EĞİTİM - 26 Kasım 2024 Salı 13:29

NÖHÜ’ye bir ulusal patent tescili daha

A
A
A
NÖHÜ’ye bir ulusal patent tescili daha

Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yüksel Kaplan ve proje ekibi tarafından başvurusu yapılan ’Otomatik Kontrollü Metal Hidrür Reaktör Geliştirilmesi’ başlıklı patent başvurusu Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan ulusal patent tescili almaya hak kazandı.


Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Makine Mühendisliği Ana Bilim Dalı Doktora Programı Öğrencisi Gamze Atalmış’ın doktora tezinin de bir bölümünü oluşturan ve TÜBİTAK-1001 Programı kapsamında desteklenmiş araştırmaya ilişkin patentin tescilinde ayrıca Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Bora Timurkutluk ve Prof. Dr. Serkan Toros ile Niğde Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Motorlu Araçlar ve Ulaştırma Teknolojileri Programı Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Demiralp de ortak buluşçular olarak yer alıyor. Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Araştırma Dekanlığı bünyesinde faaliyet gösteren Teknoloji Transfer Ofisi aracılığı ile başvurusu yapılan ve Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından tescil edilen patent, yenilikçi özellikleri ve üstün teknik kabiliyetleri ile metal hidrür reaktörlerinin performansını artırmayı hedefleyen önemli bir araştırma sonucu olmakla birlikte aynı zamanda özellikle otomotiv sektörü için yenilikçi yaklaşımlar da sunuyor. Ayrıca patent koruması sayesinde bu teknolojinin hem ulusal hem de uluslararası pazarda ticarileşme potansiyeli artacak ve ülkemizin teknoloji birikimine stratejik katkı sağlaması beklemiyor. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hasan Uslu, üniversitenin bilimsel araştırma ve geliştirme çalışmalarıyla patent ve faydalı model faaliyetlerinin de sürdüğünü ifade ederek; "Bu kapsamda üniversitemizde markalaşma ve patent çalışmalarına verdiğimiz destekler artarak devam ediyor. Birçok alanda bilim, Ar-Ge, teknoloji ve yenilikte öncü olan üniversitemiz, çok önemli patent ve markalaşma çalışmalarıyla adından çok daha fazla söz ettiren bir yükseköğretim kurumu oldu ve olmaya da devam edecek" diye konuştu.


