle aynı çatı altında buluşmaktan ve görüş alışverişinde bulunmaktan büyük bir memnuniyet duyduğunu belirten Emine Erdoğan, şunları kaydetti: "Kadınların küresel sahnedeki etkisini artırma gibi önemli bir konuyu ele alan Forum’un, dünyanın tüm kadınları için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Toplumsal gelişimin gerçek itici gücü, kadınların potansiyelini ortaya çıkarmaktır. Bu gerçeği merkeze alan etkinlikte, ülkemizde kadınların ekonomik ve sosyal hayatta daha güçlü yer edinmesi için atılan önemli adımları paylaştım. Biliyoruz ki, adil ve sürdürülebilir bir geleceği ancak kadınların tam katılımıyla inşa edebiliriz." Emine Erdoğan, kadının emeği ve vizyonu olmadan çağın hızına erişmenin mümkün olmayacağını vurgulayarak, "Geleceğe atılmış ortak ve güçlü bir adım olan Forum’da, başta Dubai Emiri Şeyh Muhammed bin Raşid El Maktum ve Kadın Kuruluşu Başkanı Şeyha Manal bin Raşid El Maktum olmak üzere, emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyorum." ifadesini kullandı.