Yükseköğretim kurumlarında araştırma çıktılarının katma değerli ürün ve markaya dönüştürülmesinin çok kıymetli olduğunu ifade eden ve proje ekibini tebrik eden Rektör Uslu, böylesine önemli bir çalışmayla ulusal düzeyde patent tescilinin ve uluslararası ölçekte patent tesciline ilişkin olumlu rapor almanın önemli bir başarı olduğunu kaydetti.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Mardin Belediye eski Başkanı Türk: “Barışa katkı sunacak herkesi canı gönülden destekleriz ama bu barışın onurlu bir barışa dönüşmesi lazım" Mardin Belediye eski Başkanı Ahmet Türk, “Barışa katkı sunacak herkesi canı gönülden destekleriz. Ama bu barışın onurlu bir barışa dönüşmesi lazım. Acıların sona erdiği, halkların eşit olduğu ortamın hazırlanması gerektiğini ifade etmek isterim” dedi. TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder, makamında TBMM eski Başkanvekili Pervin Buldan ve Mardin Belediye eski Başkanı Ahmet Türk ile görüştü. Türk, gazetecilerin Bahçeli, Kürt sorunu ile ilgili sorularını cevapladı. Türk, Bahçeli ile görüşüp görüşmeyeceğine ilişkin soruya, “Öyle bir talebimiz yok” ifadelerini kullandı. Türk, Bahçeli ‘İmralı ile DEM Parti arasında temas kurulmalı’ sözlerine, “Bu ülkenin barışı bizim için çok önemli, değerlidir. Barışa katkı sunacak herkesi canı gönülden destekleriz. Ama bu barışın onurlu bir barışa dönüşmesi lazım. Acıların sona erdiği, halkların eşit olduğu ortamın hazırlanması gerektiğini ifade etmek isterim. Halkların kardeşliğini esas alan, bütün halkları ortak demokratik değerlerde buluşturan bir anlayışla ele alınmalıdır. Barış bu şekilde gidebiliriz. Halkların ortaklaştığı bir gelecek için hepimiz birlikte mücadele etmeliyiz. Böyle bir anlayışla bakan herkesi de gerçekten kucaklarız. Kürt halkının kimliğini inkar etmeden onun bir hak olduğunu içselleştirmişseniz sorunu çözersiniz. Ama bunu içselleştirmemişseniz çözümünde kolay olmadığını ifade etmek isterim” dedi. Kayyum uygulamalarına ilişkin Türk, halkın iradesine ipotek koyulmasını kabul etmeyeceklerini ifade etti. Türk, “Sonuç olarak kayyum halk iradesinin ortadan kaldırılmasını, halkın sindirilmesini sağlayan uygulamalardan bir tanesidir. Kesinleşmeden masumiyet karinesi var. Bu göz ardı ediliyor. Mahkeme açıldığı için kayyum atanmasının hukuki olmadığını ifade etmek istiyorum” diye konuştu. Türk, Bahçeli’den davet gelmesi halinde konuyu değerlendireceklerini söyledi. TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder, barış için her eli karşılayacaklarını ifade ederek, “Bizler müzakere sürecinin bizatihi rol üstlenen insanlarıyız. Barış ve müzakere söz konusu olduğunda bizim herhangi bir kapris anlamına gelecek bir şeyler yapmamız söz kon usu olamaz. Her davete icabet ederiz. Bu sürecin adına ne denirse densin, destek olduğu gibi itibarsızlaştırmaya çalışılıyor. Genellikle tuzu kuru cenahtan bu eleştiriler geliyor. Ölü helvası senin ocağında kaynamıyorsa, lezzetli gelir. Bugün Türkiye’de evladını kaybetmemiş, neredeyse sokak, vilayet kalmadı. Onun için bu işleri bu sorumlulukla, hümanizmayla yaklaşmak gerekir” dedi. TBMM eski Başkanvekili Pervin Buldan, barışın ihtiyaç olduğunu belirterek, “Bir taraftan kayyum atamaları, görüşme çağrıları birbiriyle çelişki teşkil ediyor. O yüzden herkesi gövdesini taşın altına koyması gerekiyor. Bu topraklar kana, acıya doydu. Annelerin ağlamaması için bir yerden barışa adım atılması gereken sürece girmek isteriz. Böyle bir süreç önemli bir süreç olur. Yapılan çağrıların önemli olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı. Buldan hükümetle temaslarına ilişkin soruya, hükümetle temasın olmadığını söyledi. Türk, barışın hazırlık döneminde, toplumu ikna edilmesi gerektiğini söyleyerek, medyaya önemli bir görev düştüğünü ifade etti. Önder, barış gazeteciliği diye olgu olduğunu ifade ederek, “Türkiye’de önemli bir külliyatı oldu. Ne yazık ki barışın sözü edildiğinde bir nefret diline kayan gazetecilik, mesafeyi unutan arkadaşları izliyoruz. Kimseye barışı beğendirmek zorunda değiliz. Barışın şekline herkes farklı önerilerde bulunur” diye konuştu.
Bursa Kitap fuarına öğrenci akımı İnegöl Belediyesi 8. Kitap Günleri Fuarı adeta öğrenci akınına uğradı. İnegöl’ün farklı okullarından binlerce öğrenci kitaplar ve yazarlarla buluştu. İnegöl Belediyesi’nin bu yıl 8’incisini düzenlediği Kitap Günleri Fuarı Cumartesi günü kapılarını açmıştı. 01 Aralık tarihine kadar 9 gün süreyle ziyarete açık olacak fuar, hafta sonu ağırlıklı olarak aileler tarafından ziyaret edildi. Pazartesi günü itibariyle de İnegöl Belediyesi’nin Milli Eğitim Müdürlüğü iş birliğinde yaptığı planlamayla okul ve öğrenci ziyaretleri başladı. 65 bin öğrenci ziyaret edecek İnegöl Belediyesi hafta içi kırsal bölgeler başta olmak üzere 12 bin 500 öğrenciyi ücretsiz servislerle Kitap Fuarına getirecek. Bunun yanı sıra Milli Eğitim Müdürlüğü ile yapılan planlama kapsamında her okul kendi planlamasını gerçekleştirerek öğrencileri belirlenen gün ve saatlerde fuar alanına getirecek. Şehirdeki 65 bin öğrencinin okul planlamaları ve bireysel şekilde fuarı gezmesi hedefleniyor. Öğrenciler kitaplar ve yazarlarla buluştu Pazartesi günü sabah saatlerinden itibaren alana gelmeye başlayan öğrenciler, kitap fuarında hem yazarlarla bir araya geldi hem etkinlik alanlarında keyifli anlar yaşadı. Fuar alanı adeta öğrencilerle dolup taştı. Stantlarda kitapları ilgiyle inceleyen öğrenciler, okudukları kitapların yazarlarını da karşılarında görünce büyük heyecan ve mutluk yaşadı. Başkan Taban kitap fuarını ziyaret etti İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban da Pazartesi günü fuar alanını ziyaret etti. Öğrenciler ve yazarlarla sohbet eden, kitap stantlarını tek tek gezen Başkan Taban, özellikle yerel yazarlar köşesinde İnegöl’ün minik yazarı 8 yaşındaki Aslıhan Karakurt’la yakından ilgilendi. Karakurt, kapağını da kendi tasarladığı “Minik Çocuk Çöpleri Toparlıyor” isimli dergisini Başkan Taban için imzalayarak hediye etti.
Samsun Hamsinin kulağına kar suyu kaçtı Kulağına kar suyu kaçan hamsi, yağlanarak lezzetlendi ve irileşti. Yakın zamana kadar kilosu 100 TL’den satılan hamsinin olumsuz hava şartları nedeniyle fiyatının 200 TL’ye çıkması ise hem vatandaşı hem de balıkçıları memnun etmedi. Kar suyu ve soğuk havayla birlikte serpilen hamsinin fiyatı da yükseldi. Yakın zamana kadar 80 ile 100 TL arasında satılan hamsinin kilosu, balıkçıların olumsuz hava şartları nedeniyle denize açılmakta zorluk çekmesi nedeniyle 200 TL’ye yükseldi. Mezgit, istavrit ve barbunun da fiyatı 2 kat artarken, kısa süre önce 400 TL’den satılan çinakopun kilosunun 250 TL’ye düşmesi ise hem vatandaşın hem de balıkçının bir nebze olsun yüzünü güldürdü. “Hamsinin kilosu 200 TL olmaz” Karadeniz’de hamsinin kilosunun 200 TL olmasının kabul edilemez olduğunu ifade eden müşteri Şefik Şahin, “Hamsinin kilosu 200 liradan satılıyor. Pahalı. Bence şu anda hamsinin kilosu 100 TL olmalı. Hamsinin kulağına kar suyu kaçtı ama benim kulağıma da kar suyu kaçtı. 200 liraya hamsi olmaz. Kilosu 150 TL olsa yine düşünülür ama 200 TL çok pahalı geldi. Kar yağmasını bahane ediyorlar. Karadeniz’e göre bu hamsinin fiyatı pahalı” dedi. “Bu fiyatlardan balık almak yerine tavuk alacağım” Fiyatlar dolayısıyla balık yerine tavuk alacağını belirten müşteri Celal Bozkurt, “Hamsi çok pahalı. Sanki bu balıkları denizden parayla alıyorlar. Dar gelirli vatandaş bu fiyatlarda balık almakta zorlanıyor. Hamsinin kulağına kar suyu kaçtı ama fiyatlara kaçmadı. Ben bu fiyatlardan balık almayacağım. Balık fiyatlarının pahalı olması, hamsinin 200 TL olması nedeniyle tavuk alıp yiyeceğim” diye konuştu. Çinakopun fiyatının diğer balıklara göre uygun olduğunu ifade eden müşteri Ali İhsan Köksal, “Balıkçı tezgahlarında hamsi pahalı, palamudun sezonu geçti, bir tek çinakop fiyatları idare eder. Hamsinin fiyatının 200 TL olması bize yüksek geldi. 3 gün önce kilosunu 100 TL’den alıyorduk. Hamsi 200 TL, çinakop 250 TL. Ben çinakop alacağım. Yiyene afiyet olsun” şeklinde konuştu. Balık satıcıları, olumsuz hava şartları ve fırtına nedeniyle balık teknelerinin denize çıkmakta zorluk çektiğini, az sayıda avlanan balığın da fiyatının arttığını ancak çinakopta yaşanan bolluk nedeniyle fiyatının uygun olduğunu ifade ettiler. Türkiye’nin balık ambarı olarak nitelendirilen Samsun’daki balık tezgahlarında ayrıca palamudun tanesi 125 TL, mezgit-barbun kilo 300 TL, istavrit kilo 150 TL, kefal kilo 120 TL, somon kilo 200 TL, çipura kilo 300 TL ve levrek kilo 350 TL’den satışa sunuluyor.